EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Uyku öğrenmede kilit rol oynuyor

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> TIBBÎ DÜŞÜNCELER
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Pzr Mar 04, 2012 6:37 pm    Mesaj konusu: Uyku öğrenmede kilit rol oynuyor Alıntıyla Cevap Gönder

Uyku öğrenmede kilit rol oynuyor
James Gallagher
BBC Sağlık ve Bilim Muhabiri
6 HAZİRAN 2014



Bilim insanları iyi bir gece uykusunun öğrenmeyi ve hafızayı ne şekilde etkilediğini ortaya koydu.
Çin ve ABD'de bulunan araştırma ekibi beyin hücreleri ile uyku sırasında oluşan sinapslar arasındaki bağlantıyı görebilmek için gelişmiş mikroskopi teknikleri kullandı.
İlgili Haberler
Yetersiz uykunun sağlığa zararları
Uykusuzluk 'beyin hücresi öldürüyor'
Uyku beyindeki toksinleri temizliyor
Devamı için tıklayın
İlgili Konular
Sağlık, Bilim ve Teknoloji
Science dergisinde yayınlanan çalışmayla ilgili olarak uzmanlar, hafızanın mekanizmalarını çözen zekice ve önemli bir çalışma olduğunu söylüyor.
Uykunun hafıza ve öğrenme konusunda önemli bir rolü olduğu iyi biliniyordu.
Ancak uyku sırasında öğrenme ve hafızaya etki etmesi açısından beynin içinde neler olduğu konusu ciddi şekilde tartışılıyordu.
New York Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Pekin Üniversitesi Şenzen yüksekokulundan araştırmacılar fareleri kendi etrafında dönen bir çubuğun üzerinde yürüyebilmeleri için eğittiler.
Daha sonra bir mikroskop yardımı ile hayvanlar uyurken ya da uykusuz bırakıldıklarında beyinlerinde neler olduğu incelendi.
Uyku sırasında yeni bağlantılar
Bu inceleme sonunda uyuyan farelerin nöronlar arasında dikkat çekici şekilde çok daha fazla bağlantı oluşturduklarını gördüler - yani daha fazla öğreniyorlardı.
Ayrıca uykunun belirli fazlarını kesintiye uğratarak araştırma ekibi derin ya da yavaş dalga uykunun hafıza oluşturmak için önemli olduğunu ortaya koydu.
Uykunun bu bölümlerinde beyin günün daha önceki saatlerinde olan biteni "tekrar oynatıyordu."
New York Üniversitesi'nden Profesör Wen-Biao Gan BBC'ye "Uykunun nöronlar arasında bağ kurulmasını teşvik ettiği bilgisi yeni, bunu daha önce kimse bilmiyordu" dedi.
"Daha önce uykunun yardımcı olduğunu düşünüyorduk, fakat başka sebepler de olabilirdi ve gösterdik ki uyku yeni bağlantılar oluşturmaya gerçekten yardımcı oluyor ve uyku sırasında beyin sessiz değil, gün içerisinde neler olup bittiğini yeniden canlandırıyor ve bu bağlantılar oluşturmak için oldukça önemli görünüyor."
Bu araştırma uykunun öneminini vurgulayan bilimsel çalışmaların sadece sonuncusu.
Toksinler atılıyor
Geçen yıl iyi bir uyku çekmek için yeni bir sebep daha bulunmuştu. Beyin zor geçmiş bir gün sırasında biriken toksinlerin atılması için uykuyu kullanıyor.
İnsanların ise yeteri kadar uyumuyor.
BBC'nin Vücut Saati Günü'nde Profesör Russel Foster toplumun uykunun önemini gözardı etmek konusunda "aşırı derecede kendini beğenmiş" hale geldiğini söylemiş ve bunun "ciddi sağlık sorunlarına" yol açtığını söylemişti.
Bunların arasında kanser, kalp hastalıkları, tip 2 diyabet, enfeksiyonlar ve obezite bulunuyor.
Araştırmanın ileriki aşamaları uykunun önemini açıklıkla ortaya koyuyor.
Bir saat eğitim yaptıktan sonra uyuyan fareler ile yoğun bir şekilde üç saat çalıştıktan sonra uykusuz bırakılan fareler karşılaştırılmış.
Fark oldukça açık, uyuyanların performansı çok daha iyi ve beyinleri daha fazla yeni bağlantı oluşturuyor.
Öğrenmek için uyku molası
Profesör Gan "Araştırmanın ortaya koyduğu sonuçlar örneğin öğrenciler için. Eğer birşeyi uzun süreler boyunca hatırlamak istiyorsanız bu bağlantılara ihtiyacınız var. Dolayısıyla çalışıp iyi bir uyku uyumak çalışmaya devam etmekten muhtemelen daha iyi" diyor.
Surrey Üniversitesi'nden Profesör Raphaelle Winsky-Sommerer araştırmanın bulgularını BBC'ye yorumladı: "Oldukça etkileyici, dikkatlice oluşturulmuş ve hafızanın altında yatan mekanizmaları tanımlayabilmek için keskin tekniklerin kombinasyonuna başvurulmuş."
Winsky-Sommerer "Uykunun gün içerisindeki deneyimlerle baş etmek konusundaki katkısının hücresel mekanizmalarını ortaya koymuşlar.... Basitçe araştırma size uykunun yeni sinapstik bağlantılar oluşturmayı teşvik ettiğini söylüyor, dolayısı ile uykunuzdan vazgeçmeyin."
BBCT

