EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

İran Türkleri

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İSLÂM DÜNYAS!
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Pts Arl 13, 2010 12:51 am    Mesaj konusu: İran Türkleri Alıntıyla Cevap Gönder

Irak ve Suriye İran Türklüğüne model olabilir mi?
Dr. Hasan OKTAY
01 Kasım 2012
Kafkassam, kafkas stratejik araştırmalar merkezi başkanı



İran coğrafyasında son günlerde meydana gelen sosyal ve siyasi hareketlilik dünyanın dikkatini sayısı 40 milyon civarında olan İran Türklüğünün üzerine çekmektedir. İran iktidarına karşı nükleer güç elde etmemesi için mücadele veren ABD-İsrail ekseni pratik bir mücadele olarak İran Türklüğünün varlığı üzerinden hareket etme hesapları gün yüzüne çıkmaktadır. Irak'ın işgali sürecinde o coğrafyada kendilerine yardımcı kuvvet olarak Irak Kürtlerini değerlendiren ABD, İran'a karşı verdiği mücadelede İran Türklüğünü devreye sokmaya çalışması üzerinde iyi düşünmek gerekir. Iraktaki Kürtlerin geldiği son nokta ve Suriye'de mücadele eden Özgür Suriye ordusu modeli ABD'nin ortaya koyduğu 2 mücadele biçimidir. Bu model İran Türklüğüne uyarlamaya çalışılarak İran'ın içerden çökertilmek, böylece ABD İran'a karşı yapacağı olası bir operasyonda İran'ın direncinin kırılacağı beklentisi söz konusudur.



Irak modelinde Kürtler yerli işbirlikçi konumuna düşmüş, bu gün ABD Iraktan çekilme sürecini yaşarken Kürtler Şii Arapların boy hedefi haline gelmiştir. Her ne kadar Türkiye'de bir Kürt devleti kuruluyor endişesi ortaya çıksa da bölgede böyle bir oluşumun yaşamayacağı, hatta Türkiye'nin desteği ile bu modelin şu an ayakta durduğu gerçeğini görmek gerekir.


Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) modeli henüz neticelenmemiş bir mücadele içerisinde olmakla beraber bu hareketi oluşturan yapıların halk nezdinde bir karşılıkları olmayan profesyonel terör grupları olarak mücadele etmekteler, bu mücadelenin neticesinde kimin başarı elde edeceği, hangi halkın bağımsız olacağı belli değildir.


Başarı elde edemeyen bu iki model İran Türklüğüne dayatılmaya çalışılmaktadır. Türk milliyetçileri Irakta Kürtlere işbirlikçi gözüyle, Suriye'de mücadele eden Özgür Suriye ordusuna ise taşeron gözüyle bakarken İran'da Türkler üzerine dayatılan bu iki modelden birini seçmek zorunda bırakılmaktadırlar. ÖSO'nun metodunu İran'da uygulamak isteyenlerin görmesi gereken en önemli gerçek Türk milliyetçiliği tarihinde silahlı mücadelenin Türklere hiç bir hak kazanımı vermediği gerçeğidir.


Iraktaki işbirlikçi Kürt hareketi de medeniyet kurmuş imparatorluk kurmuş bir millete yakışmayacak sıradan bir hareket olduğundan bu örnekte İran Türklüğünün mücadelesine emsal olamaz. İran'daki Türklere model dayatmaya çalışmak bölgeyi bilmemekten kaynaklanmaktadır.


İran Türklüğü 1924 yılına kadar İran'da iktidardaydı ve Pehlevi sülalesi ile İran'da iktidara Farslar geçmiştir. Yani İran Türklüğü ne Iraktaki Kürtlere ne de Suriye'deki halk çoğunluğunu elinde bulunduran Sünni Araplara benzer. Suriye'nin ve Irak'ın tarihi incelendiğinde bu gerçek daha iyi anlaşılır. Dolayısıyla İran Türklüğünün tarihi arkaplanı müthiş bir birikime sahiptir. Onun için İran Türklüğünün geleceği İran'da demokratik sistemin daha aktif bir şekilde hayata geçmesiyle orantılıdır.


