EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Ahlâksız Batı

 
Bu forum kilitlendi: mesaj gönderemez, cevap yazamaz ya da başlıkları değiştiremezsiniz   Bu başlık kilitlendi: mesajları değiştiremez ya da cevap yazamazsınız    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> AHLAKÎ DÜŞÜNCELER
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Prş Hzr 16, 2011 7:17 pm    Mesaj konusu: Ahlâksız Batı Alıntıyla Cevap Gönder

Skandalın adı: Pizzagate Mağdur: Çocuklar
27 Kas, 2016



ABD, seçimin gölgesinde kalan ve ana akım medyanın görmemek için karartma uyguladığı derin bir skandalla çalkalanıyor. Skandalın ardında öyle isimler var ki insan dehşete düşüyor. Skandalın adı Pizzagate. Batı medyası sessizliğe bürünmüş durumda. Skandala karışan ünlüler ise üç maymunu oynuyor…

ABD ve Avrupa’da adeta yer yerinden oynuyor. ABD seçimlerinin gölgesinde kalan skandal yavaş yavaş gündemin ilk sıralarına tırmanıyor. Özellikle ABD’de ana akım medyanın üstünü örtmeye çalıştığı skandal, sosyal medya aracılığı ile ülke genelinde dalga dalga yayılıyor. Fakat buna rağmen Pizzagate ana akım medyada yer bulamıyor. Ortaya atılan iddialar çok ciddi. Skandalın kapısını Belçika’da kaybolan kız çocuklarıyla ilgili şikayetler araladı. Her şey, sosyal paylaşım sitesi Reddit’in pedofili organizasyonuna ilişkin belgeleri internette Trump Subreddit sayfasında servis etmesiyle başladı. ABD ve Avrupa’yı sarsan belgelere göre pedofili organizasyonunun fitilini ateşleyen, ABD Başkanlığı için yarışan Hillary Clinton’un kampanya danışmanı olan John Podesta’ydı. Wikileaks ise Podesta’nın ticaret ve yüksek bürokrasi çevresinden kimselerle Comet Ping Pong adında bir pizzacıda düzenlenecek pedofili organizasyonuna ilişkin maillerini yayınladı. Comet Ping Pong adlı pizzacının sahibi James Alefantis, bu organizasyonlarının odağındaki isimdi. Ve Alefantis’in, Clinton’un medya danışmanı John Podesta’nın kardeşi Tony Podesta ve George Soros gibi birçok ünlü politikacı ve sermaye sahibiyle bağlantısı vardı. Soros’un en büyük bağışçısı olduğu American Bridge Pac, Comet Ping Pong ile maddi ilişki içindeydi. Pizzagate diye adlandırılan, dalga dalga büyüyen skandalı aydınlatacak, yanıt bekleyen iddialar ise şöyle:
Eski ABD Başkanı Barack Obama, geçmişte pizzacıya bağışta bulundu. Pizzacıya yollanan bir e-postada Obama, özel bir parti için, Chicago’dan Washington’a 65 bin dolarlık pizza sipariş etti.
ABD Eski Başkanı Bill Clinton’ın, pedofiliyle yargılanmış Jeffrey Epstein’in sahibi olduğu Little St James Adası’na 26 kez gittiği ortaya çıktı. Seyahatlerinde Epstein’in The Lolita Express adlı uçağını kullandı.
E-postalara göre; Clintonlar, performans sanatçısı Marina Abramovic’e 10 bin dolar hibe etti. Abramovic John Podesta ile Hillary Clinton’ı, Spirit Cooking adını verdiği bir etkinliğe davet etti. Sosyal paylaşım sitelerinde kullanıcıların yoğun eleştirisine neden olan sızdırmayla ilgili ne adli mercilerden ne de emniyetten bir açıklama yapılmadı. Skandala adı karışan ünlülerse adeta üç maymunu oynuyor. Tüm dünya bu büyük skandala gözlerini dikmiş, bundan sonra olacakları merakla bekliyor. Bütün bu işaretlere rağmen ünlü oyuncu ve siyasilerin özellikle Afrika ve mültecilerle ilgili projelerde yer almalarına geniş yer ayıran Avrupa veya ABD’deki büyük yayın kuruluşları, gazeteler veya sivil toplum örgütleri Pizzagate’e karşı sessizliğe büründü. Ne büyük TV kanalları ne de insan hakları savunucuları henüz bu konuda fikir bildirmedi. Dünya yine Batı ve ABD söz konusu olduğunda bir çifte standartla karşı karşıya. Söz konusu Müslümanlar olduğunda dünyayı ayağa kaldıran Batı medyası Pizzagate skandalında sessizliğini koruyor. Amerika’da, sadece Müslüman olduğu için yaptığı icadı bomba zannedilen öğrenci Ahmed Muhammed’in başına gelenleri hatırlayalım. Ya da arama motorlarında ‘ISIS’ diye arama yaptığında polisin evini bastığı meraklı insanları. Ancak bütün sansüre rağmen skandal özellikle internet üzerinden yazılıp, tartışılıyor. Wikileaks belgeleri, Panama belgeleri, şimdi de Pizzagate skandalı… Bakalım önümüzdeki günler ne getirecek!
PİZZA KODUYLA ÇOCUK SİPARİŞİ
Henüz iddiadan ibaret olan skandalda ilk göze çarpan, iddiaların resmi kuruluşlarca örtbas edilmesi. Skandala adı karışanların aralarındaki ödeme trafiği komplo teorisinden daha ciddi bir olayla karşı karşıya olunduğu hissini uyandırıyor. Ayrıca adı geçen ünlülerin sosyal medya paylaşımları da yozlaşmanın hangi boyutlara ulaştığının işaretlerini veriyor. Sistem çok gizli bir şekilde işliyor. Yazışmalarında pizza kodları kullanılıyor. Ünlüler de parti verecekleri zaman yüksek meblağlar ödeyip peynirli pizza gibi terimlerle bu pizzacıdan maille sipariş veriyor ve iddialara göre bu çocuklar adreslere teslim ediliyor.
Hotdog: Erkek çocuk
Pizza: Kız çocuk
Peynir: Küçük kız
Makarna: Küçük erkek çocuk
Dondurma: Hayat kadını
Fındık, fıstık: İstenen kişinin ten rengi
MÜLTECİ ÇOCUKLAR KURBAN MI?
BBC, CNN, New York Times, The Guardian veya Independent gibi yüksek tirajlı gazetelerin sessizliği aslında skandalın boyutlarını ve önemini ortaya koyan bir işaret fişeği niteliği taşıyor. Peki, bu skandalla ilgili ABD yargısı hukuki süreç başlattı mı? Hayır. Avrupa’da sadece kayıp mülteci çocuk sayısı 9-10 bin. Bu da önemli bir işaret sayılıyor. Ancak ABD ve Avrupa’daki medya, ünlü oyuncu ve siyasetçilerin özellikle Afrika ve mültecilerle ilgili projelerde yer almalarına geniş yer ayırırken, skandala karşı sessiz kalıyor.
İlk Kurşun

