EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Yemen'de neler oluyor?

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İSLÂM DÜNYAS!
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Sal Mar 22, 2011 11:05 pm    Mesaj konusu: Yemen'de neler oluyor? Alıntıyla Cevap Gönder

Eski Yemen cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih öldürüldü
04/12/2017



Eski Yemen cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih, Sana’nın güneyinde konvoyunu durduran Husi militanları tarafından öldürüldü.

Salih, 2014’te hükümete karşı İran yanlısı Husilerle işbirliği yapmıştı.

1978-2012 yılları arasında 34 yıl boyunca Yemen cumhurbaşkanlığı görevini yürüten Salih’in kendi partisi Genel Halk Kongresi de eski Yemen Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih’in öldürüldüğünü doğruladı.

AA’ya açıklama yapan kimliğinin açıklanmasını istemeyen yetkili, Husilerin, Salih’in konvoyunu Sana’nın 40 kilometre güneyinde memleketi Sanhan’a giderken durdurduklarını ve Salih’i bilinmeyen bir yere götürmelerinin ardından başından vurarak öldürdüklerini belirtti.

Sabahın erken saatlerinde Salih’in evine girmeyi başaran Husiler, içerideki tüm silahları çıkardıktan sonra eve yerleştirdikleri patlayıcıları infilak ettirmişti.

Yemen’de 2014’ten bu yana meşru yönetim güçlerine karşı ortak silahlı eylemler düzenleyen Husiler ile Salih yanlıları arasında bir süredir anlaşmazlık yaşanıyordu.

Acil operasyon talimatı

Hürriyet’in haberine göre Husiler ile Salih yanlıları arasındaki çatışmalar, cumartesi sabahı Sana’da yeniden alevlenmişti. Salih, son olarak Husilerin kardeşi Tuğgeneral Tarık Muhammed Abdullah Salih’in evine yoğun saldırılar düzenlemesinin ardından halka ‘ayaklanmaları’ çağrısında bulunmuştu.

Yemen resmi haber ajansı SABA, Yemen Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi’nin, başkent Sana’ya girmeleri için orduya acil operasyon talimatı verdiğini bildirdi.

Cumhurbaşkanı Hadi, yardımcısı Korgeneral Ali Muhsin Salih’le bir telefon görüşmesi yaparak acil olarak çeşitli kollardan Sana’ya girilmesi talimatı verdi. Hadi’nin, yardımcısı Korgeneral Salih’e “Eski Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih’e bağlı güçlerle birleşerek Husilere karşı çok sayıda cephe açın ve Sana’ya girin” dediği belirtildi.

Salih’in ölümünün ardından açıklama yapan Suudi Arabistan, Sana’daki sivillerin bölgeyi terk etmeleri çağrısında bulundu.

Salih kimdir?

Yemen’de en uzun süre cumhurbaşkanlığı görevinde bulunan Salih’in döneminde Kuzey-Güney olarak iki ayrı yönetim halinde olan Yemen’i 22 Mayıs 1990 yılında tek devlet olarak birleştirdi.

Yemen’de 1999 yılında yapılan doğrudan seçimlerde ülkenin ilk seçilmiş cumhurbaşkanı olan Salih, Arap Baharı’yla başlayan toplumsal hareketlilik sonucu 25 Şubat 2012’de görevinden istifa etmişti. Salih, 2014’te uluslararası kabul görmüş meşru hükümete karşı İran yanlısı Husilerle işbirliği yapmıştı ancak bir süredir devam eden anlaşmazlık geçen cumartesi şiddetli çatışmalara dönüşmüştü.
Diken

Husiler Riyad'ı Balistik füzeyle vurdu: Suudi Arabistan şokta
07 Şubat 2017



Yemen'de hükümet karşıtı Husiler, Sana yönetimini destekleyen Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'daki bir askeri üssü balistik füzeyle vurduğunu iddia etti. Husiler Suudi arabistan’ın başkenti Riyad’da bir askeri üsse balistik bir füze gönderdiklerini iddia etti. Husiler füzenin başarıyla patladığını duyurdu.

Associated Press, bunun, İran destekli Şii milislerin Riyad'a gerçekleştirdiği ilk balistik füzeli saldırı olduğunu belirtti. Ajans, Husilerin Riyad'a yeni saldırılar da düzenleme tehdidinde bulunduğunu bildirdi.

Husilere bağlı haber ajansı SABA'nın aktardığı açıklamada, Riyad'da vurulan El Mazahmiya üssünün Yemen'in başkenti Sana'ya yaklaşık 1000 kilometre uzaklıkta olduğu ifade edildi.

Husiler, geçen hafta da Kızıldeniz'de bir Suudi savaş gemisine intihar saldırısı düzenlemişti. Teknelerle gerçekleştirilen intihar saldırısının neden olduğu patlamada iki Suudi askeri ölmüştü.

Hürriywt

Husiler'den Suudi Arabistan fırkateynine saldırı: 2 ölü
31.01.2017



Yemen'in Hudeyde Limanı yakınlarında devriye görevi yürüten Suudi Arabistan'a ait fırkateyne intihar saldırısı düzenlendiği, olayda 2 askerin hayatını kaybettiği, 3 askerin yaralandığı bildirildi.

Resmi haber ajansı SPA'da yer alan Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçleri komutanlığının açıklamasında, Kızıldeniz'de devriye görevi yapan Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri'ne ait bir fırkateyne Hudeyde Limanı'nın batısında intihar saldırısı düzenlendiği kaydedildi. Açıklamada, olayda 2 askerin hayatını kaybettiği, 3 askerin yaralandığı belirtildi.

İntihar saldırısının Husiler tarafından 3 bot ile düzenlendiği, botlardan birinin fırkateynin arka tarafında yangına neden olduğu, müdahale edilerek yangının büyümeden söndürüldüğü ifade edildi.
Sputnik

Yemen’de Suudi katliamı: İlk belirlemelere göre en az 200 ölü ve 500 yaralı var
9 Eki, 2016



Yemen’de bir cenaze töreni sırasında Suudi Arabistan’a ait savaş uçaklarınca hava saldırısı yapıldı. Saldırıda çok sayıda insanın öldüğü ve yaralandığı öğrenildi.

Suudi Arabistan’a ait savaş uçakları Yemen’de bir cenaze evini vurdu.
Başsağlığına giden insanlarn hedef alındığı saldırının defalarca yapıldığı öğrenildi.

Saldırıda yüzlerce kişinin öldüğü ve yaralandığı bilgisi geçildi.
Bölgeye çok sayıda ambulans sevkedilirken, Yemen kaynaklarına göre 700 ölü ve yaralı var.

Son edinlilen bilgilere göre 200 kişinin cansız bedeninin çıkarıldığı enkazda çok sayıda kişinin daha cansız bedeni bulunuyor. Saldırılar sonucu 500 kişi de yaralandı.
Kaynak: İlk Kurşun

Cumhuriyet Muhafızları ve Husiler Suudi kenti Necran’a ulaştı
15-09-2016



Husiler, Suudi Arabistan'ın güney kenti Necran'a girmek üzere. Suud Ordusu, Husileri durdurmayı başaramadı ve kente hakim güney tepeleri kaybedildi.

Bölgedeki kaynaklara göre Yemen Cumhuriyet Muhafızları ve Husiler, Necran kenti öncesi son köy olan ve Suud karakolu olarak kullanılan Nahuka'ya da ulaştı. Nahuka ve çevresinde çatışmalar devam ediyor.

Almasdarnews'te yer alan habere göre eğer Husiler Necran kentini kontrol altına alabilirse Suud Ordusu'nun kenti geri alabilmesi için çok büyük bir askeri güce ihtiyacı olacak. Savaş mevcut haliyle devam ederse Husilerin kısa bir süre içinde kente girmesi bekleniyor.

Kaynak: İlerihaber

Yemen'de Suudi Arabistan'a karşı dev gösteri
20.08.2016

Yemen’de Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyona karşı savaşan Husiler ve destekçileri, başkent Sana‘da gövde gösterisi yaptı.

Yüzbinlerce kişinin katıldığı dev gösteride, Halk Kongresi tarafından kurulan yeni hükümete destek sloganları atılırken, Suudi Arabistan protesto edildi.

Öte yandan Yemen'den Suudi Arabistan'ın sınır kenti Necran'a füze atılması sonucu 2 sivilin öldüğü, 6 sivilin yaralandığı bildirildi.
Sputnik

Yemen'in Eski Diktatörü Ali Abdullah Salih 33 yılda 60 milyar dolar tırtıklamış
21 Nisan 2016



Sputnik'in haberine göre; Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin eski Yemen diktatörüı Ali Abdullah Salih’in Türkiye'deki mal varlığının dondurulmasına ilişkin kararı yürürlüğe girdi.

BM Güvenlik Konseyi'nin, eski Yemen Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih’in mal varlığının dondurulmasına ilişkin kararı Bakanlar Kurulu'nca yürürlüğe konuldu.

Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yer alan konuya ilişkin Bakanlar Kurulu kararına göre, BM Güvenlik Konseyi'nin söz konusu kararı doğrultusunda Salih'in Türkiye'deki bankalar ve diğer mali kurumlar ile kiralık kasa mevcutları da dahil olmak üzere tüm mal varlıkları ile ilgili işlemler donduruldu.

Bakanlar Kurulu, Ağustos 2015'te Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin kararı doğrultusunda, Yemen eski Devlet diktatörü Ali Abdullah Salih dahil beş kişinin Türkiye'deki mal varlıklarının dondurulmasına ilişkin kararın yürürlüğe konulmasını kararlaştırmıştı. BM Güvenlik Konseyi'ne sunulan raporda, Salih’in iktidarda kaldığı 33 yılda 60 milyar dolar civarında servet yaptığı belirtilmişti.

BM Güvenlik Konseyi'ne sunulan raporda, Salih’in 1978 yılında Cumhurbaşkanlığı’na geldiğinden devrildiği 2012 yılına kadar her yıl yaklaşık 2 milyar dolar servet topladığı ifade edilmişti.
haber 93

Güzel haber: Suudi Arabistan savaş uçakları, Yemen'de müttefiki ABD'nin Coca Cola tesislerini vurdu
03.01.2016



Yeni Şafak'ın haberine göre; Suudi Arabistan'a ait savaş uçakları, Yemen'in başkenti Sana'da müttefiki Amerika'nın ünlü markalarından biri olan Coca Cola'nın fabrikasını vurdu. Saldırı sonrası Coca Cola fabrikası harabeye döndü.

Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyona ait savaş uçakları, Yemen'in başkenti Sana'da bulunan dünyaca ünlü içecek markası Coca-Cola'nın fabrikasını vurdu.

Saldırı sebebiyle harabeye dönen fabrikada büyük patlamalar yaşandı. Bombaların hedefi olan fabrika, çıkan yangın nedeniyle alev topuna döndü.
Haber 93

Suudiler Yemen'de düğün evini vurdu: 131 sivil öldü
29 Eylül 2015



SoL'un haberine göre; Suudi Arabistan'ın Yemen'de bombaladığı düğünde toplam ölü sayısı 131 olarak açıklandı.

Suudi Arabistan öncülüğündeki Yemen'i işgal koalisyonunun güneybatı Yemen'de yaptığı katliamın boyutları gün ışığına çıkıyor.

Ülkenin güneybatısındaki El Vahice köyündeki bir düğüne dün yapılan hava saldırısında, sağlık görevlilerinin aktarımına göre 131 sivil hayatını kaybetti.

Görgü tanıkları, ceset parçalarının yerlerde olduğunu, kurbanlarının çoğunun kadın ve çocuk olduğunu belirtti.

Birkaç gün önce yine işgal koalisyonuna ait helikopterler Yemen'in kuzeyinde 30 sivili katletmişti.
Haber 93

Yemen’de son bilanço: 4 bin ölü, 20 bin yaralı
10 Eylül 2015



Cumhuriyet'in haberine göre;Yemen’deki bombardımanda ve çıkan çatışmalarda şimdiye kadar 4 bin kişinin öldüğü, 20 binden fazla kişinin de yaralandığı belirtildi.

Ülkede ayrıca, yedi milyondan fazla vatandaşın da gıda bulmakta zorluk çektiği açıklandı. Eğitimin felç olduğu Yemen, fiili olarak dörde bölünmüş durumda.

Ocak 2015’te Husi milislerin devlete ait kurumları ele geçirmek için harekete geçmesiyle hükümetle çatışmaya başladı. Mart ayında ise Suudi Arabistan öncülüğünde 8 devletle birlikte ABD adına vekaleten Husi milislerine karşı saldırı başlattı. Birleşmiş Milletler (BM), şimdiye kadar çıkan çatışmalarda ve bombardımanlarda ölenlerin sayısının 4 bine ulaştığını, 20 binden fazla kişinin de yaralandığını bildirdi. 7 milyondan fazla Yemenlinin, gerekli gıda malzemesine ulaşamadıkları için açlık sınırında olduğu belirtildi.

Savaştan en çok çocuklar etkilendi

Yemen'deki savaştan en çok çocuklar etkilendi. Açlık sınırındaki 2 milyon çocuğun yeterli beslenemedikleri takdirde, bedenlerinin dayanamayacağı ve salgın hastalıklara yakalanarak öleceği uyarısı yapıldı.

Ayrıca söz konusu çocukların eğitim alanındaki gelişmelerinin de durduğu ifade edildi. Savaştan etkilenen çocuk sayısının ülkede eğitim alan öğrencilerin yaklaşık yarısına tekabül ettiğine dikkat çekildi. Uluslararası yardımların ise savaştan dolayı sınırlı bir şekilde gönderildiği ve bu yardımların daha çok Suud kontrolündeki yerlere ulaştığının altı çizildi.

Arap basını: Suud ve İran arasındaki güç savaşı

Arapların anayurdu olarak da bilinen Yemen’de 30 yıllık ABD kuklası Ali Abdullah Salih rejiminin 2011’de devrilmesinin ardından, SCumhurbaşkanı Abdu Rabbu Mansur Hadi yönetimindeki hükümet iş başına geldi. İlerleyen süreçte Husiler bu duruma razı olmayarak hükümet binalarını ele geçirmeye başladı. Her ne kadar 2014'te taraflar arasında "Barış ve Ulusal Ortaklık Anlaşması" imzalanmış olsa da Yemen ordu birlikleriyle Husiler arasındaki çatışmalar devam etti.

Ocak ayında ise Cumhurbaşkanı Hadi'nin özel kalem müdürü Ahmed Avad Bin Mübarek'in başkent Sana’da Husiler tarafından kaçırılmasıyla olay ülke dışına taşınmış oldu. Riyad yönetimi Husi’lerin arkasında İran’ın olduğunu, özellikle silah desteği verdiğini açıktan ifade etmişti. Suud’un önde gelen gazetelerinden Şark Al-Awsat, İran’ın Yemen üzerinden Aden Körfezi'ne hakim olmak istediğini ve akabinde Suudi Arabistan’a yönelik terör faaliyetlerini destekleyeceğini iddia etti. Gazete, Suud önderliğinde koalisyon güçleriyle Yemen’de, Husi milislerine yönelik başlatılan askeri hareketin haklı olduğunu savundu.

ABD kuklası Koalisyon , 20 bin askerle husilere karşı savaşıyor

Suudi Arabistan önderliğindeki hava operasyonuna, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Katar, Bahreyn, Ürdün, Sudan, Kuveyt, Mısır ve Fas her türlü desteği vermeye hazır olduklarını açıklamıştı. Daha sonra Somali de asker gönderebileceğini aktarırken başta destek vereceğini açıklayan Pakistan ise tezkereyi meclisten geçiremediği için Yemen’de yapılacak barışa yardımcı olabileceği önerisinde bulundu. Çıbanbaşı ABD ise operasyonlara savaş uçaklarının havadaki yakıt ikmalini sağlayarak lojistik destek veriyor.

Husilere karşı savaşan yaklaşık 10 bin asker, Yemen ordu ve halk birliklerinden oluşuyor. Suud önderliğindeki operasyonlara Sudan 6 bin asker, Katar bin, Mısır 8 yüz askerle destek veriyor. Geriye kalan 2 bine yakın asker de operasyona katılan diğer ülkelerden sağlanıyor. Ayrıca Riyad yönetimi, her ihtimale karşı Yemen sınırında karada savaşacak 150 bin askeri hazır tutuyor.

Yemen fiili olarak 4’e bölündü

Yemen’de toprakların yüzde 60’ını Suudi Arabistan önderliğindeki koalisyon güçleri kontrol ederken Husi milisleri ise başkent Sana da dahil olmak üzere ülkenin yüzde 35’ini elinde bulunduruyor. El-Kaide toprakların yüzde 3’üne hakim olurken hiçbir gruba bağlı olmayan ve aşiretlerden oluşan Yemen Halk Hareketi ise yüzde 2’lik bir bölgeyi yönetiyor.

Suudi Arabistan'dan Sana'yı ele geçirmek için yeni operasyon
Haber93

Husiler cephaneliği uçurdu: 45 işgalci BAE askeri Yemen'de öldü
4 Eyl 2015

El Cezire'nin haberine göre; Mart'ta Suudi Arabistan'ın oluşturduğu koalisyona dahil olarak Yemen'deki Husilere yönelik hava saldırılarına katılan ve bu hafta bölgeye kara birlikleri gönderen Birleşik Arap Emirlikleri, 45 askerinin öldüğünü açıkladı.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) resmi haber ajansı WAM, Ma'rib vilayetindeki ordu deposuna düzenlenen saldırıda 45 BAE askerinin hayatını kaybettiğini belirtti. Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Enver Gargaş, karadan füzeyle orduya ait bir deponun hedef alındığı bilgisini paylaştı.

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayid Al Nahyan'ı telefonla arayarak hayatını kaybeden Emirlik askerleri için taziyelerini iletti.

Husiler de Yemen'in Merib ilinde koalisyon tarafından kullanılan bir askeri kampa roket fırlattığını açıkladı. Çok sayıda BAE'li askerin öldüğünü belirten Husiler, Apaçi helikopterler ve zırhlı araçların da tahrip edildiğini iddia etti.
Reuters’e konuşan görgü tanıkları, kampta bir yangın gördüklerini ve büyük bir kara duman bulutunun kamptan çıktığını anlattı.
BAE, Ağustos'un başında Yemen'de 3 askerinin öldüğünü açıklamıştı.
Haber 93

Husiler, Suudilere ait askeri helikopteri vurdu: 2 Pilot öldü
21.08.2015(

Yemen'de iktidarı eline geçiren Husiler, Suudi Arabistan sınırındaki Cizan bölgesinin Hoba köyü yakınlarında Suudilere ait Apachi savaş helikopterini düşürdüklerini iddia etti.

Şii Husiler ile eski Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Saleh'e bağlı askerlerden oluşan birlik ordusunun temsilcisi, Lübnanlı Al-Manar televizyonuna açıklamasında, Suudi Arabistan ordusuna ait Apachi savaş helikopterinin 'karadan-havaya' füzeyle vurulduğunu ifade etti.

Temsilci ayrıca, Grad tipi çok namlulu roketatarlarla Asir'de Suudi Arabistan sınır muhafaza idaresini ateşe tuttuklarını bildirdi.

'İKİ PİLOT ÖLDÜ'

Suudi Arabistan, Yemen sınırındaki Cizan bölgesinde, koalisyon güçlerine ait helikopterin düşmesi sonucu iki pilotun hayatını kaybettiğini duyurdu.

Ortak Güçler Komutanlığı'nın (Koalisyon güçleri) Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA'da yer alan açıklamasında, "Pilotlar Ali bin Muhammed el-Karni ve Nasır bin Muhammed el-Harsi, ülke sınırlarını saldırgan isyancılardan koruma görevini yerine getirirken, Cazan bölgesinde, içinde bulundukları Apache tipi helikopterin düşmesi sonucu hayatını kaybetti" ifadesi kullanıldı.

Açıklamada, helikopterin düşme sebebinin ise araştırıldığı belirtildi. Koalisyon güçleri, Yemen'deki operasyonlara başlamasından bu yana ilk kez bir helikopterin düşmesini ve pilotlarının ölümünü açıkladı.

http://tr.sputniknews.com/afrika/20150821/1017268333.html#ixzz3jVSM9zx2

Yemen'de Suudlara ağır darbe: Cevf kentinin merkezi El Hazm Husilerin kontrolüne geçti
14.06.2015

Sputnik News'in haberine göre; Yemen'deki Husi Ensarullah hareketinin, Suudi Arabistan sınırındaki Cevf kentinin merkezi El Hazm'da kontrolü ele geçirdiği öne sürüldü.

Yerel kaynaklardan alınan bilgiye göre, Husi Ensarullah hareketi (Husiler) ile devrik Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih yanlısı güçlerin, Yemen Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi'yi destekleyen Halk Direnişi Güçleri ile girdiği yoğun çatışmaların ardından, El Hazm'da hükümet binaları ile önemli askeri noktaları aldı.

Çölün ortasındaki stratejik El Hazm'ı ele geçiren Husiler yarın yapılacak barış görüşmeleri öncesi Suudi Arabistan ve Hadi taraftarlarına önemli bir darbe indirdi.
haber 93

Yemen'den Suudi Arabistan'ın Güney Zahran iline roket atıldı: 2 Suud askeri öldürüldü
8 Haz 2015



El Cezire'nin haberine göre; Suudi Arabistan resmi ajansının (SPA) koalisyon güçleri komutanlığına dayandırdığı haberine göre, Yemen'den, Asir Bölgesi'ne bağlı Güney Zahran iline roket atıldı. Saldırıda 2 Suud askeri öldü.

Ensarullah Husiler Hareketi’nin kontrolündeki haber ajansı SABA'nın haberine göre, Husiler Suudi Arabistan'ın Yemen'deki Saada vilayeti sınırında yer alan Şurfe bölgesinde bir gözetleme kulesine baskın düzenledi ve askeri mühimmatı kullanılamaz hale getirdi.

Haberde ayrıca Husilerin, Yemen topraklarından, Suudi Arabistan'ın Güney Zahran ve Cazan bölgelerine roket attığı belirtildi.

Suudi Arabistan-Yemen sınırı, koalisyon güçlerine bağlı birlikler ile Husiler ve devrik cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih taraftarları arasındaki çatışmalara sahne oluyor.
Haber 93

Husiler Suudi Arabistan’a ait bir F-16 savaş uçağını düşürdü
26.05.2015



Yeni Çağ'ın haberine göre; Yemen'de Husiler Suudi Arabistan’a ait bir F-16 savaş uçağını başkent Sana’da düşürdü.

Düşürülen F-16 savaş uçağının enkazına ait görüntüler, medya kuruluşlarına servis edildi. Görüntülerde uçağın seri numarası ve Suudi Arabistan’a ait olduğunu gösteren yapım bilgileri ile Suudi arması yer alıyor. Uçağın düşürüldüğü Bani el Harith bölgesinin komutanı, bu savaş uçağının bölgede daha önce defalarca hava saldırısı düzenlediğini belirtti. Düşürülen savaş uçağının pilotu kayıp.
Haber 93

Husiler, Necran'da En az 15 Suudi askerini öldürdüklerini duyurdu
05.05.2015

Sputnik News'in haberine göre; Yemen'deki Şii Ensarullah (Husi) hareketine bağlı gruplar, havan topu saldırısı düzenledikleri Suudi Arabistan'ın Necran kentinde 15 Suudi askerini öldürdüklerini duyurdu.

Ahbar Yemen portalının haberine göre Husi hareketinden bir kaynak, "İki taraf arasında sınır bölgede yaşanan yoğun çatışmada en az 15 Suudi askeri öldü" dedi.

Suudi Arabistan'ın Yemen sınırında bulunan Necran kentinin havan topu saldırısına uğradığı bildirilmişti. Suudi devlet televizyonu, saldırıyı doğrulamış ancak ölü ve yaralılar hakkında bilgi vermemişti.

Suudi Arabistan Eğitim Bakanlığı, saldırıdan dolayı Necran'da bulunan tüm okulları tatil etmişti.

Yemen'e saldıran işbirlikçi koalisyonun sözcüsü Tuğgeneral Ahmed Asiri de çatışmayı doğrulayarak, "Olayın arkasında Husiler duruyor" demişti.
Haber 93

Suudi Arabistan öncülüğündeki işbirlikçi Koalisyon askerleri karadan Yemen'e girdi
3 Mayıs 2015



Al Jazeera'nın haberine göre; Yemen'de hükümet kaynakları ve yerel güçler, Körfez koalisyonuna bağlı askerlerin Aden'de olduğunu açıkladı. Al Jazeera askerlerin Yemen'deki görüntülerine ulaştı.

AFP’ye konuşan Yemen hükümeti yetkilisi, Suudi Arabistan’ın öncülüğünde kurulan Husi Karşıtı koalisyona bağlı bir kara gücünün Aden’de bulunduğunu, Cumhurbaşkanı Abdrabbuh Mansur Hadi’ye destek veren Halk Komitelerine destek verdiğini açıkladı. İsminin açıklanmasını istemeyen yetkili, ‘sınırlı’ bir kara gücünün Aden’e ulaştığını, devamının da getirileceğini söyledi. Al Jazeera Aden'e giren askerlerin görüntülerine ulaşırken, Suudi Arabistan sözcüsü Aden'de bir yabancı gücün bulunmadığını, ancak koalisyonun Husilere karşı savaşan Halk Komitelerine destek vermeye devam ettiğini söyledi.

Aden’deki Al Jazeera muhabiri Hamid Bukari’ye konuşan kaynaklara göre Aden’e ulaşan askerler Cibuti üzerinden geldi. Sayıları kesin olarak bilinmemekle beraber onlarca asker bölgeye ulaştı. Askerler hafif ancak güçlü savunma silahları taşıyor ve hızlı hareket edebiliyor. Birlik mensupları yöresel kıyafet içindeler ancak Yemen’de konuşulan Arapça’dan farklı bir lehçe ile konuşuyorlar. Bu bilgiler diğer yerel kaynaklar ve Halk Komiteleri (Cumhurbaşkanı Hadi yanlısı milisler) kaynaklarınca da doğrulanıyor.
Al Jazeera'nin elde ettiği görüntülerde yerel kıyafetler giyen ve farklı silahlar taşıyan bir grup görülüyor.
Haber 93

Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyonun başkent Sana'ya düzenlediği hava saldırısında 10 sivil öldü
1 Mayıs 2015



Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyonun başkent Sana'ya düzenlediği hava saldırısında 10 sivil öldü. Husilerin saldırdığı Aden'de ise binlerce sivil kenti terk ediyor.

Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon uçaklarının Yemen'in başkenti Sana'ya düzenlediği hava saldırısında 10 sivil hayatını kaybetti.

Yemen resmi haber ajansı SABA, başkent Sana'nın Savan bölgesine gerçekleşen saldırıda ölü sayısını 20 olarak açıkladı. Ajansa göre saldırılarda 50 kişi de yaralandı.

Savaş uçakları aynı zamanda başkentteki bir askeri hava üssünü vurdu. Saldırı, İran'ın yardımlarının önlenmesi için Sana Havalimanı'nın vurulmasından birkaç gün sonra meydana geldi.

Aden'de çatışmalar ve kaçışlar sürüyor

Yemen'de Husilerin, karşıtlarının yoğun olduğu Aden'e saldırıları devam ediyor.

Cumhurbaşkanı Hadi'ye bağlı 'Halk direniş komitileri' ile Husiler kentin ana havalimanı bölgesinde havalimınaının kontrolünü sağlamak için çatışıyor.
Al Jazeera'ye konuşan kaynaklara göre, Husilerin havalimanına havanlarla yaptığı saldırının ardından koalisyon güçlerinin bombardımanı geldi. Hava saldırılarının ardından Cumhurbaşkanı Hadi'ye bağlı birlikler kaybettikleri mevzileri geri aldı.

Reuters haber ajansına göre ise, Aden'e saldırıların artmasıyla birlikte binlerce aile kentten kaçmaya başladı.

Ajansa konuşan aktivist Ahmed Avgari, "Manzara korkunç, çatışma sadece sokaklarda devam etmiyor. İnsanlar evlerinde de korku dolu ve kapana kısılmış bir şekilde bekliyor. Kadınlar ve çocuklar evlerinde yakılıyor, siciller sokaklarda tank ateşiyle vuruluyor" ifadelerini kullandı.

İnsani kriz büyüyor

Yemen'de faaliyet yürüten ‘Siyac’ Çocukları Koruma Örgütü, 8 milyondan fazla çocuğun temiz içme suyu ve gıda yetersizliği nedeniyle hastalık ya da ölüm tehdidi altında olduğunu bildirdi.

Siyac Çocukları Koruma Örgütü, yaptığı açıklamada, 8 milyondan fazla çocuğun temiz içme suyu ve gıda yetersizliği nedeniyle hastalık ya da ölüm tehdidi altında olduğunu belirtilerek, yardım çağrısı yaptı.

Siyac, açıklamasında, ‘Temiz içme suyu ile gıda yetersizliği ve sağlık hizmetlerinin verilememesi nedeniyle çocuklar çeşitli hastalıklar ve ölüm tehdidiyle karşı karşıya. Yaklaşık bir aydır ülkeye gıda, ilaç ve yakıt malzemesi giremediği için insanlık krizi büyüdü ve stokların yüzde 60'ı tükenen aileler temel ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma geldi’ dedi.

Kaynak: Al Jazeera

Yemen Sınırında çatışma: 1 Suud askeri öldürüldü, 2 yaralı
20 Nis 2015



El Cezire'nin haberine göre;Suudi Arabistan’ın Yemen sınırındaki Necran bölgesinde Yemen tarafından açılan ateş sonucunda bir Suud askeri öldü, 2 asker de yaralandı.

Suudi Arabistan İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Mansur Turki, ülkenin güneyinde Necran bölgesindeki sınır koruma birliklerine, Yemen tarafından ateş açıldığını söyledi. Turki saldırıda hafif silahlar kullanarak yoğun ateş edildiğini ve havan topu atıldığını ifade etti. Saldırıda bir Suud askeri öldürüldü, 2 asker de yaralandı.

Saldırıyla, Suudi Arabistan’ın öncülüğünde Yemen’de Şii Husilere karşı devam eden ‘Kararlılık Fırtınası Operasyonu’nun başlamasından bu yana, Suudi Arabistan ikinci askerini kaybetti.

Nisan ayının başında, ülkenin güneybatısındaki Asır bölgesindeki sınır koruma birliklerine, yakınlardaki yüksek bir tepeden ateş açılmıştı. Saldırıda 1 Suud askeri ölmüş, 10 asker de yaralanmıştı.
haber 93

ABD savaş gemileri Yemen yolunda
20/04/2015



ABD Ordusu bir uçak ve bir savaş gemisini Yemen'e gönderme kararı aldı.
Pentagon Sözcüsü Steve Warren, gemilerin Yemen'e doğru yola çıktığını doğruladı.
Radikal

Yemen hakkında ilginç bir analiz: Yemen'i krize götüren etkenler
Fehmi Hüveydi
2 Nis 2015



Yemen’de yaşananlar bizi rahatlatmak ve sevindirmekten çok endişelendiriyor ve şoka uğratıyor. Zira bu ‘zorunlu savaş’, kötü durumu iyileştirmek için daha korkunç ve feci bir tedavi öngörüyor.

