EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Bütün Tüketiciler dikkat tanrınız Kapitalizm konuşuyor

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> FELSEF'Î DÜŞÜNCELER
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Cmt Ağu 27, 2011 10:26 pm    Mesaj konusu: Bütün Tüketiciler dikkat tanrınız Kapitalizm konuşuyor Alıntıyla Cevap Gönder

Bütün Tüketiciler dikkat! Tanrınız Kapitalizm konuşuyor!

Millî Birlik Ruhu
28.08.20011

Not: Twitter’da “Capitalism” başlığıyla açılan İngilizce sayfanın benzeri Türkçe olarak “Kapitalizm” başlığıyla açılmış (tam başlık şöyle: Kapitalizm@Kapitalizm Her yerdeyim.Tüketiyoruz, o halde varız!) ve içinde harika aforizmalar var...
Millî Birlik ruhu olarak bugüne kadar sayfaya konulan bu aforizmaları derleyerek ilginize sunuyoruz... Devamını şu adresten okuyabilirsiniz: http://twitter.com/#!/Kapitalizm


Kapitalizm@Kapitalizm Her yerdeyim.Tüketiyoruz, o halde varız!

3 Mayıs
Merhaba ben Kapitalizm. Bu benim dünyam. Hepinizin kölem oldugunuz yer.

22 saat önce
Hepiniz kölesiniz, her gün evinize gidip ruhunuzu televizyon ekranınızla ısıtan, ancak hediyelerle sevdiklerinizi mutlu edebilen köleler.

22 saat önce
Televizyon karşısında uyumanın içinizdeki tüketim isteğini %20 artırdığını belirtmek istedim iyi geceler demeden önce.

22 saat önce
Amerikalıların %85'i ekonomik durumlarını iyileştirebilecekse faşist bir hükümeti seçebileceklerini söylüyor. İşte kapitalin gücü!

22 saat önce
İnsanları "borç batağı" ile korkuttuktan sonra yaptıramayacağım şey yok! Para benim param, düzen benim düzenim.

22 saat önce
Toplumu öyle bir hale getirdim ki kendinizi "normal" göstermek için takım tutmanız, alışverişe bayılmanız, ünlüleri takip etmeniz gerek.

22 saat önce
Tabii ki bu toplumdan uzak durma teşebbüsünde bulunabilirsiniz ama sonunda kendinizi yine bir AVM'de bulacağınızdan şüpheniz olmasın.

22 saat önce
Protesto etmek hakkınızı bile elinizden alıp, en sonunda canınızı dahi alabilen bir devleti kendi vergilerinizle beslemeniz müthiş.

26 Ağustos
Sizi özgür bırakmayan, fikirlerinize sansür vuran, en sonunda polis kurşunuyla öldüren bir devleti kendi elinizle kurmanız ne tuhaf.

26 Ağustos
Sizin ağzınızı burnunuzu kırıp hapse tıkmaları için bir devlet kuracak parayı, kendi vergilerinizle sağlamanız ne kadar tuhaf.

26 Ağustos
Ben Kapitalizmim ve para benim param, sizin bunu anlamak için sadece biraz zamana ihtiyacınız var.

26 Ağustos
Amy Winehouse gibi bağımlılara acırken hepinizin birer bağımlı olduğunu unutmanız ne kadar komik, zavallı tüketim bağımlıları!

26 Ağustos
Ortalıkta çok fazla özgürlük var ve yeterince ölüm yok.

26 Ağustos
Ben istediğim kadını elde ederim, biraz altın, biraz pırlanta, biraz şan şöhret, birkaç güzel vaat, tamamdır.

25 Ağustos
Sizlere yüksek çözünürlüklü TV verdim ki beyninizi daha net yıkayabileyim canlarım.

25 Ağustos
Neden hala inat ediyorsun, bütün arkadaşların seni alışveriş merkezlerine götürmeye uğraşırken, herkes seni tüketmeye teşvik ederken?

17 Ağustos
%95'ine bankanızın sahip olduğu bir evi kendinizinmiş gibi sahiplenmek için bayağı hayal gücünüzün olması lazım herhalde!

17 Ağustos
Benden başka herhangi bir ideolojiye saldırırsanız, size hemen bir Nobel Barış Ödülü takdim ederim, söz!

17 Ağustos
Beni yok etmek mi istiyorsunuz? O zaman kredi kartın yerine kanınla ödeme yapmaya başla!

17 Ağustos
Hala farkına varmadıysanız belirteyim, eski zamanlardaki krallarla bugünün CEO'ları arasında hiçbir fark yok.

17 Ağustos
Her yıl 20 milyon çocuk açlıktan ölürken siz bir bardak bilmemne aromalı kahveye 10 lira verebiliyorsunuz, sizi çok seviyorum!