Alman Katolik Kilisesi taciz soruşturmasını durdurdu
9 OCAK 2013



Almanya'daki Katolik Kilisesi, din adamlarının işlediği iddia edilen cinsel taciz suçlarıyla ilgili bağımsız soruştrumayı lağvetti.

Kilise, piskoposların Aşağı Saksonya Krimonolojik Araştırma Enstitüsü Başkanı Prof. Christian Pfeiffer'e güveninin "tahrip olduğunu" açıkladı.

Prof. Christian Pfeiffer ise kilise yönetimini, çalışmalarını engelleyip soruşturmayı kontrol altına almaya çalışmakla suçluyor.

Kiliseden yapılan açıklamaya göre, soruşturma başka bir ortakla yürütülecek.

Yüzlerce şikayet var

Kilise çatısı altında seks suçları işlendiği iddialarının yaygınlaştığı 2011 yılında on binlerce Katolik, kilise kayıtlarını iptal ettirmişti.
Bunun üzerine Alman Piskoposlar Konferansı, bağımsız bir soruşturma yürütülmesi için enstitüye teklif götürmüştü.
1950-1980 döneminde küçük yaştayken cinsel istismara maruz kaldığını iddia eden yüzlerce kişi, bu seksüel suçların kilise çatısı altında saklandığını da öne sürüyor.
Tüm dünya Katoliklerinin ruhani lideri olan Alman kökenli Papa 16. Benediktus 2011'de doğduğu ülkeyi ziyaretinde mağdurları dinlemişti.
Kilise ayrıca mağdurlara tazminat önermişti.
Sansür iddiası
Bağımsız soruşturmayla görevlendirilen Prof. Pfeiffer ise Alman yayın kuruluşu ZDF'ye yaptığı açıklamada, bulgularının sansürlenmeye çalışıldığını iddia etti.
"Her şey için onay almalarının istendiğini" belirten Prof. Pfeiffer, emekli savcı ve yargıçlardan oluşan ekibinin kimlerden oluşacağına da karışıldığını dile getirdi.
Alman Piskoposlar Konferansı sözcüsü Trier Piskoposu Stephan Ackermann ise Prof. Pfeiffer ile aralarındaki karşılıklı güvenin "tahrip olduğunu" belirterek, "Böyle hassas bir konuya eğilen geniş çaplı bir projede güven esastır" dedi.
Resmi verilere göre, Almanya toplumunun % 34'ü resmen Katolik Kilisesi'ne bağlı.
BBCT

