EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

İNGiLTERE ÇÖKÜYOR

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> BATI DÜNYASI
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
admin
Site Admin


Kayıt: 31 Arl 2006
Mesajlar: 831
Konum: Belarus

MesajTarih: Cum Şub 22, 2008 8:12 pm    Mesaj konusu: İNGiLTERE ÇÖKÜYOR Alıntıyla Cevap Gönder

'İngiltere'nin savunması dağılıyor'
22 Aralık 2017



Britanya Kraliyet Donanması eski Komutanı Alan West, ülkenin deniz kuvvetlerinin ‘kritik düşük boyutları' nedeniyle ‘dağılmanın eşiğinde' olduğunu belirtti.

İngiltere yönetiminin savunma sanayiine yönelik politikalarını ‘yıkıcı' olarak niteleyen emekli amiral West, gerekli mali kaynakların eksikliği nedeniyle donanmada görevli denizcilerin eğitim süresinin yetersiz olduğuna ve gemilere yedek parça yetiştirilemediğine dikkat çekti. West, "Okyanusu kaybedeceğiz, bu görülmemiş bir durum" uyarısında bulundu.
Diğer yandan İngiliz gazetesi The Mirror, Kraliyet Donanması'nın ülkenin modern tarihinde ilk kez savaşabilecek büyük gemilerden yoksun kaldığını belirtti.

Haberde, ‘benzeri görülmemiş bu durumun' finansman yetersizliğinden ve askeri gemilerin sıklıkla arızalanıyor olmasından kaynaklandığı ifade edildi. The Mirror, İngiliz donanmasında görev alan toplam 6 adet Type 45 destroyerinin tümünün, arıza ya da mürettebat eksikliği nedeniyle Portsmouth kentindeki tersanelerde bulunduğunu, benzer durumda olan 12 adet firkateynin de Devonport'ta bekletildiğini ve bu sınıfta sadece 1 geminin görevde olduğunu yazdı.

Gazete, İngiltere'nin yeni uçak gemisi HMS Queen Elizabeth'in, suya indirildikten 2 hafta sonra su aldığı ortaya çıkmasıyla onarıma alındığını da ifade etti.

Yurt Gazetesi
Anahtar Kelimeler:İngilterenin Savunması DağılıyorBritanya Kraliyet DonanmasıAlan West

İngiltere Prensi George, IŞİD tarafından tehdit edildi
29 Ekim 2017



Şifreli anlık mesaj uygulaması Telegram'da yayınlanan bir mesajda İngiltere Prensi George, IŞİD tarafından tehdit edildi. mesajda "Kraliyet ailesi bile yalnız bırakılmayacak" yazdığı ve Prens George'un fotoğrafıyla, Prensin Londra'nın doğusundaki Thomas's Battersea adlı okulunun bir fotoğrafının bulunduğu vurgulandı.

NTV'de yer alan habere göre Mesaja aynı zamanda okulun adresini de ekleyen şüpheliler, adresin yanına "Okul erken başlıyor" notunu düştü.

Arapça bir cihat şarkısından sözlerin bulunduğu mesajda, "Savaş mermilerin melodileriyle geldiğinde, inançsızlığa alçalıp intikam arzulayacağız" ifadeleri yer aldı. Soruşturmalar devam ederken, konuyla ilgili Kraliyet Ailesi bir açıklamada bulunmadı.

İngiliz güvenlik güçleri Telegram isimli uygulamayı takip ederken, okulun çevresinde yaşayan insanlar medyada endişelerini belirtti. Sarah Burnett-Moore isimli bir kadın, Prens George'un okulu başlamadan günler önce okula gidip koridorlarda yürürken çektiği video ile, senelik 17 bin pound ücreti olan özel okulun güvenlik önlemlerini eleştirdi.

54 yaşındaki doktor Burnett-Moore, "İçeriye patlayıcı cihazlarla rahatlıkla girip onları çalıştırabilirdim. Okula 200 metre uzaklıkta oturuyorum, ben ve komşularım, Prens George'un bölgedeki varlığının terörist saldırılarını çekeceğinden şüpheleniyoruz" dedi.

Sixgill firmasından Barry Spielman, şirketinin yılın başından beri Telegram'ı takip ettiğini söyledi. Spielman, "Aldığımız bilgiler bize bu tehditleri ciddiye almamız gerektiğiniz söylüyor. Şifreli bir platform olması sebebiyle, Telegram'da takip edilemeyen mesajlar yollamak çok kolay" ifadesini kullandı.

T24
ETİKETLER
prens george İngiltere prensi iŞİd telegram tehdir haber

Londra metrosunda patlama: Olay yerine çok sayıda ambulansın sevk edildi
15 Eylül 2017



İngiltere'nin başkenti Londra'da Parsons Green metro istasyonunda patlama olduğu ifade ediliyor. Bölgeden gelen ilk haberlere göre olay yerinde çok sayıda yaralı olduğu belirtiliyor. İngiliz haber sitesi Mail Online, patlamanın 'el yapımı patlayıcı cihaz' ile gerçekleştiğini öne sürdü.
Londra polisi olayda çok sayıda yaralı olduğunu bildirdi. İnsanların yüzünde yanıklar olduğu aktarılıyor.
Olay yerinde yaklaşık 50 itfaiye erinin görev yaptığı ifade edildi. Çıkan panik nedeniyle bazı kişilerin birbirini ezerek izdihama sebep olduğu açıklandı. Polis, halktan olay bölgesinden uzak durmasını istedi.
Patlamanın ardından bölgedeki metro seferleri durduruldu.
Londra metrosunu günde ortalama 5 milyon kişi kullanıyor. Görgü tanıklarına göre yolcular vagondan dışarı çıkmaya çalışırlarken bir alev topu vagon boyunca ilerledi.
Ana Haber

İngiliz uzmanlar: Uçak gemilerimiz ‘ucuz’ Rus füzelerine karşı savunmasız
12.07.2017



Royal United Services Institute analiz merkezi, İngiltere’nin Kraliçe Elizabeth uçak gemisi dahil tüm savaş gemilerinin modern Rus ve Çin silahlarına karşı savunmasız olduğunu belirtti.

