EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

BALKANLARDA TÜRK SOYKIRIMI

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> OSMANLI TARİHİ
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Pts Arl 13, 2010 1:55 am    Mesaj konusu: BALKANLARDA TÜRK SOYKIRIMI Alıntıyla Cevap Gönder

İNSAN HAKLARI GÜNÜNDE, BALKANLARDA TÜRK SOYKIRIMI
Özcan PEHLİVANOĞLU
12.12.2010

Günümüzde Balkanlara nasıl bakıldığını anlamak için Prof. Dr. İlber
Ortaylı'nın "... 1912 felaketinden sonra Anadolu'ya gelen
Balkanlılar,Rumeli göçmenleri dediğimiz kesimdir.Bir toplantıda
Türkkaya Ataöv tarihi meselelere hep "ileriye bak,geçmişi unut,kimseye
kin tutma" felsefesi ile yaklaştığımızı söylemişti.Aslında bizden
başka kimsenin geçmişini unuttuğu yok ve bu şekilde geçmişi unutarak
ileriye yürünmesi de mümkün değildir.Nitekim bu savaş ne mektep
kitaplarında ne matbuatta,ne de filmlerde yer alıyor ve Balkan Savaşı
nedir,nasıl bir faciadır bilmiyoruz.Vaktiyle büyük anneler olanları
anlatırmış bir müddet sonra ise mesele "Ne diyor bu ihtiyar ?"
yakınmasına dönüşmüştür. Halbuki Balkan Savaşı yakın Türk tarihinde
bir faciadır ve bu faciayı yaşayanlar da bazı Türklerdir."
diyerek
belirttiği görüşleri üzerinde düşünmek gerekir.

Balkanların 1800'lü yılların başından itibaren yazılı tarihi;Türklerin
ve Türk olarak görülenlerin başına gelen,milyonlarca ölümle sonuçlanan
soykırımların ve zorla göç ettirilmelerin tarihi niteliğindedir.

Balkanlarda 1821 ile 1922 yılları arasında beş milyondan fazla
Müslüman Türk,ülkelerinden sürülüp atılmıştır.Beş buçuk milyon
Müslüman Türk'te kimi savaşlarda öldürülerek,kimi de sığıntı durumunda
iken açlıktan ve hastalıklardan canını yitirerek ölmüştür.

Balkanlarda uğranılan bu soykırımlar neticesinde Türk nüfusu önemli
bir kayba uğramıştır.Bu sebeble Balkanların tarihi,Türklerin uğradığı
soykırımlar göz önüne alınmaksızın gereği gibi anlaşılamaz.

Osmanlı - Türk İmparatorluğu;kendini yenilemek ve çağdaş bir devlet
kimliğiyle varlığını sürdürmek için çabaladığı bir dönemde,önce
sınırlı kaynaklarını, Müslüman Türk nüfusun düşmanlarınca kıyımdan
geçirilmesini önlemek;sonra da bu düşmanlar üstüne
geldiğinde,İmparatorluk merkezine akın akın gelen göçmenlerin
gereksinmelerini karşılamak için harcamak zorunda bırakılmıştır.

Türkler,Balkanlardaki bu badireden yok edilemeden çıktı ama Türk
Milleti Balkanlarda başına gelen olaylardan derinlemesine etkilendi ve
bu etkiler günümüzde de sürmektedir.

Türklerin Balkanlarda uğradığı bu kayıplar,Türk tarihi açısından büyük
önem taşımasına rağmen bu kayıplara ders kitaplarında değinilmez.
Bulgarların,Sırpların,Rumların uğradığı kıyımları anlatan ders ve
tarih kitapları,Türklerin uğradığı kıyımları anmamıştır.Bu durum
Türklerin başına gelen ölüm ve sürgünlerin,tarihsel önemini anlamamızı
engellemiştir.

Balkanlarda ilk toplu soykırım olarak 1683'te Viyana kuşatması ile
başlayan ve 16 yıl harpleri neticesinde Karadağlıların Osmanlı-Türk
karşıtı bir hareket ile Metropolit Danilo Petroviç önderliğinde
yaptıkları katliamı gösterebiliriz.Balkanlarda Müslüman Türklere
yönelik ilk toplu katliam olarak bilinen Danilo'nun kıyım hareketi
"Türkleşmiş olan hrıstiyanların imhası" olarakta bilinmektedir.