Avrupa'da 'intihal salgını' düşündürüyor
Prof. Debora Weber-Wulff (*)
Medya ve Bilişim Bölümü, Uygulamalı Bilimler Üniversitesi, Berlin
25 TEMMUZ 2012



Avrupa'nın üzerinde intihal ve bilimsel sahtecilik bulutları dolaşıyor. Son 18 ayda bazı önde gelen siyasetçiler bu nedenle istifa etmek zorunda kaldı. Ancak ortaya çıkan bilgiler saygın Avrupa üniversitelerini de sarsıyor.

Özellikle Almanya olmak üzere pek çok Avrupa ülkesi, intihal olasılığını incelemek için üstünkörü bir gözden geçirmenin yeterli olacağı düşüncesiyle hareket etmiş, bilimin kendi kendisini arındırma gücüne inanmanın yeterli olacağını düşünmüştü.

Geçen yıl Şubat'ta, Almanya Savunma Bakanı Karl-Theodor zu Guttenberg'in doktora tezini inceleyen bir kişi, bazı paragrafların bir başka çalışmadan alındığını ortaya koydu.

Gazeteler bu bilgiyi duyurunca, zu Guttenberg suistimal iddialarını yalanladı, suçlamaları 'saçma' diye niteledi, dipnotlarda bir karışıklık olduysa, bunu yeni baskıda düzelteceğini söyledi.

Bir kaç gün içinde kendilerine (İngilizce intihal kelimesi plagiarism'den hareketle) tıklayın GuttenPlag Wiki adını veren bir grup, dışarıdan katkıya açık bir internet sayfası (wiki) oluşturmuş ve bakanın söylediklerinin gerçeği yansıtmadığını ortaya koymuştu bile.

Bakan iki hafta sonra istifa etmek zorunda kaldı.

Ama mesele burada noktalanmadı. Ünlü bir siyasetçinin kızının tezinde intihal yaptığı şüpheleri üzerine yeni bir wiki oluşturulup verileri derlemek için tıklayın VroniPlag Wiki kurulmuştu. Bunu başkaları izleyince, sitede yer verilen vakaların sayısı 27'ye yükseldi.

Skandal doğuya yayıldı

Avrupa'nın başka yerlerinde de benzer sorunlar ortaya çıktı. Romanya eğitim bakanı akademik çalışmalarında intihale başvurduğu suçlamaları üzerine koltuğunda sadece bir hafta kalabildi.

Bükreş Üniversitesi, Başbakan'ın doktorasını eğitim bakanlığı onay vermeden geri alamayacağını belirtiyor

Dünyanın en ünlü bilimsel yayınlarından Nature dergisi de Romanya Başbakanı'nı doktora tezinin bir bölümünde intihal ile suçladı.

Başbakan suçlamaları reddetmiş ve Araştırma Etiği Konseyi'nin desteğini arkasına almış olsa da biri 2003'te doktorasını veren Bükreş Üniversitesi'ninki olmak üzere iki Rumen akademik kurulu suçlamaları yerinde buldu.

Macaristan Cumhurbaşkanı da aynı nedenlerle hem doktorasından oldu hem de istifa etmek zorunda kaldı. Rusya Kültür Bakanı da tezinin 16 paragrafını başka kaynaklardan kopyaladığı suçlamaları ile karşı karşıya, ancak iddiaları reddediyor.

İntihal vakaları

Adı Görevi Okul Derece/Diploma Yılı İstifa edip etmediği
Karl-Theodor zu Guttenberg Almanya savunma bakanı Bayreuth Üniversitesi PhD, 2007 Evet, Mart 2011

Pal Schmitt Macaristan Cumhurbaşkanı Semmelweis Üniversitesi PhD, 1992 Evet, Nisan 2012

Ioan Mang Romanya Eğitim Bakanı Sekiz akademik çalışma - Evet, Mayıs 2012

Victor Ponta Romanya Başbakanı
Bükreş Üniversitesi PhD, 2003 Hayır, suçlamaları reddediyor; savunması ulusal etik konseyince desteklendi

Vladimir Medinsky Rusya Kültür Bakanı Rusya Devlet Sosyal Bilimler Üniversitesi PhD, 2011 Hayır, suçlamaları reddediyor

Bu, hiç hafife alınabilecek bir konu değil. Doktora saygın bir derece. Hele de Almanya ve Avusturya gibi, insanlara hitap edilirken Herr Doktor veya Frau Doktor hitabının ayrıcalık kazandırdığı ülkelerde...