17 Ağustos
Çok fazla düşünen insanlar sinirimi bozuyor. Niye gidip bir bilgisayar oyunu falan oynamıyorsun?

17 Ağustos
Benimle savaşa giremezsin, çünkü benimle savaşa girmek için önce kendinle ve kendi zayıflıklarınla savaşman lazım canım!

17 Ağustos
Tabii ki sizin emekli olmanıza izin vereceğim, ama bütün yaratıcı enerjinizi ve kapasitenizi sıfırlamadan önce değil.

17 Ağustos
Ben Kapitalizmim ve kapital sizin tek ve eşsiz dostunuz olmalı!

17 Ağustos
Evet. Ben sizi hayatınızın yarısını, geri kalan yarısında ne yapacağınızı düşünmekle geçirmeye ittim.

17 Ağustos
İçinizde hala idealist olanlar var, onlara uyarım: Böyle şeyler hakkında konuşmaya devam ederseniz tamamen arkadaşsız kalacaksınız!

17 Ağustos
Çocukların artık senin zavallı öğütlerini dinlemek istemiyor, onlar sadece para istiyorlar, para para para!

17 Ağustos
Görmüyor musun canım, sen sen değilsin! Sen televizyonda gördüğün duyduğun şeyleri tekrar eden bir papağansın!

17 Ağustos
Üçüncü dünya ülkelerinde çocuklar açlıktan kıvranırken birilerinin köpeklerine doğum günü partisi hazırlamaları beni nasıl mutlu ediyor!

17 Ağustos
Sistemimde durmaksızın çalış, arada bir Starbucks'ta kahve molası verebilirsin.

17 Ağustos
Evet evet yeterince inanırsan sen de zengin olabilirsin! Çok ama çok inan! Şimdi hayal kurmayı bırak ve çalışmaya devam et.

17 Ağustos
Hepiniz parayı seviyorsunuz tabii, "banka" adındaki ibadethanelerinizde bol bol tapınıyorsunuz.

17 Ağustos
Kimin çocuklarının savaşta öleceğine ben karar veririm.

17 Ağustos
Önce size ne kadar çirkin olduğunuzu öğretirim, sonra da önünüze kozmetiği, estetiği ve fitness centerları sererim. Zahmet değil, seve seve!

17 Ağustos
Ben size Pepsi ile Coca Cola arasında özgürce seçim yapma hakkını veriyorum, daha ne özgürlüğü istiyorsunuz?!

17 Ağustos
Evet, 2 milyar insan kronik açlık çekerken 600 milyon insanın obez olmasının sebebi tabii ki benim.

17 Ağustos
Benim düzenimde tüketmekten vazgeçtiğiniz an yaşamıyorsunuz demektir. Dışarı çık eğlen, biraz alışveriş yap!

17 Ağustos
Bu özgür ortamda insanlar özgürlük için sokaklara döküldüğünde çok sinirleniyorum!

17 Ağustos
Hepiniz çok çalışacaksınız! Çok çalışmak sizi çok düşünmekten alıkoyar canlarım.

17 Ağustos
Sizin ne yaptığınızı ya da ne söylediğinizi kontrol etmeme gerek yok çünkü zaten ne düşündüğünüzü kontrol ediyorum.

17 Ağustos
Bu toplumda aydınları öyle ödüllendirip zenginleştirdim ki, devrimin fikri bile artık onları tiksindiriyor.

17 Ağustos
"Rahat bir emekliliğe" kafayı takanları çok seviyorum.

17 Ağustos
Neyse, durup düşünme, ne bekliyorsun git biraz alışveriş yap!

17 Ağustos
Bir köle bile en iyi köle olmak istiyor! Evet, başardım.

17 Ağustos
Bana inanmanız lazım, paranın derin gücüne inanmanız lazım!

17 Ağustos
Sizler çabaladıkça ben gülüyorum...Ama sizi şeytanca fikirlerden koruyan da benim.

17 Ağustos
Egonuzun sığacağı kadar büyük bir ev bulamıyorsunuz değil mi canlarım?

17 Ağustos
Ortadoğu'daki ucuz petrol diktatörlerimizi elimizde tutmamız gerektiğini anlamanız lazım, lütfen!

17 Ağustos
Arap ülkelerindeki devrimci hareketler, Avrupa'daki yükselen anarşi de neyin nesi? Yeni Apple ürünlerini sevmediniz mi?

17 Ağustos
Ben Kapitalizmim ve sizin 73 milyon çalışan çocuğun 10 yaşın altında olduğunu bilmenize tabii ki gerek yok.

19 Haziran
Ben Kapitalizmim. Sen de tükettiğin şeysin.

19 Haziran
Ben sizin düşüncelerinize öyle bir ayar yaptım ki en sonunda parayı insanlarla ilişkilerinizin önüne koydunuz.