Bulgaristan'da yaşan Türkler bundan 25 yıl önce vatanlarını terk etmek zorunda bırakılırken verilen demokratik mücadeleler neticesinde vatanlarından sürgün edilenler daha sonra iktidara ortak oldukları örneği İran Türklüğünün en rahat kabul edebileceği güzel bir misaldir. İran'a yapılacak olası bir operasyonda işbirlikçi olmak İran Türklüğünü tarihten siler ve bir daha Şah İsmail geleneği varlık bulamaz. Türkler arasındaki tatlı bir rekabet gelişmeyi tetikler ve medeniyet sürecini başlatır. Eğer İran Türklüğü işbirlikçi konuma itilirse bu rekabet ortadan kalkar ve hem İran Türklüğü yok olur ve hem de Türk rekabeti ortadan kalkacağından Türk medeniyetinin geleceği kararır.


İran Türklüğünün ve Türk dünyasının medeniyet savaşının kaderi İran Türklüğünün İran'da vereceği demokratik mücadelededir. İran eninde sonunda demokratik düzene geçecek ve Türkler 1924 öncesine döneceklerdir. Bu İran'da yaşayan başta Farslar olmak üzere tüm halklar için bir çıkış yoludur. İran Türklüğünün İran'da verdiği mücadele kültürel hakların demokratik sistem içerisinde daha aktif olarak kullanılmasına dönük bir mücadeledir. Buna rağmen İran iktidarı ABD-İsrail cephesinin psikolojik operasyonlarına aldanarak İran Türklüğüne baskılar yapmaya başlaması kabul edilebilir bir gelişme değildir. İran iktidarı geleceğini düşünüyorsa İran Türklüğünün tüm demokratik taleplerini yerine getirmek zorundadır.


ABD-İsrail ekseninin tertiplediği psikolojik harekat operasyonlarına aldanarak Türklüğü yok saymaya çalışması İran iktidarını kaosa sürükleyecek ve bu kaos ne Türklere ne de İran Fars rejimine bir fayda sağlamayacaktır. İran Türklüğü de ABD-İsrail eksenli psikolojik harekatlara alet olmadan İran'da vermiş olduğu mücadeleyi devam ettirmeli ve İran'ın bölünmesine değil bütününe talip olmalıdır. Zira İran'ın bölünmesi nereden başlar nerden biter bunu şimdiden kestirmek mümkün değildir. Ne İran'ın baskıcı iktidarı ne de İran'a operasyon yapmak isteyen güçler tarafından bir Türkün burnu bile kanamsın bu da ancak demokratik mücadele ile olur.

www.kafkassam-merkez.com

İran Türkleri ve Tebriz'in devrimciliği
masumekinci@yahoo.com

12 Temmuz 2010

İran yönetimi ABD ve İsrail ile cebbelleşirken içeride kendisine dönük gördüğü muhtemel tehlikeleri de ihmal(!) etmiyor.

Bahailer, Kürtler, Beluçlar ve Araplar yani Acemler dışında kalan herkes mollaların baskısından kurtulamıyor. İran’ın karar alıcıları, kendileri ve rejim açısından kaygı uyandıran her kişi ya da gruba yönelik sert tedbirler almaya devam ediyor.

İran’daki mevcut gelişmelere baktığımızda, Ahmedinecad yönetimi için “Şah (Rıza Pehlevi) ve Humeyni dönemleri bu dönemin yanında ılımlı kalır” demek yanlış olmaz.

Devrimden sonra geçen 30 yılı aşkın sürenin ardından, şimdi halk rejime baş kaldırıyor. İktidar kavgası da bir yandan ve derinden sürüyor. Rafsancani, Hatemi, Musavi gibi isimler iktidar gücünü Ahmedinecat gibi kendilerinden daha düşük seviyedeki bir insana daha fazla kaptırmak istemiyorlar.

İran’daki tablo pek parlak değil. Uzun yıllardır toplumsal muhalefeti organize edebilecek isimlerinin çoğunu Evin Hapishanesinde yok eden rejim şimdilerde Türklere odaklanmış gözüküyor.