Balkanlarda Türklerin uğradığı toplu soykırımların ilk örneklerinden
biri de 1821 Mora İsyanı olarak tarihe geçen Yunan ayaklanmasıyla
gerçekleşmiştir.Yunan ayaklanması, Balkanlarda Türklerin topluca
öldürülmesi ve sürülmesi ile ilgili süreci başlatan ilk
harekettir.Burada izlenen yöntem, daha sonra yapılacak olanlara bir
model olarak ortaya çıkmıştır.

Tarihçi George Finlay 1861 yılında "1821 Nisanında,20000 kişiye yakın
bir Müslüman Türk nüfus Yunanistan'da (Finlay,burada Yunanistan derken
bu günkü Yunanistan'ın anakarasındaki güney kısmını yani Mora'yı kast
ediyor.Çünkü 1861'de Yunanistan krallığının toprağı o
kadardı.Yunanistan kurulduğu tarihten bu yana Türk topraklarını işgal
ede ede Türkiye'nin aleyhine olmak üzere üç misli büyümüştür.) dağınık
olarak yaşıyor ve tarımda çalışıyordu.Ayaklanmanın üzerinden iki ay
geçmeden bunların çoğu kıyımdan geçirildiler. Adamlar, kadınlar, çocuklar, hiç acımadan ve sonra da pişmanlık duyulmadan öldürüldüler."
demektedir.

Mora İsyanında Yunanlı çeteciler ve köylüler,buldukları her Türkü
öldürmüşlerdir.Hatta Kalavryta ve Kalamata'dakiler kendilerine
öldürülmeyecekleri sözü verilen Yunanlılara teslim oldu ancak bunlarda
öldürüldü.Yunanlılar yarımadanın her bölümünde Türklere saldırdı ve
hepsini öldürdü.Kalelere sığınanların geriye dönüş umudunu yıkmak için
Türklerin evleri yakıldı.İsyanın başladığı Mart'ın 26'sından Nisan'ın
22'sindeki paskalya Pazar'ına kadar göz kırpmadan 15000 Türk can
verdi.

Yunanlı Başpiskopos Germanos "Hristiyanlara huzur,Konsoloslara
saygı,Türklere ölüm"
diye emir veriyordu.Yunanlılar yakaladıkları
Türkleri erkeği,kadını ve çocuklarıyla kıyımdan geçirmek suretiyle
"Hiçbir Türk kalmayacak / Ne Mora'da, ne dünya da!" şarkısını da
ağızdan ağıza yayarak soykırımı adeta alay edercesine
tamamlamışlardı.Ayaklanmanın başlamasından itibaren üç hafta içinde
Mora'da bir tek Türk bırakılmamıştı.

Tripolitza'daki olay ise vahşetin boyutunu çok iyi anlatmaktadır. Kolokotrones isimli birinin anlatımına göre kasabaya girdiğinden itibaren "yukarı hisar kapısından başlayarak atımın ayağı hiç yere değmedi.İlerlediğim zafer kutlama töreni yolu cesetlerden bir örtüyle döşenmişti." demektedir.

Bu soykırım değilde nedir? Mora'da başımıza gelenler Türk Milletine
anlatılmış mıdır? Soykırımın hesabı sorulmuş mudur? Bunlar tarihçiler ve
siyasetçiler tarafından cevaplanması gereken önemli sorulardır.

Balkanlarda 1821 Mora ayaklanması ile başlayan Türk
soykırımları; Balkanlardan Türk nüfusu arındırmak politikasına
dayanıyordu. Bu politika Avrupa devletleri ve Rusya ile haçlı
zihniyetinin bir eseriydi.Bu durum 1877 - 1878 Osmanlı - Rus, 1912 -
1913 Balkan ve 1919 - 1923 Kurtuluş Savaşlarında kendini yeniden
göstermiştir.

Bir Bulgar devletinin yaratılmasıyla ve Bulgaristan Türklerinin
soykırım ve yurtlarından sürülmesiyle sonuçlanan Bulgar ayaklanması
hareketi, Osmanlı - Türk İmparatorluğuna karşı birbirleri ile
bağlantısız eylemlerle başladı. Küçük Bulgar grupları, Sırp ve Yunan
ayaklanmalarında Osmanlıya karşı savaştılar. Ruslar; 1806,1811 ve
1829'da Balkanları istila ettiklerinde Bulgar gönüllüleri Ruslara
katılarak onların yanında yer aldı.

Tarihe 93 Harbi olarakta geçen 1877 - 1878 Osmanlı - Rus
savaşının, Bulgaristan Türklerinin kıyımdan geçirilmesi ile yaşanan
dehşet olaylar üzerine başladığı söylenebilir.

