EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

AYİM Kararları

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> MAHKEME KARARLARI
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Prş Eyl 30, 2010 11:23 pm    Mesaj konusu: AYİM Kararları Alıntıyla Cevap Gönder

AYİM'in 3 general kararının gerekçesi açıklandı
14 Mart 2011
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin açığa alınan 3 generalle ilgili verdiği kararın gerekçesi açıklandı.

Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) Daireler Kurulu'nun, Tümgeneral Gürbüz Kaya, Jandarma Tümgeneral Halil Helvacıoğlu ve Tuğamiral Abdullah Gavremoğlu'nun açığa alınma işlemlerinin iptali isteminin reddine ilişkin kararının gerekçesinde, “İddianame düzenlenmesinden sonra açığa alma işlemi tesis edilebileceği göz önüne alındığında, iddianameye (Balyoz planı iddiasına ilişkin iddianame) konu edilen eylemin 2003 yılında meydana gelmiş olması ve açığa alma işleminin iddianameden dört ay sonra gerçekleştirilmiş olmasının, açığa alma işlemini subjektif hale getirmeyeceği” belirtildi.

Gerekçeli kararda, “Aynı iddianamede şüpheli olarak yer alan bütün personelin açığa alınması gerekmeyebilir. İddianamede bulunan her personelin fiili ve halen yaptığı görev farklı olabilir. Farklı konumda bulunan personel için de aynı işlem tesis edilmemiş olması eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz” denildi.

AYİM Daireler Kurulu'nun gerekçeli kararında, davacı generaller ve amiralin, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca haklarında “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Cebren Iskat veya Vazife Görmekten Men Etmeye Teşebbüs” iddiasıyla dava açıldığı gerekçesiyle Milli Savunma Bakanlığı tarafından açığa alındıkları anımsatıldı.

İki general ve bir amiral tarafından, “Açığa alınmalarında idarenin keyfi davrandığı ve hukuk dışı saiklerle hareket ettiği” iddiasıyla açığa alınma işleminin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle dava açıldığı hatırlatılan kararda, yürütmeyi durdurma isteminin, AYİM Daireler Kurulu'nun 3 Aralık 2010 tarihli kararıyla reddedildiği belirtildi.

Davacıların, idarece, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun 65. maddesi uyarınca açığa alındıklarını anımsatılan kararda, şunlar kaydedildi:

“926 sayılı Kanun'un 65. maddesinde haklarında ölüm veya ağır hapis cezasını, 5 yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren bir cürümden dolayı kamu davası açılan Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin mensup olduğu Bakanlık tarafından açığa alınabileceği, açığa çıkarılan personelin görevden alıkonacağı belirtilmektedir. Açığa alma hizmetten alıkonulmadır. Kanun hükmünde yer alan 'açığa alınabilirler' ibaresinden bu konuda idareye takdir yetkisi verildiği anlaşılmaktadır. Hayatın her geçen gün karmaşık hale gelmesi, kanun yapılırken kanun koyucunun öngöremediği sosyal ilişkiler alanının genişlemesi nedeniyle hareket şartlarının sıkı kurallara bağlanmasının doğuracağı sakıncaların giderilmesi amacıyla idareye takdir yetkisi verilmektedir.”

“Takdir yetkisinin sınırsız olmadığı; bu yetkinin, idari tedbir niteliğindeki açığa alma işleminde asgari de olsa denetimin objektif kullanılıp kullanılmadığı, yetki saptırması, açık hukuki/maddi hata olup olmadığı, Anayasa'da yer alan ölçülülük ilkesine riayet edilip edilmediği hususlarında yargı denetimine tabi olduğu” belirtilen kararda, “İdare, toplum hayatının devamı, faaliyetlerin işlemesi, toplumun kalkınması ve menfaatlerin sağlanması için kamu hizmetinin en iyi şekilde ve sürekli olarak yürütülmesinden sorumludur. Kamu hizmeti de devlet veya diğer kamu tüzel kişilikleri tarafından veya bunların gözetim ve denetimi altında genel ve ortak gereksinimleri karşılamak ve kamu yararını sağlamak için topluma sunulmuş sürekli ve düzenli etkinlik olarak tarif edilmektedir. Anayasa'nın 128. maddesine göre kamu hizmeti memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür” denildi.