19 Haziran
Ben Kapitalizmim ve tüketiciyle tüketilen nesne arasında hiçbir fark yok.

19 Haziran
Evet insanoglunun sevgiye kesinlikle ihtiyacı vardır ben de tam bu yüzden sevgiyi sizden alıp sizi onun icin çalıştırıyorum.

19 Haziran
Benim toplumumda; zenginlik ve üne dair çılgınca hayalleri olmayan herkes hevessiz eziğin tekidir.

19 Haziran
Ben Kapitalizmim ve tüketim aliskanligindan baska her aliskanlik kötüdür.

19 Haziran
Siz insanlar, bütün hayati boyunca asla satin alamayacagi bir evi temizleyen bir temizlikciden baska birsey degilsiniz.

19 Haziran
Bir kadinin ayni elbiseyi haftada iki kez giymesi günahtir! Cünkü ekonomimiz her hafta yeni bir elbise almanizi gerektiriyor.

19 Haziran
Ben Kapitalizmim ve herkesin birseyleri kaybetmekten korkmasinin sebebi benim!

13 Mayıs
Ben Kapitalizmim ve erkeklerin tek kadinla yetinenememesinin sebebi kadinlarin bir cift ayakkabiyla yetinenememe sebebiyle ayni.

10 Mayıs
Ben Kapitalizmim ve lütfen bir karara varin. Ya parayi seversiniz ya da kendinizden nefret edersiniz!

3 Mayıs
Ben Kapitalizmim ve siz beni yok etmek mi istiyorsunuz? Kredi kartiniz yerine kaninizla ödeme yapmaya baslayin.

3 Mayıs
Ben Kapitalizmim ve para benim param. Sizin bunu anlamak icin sadece biraz zamana ihtiyaciniz var.

3 Mayıs
Ben Kapitalizmim ve herkes aile kurmaktan vazgecmeli ve özgürce harcayabilecegi parasini hayal etmeli.

3 Mayıs
Yeni dünya düzeni: "Tüketiyorum, o halde varim."

Kaynak: http://millibirlikruhu.blogspot.com/p/okunmaya-deger-yazlar.html

Bütün Tüketiciler birleşin ve dinleyin tanrınız Kapitalizm konuşuyor! -2-

Millî Birlik Ruhu
28.08.20011
Twitter’de “Capitalism” başlığıyla açılan İngilizce sayfanın benzeri Türkçe olarak “Kapitalizm” başlığıyla açılmış (tam başlık şöyle: Kapitalizm@Kapitalizm Her yerdeyim.Tüketiyoruz, o halde varız!) ve içinde harika aforizmalar var...

Millî Birlik ruhu olarak bugüne kadar sayfaya konulan bu aforizmaların bir kısmını derleyerek ilginize sunmuştuk... Kapitalizmin ruhunu deşifre eden bu afarizmalardan yaptığımız 2. derlemeyi de ilginize sunuyoruz. Bu aforizmaların devamını şu adresten okuyabilirsiniz: http://twitter.com/#!/Kapitalizm

Ben Kapitalizmim ve siz hangi tanrıdan bahsediyorsunuz, Müslümanlar 5 yıldızlı Kabe manzaralı otellerinde, "ibadet" ederlerken?

Ben Kapitalizmim ve siz hangi tanrıdan bahsediyorsunuz, Müslümanlar kutsal topraklarına gittiklerinde bile alışverişe koşarken?

Ben Kapitalizmim ve siz hangi tanrıdan bahsediyorsunuz, bütün dünya Hristiyan bayramı Noel'i sırf alışveriş yapıp eğlenmek için "kutlarken"?

Ben Kapitalizmim ve siz hangi tanrıdan bahsediyorsunuz, bütün dünya tüketmek,eğlenmek,çılgınlık yapmak için Cadılar Bayramı'nı "kutlarken"?

Ben Kapitalizmim ve siz hangi tanrıdan bahsediyorsunuz, artık farkına varın, taptığınız tek tanrı benim!!!!

Şöhret dünyasından biri sahnede Tanrı'ya şükrettiği zaman, aslında bana şükrediyor, bana, ün ve para Tanrısına!

Ben Kapitalizmim ve 15 yaşındaki bir çocuğun iPad alabilmek için böbreğini sattığını duyunca zevkten dört köşe oldum!

Ben Kapitalizmim ve Madonna'nın sadece Londra'da 8 evi var, ortalama 600 evsize barınak olabilecek büyüklükte.

Ben Kapitalizmim ve Tayland'da Disney fabrikası için çalışan bir çocuğun Disneyland'e girecek parayı çıkarması için 55 gün çalışması gerek.

Ben Kapitalizmim ve Batı dünyasında kredi kartı borcu yüzünden intihar edenlerin sayısı an itibariyle senede ortalama 22.000 kişi!