İran’da 90’dan fazla etnik köken olduğu biliniyor. En büyük grupsa Türkler. Nüfusun neredeyse yarısını yaklaşık 35 milyonla Türkler oluşturuyor.

İran Devrim Muhafızları Örgütü SEPAH çok uzun yıllardır Türk toplumunun lider konumunda olan isimleri yakın markaja almış durumda. SEPAH topladığı bilgileri ya da gerçekleştirdiği eylemleri üstü konumundaki İran İstihbarat Bakanlığı’ndan (Vezareti İttilaat Cumhuriyeti İslam) bile gizlediği biliniyor. Önemli günler öncesinde çok sayıda Türkü geçici olarak gözaltına alarak kutlama veya gösterilere katılmalarını SEPAH aracılığıyla engelleyen İran yönetimi, şiir ve türkülerde; "Türk", "Azeri", "Babek" ve "Köroğlu" kelimelerinin kullanmasını Türk milliyetçiliği propagandası olarak gördüğü için asla kabul etmiyor.

Türkçe isim konulmasını engellemek amacıyla da, Nüfus Müdürlükleri’nde bulunan içerisinde çoğu Farsça, bir kısmı da Arapça isimlerin yer aldığı kitapçıktan isim seçilmesi zorunlu kılınmış durumda.

İran yönetiminin Türklerden duyduğu korkunun sebebi aslında belli.

Türk şehri Tebriz, geçen yüzyılda İran tarihinde hep önemli bir role sahip oldu.

1906 yılındaki Anayasal hareketlenmede siyasi hareketin merkezi olan Tebriz, 1950 yılındaki petrolün millileştirilmesi hareketlerinde hep ön planda oldu.

Solcusu sağcısı dindarı ateisti her kesimin katılımıyla dünyanın en mükemmel devrimi olarak adlandırılan ancak mollaların ortaklarına kazık atmasıyla iktidara gelmelerini sağlayan 1979 devriminin de fitili devrimden tam bir yıl önce yine Tebriz’de ateşlendi.

İran rejiminin asıl sorunu, sayısal olarak Acem ırkı ile nerdeyse eşit olan Türkler.

İktidar yanlısı “İran” Gazetesinde, 12 Mayıs 2006 tarihinde yayımlanan karikatürler aslında rejiminde aklından geçenleri ortaya koyar gibiydi.

Karikatürlerde, Türkler hamam böceklerine benzetilmiş ve neslinin kesilmesi için birçok yol önerilmişti. Bu karikatürlerin yayınlanmasından sonra Tebriz başta olmak üzere, Urumiye, Khoy gibi şehirlerde onbinlerce kişinin katıldığı protesto gösterileri düzenlenmişti.

Bölge uzmanlarına göre son dönemlerdeki ayaklanmalarda Türklerin hiçbir şekilde yer almaması aslında İran yönetiminin en büyük şansı oldu. İran Türklerinin ayaklanmalarda Farslıları yanlız bırakması aslında sessiz bir tepki. Kırgınlığın getirdiği bir tepki demek belki daha doğru olur. Yukarda anlattığım karikatür krizinde muhalif Fars aydınları ve özellikle gazeteleri Türklerin protesto gösterilerini “Pantürkism” hareketi olarak tanımlayıp onları desteklememekle kalmamış kösteklemişlerdi. Şimdi de Türkler rejim aleyhtarı gösterilerde sessiz kalarak geçmişin rövanşını alıyorlar.

Tabi İran’daki Türk karşıtı güçlerin işleri aslında o kadar da kolay değil. Çünkü, İran’ın yakın geçmiş tarihindeki tüm iktidarın bir bölümü genellikle Türklerin elinde olmuştur. Bu da İran derin devletinin Türkleri toplu kıyımlardan geçirmesini önlüyor.

Rıza Şah’dan önceki 29 yıl İran’ı Türk Kaçar Hanedanı yönetti. Batı’nın İran’a verdiği en büyük hediye(!) olan Rıza Şah’ın otoritesini delip batıya delicesine kafa tutan ve halka kısa süreli de olsa nefes aldıran İran Başbakanı Musaddık’da Kaçar hanedanına mensup bir Türk olarak biliniyor. İran siyasetinin görünmez eli, halen ülkenin en yüksek makamında oturan olan Ayetullah Ali Hamaney’de baba tarafından Türk.