Bazı siyasetçilerse, bu unvanın sağladığı yetkinlik algısından ve saygıdan, bunun için gerekli zaman ve emek yatırımını yapmadan yararlanmak ister görünüyor.

İntihal yaptığı ortaya çıkan isimlerin özgeçmişlerine şöyle bir bakınca, insan zaten aktif siyasetçiler olarak yoğun bir programı olan bu kişilerin bunların yanında nasıl araştırma yaptığını, kütüphanelerde vakit geçirdiğini, kurumlar arası kitap ödünç işlemlerini beklemeye vakit ayırıp tüm bunları oturup yazdığını merak etmeden geçemiyor.

[img]http://wscdn.bbc.co.uk/worldservice/assets/images/2012/07/25/120725091526_zgbook_304getty.jpg [/img]Şimdi bir Amerikan düşünce kuruluşunda çalışan eski Alman savunma bakanı, skandal hakkında bir kitap yazdı

Bazıları "Kimin umurunda, bir üniversitede ders verecek değiller, bırakın eğlensinler" diyor.

Ancak görünüşe göre intihalin gölgesi, Almanya'da profesörlük kürsülerine dek ulaşmış. Eğitimden sorumlu olan profesörler de "kopyala yapıştır" işlevlerinden faydalanır olmuş. Geçen ay hukuk öğrencilerinin nasıl makale yazması gerektiğini anlatan yeni bir kitabın tıklayın üçte birinin intihal eseri olduğu, aralara Wikipedia'dan bölümlerin de cömertçe serpiştirildiği ortaya çıktı.

İlginçtir, intihal hakkındaki bölüm bile intihal yapılarak hazırlanmıştı. Sorunun yaygınlığını göstermek için zu Guttenberg'in tezi de hatalı şekilde olmakla birlikte örnek gösterilmişti.

Kitap çabucak raflardan toplandı, yazarlar metnin sorumlularını bulacaklarını söylediler. Ancak kitabı kendileri yazmadılarsa, bu kişilerin kitapta yazar olarak anılması da merak uyandıran bir diğer nokta...

Peki, üniversite düzeyinde eğitim verenler başka metinlere paralel akan metinler oluşturuyor, ancak bunlara atıfta bulunmuyorlarsa öğrencilerine doğru bilimsel uygulamaları nasıl öğretecekler? (Münster Üniversitesi'nde yardımcı doçent olan kitabın yazarlarından ikisinin doktora tezleri de VroniPlag Wiki sitesine eklenen çalışmalar arasında.)

ABD ve İngiltere'de üniversitelerin teşrif ve etik kurulları bulunuyor, etik uygulamalar kapsamlı şekilde tartışılıyor. İntihal ile mücadele etmek için başvurulan araç ve yöntemler bulunuyor. Almanya'da ise bu meseleye eğilmek isteyenler büyük oranda hallerine bırakılıyor. Araç ve resmi prosedürler açısından pek fazla olanakları yok.

Piyasadaki intihal tespit yazılımları bazı intihal uygulamalarını özellikle kelime kelime alıntıları ortaya çıkarabiliyor. Her şeyi bulabiliyorlar diye bir şey yok, ama şimdilerde Alman üniversiteleri bunları satın almak için kuyrukta.

Sorun sisteme yayılmış ve derinlere inmiş durumda. Almanya'da profesörler genelde yalnız, ya da kendilerine tabi olan araştırma grupları ile çalışıyor.
Bunların çoğu başka profesörleri eleştirmeye ya da sorunları tartışmaya açık değil. Resmi bir denetim ya da kontrol mekanizması da yok.

Almanya'da on yıllardır bilimde uygunsuz davranışlara hoşgörü ve şaibeli durumlara kayıtsızlık yavaş yavaş gelişti. Sesini yükseltenler çabucak susturuldu. Dürüst bilim insanları başkalarının kestirmeden bir yerlere varıp bunun yanlarına kalması karşısında hüsrana uğradı.

VroniPlag sitesi araştırmalarda intihal içeren sayfaların yeri ve oranını renkli çubuklarla gösteriyor

Cottbus Üniversitesi'ndeki bazı akademisyenler sayfalarının yüzde 40'ı başka metinlere paralel görülen bir doktora tezinin sadece tıklayın 'teknik zaafları' olduğu hükmü verilmesini içlerine sindiremedi.

Ancak şimdi sesini yükseltenlerin sayısı artıyor ve bazıları izlenecek yoldan emin olmasa da, intihal en azından her üniversitede tartışılıyor.