(1)

Modern Arap tarihinde benzersiz bir durumla karşı karşıyayız. Kartlar yeniden karıldı ve öncelikler değişti. Sakin bir insanı dahi şaşkına çeviren bir fitneyle yüz yüzeyiz. Olan biteni okuma ve iyi analiz etme girişimi içinde öncelikle bazı temel noktalarda anlaşmamızı diliyorum. Ayrıntılara girmeden önce bu noktalara bakış açısının düzeltilmesi ve işlerin rayına oturması için arka planda tutulması kanaatindeyim. Bu noktalar şunlar:

a) Arap kanı şartlar ne olursa olsun Arap silahıyla akıtılamaz. Bu bir kırmızı çizgidir. Arap ordularının görevi Arap halklarını düşmanlarına karşı savunmaktır. Yoksa Araplara karşı rejimleri savunmak değildir.

b) Arapların birincil stratejik düşmanı ve güvenlikleri için asıl tek tehdit kaynağı İsrail ve destekçileridir. Bunun dışındaki meseleler düşmanlık olarak görülemeyecek anlaşmazlıklardır.

c) Ortadoğu’nun güvenliği ve istikrarı, bölgede en büyük nüfuz ağırlığını temsil eden üç devlet arasındaki uzlaşmaya bağlıdır. Bunlar Mısır, Türkiye ve İran’dır. Sağlıklı her stratejik bakış açısında bu üç ülke arasındaki köprüler açık ve mümkün olduğunca güçlü olmalıdır.

d) İran politikasıyla ayrı düşmek ve hatta çatışmak, Şii mezhebi mensuplarıyla ilişkilere yansımamalıdır. Dolayısıyla devletlerin siyasi çıkarları ve hesapları ile bu ülkelerin farklı oluşumları arasındaki mezhepçi ilişkilerin bağlarını birbirinden ayırmak gerekmektedir.

e) Şu an Arap dünyasında yaşanan seferberliği ortak Arap savunma anlaşmasının etkinleştirilmesi olarak tanımlamak, büyük bir yanıltmadır. Hatta hâlihazırdaki seferberliğin (1948’deki Filistin savaşı akabinde) 1950’de imzalanan 13 maddelik anlaşmayla bir ilgisinin olmadığını iddia ediyorum. Zira savunma anlaşması, ortak savunma hatlarının organizesi için Arap orduları genelkurmayının temsilcilerinden daimi bir askerî komisyon kurulmasını içeriyor (beşinci madde). Ayrıca altıncı maddede de imza atmış ülkelerin dışişleri ve savunma bakanlıklarından oluşan ortak bir savunma konseyi kurulmasını öngörüyor. Tüm bunlar şu an mevcut değil.

(2)

Yemen'in bu noktaya gelmesinde birçok faktörün etkisi oldu. Geçen birkaç gün zarfında Yemenli önemli isimlerle yaptığım görüşmelerde bu faktörleri gözlemledim. Bu isimler şunlardı: Yemen’in eski başbakanlarından Muhsin Ayni ve Abdulkerim Aryani, 26 Eylül 1962 devriminin (krallığın devrildiği) direnişçilerinden General Hamud Baydar, Şûra Meclisi üyesi ve büyükelçi Ali Muhsin Hamid, öğretim görevlisi ve Şûra Meclisi üyesi Dr. Mutahhir Saidi. Görüşmelerimiz ve tartışmalar sırasında son krizi yaratan dört etkenin ön plana çıktığını gördük. Bunlar:

1) Ali Abdullah Salih: En önemli rolü eski devlet başkanı Salih’in oynadığı tartışmasız. Zira Salih iktidarda geçirdiği 33 yıl boyunca tek başına bir hâkimiyet kurdu. Bu bağlamda yaptığı en önemli şey, orduyu tüm birimleriyle kendi aile fertlerine (kardeşlerine ve oğullarına) bağlı kılmak oldu. Ayrıca çok sayıda subay ve askeri kendi kabilesi Sinhan'a dahil ederek onların bağlılığını satın aldı.

Nihayetinde Yemen Cumhuriyeti'nin ordusundan çok Ali Abdullah Salih ve ailesinin ordusu vardı. Böylelikle Salih ülkedeki en büyük silahlı gücü yanına almayı garantiledi. Yardımcısı olan ve kendisinden sonra iktidarı üstlenen Cumhurbaşkanı Abdu Rabbuh Mansur Hadi’nin en büyük sorunlarından biri de buydu. Hadi, ordu üzerinde hiçbir gücünün olmadığını gördü.

Salih'in iktidara tutunma ısrarı uzun süredir biliniyordu. Zira bunun için her kapıyı çaldı. Hatta İngiliz Daily Telgraf gazetesi 28 Mart'ta Yemen kriziyle ilgili ilginç bir rapor yayınladı. Rapora göre Salih, 2011 yılında (kendisine yönelik devrimin en hareketli günlerinde) ülkesinin kapılarını ve hava sahasını El Kaide unsurlarını vurması için Amerikan savaş uçaklarına açtığı bir zamanda, örgütün emiri Sami Diyan’la Sana’daki ofisinde toplantı yapmıştı. Salih, Diyan’a El Kaide’nin Aden’e girmesini ve güneydeki nüfuz alanını genişletmesini kolaylaştırmak için Abyan eyaletindeki ordu güçlerini çekme sözü verdi ve anlaşma yapıldı. Gazete, bu bilgilerin yer aldığı raporu BM Güvenlik Konseyi'nin bir grup uzmana hazırlattığını belirtti.

Dikkat çekici husus Salih'in, Yemen’deki şartlar kötüleşince ve Körfez girişimi, iktidarı yardımcısına devretmesini dayatınca iki şeyi garanti altına almayı başarmasıydı. Bu garantiler planlarını sürdürmesini sağladı. Zira Körfez girişimi, kendisine yardımcıları ve aşiretiyle Sana’da kalmasını sağladı.

Daha da önemlisi, hazırladığı ve nüfuzu altında tuttuğu ordusunun yanında yer aldı. İkinci garanti ise soruşturmalara karşı dokunulmazlığıydı. Bu da yağmaladığı paraları korumasını sağladı, ayrıca nüfuzunu korudu. Bu iki garantiyle birlikte Salih zaman geçtikçe Sana’da artan bir güç kaynağı oldu.

İronik olan, altı yıl boyunca (2004-2010) Husilerle savaşan Salih’in onlarla ittifak yapmakta, Sana’ya doğru ilerlemelerine ve Sada’dan çıkmalarına teşvik etmekte tereddüt etmemesi. Yemenli yetkililerin elinde Salih’in Sana’dan önce İmran’ı ele geçirmelerini kolaylaştırdığına ve Salih’in adamlarının 21 Eylül 2014’te başkentin en önemli askerî kamplarını ve mevzilerini Husilere teslim ettiklerine dair birçok kanıt var.

Görüştüğüm yetkililere göre Husiler Salih’le Sana’ya girmek için ittifak kurdular; Salih onları güneye yönelmeleri ve Aden’i almaları yönünde teşvik etti. Kendi ‘güçleri’ de bu hamleye katkıda bulunan birliklerin başındaydı.

Salih Husilerle savaştı ve ardından onlarla ittifak yaptı. Suudi Arabistan uzun süre Salih’e kucak açtı, kolladı ve suikast girişimi sonrası tedavisini sağladı ancak kendisi Suudi Arabistan’a düşman olan Husilerin yanında yer aldı. Bu tutumun iktidar yolunu açacağını düşündü. Yalnız Riyad’ın Husilere askerî operasyon yapma niyetinde olduğunu anlayınca oğlunu bir mektupla Riyad’a gönderdi. Mektupta şahsı için bazı garantiler istedi ve Husileri vurmak için 100 bin kişilik bir ordu hazırlama teklifinde bulundu. Riyad bu anlaşmayı reddetti ve El Arabiya televizyonunun 28 Mart günü yayınladığı haberde yer aldığı üzere kabul edilmeyen anlaşmanın görüntülerle desteklenen ayrıntılarını vererek ifşa etti.

(3)

2) Husiler: Krizdeki ikinci unsur Husiler. Dr. Abdulkerim Aryani onları ‘askerî araçlara sahip ve bu araçlarla bilinmeyen ve sınırsız hedefleri gerçekleştirmeye çalışan sivil olmayan siyasi hareket’ olarak tanımlıyor. Durumlarını teşhis etmek bağlamında söylemek gerekirse, Husiler mazlum olarak başlayıp zalim olarak bitirdiler. Zira özellikle Salih döneminde uzun süre dışlandılar ve baskı gördüler; sonra ayaklandılar ve Sada’dan çıkıp Sana’yı istila etmeyi kararlaştırarak hesapta olmayan emellerini ortaya çıkardılar.

Nüfuzlarını ispatlamalarına, siyasi meşruiyetlerini kazanmalarına ve iktidarın ortağı olmalarına rağmen bununla yetinmediler. Çünkü iktidarı ele geçirme yönündeki iştahları kabardı. Güneydeki Aden’i alma yemine karşı koyamadılar. Verdikleri sözleri bozdular ve siyasi diyalogu reddettiler.

Buradan hareketle uzlaşma kapılarını kapattılar ve güneyi kendi milislerine ve müttefikleri Salih'in güçlerine diz çöktürmeyi seçtiler. Hedefi bilinmeyen 'Kur'anî yürüyüş'lerinden dem vurdular. Gerçi bazen Kudüs ve Filistin’in kurtuluşunun hedefleri olduğunu ve bu hedefin birçok Arap başkentinin ve başta Mekke ve Medine olmak üzere Arap kalelerinin ‘kurtarılmasından’ geçtiğini belirttiler.

3) İran: Tahran, üçüncü derecede sorumluluk taşımaktadır. Husilerle tüm müzakere süreçlerinde İran vardı. Geçen aylarda, bu süreçte yer alan en önemli müzakerecilerden Dr. Abdulkerim Aryani’nin elinde yeni şartların düzenlenmesindeki İran rolünün vardığı boyutu destekleyen birçok delil ve rivayet vardı. Ummanlı temsilcinin uzun süre bu misyonu yürüttüğü sır değil. Temsilci Umman Sultanlığı adına hareket ediyor ve cumhurbaşkanı Hadi ile doğrudan temas kuruyordu.

İran’ın görüşünü ortaya koyduğu, açıkladığı, siyasi çözüm çağrısı yaptığı ve ardından kararı Husilere bıraktığı doğrudur; ancak yine aynı İran, Husi heyetlerini kabul ediyor, onları finanse ediyor ve unsurlarını gerek Devrim Muhafızlarına gerekse de Lübnan’daki Hizbullah kamplarına alarak eğitiyordu.

İran büyükelçisi ve maslahatgüzarı, sık sık Sada ve Aden’e gidip gelmelerine rağmen Yemen gerçeğinin farklı komplikasyonlarıyla birlikte doğru fotoğrafını aktarmakta başarılı olamadılar. Sonuçta Tahran, Yemen’deki durumu yanlış değerlendirdi. İran veya Lübnan gibi olduğunu düşündü. Yanlış değerlendirme sebebiyle Husiler iktidarlarını güneye ve kuzeye doğru yaymaya koyuldular. Suudi Arabistan’ı, sınırları yakınında askerî tatbikatlar yapmakla tehdit ettiler.

4) Hadi’nin performansının zayıf olması: Hadi, Cumhurbaşkanı seçilmesi sonrası Salih’in kendi adamlarıyla silahlı kuvvetleri kontrol altında tuttuğunu biliyordu. Halk desteğinden istifade edebilir ve bu durumun değiştirilmesi için kararnameler çıkarabilirdi ancak o vakit bu adımı atmadı. Sonrasında kontrolü eline almaya çalıştı, yeniden yapılandırma çabası sembolik kaldı ve hiçbir şeyi değiştirmedi. İmran’ın savunulması için bu kente gitmesi yönünde verdiği talimatı savunma bakanı yerine getirmeyince zayıf pozisyonu doruğa çıktı. Bakanın tutumu sebebiyle kent düştü.

Sonra cumhurbaşkanlığında yolsuzluk tartışmaları ortaya çıktı. Bu iddialar kendisini olumsuz etkiledi. Özellikle de oğlu Celal’in ismi bu bağlamda çok geçti. Celal hiçbir görevi veya sorumluluğu olmadığı hâlde sürekli cumhurbaşkanlığı binasındaydı.

(4)

Bu arka planı sunduktan sonra "Kararlılık Fırtınası Operasyonu kaçınılmaz mıydı?" diye sordum. Yanıt maalesef ‘kaçınılmaz olduğu’ şeklinde geldi. Zira Husiler elde ettikleri siyasi kazanımlarına rağmen diyalog kapısını kapattılar ve Salih'i desteklediler. Ayrıca anlaşmayı bozmaları sonrası diyalogun ciddiyeti ve yararıyla ilgili şüpheler ortaya çıktı. Ayrıca anlaşmayı güçlenmek ve hegemonya kurmak için kullandılar.

Sözgelimi çetin geçen müzakerelerden sonra geçen yıl 20 Eylül'de Sana’daki iki önemli kampa yaptıkları ablukayı kaldırmayı kabul ettiler. Bunu da bir sonraki gün, yani 21 Eylül'de başkenti tamamen ele geçirmek için yaptılar.

Sadece bununla da yetinmeyip uygulamalarıyla Suudi güvenliğine yönelik birçok mesaj gönderdiler. Sınırda yaptıkları tatbikatlar bu mesajlardan biriydi.

Bu sebeple Husiler daha da ileriye gidip güneyi istila etmeye, Aden’i işgal etmeye ve Babul Mendeb’e yaklaşmaya başlayınca operasyon kaçınılmaz hâl aldı ve başka bir seçenek kalmadı. Askerî mücadele kaçınılmaz oldu. İş işten geçip çatışma başlayınca diyalogdan ve siyasi çözümden dem vurdular. Nihayetinde siyasi çözüm ve diyalogun olması gerekir, ancak başka şartlar ve garantiler altında.

* Fehmi Hüveydi, Mısırlı gazeteci ve yazar.

Bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve Al Jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Kaynak: Al Jazeera

Yemen Dışişleri Bakanı Yasin'den,Suudi Arabistan'a Yemen'i karadan işgal çağrısı
1 Nis 2015



El Cezire'nin haberine göre; Devrik Yemen Dışişleri Bakanı Riyad Yasin, Suudi Arabistan’ın öncülüğünde hava saldırıları düzenleyen Husi karşıtı ABD işbirlikçisi koalisyona, kara harekâtına geçilmesi için çağrı yaptı.

İşbirlikçilerin Husilere karşı başlatılan ‘Kararlılık Fırtınası’ şimdiye kadar sadece hava saldırıları ve denizden bombardıman şeklinde devam ediyordu.

Devrik Yemen Dışişleri Bakanı Riyad Yasin Al Jazeera’ya yaptığı açıklamada Aden’deki durumun tehlikeli olduğunu belirterek, Husilere karşı savaşan halk komitelerine bağlı silahlı kişilerin çoğunun eğitimli savaşçı olmadığını, dolayısıyla Husiler karşısında zorlanacağını söyledi. Yasin, “Aden’de durum bu şekilde devam ederse, kentin Husilerin eline düşme ihtimali yüksek. Şu an Husilere karşı savaşan silahlı kişiler profesyonel değil. Durum çok tehlikeli” ifadelerini kullandı.

Yasin Aden’i Husilerin eline düşme tehlikesinden kurtarmak için, Suudi Arabistan’ın öncülüğünde kurulan Husi karşıtı koalisyona Yemeni karadan işgal etme çağrısında bulundu.

Yemen Dışişleri Bakanı AFP’ye yaptığı açıklamada da, “Evet ben kara harekâtı için çağrı yapıyorum, çünkü bence bir aşamadan sonra hava saldırıları tek başına etkili olmuyor” diye konuştu. .

Aden'de çatışmalar devam ediyor: 19 ölü

Al Jazeera muhabiri, Aden’in kuzeyi, doğusu ve ortasında bulunan çeşitli bölgelerde Husiler ile Hadi’ye bağlı halk komiteleri arasında şiddetli çatışmaların devam ettiğini aktardı.

Al Jazeera'ya konuşan sağlık kaynakları ise, Aden'de devam şiddetli çatışmalarda 19 kişinin hayatını kaybettiğini, 76 kişinin de yaralandığını söyledi.

Hava saldırıları sürüyor

Yemen'de işbirlikçi Suudi Arabistan öncülüğünde başlatılan 'Kararlılık Fırtınası' operasyonunda hava saldırıları devam ediyor. Uçaklar gece boyunca başkent Sana'daki hedeflerini vurdu.

Reuters haber ajansına konuşan bir bölge sakini Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçlerinin başkent Sana'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı yakınlarını bombaladığını söyledi.

Yemenli bir diplomat ise gece gerçekleşen hava saldırıları için "Cehennemden bir geceydi" ifadelerini kullandı.

'Kararlılık Fırtınası' operasyonuna katılan uçaklar, başkentin Tel Halife bölgesinde Husiler ve Salih'e bağlı güçlerin silah depolarını, kentin doğusundaki Hırafi Askeri Kampı'nda ise radar sistemlerini bombalamıştı.
Al Jazeera muhabiri, koalisyon güçlerinin Pazartesi sabahı Sana’da Özel Kuvvetler karargâhına ve 3. Tugay’a da saldırı düzenlediğini söyledi.
Husiler ise saldırılara uçaksavar roketatarlarla karşılık veriyor.

Pazar günü açıklama yapan Sağlık Bakanlığı yetkililerine göre, hafta sonu gerçekleşen hava saldırılarında 35 kişi öldü, 88 kişi de yaralanmıştı.

Yemene yapılan Batı işbirlikçileri saldırıları yedinci gününde

Siyasi krizin yaşandığı Yemen'de Husilerin başkent Sana'nın yanı sıra bazı kentleri ele geçirmesi sonrasında Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi, Aden'i "geçici merkez" ilan etmiş ve bazı ülkeler de diplomatik temsilciliklerini burada sürdüreceği yönündeki açıklamalarda bulunmuştu.

Bu gelişmelerden sonra Husilerin Aden'e doğru harekete geçip, kentteki bazı stratejik noktaların denetimini ele geçirmesi üzerine Hadi yönetiminin üst düzey yetkililerinin Arap Birliği ve uluslararası topluma, acil askeri müdahale çağrısının ardından Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon, Husilere yönelik hava harekâtı başlatmıştı.

Operasyona Suudi Arabistan, Bahreyn, Katar, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden oluşan Körfez ülkelerinin yanı sıra Fas, Sudan, Ürdün ve Mısır da katılıyor.
haber93

Frank Gardner: Yemen'de İran ve Suudi Arabistan savaşır mı?
Frank Gardner
BBC,Güvenlik Muhabiri
25. 03.2015



Yemen'de giderek büyüyen iç karışıklığa bölgedeki İran ve Suudi Arabistan gibi diğer güçlerin ne derece müdahil olduğunu BBC güvenlik muhabiri Frank Gardner araştırdı:
Yemen, Şii Husi isyancılar, Sünni aşiretler, Suui Arabistan ve diğer Körfez ülkeleri, İran, El Kaide ve şimdi de Irak Şam İslam Devleti IŞİD'in çıkarlarının çatıştığı bir savaşın içinde.
Ülkede durum o kadar kötü ki, ABD ve İngiltere büyükelçiliklerini kapadı, personelini çekti, Körfez ülkeleri de temsilciliklerini güneydeki Aden'e taşıdı.
Husiler, Aden'e ilerliyor. Kızıl Deniz'i Aden Denizi'ne bağlayan, yılda yaklaşık 20.000 geminin geçiş yaptığı Bab-ül Mendeb Boğazı Aden'de.

Cumhurbaşkanı Abdurrabu Mansur Hadi de Husilerin Sana'yı ele geçirmesinden sonra Aden'e kaçmıştı.
Hadi, Körfez İşbirliği Konseyi'ni Yemen'e müdahale etmeye çağırdı, uçuşa yasak bölge ilan edilmesini istedi.

[img]'Bölgesel savaş riski'[/img]

Birçok kişi için Katar'da yapılması beklenen barış görüşmeleri umut vadetmiyor.
Peki, Yemen bölgeyi daha geniş çaplı bir savaşın içine çekebilir mi?

Yemen'de şimdiki savaş, isyancılarla, seçilmiş Yemen yönetimi arasında.
Husiler Şii. Zeydiyye mezhebine mensuplar.
Karşılarında sadece devirdikleri hükümetten geri kalanlar değil, diğer Sünni aşiretler de var.

Ve daha da önemlisi, Husileri 'kafir' olarak gören Arap Yarımadası'ndaki El Kaide ve Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) var.

IŞİD, 20 Mart'ta Husilerin gittiği dört camiye intihar saldırıları düzenledi. 130'dan fazla kişi öldü.

Husiler, Yemen'in kuzey bölgelerinde yaşıyor ve ülkenin diğer bölümlerinde fazla destekleri yok.

Ancak Husiler, geçen Eylül'de başkenti ele geçirdiler ve bazı bölgelerde yine de destek görüyorlar.

Suudi Arabistan, Hadi'yi destekliyor

Halefi Hadi için Yemen'i yönetilmez bir yer haline getirmeye kararlı görünen eski Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih'in Husileri destekledikleri belirtiliyor.
İran'ın da Husilere destek verdiği öne sürülüyor. İsyancılar bunu reddediyor. Ancak bağımsız kaynaklarca doğrulanmayan haberlerde bazı üst düzey Husilerin İran'ın Kum kentinde görüldükleri ve Yemen uçaklarını İranlı pilotların kullandığı öne sürülüyor.

Bu kadarı bile Suudileri rahatsız etmeye yetiyor.

Suudilerin, güney komşularının İran yanlısı isyancıların eline geçmesi olasılığını geç fark ettiği belirtiliyor.

'Mezhep ayrılığı tohumları'

2010'da Husilere karşı sınırda hava saldırısı düzenleyen Suudi Arabistan, İran'ın "bölgede mezhep ayrımı tohumları ekmesine izin vermeyeceğini" ve Hadi'yi destekleyeceğin söylüyor.
Suudi Arabistan Yemen sınırına dev bir duvar örüyor ve Kızıl Deniz'deki donanma üssünü takviye ediyor.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Suud El Faysal, Yemen'de Husilerin darbe yaptığını söylüyor.

"Five Dimensions" adlı düşünce kuruluşundan güvenlik uzmanı Aimen Deen, "Suudilerin askeri hazırlığı ve artan diplomatik çabaları, Suudi Arabistan'ın Husilerin Bab-ül Mendeb Boğazı'nı ele geçirmesini önlemeye yönelik" diyor.

Deen şöyle devam ediyor:

"Şimdi Suudi savaş uçaklarının Aden'in düşmesini önlemek için devreye girip girmeyeceği merak ediliyor. Ancak tüm belirtiler, Suudilerin bu soruya askeri bir yanıt vermeye hazırlandıklarına ancak bu konudaki siyasi kararın henüz alınmadığına işaret ediyor."

'Yemen uçaklarında İranlı pilotlar'

Kendi vatandaşları arasındaki savaş Yemen için başlı başına büyük bir sorun.
Ancak Yemen'de bir tarafta Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleri diğer tarafta da İran'ın yer alacağı bir savaşın daha büyük krize neden olacağı belirtiliyor.

Washington'daki Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi'nden Jon Altman ise "Asıl tehlike, Yemen üzerinden Körfez İşbirliği Konseyi ile İran'ın savaşması" diyor.

İran Husilere destek veriyor. Ancak son 10 yıl içinde bu destek hem sınırlı hem de yavaş oldu.

'Savaş uzun sürer'

Altman, "İran'ın Yemen'i stratejik bir öncelik olarak gördüğüne dair hiçbir işaret yok. Bu yüzden Yemen üzerinden yürütülecek bir savaş yıllarca sürebilir" diyor.

Yemen dış müdahaleye yabancı olmayan bir yer.

Yemen ve çevresindeki vilayetler, 1967'ye kadar İngiliz himayesi altındaydı.
Güney Yemen Sovyet desteğindeki komünistlerin yönetimindeydi. Rusların burada üsleri vardı.

1994'teki iç savaş iç savaş sırasında Kuzey'den ayrılmayı deneyen ancak başaramayan Güneylileri destekledi.

Ve son 20 yıl boyunca ABD burada az sayıda da olsa asker bulundurdu.
Amerikan askerleri, üslerine yakın bir kasabanın El Kaide'nin eline geçmesi üzerine süratle ülkeden çekildi.

Adının açıklanmasını istemeyen Batılı üst düzey bir yetkili, "Gerçek tehlike savaşa dış oyuncuların dahil olmasıdır" diyor.

Ancak dış güçlerin Yemen'e askeri müdahaleden önce iyi düşünmelerinin gerektiği belirtiliyor.

Çünkü Yemen zor, cephelerin iç içe geçtiği ve hiç bir taraf için kolay çıkışı olmayan bir ülke.
BBCT

Michael Horton: Gerilla hareketinden iktidara: Yemen’de Husilerin yükselişi
11 Şubat 2015



Husilerin yetersiz donanıma sahip ve hatta zaman zaman ümidini kaybetmiş bir avuç gerilladan şu an kuzey Yemen’de geniş bir alanı kontrol eden bir gruba dönüşme serüvenleri dikkatli ve sistemli bir liderlik anlayışına sahip olduklarını ortaya çıkardı

“Vadiler ve mağaralar boyunca hayaletler gibi ilerliyorlar. Tam bir yamacın üzerinde yerlerini tespit ettik dediğimiz andan dakikalar sonra bize ters istikametten ateş açıyorlar.” 2009’da o sıralar Husiler ile Yemen hükümeti arasında acımasız bir savaşa sahne olan Haccah şehrinin kuzeybatısını ziyaret ettiğimde Yemenli bir kıdemli subay Husilerle savaşmanın nasıl bir şey olduğunu bana bu şekilde anlatmıştı. 2010 itibariyle Husiler çoğu yerde Yemen ordusunu ve Suudi ordusunun bazı unsurlarını mağlup etmişlerdi. Gerilla savaşının sırtı yere gelmeyen ustaları olduklarını gösterdiler. 2011’den beri Yemen’in içinden çıkılmaz siyasetinde yollarını bulmakta ne kadar becerikli olduklarını da kanıtladılar.

Husiler bir hareket olarak 1990’ların başında birleştiler ve başlangıçta kendilerini yaklaşık olarak Yemenlilerin yüzde 30’unun bağlı olduğu Şii İslam’ın Zeydilik kolunu canlandırmaya ve savunmaya adadılar. 2004 itibariyle Husiler, Yemen hükümetiyle 2011’de hükümet karşıtı halk protestolarının başlamasına kadar sürecek bir çatışmanın içindeydi. Bir zamanların uç hareketi manevi, askeri ve siyasi kalbi olan Sa’da şehrinden kararlı ve düzenli bir şekilde etki alanını yaymaya başladı. Husilerin yayılmacı mücadelelerinin tepe noktası Eylül 2014’te Yemen’in başkenti Sana’nın hiçbir direnişle karşılaşılmadan ele geçirilmesiydi. 2015’e geldiğimizde Husiler, Yemen devlet başkanının ve hükümetinin istifasından sorumlular. Husiler artık Yemen’in en önemli siyasi gücü.

Marjinal bir hareket nasıl olur da Yemen’in kuzeyinin önemli bir bölümünü kontrol etmeyi ve hükümetini etkisiz hale getirmeyi başarır? Kısaca, Yemen hükümetiyle uzun süren savaşları süresince öğrendiklerini uygulayarak. Her şeyden önce, Husiler Yemen ordusunun 2014’te dağılmasından dolayı artık bolca ağır silaha erişimi olan iyi organize olmuş ve kabiliyetli bir savaş gücü. Husi liderler Yemen’de ya da en azından kuzeyinde siyasal başarının anahtarının aba altından sopa göstermek olduğunu biliyorlar. Gücü ve etkiyi sürdürmenin anahtarının eski devlet başkanı Saleh’in yaptığının aksine bu sopayı mümkün olduğu kadar dikkatli ve az kullanmak olduğunu gösterdiler. Bu amaç için, azimle Kuzey merkezli kabilelerin liderleriyle temas kurmaya uğraştılar.

Husiler ayrıca kontrol ettikleri bölgelerde güvenlik ve istikrar önlemleri alabildiklerini de gösterdiler. Husiler Sada’yı ve bir zamanlar Yemen’in kontrolü en zor bölgesi olan al-Jawf’ı ele geçirdiler ve görece bir güven ortamının keyfini sürüyorlar. al-Jawf şehrinde, Husiler El-Kaide güçlerinin büyük ölçüde kökünü kuruttular ve şehirdeki istikrarsızlığın başta gelen nedenlerinden olan kan davalarını sonlandırmak için ise çalışıyorlar. Hızla büyüyen ve görece gelişmiş medya ağı yoluyla Husiler rutin olarak bu başarılarına dikkatleri çekiyorlar.

Bununla birlikte, Husiler yıllardır kötüleşen hayat şartlarından ve güvensizlik ortamından mustarip olan Yemenlilerin bu büsbütün umutsuzluk halinden fayda sağlayabilirler. Yemenli bir milletvekili şöyle diyor, ‘’Yemenliler yorgun düştü. Ekonomi bir felaket. Gün geçtikçe daha fazla insan aç kalıyor. Koşullar böyle olunca, Husilere karşı çıkanlar bile onlara bir şans vermeye hazır. Başka bir seçenekleri var mı ki? Hükümet yok, ordu yok. Husilere kim dur diyecek?’’

Husilerin lideri Abdülmelik el Husi, konuşmalarında Yemen’i yönetme gibi bir amaçları olmadığını vurguluyor. Yapılanları göz önüne aldığımızda bunun biraz doğruluktan uzak olduğunu düşünebiliriz, ancak Abdülmelik el Husi, Sana’da dizginleri resmen ele almanın Husilere zarar verebileceğinin farkında olan zeki bir stratejist. Husiler etki alanlarını hem kuzeyde hem de güneyde Sünni kabile liderlerini ve siyasetçilerini kapsayacak şekilde genişletiyor olsalar da, hala birçok Yemenli tarafından bir Şii örgütü olarak görülüyorlar. Bir Husi liderliğindeki hükümet Yemenlilerce 1962 devrimine kadar ülkeyi yöneten Zeydi ağırlıklı imamlığa bir dönüş olarak algılanacaktır ve böylece bu çoğunluğu Sünni olan Yemenliler arasında pek taraftar bulmayacaktır. Üst düzey Husi liderler gelecekte bir hükümete liderlik etmenin tehlikelerinin farkında olsalar da, Hadi’nin istifası ve ülkenin başkentindeki yönetim boşluğu Husilere başka bir seçenek bırakmayabilir.

Husilerin liderliğindeki bir hükümet neye benzerdi? Mesela şaşırtıcı bir çeşitliliğe sahip olabilirdi. Husi liderler Yemen’in kuzeyindeki liderlerin bir bölümüyle, genç gruplarla ve tabi ki Salih rejimine bağlı güç bloklarıyla iyi ilişkiler kurdular. Her ne kadar Husiler hiçbir zaman siyasi gündemlerini açıkça dile getirmeseler de liderleri Yemen’in birleşmesini destekliyor. Yemen’in birleşmesi meselesi neredeyse 20 yıldır kuzeyliler tarafından talep ediliyor ve muhtemelen de hem kuzey hem de güney Yemen’i bir arada tutmak için tek geçerli çözüm de bu. Husilerin devlet başkanı Hadi’den talep ettikleri şeylerden biri de hükümetin daha fazla kuzeyli temsilcinin yanı sıra daha fazla Husi temsilci de barındırmasıydı.

