EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Türk Aile YapIsI tehlikede

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> AİLELER ÇÖKÜYOR
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
admin
Site Admin


Kayıt: 31 Arl 2006
Mesajlar: 831
Konum: Belarus

MesajTarih: Prş Şub 28, 2008 11:31 pm    Mesaj konusu: Türk Aile YapIsI tehlikede Alıntıyla Cevap Gönder

Cahiliye devrinin Araplarına benzedik..
Ahmet TAKAN
ahmettakan@avazturk.com
28 Nisan 2010

Yazımın başlığı biraz ağır kaçmış olabilir. Bugüne kadar yazdığım birçok yazıda frene basmaya becerebildim.Ama bugün öfkemi bir türlü yenemiyorum.Onun için okurlarımdan peşinen özür diliyorum.

Şu düştüğümüz hale bir bakın!

Yurdun her köşesinden çocuk tecavüzleri, çocuk istismarı,seri cinayetler haberleri geliyor.Artık eskiden 3'ncü sayfa haberleri olarak tanımladığımız ve pek sık rastlamadığımız bu tip haberler(sıralayıp da bir kez daha sinirlerinizi bozmayacağım) gazetelerde manşet, televizyonlarda birinci haber oluyor.

Önce çuvaldızı kendimize batıralım.

Bu haberleri manşetlerine taşıyan medyanın hiç mi günahı yok?

Günahın paylaşımında en büyük payı medyanın alması gerekir. Yıllardır çağrıldığım her toplantıda gırtlak patlattım “aile yapımızı ve nesillerimizi TV ve gazeteler aracılığıyla mahfediyorlar. Türk’ün önce kadın sonra da aile yapısını bozdular mı gerisi kolay” diye. Örnekler verdim;Kaynana Semralardan,abuk sabuk yarışma programlarından,televole programlarından,seviyeli birliktelik haberlerinden,Brezilya dizilerinden.

Benim gibi toplumun geleceğini düşünen nice insan bağırdı durdu.

Ne oldu?

Bizler olduk senaryocu paranoyak, onlar oldu ilerici açılımcı.

Çoluk-çocuk tüm aile hepimizin ayakta olduğu çeşitli zaman dilimlerinde açın televizyonları..Cerahat akıyor..Cerahat.

BBG evlerindeki rezaletleri bile çoktan aştık. Sözde magazin programlarında gizli kameralarla çekilen ve “ünlü felan filaaan,ünlü felan filaaaanla ,falanca restoranda gizlice öpüşürken yakalandı” şeklinde ciyak ciyak anoslarla evlerimizin içine servis edilen yarı pornografik görüntüler.

Yerli diziler daha da rezil.Kim kime sulanıyor,kim kime sarkıyor,kim kimi düdüklüyor belli değil.Her türlü yasak ve gayrimeşru ilişki alenileştirildi.Üvey anasına sarkan gençler,baldızına sulanan enişteler,aklınıza gelecek ve gelemeyecek her türlü rezil ilişkiler.Gençlik ve çocuk dizilerine bir bakın.Görüntülerde porno yok ama gencecik beyinlerin içine neler zerk edildiğine bir bakın.Mesajlarla işlenen şiddet ve porno...Sonrada açın gazete haberlerine bakıverin.O gazetelerde okuduklarınıza bunların hiç etkisi olmadığını mı zannediyorsunuz?..

Ya gazeteler ve internet siteleri?

Bizim gençliğimizde basılan bazı magazin dergileri vardı.Biz onları o zaman porno dergi zannederdik.Kadınları en fazla bikinili görebilirdik.Ara sıra göğüsleri açık kadın resmi koyarlar onlarında üstüne büyük büyük siyah yıldızlar atarlardı.Şimdi gazeteler bir bakın.O zamanın magazin dergileri bugünkü gazetelerin yanında Hayat Ansiklopedisi sayılırlar.Manşetlerdeki hatunların resimleri ve en özel hayatlarının en özel ayrıntıları,arka sayfa güzelleri.Ne ararsanız var!

Artık gazete ve televizyonların yerini alacağına kesin gözle baktığımız sanal alemde işler daha da acı.Ne kanun var ne de sınır.Bakın en ciddi gazetelerin internet sitelerine,en ciddi haber sitelerine..Çıplak hatun veya cinsel içerikli bol fotoğraflı haber koymayan site tık alamıyor.

Sakın bana çağın gerekleri gibi sakil gerekçeleri söylemeyin. Çağın adı ne olursa olsun,hangi çağda olursak olalım tek ve değişmez everensel gerçek bilirim. YÜKSEK AHLAKLI OLMAK.

Hangi çağın hangi şartı bunu ortadan kaldırabilir?

Bu arada ülkeyi yönetenler ve yönetmeye talip olanlar ne yapıyor?

Sözde gündemlerle, kayıkçı kavgası.

12 Eylül zulmü ile bir nesli dümdüz ettiler üzerinden geçtiler. Gencecik fidanları asıp işi bitirdiler mi?

Arkadan da Turgut Özal felsefesi ile gelecek nesillerin ruhlarını ve beyinlerini yozlaştırdılar.Kafaları boş,pop kültürüne sıvanmış bir gençlik yattılar.Adını da “varoş gençliği“ koyup bir güzel iğdiş ettiler.

Bir milleti toptan yok etmek için ellerinden ne geliyorsa planlı bir şekilde uyguluyorlar.

Ülkemizin yalnızca okyanus ötesinden iktidara getirilen siyasilerle mi yıkıldığını zannediyorsunuz?

Fiili işgalden önce beyinleri ve kalpleri yok edip tutsak alıyorlar, bu arada siyasi işgal alışmalarına devam ediyorlar. Arkasından ne geleceğini söylemek bile istemiyorum.

Bizler Çanakkale’yi ve Kurtuluş savaşını hangi sayede kazandığımızı unutmuş ve o savaşların nasıl dünya milletlerine örnek olduğunu,o yüce değerleri,büyük inancı ve yüksek ahlakı çoluğumuza çocuğumuza anlatamıyor olabiliriz.Ama inanın bana yüzyılıdır kıçındaki tekme acısını unutmayan empeyalistler bu savaşı nasıl kazanacaklarını ,bunun en önemli yolunun da Türk aile yapısını bozmak ve Türk'ün ahlakını yozlaştırmak olduğunu çok iyi biliyorlar.Çünkü onların gençleri Türkün genetik kodlamasını incelerken bizim gençlere Ricky Martin dinletiyorlar.

Biraz da okullarımıza eğilelim..

Okullarımızdaki din dersini yıllardır tartışıp durduk.”Yok efendim seçmeli olsun zorunlu mu olsun,haftada bir saat mı yoksa iki saat mi?” diye.

Sonunda karar kılındı dersin adı Din Kültürü ve Ahlak bilgisi oldu.İlköğretimde iki saat liselerde bir saat.Dersin içeriğine bakın bom boş.Bunu niye yaptık.Batılılar bizi laiklikten uzaklaşmakla ayıplansın diye.Sonra ne oldu “başörtüsü” diye diye iktidara gelen sözde en mukaddesatçı iktidar bir AB sevdası yüzünden “AB formatlarına uyduracağız “ diye müfredatın içini boşaltıverdi.Tam adamların istediği gibi.

Ey! ılımlı İslamcılar gidin de kapılarında dilinizin pelesenk olduğu o AB ülkelerinin çocuklarına din eğitimini nasıl verdiğine (çek-senet takip etmekten fırsat bulursanız) bir bakın..

Daha Nisan ayındayız. Gidin okulların içler acısı halini,öğretmenlerin perişanlığını,öğrencilerimizin pejmürdeliğini bir görüverin.Bir dönemde 10 gün okula gelmeyen öğrenciye okul idareleri, “bu öğrencini devamsızlığı devamsızlık sayılmaz ki “ diyorlar.

Nimet Çubukçu diye bir Milli Eğitim Bakanımız var. Göreve geldiğinden beri hangi icraatını hatırlıyorsunuz?Okullarda bir anket yapın “ Milli Eğitim Bakanı kim?” diye bırakın öğrencileri kaç öğretmen adını doğru yazar acaba?

Kadın ve aileden sorumlu Selma A.Kavaf ne yapar? Bileniniz var mı?

RTÜK ne yapar?

Bunu bildiğim kadarı ile ben cevaplayayım;

Yandaş TV'ler için düzenlemeler ve kolaylıklar...(gerisi için burada frene basacağım)

Diyanet İşleri Başkanlığı ,İmam-Hatip tayinleri ve cuma hutbelerini hazırlama dışında ne iş görür?

Televizyonlarda soytarı kılıklı,lakabı hoca olan, cukkayı doldurmaktan başka hiçbir düşüncesi olmayan bir sürü adam, en kutsal inancımızı saçma sapan şeylerle tahrip ederken bunlar ne yaparlar?

Diyanetin televizyonlara göndereceği hiç mi yetişmiş insanı yok? Diyanetteki muhterem hocaefendiler şu günlerde televizyonlara çıkıp konuşup; il il,ilçe ilçe dolaşıp konferans vermeyeceklerde hangi gün işe yarayacaklar?

Olur mu canım? Sen ben kavgası yapıp,Diyanette yumuşak koltuk kapmak ,iktidarın en ballı bakanlıklarına yatay geçiş yapmak varken bunlarla kim uğraşır!..

Yaygın,örgün,din her türlü eğitimden elinizi eteğinizi çekin.Bırakın her türlü işinizi cemaatler halletsin.Onlarda kursun rant düzenlerini.Din adına palazlanıp semirsinler.Sonra oturun bir köşeye devletçilik oynayın.Ara sıra da timsah gözyaşları dökün.