Bu liste daha çok uzayıp gider.

Görünen o ki, İran’da genel olarak yönetimlere karşı çok da agresif olmayan Türk toplumu üzerine kurulan baskıcı ve küçümseyici tablo kum saatindeki akışı daha da hızlandırıyor.

Son söz, önümüzdeki çok da uzun olmayan zaman diliminde İran büyük gelişmelere gebe. Ben derim ki özellikle Tebriz’i ve burdaki hareketlenmeleri yakından takip edin.


TÜM YORUMLAR
kardeşlerimiz
06 Aralık 2010 Pazartesi 10:16
tum Türkler bizim kardeşimizdir. Türkiyedekiler sizleri çok seviyor asla unutamazlar

turktebriz
10 Ekim 2010 Pazar 14:21
tebriz eskiden turk yurdudur kimse bunu inkar edemez olsun ki iran fars fashisetleri tebriz ve 500 km tebrizden guney de turk yurdudur bu bir hakikat kimse bunu inkar edemez muhsin tebrizi guzel oneri vermish buyuk turan guzey azerbaycan ve iran turklerile duzele bilir turkiye ve iran haritesinde turk yurdu birleship buyuk turk yurdu duzele bilir zaten tebriz ve iranin diyer turklerinin isteyide turkiye kavushmaktir ben bir tebrizli olarak her gun bunu goruyorum .tesekkurler

mühsün tebrizi
09 Ekim 2010 Cumartesi 01:18
yashasin türk dünyasi .

mühsün tebrizi
09 Ekim 2010 Cumartesi 01:15
sizin mekaleniz tam gerçekin yüzü sizden çok teshekkür ederim meni çok sevindirdiniz .biz iranda yalniziz kimsesiz kalmishik ümidimiz faket türkiye size ilk yorum yazan iyi söz söylemish tam irak türklerin yalniz bírakam türkiye bizide yalniz birakib tebrize herkes türk tv sine bakiyor istadiyolarda iran türkleri türkiye bayragin çikartir türkiye türkiye sesleyir (tiraktor takimi ) ama türkiyeden bunu duyan yok oflar olsun buyuk turan burda düzele bilir ne çindeki ugur türklerile ki bir tercuman da lazimdir dillerin anlamaktam bu erdogan neden iran fars fashist devletine yaklashir .neden bizi azeri sesliyorsunuz biz türküz ayni sizin gibi .türk demek turkiye demek deyil biz iranda yashayan turkler azeri isminden hiç hoshlanmiriz .bizi yalniz birakmayin bizim gözü müz yolunuzi gözler. Dilimiz ayni bizim gibi orta anadoluda konushan var birleshib gücleneceyiz mediteraneden hazara kadar türk bayrgi dalgalanacak inshallah.

Kaçarlar
15 Temmuz 2010 Perşembe 01:26
Bölgede Türkler'in Büyük Orta Asya göçünden evvelde Anadolu topraklarına hüküm sürüyorlardı. Kaçar Hanedanlığının yüz yıllar boyu bölgeyi yönettiği gibi Türkler bölgede önemli güce sahiptiler. Bizler hernekadar da İran'ı başka bir ülke gibi görüyor olsakda geçmişten günümüze İran'da Türk geçmişinin zilerini silmek mümkün değildir. Birbirine karışmış kaynaşmış olan bu toplumda, gelinen son noktanın tek ve biricik sebebi bölgedeki erkin Rus oyunlarının varlığı olmuştur. Azerbaycan ile bağları kopartılan türkler İran'ın Güneyinde kalırken; toplamda nüfüsun neredeyse tamamaına yakını öz benliklerini unutmuş - unutturulmuş türklerden oluşmaktadır. Asimilasyon bugün ana dilde eğitim hakkı vermeyerek, çocuklara Türkçe isim vermiyerek perçinlenmeye çalışılıyor. Öyleki; İran, Azerice'nin aslında Farsça olduğunu ve Azeri Türkleri'ninse gerçekte İranlı olduklarını özlerini unuttuklarını idda edecek kadar ileri gidiyor. Türk Hükümeti İran'da yaşayan Türklerin durumunu görmezden geliyor. Irak'da olduğu gibi Türkler İran'da da yanlız bırakılıyor. Diyeceğim odur ki; geçmişten günümüze göbek bağımız adeta bir olan İran ile ilişkilerimizin sınır komşuluğundan da öte organik bir bağ olduğu gerken kişlere ve makamlara anlatılması oldukça önemlidir. Bu duruma yegane örnekse, Hamaney Ailesi'nin mensupları (torunlar vs.) bir kısmı Türkiye'de yaşıyor olmasıdır.