Husilerin yetersiz donanıma sahip ve hatta zaman zaman ümidini kaybetmiş bir avuç gerilladan şu an kuzey Yemen’de geniş bir alanı kontrol eden bir gruba dönüşme serüvenleri dikkatli ve sistemli bir liderlik anlayışına sahip olduklarını ortaya çıkardı. Husilerin siyasi ve askeri zekâsını hafife almak bir hata olur. Husilerin, Yemen’i içine çekme tehlikesi taşıyan kargaşanın bir parçası olduklarını sanmak bir hata olur. Ne olursa olsun, uluslararası kamuoyu ve özellikle de batı en azından şu an için Yemen’deki en organize ve birlik içinde olan bu güç bloğuyla ilişki içinde olmak zorunda.

Michael Horton Jane’s Intelligence Review, The Economist, Intelligence Digest ve Christian Science Monitor’un da aralarında olduğu birçok yayında Yemen üzerine kapsamlı yazılar kaleme alan ve on yıllık bir tecrübeye sahip Yemen uzmanı bir araştırmacıdır.

[Counterpunch’taki İngilizce orijinalinden Melis Kabay tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir]

Yemen'de garip bir seçim: Batıcı diktatörün sağ kolu tek aday
Oğuz Gürses
21 ŞUBAT 2012



Arap Yarımadası'nın en yoksul ülkesi Yemen'de Batıcı diktatör Ali Abdullah Salih'in yerini alacak kişi için sözde seçim yapılıyor.

Bu garip seçimde Batıcı diktatör Ali Abdullah Salih'in yerine tek aday Diktatörün yardımcısı Abdurabbu Mansur Hadi.

Yemen halkı kendilerini enayi yerine koyan böyle düzmece bir seçimi kabul etmediği için protesto eylemleri yapıyor.

Seçim bürolarını tahrip ediyor. Ve bu göstermelik seçimi boykot ediyor.

Ancak Yemen yasaları, cumhurbaşkanlığı seçimi için asgarî bir katılım oranı belirlemiyor. Yani seçimde tek bir oy kullanılsa bile bunun geçerli sonuç kabul edilecek.

Seçimler öncesinde başlayan protesto eylemleri ise sürüyor.

Ülkenin güneyinde seçim bürolarını hedef alan eylemler düzenlendiği bu eylemlerde çeşitli seçim sandıklarında görevli en az 8 askerin öldüğü bildirildi.

Aden kentindeki seçim merkezlerinin yarısı da protesto eylemleri sebebiyle kapandı.

Batıcı Diktatör Salih, dün yaptığı açıklamada, barışçı bir geçiş dönemi için halktan seçimin tek adayı olan yardımcısı Abdurabbu Mansur Hadi'ye oy vermelerini istedi.

İşin daha da garibi: Ahmet Davutoğlu'nun kankaları olan "uluslarası toplum" ve "Arap ligi"nden bu komediye hiç ses çıkaran olmaması...

Tabii Suriye denilince esip gürleyen Davutoğlu da Yemen denilince başka taraflara bakıyor.

Bir nevi diktatör bizdense "meseleye yok", sizdense "vurun kahpeye" durumu yani.

Bu kıssadan bir hisse çıkarmak gerekirse...

Beşşar Esad Diktatör olduğu için değil, Batıcı olmadığı, Batı emperyalizminin emir ve talimatlarına uygun davranmadığı için hedef tahtasında... Halef Selef Yemen Diktatörleri ise Batı emperyalizminin emir ve talimatlarına harfiyyen uydukları için "mesele yok"...

Batı'nın "demokrasi demokrasi" dediği şey de işte böyle bir puştluk düzeni...

EĞER YEMEN DÜŞERSE…
Bülent ESİNOĞLU
07.06.2011

Amerika otuz yıldır Yemen diktatörü Abdullah Saleh’i destekledi. Bu desteklemenin hikâyesi pek bilinen bir husus değildir.
Saleh yaralanma sonucu, Suudi Arabistan’a tedavi için gitti.
Amerika Suudi Arabistan’ı kullanarak, Yemen’de yeniden duruma hâkim olmaya çalışıyor.
Yemen Amerikan dolarının ürün değişim değeri olarak kullanılmasında, hayati öneme sahip bir ülkedir. Belki de, doların kaderi Sana’da belirlenecek.
Nasıl olduğunu anlatmaya çalışacağım.
CIA’nın az gelişmiş ülkeleri denetim altında tutmak için tertiplediği turuncu devrimler, Batı için istenen sonucu vermedi.
Ve Batı denetimi kaybetmeye başladı. Batı ve Amerika Kuzey Afrika ve Arap ülkelerinde yeni kaoslar arıyor.
Yemen Batının denetiminden hızla çıkıyor.
Ortadoğu da Afganistan ne ise, Arap dünyasında da Yemen odur.
Arap dünyasında, Yemen, Büyük Ortadoğu Projesinde, oyunun önemli parçalarından birisidir.
Batı için Yemen’i kaybetmek, Suudi Arabistan’ı kaybetmenin başlangıcıdır.
Yemen’in vardığı yer, Suudi Arabistan’ın petrol kuyularıdır.
Yemen’in kolay lokma olmadığını, Afganistan benzerliklerinden giderek söyleyelim.
Yemen dağlık bir araziye sahiptir. Yemenli Batının çürümüş kültüründen Mısır ve Tunus gibi etkilenmiş değildir. Her Yemenlinin elinde üç kaleşnikof vardır.
“Havada bulut yok bu ne dumandır?
Mahlede ölüm yok, bu ne figandır?
Şu Yemen elleri de ne yamandır.
Giden gelmiyor acep ne iştir? Diyordu Osmanlının askeri.
Bu özellikleri dolayısı ile beklide Somali’ye daha çok benzer. Biliyoruz ki Amerika Somali’de boyunun ölçüsünü almıştı.
Yemen’deki olayların Suudi Arabistan’a sıçraması halinde, Batı için karasabanların başladığı tarih olacaktır. Özellikle de Amerika için
Petrolün dolar ile satılması Suudi Arabistan’ın desteği olmaksızın olmaz. Dolar demek Suudi petrolü demektir. Petro-dolar ifadesi bu birlikteliğin ifadesidir.
1971 yılından beri Altının değişim değeri esas alınması yıkılmış, yerine Petro dolar sistemi konulmuştur.
Mao bu oyun için, “Anglosaksonlar bu hileyi nasıl yaptı diye sormuş ve eklemişti, “ gücün kaynağı namlunun ucudur” demişti.
Eğer Amerika ve Suudiler Yemen’deki alt üst oluşu denetleyemezlerse, devrimin bundan sonraki durağı, Suudi Arabistan’dır.
Arap kendi tarihini kendi İnternetinden öğrendi.
Sanayileşmesini engelleyip, Araba sadece elektronik telefon satmayla bu işlerin olmayacağı ortadadır.

Yemen'de Husiler ABD araç ve silahlarına el koydular.
11 Şubat 2015



Yemen'in başkentinde kontrolü ele geçiren Husilerin havaalanında park edilmiş ABD elçiliği araçlarını rehin tuttuğu ve ABD Deniz Kuvvetleri'nin ülkeyi silahlarıyla terk etmelerine izin vermediği bildirildi. Husilerin eylemi ABD ve İngiltere'nin Yemen'deki elçiliklerini boşaltma kararlarından sonra geldi.

Yemenli havaalanı yetkililerinin ifadelerine göre Husiler ABD'li donanma askerlerinin çok sayıda silahına el koydu. Bir önceki gece ise elçilik yetkilileri çok sayıda dökümanı ve silahı elçilik binalarından imha etmişti.

Bir önceki cumhurbaşkanı Abdu Rabu Mansour Hadi'nin devrilmesi ve Husilerin başkentteki kritik noktalarda kontrolü ele geçirmesinden sonra ABD ve İngiltere uzun zamandır bölgedeki operasyonlarda kullandıkları Yemen'i boşaltmaya başlamışlardı.
Kaynak: Sol

Batılılar Yemen'den kaçıyor: Husiler ABD büyükelçiliğini kuşattı
11 Şub 2015



El Cezire'nin haberine göre; Yemen’de yönetimi ele geçiren Husiler, Sana’daki ABD büyükelçiliğini kuşatarak araçlarına el koydu. Avrupa Birliği Delegasyonu Başkanı Muscheidt ise ülkeden ayrılmaya karar verdi.

Yemen'in başkenti Sana'daki kontrol noktaları Husilerin elinde.

ABD)büyükelçiliğinde Yemenli çalışanlar, büyükelçi ile Amerikalı diplomatların binadan ayrılmalarının ardından Şii Husilerin büyükelçilik binasını kuşattığını ve büyükelçiliğe ait arabalara el koyduklarını ifade etti.

Reuters haber ajansına konuşan çalışanlar, Husilerin 20’den fazla arabayı ele geçirmesinden sonra, kendilerinin büyükelçiliği terk etmeden önce binadaki tüm evrak ve dokümanların yanı sıra bilgisayar ve silahları imha ettiklerini dile getirdi.

ABD, Yemen'deki tüm faaliyetlerini güvenlik gerekçesiyle askıya almıştı.

Yemen'deki Amerikan Büyükelçisi Matthew H. Tueller'in de ülkeyi çarşamba günü terk edeceği açıklanmıştı.

Reuters'e göre ABD, Türkiye ya da Cezayir'den kendisini Yemen'de temsil etmesini isteyecek.

AB Delegasyonu Başkanı da gidiyor

Avrupa Birliği Yemen Delegasyonu Başkanı Bettina Muscheidt de ülkeden ayrılmaya karar verdi.

Yerel kaynaklar, Muscheidt'in Yemen'deki siyasi ve güvenlik sorunları nedeniyle 48 saat içinde ülkeden ayrılmaya karar verdiğini belirtti.

AB Yemen Delegasyonu ülkenin içinde bulunduğu durum nedeniyle geçen mayıs ayında faaliyetlerini askıya almıştı.

ABD ve İngiltere’den sonra Fransa ve İtalya

Yemen'deki yönetim ve güvenlik boşluğu nedeniyle ABD’nin yanı sıra İngiltere ülkedeki diplomatik faaliyetlerini askıya almış, ardından da Fransa ve İtalya art arda büyükelçiliklerini kapatmıştı.

İsmini açıklamayan AB’den bir diplomat, birçok Avrupa ülkesinin ciddi bir şekilde diplomatik faaliyetlerini askıya alarak büyükelçiliğini kapatmayı planladığını dile getirdi.
Haber 93

Yemen'de Husiler Batı işbirlikçisi yönetimi feshetti
6 Şub 2015

El Cezire'nin haberine göre; Başkent Sana'yı ele geçiren Husiler, parlamentoyu feshedip yerine 551 üyeden oluşan, ülkeyi yönetecek Geçici Ulusal Konsey'i kurduğunu ilan etti. Konsey, 5 kişiden oluşan Başkanlık Konseyini seçecek. Başkanlık Konseyi ise, yeni cumhurbaşkanını belirleyecek.

ABD, Husiler'in yönetime el koymasını tanımadığını açıkladı. BM de ülkedeki durumu, 'yönetim boşluğu' olarak nitelendirdi.

2011 Devrim Gençlik Konseyi grubu, "Bu bir darbedir, darbeye direneceğiz" açıklamasını yaptı.
Güneydeki Sünni aşiretlerden oluşan Güney Hareketi de Husilerin bu açıklamasını tanımadıklarını duyurdu.

Husiler bildirgeyi
_________________
Bir varmış bir yokmuş...


En son Alemdar tarafından Pts Arl 04, 2017 11:30 pm tarihinde değiştirildi, toplam 98 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Cum Hzr 24, 2011 12:39 am    Mesaj konusu: Zarif: Kimse Yemen'i dışarıdan yönetemez Alıntıyla Cevap Gönder

Liman kenti Aden El Kaide'nin eline geçti
23 Ağustos 2015



Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon tarafından 'kurtarılan' Yemen limanlarının staratejik noktaları El Kaide'nin eline geçti

Husiler ve sürgündeki eski başkan Hadi'nin birlikleri arasında, Suudi hava saldırılarıyla süren çatışmalardan yararlanan El Kaide'nin, "kurtarılmış" liman kenti Aden'in önemli bölümlerini ele geçirmeyi başardığı kaydedildi. AFP ve AP'nin kaynaklarına göre El Kaide Aden çevresindeki kritik kimi bölgeleri ele geçirdi.

Anonim kalmak isteyen Yemenli bir yetkili AFP'ye verdiği demeçte El Kaide'nin, Suudi destekli güçlerin 17 Temmuz'da Husileri Aden'den çıkartması ve sürgündeki "Yemen hükümeti"nin "Aden'in kurtuluşunu" ilan etmesinden sonraki iki haftada Aden'e girdiğini ifade etti.
Sol

Zarif: Kimse Yemen'i dışarıdan yönetemez
29.04.2015

İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cavad Zarif, Yemen'deki krizin iç kaynaklar ile çözüme kavuşturulması gerektiğini, yabancı ülkelerin duruma müdahale etmesinin doğru olmadığını söyledi.

Zarif, New York'ta düzenlediği basın toplantısında, "Yemen halkı, geleceğinin nasıl olacağına kendisi karar vermeli. Bu, ülke içinde Yemenlilerin yönettiği bir süreç olacak. Biz sadece bu sürece yardım edebiliriz." diye açıkladı.

Ülkede ilan edilen ateşkesin sözde kaldığını ve insani durumun felaket boyutuna ulaştığını ifade eden Zarif, Yemen'e insani yardım götüren İran uçaklarının Suudi Arabistan tarafından engellendiğini de savundu.

İran'ın Yemen'i yönetmeye çalıştığı iddialarını reddeden Zarif, "Kimse Yemen'i dışarıdan yönetemez" dedi.

'NETANYAHU'NUN NÜKLEER SİLAHSIZLANMA GURUSU GİBİ DAVRANMASI KOMİK'

Cevad Zarif, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (IAEA) İran'da istenilen tüm bölgelerde inceleme yapması taleplerine de değinen Zarif, bazı ülkelerin bu konuda sınırlamalar getirdiğini belirterek İran'ın da bu hakkı olduğunu savundu.

İran'daki teftişler ve ambargoların kaldırılması süresine ilişkin anlaşmazlıkların sorulması üzerine Zarif, "Anlaşmaya varılmaması için değil anlaşabilmek için bahaneler arayalım" dedi.

Ortadoğunun nükleer silahlardan arındırılması konusunu da değerlendiren Zarif, İsrail'de nükleer silah bulunduğunu kaydederek, "İsrail Başbakanı Netanyahu 400 nükleer başlığın üzerine oturmuş nükleer silahsızlanma gurusu gibi davranıyor. Bu komik bir durum" diye konuştu.

ABD ile ilişkiler ve Cumhuriyetçilerin tavrı da sorulan Zarif, "Biz ABD'nin de içinde olduğu devletlerin yönetimleriyle müzakere yürütüyoruz, ABD Kongresi ya da yüksek mahkemesi ile değil" dedi.

http://tr.sputniknews.com/

Ümit Kıvanç': "Güvenilir kaynak"tan Yemen tesbitleri
07/04/2015



Olmayan belgelere dayalı yalanlar, bu numaralar... bize acaba niye pek tanıdık geliyor? Çünkü Yemen aslında göründüğü kadar uzak değil.

Günlerdir Yemen hakkında birşeyler öğrenmeye, sizlere de aktarılabilir bilgi edinmeye çalışıyorum. Niye? Çünkü, ilkin, dünya bizden ibaret değil. İkincisi: Başkalarının dertleriyle ilgilenmek insanın insanlığını geliştirir. (Tabiî bu, ortalama zihniyetimiz ve dünya görüşümüz yüzünden bize uygulanabilir bir ölçüt değil, geçelim.) Üçüncüsü: Yemenlilerin başlarına gelenlerden sorumlu tuttukları devletler arasında Türkiye de var. Dolayısıyla, dördüncüsü, biz farkında olmasak da hayatımızı yakından etkileyecek bir konudan bahsediyoruz, Yemen derken. Nitekim beşincisi: Yemen'den sözederken kendimizden sözedermiş gibi olabileceğimiz durumlar var.
Bunların başında, şimdi Husilerle ittifak halinde yeniden iktidar peşinde koşan devrik başkan Ali Abdullah Salih'in serveti (ve bunun ediniliş tarzı) geliyor. 30-60 milyar dolar arasında olduğu tahmin edilen bu servetin, nakit, gayrimenkul, altın ve hisse senetlerine bölünmüş olarak yaklaşık yirmi ayrı ülkede tutulduğu biliniyor. 33 yılda biriktirilen bu servetin kaynağı, komisyonlar, yolsuzluk, bildiğimiz şeyler.
Suudilerin desteğiyle sürdürülen bu iktidar süresince Yemen en yoksul ülkelerden biri olarak kaldı. Düşünün, Yemen'in 2013'teki gayrisafi yurtiçi hasılası 36 milyar dolar, kişi başına ortalama yıllık geliri 1500 doların altında (Arap ülkeleri ortalamasının beşte birinden biraz fazla).
Yakın geleceğimizi mezhep temelli bir dünya görüşü ve politikalarla berbat etmeye uğraşan “Stratejik Derinlik” ekolünün iddialarının aksine, Yemen'de 1960'larda patlak veren savaş da, şimdiki de, esas olarak mezhep çatışması değil. Sadece yerel egemenlik mücadelelerinin toplamı-bileşimi de değil. Suudi-İran vekalet savaşı deyip geçilebilecek bir durum da yok ortada. Dolayısıyla: anlamaya çabalayacağız.
* * *
Sağlam bir “güvenilir kaynağa” başvurup orada bulduklarımı size ileteceğim. Sağolasın Wikileaks!
Karşımızdaki, 12 Eylül 2009 tarihli bir belge. Sana'daki ABD Büyükelçiliği'nden CIA, ABD'lilerin dış askerî istihbarat servisi DIA, dışişleri bakanlığı ve Körfez İşbirliği Örgütü'ne gönderilen “gizli” kodlu raporlardan biri [https://wikileaks.org/plusd/cables/09SANAA1662_a.html].
İlk mevzu: Husilerin ardında İran mı var, İran Yemen'de ne kadar işin içinde?
Baştan belirteyim ki, dönemin başkanı Salih başta olmak üzere Yemenli yetkililerin bütün ikna çabalarına rağmen, raportörün (ABD Sana Büyükelçisi Stephen Seche), kendisine delil yerine sunulan iddialara aklı yatmamış.
İran'ın Yemen'in içişlerine müdahale ettiğine ABD'yi ikna etmek için başkan Salih, Körfez Savaşı'ndaki koalisyon güçlerinin komutanı General Petraeus'a bir DVD'den sözetmiş. Salih'e göre Yemen Ulusal Güvenlik Bürosu'nun elinde bulunan bu DVD'de, “Hizbullah üniformaları içerisinde askerî eğitim yapan Husi militanları” görülüyormuş. Ancak Amerikalıların şüphesiz edinip izlemek isteyecekleri bu görüntüleri sordukları Ulusal Güvenlik Bürosu Başkan Yardımcısı Amar Salih, böyle bir DVD'den “haberdar olmadığını” söylemiş.
Temmuz ayındaki bu iddiasından bir ay kadar sonra Ali Abdullah Salih ABD'li senatör McCain'e, İran'ın “Yemen'i karıştırarak, geleneksel düşmanları ABD ile Suudi Arabistan'ı zayıf düşürmeye çalıştığını” anlatmakla meşgûlmüş. Aynı esnada, Yemen Ulusal Güvenlik Bürosu Şefi Ali Muhammed al-Ansi, “casusluk yapan iki ayrı İranlı çeteyi” yakaladıklarını ileri sürmekteymiş. Bunlar, her ay İran hükümetinden gelen 100 bin doları Husi isyancılara aktarıyorlarmış, Yemenli yöneticilerin iddiasına göre. Ancak Al-Ansi, ABD'li yetkililere, “bu operasyonla ilgili belgeleri kendisine sunamayacağını, çünkü olayın mahkemelere intikal etmiş olduğunu” söylemiş.
Olmayan belgelere dayalı yalanlar, bu numaralar... bize acaba niye pek tanıdık geliyor? Çünkü Yemen aslında göründüğü kadar uzak değil. Devam edelim.
Raporda, Yemen hükümetinin, 2004'te çatışmaların başlamasından bu yana, Husiler'i “Yabancı Terörist Örgüt” saysın diye ABD'yi ikna etmek için, durmadan, isyancıların Hizbullah ve İran'la bağlantılı olduklarını kanıtlamaya çabaladığına dikkat çekiliyor. 2008'de Yemenli yetkililer, bu bağlantıyı kanıtlama iddiasıyla büyükelçiye bir dosya sunmuşlar, o da bunu merkeze iletmiş. Dosyayı inceleyen Amerikalı uzmanlar, Saada'da olan bitene İran'ın karıştığına dair kanıt bulamamışlar!
ABD'nin Ortadoğu'da tercih ve politika değişikliklerine yöneldiği, İran ile nükleer anlaşma imzalamaya çabaladığı 2015'ten değil, 2008'den sözediyoruz, dikkatinizi çekerim.
Yemenli yetkililer, Husilerin tek başlarına beceremeyecekleri kadar incelikli bir örgütlenmeye ve askerî kapasiteye sahip olduklarını öne sürüp, bunu İran'ın el altından sağladığı desteğe bağlıyorlar, İranlılar da, Yemen'in bütünlüğünden yana olduklarını, orada olan bitene asla karışmadıklarını ileri sürüyorlar, okuduğumuz rapora göre.
Yemen hükümetinin “İran müdahalesi”ni kanıtlama çabaları şöyle sürüyor:
2009 yazı sonunda Yemenli yöneticiler, Husilere ait “İran yapımı makineli tüfekler, kısa menzilli roketler ve cephanenin bulunduğu altı ayrı depoyu” ortaya çıkardıklarını duyuruyorlar. Amerikalılar daha somut bilgi istiyor. Bunun üzerine en üst düzeyden askerî yetkililer, bölgede “İran'da imal edilmiş, sınırlı sayıda” silah bulunduğunu, bunların sayısı ve tipiyle ilgili bilgi veremeyeceklerini belirtiyor. Amerikalıların silahları görme talebi de reddediliyor.
Yemenli yetkililerin bir iddiası da, İran'ın Husilere silahları Eritre'den yolladığı. Buna ilişkin de herhangi bir kanıt elde edilememiş.
Bütün bunlara karşılık, Saada meselelerinde başkana danışmanlık yapan, kendisi de Saadalı olan bir kaynak, Husilerin Yemen dışından silah edinmeye “ihtiyaçlarının olmadığını”, gereken silahı ordudan “satın alabildiklerini veya ele geçirebildiklerini” söylemiş. ABD büyükelçisi, Husilerin silahlarını esas olarak ordudan -savaş alanında veya yasadışı piyasadan- elde ettiklerini doğrulayan bir-iki başka kaynağa daha atıf yapıyor.
Büyükelçinin edindiği izlenime göre, İran yönetiminin olan bitene pek fazla müdahalesi yok, ama Husilere yardım eden İranlı birey ve gruplar da var. Yine de Saada civarında silah temini işlerine, çatışmalara bulaşan İranlıların ortalıkta dolaştığına dair herhangi bir kanıt bulunamamış.
Büyükelçi, İran'la Suudi Arabistan'ın karşılıklı olarak birbirlerini Yemen'deki çatışmaya karışmakla suçladıkları propaganda savaşına dikkat çekiyor raporunda. İran'ın “Yemen'e müdahale”sinin en görünür olduğu alan aslında burası, diyor. O sırada İran televizyonları, savaş alanından kaçan Yemen (Salih) askerlerinin, ordudan ele geçirilmiş araçların üzerinde dans eden Husilerin görüntülerini yayımlamakta, Suudi Arabistan'ı, ABD'yi suçlamaktadır.
ABD büyükelçisi, Yemen'de İran etkisini (Davutoğlu müritlerinin seveceği tabirle “yumuşak gücü”nü) araştırırken, İran'ın Şiiliğiyle Zeydilerin inancı arasındaki mesafeye dikkat çekiyor ve Zeydi inancının Şiilikten çok Sünniliğe yakın olduğunu belirtiyor. Gerçi İran'da, Kum ve Necef'te din eğitimi gören Yemenli öğrenciler var, ama Yemen nüfusunun yüzde 40'ını oluşturan 9 milyonluk Husi nüfusuna göre bunların sayısı (kırk-elli kadar) çok az, diyor.
Büyükelçi, raporunda Yemen'deki İran ekonomik girişimlerini de ele alıyor ve bahse değer büyük bir ekonomik faaliyetin varolmadığını, kısa vadede de bunun pek artmayacağına dair öngörüsünü belirtiyor.
Nihayet, iş raporun sonundaki yorum bölümüne geldiğinde, ABD büyükelçisi, “kesin inancım o ki” diye vurgulayarak, -kabaca- şu hükme varıyor: “Husilerin Hizbullah veya İran ile bağlantısına dair Yemen hükümetinin elinde herhangi bir somut delil olsaydı, bunu derhal meydana çıkarırlardı; böyle bir delil göstermenin olmayışı, sanki daha çok, Yemen hükümetinin böyle bir bağlantıya dair somut kanıtının bulunmadığını ortaya koyuyor.”
Ve büyükelçi, “yine de İran'ın burada Hizbullah'a benzer bir vekil güç yaratmakta stratejik çıkarı olduğunu bilelim, gözümüz üstünde olsun”a bağlayıp bitiriyor.
* * *
Fırsatımız olursa (yani bu arada gazeteye maille yazı gönderme de mahkeme kararıyla engellenmez veya internet gazeteciliği yasaklanmaz veya hattâ internet bütünüyle iptal edilmezse), Yemen'le ilgili bir Wikileaks belgesi daha aktarmak istiyorum. Şu patırtıda bunlarla ilgilenecek insanlar çok değerli, onlara -dünyayı bizim şu sefil ortamımızdan ibaret saymayan okurlara- özel hizmet etmek istiyorum!

Ümit Kıvanç'ın kişisel blog'u: Riya Tabirleri

Ensarullah üyesi Mutaa: Kalaşnikoflarla Suudlar'ın sonunu getireceğiz
22.04.2015

Sputnik'e konuşan Şii Ensarullah Hareketi üyesi Fadıl El Mutaa, Yemen'e yönelik hava operasyonunu durduran Suudi Arabistan'a güvenilemeyeceğini söyledi. Kara harekatına karşı hazır olduklarını da belirten Mutaa, kalaşnikof ve taşlarla Sudi ordusuna karşı mücadele edeceklerini ifade etti.

Yemen'de operasyon bitti ama hava saldırıları sürüyor

Fadıl El Mutaa, Sputnik'e verdiği demeçte, Riyad'dan yapılan açıklamaların aksine, hava saldırılarında çok sayıda sivil can kaybı yaşandığını açıkladı. Hamdan bölgesine yönelik bombardımanı örnek gösteren Mutaa, "Onlara güven olmaz, yalan söylüyorlar. Burada çok sayıda kadın ve çocuk öldü ya da yaralandı. Eylemlerinin —kadın ve çocukları öldürmerlerinin ya da ülkenin altyapısını yok etmelerinin- meşru hiçbir yanı yok" dedi.

'BALİSTİK FÜZELERİMİZ YOK'

Ellerinde balistik füze olduğu iddialarını net bir dille yalanlayan Fadıl El Mutaa, "Suudlara, daha önce kimsenin bir diğerine göstermediği ölçüde bir sabır gösterdik. Neden Suudi Arabistan sınırı yakınlarında konuşlanmış Ensarullah'ı hedef almak yerine, sivilleri öldürüp kamu binalarını bombalıyorlar? Onların saldırılarına cevap vermedik çünkü bizim elimizde, onlarda olduğu gibi silahlar yok. Karşılarına, karadan saldırı gerçekleştirdiklerinde çıkacak ve sonlarını da, kalaşnikoflarla, taşlarla, elimizde ne varsa onunla getireceğiz. Topraklarımıza ayak bastıkları anda onlara gücümüzü kanıtlayacağız" dedi.

'EL KAİDE İLE DE MÜCADELE EDİYORUZ'

Diğer yandan El Kaide ile mücadeleye de devam ettiklerini ifade eden Mutaa, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kimsenin yardımına gereksinimimiz yok. Yalnızca, kendilerinden başka kimseden medet ummayan özgür insanlara gereksinimimiz var. El-Kaide gibi gruplar ve ülkemizi yerle bir eden herkesle mücadele etmeye devam edeceğiz. Ülkemizi yeniden inşa edecek olan da bizleriz. Ensarullah'ı hedef aldıklarını söylüyorlar. Bu bir yalan. Ensarullah her herde El-Kaide ve ABD-İsrailli düşmanlarla mücadele ediyor.

BMGK'YA TEPKİ, RUSYA'YA TEŞEKKÜR

Arap Koalisyonu'nun Yemen'e düzenlediği operasyonuna ilişkin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin kayıtsız kalmasına tepki gösteren Fadıl El Mutaa, "BMGK'nın tavrı aklımızı karıştırıyor" dedi. Rusya'yı bunun dışında tuttuğunu belirten Mutaa, "Onun dışındaki diğer ülkeler, Yemen'de olup biteni kınamadıkları gibi, yorum da yapmıyorlar" dedi. Rusya'ya saygı duyduklarını belirten Ensarullah üyesi, "Rusya da bize ve egemenliğize saygı duyuyor. Bizimle ortak bir anlayış ve saygı paylaşan her ülke ve halka saygı duyuyoruz" ifadelerini kullandı.

http://tr.sputniknews.com/ortadogu/20150422/1015126615.html#ixzz3YApXAfRE

Yemen: Husiler, Şebva'nın merkezini de aldı
9 Nis 2015



Yemen'de Husilere karşı Suudi Arabistan öncülüğündeki Kararlılık Fırtınası Operasyonu sürerken, Ensarullah Hareketi (Husiler) güneyindeki Şebva kentinin merkezi Atek bölgesini ele geçirdi.

Hava saldırıları ve çatışmaların sürdüğü Yemen'de yakıt krizinden dolayı uzun araç kuyrukları oluşuyor.

Emniyet kaynaklarından alınan bilgiye göre, devrik lider Ali Abdullah Salih taraftarlarının desteğindeki Husiler, Atek kentini ele geçirdi. Husiler, kentteki kontrol noktaları ve resmi kurumlara ait bazı binaları herhangi bir direnişle karşılaşmadan denetim altına aldı.

Al Jazeera muhabiri, Salih taraftarlarının desteklediği Şii Husilerin Şebva Merkez Hapishanesi’nden 85 mahkumu serbest bıraktıklarını söyledi.
Suudi Arabistan öncülüğündeki ‘Kararlılık Fırtınası’ operasyonu kapsamında koalisyon uçakları Şebva'da Husilere ait karargâhlara hava saldırısı düzenledi.
Görgü tanıklarının aktardığına göre, Şebva'nın Beyhan ilçesinde Husilere ait 19. Piyade Tugayı ile Atek kentinin kuzeyindeki bazı mühimmat depoları koalisyon uçakları tarafından vuruldu.