Tabii kolay mı, ülkeye giren kara paranın paylaşımını yapmak, memleketin tüm varlıklarını satmak,nasıl bir tezgah kurarız da kime ne ithal ettirip voleyi vururuz diye organizasyonlar yapmak?

Bazılarını tuzu kuru nasılsa? Onların çocuklarına ABD ve İngiltere'de her türlü imkanlar (tedavi hizmetleri de dahil!) hazır...

Bizim çocuklarımızın vatanı burası,Türk toprakları.Bizim çocuklarımızın doğdukları yerde ölecekleri yerde beli:TÜRK YURDU!

Tekrar tekrar altını çiziyorum. Çocuklarımıza mutlaka cahiliye devrini okutun ve öğretin.İki cihan güneşi Peyagember efendimiz Hz.Muhammed'in (S.A.V) ahlakını ve yaşayışını çocuklarımıza tekrar tekrar öğretin.Hz Ali'yi,Hz Ömeri,Sehabenin yaşayışını anlatın.Bunun yanında asırlarca dünyaya hakim olmuş medeniyet götürmüş Türk'ün töresini beyinlere kazıyın.

Bakın o zaman bu sözde Müslümanların bize yaşattığı cahiliye karınlığını yüksek ahlaklı Müslüman-Türk genci bir çırpıda nasıl kökünden kazıyor. Aynı Çanakkale de olduğu gibi bu İngiliz tipi Müslümanlara ve onların patronlarına nasıl bir daha “ geldikleri gibi giderler “ dersinin en esaslısını veriyor...

Avaztürk

Türk Aile Yapısı tehlikede



Resmi büyütmek için tıklayın Karadeniz Teknik Üniversitesi'nden Sosyolog Doç. Dr. Celalettin Vatandaş, Türk Aile Yapısının Önemli Problemlerle Karşı Karşıya Olduğunu Söyledi.

Karadeniz Teknik Üniversitesi'nden (KTÜ) Sosyolog Doç. Dr. Celalettin Vatandaş, Türk aile yapısının önemli problemlerle karşı karşıya olduğunu söyledi.

KTÜ tarafından desteklenen ve Doç. Dr. Vatandaş tarafından yürütülen 'Trabzon'da ailenin yapısı ve problemleri, Türkiye-Trabzon karşılaştırması' konulu araştırma, Türk aile yapısının içinde bulunduğu durumla ilgili çarpıcı sonuçları ortaya çıkarttı.

Aralarında Trabzon'un da bulunduğu 49 ilde 18 yaş üzerindeki 4 bin 269 kişinin katılımı ile 152 sorudan oluşan araştırmaya göre, katılımcıların yüzde 43,2'si ailenin gidişatını kötü gördüğünü söyledi. Bu oran Trabzon özelinde ise yüzde 36,4 olarak tespit edildi. Evlilik dışı çocuk edinme konusunda 'Olabilir-Normal' şeklinde görüş bildirenlerin oranı Türkiye genelinde yüzde 11,5, Trabzon'da ise yüzde 4,6 olurken, 'Kararsızım' diyenlerin oranı ülke genelinde yüzde 20, Trabzon'da yüzde 10 çıktı. Nikahsız yaşana komşu ile ilgili soruya ise Türkiye genelinde yüzde 32,7, Trabzon'da da yüzde 25,7'lik oranda 'ilgilenmeme' cevabı verildi.

Araştırmada ortaya çıkan bir başka çarpıcı sonuç ise eşlerin birbirleriyle olan iletişimleri ve birbirlerinden memnuniyetleri konusu oldu. Ankete katılanların, Türkiye'de yüzde 25,5, Trabzon'da da yüzde 21,6 eşinden memnun olmadığı yönünde görüş belirtti. Yakın arkadaşları ile konuştukları sorunları eşi ile konuşmadığını söyleyenlerin oranı ülke genelinde yüzde 14, Trabzon'da ise yüzde 24,8 şeklinde tespit edildi.

Denekler aile içerisindeki sorunların yüzde 53'ünün ekonomik sıkıntıdan, yüzde 30'unun da arkadaş çevresinden kaynaklandığını belirtti. Katılımcıların eşlerinin kendisini en çok rahatsız eden özelikleriyle ilgili soruya da ağırlıkta, 'kendisine değer vermemesi, sevgi ve saygı göstermemesi' olarak cevap verdi. Denekler, boşanmanın artmasının sebeplerini ise şöyle sıraladı; yüzde 17 sadakatin zayıflaması, yüzde 16 ekonomik sıkıntılar, yüzde 10 aile bağlarının zayıflaması, yüzde 15 kadının ekonomik özgürlüğünü kazanması ve yüzde 12'si televizyon ve gazetelerin etkisi.

Ankete katılanların büyük çoğunluğu boş zamanlarını televizyon izleyerek değerlendirdikleri yönünde görüş belirtti. Yüzde 42'si günde 1-2 saat, yüzde 35'i ise 3 -5 saat televizyon izlediğini ifade etti.

FİZİKSEL ŞİDDET

Araştırmada şiddete maruz kalanların en fazla şiddeti babalarından gördüklerini ortaya koydu. Şiddet uygulayanlar arasında babayı, anne, öğretmen ve eş takip etti.

Denekler 'Hayatınızda hiç şiddete maruz kaldınız mı?' sorusuna ülke gelinde yüzde 44,9, Trabzon'da ise yüzde 29,2 'evet' cevabını verdi. Failin kim olduğu ile ilgili soruda da, Türkiye genelinde baba yüzde 35, anne yüzde 15, eş yüzde 13,6 ve öğretmen yüzde 13, Trabzon'da ise baba yüzde 32, öğretmen yüzde 15, anne yüzde 14 ve eş yüzde 8,8 olarak belirlendi. Anne-babası arasındaki fiziksel şiddete tanıklık edenlerin oranı ülke genelinde yüzde 30,7, Trabzon'da da yüzde 16,4 şeklinde ortaya çıktı.

ÇOCUKLARIN DURUMU

Araştırmaya katılanların çocukları konusundaki en fazla endişelerinin 'ahlak ve kişiliğinin bozukluğu' olduğuna vurgu yapmasına karşın, onlarla ilgili en önemli beklentilerini ise yüzde 57 oranında 'kariyer ve iş sahibi olması' şeklinde belirtti. Ankete katılanlar kendi çocuklukları ile bugünkü çocukları karşılaştırdıklarında da, katılımcıların yüzde 70'i şimdiki çocukların kişilik ve ahlak açısından 'olumsuz' olduğu görüşünü belirtti.

Doç. Dr. Celalettin Vatandaş, araştırma sonuçları ışığında yaptığı değerlendirmede, Türk aile yapısının önemli problemlerle karşı karşıya olduğunu söyledi. Çalışmayı yapmaktaki amaçlarının; özelde Trabzon'da genelde ise Türkiye'deki ailenin yapısı, problemleri, aile yapısında yaşanana değişimi ortaya koymak olduğunu anlatan Vatandaş, şunları söyledi: 'Araştırma, Türk aile yapısının hızla değiştiği, geleneksel işlevlerini yerine getirmekte her geçen gün biraz daha zorlandığı, aile bireyleri arasında ciddi problemler olduğu ve aile içi şiddetin ailenin problemleri arasında önemli bir düzeye sahip olduğu görülüyor. Aile canlı ve dinamik bir yapıya sahiptir. Dolayısıyla aile kurumu değişir, her değişim öncesinde ve sonrasında bazı problemler yaşasa bile tüm bunları dinamik ve güçlü özellikleriyle çözer ve kendisini yeni şartlara uyumlu hale getirir. Ancak yürütülen araştırma ile tespit edilmiştir ki, Türk aile yapısı son derece güçlü, hızlı ve radikal sayılabilecek değişim faktörleri ile karşı karşıyadır. Bu ise ailenin yapısal ve işlevsel değişimini sarsıcı hale getirmekte, aile kurumundaki dengenin oluşumunu zorlaştırmaktadır. Boşanmalardaki artış bunun sonuçlarından bir tanesidir.'

İnsanlık tarihi boyunca nikah kurumunun hiç bir zaman basitleştirilmediğine vurgu yapan Vatandaş, son yıllarda özellikle televizyon dizilerinde aile ve nikah kurumun basitleştirildiğinin altını çizdi. İnsanlara sunulan bu durumun hiç bir inanç, yasa ve değerle normalleştirilmesinin mümkün olmadığını kaydeden Vatandaş, 'Bunun arkasında umarım kasıt yoktur. Ama kişisel kanaatim; çok iyi niyetli olduklarını da düşünmüyorum.' dedi. 28.02.2008
http://www.haberler.com/turk-aile-yapisitehlikede-haberi/

Tuhaf ile Tuhafiye... Ve 'patchwork aile'
Selçuk Salih Caydi
30 AĞUSTOS 2011



Aslında bay-bayanlar!

Şemsi ile Şemsiye, Naci ile Naciye gibiler Tuhaf ile Tuhafiye...

AVM'lerden pek hazzetmeyip, oralara sadece tuhaf ve tuhafiye kişiler görmeye gidenler, tuhafiyecilere de gidenlerdir aynı zamanda! Bu saçma "çıkarım"dan sonra, asıl konuya geleceğiz. Konu 'patchwork aile' (iş bu yazının, elbette Ertuğrul Özkök'le bir ilgisi yok. Ama bu sabah onun "Şeylerin tuhaflıği" başlıklı yazısını okuduktan sonra aklıma geldiğini belirteyim!)