Ayaklanmanın elebaşlarından Benkovski'nin konuşmalarında "Türklerin
geçirilebilen her yerde öldürülmeleri"
emrediliyordu.Bunun üzerine
hemen 1000 civarında Türk köylüsü katledilmiştir.

1877 - 1878 Osmanlı - Rus savaşında Türklerin ölümleri dört sınıfa ayrılabilir:

a-) Taraflar arasındaki çatışmalarda meydana gelen ölümler

b-) Bulgar ve Ruslar tarafından öldürülmeler

c-) Yaşam içim zorunlu gereksinmelerin sağlanmasının engellenmesiyle
açlıktan ve hastalıktan ölümler

d-) Bulgaristan Türklerinin sığıntı durumda yaşadıkları koşullardan kaynaklanan ölümler.

Savaşın korkunç bilançosu sonucunda Müslüman Türklere ait nüfusun
%17'sine tekabül eden 261.937 kişinin katledildiği görülmektedir.

Bu savaşa ilişkin bir belge henüz ortaya konamamış olsa da, olayların
gelişmesine bakılarak çıkarılabilecek en mantıklı sonuç, Rus askerlerin
yaptığı insan öldürmelerinin, yıkımın ve ırza geçmelerin, Rus askeri
komutanlığının emirleri çerçevesinde gerçekleştiğidir.

Rusların sivil halkı kıyımdan geçirmeye girişmelerinin altında yatan
temel amaç; Türk köylüler arasında dehşet salmak ve ilerleyen Rus
ordularının önünde onları kovalayarak Osmanlı ordusunu harp dışı
konularla ilgilenmeye itmekti. Nitekim Ruslar bunu gerçekleştirmekte
başarılı oldular. Sürüler halinde Osmanlı - Türk İmparatorluğu'nun
merkezine doğru kaçan Türkler, yolları kapadılar, cepheye asker ve
malzeme taşınmasında kullanılabilecek tren vagonlarını doldurdular.

Bu savaş döneminde Bulgaristan'da Türklerin varlığına son vermek için
kullanılan yöntemler yani cinayet ve dehşet saçmanın kullanılması
binlerce yıl önce keşfedilmişti. Bu yöntemler çerçevesinde Türkler ya
hemen öldürülecek ya da öldürülme korkusu içinde yurdundan
kaçırılacaktı. Eski Zahra Müftüsü Hüseyin Raci Efendi'nin yayınlanmış
hatıralarından bu planların nasıl yaşama geçirildiği çok iyi anlaşılmaktadır.

Bu savaş sonucu; ülkenin yani Bulgaristan'ın Türklerden temizlenmesi ve
ezici çoğunluğu Slavlaşmış Bulgarlardan oluşan bir Bulgaristan'ın
ortaya çıkması sağlandı. Bulgaristan Türklerine saldırılması, Rusların
askeri politikasının pratik,bilinçli ve acımasız bir amacı idi.

Ruslar,amaçlarına tahakkuk ettirmek için kirli savaşlarda usta ve
uzman olan Don - Volga / Rus Kazaklarından faydalandılar. Kazaklar, kimse kaçmasın diye köyleri kuşatmaya alıyor, sonra da Bulgarlar köye dalıp talana ve kıyımdan geçirmeye girişiyorlardı. Örneğin Hıdır Bey köyünde Rus Kazakları Türklerin elindeki silahları toplayıp Bulgarlara verdiler. Bulgarlarda köyün 70
erkeğinden 55'ini orada öldürdüler.Yine Büklümbük'te aynı yöntemle
silahsızlaştırdıkları köyün erkeklerini bir saman ambarına, kadınları
ve çocukları evlere yerleştirdikten sonra ateşe verdiler. Kaçmaya
çalışanlara da Bulgarlar ateş ettiler. Kaçabilenler bunu diğer Türklere
anlattılar zaten Ruslarda korku yaratmak için bunu istiyordu. Bunun
gibi bir çok olay Müderrisli, Yeni Mahalle, Usturumca, Kadisle, Binpınar
gibi Türk yerleşim birimlerinde yaşanmıştır.