Ben Kapitalizmim ve Batı Avrupalılar, Sahraaltı Afrikalılardan 6.5 kat daha fazla et tüketiyor.

Ben Kapitalizmim ve 25.000 tane Suudi prensi otomatik olarak ayda 35.000 $ maaş alırken, milyonlarca Arap yataklarına aç giriyor.

Afrika kıtası dünyanın altın rezervlerinin %90'ını elinde bulundurmasına rağmen, dünyada sadece 4 tane Afrikalı milyarder var.

Ben Kapitalizmim ve Afrika kıtasından her sene 8.5 milyar $ değerinde pırlanta çıkıyor, kıtanın açlık sorununu çözmeye yetecek miktar...

Ben Kapitalizmim ve siz pırlantalara bayılırsınız, Hindistan'da 1 milyon kişi günde sadece 1.2 dolar kazanarak o pırlantaları üretirken.

Dünyayı sarışın kadınların güzel olduğuna inandırdım, bu yüzden Asya kıtasında 300 milyon kadın düzenli olarak beyazlatıcı sabun kullanıyor.

Ben Kapitalizmim ve sizin hayatlarına özendiğiniz Hollywood yıldızlarının %64'ü kokain bağımlısı.

Ben Kapitalizmim ve yılda 20 milyon çocuk açlıktan ölürken siz aynı tişörtü haftada iki kez giymeye utanıyorsunuz.

Ben Kapitalizmim ve yılda 20 milyon çocuk açlıktan ölürken siz banyonuzun fayansının renklerinden rahatsız oluyorsunuz.

Hangi aşktan, hangi sevgiden bahsediyorsunuz, sevgilinize sevginizi sadece hediyelerle, lüks mekanlarla, arabalarla kanıtlayabiliyorken!

ABD'de 7 milyon evsiz insanın olduğundan kimsenin haberi yok çünkü TV'de gördüğünüz Amerikalıların hepsi havuzlu villalarda yaşıyorlar.

Ben Kapitalizmim ve sen bir dilenci senden para istediği zaman en küçük bozuklukları seçmeye devam et.

Ben Kapitalizmim ve size hep birşeyinizin eksik olduğu hissini hissettiriyorum ki daha fazla alışveriş yapın.

İşini sevmiyor olabilirsin, bırakmak isteyebilirsin, problem değil, o işi senden daha ucuza yapacak binlerce kişi hazırda bekliyor!

Tabii ki isyan etme özgürlüğünüz var, ama ediyor musunuz? Orada oturup TV izleyerek anlamsız hayatınızı sürdürmeyi tercih ediyorsunuz.

Ben Kapitalizmim ve sen farkında olmayabilirsin ama 6 yaşındaki bir çocuk, hayatının ortalama 1 yılını TV izleyerek geçirmiştir.

Odasında TV ile büyüyen bir çocuğun sabıkasının olması ihtimali, TV ile büyümeyen bir çocuğa göre %40 daha fazladır.

TV enerjini tüketiyormuş gibi hissediyorsan eğer, doğru hissediyorsun çünkü TV izlemek fiziksel aktivite yapma isteğini %57 azaltır.

Sen şimdi satın al ilerde çocukların ödeyecekler.

Ben Kapitalizmim ve nörologların sizi daha çok tüketime teşvik edebilmek için araştırmalar yapmasının sebebi benim.

Benim işim insanları, nesneleri, hatta duyguları birer tüketim malzemesine dönüştürmek.

Ben Kapitalizmim ve yine başardım! Bütün kadınları dolapları tıka basa dolu olduğu halde giyecek hiçbir şeyleri olmadığına inandırdım.

Ben Kapitalizmim ve çocuklarınız için bayramların tek bir anlamı var artık: Harçlık!

Dünya nüfusunun %50'si dünya kaynaklarının ve zenginliklerinin %1'ine sahip.

Dünya nüfusunun %1'i dünya kaynaklarının ve zenginliklerinin %50'sine sahip.

Ben Kapitalizmim ve petrollerini ucuza elde edebilmek için son 40 yılımı Arapları "fanatik İslamcı" diye damgalamakla geçirdim.

Visa Application:Sizi sadece ucuz işçiyken seviyorum üçüncü dünya ülkelerinin zavallı insancıkları. Sakın gelip de medeniyetimi kirletmeyin!

"Visa Application"ın Türkçesi: "Ben senin petrolunu çalıyor olsam bile senin ne haddine benim ülkeme girmeye çalışmak?!"

"Visa Application"ın Türkçesi: Ben senin ülkene girip seni her şekilde sömürebilirim, ama sen benim ülkeme tatile bile gelemezsin ilkel şey!

Kimi arkadaşlarınla buluşmak senin için tam bir stres sebebi çünkü çok pahalı mekanlarda takılıyorlar ve bu seni malesef aşıyor!

Bir kapitalist işçilerini yalnızca çalışmaya devam edebilsinler diye besler.