İntihal konusunda daha iyi bir eğitim ve bilimin kendi uygulamalarının saygınlığını koruması hayati önemde.

Tezlerin kolayca kontrol edilmesini sağlayacak şekilde internette açık erişimle yayınlanması; son beş yılda yapılmış tez savunmalarının zayıf noktalarının belirlenmesi için rastgele bir örnekleme ile taranması gerekiyor.

Ancak hâlihazırda bunun için finansman kaynağı bulunmuyor. Dolayısıyla Alman üniversitelerinin intihal konusunda tutumunu ciddileştirmeyi mi, böyle yuvarlanıp gitmeyi mi seçeceği henüz net değil.

Eldeki veriler bu sorunun Almanya ile sınırlı bir hastalık olmadığını gösteriyor. Avrupa üniversitelerinin sağladığı yükseköğretim derecelerinin layık olduğu saygınlıkla karşılanabilmesini sağlamak için muhtemelen diğer tüm Avrupa ülkelerinde de benzer adımlar atılması gerekebilir...

* Debora Weber-Wulff, VroniPlag Wiki uygulamasına aktif katkıda bulunuyor; ayrıca Copy, Shake and Paste adlı İngilizce blogda bilimde suistimal ve intihal konusunda yazılar yazıyor.
BBCT

Yıllardır Tavuk Diye Domuz Yedirmişler
16 Haziran 2011
Almanya'da yapılan bir araştırma tavuk eti diye satılan bazı ürünlere domuz eti karıştırıldığını ortaya çıkardı.
Stiftung Warentest tarafından bu yapılan bu araştırmanın Almanya'da yaşayan Müslümanlar arasında büyük endişeye sebebiyet vermesi bekleniyor. Beyaz at adı altında domuz eti satanlar arasında Almanya'nın en büyük süpermarket zincirleri de yer alıyor.

Alman kalite araştırma kuruluşu olan Stiftung Warentest'in sitesinde yer alan bir araştırmaya göre beyaz et adı altında marketlerde satılan ürünlerin bazılarında domuz etti karıştırıldığı ortaya çıktı. Stiftung Warentest tarafından Raflarda satışa sunulan her dört beyaz et ürününden birinin içine domuz veya dana eti katıldığı duyuruldu. Mortadella, Lyoner ve Wiener Würstchen gibi incelenen 207 üründün dörtte birinde beyaz et ile eşit miktarda domuz etti karıştırılmış olduğu ortaya çıktı. Aynı araştırmada Purland markasının kümes hayvanı diye sattığı ürünün sadece yüzde 20'si hindi, gerisi ise domuz eti ve domuz jambonundan oluşuyor. Purland ürünlerinin yanı sıra Wiltmann'ın bazı ürünlerinde ise yüksek oranda domuz ciğeri ve domuz eti tespit edildi. Uzmanlar paketli et ürünü alan tüketicilerin sadece paket üzerindeki büyük yazıları değil, içerik bölümünü de dikkatle incelemelerini tavsiye ediyorlar. Yapılan araştırmada 207 üründen sadece 105'inde domuz eti ya da mamulü bulunmadığı belirtildi. Özellikle yüzde 100 tavuk eti yazılan ürünlerin çoğunluğunun gerçekten de tavuk eti olduğu belirlendi.

LEZZET İLE AYIRT EDİLEMİYOR
Araştırmada bazı kişilerin dini nedenlerden dolayı domuz eti yemeyip sadece beyaz et ya da dana eti yediği de vurgulandı. Üreticiler ise ürünlere domuz etinin karıştırılmamasının teknolojik veya lezzet açısından mümkün olmadığını öne sürdüler. Ancak araştırmanın sonucunda kullanılan domuz etinin lezzet ile ayırt edilmesinin zor olduğu, domuz ürünlerinin illa et olarak değil yağ ya da diğer ürünler olarak kullanabileceği belirtildi. Stiftung Warentest araştırma sonrası Deutschen Lebensmittelbuch-Kommission'a başvurarak paketin içindeki üründe kullanılan maddelerin pakete daha belirgin şekilde yazılmasını da önerdi. Domuz eti kullanılan bazı ürünlerin listesine Stiftungwarentest'in www.test.de sitesinden ulaşılabiliyor. aktifhaber

İngiltere ve İrlanda'da ortaya çıkan at eti skandalı dünyayı sardı
11 Şubat 2013



İngiltere ve İrlanda'da bazı süpermarketlerde at ve domuz eti karıştırılan dana eti satışları yapıldığının ortaya çıkmasıyla başlayan at eti skandalı dünyayı sardı.