Filibe ve Edirne'de İngiltere'nin konsolos yardımcısı olarak görev
yapan Edmund Calvert yazdığı 16 Eylül 1878 tarihli raporda "... bu
yörenin Türk erkek nüfusunun toptan ve duygusuz kıyımdan geçirmelerle
kökünden kazımak amacını güden hesaplı ve kısmen de başarılı olmuş
girişimler..."
diye ifade edilen soykırım 1990'lı yıllarda Haçlı zihniyeti tarafından Türk olarak görülen Boşnaklara'da çoğunlukla
erkekleri öldürmek sureti ile uygulanmıştır.

Avrupa eğer böyle utanç verici işleri Türkler yapmış olsaydı, bütün
Türkleri kolayca lanetlerdi. Ancak aksine bu soykırımlar diplomatik
raporların varlığına rağmen gizlenmiş ve planlı olarak olayların üstü
örtülmüştür.

Balkan Savaşı öncesindeki soykırım göçlerin önemli bir bölümünün
Girit ve Oniki Ada olarak bilinen Türk adalarında olduğu görülür. Başta
Girit olmak üzere Türk egemenliğindeki adalar uluslararası ayak
oyunları ile Yunanistan'a verilmiştir. Sadece Girit Adasındaki nüfus
oranları takip edildiğinde Rumlar tarafından gerçekleştirilen
katliamların korkunç boyutu ortaya çıkar. Girit Adasından 1878 - 1898
yılları arasında 175.900 müslüman Türk'ün göç etmek zorunda kaldığı
göz önüne alınırsa Türklerin Girit'te hangi akibetle karşılaştıkları
pek fazla tartışılır bir konu olmaktan çıkar.

Birinci Balkan Savaşında, Osmanlı - Türk İmparatorluğu 1877 - 1878
Osmanlı - Rus Savaşından çok daha hızlı bir yenilgiye uğradı.Sadece
iki ay süren çatışmalar sonunda hemen hemen bütün Avrupa Türkiye'si
yitirilmişti. Çatalca savunma çizgisi, Bulgarların saldırısına karşı
direnmiş ve başkent İstanbul kurtulmuştur. İkinci Balkan Savaşı da
yitirilen toprakların küçük bir bölümünü kurtaramaya neden olmuştur.

Balkan Savaşlarında 1877 - 1878 Osmanlı - Rus Savaşında görülenlere
benzer tablolar yaşanmıştır.Öldürme, ırza geçme ve soygunlar, Türkleri
evlerinden barklarından söküp ayırmış, Osmanlı'nın merkezine yani elde
kalan Türk topraklarına göç etme sonucunu doğurmuştur.

Balkan Savaşlarında Türklere karşı ön saldırıları yapma işlevini
Sırp, Bulgar, Makedon, Rum çeteleri üstlenmiş ve bunlar kendilerini
himaye eden devletlerden destek görmüşlerdir.

Balkan Savaşları sırasında işlenen cinayetler; bir ırkı yani Türkleri
yok etmeye yönelik türden cinayetlerdir.

Yapılan soykırımlar Balkanlarda daha önce yapılmış olanlara çok
benziyordu.Nüfus çoğalmasının önüne geçilmesi yolu ile demografik
dengelerin bozulmasına yönelik katliamların yapıldığı rahatlıkla
söylenebilir.Örneğin diplomatik misyon üyesiMorgan adlı kişinin
28.12.1912 tarihinde Kavala'da yazdığı bir raporda "Kavala bölgesinde
Kavala Türklerinin komitacılar tarafından daha önceki raporlarda
bildirildiği üzere,öldürülmelerinin yanı sıra Pravista'da yaklaşık 200
Türkün ve Sarı Şaban'da bir o kadarının kıyımdan geçirildiği haber
alınmıştır.Drama bölgesinde,Çatalca, Doksat ve Kırlık Ova'da Türkler
öldürülmüşlerdir." demektedir.

Yabancı misyon şefleri ve görevlileri ile ticaret için bölgeden
bulunan yabancıların buna benzer rapor ve mektupları Batı ülkelerinin
arşivlerinde bulunmaktadır.Batılı gözlemciler haksız ve hukuksuz bir
şekilde katledilen Türk sayısını 200.000'in üzerinde olarak
hesaplamışlardır.Bu soykırım değil de nedir ?

Türk Milletinin başına gelen kötü şeyleri anlatmakta zorluk çektiği ve
bu konularda bir ketumiyet içinde bulunduğu genelde kabul gören bir
anlayıştır.Bu nedenle Balkanlarda meydana gelen soykırım ve
karşılaşılan kötü muameleler bir türlü Türk toplumuna
yansıtılamamıştır.