Hadi hepiniz kabul edin artık, televizyon sizin tek gerçek arkadaşınız.

Ben Kapitalizmim ve uykumda "daha ucuz işçi..." diye sayıklarım.

Ben Kapitalizmim ve bankacılar benim evlatlarım.

Hepiniz kölesiniz, her gün evinize gidip ruhunuzu televizyon ekranınızla ısıtan, ancak hediyelerle sevdiklerinizi mutlu edebilen köleler.

Her yıl 20 milyon çocuk açlıktan ölüme sürüklenirken sizin "nasıl daha zengin olabilirim" diye düşünmeniz bana büyük zevk veriyor!

Anlamıyor musunuz, toplumda fakirliğe ihtiyacımız var, onlar yeterince fakir olmadan sen bu kadar zengin olabilir misin canım?

Sizi neden çalışmakla bu kadar meşgul ediyorum? Fazla düşünmeye vaktiniz olmasın, aklınıza "tuhaf" fikirler girmesin diye elbette.

Toplumu öyle bir hale soktum ki onbinlerce kişi kolaylıkla stadyumlarda toplanabilirken protesto gösterilerine pek kimse gelmiyor. Başardım!

Tabii ki bu toplumdan uzak durma teşebbüsünde bulunabilirsiniz ama sonunda kendinizi yine bir AVM'de bulacağınızdan şüpheniz olmasın.

Amy Winehouse gibi bağımlılara acırken hepinizin birer bağımlı olduğunu unutmanız ne kadar komik, zavallı tüketim bağımlıları!.

Sizlere yüksek çözünürlüklü TV verdim ki beyninizi daha net yıkayabileyim canlarım.

Kaynak: http://millibirlikruhu.wordpress.com/2011/09/14/butun-tuketiciler-birlesin-ve-dinleyin-tanriniz-kapitalim-konusuyor-2/

Dünyevileşme
Başar Başaran
9 Ağustos 2011



Hayatın devamı kendisine tabi kılınmış bir organ olan kalp, hemen bütün dillerde aşkın ve cesaretin kaynağı olarak tarif edilir. Ölüm ile hayat arasında uçuşup duran bu ince perdenin insanlığın ortak zihninde böyle bir telmihi haiz olması boşuna değildir. Çünkü varlığın ölümsüz hafızası, unutmamamız gereken bir gerçeği bize bilgece yalınlığıyla fısıldamaktadır; hayat aşka ve cesarete bağlıdır. Bugün çoğumuz aşksız ve korkak yaşantılarımızın kıyısında durmuş, zamanın eriyip gidişine bakarken, aslında yok olduğumuzun farkında bile değiliz. Oysa varoluşumuza dair hakikatlerin pek çoğu, bizim için işte bu kadar açık ve yakındır. Cesur ve âşık değilsek ölmüşüz demektir. Üstelik öz acılarımızla aramıza giren gündelik, bize kendi yasımızı tutmak şansını dahi vermez. Ne kendimize ne de başkalarına ağlayacak halimiz kalmıştır. Unutarak azalarız.

Devrim, aşkı ve cesareti içinde taşımasıyla hayatın bir eşidir. Kuşkusuz burada ne aşkın bir şeklinden, ne de devrimci cesaretin tek tarifinden söz etmekteyiz. Bu, insanın her türlü sevme ve hayatı değiştirme kapasitesine yönelik bir vurgudur. Zira kadük kalmış varoluşumuzun adını ancak böyle koyabiliriz. İçinde yaşadığımız zamanı rehin alan kapitalist medeniyet, sözünü ettiğimiz kapasitelerin de kaynağı olan insan maneviyatının düşmanıdır. Çünkü bireyin önce ve sadece kendi menfaatini aramasını vaaz eden ‘iktisadi rasyonellik’ ile bağdaşmayan her duygusal tavır sistemin genişlemesine engel olmaktadır. Düzen bu sebeple insandan her alanda ‘dünyevileşme’’sini talep eder.

Kişinin kendisinden çıkıp ihtida etmesi istenen dünya, kapitalizmin kendi kabullerine göre tasarladığı ‘’Yeni Dünya’’dır. Burada açgözlü bir rekabetin şehveti varlığın tüm pırıltısına galabe çalar. Öyle ki, insan plastikleşmediği sürece buna uyum gösteremez. Kendi bildiği ne varsa unutmalı ve yeni koşullara uygun bir ruhsallığa geçmelidir. Bu Marx’ın ‘’ Katı olan herşey buharlaşıyor, kutsal olan her şey dünyevileşiyor’’ diye tarif ettiği zamandır. Aşklar, sevgiler, arkadaşlıklar, dinler, ideolojiler, meslekler, sanat, hülasa insanın dünya ile kurduğu bütün ilişkiler dünyevileşmektedir.