İngiliz uzmanlara göre, Rusya ve Çin, zırhlı olanlar dahil savaş gemileri, büyük uçaklar ve karadaki silahlar için büyük tehdit oluşturan hassas silahlara sahip.
Raporda ayrıca Batı ülkelerinin tamamen uydu sistemlerine güvenemeyeceği ifade edildi. Rus ve Çin füzelerinin, Batı ordularının güvendiği uydu iletişimi ve konumlandırma sistemlerini vurma yeteneğine sahip olduğu kaydedildi.

Raporda, "Fiyatı birim başına 500 bin pounddan daha az olan füzeler, 3 milyar poundluk İngiliz uçak gemisini devre dışı bırakabilir" uyarısına yer verildi.
Sputnik

Londra'da hayatını kaybedenlerin sayısı 79'a yükseldi
19 Haziran 2017



Londra'nın batısındaki Kensington semtinde geçen hafta 24 katlı bir binada çıkan yangında yaşamını yitirenlerin sayısı 79'a çıktı.

Londra Emniyet Müdürlüğü yetkililerinden Stuart Cundy, bu kişilerin yaşamını yitirdiklerini ya da kayıp olsalar da yaşamlarını yitirdiklerinin varsayıldığını söyledi.

Stuart Cundy ayrıca yangının çıktığı Grenfell Tower binasındaki hasar nedeniyle bu kişilerin kimliklerinin belirlenmesinin haftalar alacağını söyledi. Cundy binanın durumunu ise "tarif edilemez" olarak nitelendirdi.

Yaşamını yitirenlerin sayısının hala değişebileceğini söyleyen Cundy, "Binada bize bildirilenler dışında da insanlar kalmış olabilir. Ayrıca kimsenin kayıp olduğunu bilmediği kişiler de olabilir" dedi.

Polis 24 katlı binada arama çalışmalarının zorluğunu göstermek için fotoğraflar da yayımladı.

Londra'nın en lüks semtlerinden biri olan Kuzey Kensington'da düşük gelirlilerin oturduğu belediyeye ait sosyal konutta Salı gecesi çıkan yangının nedeni hala bilinmiyor.

İngiltere Başbakanı Theresa May, Cuma günü yangın bölgesini ziyaret etmiş, protesto gösterilerine hedef olmuş ve yuhalanmıştı.

Londra'nın farklı yerlerinde düzenlenen eylemlerde de başbakana istifa çağrıları yapılmıştı. Cuma akşamı Başbakanlık'a yürüyen kalabalık, ellerinde "Grenfell için adalet," "May gitmeli" ve "Ellerinizde kan var" yazılı pankartlar taşımıştı.

Kensington ve Chelsea Belediyesi de yangın felaketine yaklaşımı nedeniyle eleştiriliyor.

Geçen hafta 60 kişilik bir grup, belediye binasını basmış ve yangın nedeniyle evsiz kalanların "hemen şimdi" yardıma ihtiyaçları olduğu talebi dile getirmişlerdi.

Londra Belediye Başkanı Sadık Khan da yaptığı açıklamada yangının "uzun yıllar boyunca yerel yönetimler ve hükümetlerin ihmalinin neden olduğu önlenebilir bir kaza" olduğunu söyledi.
Cumhuriyet

Londra saldırısını IŞİD üstlendi
05.06.2017



Londra'da dün gece meydana gelen ve 7 kişinin öldüğü, 48 kişinin yaralandığı saldırıyı IŞİD üstlendi.

Radikal İslamist örgütleri takip eden SITE Inteligence'dan yapılan açıklamaya göre, IŞİD İngiltere'nin başkenti Londra'daki saldırıyı üstlendi.
SITE'a göre IŞİD, ramazan ayında daha çok saldırı gerçekleştirilmesi için 'yalnız kurt' adı verilen örgüt sempatizanlarına da çağrıda bulundu.
Sputnik

Londra'da panik: 4 ölü, çok sayıda yaralı
22 Mart 2017



BBC'nin haberine göre; İngiltere'nin başkenti Londra'da parlamento yakınlarında bir eylemci Westminster Köprüsü'nde ateş açtı, aracıyla yayaları ezerek ilerledi. Saldırıdaen az 4 kişi öldü, 20 kişi yaralandı. Polis, gerçekleşen bu saldırıda eylemcinin 'Asya' görünümlü bir kişi olduğunu açıkladı.



İngiltere'nin başkenti Londra akşamüstü saatlerinde art arda saldırılara sahne oldu. Bir saldırgan Westminster Köprüsü üzerinde yayaları ezip ateş açarak ilerledi. İngiltere Parlementosu'na girmek isteyen bir kişinin de vurulduğu bildirildi. Görgü tanıkları patlama ve silah sesleri duyulduğunu söylüyor.



Görgü tanıkları siyah 4 x 4 jip’i kullanan kişinin Westminster Köprüsü’nde yayaları ezerek polisin nöbet tuttuğu Parlamento girişine girmeye çalıştığını anlattı.

