EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Nükleer endişe

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> TEKNİK
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Pzr Mar 13, 2011 9:45 pm    Mesaj konusu: Nükleer endişe Alıntıyla Cevap Gönder

Sinop atom reaktörünü, Fukushima reaktörünü işleten TEPCO firması inşa edecek!..
Selçuk Salh Caydı
6 Mart 2011

Türk basınının uyku halleri vardır. Şimdi bunlardan biri yaşanıyor. Toshiba ve TEPCO yetkilileri Ankara’da Hükümetle Sinop reaktörü pazarlığını sürdürüyorlar ve tek bir gazeteci duymuyor! TEPCO, Japonya’ya nükleer felaket yaşatan Fukushima reaktörünü işleten firma! Türkiye, görüşmeleri kesmeden sürdürüyor. E pes!..

Tayyip Erdoğan Rusya’ya gitmeden önce, insan aklına hakaret sayılabilecek sözler etti. Mesela şu “piknik tüpü” hikayesi… Dünyada tarihi anlar yaşanıyor, ama AKP ve Erdoğan, inanılmayacak bir hafiflik ve sorumsuzlık sergiliyor. Bu sorumluluğun en büyüğü, şu anda tüm dünyanın nefesini tutup izlediği Japonya depremi sonrası nükleer felaketle doğrudan ilişkili, Fukushima reaktörünü işleten Japon TEPCO firmasıyla Ankara’da resmi görüşmeler ara vermeden sürdürülüyor. Japonya’ya ikinci bir Çernobil yaşatmak üzere olan TEPCO, Sinop nükleer santralının inşasını üsleniyor. Diğer Atom reaktörü Akkuyu’yu da Çernobilden sabıkalı Ruslar yapacak!.. Başbakan geçen gün, “Düne ait hersey, dünle beraber gitti. Simdi yeni seyler söyleme vakti” demişti. Nükleer enerji ile mutfak tüpünü kıyaslaması, yeni olmak bir yana eski bile değil, sadece saçmaladığını gösterdi! Ve bu saçmalığın buralarda bile sözkonusu edilmesinin nedeni, bu sözlerin sahibinin “Başbakan” gibi bir sıfata sahip olması.

Japonların nefret ettiği ve firmanın çalışanlarının sokağa çıkamadığı bir zamanda Türkiye’de bir tek Türk yetkilinin de bu adamlara “Orada ne oldu kardeşim, bu sizin reaktörünüz değil mi?” demedi…

İktidar, dünyada ne döndüğünü anlamaya başladığında, Türk halkı büyük felaketlerle boğuşuyor olacak -böyle giderse. Faşistleri seçip arkasında duran halklar bunun bedelini de öder. Almanlar ve İtalyanlar bunu iyi bilirler. Türkiye, bugünkü gibi eski, duyarsız ve cahil bir önderlikle 21′inci yüzyıl içlerine doğru ilerleyemez. İlerler ama bu çok büyük acılara neden olur. Neoliberalizmin sanal paracı neo muhafazakar kimlikçi mantığı bitmiştir. Bunu herkesin iyi anlaması gerekiyor.

2012′nin sonlarına doğru doğal felaketlerin dozu ve şiddeti artacaktır. Ve bunlar, şimdi inanılamayacak boyutlarda olabilirler. Japonya 9.0 şiddetinde bir deprem beklemiyordu. İstanbul’daki asma köprüler, 8.1 şiddetinde bir depreme göre inşa edilmişlerdir -yanılmıyorsam. Başbakan, “Köprüyü de yapmayalım mı” diye soruyor. (Ne köprüsü yav?!..) Elbette yapmayalım -zaten yapılamayacaktır… Depremin şiddeti ne olacak, bu biliniyor mu? Beklenenden daha şiddetli olma olasılığı giderek artıyor. Sadece 3. Köprüyü değil. HES’leri, tüp geçişleri falan da yapmayalım. Onun yerine önce, ülke içindeki suni kutuplaşmayı ortadan kaldıracak şeyler yapalım, insanların birbirine güvenmesini sağlayacak ne varsa onu yapalım, adaletsizliklerin üzerine gidelim ve mutlaka sonsuz basın özgürlüğünü garantileyelim. Böyle zamanlarda, yararlanılabilecek ve önemli şeyler söyleyen herkes, halka seslenebilmeli.