Düzenin bu keskin buyruğunu yerine getiremeyen her insan acı çekmeye, yapılarsa değişmeye, olmuyorsa yıkılmaya mahkûmdur. Hiç kimse piyasanın ötesinde kabullere göre eylemini belirleyemez. Dolayısıyla içerisinde idealizm barındıran her varoluş, kendisini, gözün gördüğü faydaya yönelmenin kestirmeciliği ile takas etmek zorundadır. Şifa dağıtan bir hekim ameliyat başına para alan bir doktora, öğrencileri için çırpınan bir hoca özel ders veren öğretmene dönüşür, dönüştürülür. Örnekler sayısızdır. Düzen aşkın olan ne varsa tahrip eder. Her şey kendisine içkin olmalıdır. İkna karabasan gibi üzerimize çökmüştür.

PİYASA AKLIMIZ, KALBİMİZ VE DİLİMİZ ARASINA BİR KOMİSER GİBİ KURULUR

Dünyevileşmenin tahribatı insanların fikir üretme kabiliyetlerini öldürmüştür. Kendi kaygısından gerisine bigâne kalmış insanın kişisel menfaat hesaplarından çıkarak, ‘ortak bir iyi’ için tezler üretmesi, dahası bunun bedelini ödemeye katlanması sık rastlanılan bir durum olmaktan çıkmıştır. Kol kola barikatlarda duran gençlerin toplam adaletsizliğe oranı marjinal seviyeye inmiş, düzen ile organik bağlar kurmaya direnen namuslu aydınlar azalmıştır. Herkes bir alanda ‘’istihdam’’ edilebilir olmuştur. Akademi, siyaset, sanat ve sokak dikenlerinden arındırılmıştır. Şimdi dünyanın bir alternatif üretme krizinden geçmesi zihnin üzerinde baskılanan öğrenilmiş bir rasyonellik yüzündendir. O yüzden insanlığın yeni bir sözden çok paçasını düzenden kurtarmış yeni bir akla ihtiyacı vardır. Bu pratiğin yokluğu bizi yeni bir ortaçağın kucağına atmıştır. Cevapsız kalmak bir karanlıksa sorusuz kalmak zulmettir. Bugün insanlığın elinden sorular dahi düşmüş görünmektedir

Zamanın ticari ruhu içimizdeki ve dışımızdaki her şeyi metalaştırır. Bununla sulh içinde yaşamanın yegane yolu sathileşmektir. İnsan gördüğüne değil gösterilene inanıp, duyduğunu değil kulağına fısıldananı yaparak boynundaki zinciri gevşetmeye çalışır. O yüzden derinlere bakacak cesareti yoktur. Yeni Dünya’nın insanı kendi dehlizlerinde kaybolmaktan korkmaktadır. Çünkü düzen kaybolanı kaybeden saymaktadır. O halde varlığın peşine düşmek düzenin safrası olmayı göze almaktır. İnsan hep yüzeyde olmak durumundadır. Bu bakımdan duyguların asılları ile değil yansımaları ile yetinecektir. Bugün tüm hislerimizin yüzeysel ve geçici olmaları bundandır. Zamanın içinde sürükleniyor olduğumuzun dışında hiçbir duygudan emin olamayız. Sevindiğimize üzülmemiz, üzüldüğümüzü unutmamız an meselesi olmuştur. Bir türlü kendimize yoğunlaşamayız. Kendi ruhumuzun yansımaları sanki biz yaklaştıkça kaybolan ve değişen imajlar olmuştur. Pazarın kalabalığında kendi kendimizi kaybeder, bize verilen ile idare ederiz.

Burada kişinin kendisiyle kurduğu artık dolaylı bir ilişkidir. İnsan ile iç dünyası arasına piyasa girmiştir. İçimizde ortaya çıkan her duygu kendisini önce pazarın diline göre belirleyip, orada onaylatıp, bize öyle dönmektedir. Böylece biz isyanı da, biadı da, sevgiyi de, nefreti de, marketten öğrendiğimiz halleri ile yaşarız. Kalbimizi ve vicdanımızı nasıl kullanacağımız bizim keyfiyetimizde değildir. Bu hassasiyetleri bir yerlerden ediniriz. Çarşı, kuralları ve onay mekanizmaları ile aklımız, kalbimiz ve dilimizin arasına bir komiser gibi kurulur. Adeta altıncı bir duyu organı diğerlerinin hepsini bastırmaktadır.

LYS BİRİNCİSİ İLE ELİF SHAFAK AYNIDIR

O bakımdan kapitalist moderniteye doğru yolculuk, toplumlarda topyekûn bir sathileşme sürecini beraberinde getirmiştir. Bu tünele girenler bir daha eskisi gibi şiir yazamamış, türkü yakamamış, resim çizememişlerdir. Özü ile rabıtasını kaybeden insan kendi duygularının kırıntılarına razı olmak durumunda kalmıştır. Piyasanın cevaz verdiği maneviyatın doğurduğu sanat da kısır ve dünyevi olmuştur.