'Yetersiz uyku vücudu değiştiriyor'
James Gallagher
BBC Sağlık ve Bilim Muhabiri
26 ŞUBAT 2013



İngiltere'de yapılan bir araştırma, yeterince uyumamanın insan vücudunun iç işleyişi üzerinde kötü etkide bulunduğunu ortaya koydu.
Bir hafta boyunca altı saatten az uyutulan insanlarda yüzlerce genin işleyişinde değişiklik olduğu gözlendi.

Araştırmanın sonuçlarını Proceedings of the National Academy of Sciences (Ulusal Bilimler Akademisi Tutanağı) adlı dergide yayımlayan bilim insanları, bu sonuçların, yetersiz uykunun sağlığa nasıl zarar verdiğini açıklamada yardımcı olacağını vurguladı.

Kalp hastalığı, diyabet, obezite ve beyin işlevlerinde zayıflık gibi hastalıklarla yetersiz uyku arasında bağlantı olduğu belirtiliyor.
Ancak yetersiz uykunun sağlığı neden bu şekilde olumsuz etkilediği bilinmiyor.

Genlerde değişim

Surrey Üniversitesi'nden araştırmacılar, bir hafta boyunca her gece 10 saate kadar uyuyan 26 kişiden aldıkları kan örneklerini, aynı süre boyunca günde altı saatten az uyuyanların kan örnekleri ile karşılaştırdı.

Yetersiz uyuyanlarda 700'den fazla gende değişim gözlendi. Bunların her biri protein yapımı için talimat içeren genler olduğundan, az uyku nedeniyle daha aktif hale gelerek daha fazla protein üretmeye, böylece vücudun kimyasını değiştirmeye başladıkları görüldü.

Vücudun doğal saatinin düzeninin bozulduğu, gün içindeki aktifliklerine bağlı şekilde doğal olarak büyüyüp küçülen bazı genlerde bu işlevin yetersiz uyku nedeniyle köreldiği gözlendi.

Araştırmayı yürüten Profesör Colin Smith, BBC'ye yaptığı açıklamada, "Çok farklı türden genin işleyişinde büyük değişiklikler gördük" dedi.
Bağışıklık sistemi ve vücudun hasar ve strese karşı tutumunun yetersiz uykudan etkilendiği tespit edildi.