Tuhaf ile Tuhafiye, tuhafiyeciye gelmez!.. Tuhafiyeci, küçüktür, samimidir, nostaljiktir ve Tuhaflarla Tuhafiyelerin uğramadığı bir yerdir, "demodedir", eskidir. Yani biraz "Şeker Bayramı" gibidir...

Burada 'Tuhaf ile Tuhafiye' derken, bir tür modern ailemsiden bahsedeceğiz -hani şu sadece televizyonlarda ve filmlerde yürüyen bir tür janti entelimtrak "modern aile"den. Böyle kulplar takıyoruz, çünkü patchwork aile oldukça yeni bir model ve çok "moda!".

Patchwork aile, adı üzerinde bir tür "örgü/kurgu aile", ben buna "Refah batınca kurulan, bireyleri birbiriyle üvey aile" derdim...

Yani modernsin, eğitimlisin, parayı da bulmuşsun, "karını boşuyorsun, genç bir karı alıyorsun ve çocuğunun iki 'annesi' oluyor." Bu saçmalığın geniş versiyonuna patchwork aile deniyor. Geniş versiyonunda evlenen iki tarafın da kendi çocukları olabiliyor ve ailede yeni çocuklar da doğuyor -ve bu tip aileler, sadece filmlerde mutlu oluyor!..

"Bu konu da nereden çıktı" diyeceksiniz... Ertuğrul Özkök'ün "Ben kültürü"nü anlattığı yazısını okuyup bir tuhafiyecinin önünden geçerken bu tuhaf yazı/konu düştü aklıma!

Bütün dünya "Benci Artiz Toplum"un ve onun bencil insanının patchwork aile türlerinin insanları -özellikle de çocukları- nasıl mutsuz kıldığını konuşup, konu hakkında tuğla gibi kalın kalın araştırmalar yayınlıyor. (Birinin adı: Melanie Mühl, "Patchwork-Lüge" Münih 2011)
Sebatsız Tuhaf insanın, aileyi çok kolay bozabildiği, üstelik bunu da bir tür "moda" seviyesine yükselttiği bir devirde yaşıyoruz. Boşanma istatistikleri tavan yapmış vaziyette.
Eskiden de bu tip aileler kurulmaktaydı elbette, ama bunların sayısı hem çekirdek aileyle kıyaslanamayacak kadar düşüktü, hem de -zorluklar ortaya çıksa da- insanlar sebatlıydı.
Yeri gelmişken, burada güncel üç aile tipinden bahsedelim. Çekirdek aile elbette esastır ve hep esas olmuştur: Anne, baba ve çocuklar. Şimdi buna, bir de tek kişilik aileler eklendi. Yani anne-oğul, anne-kız veya baba-oğul baba-kız aileler. Eskiden ölümle ortaya çıkan bu aile türü şimdi boşanma veya terk sonucu sıkça ortaya çıkan ikinci yaygın aile türü.
Üçüncü tür parchwork aile, hele küçük çocuklar varsa, özellikle çocuklar için tam bir kâbusa dönüşebiliyor. Ve eğitimli Tuhaf ve Tuhafiyeler arasında yaygınlaşmaya başlayan bu aile türündeki karmaşık ilişkiler, Batı'da araştırma konusu ve kimse işin içinden çıkamıyor! Ailedeki çocukların dedeleri ve anneanneleri farklı mesela. Çocuk, diğer çocuğun dedesine ne diyecek? ("Cicidede" lafı önerilir!) herkes birbiriyle üvey. Anneler üvey çocukları için saçlarını elektrik spürgesi etseler, gene de bir "üveylik" kompleksimsileri oluyor -aynısı Baba için de geçerli.

Evet. Bu aile tipi cool, süpeer! falan ama, mutluluk katsayısı illâ ki düşük. Baş nedeni de "Ben kültürü" ile kurulmuş olmaları oluyor.

Son söz: Ben, klasik çekirdek aileden yanayım ve bu ailede sıkıyı/parayı görünce toz olan "Ben kültürü"nü de Tuhaf ve Tuhafiye buluyorum! (bu "Ben kültürü" lafı da saçmalıktan başka birşey değil bence! -Ertuğrul Özkök'ün affına sığınarak.)

http://konstantiniye.blogspot.com/

10 Şubat 2010
'Diziler Boşanmaya Neden Oluyor'

Türkiye'de son yıllarda boşanmaların arttığını dikkat çeken uzmanlar, bunda yayınlanan dizilerin büyük etkisi olduğunu savundu.Haberi Paylaş : Google Yahoo Facebook Digg Del.icio.us Reddit

Türkiye'de son yıllarda boşanmaların arttığını dikkat çeken uzmanlar, bunda yayınlanan dizilerin büyük etkisi olduğunu savundu. Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Abdulkerim Bahadır, TV dizilerinin insanlara kötü örnek olduğunu, Türk aile yapısını bozduğunu söyledi.


Gençleri Evlendirme ve Mehir Vakfı İlim Heyeti Üyesi Doç Dr. Abdulkerim Bahadır, vakıf adına Konya Gazeteciler Cemiyeti'nde 'boşanmanın temel nedenleri ve sonuçları' konulu bir basın toplantısı düzenledi. Türkiye'de 2002-2007 yılları arasında yaklaşık 1 milyon boşanma davası açıldığını hatırlatan Abdulkerim Bahadır, 2007 yılında 94 bin davanın boşanmayla sonuçlandığını aktardı.

2008 yılında ise yaklaşık 100 bin kişinin boşandığını söyleyen Bahadır, "Boşanma oranları her geçen gün artıyor. Selçuk Üniversitesi öğrencileri tarafından yapılan bir araştırmada kentte boşanma oranları geçen yıla göre yüzde 38 oranında arttı. Boşanmaların çoğu Büyükşehirlerde oluyor. En çok boşanma İstanbul'da olurken, onu sırasıyla İzmir, Ankara, Bursa, Antalya ve Konya takip ediyor." dedi.

Şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmaların artık azaldığını aktaran Bahadır, bunun yerini; ekonomik sıkıntılar, özgürlük kısıtlaması ve cinsel yetersizlik gibi nedenlere bıraktığının altını çizdi.

Son günlerde 'Diziler Türk aile yapısını olumsuz etkiliyor' konulu tartışmaya da değinen Doç. Dr. Bahadır şu tespitlerde bulundu: "Dizilerdeki model olarak alınan kişiler yasa dışı yada ahlak dışı bir davranışta bulunduğunda bu normal gibi gösteriliyor. Model alan kişi bundan etkilenerek 'o yapıyorsa bende yaparım' diyerek kendisini bir çıkmazın içerisinde buluyor. Bu da aile yapısını bozarak boşanmalara neden oluyor. Toplumun sağlıklı şekilde gelişmesi için ailelerin korunması gerekiyor. Bu konunun çok boyutlu ele alınarak çözüm üretilmesi gerekmektedir. Konu anaokulundan üniversitelere kadar eğitim kurumlarında gündemde tutulmalı, devletin ilgili birimleri de önlemler almalıdır."
aktifhaber

BOŞANMANIN EN YÜKSEK OLDUĞU BÖLGE
26 Haziran 2009
Evlilik ve boşanma ile ilgili çok çarpıcı veriler yayınlandı. İşte boşanmanın en fazla olduğu bölgeler..
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2008 yılına ilişkin evlenme ve boşanma istatistiklerini yayımladı. Boşanmaların bölgelere göre dağılımı ve evlenme yaşı şöyle:

Türkiye'de geçen yıl 641 bin 973 çift evlenirken, 99 bin 663 çift boşandı.

Verilere göre, 2007 yılında 638 bin 311 olan evlenen çift sayısı, geçen yıl binde 9,03 artarak, 641 bin 973'e yükseldi.

İlk kez evlenen çiftler arasındaki ortalama yaş farkı 3,3 oldu. Ortalama ilk evlenme yaşı erkekler için 26,2, kadınlar için 22,9 olarak belirlendi.

Bölgesel düzeyde en yüksek ortalama ilk evlenme yaşı, erkeklerde 27, kadınlarda 23,9 ile İstanbul Bölgesi'nde görüldü. En düşük ortalama ilk evlenme yaşı erkeklerde 25,1 kadınlarda ise 21,6 ile Orta Anadolu Bölgesi'nde kaydedildi.

99 BİN 663 ÇİFT BOŞANDI

2007 yılında 94 bin 219 çift boşanırken, bu sayı geçen yıl binde 1,40 artarak 99 bin 663'e yükseldi.

Boşanmaların en yüksek olduğu bölge binde 2,06 ile Ege Bölgesi olarak belirlendi.

Ege Bölgesi'ni binde 1,78 Batı Anadolu Bölgesi izledi. Kaba boşanma hızının en düşük olduğu bölgeler ise binde 0.50 ile Kuzeydoğu Anadolu ile Ortadoğu Anadolu Bölgeleri oldu.

Boşanmaların yaklaşık yüzde 41'i evliliğin ilk beş yılı içinde, yüzde 23,1'i ise 16 yıl ve daha fazla süre evli olan çiftlerde gerçekleşti.