Sistem ilhamı zapt eylemiş, endüstrinin gereklerine göre söyletmeyi becermiştir. Sanatkârın doğuştan uyumsuzluğunu türlü yönlendirmelerle kendisi adına bir ahenge çevirmiştir. Böylece kitleselleşen sanatsal faaliyetlerin üreticileri de, satıcıları da, alıcıları da aynı dünyeviliğin saç ayakları olmuştur. İnsanlar, kendi ehlileşmiş duygusallıklarını zorlamayan bu ürünlerle iyi geçinip artık olmayan bir sanatın imajıyla vakit geçirmektedir. Bu elbette bir oburluktur ve bir obur ne yediğini her zaman o kadar da önemsememektedir.

Yüzyılın başına Tanpınar gibi, Haşim gibi sayısız mücevher ile parıldayarak giren bir toplumun sonunda Elif Shafak’a fit olması, işte böyle bir yolculuğun menzilidir. Artık kimsenin derinlerde kaybolmaya niyeti yoktur. Hayata incelikli sorular sormanın riskini kimse almak istemez. Kapitalizm öncesinde sorulmuş olanların zararsız yorumları üzerinden evcil bir sanat devşirmek herkes için en iyisi görünmektedir. Böylece insanoğlunun kadim felsefi kazanımları ‘yeni dünya’da bütün derinliklerinden soyutlanarak paraya tahvil edilebilen birer sanatsal üretim tekniğine indirgenmiştir. Fikri ve ruhsal hazineler, insanlığın her gelenin üzerine bir şey koyarak biriktirdiği toplam varlığı olmaktan çıkmış, istilacı bir neslin yağmasının nesnesi olmuştur. Mevlana denilince akla, Abdülbaki Gölpınarlı değil de Elif Shafak’ın geldiği bir çağ böylesi bir acarlığın yüceltildiği, teşvik edildiği çağdır. Demek ne tasavvufun ne de sanatın bugünkü manası, hırslı bir yazarın, astronomik paralarla köpürtülen reklam kampanyalarıyla tanıtılmasına mani teşkil etmektedir. İnsan hem ‘sufi’ hem de ‘Bussines man’ olabilmektedir. Bunu pek az insan garipsemektedir. Öyleyse sistemin dünyevileşme talebi hakkıyla karşılanmış demektir. LYS sınavının bu yılki birincisinin bir gazetenin anketindeki,’Kendiniz olmasınız ne olurdunuz?’ sorusuna verdiği yanıt, ‘Derviş olurdum’ olmaktadır. Hem sınavda birinci olacak kadar kurumsal ve sürekli bir hırs, hem de bir dervişin dünyadan bir şey talep etmeyen tok gözlülüğü aynı bünyede barınmaktadır. Elbette bir sözde diğeri özdedir. İşte bu çocukla Shafak aynıdır. O bakımdan Shafak, istisnai bir örnek değil bizatihi zamanın ruhudur.

Musiki ve şiir, nesir ve resim…Ne varsa.teslim olmuştur. Bu dekadan bir dünyadır ve ona entegre olmak sadece elindekinden, avucundakinden vazgeçerek mümkündür.

Tükenişin nasıl şaşmaz ve doğrusal olduğunu her günün bir öncekini, her gelenin gideni aratmasında görebiliriz. Adeta sesimiz her an biraz daha kısılmaktadır. İnsan olmanın içerdiği mana açık bir saldırı altındadır. Adeta kendi içinde ürettiği bir hücre olarak kapitalizm tüm insanlığı öldürmektedir. Bu bağlamda insanlığın varoluşu kanserle savaşmaktadır. Bu hastalığın kesin sebebinin bir türlü anlaşılamamış olmasından kaynaklanan gizemine böyle bir teşbih üzerinden yaklaştığımızda; ‘Acaba bu hakikatin tesadüfî bir ortaya çıkışı olabilir mi?’ diye düşünebiliriz. Bilinmez. Ancak insanlık bir tek insanmış gibi ele alınırsa çektiği acıların ve mutsuzluğun benzerliği ortaya çıkar. Kötü günlere denk geldiğimizi açıktır. Kendi kendimize el olmamanın savaşını sürgit vererek uyanık kalmaya çalışmaktan başka çaremiz yoktur.

Birgün

H&M'e ağır suçlama
07.09.2011



Türkiye pazarına girmesi geçen yıl büyük yankı uyandıran İsveçli Hennes&Mauritz firmasının Kamboçya’daki tedarikçisinin fabrikasında yüzlerce işçi hastanelik oldu. Alman Radyolar Birliği'nden Carsten Vick'in haberi.