Selanik'te görevli olan İngiliz Konsolosu Lamb'ın "Kılkış,Doyran ve
Gevgili ilçelerinin tamamında bütün ileri gelen Türkler
öldürülmüş,malları talan edilmiş ya da kullanılmaz hale
getirilmiş,çiftlikleri ve evleri yakılmış,hanımları pek çok olayda
aşağılanmış ve hatta çoğu kez daha beter davranışa uğramışlardır" diye
Türklerin başına gelenlerin bir kısmını rapor etmiştir.Hatta olaylar
daha da ileri gitmiş ve Müslüman Türklerin zorla din değiştirmesi için
çeşitli ağır baskılar uygulanmıştır.

Amerikalı araştırmacı yazar Justin McCarthy Balkan Savaşları ve
sonrasında ölen Müslüman Türk sayısını 632.408 kişi olarak veriyor.Bu
bir insanlık dramıdır.

Bu katliamlar ve soykırımlar Yunanlıların Anadolu'yu işgalinde de
sürmüştür.1919 yılında 3000 nüfuslu Menemen halkının 1300' ü
Yunanlılar tarafından iki üç gün içinde öldürülmüştür.Günümüzde
Menemen halkı 1919 yılının Mayıs ayı içersinde gerçekleştirilen bu
katliamdan halen habersizdir.En azından soykırım niteliği taşıyan bu
katliam bir anıt dikilmek sureti ile hatırlanmalı ve gelecek nesiller
soykırımdan bu şekilde haberdar edilmelidir.İngiliz,Fransız,İtalyan
İşgal Güçleri ve Kızılhaç tarafından kurulan Soruşturma Komisyonları
incelemelerine ve Bab - Ali raporlarına göre Yunanlıların Anadolu'da
yaptıkları soykırım ; bunları Fransızcadan çeviren Dr. Necdet
Ekinci'nin "Türkiye'de Yunan Vahşeti" isimli kitabında çok iyi bir
şekilde resmi belgelere dayanılarak anlatılmaktadır.

Yunanlıların 1919 - 1922 yılları arasındaki Anadolu işgalinde
yaptıkları, Haçlı zihniyetinin Balkanları Türklerden arındırma
planının,Anadoluyu Türklerden arındırma haline dönüşmüş şeklidir.

Bu katliamlar Balkanlarda günümüze kadar süregelmiştir.Kronolojik
sıraya göre de bunlardan biri de Yunanlılar tarafından yapılan Çamerya
katliamıdır.

Almanlarla işbirliğine giden Yunanlı General Napoleon Zervas, daha
sonra İngilizler tarafından desteklenmiş ve Haziran 1944'de ayında
Çamerya'da geniş çaplı bir katliam ve etnik temizlik hareketi
gerçekleştirmiştir.Bu olay aynı zamanda,Yunanistan tarihinde ilki 1821
İsyanı'nda,sonrada Balkan Savaşları ile Anadolu işgalinde yaşanan ve
Yunanlıların giriştiği çeşitli katliam hareketlerinden biri olarak
anılmaktadır.

Çamerya bölgesindeki Müslüman Arnavut halka karşı katliam hareketi 27
Haziran 1944\'de başladı.İnsanların çeşitli uzuvlarının kesilip
parçalandığı, hamile kadınların,bebeklerin katledildiği bir vahşetin
söz konusu olduğu kayıtlara geçmiştir. Göz çıkarma,burun,kulak kesme
ve benzeri vahşet sonucunda ilk 24 saat içinde sadece Paramiti'de
600\'den fazla insan katledilmişti.27 Haziran 1944 ile Mart 1945
arasında Filat'ta 1286 kişi, Gümenice ve çevresinde 192 kişi,Margelliç
ve Parga'da ise 626 kişi öldürülmüş,meçhul kayıplar ve başka vakalarda
ise yüzlerce insan daha yok olmuştu.Belgelere göre,Haziran 1944 - Mart
1945 arasında Yunanlılar bütün Çamerya'da sivil halktan 3242 kişiyi
katletmişlerdir.Ayrıca 745 kadına tecavüz edilmiş,76 kadın
kaçırılmış,3 yaşından büyük 32 bebek katledilmiş,68 köy yerle bir
edilmiş,5800 ev ve ibadethane (camiler dahil) yakılmış ve tahrip
edilmiş,evler talan edilmişitir.

Bütün bu vahşetin ardından,hayatta kalabilen Müslüman Arnavutlar Mart
1945'den sonra anayurtlarını terk etmek zorunda kalmışlardır.Çoğu
Arnavutluğa,bir kısmı da Türkiye'ye göçmüşlerdir.