Profesör Smith, "Vücudun yenilenmesi ve düzgün işler halde tutulmasında uykunun önemi büyük. Hücrelerin yenilenmemesi ve yeni hücreler üretilememesi halinde dejeneratif hastalıklar ortaya çıkacaktır" dedi.
Cambridge Üniversitesi'nde vücudun doğal saati konusunda uzman olan Dr Akhilesh Reddy, araştırmada elde edilen bulgulara göre, yetersiz uykunun iltihaplanma ve bağışıklık sistemine etkide bulunduğunu ve bu etkiler ile diyabet gibi hastalıklar arasında bağlantı kurulabileceğini söyledi.

Dr Reddy, bütün hücrelerin yenilenmesinde uykunun büyük önem taşıdığını belirtti.

Araştırmanın sonuçlarının yetersiz uykunun etkilerini giderici bir ilacın bulunması için de kullanılabileceği ifade ediliyor.
BBCT

'Sekiz saat uyku' efsanesinin aslı

Stephanie Hegarty
BBC Dünya Servisi
22 ŞUBAT 2012



Geceleri bir türlü uyuyamayan insanlar durumlarından kaygılanır. Ama gece boyunca uyumamak, zannettiğimiz kadar kötü birşey olmayabilir. Bilim adamları 20 yıldan bu yana "8 saat uykunun belki de doğal olmadığını" söylemekteydi. Şimdi giderek daha çok sayıda tarihçi de, bu görüşe destek veriyor.

1990'ların başlarında Thomas Wehr adlı psikiyatr, bir ay boyunca her gün 14 saat süreyle karanlıkta tutulan bir grup insan üzerinde araştırma yürüttü.
Deneklerin uykularının düzene girmesi biraz zaman aldı ama dördüncü haftada tüm deneklerde belli bir uyku düzeni oluşmuştu. Önce dört saat uyuyorlar, sonra bir iki saatliğine uyanıyorlar, ardından ikinci kez dört saatlik uygularına dalıyorlardı.
Uyku uzmanı bilim adamları bu çalışmayı etkileyici bulduysa da, genel olarak benimsenen "kesintisiz 8 saat uyumak şart" inancı pek değişmedi.
Ancak yakınlarda, insanların iki blok halinde uyuduğu kuramı, yeniden ortaya çıktı. Ancak bu kez, bilimsel anlamda değil de, tarihin sayfalarında...
Tarihte 'bölünmüş uyku düzeni'
Virginia Tech Üniversitesinden tarihçi Roger Ekirch, yazdığı "At Day's Close: Night in Times Past" (Gün Batarken: Geçmiş Zamanlarda Gece) adlı kitabı için, 20 yıldır insanın geceyle ilişkisi üstüne yoğun araştırma yapıyordı.
Homeros'un Odysseia'sından, Nijerya'daki modern kabileler üzerindeki antropolojik incelemelere kadar çok çeşitli edebî ve bilimsel eseri, günceleri, mahkeme tutanaklarını elden geçiren Ekirch, 500'ü aşkın yerde "bölünmüş uyku düzeni"nden söz edildiğini gördü.