AVAM KAMARASI BAŞKANI: PARLAMENTODA BİR POLİS BIÇAKLANDI

Silah seslerinin duyulması üzerine milletvekillerinin sığınaklara indirildiği ve Londra metrosunun da kapatıldığı bildirildi. Avam Kamarası Başkanı, Parlamento binası içerisinde bir polisin bıçaklandığını açıkladı.

Başbakanlık Sözcüsü İngiltere Başbakanı Theresa May'in güvende olduğunu iletti.

Buckingham Sarayı'nda da güvenlik önlemlerinin artırıldığı kaydedildi. BBC'nin haberine göre saraydan açıklama yapılmazken, kapılarının kapalı tutulduğu bildirildi.

Parlamento boşaltılmaya başlandı

İngiltere Parlamentosu güvenlik güçleri tarafından boşaltılmaya başlandı. İngiltere Başbakanı May tarafından acil güvenlik toplantısı gerçekleştirilecek.

Saldırı sonrası İskoçya Parlamentosu da çalışmalarını durdurduğunu açıkladı.
Haber 93

Avrupa'da çıkış depremi: Bir ülke daha referanduma gidiyor
25 Haziran 2016



İngiltere’deki referandumun ardından konuşan İskoçya Başbakanı Nicola Sturgeon, bağımsızlığın oylanacağı yeni bir referandum için hükümetin gereken adımları atmak konusunda anlaştığını söyledi.

İngiltere'nin birlikten ayrılma kararından sonra İskoçya'nın Avrupa Birliği'ndeki yerini korumak için gereken her şeyi yapacaklarını belirten Sturgeon, "İkinci bir referandum konusunun masaya yatırılması gerektiği, malumun ilamıdır ve artık masaya yatırılmış durumdadır" dedi.

Brexit'in ardından bir bağımsızlık referandumunun yüksek ihtimal olduğunu vurgulayan Sturgeon, "Bugün şunu kesin bir netlikle belirtmek isterim ki İskoçya halkının tercih ettiği yönde atılabilecek tüm adımları atmayı ve tüm seçenekleri incelemeyi amaçlıyorum; yani bir diğer deyişle AB'deki ve ortak pazardaki yerimizi korumayı hedefliyorum" diye konuştu.
Kaynak: Hürriyet

Birleşik Krallık bölündü; İskoçya ve İrlanda "AB'de kalalım", İngiltere ve Galler "AB'den çıkalım" dedi
24 Haziran 2016



Birleşik Krallık'ta yapılan referandumda Avrupa Birliği'nden ayrılma kararı çıktı. İngiliz Sterlini hızla değer kaybederken ABD Doları yükselişe geçti.

Toplam 382 seçim bölgesinden 364'ünde resmi sonuçların açıklandığı referandumda, oy kullanan 31.3 milyon seçmenden 16 milyonu AB'den ayrılma yönünde oy verdi. 15 milyon 130 bini de birlikte kalma yönünde tercihte bulundu. Böylece AB'den ayrılma yönünde oy kullananların oranı yüzde 52'ye ulaştı.

Birleşik Krallık genelinde belirlenen 382 bölgede başlayan sayım işleminin ardından referandumun resmi sonucu Manchester kentindeki belediye binasında açıklanacak.

İngiltere, Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda ile ülkenin deniz aşırı toprağı Cebelitarık'ta toplam 46 milyon 499 bin 537 kayıtlı seçmen bulunuyor. Oylamada İskoçya, İrlanda "AB'de kalalım" yönünde oy kullanırken, İngiltere ve Galler "AB'den çıkalım" dedi.

Referandumda ortaya çıkan tablo ardından Sterlin, 1985'ten bu yana Dolar karşısındaki en düşük seviyeye geriledi. BBC'nin verdiği sonuçlara göre AB'den ayrılma yanlılarının oyu yüzde 52, AB'de kalma yanlılarının oyu ise yüzde 48.

Ayrılıkçı Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi'nin (UKIP) lideri Nigel Farage, ayrılık kararının çıkması durumunda 23 Haziran'ın Birleşik Krallık'ın "bağımsızlık günü" olarak tarihe geçeceğini ve Başbakan David Cameron'un bu durumda istifa etmesini istedi. Farage, "Bu sıradan insanlar için zaferdir" dedi.
Kaynak: T24

#Brexit: AB'den ayrılan İngiltere bölünür mü?
24 Haziran 2016



SNP lideri Nicola Sturgeon: "Halkımız geleceğini AB'de görüyor."
Birleşik Krallık'ta dün yapılan tarihi referandumda AB'den ayrılma kararı çıkmış olsa da, aslında ülkeyi oluşturan dört bölgeden ikisi AB'ye 'evet' ikisi 'hayır' dedi.

İngiltere ve Galler'de AB'den ayrılma, İskoçya ve Kuzey İrlanda'da birlik yanlıları ağır bastı.

Referandumdan önce İskoç ve Kuzey İrlandalı siyasi liderler, İngiltere ile yollarını ayırıp, AB'de kalmayı tercih edeceklerini söylemişlerdi.
Şimdi bu sözlerini tutabilirler mi yoksa bu sözler referandum kampanyasının bir parçası mıydı?

Sonuçların belli olmaya başlaması ardından İskoçya Yönetimi Başbakanı ve İskoç Ulusal Partisi (SNP) lideri Nicola Sturgeon'ın ilk tepkisi, "İskoçya, AB'de kalma yönünde güçlü, kararlı bir oy kullandı. Halkımız geleceğini AB'de görüyor." demek oldu.