SON SOYKIRIM ÖRNEKLERİ VE TÜRK VURGUSU

20. yüzyılın son dönemecinde dünya çok büyük bir soykırıma daha sahne
oldu.1992 yılında Bosna'da başlayan bu soykırım boyunca yüzbinlerce
insan topraklarından sürüldü,hayatını kaybetti,toplama kamplarına
kapatıldı,insanlık dışı işkencelere maruz kaldı.Önce Bosna sonra da
Kosova'da yürütülen bu büyük soykırımın özelliği ise,Balkanlarda
1821'den beri süre gelen önceki katliamlar gibi tüm dünyanın gözleri
önünde,Avrupa ülkelerinin hemen yanıbaşında ve onların da desteğiyle
1992 - 1995 yılları arasında devam etmesiydi.

Sırplar tarafından Türk olarak görüldükleri için öldürülen Bosnalı
müslüman sayısı 200 bini aştı,2 milyon insan evlerinden sürüldü,50
bine yakın müslüman kadına tecevüz edildi.Benzer olaylar Makedonya ve
Kosova'da da tekrarlanarak yaşandı.

Balkanlar da soykırım, sadece Türklerin değil soykırımcılar tarafından
Türk olarak görülen Boşnak ve Arnavutlarında Sırp General Karadziç'in
Srebrenica'da soykırım emrini verirken "Tek Türk kalmayıncaya kadar
öldürün" ifadesinden de anlaşılacağı üzere makus talihi olmuştur.

Yüzyıllardır soykırımlarla sahneye konulan oyun Türkler üzerinde ve
daha sonra da Türk gibi görülen müslüman topluluklar için uygulanmaya
başlamıştır.

Her ne kadar Balkanlarda soykırım denilen akla Türkler gelse de bu
durum Türklerin yaşadığı her coğrafyada neredeyse aynı durumdadır.

Büyük bir sürgüne ve soykırıma uğrayan Kırım ve Ahıska Türkleri,Irak
Türkleri,Kıbrıs Türkleri ve nihayetinde Hocalı'da Azerbaycan Türkleri
değişik metod ve yöntemlerl aynı akibete uğratılmışlardır.

Büyük Şair Mehmet Akif Ersoy;

"İlahi,altı yüz bin Müslüman birden boğazlandı...

Yanan can,yırtılan İsmet,akan seller bütün kaldı

Ne mâsum ihtiyarlar süngüler altında kıvrandı !

Şu küllenmiş yığınlar hep birer insan,birer candı"

derken aslında soykırımın edebi tarifini yapıyordu.

İfade ettiklerimizden görülmektedir ki, Müslüman Türkler Balkanlarda
soykırıma uğramıştır.1821 - 1923 arası katledilen ve tek çare olarak
ölüme zorlanan Türk sayısı 5.5 milyonun üzerindedir.Bu nedenle
Balkanlarda Türk denilince akla hemen soykırım gelmekte ve ölüm
duygusu çağrışım yapmaktadır.

Türk Dünyası İnsan Hakları Savunucusu ressam Enbiya Çavuş anılarını
kaleme aldığı "Bulgaristan'da Türk Olmak" adlı kitabında Belene'yi
anlatırken "yılan,çiyan dolu bataklık bir adaydı.Komünistler
muhaliflerini ve Türkleri oraya sürüp yok ediyorlardı.Açlık,çıplaklık
ve dayaktan öldürdükleri insanları ceset arabasına koyup domuzlara
yediriyorlardı.Buz kütleli sular Belene'yi basıp domuzlar sürüklenince
insanlar domuzlara yem olmaktan kurtuldu.Bunları da Belene kampından
kurtulan Bulgar tarihçisi Vasil Lilov Kazanski "Ölüm Kampı Belene"
adlı kitabında yazdı.Kazanski bu kitabında "dışarıdan ne kadar mahkum
gelirse o kadar mahkum öldürülecek" emri gereği 110.000 kişinin
öldürülüp domuzlara yedirildiğini söylüyor" diye yazmaktadır.Henüz
üzerinden onlarca yıl geçmiş olan bu iddialar yetkililer tarafından
tekzip görmemiş ve yalanlanmamıştır.

Türklere ve Türk gibi görünenlere yüzyıllardır insanlık suçu olan bu
muameleleri reva görenlerin değişmez amacı Balkanlardan Türk ve
Müslüman varlığını arındırmak ve Balkanlardan Türk izlerini silmektir.