Şebva'nın çeşitli bölgelerinde, son birkaç gündür, Husiler ile Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi yanlısı silahlı aşiret üyeleri arasında şiddetli çatışmalar yaşanıyordu.

İnsani kriz büyüyor

Yemen'de, işsizlik ve artan hayat pahalılığının ardından başlayan karaborsacılık ve gıda sıkıntısına son günlerde akaryakıt krizi de eklendi.
Başta Sana olmak üzere büyük kentlerde benzin istasyonlarının önünde kilometrelerce kuyruk oluşurken, yakıt ihtiyacı olanlar günlerce süren bekleyişin ardından bunu ancak 'sınırlı miktarda' karşılayabiliyor.

Yemen petrol politikası, satılan ham petrol karşılığında işlenmiş petrol ürünleri ithaline dayanıyor. Yarı yarıya düşen üretim krizin başlıca sebebi olarak değerlendiriliyor.

Hudeyde ve Aden gibi limanlardan alınan ithal benzinin, çatışmalar sebebiyle diğer bölgelere naklinin gerçekleştirilememesi, krizin bir diğer nedeni.
Ülkenin petrol rezervlerinin olduğu doğudaki çöl bölgelerinde, El Kaide’nin etkin olması nedeniyle burada faaliyet gösteren Fransız şirketinin çalışanları ülkeyi terk etmişti.

Yemen'de, Husilerin başkent Sana'nın yanı sıra bazı kentleri ele geçirmesi sonrasında Cumhurbaşkanı Hadi, Aden'i geçici merkez ilan etmiş ve bazı ülkeler, diplomatik temsilciliklerinin faaliyetlerini burada sürdüreceğini açıklamıştı.

Bu gelişmelerden sonra Husilerin, Aden'e doğru harekete geçip, kentteki bazı stratejik noktaların denetimini ele geçirmesi üzerine Hadi yönetiminin, Arap Birliği ve uluslararası topluma, acil askeri müdahale çağrısı yapmasıyla Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon, 26 Mart'ta Husilere yönelik hava harekatına başlamıştı.
Kaynak: El Cezire

Yemen'de Hükümet de Devlet Başkanı da gitti!
22-01-2015



Husilerin ayaklanması ile çok zor günler yaşayan Yemen'de hükümetin ve Cumhurbaşkanı Abdurabbu Hadi Mansur'un istifa ettiği bildirildi.

Husilerin önlenemez ilerleyişi sonucu Irak ve Suriye ile birlikte bölgenin en sıcak üçüncü cephesi haline gelen Yemen'de hükümetin istifa ettiği bildirildi. Hükümetin istifasının ardından Cumhurbaşkanı Abdurabbu Hadi Mansur'un da istifa etti. Yemen Meclis Başkanı Yahya Ali er-Rai ise Cumhurbaşkanı'nın istifasını geri çevirerek meclisi olağanüstü toplantıya çağırdı.

İsminin açıklanmasını istemeyen üst düzey bir hükümet yetkilisi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Halid Mahfuz Bahhah başkanlığındaki hükümetin, Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi'ye istifasını sunduğunu belirtti. Yetkili, istifa kararının kesin olduğunu sözlerine ekledi. Yemen'de hükümetin istifasının ardından Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi'nin de istifa ettiği bildirildi.

İsminin açıklanmasını istemeyen üst düzey bir Cumhurbaşkanlığı yetkilisi, hükümetin istifasını sunmasının ardından Cumhurbaşkanı Hadi'nin de istifa ettiğini belirtti. Yetkili, Hadi'nin istifa gerekçesine ilişkin ise bilgi vermedi.

Halid Mahfuz Bahhah başkanlığındaki hükümetin, "Husi Ensarullah Hareketi'nin yönetime müdahale ettiği ve mutabık olunan anlaşmalara uymadığı" gerekçesiyle kısa bir süre önce istifasını Cumhurbaşkanı Hadi'ye sunduğu belirtilmişti.

MECLİS BAŞKANI İSTİFAYI KABUL ETMEDİ!

Yemen Meclis Başkanı Yahya Ali er-Rai'nin, Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi'nin istifasını kabul etmediği ve meclisi olağanüstü toplantıya çağırdığı bildirildi.

Parlamento kaynaklarından alınan bilgiye göre, Meclis Başkanı Rai, hükümetin ardından istifasını sunan Hadi'nin talebini geri çevirdi. Rai, gelişmeleri görüşmek üzere meclisi acil oturum düzenlemeye çağırdı.

Halid Mahfuz Bahhah başkanlığındaki hükümet, "Husi Ensarullah Hareketi'nin yönetime müdahale ettiği ve mutabık olunan anlaşmalara uymadığı" gerekçesiyle kısa bir süre önce istifasını Cumhurbaşkanı Hadi'ye sunmuştu.

Bahhah, istifa gerekçesini yazdığı açıklamasında, "Olanlar ve ileride gerçekleşecek olaylarda taraf olmamak, bizim dışımızdakilerin yaptıkları nedeniyle Allah ve halk önünde sorumluluk taşımamak için istifamızı sunmaya karar verdik" ifadesini kullanmıştı.

Hükümetin ardından kısa bir süre sonra istifa eden Cumhurbaşkanı Hadi, Meclis Başkanı Rai'ye sunduğı istifa dilekçesinde, "Barışçıl geçiş sürecine üstün gelen gelişmeler üzerine, uğruna birçok şeyi göze aldığımız hedefleri gerçekleştirmeye güç yetiremeyeceğimiz için sizden ve meclisinizden özür dileyerek Cumhurbaşkanlığı görevimden istifa ediyorum" açıklamasına yer vermişti.

İSTİFADAN VAZGEÇMEDİ!

Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından alınan bilgiye göre, siyasi partilerin talebiyle BM Yemen Özel Temsilcisi Cemal bin Ömer'in, Hadi'nin başkent Sana'nın Sittin Caddesi'ndeki görüşmesinden sonuç çıkmadı. Hadi, istifasında ısrarlı olduğunu ve kararından dönmeyeceğini belirtti.

SEBA BÖLGESİ ADEN'E KATILDIĞINI AÇIKLADI

Öte yandan ülkenin orta kesiminde yer alan Seba bölgesi, güneydeki Aden bölgesine katıldığını duyurdu.

Seba yerel idaresinden yapılan açıklamada, ülkede gerçekleşen "Husi devirimine" tepki olarak, gündeydeki Aden bölgesine katılma kararı alındığı ifade edildi.

Bu arada görgü tanıkları, Aden bölgesinde yer alan Mansura semtinde patlama seslerinin duyulduğunu ve çatışmaların başladığını aktardı.

DEVLET BAŞKANI ABLUKAYA ALINMIŞTI

Uzun süredir siyasi çatışmaların devam ettiği Yemen'de, Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi'nin Ofis Müdürü Ahmed Avad bin Mübarek'in 17 Ocak'ta kaçırılmasıyla artan gerginlik, Husilerin Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile Hadi'nin Sittin Caddesi'ndeki konutuna saldırısıyla daha da tırmanmıştı. Bu gelişmelerin ardından önceki gün, Husiler'in Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na girdiği iddia edilmişti.
Daha sonra Husi Ensarullah Hareketi ile Cumhurbaşkanı Hadi arasında, "anayasa taslağında değişikliğe gidilmesi, Barış ve Ulusal Ortaklık Anlaşması'nın uygulamaya geçirilmesi ve güvenlik alanında yaşanan sıkıntıların en kısa zamanda giderilmesi" konularında anlaşma sağlandığı açıklanmıştı. Ayrıca Husiler'in, bin Mübarek'i serbest bırakma teminatı verdiği ifade edilmişti.

İran yanlısı Husiler başkent Sana’da kontrolü ele geçirerek Riyad destekli Devlet Başkanı Hadi'yi ev hapsine aldı. Husiler 2 kent dışında tüm ülkede kontrolü ele geçirdiler.

HUSİLER ANLAŞMAYA RAĞMEN GİTMİYOR

YEMEN'de Husi Ensarullah Hareketi ile Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi'nin anlaşmaya varmasına rağmen, Başkanlık Sarayı ve Hadi'nin evinin çevresindeki Husi varlığı devam ediyor.

Sana'nın güneyindeki Sebin meydanında bulunan Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve Sittin caddesindeki konutun girişi ve çevresi Husilere bağlı silahlı militanlar ve tanklarla çevrili bulunuyor.

Husilerle anlaşmaya varılmasının ardından saray ve konut çevresindeki kuşatmanın sona ereceği söylenmesine rağmen, şu ana kadar her iki bölgede de Husi bekleyişi sürüyor.

yemen-husiler-başkanlik-sarayi.jpgHusiler Başkanlık sarayı önünde silahlarla bekliyorlar.

Cumhurbaşkanı Hadi'nin Ofis Müdürü Ahmed Avad bin Mübarek'in 17 Ocak'ta kaçırılmasıyla başlayan gerginlik, dünya medyasına ''Yemen'de darbe'' başlıklarıyla yansırken, yaşanan olaylar, ülkede siyasi krizin geleceği konusunda soru işaretlerine yol açıyor.

YEMEN SON DURUM

Yemen'in doğusundaki Marib vilayetinde kabile güçleri ile Ensarullah Hareketi (Husiler) mensupları arasında çıkan çatışmada 6 kişinin yaralandığı belirtildi.
Marib'deki kabile liderlerinden Şeyh Muhammed er-Radamani, Husilerin, Marib'in El-Arkub bölgesinde askeri karargaha baskın girişiminde bulunduğunu ifade ederek, ayrıca arabayla karargaha gitmekte olan bir kabile mensubunun Husilerin saldırısına maruz kaldığını kaydetti.

Kabile güçlerinin bu karargahın güvenliğine destek sağladığına dikkati çeken Radamani, söz konusu saldırının ardından taraflar arasında çıkan çatışmada 6 kabile mensubunun yaralandığını dile getirdi.

HUSİLERİN ALMAK İSTEDİĞİ KENT: MARİB

Yemen'in doğal gaz ve petrol yataklarına ulaşabilmek için kritik bir konumda bulunan Marib, Suudi Arabistan tarafından desteklendiği iddia edilen Sünni kabilelerin kontrolünde bulunuyor. Halihazırda Sa'da, Amran, Sana, El-Hudeyde, El-Muha, İbb ve el-Beyda'yı kontrolü altına alan Husilerin en önemli hedefinin ise "Marib'i ele geçirmek olduğu" ifade ediliyor.

KABİLE MENSUPLARI KAÇIRILDI

Öte yandan Husilerin başkent Sana'ya bağlı Erhab ilçesinde bazı evlere düzenlediği baskında 3 kabile mensubunun kaçırıldığı iddia edildi.

Yerel kaynaklardan alınan bilgiye göre, Husiler, sabah saatlerinde El-Bekleve köyünde bazı evlere baskın düzenleyerek Erhab kabilesine mensup 3 kişiyi kaçırdı.

BAŞKENTTE BOMBALI SALDIRI

Başkent Sana'da Ulusal Güvenlik Birimi (İstihbarat) ile Hava Kuvetleri'nde görevli iki subayın araçlarına kimliği belirlenemeyen kişiler tarafından bombalı saldırı düzenlendi.

Saldırıda herhangi bir can kaybı yaşanmazken, patlamanın tesiriyle araçlar ve çevre binalarda zarar meydana geldi.

YEMEN'DE NELER OLDU?

Mübarek'in 17 Ocak'ta kaçırılmasıyla başlayan gerginlik, Ensarullah Hareketi'ne bağlı silahlı güçlerin Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile Hadi'nin Sittin Caddesi'ndeki konutuna saldırısıyla tırmanışa geçti.

Başkent Sana'yı geçen yıl 21 Eylül'de kuşatarak kontrolü altına alan Husiler, ordu ve güvenlik güçlerini saf dışı bırakarak ülkedeki geçiş sürecine yeni bir ivme kazandırmıştı. Varılan anlaşma ile Ulusal Uzlaşı Hükümeti kurulmuş ve kriz geçici olarak durmuştu. Ancak geçen yıl Eylül'den bu yana Ensarullah Hareketi'nin diğer önemli illere yönelik ilerleyişi ve Hadi'nin otoritesini kabul etmeyen çıkışları, geçtiğimiz Pazartesi günü yeni bir krize dönüştü.

Husilerin lideri Abdülmelik el-Husi'nin her konuşmasında, Hadi'nin yönetimini ''Batı ülkelerinin karşısında aciz'' olarak nitelendirmesi, yaklaşan krizin habercisi olurken, militanların Saray ve Hadi'nin evini kuşatmasıyla, ülke basınında geçtiği şekliyle ''dönülmez bir yola'' girilmiş oldu.

Dün akşam itibariyle ''göz hapsinde tutulduğu'' iddia edilen Hadi, Husiler ile anlaşmaya vararak ''Cumhurbaşkanlığı'' makamını korumuş olsa da bazı kesimler, ''Hadi'nin siyasi kariyerinin sonuna geldiği''ni savunuyor.

HUSİLER İLE HADİ ARASINDAKİ ANLAŞMANIN MADDELERİ

Dün akşam saatlerinde varılan anlaşmanın ardından anlaşmanın içeriği ve Husilerin talep ettiği konular yapılan açıklama ile komuoyuna duyuruldu.

Cumhurbaşkanlığından yapılan yazılı açıklamada, Barış ve Ulusal Ortaklık Anlaşması'nı imzalayan siyasi oluşum temsilcilerine, devlet kurumlarına katılımın sağlanması için bir uygulama mekanizmasının oluşturulması çağrısında bulunuldu.

Husi Ensarullah Hareketi, Güney Hareketi ve "devlet kurumlarına katılımdan mahrum" diğer siyasi oluşumların, ulusal uzlaşı sözleşmesi uyarınca, adil dağılım gereği devlet kurumlarında tayin hakkı bulunduğu belirtilen açıklamada, en fazla bir hafta içinde ekleme ya da çıkarma yapmak suretiyle anayasa taslağında değişikliğe gidilmesi ve Şura Meclisi üye sayısının arttırılması için hazır olunduğu, Husilerin de Cumhurbaşkanı Ofis Müdürü Ahmed Avad bin Mübarek'i serbest bırakma teminatı verdiği ifade edildi.

Husilerin ayrıca, Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi'nin konutuna bakan tüm bölgelerden, Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve başkentte kontrol noktaları kurulan yerlerden çekilme sözü verdiği aktarılan açıklamada, hükümetin ve devlet kurumlarının görevlerini yeniden ifa etmeye başlaması, memurların ve özel sektör çalışanlarının işbaşı yapması, okul ve üniversitelerin açılması yoluyla başkent Sana'daki durumun normale dönmesi konularına değinildi.

HUSİLER KAÇIRDIKLARI MÜBAREK'İ VERMİYOR

Yemen Enformasyon Bakanı Nadiye es-Sekkaf, Husilerle anlaşmaya varılmasına rağmen, Bin Mübarek'in hala serbest bırakılmadığını belirtti.

Sekkaf sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, anlaşmaya rağmen Mübarek'in hala Husilerin elinde olduğunu ifade ederek, "Büyükler anlaşıyor ve onların altındakiler bedel ödüyor" ifadesini kullandı.

yemen-hadinin-evi-başkan-ev-hapsinde.jpgHusiler Cumhurbaşkanı Hadi 'nin evinin önünde tank bekletiyor.

ABD'DEN YEMEN AÇIKLAMASI

Yemen'de bunlar yaşanırken, ABD, ülkedeki krizin "barışçıl yollardan çözülmesi" yönünde açıklamalar yaptı.

ABD Başkanı Barack Obama Idaho’ya giderken, Air Force One uçağında gazetecilerin sorularını cevaplayan Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest, Obama’nın Yemen’deki gelişmelerle ilgili bilgilendirildiğini söyledi.

Yemen’deki önceliklerinin terörle mücadele olduğunu belirten Earnest, ABD’nin Yemen halkının siyasi farklılıklarını barışçıl yollardan çözmesini istediğini dile getirdi.

Earnest, ABD olarak anayasal süreci uygulama yollarını ararken, Cumhurbaşkanı Hadi’yi ve hükümetini desteklediklerini bildirdi.

Yemen'deki gelişmelerin ardından ABD Senatörü Dianne Feinstein, yönetime ülkedeki ABD büyükelçiliğinin hemen kapatılması çağrısında bulundu.

Earnest ise ABD personelinin güvenliğinin kendileri için her şeyden önemli olduğunu belirterek, sahadaki uzmanların ve Dışişleri Bakanlığı'nın durumu değerlendirdiğini aktardı. Earnest, eğer gerekli görülürse, büyükelçiliğin kapatılması da dahil, ABD vatandaşlarını korumak için gerekli tüm adımları atacaklarını kaydetti.
İnternet haber

Yemen'de isyancılar Başkanlık Sarayı'nı ele geçirdi
20 Ocak 2015



Yemen'in başkenti Sanaa'da Şii Husi militanları ve ordu arasında bu sabah yaşanan çatışmaların ardından militanlar kuşattıkları Başkanlık Sarayı'na girdiler.
Fransız haber ajansı isyancıların içeri girmeden önce Saray muhafızlarıyla kısa süre çatıştığı bilgisini geçti.
Reuters haber ajansı ise Yemen ordu komutanının Sarayı'ın ele geçirildiğini doğruladığı haberini verdi.
Baskın sırasında Devlet Başkanı Abdrabbuh Mansur Hadi'nin Başkanlık Sarayı'nda olmadığı belirtiliyor.
Sabah saatlerinde ordu ve militanlar arasında çatışma çıkmış ve sekiz kişinin hayatını kaybettiği bildirilmişti. Ardından taraflar arasında kısa süreli bir ateşkes yapıldı.
Başkanlık Sarayı'nın basılmasıyla birlikte bu ateşkesin de bozulduğundan endişe ediliyor.
Geçen haftadan bu yana Yemen'de şiddet olayları tırmanışta. İsyancılar daha önce Devlet Başkanı Abdrabbuh Mansur Hadi ile bir anlaşma imzalamış ve birlik hükümeti kurulduktan sonra yönetimini ele geçirdikleri başkent Sanaa'dan ayrılacaklarına söz vermişlerdi.
Ancak milisler şu ana kadar geri çekilmiş değil. Ülkenin çoğunlukla Sünni olan orta ve batı kesimlerindeki varlıklarını ise artırmış durumdalar.
Pazar günü Husi militanlarının Genelkurmay Başkanı'nı kaçırmasıyla birlikte ülkede gerilim iyice tırmanmıştı.
Husi militanları ne istiyor?
Yemen'in kuzeybatısında etkin olan Husiler, Şii mezhebinin Zeydiyye kolundan. 23 milyonluk Yemen nüfusunun yaklaşık üçte birini oluşturan Husiler,1970'li yıllara kadar Sünni çoğunluk ile sorunsuz biçimde birlikte yaşamıştı.
1970'lerde imam Bedrettin El Husi'nin Zeydiyye mezhebine vurgu yapmaya başlamasıyla birlikte özerklik ve yönetim içerisinde daha fazla söz hakkı istemeye başlayan Husiler, 2004'te taleplerini silahlı mücadeleye dönüştürdü.
2011'de ülkenin batısındaki Saada bölgesini kontrol altına alan Husiler, Devlet Başkanı Ali Abdullah Saleh'i istifaya zorlamıştı.
BBCT

Yemen'de ateşkes akşam saatlerinde sağlanabildi
19 Ocak 2015



Yemen'de sabah saatlerindeki çatışmaların ardından üzerinde anlaşıldığı açıklanan ateşkes akşam saatlerine doğru fiili olarak sağlanabildi
Dünya Bülteni/ Haber Merkezi
Yemen İçişleri Bakanı Celal er-Ruveyşan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı muhafızlarıyla Husi gruplar arasında ateşkesin başladığını bildirdi. Öğle saatlerine doğru üzerinde anlaşıldığı duyurulan ateşkes ancak akşam saatlerine doğru uygulamaya konulabildi.
Ruveyşan, resmi haber ajansı SABA'da yer alan açıklamasında, saray muhafızları ile Husiler arasında yaşanan çatışmaların durdurulması için Cumhurbaşkanı Abdurrabu Mansur Hadi'nin Danışmanı Salih es-Sammad'ın başkanlığında bir ateşkes komitesinin oluşturulduğunu söyledi. Ruveyşan, ateşkesin oluşturulan komitenin çalışmalarıyla başladığını belirtti.
Görgü tanıkları ise Husilerin, başkent Sana'nın kuzeyinde yer alan Cumhurbaşkanı Hadi'nin evine yakın bölgede tedbirlerini artırdıklarını ifade etti.
Yemen'de Cumhurbaşkanlığı Sarayı muhafızlarıyla Husi gruplar arasında sabah başlayan çatışmaların öğleye doğru durduğu açıklanmış ancak daha sonra yer yer devam ettiği haberleri gelmeye devam etmişti.
Bu gelişmelerin ardından Yemen Cumhurbaşkanı Hadi ve danışmanı Sammad ile yaptıkları toplantıdan çıkan Yemen Başbakanı Halid Mahfuz Bahhah'ın konvoyuna Husi gruplar tarafından ateş açıldığı, ayrıca Sammad ve Ensarullah Örgütü lideri Abdulmelik el-Husi'nin temsilcisi Mehdi el-Meşşat'ın içerisinde bulunduğu konvoya da başka bir silahlı saldırı düzenlendiğini ifade edilmişti.
BUGÜNKÜ OLAYLAR DARBE GİRİŞİMİ
Yemen Enformasyon Bakanı Nadia Sekkaf, başkent Sana'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na sabah saatlerinde Husi gruplar tarafından yapılan saldırıyı darbe olarak niteledi. Şehirde muhafız birlikleri ve Husi grupları arasında yaşanan çatışmalarda, henüz net olmamakla birlikte ilk belirlemelere göre 8 kişi öldü, 36 kişi ise yaralandı.
Yemen Enformasyon Bakanı Sekkaf Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Yemen resmi haber ajansı SABA'nın ve devlet televizyonu Yemen TV'nin artık devletin elinde olmadığını, Husilerin eline geçtiğini açıkladı.
Dünya Bülteni

Husiler Yemen'in başkenti Sana'yı ele geçirdi
21 Eyl 2014

Al Jazeera'nın haberine göre, Yemen’in kuzeyindeki dağlık bölgede 2004’ten beri merkez hükümet güçleriyle çatışan Husiler, başkent Sana’da kritik bölgeleri ele geçirdi.

Husiler Yemen Devlet Radyosu'nu ele geçirdi.

Başkent Sana’da Şii Husilerle Cumhurbaşkanı Müsteşarı Sünni Ali Muhsin el Ahmer'e bağlı hükümet güçleri arasındaki çatışmalar şiddetlendi. BM aracılığıyla ateşkes anlaşmasının imzalanmasına saatler kala Husiler başkent Sana'da Başbakanlık, Genelkurmay Başkanlığı, Merkez Bankası, Savunma Bakanlığı binalarıyla devlet radyosunu ele geçirdi. Çatışlamarda ilk belirlemelere göre 10 kişi öldü.

Al Jazeera muhabiri Hamdi Bikari'ye göre, Yemen İçişleri Bakanı Abdo El Turb, bakanlığa bağlı güvenlik güçlerine çatışmalara katılmamaları ve Husilere karşı savaşmamaları için çağrıda bulundu.

Reuters’a konuşan bir Husi lideri, Yemen ordusunun kendi cephelerini top atışına tutması nedeniyle saldırıya geçtiklerini belirtirken, “1. Kolordu Komutanlığı’nın güneyindeki bir askeri birimi ele geçirdik. Kolordu komutanlığına yönelik yoğun havan topu saldırılarımız sürüyor” dedi. Husilerin top atışına tuttuğu bu bölge Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na yakın bir konumda yer alıyor.

"Bizim savaşımız hükümetle değil"

Husilerin siyasi bürosundan Ali El Bahiti, Al Jazera’ya yaptığı açıklamada çatışmalara rağmen önümüzdeki saatlerde anlaşmanın imzalanacağını söyledi. Herkesi yeni hükümet etrafında birleşmeye çağıran Bahiti, “Yeni hükümet barış ve ateşkes anlaşmasını imzaladıktan sonra olacak” dedi. Husilerin neden devlet kurumlarına saldırdığı sorusunda da “Biz devletin kurumlarını korumaya çalışıyoruz. Bizim savaşımız, Yemen ordusuyla değil, hükümetle değil savaşımız isyan eden Ali Muhsin El Ahmer güçleriyle yürütülüyor” dedi.

Beklenen anlaşma imzalandı

BM Yemen Özel Temsilcisi Cemal Bin Ömer, Husilerin lideri Abdülmelik el Husi ile yaptığı görüşmelerin ardından ateşkes anlaşmasının pazar günü imzalanacağını duyurmuştu. Sana'da şiddetlenen çatışmalar kaygıları artırsa da, ülkeledeki siyasi krizi çözmeyi amaçlayan anlaşma imzalandı. Anlaşma, Husileri de kapsayan yeni ulusal birlik hükümetinin kurulmasını öngörüyor.

Başbakan istifa etti

Yemen Başbakanı Muhammed Salim Basendva da Yemen Devlet Başkanı Mansur Hadi’yi protesto etmek için istifasını açıkladı. Başbakan yaptığı açıklamada cumhurbaşkanını rejimi ve otoriteyi tek başına üstlenmek tek başına hareket etmek ve totaliter davranmakla suçladı. Mansur Hadi’nin siyasi kararları kimseyle paylaşmadığını iddia etti.

Husilerlerle savaşan Ali Muhsin El Ahmer Kimdir?

Husiler'le savaşan Ali Muhsin El Ahmer, Yemen Ordusu'nda tümgeneral. Aynı zamanda Devlet Başkanı Mansur Hadi'nin de askeri müsteşarlığını yapıyor. Ülkede güçlü bir askeri aktör olan El Ahmer, eski Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih zamanında da ülkenin en önemli ikinci adamı olarak görülüyordu. Suudi Arabistan'a yakın ve Sünni Vahhabiliği benimseyen bir asker. 2011'de Yemen devrimi sırasında protestolarda halkın yanında Yemen ordusuyla çatışmaları başlattı. Bu çatışmalar 2012'de Salih'i istifaya götüren süreçte Körfez ülkelerinin inisiyatifle sona erdi.

Husiler:

2004’ten beri merkez hükümet güçleriyle çatışan Husiler, Şiiliğin Zeydilik koluna mensup. Hazreti Ali’nin torunu Zeyd’in yolundan gidiyorlar. 7 ve 12 imam inancına sahip Şiiler’den farkları Hazreti Ali ile oğulları Hasan ve Hüseyin’in gerçek üç imam olduğunu savunmaları.
Kaynak: Al Jazeera

Yemen'de neler oluyor?
22 Oca 2015

Şii Husilerle Yemen ordusu arasında gerilim sürerken, Al Jazeera çatışmalarda kimin, ne çıkarı olduğunu ve çatışmada kilit rol oynayan aktörleri mercek altına aldı.

İran'ın yoğun desteğini alan Husiler, Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile Hadi'nin Sittin Caddesi'ndeki konutuna saldırdı.
Yemen'de dört aydır başkent Sana'yı elinde bulunduran Şii Husi isyancılar ile yönetim arasında anlaşmaya varıldı. Husilerin siyasi taleplerinin çoğu kabul edilmiş görünüyor.

Eylül ayında Sana'nın kontrolünü ele geçiren isyancı Husilerle Yemen silahlı güçleri arasında süren çatışmalar ülkeyi giderek derinleşen bir kaosa sürüklüyor.

Al Jazeera Yemen’deki son durumu ve aktörleri mercek altına aldı.

Ülkedeki son şiddet olaylarını ne tetikledi?

Husi militanlar Cumhurbaşkanlığı Ofis Müdürü Ahmet Avad Bin Mübarek'i kaçırınca Cumhurbaşkanı Abdurrabbu Mansur Hadi orduya başkentte güvenliği sağlamaları yönünde emir verdi. Bu Şii Husiler tarafından hükümetin Husi Halk Komitelerini yok etmeyi planladığı şeklinde yorumlandı.
Komiteler isyancılar tarafından geçen sene ele geçirilen şehirlerin caddelerinde konuşlanan Husi yanlısı militanlardan oluşuyor. Bu komiteler hükümet binalarının, havalimanının ve Başkanlık Sarayı'nın etrafında kontrol noktaları oluşturmuş durumdalar.

Husiler ilk başta bir hükümet kurulur kurulmaz güçlerini geri çekeceklerini açıkladılar. Daha sonra güçlerini başkentten çekmenin daha fazla istikrarsızlığa yol açacağını söyleyerek, bu kararlarından vazgeçtiler.

Sana'da şu anda kimler kilit rollerde?

2012 yılında seçimle işbaşına gelen Cumhurbaşkanı Mansur Hadi uluslararası kamuoyu tarafından büyük oranda destekleniyor. Sünni bir lider olan Hadi, Yemenli Sünnilerin desteğini almaya devam edecek. Ama genel olarak Hadi'nin zayıf ve etkisiz olduğu fikri hakim.

Husiler hiç kuşkusuz kuzey Yemen'deki en güçlü ve organize olmuş politik ve askeri grup. Kuzey'deki Saada'dan başkent Sana'nın güneyine kadar uzanan geniş bir bölgeyi kontrolleri altında tutuyorlar.

2011'de bir halk isyanıyla devrilen eski cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih'in, Husilerin de üyesi olduğu kuzeydeki Zeydi aşiretler ve üst düzey ordu komutanları arasında hâlâ güçlü bir etkisi var. Bazı iyi donanımlı seçkin Cumhuriyet Muhafızları birlikleri hâlâ ona sadakatle bağlılar.

Cumhurbaşkanı Hadi kendisini meşru bir lider olarak görürken, destekçileri Salih’i kutsal bir zat olarak görüyor. Devrik cumhurbaşkanı kendisini ziyaret edenlere, Yemen'in kendi yönetimi altında daha güvenli ve yaşanılır bir ülke olduğunu söylüyor.

Husi isyancıların kazanması ülke için ne anlama gelir?

Husiler kendilerini en azından şimdilik kimsenin alt edemeyeceği bir güç olarak görüyor. İpler onların elinde. Cumhurbaşkanı onlara danışmadan karar alamıyor. Resmi olarak Husiler amaçlarının kendileri gibi ‘azınlıkların hükümette temsil edildiği gerçek bir demokrasi getirmek olduğunu’ iddia ediyor.

Ama Husi yanlılarıyla konuştuğunuzda liderlerinin Peygamber katından inmiş olma erdemiyle Yemen'in lideri olmayı hak ettiği konusunda son derece inançlılar. Ama Şii Husiler yayıldıkça, çoğunluğu oluşturan Sünniler kendilerini tehdit altında hissediyor.

Sünniler Husileri İran politikalarını uygulamakla suçluyor. Bu durum zaten şiddet ve yoksullukla kuşatılmış ülkede mezhebe dayalı bölünme olasılığını arttırıyor.