2008 yılında istatistiki bölgelere göre ortalama ilk evlenme yaşı şöyle:


Bugün

Trende tartıştığı oğlu ve gelinini silahla vurdu

10 Kasım 2008 Zonguldak'ın Çaycuma ilçesine bağlı Filyos beldesinde bir kişi, seyir halindeki yolcu treninde tabancayla oğlunu ve gelinini yaraladı.
Karabük'ten Zonguldak'a giden yolcu trenine Filyos'tan binen Hayrullah D. (55) ile oğlu Gökhan (28) ve gelini Serap D. (27) ailevi nedenlerden dolayı tartışmaya başladı.
Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine Hayrullah D, tabancayla oğlunu ayağından, gelinini de kolundan yaraladı
netgazete

Aile bağları zayıflıyor, yaşlılar huzurevine gidiyor
Sosyal Hizmetler İzmir İl Müdürü Zekeriya Ertaş, toplumsal yapı ve aile değerlerindeki değişiklik, çekirdek aileye dönüş, karı kocanın birlikte çalışması gibi nedenlerin, huzurevleriyle buralarda kalanların sayısının arttığını söyledi. Konak, Buca, Bornova, Karşıyaka'da bulunan huzurevlerinin tamamen dolu olduğunu ve yaşlıların sıra beklediğini belirten Ertaş, bu huzurevlerinde kapasitelerinin üzerinde 591 kişinin kaldığını ve 220 kişinin de sırada beklediğini ifade etti. 06.07.2009 İZMİR netgazete

24 Temmuz 2009 21:55
17'lik kızla evlenerek kamuoyunu ayağa kaldıran Halis Toprak'a bir şok da 7 çocuğundan geldi...!

17'lik kızla evlendiği için kamuoyunda 'ikinci Hüzeyin Üzmez vakası' olarak adlandırılan Halis Toprak'a çocuklarından itiraz geldi.

İşadamı Halis Toprak’ın ilk eşi Ayşe Toprak’tan olan 7 çocuğu, babalarının 17 yaşında bir kız ile yaptığı evliliğin iptali için savcılığa başvurdu.

SAVCILIĞA DİLEKÇE İLE BAŞVURDULAR

İşadamı Halis Toprak’ın ilk evliliğinden olan çocukları Aysel Duruk, Aynur Toprak, Şükran Toprak, Ayfer Toprak, Ayla Toprak Zengin, Sevgi Toprak Zengin ve Mine Toprak’ın avukatı evliliğin yasal olmadığı gerekçesiyle hazırladığı dilekçeyi İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na sundu.

Kuşadası Cumhuriyet Savcılığı’na gönderilmek üzere İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na verilen dilekçede, işadamı Halis Toprak Kuşadası’nda Anayasaya ve yasalara aykırı bir doğrultuda, 17 yaşından küçük Nazlıcan isimli kişiyle evlendiği ve Toprak Holding Yönetim Kurulu Başkanı olduğu hatırlatıldı.

Yapılan evlenme ile Türk toplumunun bağlı olduğu ahlak kaidelerinin çiğnendiğinin anlatıldığı dilekçede, ailenin kutsallığı kuralı büyük sarsıntıya uğradığı ifade edildi.

17 yaşında bir kız çocuğunun Halis Toprak’a satıldığının ileri sürüldüğü dilekçede, "Kızın ve ailesinin maddi rahatlığı için yapıldığı aşikar olan bu evlenmenin iptali konusunda Cumhuriyet Savcıları görevli ve yetkilidir. Bu evlilik işlemlerini yapan Kuşadası Evlenme Memuru Berrin Yalçın ile evlenenin sağlıklı olduğuna dair şahitlik yapan şahitlerden bir tanesi Halis Toprak’ın sahip olduğu tesisin idari memuru Nejdet Artan’dır. Diğeri ise kızın dayısı Menderes Polat, Anayasa ve yasalara aykırı düşen bu evlenmeye gerçeğe aykırı beyanda bulunmaktan cezai takibat sorumluluğu altındadırlar. 17 yaşındaki kızını Halis Toprak’la evlendirmek için gerçeklere ve başta anayasa ve TCK hükümlerine aykırı olarak muvafakatname veren kızın babası İsmet Tağızade, nikah memuru Berrin Yalçın ile ta tanıklar Nejdet Artan ve Menderes Polat haklarında cezai takibat icrasını şikayeten talep ediyorum'' denildi.

Dilekçede, Toprak ile evlenen Nazlıcan’ın servete kavuşup rahat bir maddi yaşama kavuşmak için bu evlenmeye razı gösterdiğinden cezai takibatın kapsamı içine girmesi zorunlu olduğu belirtildi.

AİLELERE KÖTÜ ÖRNEK OLUYORLAR

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temelini oluşturan ailelere kötü örnek verilmesinin önüne geçilmesi gerektiğinin anlatıldığı dilekçede, Aileden sorumlu Devlet Bakanının kamu vicdanını derinden rahatsız eden bu olay nedeniyle derhal harekete geçmeleri için Cumhuriyet Savcılarına gerekli talimatı vermesi gerektiği anlatıldı.

Konunun Türk Toplumu’nun yüksek menfaatlerini ilgilendirdiğinin anlatıldığı dilekçede savcılık makamlarının bu konuda kendilerini görevli ve yetkili görmesi gerektiği belirtildi. Söz konusu evliliğin iptali için yargı yollarına başvurulacağının belirtildiği dilekçede ayrıca evliliğin iptali davalarının açılacağı ifade edildi.
aktifhaber

12 yaşındaki kayıp kız otostop yaparken bulundu
Manisa'da 5 gün önce kaybolan kız çocuklarından Merkez Efendi İlköğretim okulu 7. sınıf öğrencisi Melahat Coşkun (12), Uşak'ta bulundu. Melahat Coşkun (12) ile erkek arkadaşı M.M'nin (17), akşam saatlerinde İzmir-Ankara kara yolunda Uşak'a 17 kilometre mesafedeki bir benzin istasyonunun yakınlarında otostop yaparken jandarma ekiplerince bulundukları öğrenildi. İzmir'de 6 ay önce tanıştıkları ve bir süredir arkadaşlık yaptıkları belirlenen Coşkun ve M.M'nin Ankara'ya gitmeyi planladıkları, ancak paraları bittiği için otostop yaparak yolculuklarına devam ettikleri anlaşıldı. 30.09.2009 UŞAK netgazete

5 çocuk annesi intihar etti
18 Ekim 2009 Burdur'da, 5 çocuklu bir kadın kendini asarak intihar etti. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
Necatibey mahallesi Düzlük sokak 23 nolu evde oturan S.K.'nın eşi Kudret Kılıç (36) evde kimsenin bulunmadığı sırada henüz bilinmeyen bir nedenle kendini iple evin tavanına asarak intihar etti. Van nüfusuna kayıtlı olan ve en büyüğü 20, en küçüğü 8 yaşında 5 çocuğu bulunan Kudret Kılıç'ın intihar nedeni araştırılıyor.
haber7

Bireysel yaşamın göstergesi stüdyo daire artıyor
Stüdyo ve 1 1 bir dairelere hem oturma hem de yatırım amaçlı ilgi giderek artıyor. Teknik Yapı Başkan Yardımcısı Umut Durbakayım, bu dairelerin tercih edilmesinde yatırım tercihlerinin değişmesi kadar bireysel yaşama isteklerinin artmasının da etkili olduğunu söyledi. Avrupa ve Amerika'da olduğu gibi Türkiye'de de büyük şehirlerdeki ekonomik özgürlüklerini kazanan gençlerin yalnız yaşama istekleri ve evlilik yaş ortalamasının yükselmesine bağlı olarak hane başına düşen kişi sayısının azalmasının, 1 1 ve stüdyo tipi küçük dairelere talebi artırdığını ifade eden Durbakayım, diğer taraftan ısıtma-soğutma tasarrufu, temizlik kolaylığı gibi nedenlerden dolayı da küçük dairelerin tercih edildiğini belirtti. 08.12.2009 İSTANBUL
netgazete

30 ARALIK 2009, ÇARŞAMBA
Babaya yumruğa bin 500 TL ceza

SİVAS'ta babasına yumruk atan genç bin 500 TL para cezasına çarptırıldı. Çoban Hacı Mehmet M., 21 yaşındaki oğlu Sinan M. hakkında kendisine yumruk attığı gerekçesiyle savcılığa suç duyurusunda bulundu. Cumhuriyet Üniversitesi öğrencisi Sinan M., yargılama sonunda 'kasten adam yaralama' suçundan bin 500 lira para cezasına çarptırıldı.
Akşam

Abinin böyles:i Kız kardeşinin bileziklerini çalmak istedi
15.02.2010
Samsun'da bir kişi, arkadaşıyla birlikte kredi kartı borçlarını ödemek için kız kardeşinin bileziklerini çalmak istedi. Kardeşi ve arkadaşı hakkında 15 yıl hapis istemiyle yargılanan sanıklardan mağdur genç kadın, şikayetçi olmadı.

Samsun 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davada, yaklaşık 2 ay önceki olayda Liman Mahallesi'nde 3 aylık evli Elif Karasan Güney'in (24) evine giderek, sprey kullanıp etkisiz hale getirdiği Güney'in bileziklerini gasp etmek istediği iddia edilen Gökhan Uzuner (27) ile olayı planladığı ileri sürülen mağdurun Emrah Karasan'ın (22) yargılanmasına başlandı.

Duruşmaya tutuklu sanıklar ile olayın mağduru katıldı. Haklarında 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan tutuklu sanık Emrah Karasan, "Olaydan önce Gökhan sürekli tehdit ediyordu. Aileme ve bana bir zarar verir korkusuyla böyle bir şey yapmak zorunda kaldım. Ablamın bileziklerinde gözüm yoktu. Zaten ablamdan istesem bana bileziğini verirdi. Pişmanım" dedi.