Asıl yapılması gerekenler, şimdi doğrudan insanlarla, onların güvenliğiyle ve haysiyetli bir yaşam sürdürmeleriyle ilgili olmalı. Atom enerjisi defteri, birdaha açılmamak üzere kapatılmalı (dünyada da kapatılacaktır zaten, öyle görünüyor) onun yerine yenilenebilir enerji türlerine, rüzgar, güneş, vb. enerjilere ağırlık verilmelidir. Dünya atom enerjisinden vazgeçerken Türkiye’nin bu işe ısrarla sahip çıkması, yolsuzluk ve rüşvet şüphelerini artırıyor. Türk Hükümeti, atom sevdasından vazgeçmek zorunda.

http://konstantiniye.com/2011/03/16/sinop-atom-reaktorunu-fukushima-reaktorunu-isleten-firma-insa-ediyor/


Nükleer endişe
13 MART 2011

Observer da, önce deprem ve tsunami ardından da Çernobil benzeri bir felaket endişesinin yaşandığını belirterek, cumartesi günü Fukuşima'daki nükleer reaktörde meydana gelen patlamaya ilişkin ayrıntıları aktarıyor.

Observer, Japonya'nın enerji ihtiyacının üçte birinin nükleer santrallerden sağlandığını ve ülkede bu oranı yüzde 50'ye çıkarma planlarının bulunduğunu da anımsatıyor.

Sunday Times da, cumartesi günü Fukuşima'da yaşanan patlamaya ilişkin fotoğrafıyla ''felaket korkusu'' manşetini kullanmış.

Haberde görüşlerine yer verilen İngiliz nükleer bilimci John Large, yetkililerin patlama nedeniyle tesisin zarar görmediği savlarının gerçeği yansıtmadığını savunuyor.

Large, tesisin, bir patlamayla hasar gördüğünü ve önemli miktarda radyoaktif sızıntı beklenebileceğini söyledi.

Observer'ın Bilim Muhabiri Robin Mckie'ye göre, Fukuşima'daki nükleer tehlikenin hükümetin yanlış politikalarını da açığa çıkardı.

Mckie, Japon hükümetlerinin bütün uyarılara karşın sismik aktivitelerin olduğu bölgelere nükleer santral inşa ettiğini belirterek, Çernobil felaketinin 25. yıldönümün yaklaştığı bir dönemde Fukuşima'nın da benzer bir kötü şöhrete sahip olmaya çok yaklaştığını kaydediyor.

Yer bilimci İşibaşi Katsuhiko'nun yıllar önce bugün yaşanana benzer nükleer risklerin yüksek ihtimal olduğuna dikkat çeken Mckie, hükümetin, enerji sektörünün ve akademi dünyasının büyük depremlerin yaratabilkeceği nükleer riskleri hafife aldığını söylüyor.

Kobe Üniversitesi görevli akademisyen Katsuhiko, 2005 ile 2007 yılları arasında Onagawa, Şika ve Kashiwazaki-Kariwa'daki nükleer santrallerin yer sarsıntılarının ardından Fukuşima'dakine benzer sorunlar yaşadıklarını kaydeden Mckie, şöyle devam ediyor:

''Kashiwazaki'deki olayda 16 temmuz 2007'de meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki depremin ardından santralde yangın çıktı ve tesisten sızıntı yaşandı. Nükleer reaktörlerde ölümcül hatalar bulunmasına karşın bu olayların ardından herhangi bir önlem alınmadı. Katsuhiko, Japonya'nın nükleer santrallerini inşa etmeey 40 yıl önce başladığını hatırlatıyor. Bu ülkedeki sismik faaliyetler şimdiki kadar yoğun değildi. Bu da nükleer santrallerin tasarımını etkiledi.''
BBC

Japonya depremi, nükleer enerji devrinin sonu olabilir mi?
Selçuk Salih Caydı
14 Mart 2011

Japonya’da yaşanan deprem, bir Tsunami ile Fukushima atom reaktörünü vurdu. Ders çıkarmak için, deprem ülkesi Türkiye için önemli. Marmara fayının, Japonya’daki boyutlarda deprem üretmesi beklenmiyor. Ama bu tahmin, “normal zamanlar” için geçerli. Şimdi normal zamanlarda yaşamıyoruz. Japonlar, 9.0 şiddetinde bir deprem beklemiyordu.