İnsanlık aleminin üzerine düşen;yine bir insanlık ayıbı olan bu
soykırımların üzerindeki karanlık perdeyi kaldırmak,suçlularını
deşifre etmek ve imkan varsa cezalandırmaktır.Türk milleti de
Balkanlarda başıma gelen bu soykırımdan ders almalı ve bir nasihat
şeklinde bu olayları gelecek nesillere objektif olmak kaydıyla
aktarmalıdır.İnsan Hakları Gününde hatırlatalım istedik.

TrakyaNetHaber

Osmanlı İmparatorluğu Yıkılırken En Çok Acıyı Müslümanlar ve ÖzellikleTürkler Çekmiş



Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılış döneminde 5 milyon Müslümanın acı göç hikayesi, harita olarak yayımlandı.

11.01.2011

Turkish Coalition of America (TCA), tarihçi Prof. Justin McCarthy ile tarih kitaplarında pek yer verilmeyen Osmanlı topraklarındaki 5 milyon Müslümanın acı göç hikayesini, harita olarak yayımladı.
TCA, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılış döneminde yaşanan ama Batılı tarihçiler tarafından genellikle sadece Osmanlı’daki Hristiyanlara odaklanılarak tek taraflı anlatılan göç konusunda madalyonun öteki yüzüne de dikkati çeken bir çalışmayı ortaya koydu.

5 Milyon Türkün Göçü
Louisville Üniversitesi’nde tarih profesörü olan ve Osmanlı İmparatorluğu hakkında ayrıntılı demografik çalışmalarda bulunan Prof. McCarthy tarafından hazırlanan "Osmanlı İmparatorluğu’nda Zorunlu Göç ve Ölümler-Açıklamalı Harita"da, Osmanlı topraklarında, 1770-1923 yıllarında göç eden 5 milyon Müslüman tebanın yaşadığı göç gösteriliyor.

Böylece, Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılma sürecinin Ermeniler gibi sadece Hristiyan nüfusu etkilemediğine, milyonlarca insanın acı ve zorluklar yaşadığına vurgu yapılıyor.

En Çok Acıyı Müslümanlar Çekmiş
Ayrıca, Osmanlı topraklarında göçe zorlananların 5 milyonunun Müslüman, 1,9 milyonunun Hristiyan olduğuna işaret eden harita, böylece savaş ve iç çatışmaların acılarını, düşünüldüğünün aksine, daha çok Müslümanların yaşadığını gözler önüne seriyor.

Ölen Müslüman Sayısı Hristiyanların 4 Katı
Harita, 1864-1922 yıllarında yaşanan savaş ve iç çatışmalar sırasında hayatlarını kaybeden Müslümanların sayısının, Hristiyanlarınkine oranla 4 katı fazla olduğunu da gösteriyor.

Harita, aynı zamanda, 1864-1922 yılları arasında, Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanması sürecinde ölen 5 milyon Osmanlı Müslüman’a yönelik bir kayıt anlamına da geliyor.

Prof. McCarthy, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, Osmanlı topraklarında yaşayan değişik kimliklere mensup tüm grupların acı çektiğini ifade etti.

Ancak, Müslümanların, özellikle de Türklerin en büyük acılara maruz kalan kesim olduğuna dikkati çeken McCarthy, "Haritanın, tüm bu insanların felaketlerle dolu kaderlerini göz önüne sereceğini umuyorum" dedi.

Bilimsel Cevap
TCA Başkanı Lincoln McCurdy de kurum olarak bu yayını desteklemiş olmaktan gurur duyduklarını belirtti.

Prof. McCarthy’ye, "tarihin sayfalarında neredeyse hiç yer almayan Müslüman Osmanlı halkları hakkında bıkmadan ve yılmadan yaptığı kapsamlı araştırmaları dolayısıyla" teşekkür eden McCurdy, şunları kaydetti:

"Çok az Türk aile vardır ki büyükannesi veya büyükbabası, Yunanistan, Bulgaristan, Makedonya, Kırım veya Kafkasya’dan gelmiş olmasın. Ya da Anadolu’da yaşanan savaşlardan dolayı yaşadığı iç göçe dair acı bir hikayesi bulunmasın.

Ancak, modern Türkiye’nin kurucuları, genç Cumhuriyetin, bir varoluş mücadelesinden çıkmış halkını, geçmiş yerine geleceğe bakmaya yönlendirmiş ve eski düşmanlarıyla barış felsefesini benimsemiştir.