Bölgeden gelen ilk sonuçlar, İskoç seçmenlerin %62'sinin AB'ye 'evet', %38'inin 'hayır' dediğini gösteriyor.

Bu sonuç, ülke genelindeki %52 'hayır' ve %48 'evet' ile büyük tezat oluşturuyor.

Nicola Sturgeon öğlen saatlerinde ise kameralar karşısına geçerek "İskoçya’nın iradesi dışında AB dışına itilmesi tablosuyla karşı karşıyayız. Bu demokratik açıdan kabul edilemez." dedi ve ikinci bir referandumun masada olduğunu, İskoç parlamentosunun önümüzdeki günlerde karar alacağını söyledi.

Sturgeon ayrıca AB ile doğrudan görüşmeler yapacaklarını da sözlerine ekledi.

Yorumcular Eylül 2014'teki ilk oylamada ayrılığı destekleyen ve kaybeden bölgenin en güçlü partisi SNP'nin, bu sefer kazanacağına emin olmadan sandık başı çağrısı yapmayacağına dikkat çekiyor.

Dolayısıyla İskoçların AB'den ayrılık kararı ardından İngiltere ekonomisinin durumunu, sterlinin ne kadar çabuk toparlanacağını, bu arada euro'daki gelişmeleri ve AB ile nasıl bir ayrılık anlaşmasının yapılacağını izleyecek zamanı olabilir.

Siyasi yorumcular yeni bir ayrılık referandumu yapılırsa neredeyse üç yıl önceki ilk referandumda AB'den ayrılmamak için Londra'ya 'evet' diyen bir kesimin, bu kez 'hayır' kampına katılabileceği görüşünde.

İskoçya'nın ayrılmayacağını, İngiltere ile 300 yıllık ortak tarihe son vermeyeceğini uman çevrelerse, ilk referandum sırasında dünyada petrol fiyatlarının yükselişte olduğunu, bunun da petrol zengini İskoçları cesaretlendirdiğini, oysa şimdi petrolün düşüşte olduğunu hatırlatıyor.
Yani SNP'nin halkına ekonomisinin nasıl ayakta duracağını anlatması gerekecek.

Kuzey İrlanda ne yapacak?

Dünkü oylama, Kuzey İrlanda'da da benzer tartışmaların fitilini ateşledi.
İrlanda Cumhuriyeti ile paylaştıkları sınıra kontrol getirilmesini istemeyen milliyetçi parti Sinn Fein, tepkilerini hemen ortaya koydu.
Kuzey İrlanda Yönetimi başbakan yardımcısı ve Sinn Fein başkan yardımcısı Martin McGuinness ilk açıklamasında, birleşik bir İrlanda için referandum istedi.

Sinn Fein adına açıklama yapan parti liderlerinden Declan Kearney de sonucun siyasi görünümü tamamen değiştirdiğini, AB'den çıkan bir Birleşik Krallık'ın, Kuzey İrlanda halkının çıkarlarını temsil etme yetkisinden mahrum olduğunu belirtti.
BBCT

İskoçya 'bağımsızlık' sinyalini verdi
24.06.2016



İskoç Ulusal Partisi SNP'nin lideri Nicolas Sturgeon basın toplantısı düzenledi. Sturgeon, İskoçya'nın Britanya genelinin aksi yönünde oy kullandığını söyleyerek istekleri dışında AB'nin uzağına itilemeyeceklerini belirtti.

Sturgeon şöyle konuştu: "İskoçya, AB’de ve ortak pazarda kalma yönünde oy kullandı. İskoçya’da yaşayan AB üyesi ülkelerinin vatandaşlarına sesleniyorum. İskoçya sizing de evinizdir ve katkılarınız her zaman değerlidir. Ancak İngiltere ve Galler’deki oylar AB’den ayrılma yönündeydi. Bu oylama sadece AB’yle ilgili değildi. Ülkedeki çarpık siyasi sistemin artık işlemez hale geldiğini de gösterdi. Hükümetin kendisini ciddi biçimde sorgulaması gerekiyor. İskoçya’nın iradesi dışında AB dışına itilmesi tablosuyla karşı karşıyayız. Bu demokratik açıdan kabul edilemez. Referandum sonuçları, İskoçya’nın 2014’teki bağımsızlık referandumu sırasındaki tabloyu radikal biçimde değiştirmiştir. Atacağımız adımları gelecek günlerde gözden geçireceğiz. İskoç halkının referandumdaki kararını temsil etmek için tüm seçenekleri değerlendireceğim."
Kaynak: Birgün

BBC bin çalışanını daha işten atacak
02 Temmuz 2015



İngiliz yayın kuruluşu BBC'nin, lisans gelirlerindeki azalışı gerekçe göstererek yaklaşık bin kişinin işine son vereceği açıklandı.

BBC'nin Genel Müdürü Tony Hall, kuruluşun lisans gelirlerinin yaklaşık 150 milyon sterlin azalmasını gerekçe göstererek bin kişinin işine son vermeye hazırlandığını söyledi. İngiliz yayın kuruluşu, lisans gelirlerindeki azalışta yeterli sayıda kişinin canlı yayınlarını takip etmemesinin ve TV lisans ücretinin ödenmemesinin etkili olduğunu belirtti.