Emrah'ın yalan söylediğini belirten Gökhan Uzuner de, "Olaydan bir gün önce Emrah bana telefon açtı, parkta buluştuk. Cep telefonuna gelen mesajı göstererek 600 TL kredi kartı borcu olduğunu söyledi. Ben de kendisinden fazla kredi kartı borcum olduğunu söyledim. Ablasının bilezikleri olduğunu, onları alırsa borçlarını ödeyeceğini söyledi. Ablasının evine gittik. Kendisi içeri girdi, bir süre sonra da kapıyı açık bırakıp çıktı. Bu sırada yüzümdeki kar maskesiyle mağdurla karşılaştım. Mağdur beni görünce bağırdı. Aramızda boğuşma çıktı. Ben de hiçbir şey almadan evden kaçtım. Kaçarken vatandaşlar tarafından yakalandım. Pişmanım" diye konuştu
habertürk

02 Nisan 2010
Torun Sevgisi Kavgası Kanlı Bitti
Çocuklarını severken ağlatan kişi, babasıyla arasında çıkan tartışmada elindeki bıçağın göğüsüne saplanması sonucu öldü.

Tokat’ın Niksar ilçesinde çocuklarını severken ağlatan kişi, bu nedenle babasıyla arasında çıkan tartışmada elindeki bıçağın göğüsüne saplanması sonucu öldü.

İsmetpaşa Mahallesi Papatya Çıkmazı Sokak’ta dün akşam saatlerinde, çalıştığı iş yerinden evine gelen 23 yaşındaki 2 çocuk babası Ümit A, çocuklarını severken ağlattı.

Birlikte yaşadığı ve ilçede terzilik yaptığı öğrenilen babası Fikri A. da (55) torunlarını ağlatması nedeniyle oğluna kızdı. Baba ile oğlu arasında bu nedenle başlayan tartışma kısa sürede büyüdü.

Eline geçirdiği meyve bıçağıyla, "Çocuklar benim değil mi, ister severim ister keserim" dediği ileri sürülen oğlu Ümit A’nın torunlarına zarar vereceği düşüncesi müdahale eden Fikri A, oğlunun elindeki bıçağı almak isterken, bıçak Ümit A’nın göğsüne saplandı.

Komşularının yardımıyla Niksar Devlet Hastanesine kaldırılan Ümit A.

yapılan müdahaleye rağmen kurtarılamadı.
aktifhaber

Halis Toprak’ın karısı intihara teşebbüs etti
5 Nisan 2010
Toprak Holding’in patronu, ikisi erkek 10 çocuk babası, 71 yaşındaki Halis Toprak ile geçen yıl 17 yaşındayken evlenen Nazlıcan Tağızade, Cumartesi gecesini İstinye Devlet Hastanesi’nde geçirdi.
Nazlıcan Tağızade, iki kutu tansiyon ilacı içerek intihar etmek istedi. İntihar girişimi Halis Toprak’a ait İstinye’deki Aslanlı Köşk’te önceki akşam saat 21.00 sıralarında meydana geldi. Kızının fenalaşarak ağzından köpükler gelmesi üzerine anne Şehirnaz Tağızade, hemen 112 Acil Servis ambulansını aradı. İstinye Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Nazlıcan Tağızade’nin midesi yıkandı ve serum bağlandı. Halis Toprak tedavi boyunca hastanede eşini yalnız bırakmadı.

Yoğun bakımda tutulan Nazlıcan Tağızade, burada yaklaşık 4 saat geçirdikten sonra geç saatlerde taburcu edildi. Nazlıcan Tağızade, ifadesini alan polislere, “Hapları aile içi sorunlar yüzünde

Çift geçen yıl 19 Temmuz’da evlenmiş, Toprak’ın kızları Sarıyer Aile Mahkemesi’ne başvurarak Nazlıcan’ın koruma altına alınmasını ve evliliğin iptalini istemişlerdi. Ancak dava takipsizlikle sonuçlandı. Sarıyer 1. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, Halis Toprak’ın Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne sevk edilip, vesayeti gerektirir bir rahatsızlığı bulunup bulunmadığı konusunda rapor aldırılmasını kararlaştırmıştı.
Hürriyet

Sorması ayıp; medya enseste, tecavüze niçin şaşırıyor?
Atılgan BAYAR
atilgan.bayar@aksam.com.tr

Medyanın ensest ilişkilere, pedofiliye, tacizlere şaşırmasını ağzım açık izliyorum.

Yahu aile içi ilişkilerin, ensestin ballandıra ballandıra, uzun uzun anlatıldığı birkaç dizi bilmem kaçıncı zafer haftasında değil mi bu ülkede?
Yahu daha düne kadar, çocukları dansöz gibi giydirip göbek attıran bir yarışma programı yok muydu? Hani eleştirdik diye tutuculukla suçlanmıştık?..

Yahu sabah programlarında kimin eli kimin cebinde, kim kimle hangi akrabalık bağları içinde seks yapıyor, her gün anlatılmıyor mu bu televizyonlarda?
Yahu daha dün, atların cinsel hayatından bir tecavüz haberi uydurup, bir atın gözü bantlı görüntüsünün önünde kahkahalarla yayın yapmadı mı bu televizyonların hisli sunucularından biri?
Sonra da bu yayınlardan tamamen bağımsızmış gibi konuşuyor medya abileri, medya ablaları:

'Aaaa, ne ilkel bir şey ensest... Aaaa, ne kadar iğrenç pedofili... Aman aman, her türlü kötülüğün müsebbibi bu eğitimsizlik şekerim...' diye...
Sizin televizyonlarınızın, radyolarınızın bir 'kamu yayıncılığı' sorumluluğu yok mu, diye sorduğumuzda ise o otomatik cevabı alıyoruz:
'Kamu yayıncılığını TRT yapsın.'
Herkesin aklını başına toplamasında yarar var. Kamu yayıncılığını sadece kamu kuruluşları yapmazlar. Bu ülkede ulusal yayın yapan ana akım bütün televizyonlar, fiili olarak 'kamu yayıncılığı' yaparlar. Yasal tanımı da bunu içerir zaten.
Bu yüzden,
7/24 televizyonda dizilerde ensest ilişki modelleri, kimin eli kimin cebinde hikayeleri anlatıp; sabah programlarında tuhaf evlilikleri meşrulaştıranların böyle bir yayıncılığın içinde, 'gelen haberler karşında şaşkınlığa gark oluyoruz' taklidi yapması kurtarmaz...
Türkiye, artık her şeyi temize çekmek isteyen bir toplum.
Özel televizyonların da bu süreçte üzerine düşen 'kamu yayıncılığı' görevini yerine getirmesi gerekiyor.
Kamu yayıncılığında, 'beğenmiyorsan zapla' mantığı geçerli olamaz.
Böyle bir sorumsuz yayıncılık, dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun, üst kurullar tarafından mercek altına alınır.

Tecavüze, enseste ve pedofiliye karşı özel tim
Pedofili, ensest ve tecavüzle mücadele çok ciddi bir güvenlik ve adalet sorunu.
Birçok ülkede, bu konuyla meşgul 'özel birimler', 'özel timler' kuruluyor.
Çünkü bu işin içinde yerel ve ulusal ölçekte çok güçlü figürler de var. Onlarla mücadele özel şartları gerektiriyor.
Benim duyduğum kadarıyla Türk Emniyet Teşkilatı ve Aileden Sorumlu Bakanlık bir yıldır bu konuda çalışmalar yapmaya başladı.
İşte bu noktada dünyada çocuk istismarı konusunda büyük bir mücadele başlatan Amerikalı hukukçu Andew Vachss'ı hatırlatmakta büyük fayda görüyorum.
Vachhs, çocukken kendisi de (cinsel olmayan) istismara uğramış bir hukukçu. Kendisini bu işe vakfetmiş. Ekibinde, kurtardığı tecavüz ve ensest kurbanları arasından kendisini yetişmiş avukatlar, dedektifler bulunuyor.
Vachhs'ın ve ekibinin üç ayaklı bir teorisi var.
Birincisi, savunacakları çocukların velayet/vekaletlerini direkt alıyor, aileyi dava sürecinde aradan çıkartıyorlar. Çünkü birçok olayın aile kaynaklı olduğunu veya ailelerin çeşitli sebeplerle 'davayı karartabildiklerini' deneyimleriyle sabitlemişler.