Depremin vurmasından iki dakika sonra, otomatiğe bağlanmış sistemler devreye girip, reaktörü kapatmış olsalar da. Fakat reaktörün kapatılmasından sonra da soğutma sisteminin (su) çalışmaya devam etmesi gerekirdi. Depremin şiddetiyle elektrik sistemi çöküp, Tsunami reaktör alanına kadar girince, yedek jeneratörlerin devreye girmesi beklenmiş. Bu jeneratörler dizelle çalışıyormuş. İşte burada birşey daha olmuş ve Tsunami, dizel tanklarını süpürmüş. Bunun anlamı, soğutmanın yeterince devreye girememesidir. Gerçi reaktörün etrafındaki çelik muhafaza, reaktörün içindeki hızlı bozulmayı tutabilir. Fakat burada soğutma devreye giremezse, Çernobil’de olan olur ve reaktörün çekirdeği erimeye başlar. Tanrı’ya şükür henüz böyle bir durum yok, (veya Japon Hükümeti bunu gizli tutuyor) ama şu bir gerçek: Dünyanın en önemli ikinci büyük endüstri ülkesi Japonya, en önemli atom reaktörlerinden birine mukayyet olamadı. Japonya bile…

Japon yetkililer, halka dışarı çıkmamalarını, klimaları açmamalarını ve ıslak bezleri yüzlerine tutup onlarla nefes almayı falan öğütlüyorlar. Bu, tam bir çaresizliğin ifadesidir.

Buradan çıkarılacak ilk sonuç, doğanın gücünün hiçbir teknoloji/meknolojiyle durdurulamayacak kadar büyük olduğu ve olacağıdır. Büyük deprem koşulları gözönünde bulunularak inşa edilmiş ve “çok güvenli” diye övünülen Fukushima reaktörü bile güvenli değildir. Bu dönemde doğal felaketlerin artacağına dair tahminler yapan başka bilim adamları vardı. Güneşteki değişikliklerin, felaketlerin boyutlarını artıracağı söylenmekteydi. Yani benzeri felaketler, başka şekillerde diğer büyük endüstri ülkelerinin başına da gelebilir. Postmodern kapitalist uygarlığın çok kırılgan bir şey olduğu, yeniden hatırlanmak zorunda. Olasılık hesaplarında her zaman, bir bilinmeyen vardır ve o bilinmeyen, Fukushima örneğindeki gibi gelip adamı bulabilir.

Depremden çıkarılacak ikinci sonuç, nerede olursa olsun atom reaktörlerinin artık asla meskün alanlarda ve yakınlarında kurulmaması gerektiğidir. Tabii en iyisi, atom enerjisinden vazgeçilmesidir. Şimdi buna gülenler ve saçma bulanlar, 7.2′lik İstanbul depremi beklerken, 7.8′lik deprem yaşayıp, bu uykudan uyanabilirler. O zaman herşey çok geç olabilir! Dünya, olağanüstü bir dönem yaşıyor ve bu devrin baş özelliği, doğanın şiddetinini hiç beklenmedik ölçülerde artırabileceği ihtimalidir. Bu durumda ‘korunmak’ diye tarif edebileceğimiz asıl durum, en başta atom enerjisi gibi tehlikeli şeylerden uzak durmaktır ve mesela İstanbul için acilen deprem seferberliği ilan etmektir. HES falan gibi saçmalıkları derhal durdurmak, Anadolu’nun su zenginliğine sahip çıkmak ve doğayı radikal ölçülerde koruma altına almak şarttır. Şimdi “O niye ki?!” diyenler, felaketlerden tek kesin kurtuluş yolunun doğaya dönüş olduğunu öğrenemek zorundalar. Beklenenden büyük bir İstanbul depremi, Türk ekonomisini bir anda 1980 öncesine fırlatıp atabilir, neoliberal devrin “kazanımları”nı iki dakikada silebilir.