Açıklamada BBC'deki işçi kıyımı "yeni planlama" olarak değerlendirilirken bu planlamayla kuruma yaklaşık 50 milyon sterlin tasarruf sağlamasının beklendiği belirtildi.
Kaynak: Sol

Alistair Crighton: Birleşik Krallık artık dağılmanın eşiğinde
12 Mayıs 2015

İngiliz parlamentosuna 56 vekil ile giren SNP'nin bu başarısında Genel Başkan Nicola Sturgeon'ın etkisi büyük

İskoç Ulusal Partisi, Eylül 2014'teki referandumda bağımsız İskoçya rüyasını gerçekleştiremese de, son genel seçimlerde Westminster'daki en büyük üçüncü parti konumuna yükseldi. Referandum öncesinde Birleşik Krallık'tan ayrılmamaları için kendilerine verilmiş sözlerin tutulmamasına kızan İskoçlar, yeni bir referandum noktasında bu kez bağımsızlığa "Evet" diyecektir.

Bu şekilde olması gerekmiyordu. 2014 Eylül ayında Birleşik Krallık, İskoç milliyetçilerinin bağımsızlık referandumunu kazanmaya beklenmedik biçimde yaklaşması sonucu dağılmanın eşiğine gelince, Westminster'ın ağır topları, İskoçlara bir arada kalmayı tercih ettikleri takdirde her şeyin güzel olacağına dair sözler verdi.

Ne de olsa İskoçya'nın Edinburgh'da kendi parlamentosu var ve bu parlamento, sağlık ve eğitim gibi seçmenleri etkileyen çoğu meselede karar alma yetkisine sahip.



İskoçların, Birleşik Krallık çatısı altında kalmayı seçmesi siyasi sınıflar tarafından memnuniyetle karşılanmış olabilir, ama Birleşik Krallık'ta referandumda söz hakkı olmayan birçoklarına göre bu, İskoçların "hem karnım doysun, hem pastam dursun" mantığıyla hareket ettiklerinin bir kanıtıydı.

Referandum yenilgisinin ardından İskoç Ulusal Partisi'nin (SNP) Westminster'da işi bitmiş bir siyasi güç haline gelmesi; Holyrood'daki İskoç parlamentosunda oturup Birleşik Krallık'ın kendisine ait kısmını yönetmesi; güneyi yönetme işini ise "gerçek" partilere bırakması bekleniyordu.
Hatta uzun süredir partinin liderliğini yapan Alex Salmond, bağımsız bir ulus hayalleri en az bir nesil daha suya düşünce, sonuçların açıklandığı gün istifa etti.

Farklı bir siyasi manzara

Fakat sekiz ayda neler neler değişti. Bugün Birleşik Krallık çok daha farklı bir siyasi manzara ile karşı karşıya. SNP, neredeyse ezici bir galibiyetle İskoçlara ait 59 sandalyenin 56'sını kazanarak Westminster'daki en büyük üçüncü parti konumuna yükseldi.

İngilizlerin en büyük korkusu, hiçbir partinin mutlak çoğunluk sağlayamadığı bir parlamentoda SNP'nin etkili olması; etek giyen bir grup karanlık İskoç'un ülkenin geleceğini belirlemesiydi. Sağcı basının da her zamankinden daha dar görüşlü ve şoven manşetler atarak iyice körüklediği bu endişe, Muhafazakarların kesin çoğunluğu kıl payı da olsa kazanmasıyla giderilmiş oldu.

Fakat SNP'nin zaferi yine de ülkenin siyaset sahnesinde deprem etkisi yaratacak bir gelişme. İşçi Partisi, azınlık hükümeti için İskoçlardan destek dilenmek zorunda kalmayacaksa da (ki Genel Başkan Ed Miliband de böyle bir şey yapmayacağını kesin bir dille söylemişti), İşçi Partisi ve SNP'den oluşacak bir muhalefet bloğu, gayriresmi nitelikte bile olsa, David Cameron'ın hükümetteki işini zorlaştıracaktır.

İskoçya'daki ulusal partiler, bir karışıklık içinde olmaktan ziyade tamamen bozguna uğramış durumda. İşçi Partisi'nin İskoç lideri Jim Murphy, felaket bir seçim kampanyası neticesinde kendi sandalyesinden olmanın utancını yaşadı. Liberal Demokratlar, eski Hazine Genel Sekreteri Danny Alexander ve partinin eski liderlerinden Charles Kennedy'nin de aralarında bulunduğu en önemli kayıplarını İskoçya'da verdi. (İskoç Muhafazakarlar aslında Ruth Davidson'ın yeni bir siyasi güç olarak ortaya çıktığı iyi bir kampanya yürüttü, ancak sınırın kuzeyinde sadece tek bir sandalyelerinin olması, muhafazakarların önemsizliğini pekiştiren bir durum.)
Peki işler nasıl bu noktaya geldi? Henüz aylar öncesine kadar siyasi açıdan köşeye sıkışmış vaziyette olması gereken bir parti nasıl böyle iyi bir sonuç alabildi? Bunun cevabı şu: Ulusal siyasi partiler, referandumu kazanarak bir nevi ülkenin kaçınılmaz bölünmesinin tohumlarını ekmiş oldu.

Kaçınılmaz ayrılık

Referandum tarihi yaklaşıp anketlerden bağımsızlık için "Evet" kampanyasının kazanacağı yönünde şok edici tahminler çıkarken, başlıca partiler de İskoç seçmenlerin desteğini ve güvenini kazanmak adına büyük çaplı bir kampanya başlattı.

İşçi Partisi, Liberal Demokrat Parti ve Muhafazakar Parti liderleri, örneklerine giderek daha az rastlanan bir birlik içinde, İskoç komşularına olan ölümsüz sevgilerini göstermek ve İskoçlara Birleşik Krallık'a bağlı kalmaları karşılığında olmayacak vaatlerde bulunmak için kuzeye gitti.