Kocaman bir salonda binlerce kişi dikiş makinelerinin başında harıl harıl çalışıyor. İçerisi havasız, dar ve sıcak. Çalışanların mola yapıp temiz havaya çıkma imkânı neredeyse hiç yok. Zira haftanın 6 günü, günde 10-12 saat çalışmak zorundalar. Böyle bir ortamda çalışan Kamboçyalı işçiler, Batılı moda zincirleri için seri bir biçimde tişört, elbise ve pantolon üretiyor. Bu işçilerin çalışma koşulları bazen daha da vahimleşebiliyor. Tıpkı 19 yaşındaki bu işçi kadının kısa bir süre önce yaşadıkları gibi. İşçi ‘'Bir anda el ve ayak parmaklarım buz gibi oldu, böyle kimyasal kötü bir koku geldi burnuma. Ama tam olarak ne olduğunu çıkaramadım. Daha sonra etrafta bazı arkadaşların nasıl birbiri ardına bayıldığını gördüm. Ben de el ve ayak parmaklarımı hareket ettiremiyordum’’ diye konuşuyor.

''Kimse görmesin diye kapıları kapattılar''

Ağustos ayının son haftasında Kamboçya'daki bu tekstil fabrikasında çalışan yaklaşık 300 kişi, aynı semptomlarla hastaneye kaldırıldı. İsveçli moda zinciri H&M’in tedarikçisi Çinli bir tekstil firması için çalışan 4 bin 600 işçiden bir başkası da yaşadıklarını şöyle anlatıyor: ‘’Ben bayılmadım ama arkadaşlarım bir anda güçten düşüp yere yığıldı. Sonra Çinliler kimse görmesin diye kapıları kapattı. Ama havasızlıktan daha da fazla kişi yere yığılmaya başladı.’’

Bu kadınların saat ücreti yaklaşık 30 cent. Yani ayda toplam sadece 61 dolar kazanıyorlar. Akşamları bambu dallarından yapılmış kulübelerde 3’er ya da 4’er kişi konaklıyor ve yerde yatıyorlar. Yemeklere genelde bir porsiyon pilavdan başka bir şey dahil olmuyor.

Asya’nın bir başka köşesi Singapur’da ise H&M firması Güneydoğu Asya’daki ilk mağazasını açıyor. Meraklı binlerce müşteri, mağazanın önünde sıraya girmiş bekliyor. Mağazada asılı olan tişört ve elbiselerin hepsi Kamboçya’daki fabrikadan geliyor. Alış veriş yapmayı başarmış olanlar ise markanın, hem moda tarzından hem de uygun fiyatlarından etkilenmiş biçimde dışarı çıkıyor. Bir kadın ‘’H&M'i seviyoruz. Her şey çok güzel ve çok ucuz’’ diye sevincini dile getirirken, genç bir erkek de

‘’Neden bu kadar ucuz olduğunu bilmiyorum ama bu fiyatlara arz ediyorlarsa benim için hiç sorun yok’’ diye konuşuyor.

H&M'den savunma

H&M firması, resmi olarak istismara, çocuk işçiliğine ve çevreyi kirletmeye karşı bir tutum sergiliyor. Ama markanın bu kadar ilgi görmesinin en önemli nedeni uygun fiyatları.

Firmanın Asya Sorumlusu Leks Kayzer, Çinli yan sanayi firmasındaki işçilerin kötü çalışma koşullarına ilişkin yöneltilen soruyu şöyle yanıtlıyor: ‘'Birlikte çalıştığımız firmalar, üretim yaptıkları ülkenin kural ve yasalarına uyuyorlar. Ama orada bir aksilik olur, böyle sorunlar yaşanırsa, biz hemen peşine düşüp soruşturuyoruz."

H&M, ağustos sonunda yaptığı son açıklamada Kamboçya’daki tekstil fabrikasında yaşananların nedenlerini esaslı bir şekilde araştıracağını duyurdu. Ancak şimdiye kadar çalışanların neden bayıldıklarına dair hiçbir bilgi açıklanmadı.

Puma da benzer suçlamalara maruz kalmıştı

Geçtiğimiz haziran ayında da yine Kamboçya'da Alman spor giyim markası Puma’nın tedarikçisinin yüzlerce çalışanı, mide bulantısı ve baş dönmesi gibi şikayetler nedeniyle hastaneye başvurmuştu . Puma firması da uzun çalışma saatleri ve sağlık koşullarının ihlâliyle suçlanmıştı.

Tekstil endüstrisi, Kamboçya’nın en önemli sektörlerden biri. Yaklaşık 15 milyon nüfuslu ülkede çoğu kadın olmak üzere 300 binden fazla insan bu sektörde çalışıyor.

Kaynak: Deutsche Welle
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> FELSEF'Î DÜŞÜNCELER Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com