Ocak ayı ortalarında İngiltere ve İrlanda'daki bazı süpermarket zincirlerinin at eti ve domuz eti bulunan hamburger köftesi sattığı belirlendi. İncelenen 25 hamburger etinin 10'unda at, 23'ünde ise domuz DNA'sı tespit etti.

İngiltere Gıda Bakanı David Heath, son olarak lazanya yapan bir firmanın at eti kullandığının ortaya çıkmasının ardından, ''İnsanların yapılacak olası bir uyarıya kadar et ürünleri almaya devam edebileceğiniı'' bildirdi. Firma, ürünlerini marketlerden toplatarak, özür diledi.

İki ülkede tartışmalar sürerken, bu ayın başlarında at eti karıştırılan hamburger köftelerinin üretildiği Polonya ile İrlanda arasındaki ilişkilerde gerginlik yaşandı.

İsveç'in en ünlü yiyecek markalarından birinin ürettiği hazır lazanyalarda da dana eti yerine at eti kullanıldığı ortaya çıktı.

İsveç merkezli dondurulmuş gıda firmasının ürettiği lazanyalarda yüzde 100'e yakın at eti tespit edilmesi üzerine bu durum ürünlerin satıldığı Fransa'yı da alarma geçirdi.

At eti tespit edilen ürünlerini satışa sunduğu bütün ülkelerden geri çeken firma, söz konusu lazanyaların kendileri tarafından üretilmediğini açıkladı. Bunun üzerine gözler aynı markanın Fransız tedarikçisi olan firmanın üzerine çevrildi. Yapılan ilk incemeler, etin Kıbrıslı bir tüccara sipariş verildiğini, bu tüccarın da eti Hollandalı bir toptancıdan tedarik ettiğini, Hollandalı toptancıya etin Romanya'daki iki mezbahadan ulaştırıldığını ortaya koydu.
TRT

At eti skandalı Nestle'yi de vurdu
19 ŞUBAT 2013



Avrupa'yı haftalardır sarsan at atei skandalı dünyanın en büyük gıda şirketi Nestle'yi de vurdu.
İsviçre merkezli şirket, testlerde at DNA'sına rastlanması nedeniyle İspanya ve İtalya'da süpermarketlere dağıttığı sığır etinden yapılmış makarna yemeklerini raflardan kaldırdı.

Şirket Almanya'daki tedarikçisinden etli ürün almayı durdurdu.
Nestle ürünlerinde at atine rastlanan büyük gıda şirketlerinden sonuncusu.

Şirket sözcüsü at DNA'sı oranının düşük olduğunu ancak yüzde birden fazla olduğunu söyledi.

Nestle geçen hafta, ürünlerinde at eti olmadığınu duyurmuştu.

Sözcü at etinin kaynağının Almanya'daki bir tedarikçi olduğunu belirtti.

BBC Cenevre muhabiri Imogen Foulkes dünyanın en büyük gıda şirketinin bile ürünlerini raflardan çekmesinin skandalın boyutlarının ne kadar büyük olduğunu işaret ettiğine dikkat çekiyor.

Bazı uzmanlar skandalın gıda konusundaki mevzuatın yetersizliğini ortaya koyduğunu vurguluyor.

Şimdiye kadar en az 12 ülke at eti skandalından etkilendi.

Skandal, geçen ay İrlandalı gıda denetçilerinin İngiltere'deki bazı süpermarketlerde de satılan hamburger köftelerinde at eti tespit etmesiyle oataya çıkmıştı.

Daha sonra İngiltere, Fransa ve İsveç'te sığır eti diye satılan bazı etlerin at eti olduğu tespit edilmişti.

Atların tedavisi için kullanılan ve insanlara zararlı olabilecek bir ilacın gıda zincirine karışmış olmasından korkuluyor.
BBCT

Avrupa'nın gündemini bir süredir işgal eden ''at eti skandalı'' derinleşiyor
22 Şubat 2013

İrlanda'da bir firmanın Çek Cumhuriyeti'ne dana eti etiketiyle at eti gönderdiği ortaya çıktı.

Avrupa'nın gündemini bir süredir işgal eden ''at eti skandalı'' derinleşiyor.

İrlanda Tarım Bakanı Simon Coveney, İrlanda'da bir üreticinin Çek Cumhuriyeti'nden bir firmaya ''dana eti'' etiketiyle at eti gönderdiğinin ortaya çıktığı açıkladı.

Coveney, Güney Tipperary bölgesindeki Carrick-on-Suir kasabasında bulunan ve olaydan sorumlu tutulan B&F Meats firmasının tüm faaliyetlerinin durdurulduğunu söyledi.