Suudi Arabistan ve İran gibi bölgesel güçlerin Yemen’deki pozisyonu ne?
İran Şii Husilerin en büyük destekçisi. Geçmişte Yemen hükümeti, isyancılara İran tarafından gönderilen silahlara el koyduğunu açıklamıştı.

Son olarak İran'ın yoğun desteğini alan Husiler, Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile Hadi'nin Sittin Caddesi'ndeki konutuna saldırdı.

İran yönetimi Suriye, Irak ve Yemen'de kendisine yakın silahlı birliklerin olduğunu inkâr etmiyor.

İran'ın Yemen'deki etkisinden de bahseden İran Devrim Muhafızları Komutanı General Hüseyin Selami, Husi Ensar-ul Hizbullah'ın İslam Devrimi'nin temel prensipleriyle hareket ettiğini ifade etmişti.

Cumhurbaşkanı Hadi’yi güçlü biçimde destekleyen Suudiler Husilerin etkisinin artmasına net biçimde karşılar. 2009 yılında petrol zengini Suudi devleti Saada vilayetindeki Şii isyancılara karşı hava harekâtı düzenledi. Geçen sene de Husileri ‘terör örgütü’ ilan etti.

Riyad'lı yetkililer Husileri İran'ın bölgedeki temsilcisi olmakla suçluyor. Aşırı derecede varlıklı ve politik etkiye sahip olan Suudilerin Yemen'de kilit rol oynamayı sürdürmesi bekleniyor. Riyad daha önce İran’ı, ‘Yemen’den işgalci güçlerini çekmesi’ konusunda uyarmıştı.

Bölgenin güçlü Sünni devleti Suudi Arabistan ve güçlü Şii devleti İran arasında gergin olan ilişkiler, Yemen'in yıkıcı bir mezhep çatışmasına sürükleneceği kaygısına neden oluyor.

Son durum Yemen halkı için ne anlama geliyor?

Yemen'in yarısı yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Halk yıllarca savaşlara ve istikrarsızlığa göğüs germek zorunda kaldı. Ekonomi zayıflıyor ve gelecek belirsizliğini koruyor. Arap Yarımadası'nda faaliyet gösteren El Kaide güçleri Husi karşıtlığının yükselişte olduğu Sünni bölgelerinde yayılmak için bu durumu kullanabilir.
Kaynak: Al Jazeera
_________________
Bir varmış bir yokmuş...


En son Alemdar tarafından Pzr Eyl 18, 2016 9:33 pm tarihinde değiştirildi, toplam 16 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Pts Nis 09, 2012 7:02 pm    Mesaj konusu: Yemen'de askeri karakola saldırı Alıntıyla Cevap Gönder

Yemen'deki bombalı eylemi el-Kaide üstlendi



YDH'nin haberine göre- Yemen’de bugün düzenlenen ve 96 kişinin ölümüne ve 300’den fazla kişinin yaralanmasına sebep olan şehaset eylemini el-Kaide üstlendi.

Çin resmi haber ajansı Xin Hua’nın bildirdiğine göre el-Kaide bir bildiri yayımlayarak bugün Yemen’in başkenti Sana’da düzenlenen şahadet eylemini üstlendi. El- Kaide tarafından yayımlanan bildiride, eylemin “Yemen güvenlik güçlerinin halka karşı işlediği cinayetlere bir cevap olarak” gerçekleştirildiği bildirildi.

Bombalı araçla şehadet eylemi düzenleyen militanın kuzey ve güney Yemen’in birleşmesinin yıldönümü münasebetiyle yarın düzenlenecek törenler için resmi geçit provasının yapıldığı yerde aracını patlatması sebebiyle ölü ve yaralı sayısının fazla olduğu bildirildi.
haber1001

Yemen'de askeri karakola saldırı
9 NİSAN 2012

Yemen'de yetkililer El Kaide ile ilişkili bir grubun militanlarının saldırısında en az 4 askerin öldüğünü söylüyorlar.
Açıklamaya göre Ensar eş-Şeria militanları Aden'in 120 kilometre kuzey batısında, Abyan eyaletindeki Lawdar kasabası yakınlarında saldırdı.

İslamcı militanlar geçen yıl Abyan eyaletinin bazı bölgelerinde kontrolü ele geçirmeye başladı.

Güvenlik güçleri militanları buralardan püskürtme çabalarında başarılı olamadı ve ağır kayıplar verdi.

Geçen ay Ensar eş-Şeria militanları tarafından gerçekleştirilen bir dizi intihar saldırısı ve silahlı baskında çoğu asker 100'ü aşkın insan öldü.
BBCT

Yemen'de göstericilere yine ateş açıldı
16 EKİM 2011

Yemen'de hükümet karşıtı protestocuların düzenlediği yürüyüşe güvenlik güçleri yine silahla müdahale etti.
Doktorlara göre, göstericilerin üzerine açılan ateşte 4 kişi hayatını kaybetti, bir çok kişi de yaralandı.

Görgü tanıkları, başkent Sana'da bugün yapılan ve Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih'in istifasını isteyen on binlerce kişinin katıldığı yürüyüş sırasında askerler ateş açtı.

Dün de benzer bir gösteride 12 kişi ölmüş, 80 kişi de yaralanmıştı.
Cumhurbaşkanı Salih sekiz aydır istifasını isteyen gösterileri bastırmaya çalışıyor.
Salih şu ana kadar Batılı ülkelerin yaptığı 33 yıllık iktidarına son verme çağrısına karşı koymayı başardı.
Bugünkü yürüyüş Eylül başında çatışmaların çıktığı bölgede düzenlendi.
Yürüyüşün yapıldığı caddeleri ablukaya alan hükümete bağlı birliklerin müdahalesi yine sert oldu.
Gaz bombası ve keskin nişancıların yüksek binalardan açtığı ateşle ortalık savaş alanına dönerken, hastane kaynakları ölü sayısının artabileceğini belirtiyor.
Salih geçen ay, tedavi gördüğü Suudi Arabistan'dan, ülkesine sürpriz geri dönüş yapmıştı.
Salih cumhurbaşkanlık sarayına açılan topçu ateşinden yara almış, tedavi görmek üzere Suudi Arabistan'a gitmişti.
Salih protestolar ve bazı ordu birimlerinin ayaklanmasıyla karşı karşıya.
Basra Körfezi ülkelerinin arabuluculuğuyla, Salih'in görevi bırakmasına ilişkin bir anlaşma sağlanmış ancak Salih bunu imzalamayı reddetmişti.
Bu anlaşma uyarınca Salih yargıdan muaf olması karşılığı yetkilerini yardımcısına devrederek iktidardan çekilecekti.
Salih Eylül ayı sonlarında ülkesine dönüşü ardından verdiği ilk mülakatta, yerini alacak kişi için yapılacak seçimde rakiplerinin aday olması halinde, iktidardan çekilmeyeceğini söylemişti.
BBC

Yemen'de Batıcı Diktatör Salih Halk ayaklanmasını şiddet kullanarak bastırmaya çalışıyor: En az 9 ölü
11 KASIM 2011
Yemen'de Batıcı Diktatör Abdullah Salih'e bağlı güçlerin ülkenin üçüncü büyük kenti Taiz'de hükümet muhalifi aşiret üyelerinin üzerine topçu ateşi açması sonucu ölü sayısının en az dokuz kişiye tırmandığı bildiriliyor. Onlarca kişinin de yaralandığı bildiriliyor.

Görgü tanıkları, Batıcı Diktatör Salih'e bağlı askerlerin protestocu bir kalabalığın toplandığı kent merkezine top ateşi açtığını ve ölenler arasında iki çocuğun da bulunduğunu söylüyor.

Yemen'in üçüncü büyük kenti, Batıcı Diktatör Salih karşıtı protesto gösterilerinin en yoğun yaşandığı yer olarak biliniyor.

Görgü tanıkları, kent merkezinde onbinlerce kişinin rejim aleyhtarı gösteri yaptığı sırada top ateşi açan birliklerin, Batıcı Diktatör Salih'in oğlu Ahmed'in komuta ettiği Cumhuriyet Muhafızları olduğunu aktardı.

33 yıldır ülkeyi yöneten Batıcı Diktatör Abdullah Salih'e karşı protesto gösterileri ocak ayından bu yana devam ediyor.
Muhabirler, Taiz'de her hafta cuma namazından sonra hükümet karşıtlarının protesto gösterilerinin aksamadan sürdüğünü söylüyorlar.
haber1001

Yemen'de üst düzey bir güvenlik görevlisi öldürüldü
16.11.2011 Yemen'in Aden şehrinin güneyindeki bir limanda üst düzey güvenlik görevlisinin, kimliği henüz belirlenemeyen silahlı bir kişi tarafından öldürüldüğü bildirildi.
Yetkililer, Albay Abdülhekim el Kadi'nin kalabalık bir markette vurulduğunu, suikastçının ise kaçmayı başardığını belirtti. Albay El Kadi'nin olay yerinde öldüğü ifade edildi. haberderyası

Yemen'de Çatışma: En az 35 Asker Öldü

Yemen'de El Kaide militanları ile askerler arasında çıkan çatışmada en az 35 asker öldü.

Çatışmada onlarca askerin yaralandığı, ölü sayısının artabileceğini bildirildi.

El Kaide militanları Pazar günü sabah saatlerinde Zinjibar'ın Abyan kentindeki askeri üslere iki feda eylemi düzenlemiş ve Yemen ordusuna ağır kayıplar verdirmişti,
haber1001

Yemen'de Suudi diplomat kaçırıldı
28 MART 2012

Suudi Arabistan'ın Yemen'deki konsolos yardımcısı güneydeki Aden kentinde evinin önünden kaçırıldı.

Aden'in Manura yöresi polis yetkilileri, konsolos yardımcısı Abdullah el-Halidi'nin arabasına binmek üzereyken silahlı kişilerce başka bir araca bindirilerek kaçırıldığını bildirdi.

Yemen'de gerilim yüksek
24 EYLÜL 2011

Yemen Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih'in ülkesine dönmesi ardından başkent Sana'da en az 17 muhalif gösterici öldürüldü.

Görgü tanıkları kentin ana meydanındaki göstericilere, Salih'e bağlı güvenlik güçleri tarafından saldırıldığını söylüyor.
Salih, Haziran ayında cumhurbaşkanlığı sarayında uğradığı saldırıda yaralanmasından bu yana Suudi Arabistan'da tedavi görüyordu.

Görevden ayrılması talepleri ile karşı karşıya olan Salih'in üç ay aradan sonra ülkesine dönüşünün çatışmaları artırmasından endişe ediliyor.

Salih'in dönüşü, 33 yıllık iktidarı aleyhindeki protestoların yeniden şiddetlendiği bir döneme rastlıyor.

Dokuz aydır süren gösterilerde yüzlerce kişinin ölümüne ve ülke siyasetinin temel direğini oluşturan aşiretler, hatta ordu içindeki kamplaşmaya rağmen, Salih istifa çağrılarına direniyor.

Muhabirler Salih'in ülkesine dönüşünün iç savaş ihtimalini artırdığı kanısında.

Yemen Televizyonu, Salih'in başkent Sana'ya dn sabaha karşı özel bir uçakla döndüğünü duyurdu.

Ancak buna ilişkin yeni bir görüntü yayınlanmadı ve ayrıntılı bir açıklama yapılmadı.

Televizyonda Salih'in sadece eski görüntüleri gösterildi; kahramanlık marşları çalındı.

Başkentte kamp kuran muhaliflerle yönetime bağlı güvenlik kuvvetleri arasında çatışmalar son günlerde yeniden alevlendi.

Salih'in yandaşı kuvvetlerin karşısında, Mart ayında muhalefet safına geçen bir generale sadık birlikler var.
BBC

Yemen'de Protestolar Sürüyor
28 Eylül 2011
İç karışıklıklarla sarsılan Yemen'de sular durulmuyor. Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih'in ülkeye dönüşünü protesto için binlerce kişi başkent Sana sokaklarını doldurdu. Cumhuriyet Muhafızlarından 100'den fazla asker de, Salih karşıtlarına katıldı.

Yaklaşık üç ay Suudi Arabistan'da tedavi gördükten sonra ülkeye dönen Salih'i protestolar sürüyor. Binlerce kişi Sana'daki kent merkezinde toplandı.

Gösteriler sürerken çarpıcı bir gelişme daha yaşandı. Yemen'de ordu içindeki bölünme daha netleşti.
Devlet Başkanı'na bağlı Cumhuriyet Muhafızlarına mensup 100'den fazla asker, Salih'i sivillere yönelik soykırımla suçladı ve Tümgeneral Ali Muhsin el-Ahmar'a bağlı Salih karşıtı kuvvetlere katıldı.

Sana'nın kuzeyinde ise, Yemen ordusuna ait bir savaş uçağı bölgedeki muhaliflerce düşürüldü, uçağın pilotu da rehin alındı.
TRT

Yemen'de Batıcı diktatör Salih'in uçakları kendi askerlerini vurdu: En az 30 Ölü
Ekim 2011

Yemen savaş uçakları, yanlış istihbarat üzerenine Zincibar yakınlarında bir okulu bombaladı, o sırada okulda bulunan en az 30 asker öldü.

Yemen hava kuvvetlerine bağlı savaş uçakları, ülkenin güneyindeki Zincibar kenti yakınlarında bir okulun El Kaide militanlarının eline geçtiği yolundaki yanlış istihbaratın ardından okulu yerle bir etti.
Oysa o sırada okulda El Kaide ile çatışmadan dönen Yemen askerleri vardı.
haber1001

Yemen'in Batıcı diktatörü Salih çekileceğini söylüyor
8 EKİM 2011

Yemen'in Batıcı Diktatörü Ali Abdullah Salih 'önümüzdeki günlerde' iktidarı ayrılacağını söyledi.
Salih geçmişte defalarca istifaya hazır olduğu mesajı vermiş ancak son anda bundan vazgeçmişti.
Salih geçen ay, tedavi gördüğü Suudi Arabistan'dan, ülkesine sürpriz ger, dönüş yapmıştı.
Salih cumhurbaşkanlık sarayına açılan topçu ateşinden yara almış, tedavi görmek üzere Suudi Arabistan'a gitmişti.
Salih protestolar ve bazı ordu birimlerinin ayaklanmasıyla karşı karşıya.
haber1001

Yemen'de bomba yüklü araçla düzenlenen şehadet eyleminde 8 asker öldü
24 Temmuz 2011
Güneydeki liman kenti Aden'de düzenlenen eylemde 15 askerin de yaralandığı haber veriliyor.

Eylemin son dönemde bölgede eylemlerini artıran El Kaide tarafından düzenlenmiş olabileceği bildiriliyor.

Muhalefetten BM'nin Diyalog Önerisine Ret

Öte yandan Yemen muhalif partiler koalisyonu, Birleşmiş Milletler'in diyalog önerisini reddetti.

Koalisyon partileri liderleri, Birleşmiş Milletler temsilcisi Cemal Bin Ömer'e, Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih'in yetkilerinin, Devlet Başkan Vekili Abdurabbu Mansur Hadi'ye tam devri gerçekleşmeden iktidar partisi ile herhangi bir diyaloğa girilmeyeceğini iletti. haber1001

Yemen yine karıştı çok sayıda ölü var
28 Temmuz 2011
Yemen'in başkenti Sana yakınlarında ordu ile aşiret üyeleri arasında çatışma çıktığı, onlarca kişinin öldüğü bildirildi. Ordu güçleri hava destekli operayonlar yapıyor.

Yemen'in başkenti Sana yakınlarındaki Arhab bölgesinde ordu ile aşiret üyeleri arasında çatışma çıktığı, onlarca kişinin öldüğü bildirildi.

Ordu başkente 20 km uzaklıktaki bölgeye hava harekatı düzenlerken Sana semalarında savaş uçakları gözleniyor.

Bazı internet siteleri ve yerel gazeteler bölgede çıkan çatışmaların yeni olmadığını, güvenlik güçlerinin aylardır bölgeyi havadan bombardımana tuttuklarını iddia ederken, muhalif General Ali Muhsin'e bağlı birliklerin sivil kıyafetler içinde ordu ile mücadele içine girdikleri de bölgeden gelen haberler arasında.

Arhab'da bulunan ve Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih'in oğlu Ahmed Salih'in komutasındaki Cumhuriyet Muhafızlarına bağlı mekanize birliklerin Sana'daki birliklerle birleştirilmesinin muhaliflerce istenmediği ve söz konusu askeri geçişin engellenmesi için bölgede yoğun çatışmaların yaşandığı aktarılıyor. haber10

Yemen’de Çatışmalar: 40 Ölü
30 Temmuz 2011
Yemen'in güneyinde askerlerle El Kaide militanları arasında çıkan çatışmalarda 40 kişi öldü.

Yerel yetkililerin verdiği bilgiye göre, Zincibar yakınlarında askerlerle militanlar arasında çıkan çatışmada ikisi albay olmak üzere 6 asker öldü. Çatışmada, 5 militan da öldürüldü.

Zincibar yakınlarındaki bir köyde aşiret mensupları ile militanlar arasındaki çatışmalarda ve Yemen hava kuvvetlerine ait savaş uçaklarının bombardımanı sırasında yanlışlıkla 29 hükümet yanlısı aşiret üyesi hayatını kaybetti. TRT

Yemen'de askerle Ahmar aşireti çatıştı
5 Ağustos 2011
Yemen'in başkenti Sana'da hükümete bağlı askeri güçleri ile Ahmar aşireti arasındaki çatışmalar yeniden alevlendi.

Sana'nın kuzeyindeki Hasaba Mahallesi'nde akşam saatlerinde çıkan çatışmalar iki saat sürdü.

Görgü tanıkları, iftar saatine yaklaşıldığında cumhuriyet muhafızlarına bağlı zırhlı araçlarla çok sayıda askerin mahalleyi abluka altına aldığını ve çatışmaların bir anda patlak verdiğini bildirdi.

Yoğun top atışları şeklinde başlayan çatışmalara ara verilirken, bölgedeki hareketliliğin dün başladığı ifade ediliyor.

Hasaba Mahallesi, Mayıs sonlarında ordu ile Şeyh Sadık El Ahmar'a bağlı Haşid kabilesi mensubu silahlı gruplar arasında yaşanan çatışmalara sahne olmuş, çatışmalar Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih'in sarayına yapılan saldırı ile sonlanırken, yaklaşık 400 kişi hayatını kaybetmiş ve yüzlerce kişi evsiz kalmıştı. haber10

Yemen'de suikast girişimi: 10 yaralı
20 Ağustos 2011

Yemen'da bir albaya yapılan suikast girişiminde 10 kişi yaralanırken; saldırının el Kaide tarafından gerçekleştirildiği iddia ediliyor haber10

Aden'de düzenlenen şehadet eyleminde 3 asker öldü, 7 asker yaralandı
04 Eylül 2011
Bir yetkili, eylemcinin, kullandığı aracı Aden'in kuzeydoğu girişinde yer alan el Aalam kontrol noktasında infilak ettirdiğini belirtti.
Saldırıda 3 askerin öldüğü, 7 askerin yaralandığı kaydedildi.
haber1001

Yemen'de çatışmalar şiddetlendi
20 EYLÜL 2011

Yemen'in başkenti Sanaa'da güvenlik güçleriyle hükümet karşıtları arasındaki çatışmaların üçüncü gününde altı kişinin öldüğü bildirildi.
Görgü tanıklarına göre, onbinlerce protestocunun "Değişim Meydanı"nda kurduğu çadırlara ateş açıldı. Kampa havan mermisi isabet etmesi sonucu iki kişinin öldüğü haber veriliyor.

Diğer kentlere de sıçrayan çatışmalarda üç gün içindeki ölü sayısının 50'yi aştığı haber veriliyor.
Göstericiler, Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih'e destek verdiği gerekçesiyle Körfez İşbirliği Konseyi ve Suudi Arabistan'ı protesto ediyordu. Protestocular, aylardır, 1978'den beri iktidarda olan Salih'in istifasını istiyor.
Başkanlık Sarayı'na Haziran'da düzenlenen bir saldırıda ağır yaralanan Salih, o zamandan beri Suudi Arabistan'da. İstifa çağrılarını reddeden Salih, Yemen'e döneceğini söylüyor.
Pazar günü yeniden alevlenen çatışmalarda, binaların tepesine yerleştirilen keskin nişancıların göstericilere ateş açtıkları belirtiliyor.
BBC

Yemen lideri Salih üç ay sonra ülkesinde
23 EYLÜL 2011
Görevden ayrılması talepleri ile karşı karşıya olan Yemen Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih, üç ay aradan sonra ülkesine döndü.
Salih, Haziran ayında cumhurbaşkanlığı sarayında uğradığı saldırıda yaralanmasından bu yana Suudi Arabistan'da tedavi görüyordu.

Salih'in dönüşü, 33 yıllık iktidarı aleyhindeki protestoların yeniden şiddetlendiği bir döneme rastlıyor.
Dokuz aydır süren gösterilerde yüzlerce kişinin ölümüne ve ülke siyasetinin temel direğini oluşturan aşiretler, hatta ordu içindeki kamplaşmaya rağmen, Salih istifa çağrılarına direniyor.
Salih aylardır, Riyad'dan Yemen'e en kısa zamanda döneceğini söylüyordu.
Yemen Televizyonu, Salih'in başkent Sana'ya sabaha karşı özel bir uçakla döndüğünü duyurdu, ancak buna ilişkin yeni bir görüntü yayınlanmadı. Ayrıntılı bir açıklama da yapılmadı.
Televizyonda Salih'in sadece eski görüntüleri gösterildi; kahramanlık marşları çalındı.
Gösterilere hız verme çağrısı

Salih'in dönüşünün çatışmaları şiddetlendirmesinden endişe ediliyor.
Muhalif gösterilerin organizatörlerinden Muhammed el Asl "Şiddetin tırmanacağı kesin, ama bırakalım gelsin. Gelsin de suçları dolayısıyla yargılansın." dedi.
Salih karşıtları Cuma namazı sonrası gösteriler düzenlenmesi çağrısında bulundu.
Başkentte kamp kuran muhaliflerle yönetime bağlı güvenlik kuvvetleri arasında çatışmalar son günlerde yeniden alevlendi.
Salih'in yandaşı kuvvetlerin karşısında, Mart ayında muhalefet safına geçen bir generale sadık birlikler var.
Pazar gününden bu yana, göstericilere karşı şiddet kullanılması sonucu çoğu silahsız protestoculardan oluşan 80 kişi öldü.
Sana Üniversitesi önünde, eylemcilerin 'Değişim Meydanı' adı verdiği alana dün gece havan topları atılması sonucu, en az bir kişinin daha öldüğü haber veriliyor.
Bugün de makineli tüfek seslerinin yoğunlaştığı bildiriliyor.
Cumhurbaşkanı Salih'in görevden ayrılması ya da yetkilerinden feragat etmesi ile bir reform süreci başlatılmasına yönelik girişimler ise şimdiye dek sonuç vermedi.
Hükümet Salı günü Batılı heyetlerle görüşmeler sonrasında ateşkes ilan edileceğini bildirmişti, ancak silahlar sadece bir kaç saatliğine sustu.
BBC

Yemenli Muhalif Lider: Türkler’den çok şey öğrendik
22 Mart 2011



Yemen’de kanlı bir ayaklanma yaşanıyor. Ntvmsnbc’ye konuşan muhalif liderlerden Abdullah Zindani birkaç gün içinde devlet başkanının devrileceğini iddia etti ve ekledi: Libya gibi olmayız çünkü Türklerden çok şey öğrendik.

Tunus'ta başlayıp Mısır’a sıçrayan isyan dalgasının son durağı olarak Libya gösteriliyor. Kaddafi yönetimine karşı başlatılan operasyon nedeniyle tüm gözler bu ülkenin üzerinde Oysa, Libya’ya düzenlenen harekatın gölgesinde kalan bir başka isyan ateşi de Arap Yarımadası’nın en güneyinde haftalardır yanıyor, hem de son günlerde kanlı çatışmaların gölgesinde.

Henüz Mısır’da Mübarek iktidarını korumaya çalıştığı günlerde Yemen’de üniversite öğrencilerinin başlattığı gösteriler 30 yıldan fazladır ülkenin başında bulunan Ali Abdullah Salih’in koltuğunu sallıyor. Geçtiğimiz Cuma günü başlayan çatışmalarsa artık Yemen’de kritik viraja girildiği yorumlarına neden oluyor. ntvmsnbc, Libya’nın gölgesinde kalmış Yemen’deki isyanını, muhalif liderlerden Abdullah Zidani’yle konuştu.

Abdullah Salih’in günlerinin sayılı olduğunu iddia eden Zidani, Yemen’in yeni bir Libya olmayacağında ısrarlı. “Çünkü” diyor Zidani, “biz Türkler’den çokşey öğrendik.

ŞİİLER’İN DEĞİL TÜM HALKIN ‘DEVRİMİ’

ntvmsnbc: Haber jansları Yemen’le ilgili geçtikleri haberlerinde Şii muhalefetten bahsediyor. Ülkede yaşanan ayaklanmanın sebebi sadece yolsuzluk ve yoksulluk muydu? Yoksa Yemen içindeki mezhepsel ve etnik farklılıklar da yaşananlarda rol oynadı mı?

Abdullah Zindani: Öncelikle şunun altına çizmeliyim. Islah Partisi, parlamentoda 60 milleetvekiliyle ülkedeki en güçlü muhalif partisidir. Bunun dışında da çeşitli muhakllif partiler var. Parlamentoda ise sadece bir Şii milletvekili var. Yani ülkedeki muhalefeti Şiiler’e indirgemek doğru olmaz. Şu an yaşanan devrim bir parti, mezhep ya da siyasi görüş devrimi değildir. Tüm halkın katıldığı bir devrimdir.

Ayrıca mezhep ayrılığını Yemen’de kışkırtan Devlet Başkanı Salih’in kendisidir. Salih,iktidardakalabilmekiçin bir taraftan bazı Şii grupları destekledi, bir taraftan da Selefiler’i ve ayrılıkçıları destekledi. Örneğin ülkenin kuzy batısındaki Şii Husiler’i Suudiler’i korkutmak ve desteklerini almak için kullandı, onlarla çatışma yaşandı ama el altından destekledi.

İSYAN ÜNİVERİSTEDE BAŞLADI

ntvmsnbc: Yemen’deki ayaklanmanın başlangıcına gelirsek, bugüne kadar Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yaşanan isyan hareketlerinde genellilkle başkentteki ana meydan gösterilerin merkezini teşkil etti. Yemen’de ise Sana Üniversitesi merkezdi, ve en azından başlangıçta öğrenciler gösterilerin ön saflarındaydı. Ayaklanma nasıl başladı ve Yemen’in farkı neydi?

Abdullah Zindani:Tunus’ta yaşananlardan ve olayların Mısır’a sıçramasından sonra Salih kent merkezinde bazı tedbirler aldı. Sivil giysiler giymiş ordu mensuplarını Özgürlük Meydanı’na yolladı ve buraya çadırlar kurarak göstericilerin meydana gelmelerini engelledi. Göstericiler de bu durumda Sana Üniversitesi’nin bulunduğu alana yöneldiler.

Önceleri gösteriler sadece üniversite meydanında yapılıyordu. Ancak zamanla göstericilerin sayısı arttı ve meydanın çevresindeki cadde ve sokaklara taştılar. Bu durum Salih’i daha fazlasıyla kızdırdı ve Cuma günü çevre binalardan göstericilere ateş açmaya başladılar.

‘ORDU YANIMIZDA’

ntvmsnbc: Son duruma gelirsek. Ayaklanmanın başladığı günlerden itibaren zaman zaman çatışmalar hatta ölümler yaşanmıştı. Ancak Cuma günü adeta işin boyutu değişti ve 50’den fazla insan çatışmalarda hayatını yitirdi. Hafta sonu boyunca da ölümlere sebep olan çatışmalar devam etti. Son olarak da tankların kent merkezine girdiği haberleri geldi.Yemen’de son durum ne?

Abdullah Zindani: Cuma günü öldürülen 56 kişi ya kafalarından, ya boyunlarından ya da göğüslerinden vuruldular. Bunları vuranlar da çatılara yerleştirlen keskin nişancılardı. İşte bu görüntüler çok şeyi değiştirdi. Ordu mensuplarının vicdanlarını titretti ve tavırlarının değişmesine neden oldu. Aynı şekilde tüm kabile reisleri, aydınlar ve yurt dışındaki Yemen büyükelçilerinin tavrı kesin olarak değişti.

Burada bir şeyi açıklamak istiyorum. Yemen’de ordunun durumu farklıdır, ordu savunma bakanlığına bağlı değildir ve komutanlar eskiden beri toplumda ağırlığı olan insanlardan seçilir.

Bu komutanların başında da Ali Muhsin ve El Ahmar geliyor. Devlet Başkanı Abdullah Salih ordudaki bu durumu değiştirmelk için çok çalıştı. Başında kendi oğlunun ve yeğenlerinin bulunduğu ayrı birlikler kurmaya çalıştı. Ama orduyu ve başındaki komutanları pasifize etmeyi başaramadı. Bu iki komutan ülkenin hemen tamamını kontrol ediyor ve ikisi de muhalif saflara geçti.

‘SALİH’İN GÜNLERİ SAYILI’

ntvmsnbc: Devlet başkanı nereyi kontrol ediyor öyleyse?

Abdullah Zindani: Salih’in kontrol ettiği bir bölge yok. Sadece cumhuriyet muhafızları onun denetiminde. Bugün gelen haberlere göre onlar arasında da görüş ayrılıkları başladı. Zaten öteden beri Abdullah Salih’in yönetimde sadece şehir merkezleri vardı.

Taşrada kabilelerin kuralları geçer. Ve şu an şehirler de onun kontrolünden çıktı. Bugün sadece başkanlık sarayı denetiminde. Yemen halkı çıkmasına izin vermiyor. Bir kaç gün içinde Yemen’de kesin bir değişim olacak. Ordu kuvvetlerinin isyancılara katıldıklarını açıklaması Yemen’de değişimin yüzde yüz olduğunu delilidir.

YA SUUDİ ARABİSTAN MÜDAHALE EDERSE?

ntvmsnbc: Salih’in köşeye sıkıştığını söylüyorsunuz. Gösterilerin yaşandığı bir başka ülke olan Bahreyn’de geçtiğimiz hafta yönetim Suudi Arabistan’da destek istedi ve Suudi askerler de Bahreyn’e girdi. Son çare olarak Salih’in de benzer şekilde Suudi askerlerini ülkeye çağırması mümkün mü? Ve böyle bir durumda neler yaşanır?

Abdullah Zindani: Kesinlike Suudi Arabistan, böyle bir talebi kabul etmez çünlü Salih’in yalancının biri olduğunu çok iyi biliyorlar. Ben hiç bir ülkenin Salih’e yardım edeceğini düşünmüyorum. Çünkü Yemen’in coğrafiözelliği bir dış müdahaleye izin vermez.

Coğrafya son derece sarp ve Yemen’in insanları da Türkler’den çok şey öğrendiler. Osmanlı zamanında onları Türk kuvvetleri eğitmişti. Dağ savaşlarının nasıl yapıldığını çok iyi biliyorlar. İngilizler Yemen’i ele geçirmeye çelıştılar ancak sadece kıyıdaki Aden’i ele geçirebildiler, iç bölgelerde tutunamadılar. Ayrıca Yemen halkı silahlı bir halktır.