“926 sayılı Kanun'un 65. maddesi uyarınca açık işlemin tesis edilebilmesi için öncelikle ilgili personel hakkında herhangi bir isnattan dolayı soruşturmaya başlanılmış olması yeterli olmayıp iddianame düzenlenmiş olması gerektiği” kaydedilen kararda, “Aynı kanun hükmü uyarınca iddianamede yer alan fiilin işleniş şekli, niteliği, disiplini ihlal derecesi, görevde kalması halinde yürütülen hizmetin aksayıp aksamayacağı gibi hususlar dikkate alınarak personelin açığa alınma veya alınmaması yönünde seçeneklerden birisinin tercih edilerek bir işlem yapılabileceği” ifade edildi.

“YAPILAN İŞLEMDE HUKUKA AYKIRILIK BULUNMAMIŞTIR”

Davacılar hakkında düzenlenen iddianamede belirtilen sevk maddesinin, beş yıldan fazla hapis cezasını gerektirdiği anımsatılan kararda, şu görüşlere yer verildi:

“İlgili personelin göreve devamında sakınca olup olmadığı da idare tarafından değerlendirilerek takdir edilecek, açığa alınmış olan personelin soruşturmaya konu olan eyleminin hizmetine devamına engel olmadığı değerlendirilenlerin açığı kaldırılabilecektir. İddianame düzenlenmesinden sonra açığa alma işlemi tesis edilebileceği göz önüne alındığında, iddianameye konu edilen eylemin 2003 yılında meydana gelmiş olması ve açığa alma işleminin iddianameden dört ay sonra gerçekleştirilmiş olması açığa alma işlemini subjektif hale getirmez. Zira davacının 30 Ağustos 2010 tarihinde emekliye sevk edilme durumunu öncelikle gözettiği anlaşılan idarenin, bu olguyu ortadan kaldıran rütbe terfisine ilişkin kararnamenin iptal davası sonucuna göre harekete geçmesinde, yargılamanın mahiyeti de dikkate alınarak yetki saptırması ve usul saptırmasından söz edilmesi mümkün değildir. Diğer taraftan, idarenin idare edilenlere eşit davranması gerekir. Ancak kamu hizmetinin eşitlik ilkesine uygun sunulması farklılıkların tanınmaması anlamına gelmez, idarenin bireylere yansız davranması gerektiğini ifade eder.

Aynı iddianamede şüpheli olarak yer alan bütün personelin açığa alınması gerekmeyebilir. İddianamede bulunan her personelin fiili ve halen yaptığı görev farklı olabilir. Farklı konumda bulunan personel için de aynı işlem tesis edilmemiş olması eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz. İlgili personelin görevde kalıp kalmamasının objektif değerlendirilmesi esastır. Davacı hakkında tesis edilen açığa alma işleminde açık hata olduğuna, objektif tesis edilmediğine ilişkin bir husus görülmemiş, dava konusu işlemin kamu yararı dışında kişisel husumet gibi subjektif nedenlerle tesis edildiğine dair somut veriler de olmadığından yapılan işlemde hukuka aykırılık bulunmamıştır.”

Kararda, söz konusu nedenlerle açığa alınma işleminin iptali istemine yönelik davanın reddine oy birliği ile karar verildiği belirtildi. haber10

AYİM Başkanı Arslan'dan açıklamalar
Nazlı ILICAK
nazli.ilicak@sabah.com.tr
28 Aralık 2010

Dünkü yazımda, Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun 65. maddesine göre, açığa alınan askerler terfi edemez demiş, "Bu durumda, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin (AYİM) 3 generalin terfi etmesine dair kararı nasıl uygulanacak?" diye sormuştum. Mahkeme Başkanı Abdullah Arslan aradı ve "Bizim işimiz sorun çıkarmak değil, çözmek" diye başladı sözlerine. Kararın nasıl uygulanacağına ilişkin görüşünü dile getirdi: "Generallerin açığa alındıkları 22 Kasım'a kadar terfi etmelerine yasal engel yok. Evrak üzerinden terfilerini gerçekleştirirsiniz. Zaten açığa alma işleminin davası devam ediyor; hatırlarsınız 6'ya 4, benim de katıldığım bir kararla, görevden el çektirme konusunda yürürlüğü durdurmamıştık. Terfi bir statüdür. O statüyü, YAŞ kararıyla generaller kazandı. Terfi etseler dahi, açığa alındıkları için göreve başlayamazlar. Göreve başlamaları, ikinci davadaki karara bağlı." Tabii ben de bazı sorular sordum:

Hükûmet, 3 generali emekliye sevk edemez mi?