Ekirch 1595'den kalma bir resmin, o yıllarda gecelerin gayet faal geçtiğine tanıklık ettiğini düşünüyor. Jan Saenredam imzalı bu gravür, geceleri de normal yaşamın sürdüğünü resmediyor.
Wehr'in denekleri gibi, çeşitli kaynaklardan derlenen alıntılarda, insanların gün batımından biraz sonra "ilk uyku"ya yattıkları, sonra uyandıkları ve bir iki saat uyanık kaldıkları, ardından da "ikinci uyku"ya daldıkları anlatılıyor.
Ekirch, "Bu durumdan adeta, herkese malum birşeymiş gibi söz edildiğine" dikkat çekiyor.
Uyanık dönemde insanların gayet faal oldukları gözleniyor. Kalkıyorlar, tuvalete gidiyor, tütün içiyorlar; hatta bazılarının komşu ziyaretine gittiği bile görülüyor. Çoğu kimse ise yataklarında kalıyor, kitap okuyor, yazıyor ve sık sık da dua ediyor. 15. Yüzyıl sonlarından kalma pekçok dua kitabında uyku arası saatler için yazılmış özel dualar bulunuyor.
'Hamile kalmak için en iyi saat'
Bu uyku arası saatler de yalnız başına geçmiyor; insanlar diğer yataklardaki kişilerle sohbet ediyor veya cinsel ilişkiye giriyor.
16. yüzyıldan kalma bir Fransız doktoruna ait rehber kitapta, çiftlere tavsiyelerde bulunulurken, hamile kalmak için en iyi saatin, uzun ve yorucu bir günün sonundaki zaman değil, "ilk uykudan sonraki" anlar olduğu, bu saatlerde çiftin cinsel ilişkiden daha fazla zevk alacağı ve "daha iyi sonuç elde edeceği" anlatılıyor.
Tarihçi Roger Ekirch, "birinci ve ikinci uyku"ya ilişkin göndermelerin 17. yüzyılın sonlarında kaybolmaya başladığını saptamış. Kuzey Avrupa'daki kentli sınıflarda gözlenen bu değişim, daha sonraki 200 yıl boyunca tüm Batı toplumlarına yayılmış. 1920'lerle birlikte tamamen insanın sosyal bilincinden çıkmış.
Ekirch, ilk değişimi sokak ışıklandırmasındaki gelişmelere, ev içinde aydınlatmanın başlamasına ve bazıları sabahlara kadar açık kalan kahvehanelerin yayılmasına bağlıyor. Geceler, meşru faaliyetlerde bulunulabilen bir zaman dilimine dönüştükçe ve gece faaliyetleri de arttıkça, insanların dinlenmeye ayırdıkları zaman azalıyor.
Gecenin sahipleri

Tarihçi Craig Koslofsky, "Evening's Empire" (Gecenin İmparatorluğu) adlı kitabında bunun nasıl olduğunu anlatıyor.
"17. yüzyıldan önce geceyle ilişkimiz iyi değildi. Geceler, adı kötüye çıkmış insanlar, suçlular, fahişeler ve ayyaşlarla dolu zamanlardı. Mum alacak parası olan zenginler bile, paralarını başka şeyler için harcamayı yeğlerdi. Gece boyunca ayakta kalmak saygın birşey değildi , toplum içinde değer görmezdi." diyor Koslofsky...
Bu, Reformasyon ve karşı-Reformasyon sırasında değişti. Protestanlar ve Katolikler zulme uğradıkları dönemlerde geceleri gizli ayinler düzenlemeye başladılar. Daha önceleri 'ahlaksızlar'a ait olan gecelerde, artık 'saygın insanlar' da, karanlık saatleri kullanmaya alışıyordu.
Bu eğilim toplumsal ortama da yansıdı. Ama yalnızca mali durumları mum ışığında yaşamaya karşılayabilecek durumda olanlar için geçerliydi bu. Fakat sokak ışıklandırmasının gelişmesiyle, bütün sosyal sınıflar, geceden yararlanmaya başladı.
İlk ışıklı kent, Paris
1667 yılında Paris, içinde mum bulunan camdan lambalarla dünyanın sokaklarını aydınlatan ilk kenti oldu. Aynı yıl Paris'i Lille kenti izledi, iki yıl sonra da Amsterdam. Amsterdam'da, çok daha etkili olacak yağ lambası geliştirilmişti.
Londra, 1684'e dek bu kentlerin arasında yer almadı ama, yüzyılın sonunda Avrupa'nın 50'den fazla kenti geceleri aydınlatılmaktaydı. Artık geceler gözde olmuştu; saatlerce yatakta kalmak, zaman kaybı olarak görülüyordu.