Derler ki bugün alelacele verilen sözler, yarın yalan olur. İskoçya örneğindeki sözlerse verildiklerinden daha da hızla çöpe gitti. İskoçlar da berbat bir kandırmaca olarak nitelendirdikleri bu durum karşısında partileri cezalandırdı.

Oyların SNP'ye kaymasına olsa olsa siyasi faydacılık denebilir. En iyi koşullarda siyaseten bilinçli sayılabilecek bir kesim olan İskoç seçmeninin amacı, sadece Westminster'de mümkün olan en iyi şekilde, yani diğer bir deyişle referandumda kendilerine vadedilenleri elde etmek için savaşacak bir grup tarafından temsil edilmeyi garanti altına almak.

Bağımsız İskoçya

Peki ama gelecek ne getirecek? SNP, gündemlerinde yeni bir referandum olmadığında ısrarlı. Ancak buna sakın inanmayın, zira partinin varlık nedeni zaten bağımsız İskoçya ülküsüne dayanıyor. SNP lideri Nicola Sturgeon, seçmenleri selefinin hayal bile edemeyeceği şekilde avucunun içine almayı başardı.

Bir ulusal medya histerisiyle adeta şeytanlaştırılmalarına ve ülkedeki önemli partilerin ihanetine öfkelenen İskoçlar, "Sturgeon etkisinin" de tesiriyle önümüzdeki 5-10 yıl içinde yeniden referandum talep edip kazanacaktır.

İskoç siyaset sahnesinden zaten defedilen başlıca ulusal partiler, 2014'teki gibi bir "Hayır" kampanyası için gerçek manada mücadele etmek istemeyecek; İskoçların kendi iç işleri üzerinde etkili olmasına öfkelenen İngiliz seçmenlerse, kuzenlerine memnuniyetle "güle güle" diyecektir.
"Batı Lothian Sorunu", yani İskoçya, Galler ya da Kuzey İrlanda'daki Westminster milletvekillerinin sadece İngiltere'yi etkileyen konularda söz sahibi olabilmesi meselesi, Birleşik Krallık'ın dağılmasıyla nihayet kesin olarak çözülmüş olacak.

Alistair Crighton, Bloomsbury Katar Vakfı Özel Proje Bölümü Başkanı. Ortadoğu'ya taşınıp dergicilik ve kitap yayıncılığına başlamadan önce, ülkesi İskoçya'da gazetecilik yapıyordu. Sunday Times'ın İskoçya baskısının da aralarında bulunduğu çeşitli gazetelerde çalıştı.

Kaynak: Al Jazeera

Fiji yönetimi ülke bayrağından İngiliz bayrağını çıkarıyor
3 Şubat 2015



İngiltere'nin eski sömürgesi olan Fiji'de yönetim, ülke bayrağından İngiliz bayrağının çıkarılması kararı aldı.

İlk olarak askeri darbeyle yönetime gelen ve eylül ayında yapılan seçimleri kazanarak başbakanlık koltuğuna oturan Voreqe Bainimarama, Fiji bayrağının değiştirilmesine karar verdi.
Buna göre Fiji bayrağının içinden İngiliz bayrağı atılacak. 30 Ekim itibariyle yeni bir bayrak bulunacak. yeni bayrak için halkoylamasına gidilmesi planlanıyor.
Fiji'nin attığı bu adımın, İngiltere'nin eski sömürgesi olan diğer ülkelere de örnek oluşturup oluşturmayacağı merak konusu. Avustralya'da bu konu ara sıra tartışılıyor. NTV

LONDRA YANIYOR!

Londra savaş alanına döndü

Londra'yı ateşe verdiler İngiltere'nin başkenti Londra, dün akşam
tarihinin en büyük protesto eylemlerinden birine tanık oldu. Hafta
içinde bir kişinin polis tarafından vurularak ölmesinin ardından
yaşanan gerginlik, dün akşam Londra'nın kuzeyinde geniş çaplı
çatışmalara dönüştü.

Yaklaşık 200 kişilik protestocu grup, başkentin kuzeyindeki Tottenham
bölgesinde polise molotof kokteylleri atarak saldırdı. Olaylarda iki
katlı otobüsler, çok sayıda araç ve bina hasar gördü. Yetkililer, aynı
bölgede en son 25 yıl önce benzer olayların yaşandığını belirtti.

Molotof kokteyli yağmuru altında kalan polis, protestocuları
püskürtmek için üzerlerine yürüdü. Çıkan çatışmalarda birisi
kafasından olmak üzere sekiz polisin yaralandığı ve hastaneye
kaldırıldığı belirtildi.

Yetkililer, protestocuların bankalara, süpermarketlere ve dükkanlara
saldırdıklarını, bir polis merkezi yakınındaki üç polis aracını ateşe
verdiklerini açıkladı.

Televizyon kanalları, bir yolcu otobüsü ateşe veren ve polis
araçlarına saldıran protestocuların görüntülerini geçti. Polis
yetkilisi Stephen Watson, "bugün sabaha karşı olayların kontrol altına
alındığını duyururken, birinci önceliklerinin en kısa zamanda hayatın
normale dönmesini sağlamak olduğunu" söyledi.

POLİSE KARŞI ÖFKE

Polisin, Perşembe günü düzenlediği bir operasyonda, 29 yaşındaki Mark
Duggan hayatını kaybetti. Duggan, önceden planlanan operasyon
yürütülürken içinde bulunduğu taksi durdurulmuş ve açılan ateşte
ölmüştü. Savcılar, bir polisin de yaralandığı olay hakkında soruşturma
başlattı.