Suudi Arabistan ordusu geçmişte küçük bir grup olan Husiler’i bastırmaya çalıştı ama ordu hezimete uğradı. Suudiler Abdullah Salih için bir kez daha bu duruma düşmek istemez.
NTVSNBC

Yemen'de aşiret üyeleriyle asker çatıştı: 8 ölü

Yemen'in güneyindeki Lehc vilayetinde silahlı aşiret üyeleriyle Yemen Cumhuriyet Muhafızları arasında çıkan çatışmada 8 kişi öldü
22 Nisan 2011
Bir güvenlik görevlisi, 5 kişinin de yaralandığı çatışmalarda ölenlerin 6'sının asker olduğunu belirtti.

Aşiret kaynakları, ordunun, dağ köyü Labus'taki bir Cumhuriyet Muhafızı birliğini başka bir yere konuşlandırmayı reddetmesiyle başlayan tartışmanın çatışmaya dönüştüğünü bildirdi.

Aşiret üyeleri, askerlerin varlığını provokasyon olarak değerlendiriyor.
habertürk

Yemenli askerler protestoculara ateş açtı
25 NİSAN 2011

Yemen'in güneyindeki Taiz kentinde güvenlik güçleri, Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih'in derhal istifa etmesi talebiyle toplanan binlerce göstericinin üzerine ateş açtı.

Görgü tanıkları, yoğun silah sesleri duyulduğunu, kalabalığın üzerine göz yaşartıcı bomba atıldığını ve en az 10 kişinin yaralandığını bildirdi.
Protestocuların, Körfez İşbirliği Konseyi tarafından hazırlanan plana öfkelerini dile getirmek üzere toplandıkları bildirildi.
ABD'nin de desteklediği plana göre Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih, yargı muafiyeti sağlanması karşılığında bir ay içinde görevi bırakacak.
BBC

Yemen'de Yine Kan Döküldü

11.05.2011
Yemen'in başkenti Sana'da protestocuların üzerine güvenlik güçlerinin ateş açması sonucu 3 kişinin öldüğü, onlarca kişinin de yaralandığı bildirildi.

Yemen’de protesto gösterilerinde yine kan döküldü. Başkent Sana’da binlerce protestocunun üzerine güvenlik güçlerinin ateş açması sonucu en az 3 kişinin öldüğü, onlarca kişinin yaralandığı bildirildi.
Taiz kentinde ise 2 gösterici keskin nişancı ateşiyle öldürüldü, onlarca yaralı var.

Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih’in istifasını isteyen göstericiler, başkent Sana’da devlet binalarına doğru yürümek istedi. Güvenlik güçlerinin kalabalığa ateş açması sonucu ölen ve yaralananların olduğu bildiriliyor.

Sana’nın güneyindeki Taiz kentinde ise devlet binalarına girişi kapatmaya çalışan göstericilere keskin nişancıların ateş açtığı kaydedildi.

Protestoculara bazı aşiretlerin de katılmasıyla ülkenin petrol ve doğalgaz üretim merkezi Maarib’e ulaşım kesilirken, ülkede yakıt krizi yaşanıyor. TRT

Yemen'de çatışmalar şiddetleniyor
26 MAYIS 2011

Yemen'in başkenti Sana'da gece boyunca güvenlik güçleriyle aşiret üyeleri arasında gerçekleşen çatışmalarda en az 20 kişi öldü.

Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih'in pazar günü iktidarı terk etmesine yönelik anlaşmayı imzalamayı reddetmesi ve ardından Haşid aşiretinin muhalefet tarafına geçmesinden bu yana ülkede yaşanan çatışmalarda en az 80 kişi hayatını kaybetti.

Cumhurbaşkanı Salih, Haşid aşiretinin lideri Sadık el Ahmar ve kardeşlerinin tutuklanmasını talep etti.
Salih, iktidarı ve ülkeyi terk etmeyeceğini de yineledi.
ABD vatandaşlarını uyardı
Amerika Birleşik Devletleri Yemen'de çatışmaların şiddetlenmesi üzerine vatandaşlarından bu ülkeyi terk etmesini istedi.
Ayrıca bazı Amerikalı diplomatların tahliye edileceği açıklandı.
Amerikan Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "terör faaliyetleri" ve iç karışıklıklar nedeniyle güvenlik tehdidinin aşırı derecede arttığı belirtildi.
Başkent Sana'daki bir görgü tanığı, sivillerin yaşadığı bölgelerde, havan ve makinalı tüfeklerin kullanıldığı çatışmalar yaşandığını söyledi.

Krizde yeni aşama

Salih'in de üyesi olduğu, ülkenin en güçlü aşireti Haşid'in üyelerinin, bazı bakanlık binalarını ele geçirdiği, yüzlerce kişinin başkenti terk etmeye başladığı haber veriliyor.

33 yıldır iktidarda olan Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih, istifa etmeye yanaşmıyor.

BBC muhabiri Sebastian Usher, Yemen'de aylardır devam eden krizde yeni bir aşamaya gelindiğini söylüyor.

Muhabirimiz, şimdiye kadar aşiretlerin Salih'in istifası talebiyle yapılan protestolardan uzak durduğuna dikkat çekiyor.

Protestocular Salih'i yolsuzlukla suçluyor.
BBC

Yemen'de En Geniş Katılımlı Gösteri
14.06.2011
Devlet Başkanı Salih'in tedavi için ülkeden ayrılmasından sonraki en geniş katılımlı gösteride, yüz binlerce kişi Salih'in yargılanmasını istedi.



Yemen’de, Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih’in tedavi için ülkeden ayrılmasından sonraki en geniş katılımlı gösteriler düzenlendi.
Ülkenin tüm büyük kentlerinde düzenlenen gösterilere katılan yüz binlerce kişi, Salih’in ailesi ve yardımcılarının yargılanmasını istedi.

Başkent Sana’da, on binlerce genç Devlet Başkanı Vekili Abdrabbo Mansur Hadi’nin evinin önünde toplanarak, talepleri karşılanıncaya kadar ayrılmama yemini etti.

Benzer gösterilerin Hadremat, Hudeyda, İbb ve Damar’da da yapıldığı, Taiz’de ise göstericilerin Cumhuriyet Muhafızları ile çatıştığı bildirildi.

Devlet Başkanlığı Sarayı’na 3 Haziran’da düzenlenen saldırıda yaralanan Salih, tedavi için Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’a gitmişti.

Bu arada, krizin başladığı Şubat ayından bu yana üçüncü kez Yemen’e giden Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’un temsilcisi Cemal Bin Ömer, Devlet Başkanı Vekili Abdrabbo Mansur Hadi ile görüştü. TRT

Yemen'de Hadi, iki hafta süre istedi
17 Haziran 2011
Yemen'de devlet başkanlığına vekalet eden Abdurabbu Mansur Hadi, yönetimin devri için baskı yapan muhaliflerden zaman istedi.

Yemen Post gazetesinin internet sitesinde verilen habere göre Hadi, muhalefet liderleri ile yaptığı toplantıda, hükümetin ve meclisin fesh edilmesinin zaman alacağını ve geçici hükümetin kurulması çalışmalarına başlamak için 2 haftaya ihtiyaç olduğunu bildirdi.

Muhalif liderler de Hadi ile bir araya gelmekten memnuniyet duyduklarını, bu sürece katkıda bulunmanın Yemen devrimi için bir onur olduğunu ifade ettiler. BBC

Yemen ordusunun 50 askeri kayıp
2 Temmuz 2011
Yemen ordusu, perşembe günü ülkenin güneyinde İslamcı militanlarla çıkan şiddetli çatışmalardan sonra 50 askerin kayıp olduğunu bildirdi.

Yemen ordusundan bir yetkili, 50 askerin, önceki gün güneydeki Zincibar kentinde, El Kaide bağlantılı Ensar El Şeria militanları ile askerler arasında çıkan çatışmalardan bu yana kayıp olduğunu söyledi.

Yetkili, kayıp askerlerin akıbeti hakkında şu ana kadar herhangi bir bilgi edinemediklerini ifade etti.

Zincibar'da önceki gün çıkan çatışmalarda 15 askerle 8 militan hayatını kaybetmişti. haber10

Yaralı' diktatör konuştu
8 TEMMUZ 2011


Geçen ay Kraliyet Sarayı'nda uğradığı suikastte ciddi yara alan Yemen Ali diktatörü Abdullah Salih dün ilk kez devlet televizyonunda göründü.

Salih'in vücudunun ciddi bir kısmının yandığı, kollarını kıpırdatmadığı ve ellerinin bandajlar içinde olduğu gözlemlendi.

Diktatör Salih, 6 Haziran'da yaşanan saldırıdan sonra Suudi Arabistan'da tedavi görmekteydi.

Yemen'de son aylara damgasını vuran halk muhalefetinin talepleri arasında Ali Abdullah Salih'in istifası da var, ancak Salih bu yönde bir tavır sergilemedi.
Salih'in ağır yaralandığı bombalı saldırı Kraliyet Sarayı'nı hedef almıştı.

Diktatör, edavisi süresince sekizden fazla operasyon geçirdiğini de söyledi.
Haber1001

Yemen'de direnişçiler yönetimi ele alıyor
17 Temmuz 2011
Yemen'deki muhalifler, hükümet kuruluna kadar ülkeyi yönetecek olan geçici başkanlık konseyi kurdu. Devlet Başkanı Salih'in ise ülkeye geri döneceği belirtiliyor.

Yemen'deki muhaliflerin liderleri, ülkeyi yönetmeye hazırlanacak olan geçici başkanlık konseyini kurduklarını ilan ettiler.

Ali Abdullah Salih karşıtı muhalif hareketlerin liderlerinden Tavakul Karman, dün yaptığı açıklamada, "Konsey, teknokratlardan oluşan bir hükümet kurarak dokuz ayı geçmeyecek bir geçiş süreci boyunca ülkeyi yönetmekle görevli bulunmaktadır" dedi.

501 üyeden oluşan ulusal meclisin kurulacağını açıklayan Karman, ulusal meclisin yeni anayasa taslağı hazırlayacağını ve rejim tamamen yıkılmadan önce ülkenin bütünlüğünü koruyacağını belirtti.

Konsey, farklı politik eğilimlerdeki 17 muhalif liderden oluşuyor. haber10

Yemen devlet başkanı 'pes' etti
24 Nisan 2011
Yemen Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih, Körfez ülkelerinin geçtiğimiz günlerde sunduğu uzlaşma planı doğrultusunda '30 gün içerisinde görevi bırakmaya hazırım' dedi.

Muhalefet partileri uzlaşmaya kapı aralarken, gençlik örgütlerinden 'Salih gidene kadar gösteriler sürecek' açıklaması geldi.

Yemen Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih, Arap Dünyası'nın devrik liderleri arasında yerini alma yolunda. Salih, hukuki dokunulmazlık karşılığında görevi bırakmaya hazır olduğunu açıkladı.

32 yıldır ülkeyi yöneten Salih ve partisi GPC, günden güne büyüyen gösteriler karşısında geri adım atarak, geçtiğimiz günlerde Körfez ülkeleri tarafından sunulan planı kabul etti.

Körfez Ülkeleri İşbirliği Konseyi'nin (KÜİK) önerdiği geçiş planı, anlaşmaya varılmasının ardından 30 gün içerisinde Salih'in tüm yetkilerini yardımcısına devretmesini öngörüyor.

Planda yer alan bir maddeye göre, Salih görevden ayrıldıktan sonra, kendisi, ailesi ve yardımcıları hakkında soruşturma açılmayacak.

KÜİK planı, sokak gösterilerinin başını çeken gençlik hareketleri tarafından tepkiyle karşılanmıştı. Gençlik örgütleri, Salih ve yakınlarına getirilen hukuki dokunulmazlığa ve yetkilerinin yardımcısına devredilmesine karşı çıkıyor.

Muhalif partilerin kurduğu koalisyon ise, dün bir açıklama yaparak, 7 gün içerisinde ulusal birlik hükümeti kurulması maddesi dışında KÜİK planını kabul ettiğini duyurmuştu.

Salih görevi bırakmadan bir ulusal birlik hükümeti kurulmasına karşı çıkan muhalefet partileri, Yemen halkının tümünü temsil etmiyor.

Salih'in istifası için aylardır sokak gösterileri düzenleyen hükümet karşıtları 'mücadeleye devam' diyor. Muhalifler, Salih görevini tümden bırakana kadar gösterilerin süreceğini söylüyor.

Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki halk isyanlarından esinlenen Yemen gençliği, bundan üç ay önce "Ali, Bin Ali'nin yanına" sloganıyla yola çıkmıştı. Giderek kitleselleşen ve milyonların katıldığı eylemlere dönüşen sokak gösterileri arkasında onlarca ölü bıraktı. haber10

Yemen'de hayat durdu
23 Nisan 2011

Yemen'de, muhalefetin çağrısı üzerine bugün resmi kurumlar, okullar ve özel şirketler greve gitti.

Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih'in istifasını sağlamak için baskıyı artırmak amacıyla başlatılan genel grevin yanısıra, binlerce protestocu başkent Sana ve diğer bazı vilayetlerde meydanlarda oturma eylemi yaptı.
haber10

Yemen'in diktatörü, kadınları kızdırdı
16 Nisan 2011


Yemen’in istifa baskısı altındaki diktatörü Ali Abdullah Salih, “Kadınların erkeklerle birlikte protesto gösterisine katılması caiz değil.” sözleriyle tepki çekti. Başkent Sana’da çoğunluğunu çarşaflı ve peçelilerin oluşturduğu 5 bin kadın, Salih’i protesto etti. Taiz’de de kadınlar sokaklara döküldü.

Göstericilerin liderlerinden Samia el Ağbari, Salih için “Binlerce kadının gösterilere katıldığının görünce, dini kullanmaya kalkıyor.” şeklinde konuştu. Mecide adlı gösterici ise “Salih, Kur’an okusaydı böyle bir suçla yapmazdı.” dedi.

Yemen’de Ocak ayından bu yana düzenlenen gösterilerde en az 116 kişi hayatını kaybetti. haber1001

İmam El Avlaki saldırıdan kurtuldu
7 Mayıs 2011
Yemen'de ABD'nin baş tehdit olarak gördüğü imam Enver El Avlaki'nin bir Amerikan insansız uçağıyla düzenlenen saldırıdan kurtulduğu bildirildi.

ABD basınındaki haberlerde, Yemen'in güneyindeki saldırıda El Kaide'nin 2 yerel sorumlusunun öldüğü belirtilirken, asıl hedef El Avlaki'nin saldırıdan kurtulduğu ifade edildi.

Yemen kökenli bir Amerikalı olan El Avlaki'nin 25 Aralık 2009'da bir Amerikan uçağına saldırı girişiminin sorumlusuyla bağlantılı olduğu sanılıyor haber10

Yemen'de muhalif liderlerden ret
24 Nisan 2011
Yemen'de muhalif liderler, Körfez ülkelerinin, bu ülkedeki krizi sona erdirmek için hazırladığı siyasi geçiş planını reddetti.

Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih rejimine karşı mücadele eden göstericilerin liderlerinden Abdül Malik El Yusufi, planın reddedildiği konusunda uzlaşma olduğunu belirtti.

Başkent Sana'daki Üniversite Meydanı'nda kamp kuran El Yusufi, planı reddettiklerini göstermek için protestocuların meydanda dün gece geç saatlerde gösteri yaptığını söyledi.

Taiz kentindeki muhaliflerin liderlerinden Ahmed El Vefi de gençlerin, sadece Salih'in hemen gitmesini kabul edeceğini ifade etti.

İktidar partisi, dün Körfez İşbirliği Konseyi'nin (KİK) dışişleri bakanlarına, planlarının tamamen kabul edildiğini belirtmişti.

Yemen'de güvenlik güçleri aşiret üyeleriyle çatışıyor
25 MAYIS 2011

Yemen'in başkenti Sana'da güvenlik güçleri ile muhalefete katılan ülkenin en büyük aşireti Haşid arasındaki çatışmalar devam ediyor.
Haşid aşireti, Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih'in iktidarına karşı taraf aldığını açıklamış, ülkede dün başlayan çatışmalarda 38 kişi ölmüştü.

Görgü tanıkları, bugün de düzensiz aralıklarla silah sesi duyduklarını ifade ediyor.
Ülkeden gelen haberlere göre, aşiret lideri Şeyh Sadık el Ahmar'ın destekçileri çok sayıda bakanlık binasını işgal etti.
Çatışmaların, aşiret liderinin evi ve bakanlıkların etrafında yoğunlaştığı belirtiliyor.
İktidarı destekleyen aşiretlerden biri olan Haşid'in lideri Şeyh Ahmar, muhalefet saflarına katıldığını açıklamıştı.
Ahmar'ın açıklamasından sonra, güvenlik güçlerinin liderin evini kuşattığı, çatışmaların da bu nedenle başladığı belirtiliyor.
Doktorlar, Salı günü gerçekleşen çatışmalarda 24 aşiret üyesinin öldüğünü açıkladı, hükümet yetkililerinin rakamlarına göre ise 14 güvenlik görevlisi hayatını kaybetti.
BBC

Yemen yine bölünüyor mu?
1 MART 2013



Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne göre Yemen, Arap dünyasındaki tüm devrimler arasında başarı hikâyesine ulaşmış az sayıda ülkeden biri.
Körfez İşbirliği Konseyi, 33 yıl boyunca ülkeyi yöneten Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih ile koltuğu bırakması için müzakere etti.

Bunun üzerine geçen yıl ülkede seçimler yapıldı ve Abdurabbuh Mansur Hadi ülkenin yeni lideri oldu.
Ancak o dönemdeki anlaşmada yapılan hatalar, son dönemde daha görünür olmaya başladı.
Özellikle ülkenin güneyinde yaşayanlar olmak üzere Yemenliler, hayatlarında çok az şeyin değiştiğini hissediyorlar ve Devlet Başkanı Hadi’nin oy pusulasındaki tek aday olması gerçeğine tepkililer.
Eski Devlet Başkanı Salih hâlâ ülkede ve siyasi parti liderliği yapıyor.
Salih’in yakın akrabaları ülke yönetiminde hâlâ kritik noktalarda.
Birçok Güney Yemenli ülkedeki son ayaklanmanın kendi hayatlarında çok az şey değiştirdiğini düşünüyor, mağdur hissediyorlar ve merkezi hükümet tarafından hâlâ önemsenmediklerini düşünüyorlar.
Güneylilerin gösterileri yayılıyor
Geçen Perşembe günü binlerce Yemenli, Aden limanında bir gösteri düzenledi ve ellerinde eski bağımsız Güney Yemen bayraklarını salladı.
Göstericiler kentin meydanına yürümek isteyince güvenlik güçleri üstlerine ateş açtı.

Olayda altı gösterici ölürken, birçok gösterici de yaralandı.
Shabwah Eyaleti Valisi Ahmed Ba Hajj “Güvenlik güçleri, göstericilerin, seçimlerin birinci yıl dönümünü kutlayan binlerce insanın katıldığı mitinge ulaşmalarını engelleyerek daha büyük bir felaketi önledi.”
Bundan iki hafta önce de farklı siyasi kamplardaki göstericilerin çatışması ve polisin ateş açması sonucu birçok gösterici yaralanmıştı.
Hükümet taraftarı birlik yanlısı gösterilerin, koalisyon hükümetinde hâkim İslamcı Islah Partisi tarafından düzenlendiği düşünülüyor.
Güney Yemenlilerin Herak adlı hareketin liderlerinden bazılarının tutuklanıp, bazılarının öldürülmeleri ülkedeki daha da artırdı.
Hafta boyunca protestolar yayıldı ve iddialara göre, güvenlik güçleriyle göstericiler arasındaki çatışmalarda, aralarında bir polis memurunun da olduğu en az üç kişi daha yaşamını yitirdi.
Baskılardan Islah Partisi’ni sorumlu tutan göstericiler, partinin bürolarına da saldırdı.
Aden Valisinin Islah Partisi üyesi olduğunu vurguladılar ve mitinglerde sadece Güney Yemen hareketi yandaşlarına ateş açıldığını söylediler.
Islah Partisi’nden Sbahwab Eyaleti Valisi Ba Hajj, ateşin Islah Partisi tarafından değil, şiddeti önlemek isteyen, devletin güvenlik güçleri tarafından açıldığını söyledi.
Herak sözcüsü Hossam Babad ise bunu reddetti.
Babad, “Islah, Yemen’in de facto yöneticisidir. Eski Devlet Başkanı Salih ve Islah aynı madalyonun iki yüzüdür ve bize karşı güçlerini birleştirdiler” dedi.
Babad “Güney Yemen’i, Yemen işgalinden kurtarmak istiyoruz” diye konuştu.
Eski bir İngiliz sömürgesi olan Güney Yemen daha sonra laik bir sosyalist devlete dönüşmüş ve 1991’e kadar Kuzey’le birleşmemişti.
Güney’de yaşayanların büyük bölümü onyıllarca haklarından mahrum edildiklerini düşündüler ve demokrasi yanlısı ayaklanmadan sonra protestolarını artırmak için daha fazla imkana kavuştular.
Yemenli gazeteci Bashraheel Bashraheel, Herak tarafından gerçekleştirilen ve sürekli büyüyen eylemlerin, başkent Sana’daki politikacıları kaygılandırdığını söylüyor.
El Kaide korkusu
Bashraheel, Islah’ın 2014’te yapılacak seçimler öncesinde iktidardaki kontrolünü sağlamlaştırmak ve bu tarihte ülkenin başına geçmek istediğini, ülkenin doğal zenginliklere sahip bölgesi Güney Yemen’i kontrolü altında tutmak istediğini söylüyor.
Uzmanlarsa bölgeye baktıklarında artan şiddeti görüyor.
Siyaset uzmanı ve demokrasi yanlısı eylemci Abdel Ghani “Politik seçenek onlara açık oldukça bu seçeneği takip edecekler” diyor ancak bunun gerçekleşmemesi durumunda, Güneyli hareketin şiddete başvuracağını söylüyor.

İngiliz gazeteci Peter Salisbury, Herak lideri Kassem Asker’in Aden’de tutuklanmasından bir gün önce kendisiyle röportaj yapmıştı.
Salisbury, bu röportajda sükunetin ne kadar süreceğini bilmediğini söylemişti.
ABD ve Suudi Arabistanlıları kaygılandıransa, öfke ve umutsuzluk duygularıyla bazı gençlerin yüzünü El Kaide’ye dönme ihtimali.
El Kaide, Güney Yemen’de 2011’den bu yana gücünü artırdı.
Uzmanlar uzun yıllara yayılan ihmaller nedeniyle Güney Yemen’de radikalleşmenin yaşandığını söylüyor.
Temel hizmetlere yapılacak biraz yatırımın ve El Kaide ile diğer aşırı gruplara yönelik güvenlik önemlerini artırmanın epey işe yarayacağını belirtiyorlar.
Bu, Güney Hareketi’nin tüm destekleyicilerinin El Kaide yandaşı olduğu anlamına gelmiyor.
Herak bir şemsiye örgütlenmesi. Bunun altında federal bir sistem içinde daha fazla otonomi isteyenler de var, bağımsızlık isteyenler de, Ensar el-Şeria’nın bazı parçaları gibi İslamcı bir emirlik talep edenler de.
Örgütlenmeleri son derece düzensiz ve bu merkezi hükümete karşıtlık notasında onları birleştiriyor.
Abdel Ghani al Iryani, Herak’ın silahlı direniş başlatmaya yakın olduğunu söylüyor.
BBCT

Yemenli Batıcı Diktatör De Suud'a Kaçtı
6 HAZİRAN 2011



Yemen'in Batıcı diktatörü Ali Abdullah Salih tedavi görmek bahanesiyle Suudi Arabistan'a kaçmasının ardından yerine cumhurbaşkanı yardımcısı Abd-Rabbu Mansur Hadi vekâlet etmeye başladı.

Ana muhalefet koalisyonu , geçici hükümet oluşturulması çağrısında bulunacaklarını kaydetti.

Batıcı diktatörü Ali Abdullah Salih'in gelecekte ülkeye dönüp dönmeyeceği yolundaki belirsizlik sürüyor.

Cuma günü, cumhurbaşkanlığı sarayına gerçekleştirilen bir saldırıda yaralanan Salih, cumartesi tedavi amacıyla Suudi Arabistan'a gitmişti.
Suudi yetkililer, Salih'in Pazar günü göğüs ve boynundan iki ameliyat olduğu, ameliyatların başarılı geçtiğini açıkladı.

Açıklamayı teyit eden Yemenli yetkililer, Salih'in ülkeye döneceğini söylese de, ancak uzmanlar bu konuda şüpheli olduklarını dile getiriyor.

BBC'nin Orta Doğu muhabiri Jon Leyne ise, Salih Yemen'e dönmek istese bile, Suudi Arabistan'ın buna izin vermemesi ihtimalinin yüksek olduğunu aktarıyor.

Ali Abdullah Salih'in ülkeden gidişi, binlerce kişi tarafından sokaklarda kutlanmıştı.

33 yıldır iktidarda bulunan Yemen Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih, aylardır süren protestolara rağmen görevini bırakmaya yanaşmıyordu.
haber1001

Yemen'in Batıcı diktatörü Salih'ın sağlık durumu kötüleşti
11 Haziran 2011
Başkanlık sarayına geçen hafta yapılan baskın sonucunda yaralanan ve tedavi için Suudi Arabistan'a giden Yemen'in Batıcı diktatörü Ali Abdullah Salih'in sağlık durumunun tekrar kötüye gittiği öğrenildi.

Yemen'de yayımlanan Yemen Post gazetesinin haberine göre, geçirdiği bir dizi ameliyattan sonra hayati tehlikeyi atlattığı söylenen Salih'in durumunun bugün tekrar kötüleştiği ve ağrılarının arttığı ifade edildi.

Riyad'da tedavisi devam eden Salih geçen hafta sarayına yapılan baskında ağır yaralanmış ve bazı kaynaklara göre vücudunun yüzde kırkı yanmıştı.

Suudi bir yetkili, Salih'in göğüs ağrılarının arttığını ve solunumda güçlük çektiğini aktardı.

Haberde ayrıca başkanlık sarayına yapılan baskında ağır yaralanan diğer üst düzey devlet işbirlikçilerden Başbakan Ali Muhammed Mücaver ve Meclis Başkanı Abdülaziz Abdülgani'nin hayati tehlikelerinin devam ettiği bildirildi.

Bu arada Yemen'in güneyinde muhaliflerin kalesi durumundaki Abyan bölgesinde askeri konvoya düzenlenen pusuda ölen askerlerin sayısının 9'a çıktığı ve bu sayının artabileceği belirtildi.
haber1001

Yemen Diktatörü Salih'in yaraları ağır
7 HAZİRAN 2011
Bu konuda BBC'nin haberi şöyle:

Geçen hafta Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda saldırıya uğrayan Yemen liderinin yaralarının sanılandan ağır olduğu öğrenildi.

Associated Press'e bilgi veren Amerikalı kaynaklar, füze saldırısında Ali Abdullah Salih'in vücudunun yüzde 40'ının yandığını, yüzünde ve göğsünde ciddi yanıklar olduğunu bildirdi.
Ayrıca Cumhurbaşkanı Salih'in kafatasının içerisinde kanama olduğu belirtildi.
İsimlerinin açıklanmasını istemeyen Amerikalı yetkililer, yaralanmanın füze saldırısı nedeniyle değil, Saray'a yerleştirilmiş bir bombanın patlamasından da kaynaklanmış olabileceğini dile getirdi.
Cuma günkü saldırıda 11 koruma hayatını kaybetmiş, 3 üst düzey yetkili de yaralanmıştı.
Ali Abdullah Salih'in tedavisi Suudi Arabistan'da devam ediyor.
Pazartesi günü ameliyat olan Salih'in Yemen'e dönüp dönmeyeceği ise bilinmiyor.

Yemen Halkı Diktatör'ün sarayını vurdu: Diktatör hastahanede, avanesinden çok sayıda ölü ve yaralı var


3 HAZİRAN 2011

Yemen'in başkenti Sana'da Cuma mamazı vakti diktatör Salih'in sarayınaSarayı vuruldu. Saray'daki caminin isabet aldığı ve Diktatör Ali Abdullah Salih ve aralarında üst düzey yetkililerin de bulunduğu çok sayıda ölü ve yaralı olduğu bildirildi.

Diktatör Salih'in halen hastanede tedavi gördüğünü belirtiliyor.

Cuma namazı sırasında düzenlenen saldırı sırasında Başbakan Ali Muhammed Mücaver ile Meclis Başkanı Yahya el-Rai'nin de yaralandığı; üç koruma görevlisinin öldüğü bildirildi.

El-Arabiye televizyonu, el-Rai'nin durumunun ciddi olduğunu bildirdi.
Saldırıda başkanlık sarayı kompleksi içindeki caminin imamının da öldüğü açıklandı.

Haber ilk duyulduğunda Saray'a iki bomba isabet ettiği bildirilmiş; iktidar kaynakları başından yaralandığı öne sürülen Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih'in durumunun iyi olduğunu ve kısa süre sonra halka hitap edeceğini söylemişti.
Ancak aradan geçen sürede 69 yaşındaki Salih kamuoyu önüne çıkmadı.

Eylemin bazuka türü bir silahla, uzaktan atılan mermi ya da roketler kullanıldığını düşündürüyor.

Devlet haber ajansı Saba eylemin cuma namazı sırasında düzendiğini bildirdi.

Saldırıdan önceki ilk saatlerde bazı yetkililer saldırıyı Cumhurbaşkanı'na karşı bayrak açan Haşid aşireti lideri Şeyh el-Ahmer'in yandaşlarının düzenlendiğini bildirmişti.

Görgü tanıkları, ordunun, rakip aşiret lideri Şeyh Sadık el-Ahmer'in ağabeyi ve muhalefetteki Islah partisinin liderlerinden Şeyh Hamid el-Ahmer'in Hadda mahallesindeki evini topçu ateşine tuttuğunu anlatıyorlar.

Cenaze törenleri

Hükümet güçleriyle Salih'in görevden ayrılmasını isteyen aşiretlere bağlı silahlı gruplar arasındaki çarpışmalar sürerken, olaylarda ölen 50 kişi için düzenlenen cenaze törenlerine binlerce kişi katıldı.

Başkent Sana'da Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih'e bağlı güçlerle, görevden ayrılmasını isteyerek ona tavır alan, ülkenin en etkili aşiret lideri Sadık el Ahmer'e bağlı silahlı aşiret üyeleri arasındaki yoğun çatışmalar dün gece geç saatlere dek devam etmişti.

Son çatışmalarda askerler Ahmer ailesiyle ilişkili Suheyl televizyonunun merkezini ateşe verirken, devlet televizyonu Haşid aşiretinden silahlı grupların ulusal havayolu Yemenia'nın merkez ofislerini ateşe verdiğini duyurdu.

Savunma bakanlığı Salih'in oğlu Ahmed komutasındaki özel timlerin ilk kez konuşlandırılmaya başlandığını söylüyor.