Ahmedinecad
13 Temmuz 2010 Salı 22:55
Ahmedinecad'ın Türkiye'den giyindiği söyleniyor.Ankara'nın meşhur itfaiye muhitindeki esnaflardan giden takımlarla giyindiği söyleniyor iran Liderinin:)

http://www.antigazete.com/yazar_yazilari.php?yazi_no=274

Azerilerden İran’a ‘İçişlerimize Karışma’ Protestosu

01 Şubat 2011
İran’ın Azerbaycan’ın iç işlerine karıştığını iddia eden Azeri kökenli vatandaşlar, İran Konsolosluğu önünde eylem yaptı.
İran’ın Azerbaycan’ın iç işlerine karıştığını iddia eden Azeri kökenli vatandaşlar, İran Konsolosluğu önünde eylem yaptı. Konsolosluğun önüne siyah çelenk bırakan grup, Azeri halkının hakkını kimseye yedirtmeyeceklerini dile getirdi. Grup, son yıllarda artan Ermenistan ve İran dostluğuna da tepki gösterdi.

Tekbir getirip, Azerbaycan ve Türk bayrakları açan grup, olaysız dağıldı. İran’ın Azerbaycan’a karıştığını öne süren ve Karabağ’ı işgal altında tutan Ermenistan’ın İran’la yakınlaşmasına tepki gösteren Azeri kökenli yaklaşık 50 kişi, Cağalolu’ndaki İran Konsolosluğu önünde toplandı. Türk ve Azeri bayrakları açan grup sık sık tekbir getirdi. ‘Karabağ Türk’tür Türk kalacak’, ‘İran şaşırma sabrımızı taşırma’, ‘Yaşasın Azerbaycan-Türkiye dostluğu, kahrolsun İran-Ermenistan işbirliği’, ‘Ermenistan Karabağ’dan çekil’ şeklinde slogan atan grup, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ile Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın tokalaştığını gösteren fotoğrafları taşıdılar. İran’ın Karabağ’ı işgal eden Ermenistan ile ilişkileri durdurmaya davet eden eylemciler, İran’ın Azerbaycan üzerinde kurduğu baskıyı kaldırması gerektiğini ifade etti.

Grup adına açıklama yapan Türk Dünyası Kültür ve İnsan Hakları Derneği Başkanı Celal Öcal, İran Parlamentosu milletvekillerinin ve bazı din büyüklerinin basın yoluyla Azerbaycan’ın iç işlerine direkt müdahale anlamı taşıyan beyanatların kendilerini rahatsız ettiğini ifade etti. Azerbaycan’ın topraklarının yüzde 20’sini işgal eden ve 30 binden fazla Azeri’yi katleden Ermenistan ile yapılan iş birliğini kınadıklarını aktaran Öcal, “50 binden çok insan yaralanmış ve sakat kalmış 890 okul, 855 kreş, 44 tarihi eser, 90 cami dağıtılarak yerle bir edilmiştir.