- Mevcut yasalara göre edemez. Çünkü, generallerin emekli edilmelerine YAŞ karar verebilir. Hükûmet sadece, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları konusunda yetkili.

YAŞ kararıyla Gürbüz Kaya, Halil Helvacıoğlu, Abdullah Gavremoğlu terfi etti ama, siviller buna karşıydı. Bu yüzden onların terfi kararnamesini yayınlamadılar.

- Biz, YAŞ'taki tartışmaları, kimin hangi fikri savunduğunu bilemeyiz. Elimizde, 30 Ağustos'tan itibaren geçerli olan bir isim listesi var. 3 generalin de içinde bulunduğu bu listedeki isimlerin terfilerine oybirliğiyle karar verilmiş. Ama daha sonra, kararname yayınlanmadığı için, 3 general açısından işlem gerçekleşemiyor. Biz buna menfi işlem diyoruz. Haklarını kazanmışlar fakat, elde edemiyorlar.

Hükûmetin takdir hakkı yok mu? Siz bu hakka müdahale etmiş olmuyor musunuz?

- Ben, İdare Mahkemesi'nin yerindelik kararı vererek takdir hakkına karışmasına muhalifim. Ama YAŞ, takdir hakkını kullanmış, karar çıkmış bir kere; hükûmet bunu uygulamıyor.

YAŞ kararı, mademki bir kararnameyle yürürlüğe giriyor, istişari sayılmaz mı? İcra yetkisi, bu kararnameyi yayınlayan iktidarda değil mi?

- Ben size bir soru sorayım: İstişari olsaydı, anayasal teminat altına alınır mıydı? Ne deniliyor anayasanın 125. maddesinde? YAŞ kararları yargı denetimine kapalı. Ayrıca kararda, "Generallerin terfileri tavsiye ediliyor" diye yazmıyor. "Karar verilmiştir" deniliyor.

Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun 65. maddesinin e fıkrasında, "Tutuklu bulunan, ya da TAHLİYE EDİLMEKLE BERABER KOVUŞTURMA VEYA DURUŞ- MASI DEVAM EDEN veya hakkında verilen hüküm henüz kesinleşmemiş bulunanların terfileri ve kademe ilerlemeleri yapılmaz" hükmü mevcut. Balyoz davası sürdüğüne göre, nasıl oldu da o generaller terfi ettirildi?

- Bir günlük dahi tutuklama kararı alınmış olsaydı, o zaman, tahliye edilse dahi terfi ettirilmeyeceklerdi. Ama burada, yakalama emri çıkmış, sonra kaldırılmış; tutuklama kararı yok. Olay şöyle cereyan ediyor: Genelkurmay Başkanlığı'ndan o 3 generalin de içinde bulunduğu liste, kararname yazılsın diye Milli Savunma Bakanlığı'na gönderiliyor. O gün, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nden yakalama emri çıkıyor. Bunun üzerine, kararname, Genelkurmay Başkanlığı'na "Bazı generaller hakkında yakalama emri var" gerekçesiyle iade ediliyor. Genelkurmay Başkanlığı, listeden o 3 kişiyi çıkarıp, terfi alan diğerlerinin isimlerini bakanlığa gönderiyor. Bu kararname yayınlanıyor. O sırada yakalama emri kaldırılınca, Genelkurmay Başkanlığı, bu defa 3 generalle ilgili işlemi başlatıyor. Ama terfi kararnamesi yayınlanmıyor. Mahkeme, sanıkları bir gün dahi tutuklasaydı, o zaman 65. maddenin (e) fıkrasına göre, terfi ya da kademe ilerlemesi yapılamazdı.