İkincisi, çocukları sürecin bir parçası yapıyor, dedektiflik işlerini onlarla birlikte yürütüp, çözüme daha hızlı ulaşıyorlar.
Üçüncüsü ise, suçluyu polisle/avukatla birlikte yakalayan çocukların bir katharsis yaşadığını ve adli sürecin parçası olmanın onların öfkelerini geleceğe taşımalarını engellediğini söylüyorlar. Bunun kurbanların ileride tecavüzcüye dönüşmesi tehlikesini bertaraf ettiğini de ifade ediyorlar.
Şimdi Türkiye Andrew Vachss'larını arıyor.
Adalet Bakanlığı, Emniyet Teşkilatı ve Aileden Sorumlu Bakanlık, Türk Andrew Vachhs'ların önünü açacak düzenlemeleri hızla yapmalı.
29 Nisan 2010
Akşam

Üniversite öğrencisinden Aşk-ı Memnu ve Çok Güzel Hareketler Bunlar programları hakkında suç duyurusu

12 Mayıs 2010 Çarpık ilişkileri konu edindiği için tepki toplayan Aşk-ı Memnu dizisi ve yönetmenliğini Yılmaz Erdoğan'ın yaptığı 'Çok Güzel Hareketler Bunlar' adlı komedi programı hakkında suç duyurusu yapıldı. Konya'da bir üniversite öğrencisi tarafından Konya Cumhuriyet Başsavcılığı'na verilen şikâyet dilekçesinde, her iki programın da Türk aile yapısını olumsuz etkilediğine dikkat çekildi. Zaman gazetesinin haberine göre; Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) hakkında da 'bu programlara göz yumduğu' gerekçesiyle işlem yapılması istendi. Selçuk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi öğrencisi İsmail Sezer, başvurusuyla ilgili şunları söyledi: "Aşk-ı Memnu dizisi ve 'Çok Güzel Hareketler Bunlar' adlı program Anayasa'da yer alan 'ailenin korunması' hükmüne aykırı. Her iki program da aile yapısı, milli kültür, insan onuru ve temel insan haklarına aykırı. Yine adı geçen programlarda müstehcenlik söz konusu. Hem Aşk-ı Memnu dizisinin senaristi ve televizyon kanalı sorumluları hakkında şikâyette bulundum hem de RTÜK başkanı ve üyeleri ile ilgili de görevi kötüye kullanmak ve ihmalden dava açılmasını talep ettim." Şikayet dilekçesi, gereğinin yapılması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na iletildi. netgazete

14 MAYIS 2010
Fuhuş yaptığını öğrenen erkek kardeşini öldürdü

Gaziantep'te, 29 yaşındaki Zekiye Sukar, fuhuş yaptığını öğrenen kardeşi 23 yaşındaki Halil İbrahim Sukar'ı, kendini erkeklere pazarlayan 43 yaşındaki Abdulkadir Bilgeç'le birlikte bıçaklayarak öldürdü.

Bey Mahallesi’nde dün akşam meydana gelen olayda, iddiaya göre Halil İbrahim Sukar, fuhuş yaptığını öğrendiği ablası Zekiye Sukar'ın yanına giderek ona bağırmaya başladı. Tartışmanın büyümesi üzerine Zekiye Sukar'ın yanında bulunan 2 arkadaşı da kavgaya karıştı. Yaşanan tartışmada Zekiye Sukar, erkek arkadaşlarının da yardımıyla sopayla vurduğu kardeşi Halil İbrahim'in önce boğazını kesti, ardından da vücudunun çeşitli yerlerinden bıçakladı. Kavgada ağır yaralanan Halil İbrahim Sukar yardım istemek için dışarı çıktı. Çevredekilerin yardımıyla Avukat Cengiz Gökçek Devlet Hastanesi’ne götürülen Halil İbrahim Sukar, yapılan bütün müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

Olayı aydınlatmak için harekete geçen Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Bürosu ekipleri, İbrahim A.'yı gözaltına aldı. Olayı anlatan İbrahim A., fuhuş amacıyla Zekiye Sukar ve arkadaşı Abdulkadir Bilgeç'in evine gittiğini, Zekiye Sukar'ın kardeşini bıçakladığını, Abdulkadir Bilgeç'in de sopayla dövdüğünü söylediği öğrenildi. Polis bu ifadenin ardından, kaçan Zekiye Sukar ve Abdulkadir Bilgeç'in yakalanması için çalışma başlattı. Emniyet Müdürlüğü'nde ifadesi alınan İbrahim A. ise Adliye'ye sevk edildi. Akşam

'Aldatma' boşanmaları, en fazla Doğu Karadeniz'de!
Türkiye genelinde 'aldatma' sonucu meydana gelen boşanmaların en fazla Doğu Karadeniz'de yaşandığı ortaya çıktı. Doğu Karadeniz Bölgesi, içki ve kumar yüzünden meydana gelen boşanmalarda yine ilk sırada yer aldı. 14.05.2010 ORDU netgazete

Antalya'da kaçan kızlar Kocaeli'nde bulundu
Darıca'da Ramazan Savaş İlköğretim Okulu 8. sınıf öğrencisi 14 yaşındaki A.H, İ.Ç. ve R.B.U, dün akşam saatlerinde Antalya'dan bindikleri İstanbul otobüsünden Gebze'de inerek Kocaeli'nin Darıca ilçesine geçti. Darıca İstasyon Caddesi'nde gezdikleri sırada devriye görevi yapan polis ekiplerince yapılan araştırmada A.H, İ.Ç. ve R.B.U. hakkında ailelerinin kayıp başvurusu yaptıkları belirlendi. 19.05.2010 KOCAELİ netgazete

Gelinini dayısı ile yatakta bastırdı, isyan etti!

Bursa'da, kız kardeşinin çocuğu ve aynı zamanda gelini olan Melike Ö'nün, dayısıyla ilişkisini kaldıramayan Dudu Ö, eline aldığı bıçakla sokak ortasında canına kıymak istedi. Melike Ö'nün eşi Nadir Ö. ise birkaç kez karısı ve dayısını birlikte gördüğünü belirterek, "Ama benim yanlış düşündüğümü söyleyip geçiştirdiler. Nasıl ilişki yaşarlar anlamak mümkün değil. Eşimle son günlerde aramda soğukluk vardı. Sık aralıklarla tartışıyorduk. Demek, böyle bir ilişki varmış" dedi. 19.05.2010 BURSAnetgazete

İşsiz koca, satırla eşini öldürdü, kızını yaraladı

20 Temmuz 2010- İzmir'in Gültepe semtinde maddi sıkıntılar nedeniyle eşiyle sık sık tartışan 6 çocuk babası Tevfik Acar, bunalıma girerek evlere temizliğe giden eşi Songül Acar'ı balta ve bıçak darbeleriyle öldürdü. Gözü dönmüş koca ardından kavgayı ayırmaya çalışan öz kızı Ebru (21) ve Rabia'yı (17) da bıçakla yaraladı.
Olay, gece saat 03.00 sıralarında, Çınartepe Mahallesinde iki katlı bir evde yaşandı. Uzun süredir işsiz olan 6 çocuk babası Tevfik Acar, evlere gündelik temizliğe giderek evlatlarına bakan eşi Songül Acar ile iddialara göre maddi sıkıntılardan dolayı tartıştı. Tevfik Acar'ın uzun süredir çalışmamasından kaynaklandığı öne sürülen tartışma büyüyerek kavgaya dönüştü. Cinnet getiren Tevfik Acar (47) mutfaktan aldığı ekmek bıçağı ve baltayla eşi Songül Acar'a (44) saldırdı.
Karı koca boğuşurken evde bulunan diğer 4 çocuk da kavgayı ayırmak için çaba harcadı. Bir ilköğretim okulunda okuyan E.A. da panik içerisinde sokağa kaçarak çevredeki vatandaşlardan yardım istedi.
Bu arada gözü dönmüş koca Acar, önce eşi Songül Acar'a elindeki balta ve bıçakla saldırdı. Talihsiz kadın göğsüne ve koltuk altına aldığı 3 bıçak ve balta darbesi ile yerde kanlar içerisinde kaldı. Songül Acar olay yerinde öldü.
Annelerini kurtarmaya çalışan 21 yaşındaki ev kızı Ebru Acar ile meslek lisesi 9. sınıf öğrencisi Rabia Acar da balta ve bıçak darbeleriyle yaralandı. Hayati tehlikesi bulunan Ebru ile vücudunun çeşitli yerlerinden yaralanan kardeşi Rabia Acar da ambulansla Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı netgazete

Damadı, borç yüzünden 68'lik kadını dövdü

Konya'da 68 yaşındaki bir kadının borç verdiği altınlarını istediği damadı tarafından elleri bağlandıktan sonra sopayla dövüldüğü, çeşitli işkencelere maruz kaldığı iddia edildi. Fatma S'nin (68) merkez Karatay ilçesi Keçeciler Mahallesi Keçeciler Caddesi'ndeki yalnız yaşadığı evinde, kızının kocası İbrahim G. tarafından elleri bağlandıktan sonra sopayla darp edildiği iddia edildi. 14.08.2010 KONYA netgazete

12 Yaşındaki Çocuk Annesini Bıçakladı
Antalya'da 12 yaşındaki kız çocuğu tartıştığı annesini bıçakladı.
Aralarında çıkan tartışma nedeniyle canı sıkıldığı için annesini bıçakladığını söyledi.
19 Ağustos 2010
Olay, Zerdalilik mahallesi 1407 sokak Çağdaş Apartmanı'nda meydana geldi. Alınan bilgilere göre, evde annesiyle birlikte oturdukları sırada anne Esra E.(33) ile kızı M.E.(12) tartışmaya başladı. Tartışmanın büyümesi üzerine Melise Erdem, mutfaktan bıçak getirdi. Daha sonra annesinin yanına gelen M.E. bıçağı önce kendisine doğrulttu. Daha sonra M.E. annesi Esra E.'yi sol bacağından bıçakladı. Anne kanlar içinde yerde kalırken M.E. elinde bıçakla evde beklemeye başladı. Evden gelen sesler doğrultusunda komşular durumu polise haber verdi. Olay yerine gelen güvenlik güçleri olay yerine 112 Acil Servis ekipleri çağırdı. Anne Esra E. Atatürk Devlet Hastanesi'ne kaldırılırken M.E. gözaltına alındı. Sağlık kontrolünden geçirilmek için adli tıpa götürülen küçük kız M.E. burada gazetecilerin 'Anneni neden bıçakladın? sorusuna, "Canım sıkıldı bıçakladım. Neden bıçaklayacağım? Kavga ettim tabi." diye cevap verdi. aktifhaber

Lise öğrencisi kız ailesi yokken canına kıydı
Kocaeli'nin Başiskele ilçesinde, Gazal Y. (16) isimli öğrenci, ailesinin evde olmadığı sırada, Körfez Mahallesi 107. Sokak'ta beş katlı bir apartmanın son katında bulunan evlerinin yatak odasının penceresinden atladı. Gazal Y'nin, içine kapanık biri olduğu, zaman zaman anne ve babasının kavga etmesi üzerine kendini odasına kapattığı öğrenildi. 21.08.2010 KOCAELİ netgazete

Boşanmalar artıyor
03 Ekim 2010 Anadolu Haber
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2010 yılı 2. dönem evlenme ve boşanma istatistiklerini açıkladı.