Ermenistan’ın Hocalı şehrinde yaptığı soykırım esnasında 613 kişi katledilmiş ve 8 aile tamamen yok edilmiştir. Buna bakmayan İran, Ermenistan’la sıkı ilişki kuruyor. İran dünyada tek İslam devleti olarak Ermenistan’ı destekliyor.” dedi. İran’ın 30 milyondan çok Azerbaycanlının hakkını görmezden geldiğini savunan Öcal, İran’daki Azerilerin Farslaştırılmaya çalışıldığını öne sürdü. İran devletinin Türk ve Müslümanlık konularını iyi analiz etmesi gerektiğini belirten Öcal, “İran, Ermenistan devletine göstermiş olduğu ilgiyi bir an önce bırakarak, tarihin bundan sonraki sayfalarına Türk ve İslam dostu olduğunu göstermesi gerekir.” diye konuştu. Grup açıklamanın ardından hazırlamış oldukları siyah çelengi İran Konsolosluğu’nun önüne bıraktı. aktifhaber


'Bakü, Tebriz, Ankara'
Masum EKİNCİ
masumekinci@yahoo.com
15 Eylül 2011

Ortalık yine toz duman.

Ortadoğu ve İsrail’e odaklanan Türkiye, yanıbaşında İran’daki çok önemli gelişmeleri ıskalıyor gibi.

Biliyorum ki, Dışişleri ve MİT, İran’daki gelişmeleri, özellikle Tebriz merkezli Türk hareketleri yakından izliyor, detaylı raporlarla hükümete iletiyor.

Ancak, Tahran yönetimi ile yürütülen PKK karşı işbirliğini sabote etmemek için, Ankara şimdilik sessiz kalmayı tercih ediyor.

Iskalamaktan kastım bu.

Belki bu doğru bir taktik ama Ankara’dan gelecek ufak bir açıklama bile orada yaşayan Türkleri müthiş mutlu edecek, moral verecek.

Bunun göz ardı edilmemesi gerekir diye düşünüyorum.

Geçen sene “İran Türkleri ve Tebriz'in devrimciliği” ismiyle İran üzerine bir yazı yazmış ve orada yaşayan Türklerin durumuna dikkat çekmeye çalışmıştım. (http://www.antigazete.com/yazar_yazilari.php?yazi_no=274)

Türkiye’den sonra en çok Türkçe konuşulan bu komşu ülkedeki kardeşlerimizi ihmal ediyoruz ve işin daha kötü tarafı bu durumun farkında bile değiliz.

Aramızda sadece kan bağı değil gönül bağı da olması gereken bu kardeşlerimiz üzerine oynanan oyunlar isim değiştirerek sürüyor.

Ülkenin kuzeyinde yaşayan on beş milyona yakın Türk şimdi ata topraklarından değişik bir taktikle sürülmeye çalışılıyor.

Bunun için, pek çoğumuzun ismini bilmediği Urmiye Gölü, İran yönetimi tarafından bilinçli olarak kurutuluyor. Hatta bu işte o kadar kararlılar ki, kağıt 50 bin Riyalin arka yüzündeki İran haritasından Urmiye Gölünü şimdiden kaldırmışlar.



Şimdi diyeceksiniz ki, “Ne var bunda, bir göl kurudu diye milyonlarca insan niye topraklarını terketsin”

Hemen anlatayım.

Urmiye, Van Gölü’nden sadece 150 kilometre uzakta. (Gölün batısındaki Urmiye ve doğusundaki Tebriz şehirlerinde yaşayanların büyük çoğunluğu Türk)

İran'ın en büyük, tuz rezervi bakımından da dünyanın ikinci büyüğü olan Urmiye Gölü'ndeki suyun yüzde 60'ı son 10 yıl içinde kurumuş durumda. Urmiye Gölü’ne akan nehirlerin üzerine onlarca baraj inşa edilmiş. Bu da gölün su seviyesinin düzenli olarak her gün azalmasına yol açıyor. Uzmanlara göre önlem alınmaması halinde birkaç yıl içinde göl tuzlu bir kara parçasına dönüşecek.

Suyun büyük oranda azalması tuz oranını yükselterek litre başına yüzde 33’e çıkarmış durumda. Dünyanın en alçak noktası olarak bilinen Ürdün’deki Ölüdeniz'de bile ortalama tuz oranı yüzde 30’un altında ölçülüyor.