Dün, Londralılar Duggan'ın ölümünü protesto etmek için barışçı bir
protesto eylemi düzenledi. Ancak olaylar kısa zamanda kontrolden
çıkarak çatışmaya dönüştü.

Polis ve yerel yetkililer, "Avrupa'nın birçok ülkesinde sıkı ekonomik
önlemler yüzünden protestolar yaşandığına" dikkat çekti.

25 YIL ÖNCEKİ OLAYLARI ANIMSATTI

Londra'nın uzun yıllardan beri tanık olmadığı protesto, 25 yıl önce
benzer olayların yaşandığı Tottenham'ı vurdu.

Ekim 1985'de yaşanan olaylarda yaklaşık 500 siyahi genç Tottenham
sokaklarında polisi hedef alan saldırılar düzenlemiş, Keith Blakelock
adlı polis ölesiye dövülmüştü. En son olarak, geçen yılın sonlarında
üniversite harçlarının artırılmasını protesto eden öğrencilerle polis
arasında şiddetli çatışmalar yaşanmıştı.

Protestolar sırasında akıllarda kalan en önemli olay, Aralık ayında
Prens Charles ve eşi Camilla'nın içinde bulunduğu limuzinin saldırıya
uğraması olmuştu.
Milliyet.com.tr

İngiltere'de silahlı saldırı: 12 Ölü, 25 yaralı
2 Haziran 2010
İngiltere'de Başbakan David Cameron'un yakın takibinde olan, ülkenin kuzeybatısındaki Cumbria bölgesinde silahlı saldırıda 12 kişinin hayatını kaybettiği, 25 kişinin yaralandığı açıklandı.

Ruhsatlı çiftçiler, avcılar, emniyet mensupları gibi mesleki gerekliliği bulunmayan yurttaşların silah taşımasının yasak olduğu İngiltere'de, 1996'dan beri görülen en büyük silahlı öldürme olayının ardından, saldırgan intihar etti.

Başbakan Cameron, Avam Kamarası'na olayla ilgili bilgi verdi.

İngiliz haber kanalları, polisin 52 yaşında Derrick Bird adlı şüphelinin cesedini bulduğunu duyurdu. Taksi şoförü olduğu tespit edilen Bird'ün pompalı tüfekli saldırı cinnetinin ardından intihar ettiği tahmin ediliyor. Polise göre Bird, pompalı çiftenin yanı sıra tabanca da kullanmış olabilir.

Saldırının nedeninin bilinmediği, taksi şoförü Bird'ün annesini de öldürdüğü açıklandı. habertaraf

British Airways'te zarar 164 milyon sterlin
British Airways, İzlanda'daki volkanın püskürttüğü küllerin yol açtığı bulutlar ve grevler nedeniyle bu yıl ikinci çeyrekte vergi öncesi zararının geçen yıl aynı döneme göre yüzde 10,8 artışla 164 milyon sterlini bulduğunu açıkladı. Şirket, geçen yıl aynı çeyrekte 148 milyon sterlin zarar etmişti. 31.07.2010 LONDRA netgazete

İngiltere'de Kriz Kabusu
İngiltere’de bankaların finansman sıkıntısının önüne geçmek için verdikleri kredileri azaltması, 2. kriz korkusu başlattı.
10 Mart 2010
İngiltere’de bankaların finansman sıkıntısının önüne geçmek için verdikleri kredileri azaltması, ülkede ikinci büyük kredi krizinin yaklaştığına yönelik tartışmaları da beraberinde getirdi.
İngiliz Daily Telegraph gazetesinde yayımlanan bir haberde, İsviçre bankası Credit Suisse’in kıdemli analistlerinden Jonathan Pierce, İngiliz bankaların, finans sektöründeki yeni uygulamalara ayak uydurmak için önümüzdeki üç ya da dört yılda bilânçolarını 530 milyar sterlin tutarında daraltmak zorunda kalacağını belirtti.
Credit Suisse’in son raporuna göre, İngiliz bankaların uzun vadede 420 milyar ile 750 milyar sterlin arasında fon ihracı gerçekleştirmesi gerekiyor. Pierce, “Bunun akla yatkın bir seçenek olduğunu düşünmüyoruz ve bilançoların yüzde 6 ile 18 arasında daralma yaşanmasını bekliyoruz” dedi. Pierce, ayrıca banka kredilerinde en az 200 milyar sterlinlik daralma yaşanmasının öngördüklerini de ifade etti.
İngiliz bankalar, gayrimenkul krizi sırasında, mortgage kredilerini ve ticari konut kredilerini finanse etmek için piyasayı ucuz kredilerle şişirmişti. Piyasada ucuz kredi dönemi Northern Rock bankasının çökmesinin ardından sona erdi.
Londra hükümeti ise bankacılık sektörünü düzenlemek için 319 milyar sterlinlik acil önlem fonu oluşturarak bankalar kaynak sağlamıştı.
Habere göre İngiltere’de krediler konusunda en fazla sorun yaşayan banka Lloyds Banking Group. Lloyds’un bilançosunu dengelemek için 185 milyar ile 305 milyar sterlin arasında ek finansman sağlaması gerekiyor.
Pierce, “Lloyds’un varlıklarını 110 milyar ile 230 milyar sterlin arasında değişen bir miktarda azaltması gerekecek. Ayrıca banka, makul bir hamleyle bilançosundaki açığı kapatabileceğinin de biliyor ve içinde bulunduğu durumun finans sektörüne çok fazla etki etmeyeceğini savunuyor” dedi.
EN ÇOK KAMU BANKALARI ETKİLENECEK
Credit Suisse, bilanço konusunda en fazla baskının devlet destekli bankalar, Lloyds ve Royal Bank of Scotland’da hissedileceğini belirtti. Pierce, bu bankaların bilançolarında yüzde 20 oranında bir daralmaya yaşayacaklarını ifade etti.
Haberde, İngiliz bankaların