Buna göre, 2009 yılı ilk çeyreğine kıyasla evlenme sayısında yüzde 0,5 artış meydana geldi. Geçen yıl söz konusu dönemde 161 bin 631 çift evlenmişti.

Evlenme sayısındaki en fazla artış yaklaşık 3,8 ile İstanbul ve Batı Marmara Bölgelerinde gözlenirken, en büyük düşüş yüzde 5,1 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde görüldü.

2010'nun Nisan-Mayıs-Haziran döneminde ilk kez evlenen çiftler arasındaki ortalama yaş farkı 3,3 olarak hesaplandı. Ortalama ilk evlenme yaşı erkekler için 26,6, kadınlar için 23,3 oldu.

En yüksek ortalama ilk evlenme yaşı, erkeklerde 27,5, kadınlarda 24,5 ile İstanbul Bölgesinde görüldü. En düşük ortalama ilk evlenme yaşı erkeklerde 25,4, kadınlarda ise 21,8 ile Orta Anadolu Bölgesinde gözlendi.

DOĞU MARMARA BOŞANMADA LİDER

2010'nun 2. Döneminde 32 bin 743 çift boşandı. Bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 5,7'lik artış görüldü. 2009'un aynı döneminde 30 bin 982 çift boşanmıştı. Boşanma sayısında en fazla artış, yüzde 10,6 ile Doğu Marmara Bölgesinde gözlendi.

Aynı dönemde boşanma sayısında en büyük düşüş yüzde 9,8 ile Ortadoğu Anadolu Bölgesinde gerçekleşti.

Yılın ikinci çeyreğinde meydana gelen boşanmaların yüzde 39,7'si evliliğin ilk 5 yılı içinde, yüzde 24,3'ü ise 16 yıl ve daha fazla süre evli olan çiftlerde görüldü.

Babasının Cesedini Yol Ortasında Bıraktı
06 Ekim 2010
Bursa'da bir otomobilin çarptığı 75 yaşındaki Hasan Okur kanlar içinde yere kapaklandı. Olay yerinde can veren yaşlı adamın üzerinden çıkan cep telefonundan oğlu arandı. Ancak oğulun yanıtı ilginç oldu: İşim var gelemem...

Bursa’da banka para nakil aracının çarparak ağır yaraladığı 75 yaşındaki Hasan Okur, üzerinden otomobil de geçince, feci şekilde can verdi. Polis cesedin üzerinde bulunan cep telefonunda ‘oğlum’ yazan Adnan Okur’u telefonla arayarak, “Babanız kaza geçirdi durumu ağır acele gelmeniz gerekiyor” dedi. Telefondaki kişi ise “Şu an işim var gelemem” diyerek telefonu kapattı. aktifhaber

Ailesi Sevdiği Kızı İstemeyince Evini Yaktı
25 Ekim 2010
Osmaniye'de bir genç, sevdiği kızın ailesi tarafından istenmemesi üzerine evlerini ateşe vererek kaçtı. Karaçay Mahallesi 8011 sokak 6 No'lu evden dün gece dumanların yükseldiğini gören mahalle sakinleri itfaiye ve polise haber verdi.
Olay yerine gelen ekipler, kısa sürede alevlerin sardığı ahşap evi söndürmek için çalışma başlattı. Yangın çevrede bulunan diğer evlere sıçramadan söndürüldü. Evin kundaklama sonucu yakıldığını belirleyen polis ekipleri çalışma başlattı.

Bu gün öğle saatlerinde İstiklal Mahallesi 50 sokak üzerinde yakalanan 17 yaşındaki Murat E., sevdiği kızla evlenmesine ailesinin karşı çıktığını belirterek, evlerini bu yüzden yaktığını söyledi. aktifhaber

02 KASIM 2010
Önce ağladı sonra kendini yaktı

Malatya'da bakamadığı gerekçesiyle çocuklarını vermek istediği Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu'ndan 'ret' yanıtı alan anne, kendini yakarak ağır yaralandı.

Bir süre önce eşinden ayrılan üç çocuk annesi 35 yaşındaki Ayhan B., kızı Derya ve oğlu Uğur'u bakamadığı gerekçesiyle SHÇEK'ye vermek istedi. Ailenin maddi durumunun kötü olmadığı belirtilerek çocukların yurda kabul edilemeyeceği açıklandı. Çocukların YİBO'da eğitim görecekleri belirtildi. Ancak anne Ayhan B. ısrarcı oldu. Ayhan B., bu kararın ardından bunalıma girdi. Dün sabah 09.30 sıralarında 4 yaşındaki oğlu Hasan'ı alarak Malatya Valiliği önüne gelen anne, yanında getirdiği bidondaki benzini üzerine döktü. Oğlunun gözleri önünde kendini ateşe veren Ayhan B. ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı.
SHÇEK İl Müdürü Murat Konan, 'Ailenin durumu iyi. Bu eylemin amacı devletten iş imkanı sağlamak' dedi. Akşam

Gelinin yaptığına bakın !
Yozgat'ta gelini tarafından dövülüp kömürlüğe kapatıldığı iddia edilen yaşlı kadın, kızları tarafından hastaneye kaldırıldı.

29 Ekim 2010- Edinilen bilgiye göre olay, Yozgat Aşağı Nohutlu Mahallesi Cehirlik Sokak'ta meydana geldi. Gelin Zeynep İ.'nin, kayınvalidesi Mahi İ.'yi (90) dövüp kömürlüğe kapattığı iddia edildi. Annesini ziyaret gelen Yeter K. tarafından yüzü ve gözü morarmış şekilde kömürlükte bulunan yaşlı kadın, hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı.
Gelini tarafından defalarca dövüldüğünü iddia eden Mahi İ. "Önce su serpip sonra yüzüme vurarak beni bu hale getirdi" dedi. Yaşlı kadın, durumu defalarca anlatmasına rağmen oğlu Mustafa İ.'nin umursamadığını savundu.
Annesini hastaneye getiren Yeter K., "Evi aldılar, annemi dışarı attılar. Daha önce huzurevine yatırmak istedik ancak kardeşim evi almak için önce iyi davrandı, daha sonra annemi bu hale getirdiler. Kardeşim ve gelinimiz Zeynep İ.'den şikayetçiyiz" şeklinde konuştu.

anadoluhaber

Türkiye'de, her geçen yıl boşanmalar artıyor, evlenmeler azalıyor
01 Temmuz 2011

Ailenin toplumun güvencesi olarak görüldüğü Türkiye'de, her geçen yıl boşanmalar artıyor, evlenmeler azalıyor. Evliliğin ciddi bir imaj kaybına uğradığını belirten Aileyi Koruma Derneği Başkanı Ayşe Bostancı, "Ülkemiz hızla modernleşiyor. Ben etrafımda annem gibi bir anne, babam gibi bir baba olmalıyım, diyen çok az genç görüyorum. Bırakın gençleri çocuklar bile oyun dünyalarından evcilik oyununu çıkarmış durumdalar" tespitini yaptı.

Bencilliklere kurban edilmeyecek kadar hayati bir kurum

Ailenin toplumun temel taşı olarak görüldüğü ülkemizde evlilik kurumu gün geçtikçe zayıflıyor. Boşanmalar hızla artarken, evlenmelerde ciddi azalma yaşanıyor. Türkiye'de 2010 yılında 118 bin 568 çift boşandı, evlenen çiftlerin sayısı bir önceki yıla göre yüzde 1,53 azalarak 582 bin 715'e düştü. Evlilik dışı bir hayat cazip hale getirildiğine dikkat çeken Bostancı, "Evlilik bencilliklere kurban edilmeyecek kadar hayati bir kurum" dedi.

Ülkemizde toplumun temel yapı taşı görülen aile kurumu son yıllarda zayıflıyor. Evlenme azalırken, boşanma ise hızla artıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2010 yılında evlenen çiftlerin sayısı bir önceki yıla göre % 1,53 azalarak 582 715'e düştü. Kaba evlenme hızı 2010 yılında binde 7,98 olarak gerçekleşti. 2010 yılında 118 568 çift boşandı. Boşanmaların yüzde 40'ı evliliğin ilk 5 yılında gerçekleşiyor. Evlenme oranın düşmesi ve boşanmaların artması, birçok toplumsal sorunu da beraberinde getiriyor.