Suyun azalması gölün kurumasının kısmi bir nedeni olarak görülse de uzmanlar çevrede kurulan barajların temel neden olduğunu belirtiyor. Gölün kuruması sadece İran’ın kuzeyini değil aynı zamanda Türkiye ve Azerbaycan üzerinde de olumsuz etkilere yol açacak.

Gölün tamamen kuruması halinde, göl tabanında açığa çıkacak tuzlar rüzgarla bölgeye savrulacak. Bunun sonucunda da, bölgenin ekosistemi alt üst olacak, tarım ve hayvancılık sektörü tamamen bitecek ve bölgedeki çoğu Türk 15 milyon milyon insan evini, topraklarını terk etmek zorunda kalacak.

Orada yaşayanlar, yakındaki nehirlerden göle su akıtılmasını istiyorlar.

Gölün kurumasını bilinçli bir şekilde engellemeyen İran yönetiminin bu tehlikeli oyunun sonucunda Urumiye Gölü'nün iki seneye kadar kuruması bekleniyor.

Son aylarda, özellikle Urmiye ve Tebriz kentlerinde onbinlerce insan düzenledikleri protestolarla bu çölleşme operasyonlarını engellemeye çalışıyorlar. Bölgeden gelen haberlere bakılırsa şimdiye kadar çok sayıda protestocu tutuklandı, yüzlerce kişi de yaralandı.



Protestoların başlamasına sebep olan ana etkense, Urmiye Gölü’nü kurtarma projesine İran Meclisi gündemine alınmasının bile red edilmesi oldu. Red oyu verenlerden 16'sının ise Azerbaycan milletvekilleri olması Türklerin sabrını taşıran son damlaydı.

Bütün bu gelişmelerin ardından hız kazanan protestolar için sokaklar tehlikeli olunca devreye Traktör girdi.

Şimdi, Traktör’de ne diye soranlarınız olabilir.

Onu da açıklayalım.

Taraftarı “Kızıl Kurtlar” olarak bilinen, kırmızı-beyaz renklere sahip resmi adı Traktorsazi Tabriz kısa adı Traktör olan bu futbol takımı, İran Türkleri arasındaki birliği sağlamada en önemli faktör.

Adını Tebriz'deki İran’ın en büyük traktör fabrikasından alan, yaşarken efsane olan bu takım, deplasmanlar dahil her karşılaşmasına ortalama 80 bin seyirci topluyor.

Traktör’ün maçlarındaki Türkçe sloganlar aslında herşeyi anlatıyor.

“Tebriz-Bakü-Ankara - Biz hara, Farslar hara”

“Ya ya ya, şa şa şa, Azerbaycan çok yaşa”

“Azerbaycan bir olsun / Merkezi Tebriz olsun”

“Türk dilinde medrese, olmalı herkese”

“Azerbaycan var olsun, istemeyen kör olsun”

Ebülfez Elçibey’in, “Milletime sözüm var, Güney Azerbaycan azat olmadan sakallarımı kesmeyeceğim” dediği bu bölgenin insanları Traktör’ün her maçından sonra özellikle Urmiye Gölü ile ilgili ses getiren gösteriler düzenliyorlar.

Geçen hafta sonu Traktör’ün 3-2 galip geldiği İstiklal-Traktör maçı sonrası yine benzer görüntüler geldi. Hem de Tahran’dan. Hatta Tahran Üniversitesi önündeki İran bayrağı indirilip yerine Traktör takımının flaması asıldı. (İstiklal İran'ın en güçlü ve en köklü takımlarından birisi. Bu maça kadar İran Şampiyonlar Ligi’nin birinci sırasında bulunan İstiklal aldığı yenilgiden sonra ikinci sıraya inerken, Traktör’se liderliğe yükseldi. Bu maça yüklenen önem, İstiklal’in önemli bir Fars takımı olması ve yıllardır İstiklal takımının resmi internet sitesinde Traktör takımına ve Türklere ağır küfürler yazılmasından kaynaklanıyor)

Daha önce demiştik, “Görünen o ki, İran’da genel olarak yönetimlere karşı çok da agresif olmayan Türk toplumu üzerine kurulan baskıcı ve küçümseyici tablo kum saatindeki akışı daha da hızlandırıyor.