Askeri Yargı'dan Terfi Kararları
30 Eylül 2010
AYİM, YAŞ kararlarıyla terfi ettirilmeyen üç generalin davasını kabul ederek, bir üst rütbeye terfi ettirilmesi gerektiği yönünde karar verdi
Askeri yargıdan sivil irada tarafından onaylanan YAŞ kararlarına by-pass anlamını taşıyan bir karar geldi.

Edinilen bilgilere göre, haklarındaki ağır cezalık yargı süreci ve suçlamalar nedeniyle, sivil irade tarafından YAŞ'ta terfi ettirilmeyen üç komutana terfi yolu açıldı. Sivil irade tarafından onaylanan YAŞ kararlarına by-pass anlamı taşıyan karar, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi tarafından verildi. AYİM Yüksek Askeri Şura kararlarıyla terfi ettirilmeyen üç generalin davasını kabul ederek, bir üst rütbeye terfi ettirilmesi gerektiği yönünde karar verdi.

Yüksek Askeri Şura toplantılarında başta Balyoz Davası'nda sanık olmaları ve haklarındaki suçlamalar nedeniyle terfi ettirilmeyen Tümgeneral Gürbüz Kaya, Tümgeneral Halil Helvacıoğlu ve Tuğamiral Abdullah Gavremeoğlu'na bu kararla bir üst rütbeye yükseltme yolu açılmış oldu. Kararla birlikte terfi alamayan üç general bir üst rütbeye terfi edebilecek. aktifhaber

'Sanık generalleri atama kararının hükmü yoktur'
04 Ekim 2010
Askerî Yüksek İdare Mahkemesi'nin (AYİM) Balyoz davasının sanık generallerinin terfilerine ilişkin yürütmeyi durdurma kararına tepkiler sürüyor. Atama kararnameleri için cumhurbaşkanı, başbakan ve milli savunma bakanının imzasının gerekli olduğunu vurgulayan anayasa hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun, "Kararın hükmü yoktur, bunu tartışmaya bile gerek yok. Yaşanan durum, Türkiye'deki çift başlı yargının sonucudur." diyor.


Ağustostaki YAŞ toplantısı, terfi bekleyen sanık generaller sebebiyle gergin geçmişti. Görüşmeler, dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un ısrarı sebebiyle kilitlenmiş, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, soruşturmada adı geçen isimlerin terfilerini onaylamayacağını net bir ifadeyle açıklamıştı. Askerlerin hazırladığı iki kararname de Başbakan Tayyip Erdoğan'dan dönmüştü. Balyoz şüphelilerinin isimlerinin yer almadığı üçüncü kararname onaylanınca kriz aşılmıştı. Terfi ettirilmeyen generaller Halil Helvacıoğlu, Gürbüz Kaya ve Abdullah Gavremoğlu ise konuyu askerî yargıya taşımıştı. İşte bu başvuruyu değerlendiren Askerî Yüksek İdare Mahkemesi'nin (AYİM) yürütmeyi durdurması tartışma doğurdu. AYİM'in bunu hangi gerekçe ve yetkiyle yaptığı konusunda net bir bilgi yok. Ancak hukuk otoriteleri, kararın 'hükümsüz' olduğu konusunda hemfikir. Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun, AYİM kararını tartışmaya bile gerek olmadığını söylüyor. Kararın hükmünün olmadığını vurgulayan Özbudun, atama kararnameleri için cumhurbaşkanı, başbakan ve milli savunma bakanının imzasının gerektiğinin altını çiziyor: "İmza olmadığı için işlem gerçekleşmemiştir. Yaşanan durum, yargıdaki çift başlılığı ortaya çıkaran bir belirtinin örneğidir. Karar geçersizdir, çünkü mahkemenin bitmemiş işlem üzerinde yürütmeyi durdurma yetkisi yoktur."

Atama kararnameleri için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'ün imzasının gerektiğini hatırlatan Anayasa hukukçusu Ergun Özbudun, şu ifadeleri kullandı: "Durumu tartışmanın ya da yorumlamanın gereği dahi yoktur. Karar geçersizdir çünkü mahkemenin bitmemiş işlem üzerinde yürütmeyi durdurma yetkisi yoktur."