Yükseköğretim evlilik yaşını yükseltiyor

2010 yılı verilerine göre ortalama ilk evlenme yaşı erkekler için 26,5, kadınlar için 23,2. Erkek ile kadın arasındaki ortama ilk evlenme yaş farkı 3,3' oldu. Bölgesel düzeyde en yüksek ortalama ilk evlenme yaşı, erkeklerde 27,4, kadınlarda 24,3 ile İstanbul Bölgesi'nde görülmekte. En düşük ortalama ilk evlenme yaşı ise erkeklerde 25,3, kadınlarda 21,8 ile Orta Anadolu Bölgesi'nde. Sosyal Ekonomik araştırmalar Merkezi (SEKAM)'ın Türkiye'de Aile araştırmasına göre, evlilik yaşının yükselmesinde yükseköğretim geç evlenmelerde etkili oluyor. İş ve meslek sahibi olma gayesi evliliklerin gecikmesinde etkili oluyor. Araştırmaya göre köylerde evlenme yaşı düşükken şehirlerde evlenme yaşı yükseliyor.

Evlilik dışı bir hayat cazip hale getiriliyor

Evlilik kurumu kendini her yeni gelişmeye uyarlama becerisi gösterebilmesi gerektiğini ancak, ülkemizde bununun çok iyi başarılamadığını vurgulayan Aileyi Koruma Derneği (AKODER) Başkanı Ayşe Bostancı, "Evlilik söz konusu olduğunda adalet, merhamet eksenli uygulamalar değil; ataerkil, erkek egemen bir durum öne çıkıyor. Kadınları ezen, onlara insan olmanın gereği olan asgari davranışları çok gören bir tutum hakim" dedi. Erkeğin kendisine verilen yetki ve sorumlulukları kötüye kullandığı uygulamalara çok sık rastlandığını, aşırı yüceltilmiş, tanrılaştırılmış bir cinsiyet egosu olduğunu hatırlatan Bostancı, Buna muhalif gelişen bir feminist damar var. Evlilik kurumunun imajını bozan medya aynı zamanda kötü rol modelleri de çok fazla kullanarak bu feminist damarı güçlendiriyor. Evlilik dışı bir hayat cazip hale getiriliyor. Kadınların mağduriyet yaşadığı kötü evlilik hikayeleri, birileri tarafından sorun çözmek için değil kurumu yıpratmak için kullanılabiliyor" açıklamasını yaptı. Evlilik yaşının ertelenmesiyle birlikte, karakterin kişiliğin oturduğu yaşlarda yapılan evliliklerde ciddi uyum sorunları yaşandığına dikkat çeken Bostancı, Çalışma şartları sebebiyle çocuk sahibi olmak istemeyen ebeveynler bu konuda da sıkıntılar yaşadığını, çocuk sayısı azaldığını, mevcut çocukların bakımında problemler olduğunu dile getirdi.

Evlilik ciddi bir imaj kaybına uğradı

Son 10 -15 yıllık süreçte evlilik kurumu ciddi bir değer kaybına uğradığını, Bunda evlilik kurumundan kaynaklanan iç faktörler kadar, kurum dışı dış faktörlerde etkili olduğunu belirten Aileyi Koruma Derneği Başkanı Ayşe Bostancı, "Tüm dünyayı etkileyen modern dünyanın dayattığı yaşam tarzı maalesef ülkemizde de hızla yayılıyor. Ülkemiz hızla modernleşiyor. Ben etrafımda annem gibi bir anne, babam gibi bir baba olmalıyım, diyen çok az genç görüyorum. Bırakın gençleri çocuklar bile oyun dünyalarından evcilik oyununu çıkarmış durumdalar. Evlilik ciddi bir imaj kaybına uğradı" dedi.

Anlık kararlar boşanma sayısını artırıyor

Eğitim yaşının 25'li yaşlara kadar uzaması, gençlerin çalışma hayatına çok geç başlaması olgunlaşmalarını engellediğine dikkat çeken Ayşe Bostancı, çocuklara erken yaşlardan itibaren onları hayata hazırlayıcı sorumluluklara verilmesi gerektiğini vurguladı. Evlilik kurumu kurulurken tarafların uyumu, denkliği, ortak bir dünya algısı olmasının önemli olduğunu hatırlatan Bostancı, Gençler kadar onların bulunduğu çevredeki yetişkinlerin yönlendirme ve tavırları, yapacakları rehberliğin de önemli olduğunu belirtti. Boşanmanın çok kolay telaffuz edilen bir kavram olması, kolaylaşması ebeveynlerin bu konuda gençleri yanlış yönlendirmesi, anlık karar almaları boşanmayı kolaylaştırdığını söyleyen Bostancı, "Gençlere evlilik kurumunu cazip kılmak gerekiyor. Bu da adalet, merhamet ilkeli, cinsiyet ayrımcılığına direnen, katı, kaba ataerkil uygulamalardan arınmış bir aile ortamlarıyla başarılabilir. Aileyi önemsiyorsak. Bencilliklerimizden, konforlarımızdan taviz verebilmeliyiz. Evlilik bencilliklere kurban edilmeyecek kadar hayati bir kurum
Neden boşanıyorlar?

Boşanmak isteyen çiftlerin büyük çoğunluğu şiddetli geçimsizlik nedeniyle başvuruyor. Sosyal Ekonomik araştırmalar Merkezi (SEKAM)'ın araştırmasına göre boşanma nedenleri arasında sadakatsizlik, eşler arası sevgisizlik, fiziksel şiddet, yen hayat şartlarının eşler arasında sevgi ve saygıyı azaltması ve aşırı alkol ve kumar bağımlılığı boşanma nedenlerinin başında geliyor. SEKAM'ın araştırmasında toplumun değerlerinin yıpranmasının aileyi etkilediği, ve değer yıpranmasının boşanmaların artmasında etkili olduğu tespiti yapılıyor.
haber5

Para kavgasında babasını kesti
Ağrı'da para tartışmasından kan çıktı. Naif B. (51) yolda beraber yürüdüğü eşi G.B. ile para yüzünden tartıştı.
30 Ağustos 2011
Daha sonra oğlu Y.B. (21) de babasıyla tartıştı. Tartışmanın büyümesi üzerine Y.B. önce babasını karnından bıçakladı, sonra da yere yatırıp boğazını kesti. Baba olay yerinde ölürken zanlı oğul polise teslim oldu.
Akşam

Evlenenlerin beşte biri kadar çift boşandı
30.09.2011
Evlenenlerin yaklaşık olarak 5'te 1'i kadar çift, yılın ikinci çeyreğinde boşandı. Yılın ikinci 3 aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre evlenen çift sayısı yüzde 3.7 artarak 169 bin 787'ye, boşanan çift sayısı ise yüzde 1.7 artarak 33 bin 702'ye yükseldi. -Evlenenlerin yüzde 36.1'i evliliklerinin ilk 5 yılı içinde boşandı. Boşanma sayısında en büyük artış yüzde 8.3 ile Doğu Marmara bölgesinde görülürken, evlenme sayısındaki en büyük artış ise yüzde 9.3 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesinde meydana geldi. haberx

"Televizyon Dizileri Türk Aile Yapısını Yozlaştırıyor"
01 Ekim 2011
Din-Bir-Sen İl Başkanı Mustafa Işık, televizyonlarda yayınlanan dizilerin Türk aile yapısını yozlaştırdığını söyledi.
Değer yargılarının giderek kaybolduğunu ve evlilik kurumunun zayıfladığını savunan Işık, bazı insanların dizilerdeki karakterlerle bütünleşip yaşam tarzlarını onlara göre şekillendirmeye başladıklarını ifade etti.

Özellikle ergenlik dönemindeki çocukların rol model olarak aileden göremediği bir takım hasletleri dizi kahramanlarından aldığını ifade eden Işık, “Dışarıda sakındığımız haram unsurları evimizin içerisinde görmekten rahatsız olmuyorsak ruh bütünlüğümüzün bozulmaması mümkün değildir.” dedi.

Ailede muhabbetin kuvvetlenmesinin bir şartın da haramdan sakınmak olduğuna işaret eden Mustafa Işık, “Hal böyle olunca eşlerin kanallarda karşılarına çıkan her dizi veya filme hassasiyet göstermeksizin alakadar olması, manevi bütünlüklerine, yuvadaki huzur, bereket ve feyze engel olur.” diye konuştu.

Dizi furyası ile her türlü aile içi şiddet, aldatma, ihanet ve boşanmaların normalmiş gibi gösterildiğini açıklayan Işık, şunları söyledi: “Dizi furyası geçmişe duyulan özlemi arttırıp, geleceğe dair umutları yok ediyor. Değer yargılarından uzak yetişen nesiller birçok psikolojik sorunla karşı karşıya kalıyor. Bizler kahvenin kırk yıllık hatırını aile içi muhabbetlerde yaşamak istiyoruz. Dizilerin evlerimizde misafir olup başköşeye oturması yerine eşlerin ve çocukların güzel hasletleri ve örnek aile yaşantıları ile bütünleşmelerini istiyoruz.”
aktifhaber

17'lik sevgilisiyle birlikte kocasını öldürdü
Bir yıllık kocasını bıçakla öldürdükten sonra cesedini evin yanındaki inşaata bırakıp kaçtı
23 Aralık 2011
Kocaeli'nin Gölcük ilçesinde Serpil Ö. (20), 17 yaşındaki sevgilisi ile birlikte kocası İlker Ö. (27)'i bıçaklayarak öldürüp cesedini bir inşaata attı. Gölcük'te yasak aşk yaşadığı sevgilisi Y.K. (17) ile plan yapan Serpil Ö., bir yıllık kocasını bıçakla öldürdükten sonra cesedini evin yanındaki inşaata bırakıp kaçtı.
habertürk
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder E-posta gönder Yazarın web sitesini ziyaret et
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> AİLELER ÇÖKÜYOR Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com