Roger Ekirch, "İnsanlar 19. yüzyıldan önce de zamanın farkına varmışlar, zamanı etkili bir şekilde kullanmaya özen gösterir olmuşlardı. Ama sanayi devrimi bu tutumu çok hızlı bir şekilde yoğunlaştırdı." diyor.
Toplumda değişen tutuma ilişkin güçlü ipuçlarından biri, 1829'dan kalma bir tıp dergisi. Dergide, anne babalara, çocuklarını "birinci ve ikinci uyku düzeni"nden çıkmaya zorlamaları tavsiye ediliyor; çocukların, bir hastalıkları yoksa, ilk uykularından sonra yeniden uykuya dalmalarına gerek olmadığı vurgulanıyor.
Gecenin ortasında uyanmak 'normal'
Günümüzde çoğu insan günde 8 saat uyumaya alışmış görünüyor. Ama Roger Ekirch, uykuyla bağlantılı pekçok sorunun, insan vücudunun doğal olarak bölümler halinde uyumayı tercih etmesinden ve her yerde suni ışık bulunmasından kaynaklandığını düşünüyor.
Gece uyanıp bir daha uykuya dalamayan insanların yaşadığı sorunun kökeninde de bunun olabileceği belirtiliyor.
Bu durumdan, ilk olarak 19. yüzyılın sonunda, devrelere ayrılmış uyku kavramının kaybolmaya başlaması sırasında söz edilir oldu.
Uyku psikoloğu Gregg Jacobs, "İnsan, evrimi boyunca belli şekillerde uyudu. Gece uyanmak, normal fizyolojinin bir parçası. Bir blok şeklinde uyku uyumamız gerektiği düşüncesi, gece uyanan insanlarda anksiyete yaratıyorsa, zararlı olabilir. Zira anksiyete de uykuyu engeller ve uyanık geçirilen saatlerde de etkisini gösterir." diyor.

Oxford'da Nörobilim alanında, vücut saati konusunda uzman olan Prof. Russell Foster da benzer görüşte.
"Birçok insan gece uyanınca paniğe kapılıyor. Onlara, aslında bu yaşadıklarının, iki devreli uyku düzenine dönüş olduğunu söylüyorum." diyor.
Birçok sorun uykuyla bağlantılı
Bununla birlikte doktorların çoğu, kesintisiz 8 saatlik uykunun doğal olmayabileceğini kabule yanaşmıyor.
Prof. Foster, doktorların karşılaştıkları tıbbî sorunların yüzde 30'undan fazlasının, doğrudan ya da dolaylı olarak uykuyla bağlantılı olduğunu; ancak tıp eğitiminde uykunun gözardı edildiğini ve uyku konusunda araştırma yapılan pek az merkez bulunduğunu kaydediyor.
Uyku psikoloğu Gregg Jacobs, uyku arasındaki uyanıklık devresinde, insanların dinlenme ve rahatlama olanağı yaratılmasının, üzerlerindeki stresi doğal bir şekilde düzenlemelerine olanak verdiği inancında.
Tarihçi Roger Ekirch de, insanların bu ara devreyi gördükleri rüyalar üzerinde düşünmekle geçirdiklerini anlatıyor.
Dr. Jacobs, "Günümüzde, böyle şeyler yapmaya daha az zaman ayırıyoruz. Modern yaşamda anksiyete, stres, depresyon, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı yaşadıklarını bildiren insan sayısının artması bir tesadüf değil." diyor.
O halde, bu gece, gecenin herhangi bir saatinde uyanıverirseniz, sanayi devriminden önceki insanları düşünün ve sakinleşin.
Gece, uyumadan da olsa, bir yatakta sadece yatıyor olmak, size yarar sağlayabilir...
BBCT
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> TIBBÎ DÜŞÜNCELER Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com