''Gelişmelerden derin endişe duyduklarını'' vurgulayan Coveney, olaya ilişkin soruşturmanın sürdüğünü kaydetti.

İngiltere'de donmuş gıdalarda at eti tespit edilmesinin ardından skandal pek çok Avrupa ülkesine sıçramıştı. At etinin hamburger köftesi ve lazanya gibi süpermarketlerde satılan donmuş gıdaların yanı sıra restoranlar, okul ve hastane yemeklerinde de kullanıldığının anlaşıldığı belirtilmişti.
TRT

Çek Cumhuriyeti: Ikea'da at etine rastlandı
25 ŞUBAT 2013

Çek Cumhuriyeti'ndeki Ikea mağazalarında satışa sunulmak üzere hazırlanan İsveç köftelerinde de at eti kullanıldığı ortaya çıktı.

Yapılan kontrollerde, etiketinde sığır ve domuz etinden yapıldığı belirtilen köftelerde at DNA'sı izlerine rastlandı.

Böylece, İngiltere ve İrlanda'da patlak veren at eti skandalları, Avrupa'nın bir ülkesine daha sıçramış oldu.

AP'nin haberine göre, at eti içerdiği belirlenen 760 kilogram İsveç tipi köfte raflara ulaşmadan geri çekildi.

Çek Devleti Veterinerlik İdaresi'nden yapılan açıklamaya göre, Polonya'dan ithal edilen sığır eti ürünlerinde de at eti bulunduğu anlaşıldı.
Bu arada, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin tarım bakanları Brüksel'de bir araya gelerek, at eti skandallarını masaya yatırıyor.
Brüksel'deki BBC muhabiri Imogen Foulkes'in bildirdiğine göre, toplantının resmi gündeminde kırsal toplulukların desteklenmesi ve balıkçılık olsa da, et ürünlerinin takibinin gündemin ön sırasına geleceğini belirtiyor.
Ocak ayı ordasında İrlanda'daki İngiliz süpermarketlerindeki ürünlerde at eti bulunduğu saptanmıştı.
Yürütülen soruşturmalar sonucunda; Fransa, Hollanda, Romanya, İsveç, Kıbrıs ve Almanya'nın içinde olduğu birçok ülkede kaçak at eti ticareti yürütüldüğü belirlenmişti.
Son olarak, cumartesi günü İtalya'daki lazanya ürünlerinde at eti kullanıldığı anlaşıldı.
BBCT

İngiltere'de Helal sosisten domuz eti çıktı
15 MART 2013



At eti skandalının üzerinden kısa bir süre geçmişken İngiltere bu kez helal et skandalıyla karşı karşıya.

Başkent Londra’daki bazı okullarda ''helal ürün'' etiketiyle servis edilen tavuk sosislerde domuz eti çıkması, ülkede gıda konusundaki tartışmaları alevlendirdi.

Yapılan testler sonucu tavuk sosislerde domuz DNA’sına rastlandı.
Okullara yemek servisi veren bir firma tarafından tedarik edilen bu tavuk sosisler 15 ilkokuldaki yemekhane menüsünde yer alıyordu.
Ancak yetkililer bu sosislerin şimdiye kadar sadece bir okulda öğrencilere sunulduğunu iddia etti.
Ayrıca başka bir firma tarafından sığır eti olarak okullara tedarik edilen ürünlerde de kuzu eti ve domuz eti yer aldığı da ortaya çıktı.
Bu etin ise 18 okulda servis edildiği bildirildi.
Skandala neden olan yemek firmalarının okullarla sözleşmeleri sonlandırıldı.
İngiltere'de geçen ay da bazı gıda ürünlerinde dana eti yerine at eti kullanıldığı ortaya çıkmasıyla ‘at eti’ skandalı patlak vermişti.
BBCT

AB'de testlerin yüzde 5'inde at eti çıktı
16 NİSAN 2013



AB Komisyonu, birlik ülkelerinden rastgele alınan et örneklerinin yüzde 5'inde at eti DNA'sı tespit edildiğini duyurdu.
Üç ay süren tahlil programı, Findus marka donmuş lazanyalarda at etine rastlanmasından sonra, 27 AB ülkesinin uzlaşmasıyla başlatılmıştı.

Raporda, en çok Fransız dana etinde at eti izine rastlandığı, Fransa'yı da Yunanistan'ın izlediği belirtildi.
Ancak farklı tahlil yöntemleri kullanıldığı için, ülkeler arasında kıyaslama yapmanın yanıltıcı olabileceği söylendi.
Fransa'da yapılan 353 tahlilin 47'sinde at etine raslandı.
Yunanistan'da ise, 288 tahlilden 36'sında at eti bulundu.