Bu timlerin görevi geçtiğimiz günlerde başkentte Haşidilerin işgal ettiği bir düzineye yakın bakanlık binası ile kamu kurumlarını 'kurtarmak' olarak ifade edildi.

Eylemler başkentle de sınırlı değil. Saada kentinde de binlerce kişi bugün bir gösteri düzenledi.

Ayrıca güneydeki Taiz kentinde de protestolar sırasında çıkan çatışmalarda 28 kişi yaralandı; üç polisin de bir bazuka saldırısı sonucu öldüğü bildiriliyor.

Yemen'de Ocak ayında başlayan ayaklanmada şimdiye dek 350'den fazla kişi öldü. Son 10 günde ölenlerin sayısıysa en az 135.

Tarafların geçen hafta bir ara vardığı ateşkes anlaşması da dört gün içinde bozulmuştu.
Haber1001

Yemen'de El Kaide Bilmecesi
29.05.2011
Hükümet, Zincibar kentinin El Kaide'nin eline geçtiğini duyurdu. Ancak, muhaliflere göre kenti ele geçirenler hükümete bağlı silahlı gruplar...



Yemen’de hükümetle muhalifler arasında sağlanan anlaşma ülkede barış umutlarını yeniden filizlendirdi. Ancak Zincibar kentinin silahlı gruplarca ele geçirilmesi ve sonrasında gelen karşılıklı suçlamalar anlaşmayı tehlikeye soktu.
Yemen’in en güçlü aşiretiyle hükümet güçleri arasında günlerdir devam eden çatışmaların ardından iki taraf arasında ateşkes ilan edildi.

Haşid aşiretinin lideri El Ahmer’in evine saldırı düzenlemesiyle başlayan ve 124 kişinin öldüğü çatışmaları sona erdirmek için iki tarafın anlaştığı bildirildi.

Taraflar arasında varılan anlaşma gereği, Ahmer’e bağlı güçler Sana’nun Hasaba semtinde ele geçirdikleri hükümet binalarından çekiliyor.Salih yanlıları ise Ahmer’in ikametine yönelik saldırılara son verecek.

Ateşkesin ne oranda hayata geçeceği belirsizliğini koruyor.

Zincibar Kim Ele Geçirdi?

Ülkenin güneyindeki Zincibar kentinin silahlı kişilerce ele geçirilmesi iki taraf arasındaki ilişkileri yeniden gerdi. Şehrin ele geçiren güçlerin kime bağlı olduğu konusunda taraflar birbirini suçluyor.

İlk gelen haberlerde hükümet yetkilileri, 16 kişinin öldüğü çatışmaların ardından kentin El Kaide militanlarının eline geçtiğini bildirmişti.

Ancak muhalefet, Salih’i suçlayarak kentin hükümete yakın bazı silahlı gruplar tarafından ele geçirildiğini açıkladı.

Muhalifler, Salih’i ülkedeki olayların ardında El Kaide’nin olduğu algısı yaratarak dünya kamuoyunda destek bulmaya çalışmakla suçluyor.
TRT

Yemen: 'Sabırla devrimi elde edeceğiz'
5 Mayıs 2011
Yemen'de yönetim karşıtı gösteriler devam ederken, tüp gaz ve akaryakıt sıkıntısı muhalefet tarafından hükümetin 'yıldırma politikası' olarak nitelendiriliyor.

Başkent Sana ile diğer illerde bir aydır devam eden tüp gaz sıkıntısına son birkaç günde akaryakıt kıtlığı da eklendi. Petrol istasyonları önünde uzun araç kuyrukları dikkati çekiyor.

Halk geçen haftalarda tüp gaz sıkıntısını protesto için caddelere çıkarak yol kapatma eylemleri yapmıştı. Aynı tepki henüz akaryakıt kıtlığı için verilmezken, uzun süreli elektrik kesintileri de ciddi bir sorun oluşturuyor.

Başkentte muhalefet yanlısı göstericilerin aylardır süren oturma eyleminin adresi olan Sana Üniversitesi önündeki meydanda toplanan kalabalık coşkusundan hiçbir şey kaybetmezken, Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih yönetiminin petrol ve gaz sıkıntısının faturasını muhalefete yükleyerek halk arasında tepki yaratmaya çalıştığı görüşü, meydanlarda atılan slogan ve açılan pankartlara yansıyor.

''Sabır ve sebat ile bekleyeceğiz ve devrimi elde edeceğiz'' en sık tekrar edilen slogan olurken, ''Ali Salih şaşırma, benzin de, gaz da sarayında'' sloganlarıyla akaryakıt sıkıntısına gönderme yapılıyor. haber10

Yemen İstihbarat Başkanına suikast düzenlendi
27 Şubat, 2014



Yemen İstihbarat Başkanı General Rişad El Kaladi, kim olduğu bilinmeyen militanlar tarafından öldürüldü. Haberi istihbarat idaresi duyurdu.
Alınan son bilgilere göre, Hadramut kentinde motosikletli iki kişi, restorandan çıkan El Kaladi’ye ateş açtı. İstihbarat Başkanı, yaralanma sonucu hayatını kaybetti.
Saldırganlar olay yerinde kaçıp saklanmayı başardı. Haberi İTAR-TASS ajansı duyurdu.
http://turkish.ruvr.ru/news/2014_02_27/yemen-istihbarat-baskanina-suikast/

Yoksulluk Yemen'in belini büküyor
Natalia Antelava
BBC muhabiri
20 TEMMUZ 2012

Talal sabah 11 civarlarında öldü. Annesi Samira, Talal için “O kadar zayıftı ki derisi artık saydamlaşmıştı” diyor.

Talat'ın ailesinin mezar yeri alacak parası yok. Bu yüzden onu yol kenarında bir yere gömdüler.

“Onu çok seviyordum, çok akıllı bir çocuktu” diyor Samira.

Samira'nın evladını kurtarmak için yapabileceği hiçbir şey yoktu.

Ailenin diğer bireyleri ekmek ve suyla hayatta kalıyor.

Talal'ı hastaneye götürecek paraları olduğunda ise artık Talal için çok geçti.
4 yaşındaki Talal, 4 kilo yani Batı'da yeni doğan bir bebeğin ortalama kilosundaydı.

Yardım Çağrısı

Yemen'de yetersiz beslenme sonucu ölen çocuklarla ilgili kesin bir istatistik bulmuyor ancak Hudayda şehrinde her 5 çocuktan 3'ünün beslenme eksikliğinin yol açtığı zayıfla bağlantılı sağlık sorunları yaşadığı biliniyor.

Bu rakam, Birleşmiş Milletler standartlarında acil durum gerektiren düzeyin çağrısının 2 katı yüksekliğinde.

Birleşmiş Milletler’in yaptığı tahminlere göre 267.000 Yemenli çocuk açlık tehlikesini ölümcül boyutlarda yaşıyor ve her gece 10 milyon Yemenli açken uyumaya çalışıyor.

Talal'ın annesi Samira şimdi de 10 aylık kızının hayatı için endişe duyuyor.
10 aylık bebek o kadar zayıf ki basit bir öksürük bile ölüm ile eşanlamlı olabiliyor.

Samira'nın komşusu Fatma da konuşmaya katılıyor. Onun iki bebeği ölmüş, iki çocuğu ise yanında.

Fatma'nın iki yaşındaki oğlu zayıflıktan yürümeyi bırakın, oturamıyor bile; Fatma'nın kucağındaki kızının yüzü ise o kadar kemikli ve kırışık ki yaşlı bir kadın gibi görünüyor.

Artan gıda fiyatları, ağır su sıkıntısı, yerel yönetim krizleri ve devletin zayıflığı, Yemen'de yaşanan krizin sebeplerinden bazıları olarak gösteriliyor.

Kriz o kadar büyük ki, Yemen hükümetinin tek başına çözmesi imkânsız ve uluslararası yardım alamıyorlar.

Yardımseverler Yemen'e para bağışladı ancak yardımlar henüz ulaşmadı.

İsmini vermek istemeyen bir yardımsever “Herkes daha çok zamanın olduğunu sanıyor ama insanlar burada her gün ölüyor. İnsanların dikkatini bu konuya çekmek çok zor oldu. Yemen'in durumu Suriye'nin ki kadar dramatik değil ama burada da büyük bir felaket yaşanıyor” diyor.

Yemen'de tüm erzaklar kısıtlı

Siyah peçeli kadınlar Beit Al Fakhi köyünde UNICEF desteğiyle kurulan gıda yardım merkezini doldurmuşlar.

Açlıktan ağlayan çocukların sesi koridorlarda yankılanıyor.

Sıcakta terleyen doktor, bebekleri tartıyor ve bir sonraki anneye ve bebeği tedaviye geçmeden önce diğer annelere beslenme bozukluğu için ilaç kutuları atıyor.

Ancak herkese yetecek kadar ilaç bulunmuyor.

Geri Çevrilmiş

“Bebeğime ilaç verilmezse ölecek” diye ağlıyor başka bir anne.
Doktorsa senin gibi çok insan var dercesine başını sallıyor.

Hudayda'ya arabayla 2 saat uzaklıkta yerel bir hastane bulunuyor ancak doktorlar bu ağır sorumluluk altında eziliyor.

Doktorlardan biri, hastanenin beslenme bölümüne her gün 30 yeni hastanın başvurduğunu ancak ellerinde onlara verecek yeterli ilaç ve gıdanın olmadığı için bir çoğunu geri çevirmek zorunda kaldıklarını söylüyor.

Doktor Zareghi, ölmeyen çocukların bile hayat boyu bugünlerin izlerini taşıyacağını anlatıyor.

Zareghi “Bu tarz beslenme eksiklikleri fiziksel ve psikolojik birçok zarar vermekte, Yemen bugün yaşananların bedelini uzun bir süre ödeyecek” diyor.

Açlıkla savaşta, sadece çok az bir ailenin çocuklarını hastaneye götürebilecek yol parasının olması sorunun katmerliliğini ortaya koyuyor.

Hudayda yakınlarındaki Al-Curbeşya köyünde bulunan İngiliz yardım kuruluşu Oxfam, ihtiyacı olan insanlara maddi yardımlarda bulunuyor.

Oxfam, yardımı, nakit olarak yapmaya karar verdi çünkü bölgede gıda sıkıntısı yok.

Yerel pazarlarda gıda satılıyor, sadece insanların yiyecek alacak parası yok.
Oxfam sözcüsü Caroline Gluck “Nakit para insanlara istediği şeylere para harcama şansı veriyor. Bu para yemek ya da yiyeceğe harcanabilir. Aileler bu parayla esnafa olan borçlarının bir kısmını ödeyip daha çok veresiye alışveriş yapabilirler” diyor.

Oxfam'da yaşanan nakit sıkıntısı dolayısıyla şu anda sadece 100.000 insana maddi yardımda bulunabiliyor.

Bu rakam ise yardım edilmek istenen insan sayısının sadece %10'unu kapsıyor.

Nadya’nın çıkmazı

Nadya ise kimsenin yardım listesinde bulunmuyor. Babasının kucağına kıvrılmış yatan Nadya minicik.

Nadya'nın kemikli yüzünde gözleri kocaman, incecik vücudunda midesi şişkin duruyor.

Babası Nadya'nın acil tedavi görmesi gerektiğini söylüyor ancak kızını hastaneye götürecek yol parası yok.
BBC

Yemen'de bakanlık çatışmaların odağında
31 TEMMUZ 2012

Yemen'in başkenti Sana'da, içişleri bakanlığı çevresinde hükümete bağlı güçlerle, silahlı gruplar arasında şiddetli bir çatışma yaşandı.
Çatışmada ölen ya da yaralananlar olduğu bildiriliyor, ancak sayılar çelişkili. Fransız haber ajansı AFP, üç kişinin öldüğünü, dokuz kişinin yaralandığını bildiriyor; Reuters'a göre dokuz ölü, çok sayıda da yaralı var.

Çatışmaların hedefindeki İçişleri Bakanlığı da eylemcilerin işgaline uğradı.
Saldırganların eski Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih'e sadık polisler olduğu, gerilimin de bu kişilerin bakanlığın kendilerine iş vermesi taleplerinden kaynakladığı bildiriliyor.
Baskın öncesinde bakanlık önünde bir protesto gösterisi düzenlendiği ve hükümetin yolsuzluk ve usulsüzlükle suçlandığı da haberler arasında.
Bu, silahlı grupların bakanlık binasına son üç günde düzenledikleri ikinci saldırı. Eylemciler, Pazar günü de binaya baskın düzenleyip oturma eylemi yapmış, taleplerinin yerine getirilmesi için yetkililere iki gün süre verdiklerini söylemişti.
Gerilim, Salih'in altı ay önce, aleyhindeki eylemler ardından görevden ayrılmasına rağmen, rakip gruplar arasında süren iktidar mücadelesinin uzantısı gibi görünüyor.
Ülkeyi 33 yıl yöneten Salih, iktidarını mensubu olduğu aşiretin üyelerine sağladığı olanaklarla pekiştiriyordu.
Associated Press Ajansı'na bilgi veren bir güvenlik yetkilisi, saldırıyı düzenleyenlerin, geçmişte polise bağlı olarak çalışmış yerel güvenlik gücü mensupları olduğunu; yeniden kendilerine iş verilmesini istediklerini söyledi.

Ali Abdullah Salih döneminde polis teşkilatının başındaki Muhammed Abdullah el Kavsi bu görevlilere kadro açılacağı vaadinde bulunmuştu.
Ancak yeni cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi, Kavsi'yi Mayıs ayında görev alınca bu birimler, gelir kaynaklarını yitirdi.
Bazı kaynaklar polise bağlı Merkezi Güvenlik Birimi'ne komuta eden ve aynı zamanda Salih'in yeğeni olan Yahya Muhammed Abdullah Salih'in de, eyleme katılmak üzere emrindeki kuvvetleri bakanlık önüne yolladığını da öne sürdü.
Eski Cumhurbaşkanı'na sadık güçlerin bakanlık binasını bastıktan sonra buradan ayrılmadığı, civardaki sokaklarda da denetim sağladıkları, gün boyu aralıklarla makinalı tüfek seslerinin duyulmaya devam ettiği bildiriliyor.
BBCT

Yemen'de on binlerce eylemci tekrar meydanlarda
30 ARALIK 2011

Yemen'de ülke çapında protesto gösterileri düzenleyen on binlerce kişi, Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih'in yargılanması talebini yeniden meydanlara taşıdı.
Aylardır süregiden eylemler ardından, dokunulmazlık karşılığında görevden inmeyi taahhüt eden Cumhurbaşkanı Salih'in ülkeyi bir kez daha terketmeye hazırlandığı yönünde güçlü işaretler var.

Bundan önce iki kez Suudi Arabistan'a gittikten sonra ülkesine geri dönen Salih'in bu sefer 'tedavi için' muhtemelen ABD'ye seyahat edeceği düşünülüyor.
Protestocular, "devrimin amacına ulaşabilmesi için birlik içinde hareket" vaadiyle eylemler düzenliyorlar.
Muhalefet temsilcileri, Cumhurbaşkanı Salih'in görevi devretmeyi kabul ettiği geçen ayki anlaşmaya rağmen, oğulları dahil yakın çevresinde yer alan kişilerin iktidara tutunmaya devam edeceğinden kaygı duyduklarını söylüyor.
Geçtiğimiz günlerde Washington, Yemen'de 30 yılı aşkın süredir iktidarda bulunan Ali Abdullah Salih'in ABD'ye seyahat isteğini değerlendirdiğini açıklamıştı.
Şubat ayında yapılması planlanan seçimlere kadar cumhurbaşkanı unvanını taşımaya devam eden Salih'in ABD'ye seyahat başvurusunun tamamen tıbbi gerekçelere dayandığı açıklandı.
Haziran ayında Yemen'de cumhurbaşkanlığı konutunu hedef alan saldırıda Ali Abdullah Salih ciddi biçimde yaralanmış ve tedavi görmek için Suudi Arabistan'a gitmişti.
Salih, ABD'ye gitse dahi bu ülkede kalacağının garantisi yok. Bundan önce iki kez Suudi Arabistan'a gitmiş ve her defasında Yemen'e geri dönmeyeceği tahminleri ileri sürülmüştü.
BBC

El Kaide liderlerinden Nasser Bin Ali Al-Ansi ABD'ye ait bir insansız hava aracının saldırısı sonucu katledildi
08.05.2015

Sputnik News'in haberine göre; Yemen El Kaidesi, örgütün ileri gelenlerinden ve ideologlarından Nasır bin Ali Ansi'nin, ABD'ye ait insansız hava araçları ile yapılan bir saldırıda katledildiğini açıkladı.

Yemen El Kaidesi yaptığı bir açıklamayla, örgütün liderlerinden Nasır bin Ali Ansi'nin ve büyük oğlunun ABD'ye ait bir insansız hava aracının Yemen'de düzenlediği hava saldırısında katledildiğini açıkladı.

Açıklamada Nasser Bin Ali Al-Ansi ile birlikte oğlu ve 6 El Kaide militanın da
_________________
Bir varmış bir yokmuş...


En son Alemdar tarafından Pzr Eyl 18, 2016 9:35 pm tarihinde değiştirildi, toplam 3 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Cum Nis 03, 2015 7:08 pm    Mesaj konusu: Yemen liderine yetki devrine karşılık dokunulmazlık hakkı[ Alıntıyla Cevap Gönder

Yemen liderine yetki devrine karşılık dokunulmazlık hakkı
21 OCAK 2012

Yemen parlamentosu, gelecek ay görevi bırakmaya hazırlanan Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih'e dokunulmazlık hakkı tanıyan düzenlemeyi onayladı.

Dokunulmazlık şartı Körfez ülkeleri arabuluculuğunda yapılan, görevden ayrılma pazarlıklarının bir parçası.

Cumhurbaşkanı Salih, kendisi ve ailesinin son aylarda aleyhindeki gösteriler sırasında kullanılan şiddet konusunda yargılanmaması şartıyla, gelecek ay görevden ayrılmayı kabul etmişti.

Salih aleyhinde 11 ay boyunca devam eden protesto eylemlerinde yüzlerce kişi öldü.

Son haftalarda Salih’in protestolar sırasında hayatını kaybedenlerle ilgili olarak yargılanması talebiyle on binlerce kişi gösteriler düzenledi.

Yemen'de muhalefet partileri uzun süredir Salih'e dokunulmazlık hakkı tanınmasına karşı çıkıyordu. Ancak tasarıyı onaylayan geçiş hükümetinde Salih'in partisi ve muhalefet eşit sayıda temsil ediliyor.

Kararın içeriği

Hükümetin hazırladığı af kararı sadece Salih ve yakın çevresini değil, çok daha geniş bir kesimi koruyor.

Resmi kaynaklara göre, Salih liderliğindeki yönetimlerde askeri ve sivil makamlarda, ya da güvenlik kurumlarında görev yapmış herkes yargı muafiyetine sahip olacak.
Ali Abdullah Salih'in Şubat'ta görevi yardımcısı Abid Rabbo Mansur Hadi'ye bırakması, ardından yeni cumhurbaşkanlığı seçimlerine gidilmesi bekleniyor.
BBCT

Yemen Halkı Batıcı Diktatör'e Yargı Muafiyeti Sağlayan Anlaşmayı Reddediyor
3 ARALIK 2011



Yemen'in ikinci büyük kenti Taiz'de gösteriler sürüyor.

Bugün de Batıcı Dktatör'e bağlı askerler, muhalif milisler ve aşiret savaşçıları ile çarpıştı.

Hastane kaynaklarına göre son çatışmalarda yedi kişi öldü.
Bununla son üç günde hayatını kaybedenlerin sayısı 30'a ulaştı.

Ülkenin güneybatısındaki bu kentte Batıcı Dktatör'e bağlı güçler, göstericileri koruyan aşiretlerin elindeki mahalleleri ele geçirmeye çalışıyor.

Göstericiler ve kendilerini destekleyen aşiretler, Batıcı Dktatör ile muhalefet arasında imzalanan ve Salih ile yakınlarına dokunulmazlık sağlayan geçiş anlaşmasını reddediyor.

Batıcı Dktatör Ali Abdullah Salih'le görevden ayrılması karşılığında yargı muafiyeti veren bir anlaşma imzalanmıştı.

Suudi Arabistan'da imzalanan anlaşma uyarınca 69 yaşındaki Cumhurbaşkanı Salih, erken seçimlere kadar görevi yardımcısına devretmeyi kabul etti.

Ayrıca seçimlere kadar Yemen'in bir ulusal birlik hükümetince yönetilmesi öngörülüyor.

33 yıldır iktidarda olan Batıcı Dktatör Salih, son bir yılda pek çok kez bu gibi barış planlarına destek vereceğini açıklamış, ancak üç kez planı imzalamaktan son anda vazgeçmişti.

Batıcı Dktatör Ali Abdullah Salih'in görevden ayrılması talebiyle 10 aydır süren gösteriler sırasında yüzlerce kişi öldü, binlerce kişi yaralandı.

25 milyon nüfuslu Yemen, hem petrol sahalarına yakınlığı, hem de deniz yollarının kesişme noktasına hakim konumu dolayısıyla ABD ve Suudi Arabistan başta olmak üzere Körfez ülkeleri için de büyük stratejik önem taşıyor.
haber1001

Batı, Yemen’i Suudilere bıraktı
16-12-2011


YDH- Yemenli Nobel Barış ödülü sahibi hukuk aktivisti Tevekkül Kerman, Batılı ülkelerin Yemen’i Suudi Arabistan’a bıraktığını söyledi.

El- Alem televizyonunun haberine göre İngiliz Avam kamarasında bir konuşma yapan Nobel Barış ödülü sahibi Bayan Tevekkül Kerman, Batı’nın Yemen devrimi konusundaki tutumunun üzüntü ve umutsuzluk verici olduğunu söyledi.

Bayan Tevekkül Kerman, Suudi rejiminin kurulduğu günden bu yana Yemen halkıyla savaştığını ve Yemen’de yeni ve sivil bir yönetimin kurulmasını önlemek için çalıştığını belirterek “Yemen dosyası, kendisi de bir diktatörlük olan ve insan haklarına riayet etmeyen Suudi Arabistan’a nasıl bırakıldı?” dedi.

Yemen halkının Yemen Diktatörü Ali Abdullah Salih Suudi rejimi arasında imzalanan anlaşmayı reddettiğini belirten Bayan Kerman, İngiliz hükümetinden halkın servetini çalan Ali Abdullah Salih’in mal varlığını dondurmasını istedi.

Ali Abdullah Salih’in dünyayı el-Kaide ve istikrarsızlıkla kandırdığını belirten Tevekkül Kerman, İngiliz hükümetine seslenerek “sizin yardımlarınızı ve paralarınızı istemiyoruz. Yemen halkı kendi haklarını ve mal varlığını istiyor” dedi.
http://www.yakindoguhaber.com/

Yemen'de Batıcı diktatör göstericilere yine ateş açtırdı: 9 kişi öldü, 90 kişi yaralandı

Yemen'in Batıcı diktatörü Salih, 11 aydır süren gösteriler sonunda görevi bırakmayı kabul etmişti.

Muhalefetle imzalanan anlaşmada Batıcı diktatör Salih ve ailesine dokunulmazlık verilmişti.

San'a'da, Batıcı diktatör Salih'in mahkemeye çıkarılmasını isteyen göstericilere güvenlik güçleri ateş açtı.

Sahra hastanesinde görev yapan doktorun açıklamasına göre, 150 kadar göstericinin de gözyaşartıcı gazdan etkilendiği bildirildi.
haber1001

Yemen'in Batıcı DiktatörüAli Abdullah Salih İstifa Planını imzaladı
3 KASIM 2011



BBC'nin haberi:

Yemen lideri, istifasını öngören planı imzaladı

Yemen Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih, Körfez ülkelerinin aracı olduğu ve görevden inmesini öngören anlaşmayı imzaladı.

69 yaşındaki Salih, Yemen'de hükümet güçleri ile muhalefet arasında şiddet olaylarını sona erdirmeyi amaçlayan planı Suudi Arabistan'da imzaladı.
Anlaşma uyarınca Cumhurbaşkanı Salih, erken seçimlere kadar görevi yardımcısına devretmeyi kabul ediyor.
Bunun karşılığında ise Yemen liderine dokunulmazlık tanınacak.
1978'den bu yana Yemen'i yöneten Ali Abdullah Salih, sene başından bu yana istifa çağrılarına hedef oluyordu.
İmzalanan anlaşma, cumhurbaşkanlığı görevinin Salih'in yardımcısı Abdurabuh Mensur Hadi'ye devredilmesini ve seçimlere kadar Yemen'in bir ulusal birlik hükümetince yönetilmesini öngörüyor.
33 yıldır iktidarda olan Cumhurbaşkanı Salih, son bir yılda pek çok kez bu gibi barış planlarına destek vereceğini açıklamış, ancak üç kez planı imzalamaktan son anda vazgeçmişti.
Yemenli muhalefet partileri, Suudi Arabistan'da imzalanan son plana Nisan ayında onay vermişti.

Ali Abdullah Salih'in görevden ayrılması talebiyle 10 aydır süren gösteriler sırasında yüzlerce kişi öldü, binlerce kişi yaralandı.
Ülke siyasetinin temel direğini oluşturan bazı aşiretler ve ordudan bazı gruplar, Salih'e yönelik istifa çağrılarına destek veriyor.
Salih, aleyhindeki eylemler sürerken Haziran ayında cumhurbaşkanlığı sarayında saldırıya uğrayıp yaralanmış, üç ay Suudi Arabistan'da tedavi görmüştü.
25 milyon nüfuslu Yemen, hem petrol sahalarına yakınlığı, hem de deniz yollarının kesişme noktasına hakim konumu dolayısıyla ABD ve Suudi Arabistan başta olmak üzere Körfez ülkeleri için büyük stratejik önem taşıyor.
BBC

Prof. Sırma: Yemen hala Osmanlı'ya bağlı...
22 Haziran 2011



Türkiye'nin ilk Yemen uzmanı olan Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma ile Yemen tarihi, Osmanlı ile ilişkileri ve toplum yapısı hakkıda önemli bir söyleşi...

Aynur Erdoğan/ Dünya Bülteni

Yemen... gidenin gelemeyeceği kadar uzak, İstanbul payitahtlığını kaybederken bile bağlılık arz edecek kadar yakındı... Bugün Yemen ayakta. Kendine hâs toplum yapısıyla Arap baharının farklı bir rengi olmaya devam ediyor. Gelişmeleri yerinden takip eden Dünya Bülteni olarak bu kez Yemen'in özel durumunu anlamak için Türkiye'nin ilk Yemen uzmanı olan Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma ile Yemen tarihini, Osmanlı ile ilişkilerini ve toplum yapısını konuştuk.

Aynur Erdoğan: Ne zaman Yemen tarihi okumaya kalkışsam aşiretler arasındaki veya merkezden atanan valilerle mahalli güçler arasında çekişmelerin ayrıntılarında kayboluyorum. Yemen nasıl bir yerdir, halkının özellikleri nelerdir... Bize bu çekişmelerin ötesinde orayı nasıl anlayabileceğimizi anlatır mısınız?

İhsan Süreyya Sırma: Öncelikle şunu söyleyeyim; Yemen'in bizim tarihimizle çok yakın ilişkisi var. 16. yy.dan itibaren Osmanlı Devleti ile başlayan ilişkilerimiz olmuş. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra kesilmiş. Yemen dünyanın en eski ülkelerinden bir tanesi. Hatta bir yazımda şöyle dedim: Bundan 100 sene öncesine kadar Yemen dünyanın sayılı ülkeleri arasındaydı...

Neden?

Çünkü petrolün bir değeri yoktu; baharat, ipek, süs eşyaları önemliydi ve bütün bunlar Yemen'den gelirdi. Ama petrol çıkınca dünya değişti. Yemen diğer Arap ülkeleri gibi aşiretlerden oluşuyor. Ve bu aşiret yapısını hep sürdürdüler. Yani Emeviler, Abbasiler, Osmanlılar ve bir süre Eyyubiler orada hakim oldu ama aşiret yapısı hep devam etti. Aşiretler kendi aralarında otonom, bağımsız, ama devletlere de bağlıydılar.

Arap toplumlarının hepsinde aşiretli toplum yapısı var. Ama nihayetinde güçlü yönetimler de çıkarabilmişler. Yemen'in farkı ne?

Yemen'in farkı, aşiretlerin çokluğu. Mesela Suudi Arabistan'da çok fazla aşiret yoktur. Ama Yemen'de onlarca aşiret ve iki tane mezhep var; Şii Zeydi mezhebi ve Sünni şafi mezhebi. Gerçi ben oraya gittiğimde, Yemenlilerle görüştüğümde aralarında bir fark olmadığını söylediler.

Hangi mezhep diğerine benzemiş?

Valla ikisi de birbirine benzemiş. Tevafuken, iki defa ve iki sene üst üste Muharremin birinde orada bulundum ve orada Cuma namazına gittim. Birinci gidişimde acaba bu geldiğim caminin cemaati Şii mi Sünni mi diye merakla izledim. Bizdekiler gibi vaaz yok. Herkes kendi kendine Kuran okuyup bekliyor namazı. Ama ezan okununca anladım ki Zeydidir. Çünkü Zeydiler ezana "hayyealelfelah" dedikten sonra "hayyalahayrılamel" (haydi hayırlı amele koşun) derler. O zaman Zeydi olduklarını anladım. Sonra imam çıktı hutbeyi okudu, hicri yılbaşı olduğu için hicreti anlattı. Ama baktım ki Hz. Ebubekir'den, Hz. Ömer den sitayişle bahsediyor. Yani o Zeydilik farklı bir Zeydilik. Nitekim Ehlisünnete en yakın iki mezhepten bir tanesidir. Diğeri de Caferiliktir. Ama özellikle Zeydiler yakındır. Dolayısıyla Zeydi Şafii iç içe namaz kılıyorlar.

Sünniliğe benzeyen bu karakterine rağmen Osmanlı yönetimi altında muhalif bir güç olmuşlar?

Zannediyorum, o mezhepten ziyade siyasi sebeplerle... Nitekim ben Yemen isyanlarını yazdığımda hem Osmanlı'dan giden fermanları okudum, hem oradaki İmam Yahya'nın babası Zeydi Şeyhi'nin mektuplarını buldum okudum. İkisi de halife olduklarını söylüyorlar. Yani çekişme siyasi idi.

Bu Şiilikteki baskın imamet anlayışı ile mi ilgili acaba?

Hayır. Yani onu da anlamak zor. Nitekim 19. yy'a kadar isyan etmemişler. Biliyorsunuz, Osmanlılar ilk defa 16. yüzyılda oraya gittiler ve 100 sene kaldılar, sonra çekip geldiler. 19. yüzyılda bir daha gittiler...

O da ilginçtir hocam... Yani neden hakimiyet kurduktan sonra yüzyıllarca özerk bıraktılar?

Gelmişken niye gittiler? Evet, ilginç. Ben şahsen eleştiriyorum... Fakat birkaç tane aşiretin Osmanlı devletini davet ettiklerine dair bilgiler de var.

19. yüzyılda mı?

Evet. Yani bütün bunlar feodalitenin getirdiği sıkıntılardır diye düşünüyorum. Bugün hala böyle.

Anlıyorum.