Ne yazık ki, başka toplumlar, yaşadıkları trajedileri Türklere karşı nesilden nesile aktarılan düşmanlığa dönüştürdü.

Bu harita çalışması, Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılışı sürecinde Müslüman halkların kayıplarını göz ardı ya da inkar eden, geçmiş çağların ırkçı ve bağnaz yaklaşımlarının izlerini taşıyan zihniyete bilimsel bir cevaptır."

McCurdy, TCA olarak, bu ve benzeri bilimsel çalışmalarla, halklar arasında doğru tarihsel söylemlere, karşılıklı acıları ve yasları paylaşmaya dayalı bir uzlaşma zemininin oluşturulmasına ve gelecek nesiller için daha barışçıl bir ortam yaratılmasına katkıda bulunmayı amaçladıklarını kaydetti. TRT
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Çrş Ekm 10, 2012 8:11 pm    Mesaj konusu: TARİHİN EN BÜYÜK SOYKIRIMINI GÖSTEREN BELGE Alıntıyla Cevap Gönder

TARİHİN EN BÜYÜK SOYKIRIMINI GÖSTEREN BELGE



Türkiye gazetesinin önceki gün “Asıl Tehcir Bizeydi” başlığıyla manşetten verdiği haber üzerine Amerika Türk Koalisyonu, Balkan Savaşları sonucunda göçe zorlanan ve öldürülen 1.5 milyonu aşkın Müslüman'ın yaşadığı dramı haritalaştırdı. Merkezi Washington'da bulunan Amerika Türk Koalisyonu (TCA-Turkish Coalition of America), 8 Ekim 1912 tarihinde patlak veren Birinci Balkan Savaşı'nın 100. yıldönümünü andı. Bu savaş ve onu takip eden savaşlar ve süreçler neticesinde, bütün Balkan halkları derin acılar yaşadı. Ancak, bölgenin Osmanlı Müslümanları tarafınca yaşanan trajediler, ne yazık ki günümüzde halen yeterince bilinmiyor. TCA, Balkan Savaşlarının bu coğrafyadaki acı izlerine, yaşanan can kayıplarına ve zorla göçün vardığı boyuta ışık tutan açıklamalı bir harita çalışmasını destekleyerek, bu mağdur insanları anmayı hedefledi.

Harita, aynı zamanda, savaş sonrası sağ kalan ve bir zamanlar Balkanlar'daki yurtlarında çoğunluğu oluşturan Osmanlı Müslümanlarının, Doğu Trakya ve Batı Anadolu'ya yerleşmelerini kayıt altına aldı. Bugün milyonlarca Türk'ün ataları, Türkiye'ye sığınan bu kişiler. ABD'nin Kentucky eyaletinin Lousville Üniversitesi'nde tarih profesörü olan Justin McCarthy tarafından hazırlanan bu harita, Balkan Savaşlarının Osmanlı Müslüman toplumunun üzerindeki yıkıcı etkilerini anlamak isteyenler için görsel bir araç olarak hazırlandı.

MÜSLÜMANLAR ÇOK ACI ÇEKTİ

Profesör McCarthy verdiği demeçte, “Balkan Savaşları esnasında pek çok toplum acı çekmiştir, ancak en çok acıyı çeken halk, Müslüman toplumuydu- bilhassa da Türkler idi. Osmanlı Avrupası'ndan koparılan topraklardaki Müslümanların yüzde 27'si bu savaşlar neticesinde hayatlarını kaybettiler ki, bu modern Avrupa tarihinin şahit olduğu en yüksek ölüm oranını teşkil etmektedir” dedi. TCA Başkanı, G. Lincoln McCurdy ise, “Bu yayın, Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanma sürecinde yaşanan Osmanlı Müslüman kayıplarını göz ardı eden tek taraflı tarihsel anlatımlardan uzaklaşmayı amaç edinmiş, son derece yapıcı bilimsel bir çalışmadır” dedi.

TARİHİN EN BÜYÜK SOYKIRIMINI GÖSTEREN BELGE

Amerikalı tarihçi Prof. Justin McCarthy'nin belgelerle hazırladığı harita, esas tehcirin Avrupa kitaplarında yer almayan, tarihin en büyük soykırımlarından birisi olduğunu ve Müslümanlar'a yapıldığını gösteriyor. Harita, 1912-1913 Balkan Savaşı'sırasında 1.5 milyon Müslümanın yaşadığı dramı gözler önüne seriyor.


habervaktim
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> OSMANLI TARİHİ Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com