Fraser dolayısıyla, Romanya'dan Hollanda'ya, Fransa'dan İngiltere'ye uzanan gıda tedarik zincirinde, nerede sorun olduğunu tespit etmenin çok zor olduğunu belirtiyor.
BBCT

Sahte bomba dedektörüyle dünyayı kandırdı
24 NİSAN 2013



Milyoner İngiliz işadamı James McCormick birçok ülkeye sahte bomba dedektörü satmaktan suçlu bulundu.

56 yaşındaki MCCormick'in "dedektörleri" ordulara, hükümetlere, emniyet güçleri ve BM'ye sattığı bildiriliyor.


McCormick bu cihazları bombadan uyuşturucuya birçok şeyi tespit edebilen, sualtında ya da havadan kullanılabilen, yerin 1 km altındaki patlayıcıyı bulan aletler olarak pazarlamış.

Ancak tanesi 40 bin dolara satılan aletlerin hiçbir işe yaramadığı belirtiliyor.
Sahte dedektörler aslında McCormick'in ABD'den getirttiği, 20 dolar değerinde golf topunun yerini tespit etme cihazlarıymış.

Bu yolla yaklaşık 50 milyon sterlin (75 milyon dolar) kazandığı tahmin edilen McCormick dün Londra'daki mahkemede sahtekarlıktan suçlu bulundu.

Ancak cezası henüz açıklanmadı.

Dedektörü satın alan ülkeler arasında Afganistan, Pakistan, Lübnan, Meksika, Irak ve Tayland da var.

Yalnızca Irak'ta satılan sahte dedektör sayısı 6 bin.

Kanla ödenen bedel

Haber bugün İngiltere basınında da geniş yer buldu.

Haberi ana sayfadan manşetine taşıyan Independent, bu yolsuzluğun birçok kişinin canına mâl olduğunu belirtiyor.

Gazete, sadece 25 Ocak 2010'da Irak'ın başkenti Bağdat'ta Sheraton, Babylon ve Hamra otellerine yapılan saldırılarda 36 kişinin öldüğünü, yaklaşık 70 kişinin yaralandığını hatırlatıyor ve o gün bu otellerde kullanılan bu dedektörlerin bundan sorumlu olduğunun altını çiziyor.

Independent o günkü saldırılarda kardeşini kaybeden 25 yaşındaki Rahima adlı bir Iraklı'nın görüşlerine de yer vermiş.

Rahima gazeteye şöyle konuşmuş:

"Patlama olduktan sonra olayın yaşandığı yere gittim çünkü burası bizim eve çok yakındı. Hiçbir komşumuzun yaralanmadığından emin olmak istedik.

"Orada, Bağdat gibi bir yer için dahi çok korkunç bir görüntü vardı. Ortalıkta yaralanmış, kanlar içinde yatan, ölmüş insanlar vardı. Kardeşimin onlardan biri olduğunu bilmiyordum.

"Bize, kardeşim Abdülhamid'e ne olduğu söylendiğinde morga gittik. Bomba dedektörleri hakkında hiçbir şey bilmiyorduk.

"Sonra o gün kullanılan bu dedektörlerin sahte olduğunu öğrendik. Bütün kentte bunları kullanıyorlardı. Çok kızgınım. Birinin sadece para kazanmak için böyle bir şey yapabileceğine, insanların hayatını riske atabileceğine inanmıyorum. Bu, utanç verici."

Rüşvet iddiası

BBC'nin Newsnight programı üst düzey Iraklı yetkililerin, dedektörlerin işe yaramadığını bildiğini ve bazılarının rüşvet alarak satışa izin verdiğini gösteren bilgilere ulaştı.

Guardian ise konuyla ilgili haberinde İngiliz hükümet yetkililerinin işadamına ürünleri Birleşmiş Miletler'e nasıl pazarlayabileceği konusunda önerilerde bulunduğunu yazıyor.

Habere göre işadamına Mart 2008'de İngiltere Ticaret ve Sanayi Bakanlığı tarafından "BM'ye nasıl mal satılır" konulu bir seminer verilmiş.

Guardian'da haberin yanında yer alan analizde ise "Iraklılar bu sahte aletlerin yüksek bedelini kanlarıyla ödedi" yorumu yapılıyor.
BBCT
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Bu forum kilitlendi: mesaj gönderemez, cevap yazamaz ya da başlıkları değiştiremezsiniz   Bu başlık kilitlendi: mesajları değiştiremez ya da cevap yazamazsınız    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> AHLAKÎ DÜŞÜNCELER Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com