Müspet yanları da var. Ben birkaç tane aşiretle tanıştım. Diyelim ki aşiretin bir fabrikası ve elli bin elemanı var. "Ben kendi insanımı kullanırım, o daha güzel çalışıyor." diyor.

Bu sebeple de o yapı değişmiyor?

Her halükarda o feodalite yürümüyor yani. Nitekim yürümedi. Son günlerde Abdullah Salih'in Suudi Arabistan'a kaçtığını okuyoruz.

YEMENLİLER DÜNYANIN EN MÜSLÜMAN İNSANLARI

Bugünkü olayların arkasında da bu feodal yapının olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Hayır, bugünkü olayları Tunus'ta başlayan hak arama hareketinin devamı olarak görüyorum. İnsanlar çok fakir ve diyorlar ki; neden bağımlı olalım dünyaya. Petrolümüz var, ihraç maddelerimiz var ama bunu devlet kendi iktidar ağında pay ediyor. Biz açız diyorlar. Nitekim çok ilginçtir mesela, orada bir doktora aylık maaşınız ne diye sordum. Utanarak 200 dolar dedi. Bu, çok feci bir şey. Ama bakıyorsunuz devlette çalışanlar gidip Avrupalarda tedavi olabiliyorlar... Dolayısıyla bu yürümezdi. Yemenliler çok Müslüman insanlar. İslama en çok bağlı ülke olarak ben Yemen'i gördüm. Yemen'de içki satıldığını göremezsiniz...

Sosyal hayatta din etkin mi?

Sosyal hayatta kimse kimseye karışmıyor. Diyelim ki bir bayan açıksa ona kimse niye açıksın demiyor ama toplum olarak herkes başını örtmüş. Ben bir kaleyi gezerken, beni gezdirene "ya mutlaka açık vardır" dedim. Yok dediler. Kalede iki tane açık bayan görerek "işte, var" dedim. Mutlaka turisttirler dediler. Yanlarından geçtiğimizde Türkçe konuşuyorlardı...

Yasal bir zorunluluk yok değil mi, örtüye dair?

Hayır, yok. Ama dediğim gibi şarap içmek de satmak da yasak.

İslami hükümler yasalara yansıyor mu, yoksa toplumsal-kültürel bağlılık mı?

Yok. İçki, namaz konusunda bayağı bağlıdırlar fakat diğer yandan niye fakir kaldılar bunu da anlayamıyorum. Herhalde o da bu despot idarelerin zoruyla olmuştur diyorum.

Çiğnedikleri gat diye bir bitki var. Onun da uyuşturucu bir etkisi varmış galiba insanlar üzerinde...

Bir doktor arkadaşla tanıştık orada, Yemenli, "musibe" diyor. Yani musibet, bela. Hakikaten Yemen için bir musibettir, gat. Herkes bunu biliyor. Demin Yemenlilerin fakir olduklarını söyledim ama Yemenliler yemek yemiyor gat alıyor. Ben şahit oldum mesela öğlen yemeğini yiyip namaz kıldıktan sonra herkes gat alıyor. Poşet içinde taze dallar halinde alıyorlar. Fiyatı 10 dolarla 5 dolar arasında değişiyor.

Ucuz da değil yani.

Düşünebiliyor musunuz? 5 dolarını veriyor her gün, o fakir insan.

Geleneksel bir alışkanlık mı gat çiğnemek, tarihi ne zamana dayanıyor?

İngilizler tarafından getirilmiş Habeşistan sömürgesi iken. Yani mazisi 100 seneye dayanıyor. Osmanlılar zamanında yoktu. Ama Yemen'in kuzeyinde kullanılıyor sadece. Güneyinde gat çiğnemek ayıp ve yadırganıyor. Hatta şöyle bir şey dediler: Güneyde birisi evlenmek istediğinde damat adayına önce gat çiğniyor musun diye soruyorlarmış. Gat çiğniyorsa kızlarını vermiyorlar. Kuzeye mahsus bir de bu cebriye (yemen hançeri) var. Bunu Kuzey Yemen'de herkes; bayanlar değil ama çocuklar bile takar. Ama güneyde yok.

Kullanıyorlar mı hocam? Hani kızdıkları zaman çekip...

Hayır. Aksesuar olarak kullanıyorlar. Yemen'de en büyük ayıp bunu kınından çıkarmaktır. Çünkü bir gelenekleri var. Cebriye kınından çıktı mı kan akması lazım. Onun için hiç kimse bunu çıkarmaz.

Caydırıcı bir gelenek...

Evet. Çıktığı da vakii değil yani. Herkes biliyor bunu ve riayet ediyor. Sadece folklor oyunlarında çıkarıyorlar. Sadece o folklor oynarken çıkardıklarına şahit oldum.

Peki, bu gata yönelik tedbir alma yönünde bir tartışma var mı?

Tedbiri mümkün değil. Çünkü üniversite profesörleri bile çiğniyor. "Bizim gat saatimiz gelmiş" deyip çiğniyorlar. Hatta şöyle bir şey oldu, Yemen'e ikinci gidişimde. Beni havaalanından aldılar. Güney Yemen'e gideceğim. Bayağı uzak... Arkadaşım arabasını göndermişti. Şoförü çok şakacı birisiydi. Yaklaşık 300 km gittikten sonra; bir şey söylemek istiyorum ama nasıl filan diye kıvranmaya başladı. "Hiç çekinme, git gatını al" dedim. "Nasıl anladın?" dedi. Artık biliyorum, bu saatte o aranır...

Bizdeki çay gibi bir şey herhalde...

Hayır, hayır. Biz çaya bu kadar bağımlı değiliz. Onlar tam bağımlı. Aldı poşet içinde, jipi kullanırken... Ara sıra çıkarıyor, üç dört dal. Sarhoş yapmıyor mu diye sordum. "Yok, biz bunu kullandık mı on saat hiç inmeden araba sürebiliriz" dedi. Uyarıcı bir etkisi var. Uyuşturucu değil de uyarıcı. Sonra Yemen'in İd şehrine gittik. İstanbul'u özlemedin mi diye sordu. Daha geleli üç saat olmuş ama özledim dedim. Görmek istiyor musun dedi, evet dedim. Çıkardı bir dal verdi ve hadi bunu çiğne dedi. Kıramadım adamı. Bir de haram olmadığını söylüyorlar, orada fetva verilmiş. Çiğnedim ama beceremedim. Neden beceremedim? Çünkü çiğniyorlar ve posasını biriktiriyorlar ağızlarında. "Hazne" diyorlar, yani hazineye koyuyorlar. Suyu mideye akıyor. Ben beceremedim ve yuttum. Baktım bir daha veriyor. Beşinci de filan bunu durdurmanın bir yolu olarak, "İstanbul'u görüyorum" dedim. " Ciddi mi?" demeye kalmadan bir minibüs geçti, arkasında Türk bayrağı ve Tayip Beyin resmi...

İstanbul'u gördünüz gerçekten!

Böyle bir tevafuk oldu. "Bak, İstanbul" dedim. O da gülerek arabanın önünü kesti. Arabadakilere anlatarak onları da güldürdü.

Yeniden tarihe dönelim... Osmanlı için Yemen neden önemli oldu. 16 yüzyılda neden gittiler oraya?

16. yüzyılda Yemen hakikaten çok önemliydi. Çünkü malumunuz o zaman uçaklar, arabalar yok, deniz çok önemli. O zaman ki dünyanın en büyük donanması da Portekiz'e ait. Portekizliler de Ortadoğu'yu işgal etmeye başladılar. Arabistan'ı alırsak Mekke ve Medine'yi de alırız ve İslamı kaldırırız diye düşündüler. Bunun için Yemen'i işgal ettiler. O zaman ki en büyük İslam devleti de Osmanlı olduğu için buna müdahale etti ve Portekizlileri Yemen'e sokmadı.

O halde Mısır seferinin bir parçası olarak gerçekleşti?

Tabi, ama daha ziyada Portekizlileri orada barındırmamak gayesi güttüler. Gittikten sonra da biraz önce söylediğim gibi 100 sene kaldılar. Çok güzel imar hareketleri, köprüler, kaleler yapmışlar. Sonra bırakıp geldiler 17. yüzyılda. Bazı tarihçiler Osmanlılar hata etti bırakıp giderek diyorlar. Gidince yine aşiretler güçlendi. Yarı otonom bir şekilde kendi kendilerini idare ettiler.

O 100 senelik süreçte valiler merkezden mi atandı yine?

Tabii. İkinci gidişte de valiler İstanbul'dan atanıyordu. Özellikle Sinan Paşa'nın çok büyük hizmetleri olmuştur orada.

Hocam hizmetlerin yanında bir de bu valilerin çok zalimce davrandıkları söylenir. Siz de yazıyorsunuz kitabınızda...

Evet, maalesef. 19.yy'da Yemen sürgün yeri olarak kabul edildi. Kolay değil oraya gitmek, şimdi uçakla gitmek kolay, ama o zamanlar gemiyle gideceksiniz. Üstelik itaat etmeyen aşiretler, kavga var. Dolayısı ile sürgün olarak gönderilmiş valiler. Giden zalim bir vali veya zalim bir asker olduğunda bu, reaksiyona sebebiyet veriyordu. Hatta çok ileri gidip, keyif için insan kellelerini kesenler oldu...

16.yy'da da yapıldı mı bu tür zulümler?

16.yy'da fazla değil. 19. yy.'da daha çok. Mesela hatıratını yaza bir vali var. Hatta hatıratı yayınlanmadan önce torunu Fatma Rezzan hanım, (Allah rahmet eylesin) beni çağırmıştı. "Dedemin hatıraları var elimde, Osmanlıca yazılmış. Bazı kelimeleri okuyamıyorum Yemen'le ilgili olarak seni söylediler" dedi. "Fakat bazı yerleri çıkarmak istiyorum, siz ne diyorsunuz" diye sordu. Okudum, çıkarmak istiyorum dediği yeri. Hatta "bu sizin okuduğunuz yeri bana bizzat anlattılar" dedi. Ne anlatıyor! San'a'ya vali olarak gidince, yaverini çağırıyor, diyor ki; "git bana 5-10 tane kelle getir". Hatta kendisi anlatıyor; "Ermeni doktorum, paşa sen kahve mi ısmarlıyorsun dedi". Yemen'in kahvesi o zamanlar meşhur olmaya başlamış...

Kahve Yemen'den gelmeye başlamış...

Evet. "Bir saat sonra, çuval içinde 5-10 tane kafa getirdiler" diyor. Kimi bulduysa sokakta kesmişler, Yemenlilerin kafasını... "Kanlı kanlı" diyor. "Bunları iple balkona asın" demiş. Yemenliler görsün bakalım bize itaatsizlik neymiş! Öyle zalim bir vali. Ben Fatma Rezzan hanım'a; "dedeniz bunu yazdığına göre yayınlamak istiyor" dedim. O da çıkarmadı bu bölümü hatırattan.

Şu an Yemenliler nasıl hatırlıyor o süreçleri?

Benim doçentlik tezim Yemen. O tezi hazırladığımda, Yemen'le ile siyasi ilişkiler yoktu maalesef. Bunun için Yemen'e gidemeden yazdım! Sonra ilişkiler kuruldu, kitap da yayınlandı. Bir uluslararası konferans düzenlendi orada; Osmanlı döneminde Yemen. Beni de davet ettiler. Türkiye'de Yemen üzerine çalışan bir tek ben vardım. Gittik ama ben mütereddittim, çünkü kitabın başında onlara isyancı demişim. Yemenli tarihçiler de kitabımı kaynak olarak kullanıyorlar. Acaba bana nasıl bakarlar diye çekindim. Hiç beklediğim gibi olmadı. Çok, iltifat ettiler, teşekkür ettiler. Hatta biri "isyancı demiş ama bizim hatalarımızı da Osmanlının hatalarını da söylemiş" dedi. Demin bahsettiğim hadiseleri, çıkarıp gösterdiler. Sonra bir Yemenli tarihçi, Allah selamet versin, tebliğini sunarken dedi ki; "bakın ben bu kitabı yazdım; "Osmanlı işgalinde Yemen" ve şimdi hepinizin huzurunda, hiç kimseden korkmadan da söylüyorum, kitabımın adını değiştiriyorum; "Osmanlı idaresinde Yemen".

OSMANLI ESERLERİNİ ÇIKARSAN GERİYE YEMEN KALMAZ!

Niye böyle bir karar değişikliğine gitti?

Çünkü "her gün yeni yeni belgeler çıkınca biz yanıldığımızı fark ettik" diyor. "Yemeni gezin; Osmanlılarının yaptığı binaları, köprüleri, kaleleri çıkarın geriye bir şey kalmıyor" diyor. Ben zaman zaman bu İslama saldıran, camilere kızan laikçilere de söylüyorum. Şu camileri İstanbul'dan çıkarınca geriye hiç bir şey kalmaz! Yemende de öyle. Bugün hala özellikle sultan Abdülhamit zamanından çok güzel Osmanlı eserleri var.

19. yy.da burada modern eğitim kurumları açılıyor, idari ve kurumsal olarak reformlar gerçekleşiyor. Yemene de yansımış mı bu modernleşme politikaları?

Evet. Orada da idadiler, rüştiyeler açılmış. Sultan Abdülhamit zamanında yapılan kışla, bugün cumhurbaşkanın oturduğu yer. Ve ben Türkiye'de öyle güzel bir kışla görmedim. Son kitabıma resmini koydum. Hatta çok enteresandır, taksiye biniyorum, Arapça konuşuyorum ama yine yabancı Arapçası olduğu anlaşılıyor. Nerelisin diye soruyorlar: Türkiye'den deyince; taksicilerin çoğu önce Abdülhamit diyorlar. Sonra Erbakan ve Erdoğan diyorlar. Bu üçünü beraber zikrediyorlar. Çoğu Abdülhamit diyor. Çünkü nereye gitseniz orada bir eser bırakmış.

İkinci kez, 1848'de, Osmanlı tekrar neden gitti Yemen'e?

Osmanlı, iki sebepten dolayı gitti. Birincisi 1839'dan sonra Osmanlı devleti Avrupalılaşayım diye, maalesef, birçok masrafa girdi. Mesela Dolmabahçe Sarayı, hiç paramız yokken yapıldı. Çocuk yaştaki Sultan Abdülmecid'i kandırarak sarayı yaptırdılar. Eee bunun parası nerden çıkacak? Hadi Yemen'e gidelim! Orda baharat, kahve, tuz var...

İkinci sebep nedir?

Biraz önce söylediğim gibi, bizzat Yemen'deki bazı aşiretleri haber göndererek Osmanlı idaresini çağırıyorlar. Bunlar arşivdeki belgelerden yeni anlaşılıyor. Çünkü binlerce, yüzbinlerce belge var. Daha yeni yeni ortaya çıkıyor gerçekler.

Bunun sebebi ne olabilir? Mesela İngilizlere karşı Osmanlı gücüne sahip olmak olabilir mi?

Özellikle İngiliz arşivlerinde, Foreign Ofis belgelerinde, 19.yy'da İngilizlere satanları da tespit ettim.

Bazı aşiretler İngilizlere toprak mı satmış?

Biraz öncede dediğim gibi, yapıları farklı. Bazıları İngilizlere, şu anda tam hatırlamıyorum ama, diyelim ki 5-10 sterline veya dolara arazilerini satmışlar.

Osmanlı Devleti de İngilizlere bir kömür deposu kiralamış...

Evet, Aden'de.

İngilizlerin Yemen'e yerleşmesini kolaylaştıran bir etken olmuş?

Tabi. Osmanlı Devleti buna müsaade etti.

İNGİLİZ İŞGALİNİN SEBEBİ HAİN PAŞALAR

19. yüzyılın ortalarında, dünyada sömürgecilik politikaları artık gün yüzüne çıkmışken Osmanlı Devleti böyle bir şeye nasıl izin verdi?

Osmanlı o dönemde batılılaşmaya çalışıyor. Bu, bir şanssızlık. Mustafa Reşit Paşa İngiltere'de, Fransa'da bulunmuş ve onlarla iyi geçinmek istiyor. Ve göz yumuyorlar... Ama bunları anlamak çok kolay. Bugün bile Ergenekoncular neler yapıyorlar. Yani hiç değişmiyor. Ergenekon'daki insanlar da bizim memleketten çıktı. O zaman da hain paşalar, valiler vardı, iyilerin yanında.

Yemen coğrafi olarak uzak bir bölge... Osmanlı oranın denetimini nasıl sağlıyordu, orada asayiş nasıl sağlanıyordu, merkezden çok uzakta bu valiler nasıl denetleniyordu?

Çok sık valilere değiştirilmiş. Zaten oraya sürgün olarak gidiyorlar. Memnun değilse halktan layihalar, şikayetler geliyor ve vali değişiyor. Ama giden daha beter oluyor. Çok acı bir şey daha var; haberleşme İngilizlerin vasıtası ile oluyor. O zaman telgraf kullanılıyor. Telgraflar önce Aden'e gidiyor ve oradan diğer merkezlere...

Aden ise İngilizlerin işgali altında...

Evet. İngilizler okuyor önce. Gerçi çoğu şifredir ama şifreyi de çözebiliyorlar bazen.

YEMEN'DE BOTANİKÇİ VALİ

Buradaki Yemen algısından bahsetsek biraz da...

Yemen çok verimli bir yer. Suudi Arabistan, Tunus, Mısır gibi değil. Çok şahane bir yer. Ben neredeyse bütün dünyayı gezdim. Yemen'e gitmeden önce, en çok hoşuna giden yer neresi diye sorulduğunda Güney Afrika derdim. Şimdi kanaat değiştirdim, Yemen diyorum. Çok değişik ürünleri var. Valilerden bir tanesi, -iyiler de var aralarında- hem miralay hem botanikçi ve tabip. Dağları gezmiş üşenmeden oradaki bitkileri tespit etmiş ve Latincesini, Arapçasını yazmış. Nitekim benim tebliğim onun üzerinde olmuştur. Ben onun el yazmasını bulmuştum Millet kütüphanesinde. Tebliğimi hazırladıktan sonra torununun onu neşrettiğini duydum. Mesela ben o ayarda bir alim, Türkiye'de göremiyorum şimdi. Milyonlarca bitki var. Otelden Türk elçiliğine giderken şehir içinde kaç çeşit bitki, ağaç gördüğümün hesabını tutamadım. Hatta bu Kur'anı-ı Kerim'de geçen "kâfur" diye bir ağaç var. Çok güzel koktuğu için ölülere koyarlar. Otelle elçilik arasında vardı bu ağaçtan.

4 MİLYON TÜRK VAR!

Meşhur Yemen türküsünün hikayesi nedir?

Bu son gidişimde, Sayın Cumhurbaşkanı bu konuda uzman olduğum için beni davet etmişti, onunla gittik. Resmi protokol konuşması vardı, ben bir ara dışarıya çıktım. Bir zat ile tanıştım. Baktım, Türkçe konuşuyor. Türkiye'den geldim, ben Mardinliyim diyor. Mardinli olduğu için Arapça da biliyor. Biraz konuştuktan sonra, "inanmayacaksınız, şu anda Yemen'de 4 milyon Türk var" dedi. Ya, nasıl olur? 4 milyon nedir biliyor musunuz? 4 milyon çok büyük bir rakam. Ben köylere gittim diyor. Bir köye gittiğimde bir düğün vardı diyor. Eğer konuşmasalar dersiniz ki; Trabzon'un bir köyü. Demek ki Trabzonlular orada toplanmış, geriye kalan askerler başka köylerde... Horon tepiyorlar. Ama Arapça konuşuyorlar ve diyorlar ki biz Trabzonluyuz, Karadenizliyiz.

Kendileri de biliyorlar yani kökenlerini?

O arkadaş, "bir bölgeye gittim, Doğu Anadolu'dan, birçok kişi vardı ve halay çekiyorlardı" dedi. Ama ne Kürtçe ne Türkçe biliyorlar. Buranın Arapçasıyla konuşuyorlar. Fakat hepsi "biz Türkiye'den gelmişiz, dedelerimiz dönememiş burada kalmışlar, evlenmişler" diyorlar. Ben de bir çok eve gittim, kitabımda da geçiyor, bizim aslımız Türk diyorlar. Bununla da övünüyorlar. Ben aynı şeyi, Cezayir ve Tunus'ta da görmüştüm. Yakınlık gösteriyorlar, yeter ki biz güzel gidelim onlara. Ama hep Arapları dışlamışız efendim. Onu da biliyorlar.

Peki, türküdeki yer ismi Muş mudur, Yemen'deki Huş mudur?

Orası Muş'tur. Ve o bizim bildiğimiz Muş da değil. Birisi giden oğlu veya kocası için bir türkü söylemiş. Kafiyeyi uydurmak için orası Muş demiş. Çünkü o dönemde Muş uzak bir yer anlamındadır. Mesela, bir İzmirli için Muş Yemen gibi bir yerdir. Hatta bizim Siirt'te gurbeti anlatmak için şöyle bir atasözü var; "Ya Muş'ta ya beşiğin arkasında" denir. Yani ben görmedikten sonra, gurbet gurbettir. Kanaatime göre orası ne Muş ne Huş'tur. Kafiye uysun diye "muş" demişler. Muş valiliği karşı çıktı bana. Bu bir kanaat, yanılabilirim de.

YEMEN HALA HUKUKEN OSMANLI DEVLETİNE BAĞLI

Cumhuriyet ilan edildikten sonra İmam Yahya'nın Cumhuriyet'e bağlılığını arz ettiği söylenir. Bağlı kalmaya devam etmek istemiş ama reddedilmiş...

Evet. Ben size dahasını söyleyeyim. Konferans için Yemen'e gittiğimde Yemenli bir profesör, tebliğini sundu. Sunduktan sonra da "herkes sakin olsun, ben bir şey söyleyeceğim" diyerek "Bağımsız Yemen Cumhuriyeti diye bir şey yok, biz hukuken hala Osmanlı devletine bağlıyız" dedi. Herkes şaşırdı... Sonra da ekledi; "Ama Osmanlı devleti yok ki..."

Aynı şekilde Kudüs de Osmanlı devletinin bir vilayetidir. Birleşmiş Milletler, İsrail diye bir devlet ilan etti... İmam Yahya gerçekten, İngilizlere karşı, asker de gönderdi.

Kurtuluş savaşında mı?

Evet. Ta Hindistan'dan bile paralar geldi. Ama ne oldu onlar bilmiyoruz. Önemli olan; kurtuldu memleket. İnşallah daha da kurtulacak.

İnşallah. İmam Yahya Ankara'dan ne zaman talep etmişti bunu?

Birinci Dünya Savaşı bitmiş, İstiklal savaşı sırasında, Birinci Meclis döneminde.

Son olaylara ilişkin nasıl bir öngörüde bulunuyorsunuz? Oradaki aşiret yapısını tanıyorsunuz... Bir Abdullah Salih'in başında olduğu güçlü bir aşiret var, bir de el-Ahmer aşireti... Muhalefetin arkasında da el-Ahmer'in olduğu söyleniyor...

Herkes uzaktan konuşuyor... Benim kanaatime göre Salih'in de aşiretinin de dönemi bitti. Gerçi oğlu orda duruyor ama, hiçbir fonksiyonu yok. Ama direnişçilere yardım eden çok büyük aşiretler ve zenginler var. Ben bunu duyunca çok sevindim. Birini tanıyorum; burda isim vermeye gerek yok. Sordum, onlar hürriyetçilere destek veriyor dedi, çok sevindim. Yani Salih'in yanında yer almadılar. Çünkü bu dediğim zat bayağı güçlü birisi. Aşireti de parası da güçlü, ama hürriyetten yanalar. İnşallah orada ve Libya'da da sonlanır bir an önce.

Yemende daha farklı ayaklanma var. Hem devlet daha yumuşak davranıyor, öyle sert müdahalelerde bulunmuyor,, hem de halk silaha baş vurmuyor. Yemen'in toplum yapısıyla mı ilgili bu durum?

Yemen, çok tuhaf bir yer. Ben ilk gittiğimde hiçbir olay yoktu. Amerikalıların uydurduğu Husiler vardı sadece. Ama herkes istediği şekilde eleştiriyor iktidarı. Abdullah Salih'in aleyhinde de konuşuyorlar rahatça. Bir hürriyet havası vardı. Bunu Mısır'da, Suudi Arabistan'da, Tunus'ta yapamazdınız. Yani, sanki reisicumhur diyordu ki, tamam konuşun ama ben buradayım. Öyle, ama olmadı, efendim. Bence dünyanın en güçlü ordusu Yemen ordusu. Nasıl oluyor? Yemen'de 3 milyon asker var çünkü. Çünkü bu insanlar asker olmazsa işsiz kalacak. İşsiz sokakta kalacağına böyle bir çözüm üretmişler. Ama Allahtan ki onlar çatışmaya girmiyorlar.

Çok teşekkür ederim.

Ben teşekkür ediyorum ve "Allah Müslümanlara şuur versin, birbirlerini öldüreceklerine birbirlerini sevseler daha iyi olur" diyorum.

İhsan Süreyya Sırma Kimdir?

1944 yılında, Siirt'in Pervari ilçesinde doğdu. 1962 yılında girdiği Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ni, 1966 yılında bitirdi. Üniversite mezuniyetinden sonra, orta öğrenimini yapmış olduğu Siirt Lisesi'ne öğretmen olarak atandı. 1967 baharında, devlet doktora burs sınavını kazanarak, İslâm Tarihi dalında doktora yapmak üzere Fransa'ya gitti. Paris'te, College de France'da Prof. Dr. Jacques Berque'le başladığı doktora öğreniminin yan çalışmaları içerisinde, Arapça öğrenimi için 1969-1970 ders yılında Tunus'ta bulundu ve Zeytuna Üniversitesi'nde, Arapça'nın yanı sıra, Büyük sosyolog Fadıl b. Aşur'un derslerine devam etti. 1973 Mayısında, "İslâmî İlimler" dalında doktor olarak Türkiye'ye döndü. 1973-74 ders yılında Erzurum Yüksek İslam Enstitüsünde İslam Tarihi hocalığı yaptı. 1974 yılında Atatürk Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesinde İslam Tarihi Doktoru olarak göreve başladı. 1980 yılında Doçent, 1989 yılında Profesör oldu. 1993 yılında naklen Sakarya Üniversitesine geçti ve 1995 yılına kadar bu Üniversitenin İlahiyat Fakültesinde İslam Tarihi öğretim üyeliği yaptı ve aynı yıl zorla bu üniversiteden emekli edildi.

Bazı Eserleri

Osmanlı Devletinin Yıkılışında Yemen İsyanları, Ano Yemen'dir, Alaturka Demokrasi Alaturka Laiklik, İslami Tebliğin Medine Dönemi ve Cihad, Medine Vesikası Işığında Yahudi Meselesi, Bir Garip Tarih, Nasıl Sömürüldük, Hilafetten Saltanata Emeviler Dönemi, Abbasiler Dönemi, Belgelerle II. Abdülhamid Dönemi, Pakia Mektupları, Sömürü Ajanı İngiliz Misyonerleri.
dünya bülteni

El Kaide liderlerinden Nasser Bin Ali Al-Ansi ABD'ye ait bir insansız hava aracının saldırısı sonucu katledildi
08.05.2015

Sputnik News'in haberine göre; Yemen El Kaidesi, örgütün ileri gelenlerinden ve ideologlarından Nasır bin Ali Ansi'nin, ABD'ye ait insansız hava araçları ile yapılan bir saldırıda katledildiğini açıkladı.

Yemen El Kaidesi yaptığı bir açıklamayla, örgütün liderlerinden Nasır bin Ali Ansi'nin ve büyük oğlunun ABD'ye ait bir insansız hava aracının Yemen'de düzenlediği hava saldırısında katledildiğini açıkladı.

Açıklamada Nasser Bin Ali Al-Ansi ile birlikte oğlu ve 6 El Kaide militanın da katledildiği belirtildi.

Nasser Bin Ali Al-Ansi, Fransa'da mizah dergisi Charlie Hebdo'ya düzenlenen saldırı sonrasında, bir video yayınlayarak, Arap Yarımadası'ndaki El Kaide örgütü olarak saldırıyı üstlenmişti.
Haber 93

Yemen'de son durum: ABD Yemen'deki büyükelçiliğini 'güvenlik endişesi' ile kapattı
26 Oca 2015

El Cezire'nin haberine göre: ABD, Sana Büyükelçiliğini güvenlik endişesi nedeniyle ikinci bir uyarıya kadar kapattığını açıkladı, ülkedeki vatandaşlarına da Yemen'den ayrılma çağrısı yaptı.

ABD'nin Sana Büyükelçiliğinden yapılan yazılı açıklamada, "Yemen Cumhurbaşkanı Abd Rabbu Mansur Hadi'nin, Başbakan Halid Bahhah ve hükümetin istifası, devam eden güvenlik endişeleri sebebiyle ABD Büyükelçiliği rutin konsolosluk hizmetini sunamamaktadır. ABD vatandaşlarına olağanüstü durumlarda sınırlı bir şekilde yardım sunulabilecek. İkinci bir uyarıya kadar, ABD büyükelçiliği halka kapatılacak" denildi.

Açıklamada, ABD Dışişleri Bakanlığının, Yemen'deki mevcut güvenlik sorunları ve ‘terör eylemleri’ sebebiyle vatandaşlarını seyahat etmeme konusunda uyardığı, ülkedeki vatandaşları da bir an önce burayı terk etmeye çağırdığı belirtildi.

Yemen’de son durum

Yemen'de İran destekli Şii Husiler, 4 aydan beri başkent Sana'yı elinde bulunduruyor. Hükümet ile başkente giren Husiler arasında 21 Eylül 2014'te "Barış ve Ulusal Ortaklık Anlaşması" imzalanmıştı.

Yemen ordusu ile Husiler arasındaki çatışmalar ülkede karışıklık çıkarırken, diyalog görüşmelerinin kilit ismi Cumhurbaşkanı Hadi'nin Özel Kalemi Ahmed Avad Bin Mübarek'in 17 Ocak'ta kaçırılmasıyla gerilim iyice tırmandı.

Husiler bunun ardından Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile Hadi'nin Sittin caddesindeki konutuna saldırdı. Çatışmalarda 9 kişi öldü, 80 kişi yaralandı.
Yemen’de eski devlet başkanı Ali Abdullah Salih’in görevini bırakmak zorunda kaldığı 2011'deki ayaklanmanın ardından ülkede istikrar ve güvenlik sorunu sürüyor.

Güneyde ayrılıkçı Güney Hareketi, Yemen ordusuyla çatışıyor. Kuzeyde ise İran'ın desteğini alan Şii Husiler ile Sünni aşiretler sık sık orduyla çatışıyor.

El Kaide ise güçlü olduğu birçok bölgede üslerini Yemen ordusuna kaptırıyor, buna karşın petrol ve doğalgaz borularına saldırarak orduyu operasyondan vazgeçirmeye çalışıyor. Hasar gören boruların tamiri güvenlik nedeniyle uzun süre alıyor; bu nedenle ülkede sık sık doğalgaz ve petrol arzında sorunlar yaşanıyor.

Yemen'de açlık sınırında yaşayan insan sayısı ise 10 milyona yaklaşmış durumda.
Haber 93
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İSLÂM DÜNYAS! Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com