Türkiye, Akkuyu reaktörünü, hem de fay hattının üzerine inşa etmek istiyor! Türkiye, atom enerjisinden bir türlü vaz geçmiyor. Japonya depremi, atom enerşisinde ısrar edenler için bir ibret vesikası olmalıdır. Türkiye’nin başı, etrafındaki (İran, Ermenistan, vd.) atom reaktörleriyle zaten belada. Şimdi en akıllıcası, atom enerjisini Türkiye’ye asla sokmamak ve bu lanetten uzak durmaktır.

Eğer Japonya bile güvenli atom reaktörü kuramıyorsa ve halen Fukushima reaktöründe çekirdek erimesi tehlikesi sürüyorsa, bunun bir tek sonucu olacaktır, o da atom enerjisi dünyada terkedilmeye başlanacaktır. (Der Spiegel dergisi de bugün çıkan son sayısında bu savı işliyor -ki çevrecilik konusunda Avrupa’nın en duyarlı ülkesi Almanya için doğaldır ve desteklenmesi gereken bir tutumdur) 1980′li yıllarda Orta Avrupa’da ortaya çıkan atom enerjisi karşıtı çevreci hareketler, bu konuda önemli bir duyarlılık oluşturmuşlardı. Fakat neoliberal dönemde sosyo-ekonomiye ve sisteme karşı yürütülen her türlü muhalefet esas olarak sustuğu için ve ekonomi/sistem körü “Kimlik sorunu” gibi “mücadeleler” esas alındığı için, neoliberal ekonomi meydanı boş bulmuştu. Atom enerjisi de, biraz itibar kaybetmekle birlikte, varlığını artıramadı ama devam ettirdi. Fukushima’dan sonra, sistemin merkez ülkeleri, atom enerjisini terketmeye başlayabilirler. Çünkü şimdi, sokakta gösteri yapanlar, sadece yeşiller ve solcular gibi “parasız/pulsuzlar” olmayacaktır; borsa üzerinden veya doğrudan, büyük şirketlerde hisseleri olanlar da atom enerjisini istemeyeceklerdir. İşte bu, atom enerjisinin ipini çekebilir. Japonya depremi, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra başlayan ve “güvenli” sayıldığı için Japonya gibi atom bombası mağduru bir ülkede bile fazla tepki çekmeyen atom enerjisine önemli bir darbe vurmuştur. Artık güvenli olmadığı kesinlikle tescillenmiştir. Japonya’da bile güvenli olmayan bir enerji türünün Türkiye’de “güvenli” olabileceği düşünülemez.

http://konstantiniye.com/2011/03/14/japonya-depremi-nukleer-enerji-devrinin-sonu-olabilir-mi/

Almanya nükleer santralleri kısmen kapatıyor
15 MART 2011

Almanya Başbakanı Angela Merkel, Japonya'da gelişen olaylar ışığında ülkedeki yedi nükleer reaktörün üç ay süreyle geçici olarak kapatılacağını duyurdu.
Bu süre içinde reaktörlerde güvenlik denetimleri yapılacak.
İlgili Haberler
Japon hükümetinden radyasyon uyarısı
Avrupa, nükleer santralların güvenliğini sorguluyor
Deprem ülkesi Türkiye'de nükleer santral mantıklı mı?

Almanya, Avrupa, Enerji, Çevre / İklim
Moratoryum kararı, ülkede 1980'den önce faaliyete geçen tüm santralleri kapsıyor. Ancak ülkede bu yedi santral dışında 10 tane daha bulunuyor.
Nükleer santral bulunan eyaletlerin yöneticileri ile bir araya gelen Merkel, güvenliğe ilişkin tüm soruların 15 Haziran'a dek yanıt bulmuş olacağını söyledi.
Çevre Bakanı Norbert Röttgen, bu santralların üç ay sonunda yeniden açılabileceğinin altını çizdi. Moratoryumun ayrıntıları ise gelecek hafta düzenlenecek bir toplantıda netleşecek.
Merkel ayrıca, nükleer enerjide güvenlik konusunda G20 düzeyinde bir girişim başlatılması için Fransa ile anlaşmaya vardıklarını duyurdu.
Japonya'da Fukuşima santralında tsunami sonrası meydana gelen patlamalar, nükleer santralların güvenliğiyle ilgili tartışmaları alevlendirdi.
Almanya dün de, mevcut nükleer santralların hizmet süresini uzatmaya yönelik planı askıya aldığını duyurmuştu.
Rota değişikliği
Almanya son dönemde bu konuda sürekli yön değiştiren bir siyaset uyguluyor.
Ülke bir kaç yıl öncesine dek santrallarını 2021'de devre dışı bırakmayı öngörüyordu.