Son söz, önümüzdeki çok da uzun olmayan zaman diliminde İran büyük gelişmelere gebe. Ben derim ki özellikle Tebriz’i ve burdaki hareketlenmeleri yakından takip edin.”

Tarih boyunca İran devrimlerinin hepsinde Tebriz şehrinin etkili rol oynaması daha doğrusu Tebriz olmadan hiçbir değişimin gerçekleşmeyeceğini bilen yönetim karşıtları, Türk isyanını nihayet görmüş olmalılar ki değişim umudu yeniden yükselmeye başladı. Türklerin yaptığı her şeyden korkan bazı çevreler hariç, Fars aydınlarının çoğu Türk hareketlenmesine destek çağrılarını üst perdeden olmasa da yapıyorlar.

Muhalif tüm iletişim araçlarında Hameney'in kaderinin de artık Türklerin elinde olduğu yazılırken, Meşrutiyet Devriminin sembol ismi Türk Sattar Han'ın Tahran'daki mezarına ziyaretçi akını ve çiçek yağdırılması da oldukça anlamlı olsa gerek.


Sattar Han

Büyük devlet olmak, “Yurtta sulh, cihanda sulh” gibi Atatürk’e ait olmadığına inandığım sığ bir slogana sığınıp dünyadaki gelişmelerin dışında kalmakla olmuyor.

Ortadoğu, Afrika, Balkanlar, Kafkasya bizim stratejik hamleler yapacağımız alanlar olsun ama bize “Abi” gözüyle bakıp, zaman zaman sadece bir ses bekleyen kan kardeşlerimizi de gönülden ırak eylemeyelim.

Kaynak: http://www.antigazete.com/yazar_yazilari.php?yazi_no=387

Azeri spikerin isyanı: "Arapların yarısı kadar bize değer verin"
14.02.2012



Güney Azerbaycan televizyonunun spikerinden AKP yanlısı medyaya zehir zemberek sözler: Biz de Müslümanız, bize de Arapların yarısı kadar değer verin.

İran sınırları içinde kalan Güney Azerbaycan'da yayın yapan GüneyAzerbaycan Televizyonu'nun (GünAzTV) spikeri Ahmet Obalı, canlı yayında AKP yanlısı medyayı çok ağır sözlerle eleştirdi.
'AKP'nin kontrolündeki medya' diyerek işaret ettiği bir çok Türk medya kuruluşunun, Arap Baharı konusuna verdiği önemi Güney Azerbaycan Türklerine vermediğini belirten Obalı, "Bizler de Müslümanız, bizler de Türküz. Araplara verdiğiniz önemin yarısı kadar, ya da dörtte biri kadar bize de önem verin" diye isyan etti.

TEK TARAFLI KARDEŞLİK OLMAZ

İşte Azeri spikerin isyan dolu sözleri:

"AK Parti'nin kontrolündeki medyalara; Andolu Türkü ie Azerbaycan Türkü arasında hiç bir zaman sürtüşme yaratamayacaksınız. Biz kardeşiz. Ama o medyalara söylüyoruz; bize yarı Arap kadar önem verin. En azından Araplara verdiğinizin dörtte biri kadar Güney Azerbaycan'ın haklı sesine yer verin. Somali'ye yardım ediyorsunuz, Hamas'a yardım ediyorsunuz, silah veriyorsunuz. Suriye'ye yardım ediyorsunuz. Libya'da, Mısır'da her yerde yardım ediyorsunuz. Azerbaycan da Türktür, Azerbaycan da Müslümandır. Onun da sesine bir yer verin. Eğer kardeşsek, bu kardeşlik iki taraflı olmalı. Tek taraflı kardeşlik olmaz.... Ama bizim başımıza Kerkük Türklerinin başına gelen gelmeyecek"

http://www.focushaber.com/azeri-spikerin-isyani-araplarin-yarisi-kadar-bize-deger-verin-h-259719.html
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İSLÂM DÜNYAS! Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com