Emekli Hâkim Albay Rüştü Atpulat anayasa değişikliğinde YAŞ kararlarına ilişkin sadece komutanların ihraç edilmeleri için yargı yolu açıldığını hatırlattı. Terfi ve atamalara ilişkin bir yapılandırmanın söz konusu olmadığını söyledi. "Yani terfi ve atamalara ilişkin yargı yolu açılmadı, sadece ihraç edilenlere açıldı." diyen Atpulat, AYİM'in generallerle ilgili verdiği kararla Anayasa'yı açıkça çiğnediğini ifade etti. Atpulat, değişikliklerle ilgili halen bir düzenleme getirilmeden böyle bir kararın verilmesini de doğru bulmuyor.

Emekli Askerî Hâkim Yusuf Çağlayan ise şu ifadeleri kullanıyor: "AYİM, bu saatten sonra vereceği kararlarla adil yargılanma hakkını ihlal etmiş olacak. Uyum yasası çıkarılıncaya kadar hiçbir karar vermemeli ve bunu zorunlu bekletici mesele yapmalıdır. Aksi takdirde benzer kararlarda olduğu gibi bu da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden dönecektir."

Yargıdaki 'çift başlı sistem' kaldırılmalı

AYİM'in, 'Balyoz' davasının sanık generallerinin terfilerine ilişkin yürütmeyi durdurma kararı Türkiye'de uzun yıllardır tartışılan çift başlı yargı sistemini yeniden gündeme getirdi. Boğaziçi Avukatlar Derneği Başkanı Bilal Çalışır, askerî meslek grubuna özgün ayrı bir yargı sisteminin varlığının, yargı birliğine aykırı olduğuna dikkat çekerek, bir an önce AYİM ile Askerî Yargıtay'ın kaldırılması gerektiğini vurguladı. Yurtdışında askerî mahkeme adı altında yapılandırılan birimlerin sadece disiplin suçlarına baktığını hatırlatan Çalışır, hukuk birliğinin istikrar için söz konusu mahkemelerin dünyadaki örneklerine benzer şekilde dönüştürülmesi gerektiğini söyledi. Askeri mahkemelerin, bir dönem aydın, siyasetçi ve sanatçıları yargılamasıyla da hatırlandığını ifade eden Çalışır şunları kaydetti: "Bu sistem günümüz evrensel hukukunu getirdiği anlayışla bağdaşmıyor. Mutlaka kaldırılması gerekiyor. Memurların tabi olduğu hükümlerin, aynı şekilde askerleri de bağlaması gerekiyor."

Kaynak: Zaman

AYİM 3 komutanın terfi ettirilmesi yönünde karar verdi.

Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM), Tümgeneral Gürbüz Kaya, Jandarma Tümgeneral Halil Helvacıoğlu ve Tuğamiral Abdullah Gavremoğlu'nun, ''Bir üst rütbeye terfi ettirilmeme işleminin iptali'' için açtığı davayı bugün esastan görüşüldü.

AYİM 3 komutanının terfi ettirilmesi konusunda karar verdi.
24 Aralık 2010
Tümgeneral Kaya, Jandarma Tümgeneral Helvacıoğlu ve Tuğamiral Gavremoğlu'nun haklarında devam eden soruşturma dolayısıyla Yüksek Askeri Şura kararları çerçevesinde bir üst rütbeye yükselmeleri uygun görülmemiş, komutanlar bulundukları rütbeleriyle yeni görevlerine vekaleten atanmışlardı.

İstanbul 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nin, 6 Ağustos 2010 tarihinde yakalama müzekkerelerinin kaldırılmasına karar vermesi üzerine, Genelkurmay Başkanlığı komutanların terfi ve atama kararnamelerini, 12 Ağustos 2010 tarihinde Milli Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığına göndermişti.

Milli Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığınca, ''Yeni bir kararname çıkarılmasına gerek görülmemesi'' gerekçesiyle terfi kararnameleri imzalanmamıştı.

Bunun üzerine komutanlar tarafından AYİM'e, ''Bir üst rütbeye terfi ettirilmeme işleminin iptali'' için yürütmeyi durdurma istemli olarak 24 Ağustos 2010 tarihinde dava açılmıştı. AYİM, 27 Eylül 2010 tarihinde ''bir üst rütbeye terfi ettirilmeme işleminde'' yürütmenin durdurulması kararı vermişti.
aktifhaber
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> MAHKEME KARARLARI Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com