Ancak Angela Merkel liderliğindeki koalisyon hükümeti, bu stratejiden geçen Eylül'de vazgeçti. Hükümet, ülkedeki 17 nükleer santralın planlanandan ortalama 12 yıl daha fazla hizmet vermesini kararlaştırmıştı.
Ancak bu karar tepki çekti. Onbinlerce kişi hafta sonunda 45 kilometrelik bir insan zinciri oluşturarak hükümeti protesto etmişti.
Bugün de çok sayıda protestocu başbakanlık önünde toplanarak 'şalteri indir' sloganları attı.
Merkez sağ hükümet, şimdiye dek ülke yenilenebilir kaynaklardan daha çok enerji üretecek duruma gelene dek santrallara ihtiyaç olduğu görüşünü savunuyordu.
Ancak plana karşı çıkanlar hükümeti enerji şirketlerine boyun eğmekle suçluyordu.
Son kararın ise hükümet kararnamesiyle alındığı, santral operatörleriyle henüz görüşülmediği belirtiliyor.
AB'de nükleer güvenlik zirvesi
Avrupa Birliği yetkilileri de Avrupa'daki nükleer santralların güvenliğini tartışıyor.
Avrupa Komisyonu'nun Enerjiden Sorumlu Üyesi olan Günther Öttinger, üyelerin birliğin nükleer enerjisiz bir gelecek yaratılıp yaratılamayacağını değerlendirmesi gerektiğini söyledi.
Alman siyasetçi Öttinger, Merkel tarafından Brüksel'e gönderilmeden önce nükleer enerjinin savunucularından biri olarak tanımlanıyordu.
Avusturya Çevre Bakanı Nikolaus Berlakovich de "Avrupa Uyuyan Güzel uykusundan uyanmalı" dedi.
Berlakovich, AB genelindeki nükleer santrallara bankalara uygulanan türden stres testleri yapılmasını ve güvenlik önlemlerinin sınanmasını önerdi.
Bulgaristan, Finlandiya ve İngiltere gibi üyeler de güvenliğin gözden geçirilmesi fikrine destek veriyor.
Bu arada İsviçre hükümeti de, güvenliğin ana öncelik olduğunu açıklayarak ülkedeki nükleer santral planlarını askıya aldığını duyurdu.

İsviçre'de dört nükleer santral bulunuyor. Bu santrallarda toplam beş aktif reaktör var. Ülkenin elektrik enerjisi ihtiyacının yüzde 40'ını bu santrallar karşılıyor. Ancak bazı nükleer santrallar, ömürlerini tamamlamak üzere.

Son kararla üç yeni santralla ilgili onay süreci askıya alındı.
BBC

Nükleer iflas
Fukuşima'da durum kontrolden çıktı, radyasyon seviyesi ölümcül boyutlarda, hükümet çaresiz...
16 Mart 2011


Deprem ve tsunamiden zarar gören Japonya'nın kuzeydoğusundaki Fukuşima 1 nükleer santralinin girişinde, radyasyon seviyesi sabaha karşı aniden arttı. Japon Nükleer Güvenlik Ajansının bir yetkilisi yaptığı açıklamada, santralin giriş kapısında radyasyon seviyesinin önce 6,4 mSv yükseldiğini daha sonra da 2,9 mSv düştüğünü belirtti. Radyasyon seviyesi ölçümünde, 10 mSv insan için ölümcül dozu ifade ediyor. Kyodo haber ajansı ise bu sabah tesisteki radyasyon seviyesinin bir noktada 10 mSv düzeyine ulaştığını duyurdu.

Hükümet sözcüsü Yukio Edano ise Fukuşima santralinde radyasyon seviyesinin her saat başı çok değiştiğini ve sağlığa zararlı oranlara vardığını ifade etti. Radyasyon seviyesindeki artış nedeniyle acil durum görevlilerinin çekilmesi talimatını vererek, ısı artışı olan reaktörlerdeki soğutma çalışmalarını geçici olarak askıya aldı.

Hükümet sözcüsü Yukio Edano, sıcaklık artışını önlemek için reaktörlere deniz suyu boşaltan görevlilerin çekilmesinden başka seçenekleri bulunmadığını söyledi. Açıklamadan sonra radyasyon seviyesinde düşüş olduğu bildirildi.

Japonya savunma güçlerinin, santralin 3 numaralı reaktöründeki yakıt çubuklarını soğutmak için reaktöre helikopterden su dökmeye hazırlandığı kaydedilirken, Japon NHK Televizyonu, bir helikopterin Fukuşima'nın su boşaltmak amacıyla üç numaralı reaktörünün üzerinden birkaç kez uçtuğunu, ancak helikopterin tesis üzerinde radyasyon nedeniyle çok fazla kalamadığını duyurdu. Kanal helikopterin tesis üzerine deniz suyu boşaltırken görüntülerini aktardı.

HAVADAN SU DÖKME BAŞARISIZ OLDU
Deprem ve tsunami felaketinin ardından arızalanan Fukuşima nükleer santrali reaktörünün soğutma işlemi için gönderilen Japonya ordusuna ait helikopterin reaktöre su dökmeyi başaramadığı bildirildi.

Kyodo haber ajansı, Savunma Bakanına dayanarak verdiği haberde, helikopterin bu görevi yerine getirememesinin nedeninin muhtemelen yüksek radyasyon seviyesi olduğunu duyurdu.

JAPON İMPARATORU TELEVİZYONDA
Japan İmparatoru Akihito, ülkesinin karşı karşıya olduğu krizle ilgili olarak 'derin endişe' duyduğunu ve halkı için dua ettiğini söyledi.

Akihito, deprem ve tsunamide hayatlarını kaybedenlerin yakınlarına taziyelerini sundu.

Japonya'nın 77 yaşındaki İmparatoru Akihito, televizyonda yayınlanan konuşmasında, Japon halkından umutlarını yitirmemelerini isteyerek, depremden sonra ortaya çıkan nükleer santral krizinden derin endişe duyduğunu söyledi.

Akihito, yabancı hükümetler dahil olmak üzere felaketten sonra yürütülen yardım çalışmalarına katılanlara teşekkür ederek, yardım çabalarının bütün gücüyle sürdürülmesi çağrısında bulundu.

İmparator, "Kurbanların sayısını bilmiyoruz, ancak her bir kişinin kurtarılabilmesi için dua ediyorum" dedi. habertürk

Kanada'da nükleer tesiste sızıntı var!
17 Mart 2011
Kanada'nın Toronto kentinin 35 kilometre doğusundaki Pickering kasabasında kurulu Pickering nükleer santralinde su sızıntısı saptandı.

Kanada Nükleer Güvenlik Komisyonundan yapılan açıklamada, sızıntının insan hayatı ve çevreyi tehdit etmeyecek derecede önemsiz olduğu kaydedildi.

Ülkenin en büyük eyaleti Ontario'nun en önemli enerji kaynaklarından biri olan santraldeki soruna, Kanada Çevre Bakanlığı da el koydu. Sızıntıya, Japonya'da meydana gelen deprem dalgalarının neden olabileceği sanılıyor.

Öte yandan Kanada Nükleer Sorumluluk Koalisyonu Sözcüsü Andrew Nichols da yaptığı açıklamada, sızıntının "önemsiz" olarak açıklanmasını eleştirdi.

Nichols, "milyonlarca insanın içme suyunun sağlandığı Ontario Gölü'ne binlerce litre sızıntı oluyor ve yetkililer bunu önemsiz olarak açıklıyor. Daha ne olmalıydı?" ifadesini kullandı. haber10
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> TEKNİK Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com