En son admin tarafından Pzr Ekm 19, 2008 12:49 am tarihinde değiştirildi, toplam 6 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder E-posta gönder Yazarın web sitesini ziyaret et
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Pzr Mar 30, 2008 10:50 pm    Mesaj konusu: Kriz beklentisi Kraliçe'ye parti iptal ettirdi Alıntıyla Cevap Gönder

Savaşa giden 8 bin 500 İngiliz asker şimdi hapiste
02:15 - Britanya'da yapılan yeni bir çalışmada, giderek artan sayıda eski askerin adli kovuşturmaya uğrayarak hapishaneye girdiğini ortaya kondu. Çalışmaya göre, çoğunluğu Irak, Afganistan, Bosna-Hersek ve Kuzey İrlanda'da çatışma bölgelerinde görev yapan yaklaşık 8 bin 500 eski asker, halen Britanya hapishanelerinde bulunurken, şartlı tahliye edilenler ya da halen gözaltında olanlarla bu sayı yaklaşık 20 bini buluyor. 26.09.2009 LONDRA netgazete

İngiltere'de 9 kabine üyesi, tuttukları muhasebecilerin ücretlerini devlete ödetmiş

25 Mayıs 2009 İngiltere'de kabine ve Avam Kamarası üyelerinin devlete ödettirdikleri masraflarla ilgili skandal büyüyerek sürerken, bugün de 9 kabine üyesinin şahsi vergi beyannamelerini doldurtmak üzere tuttukları muhasebecilerin ücretlerini bile devlete ödettikleri ortaya çıktı.
9 kabine üyesinin son iki yılda vergi mükelleflerinin cebinden toplam 11 bin sterlin ödeterek muhasebe masraflarını devletin sırtına yüklediği belirtilirken, bu isimlerin arasında Maliye Bakanı Alastair Darling'in de bulunduğunun ortaya çıkması şaşkınlık yarattı. netgazete

İngiltere Başbakanı Brown, soruşturma raporunu 'hasıraltı etmek'le suçlanıyor

10 Haziran 2009 - İngiltere Başbakanı Gordon Brown, geçen ay görevinden istifa etmek zorunda kalan Adalet Bakan Yardımcısı Şahid Malik'le ilgili soruşturma raporunu hasıraltı etmekle suçlanıyor.
Özel harcamalarını devlete ödettiği iddiaları nedeniyle geçen ay istifa etmek zorunda kalan Malik hakkındaki suçlamalar dolayısıyla açılan soruşturmayla ilgili raporun hazırlandığı bildirildi.
Avam Kamarası'nın Kamu Hayatı Standartları Komisyonu Başkanı Sir Christopher Kelly ve arkadaşları tarafından yürütülen soruşturmayla ilgili raporun hazırlandığı, Başbakan'a sunulduğu, ancak "Westminister'de reform sözü" veren Başbakan'ın raporu hasıraltı ettiği öne sürüldü.
Telegraph gazetesi, Brown'ın bu davranışıyla, suistimal edilen sistemi düzeltme yolunda ciddi adım atmaya niyetli olmadığını da ortaya koyduğunu savundu.
Şahid Malik'in seçim bölgesinde kiraladığı ve haftada 100 sterlinin altında ödeme yaptığı evi esas evi olarak gösterdiği, böylece Londra'da kiraladığı ve "ikinci evi" olduğunu öne sürdüğü çok daha pahalı ev için devletten binlerce sterlin para istediği ortaya çıkmıştı.
netgazete

78 bin İngiliz, sağlıksız yaşam yüzünden kanser oldu

27 Şubat 2009 İngiltere'de her yıl 78 bin kişinin, sağlıksız yaşam tarzı yüzünden kansere yakalandığı belirtildi.
Dünya Kanser Araştırmaları Vakfı tarafından yapılan araştırmanın sonuçları, daha sağlıklı beslenme alışkanlıkları, daha az alkol kullanımı ve daha çok spor yaparak bu kanser vakalarından korunmanın mümkün olduğunu bildirdi.
Araştırmacılar, 12 kanser türünde ortaya çıkan kanser vakalarının yüzde 39'unun, daha sağlıklı bir yaşam tarzıyla önlenebileceğini ifade etti. Bu oranın ABD'de yüzde 34, Brezilya'da yüzde 30 ve Çin'de yüzde 27 olduğunu kaydeden uzmanlar, daha az kırmızı et tüketerek bağırsak kanserlerinin yüzde 43, daha az içki kullanarak göğüs kanserlerinin yüzde 42, daha çok meyve-sebze, daha az alkol tüketerek ağız kanserlerinin yüzde 67 oranında önlenebileceğini belirtti.
Araştırmacılar, 2005 yılında İngiltere'de ortaya çıkan 12 kanser türündeki 200 bin yeni vakadan 78 bininin, sağlıklı yaşam tarzıyla önlenebilir hale gelebileceğini vurguladı.
Bu arada bütün kanser vakalarının üçte birine yol açtığı bilinen sigara kullanımı, araştırmaya dahil edilmedi.

netgazete

Krizde çıldırana bedava terapi

İNGİLTERE'de hükümet, ekonomik krizin mağdur ettiği milyonlarca insana psikolojik destek verecek. İş ve işçi bulma kurumları, aile hekimleri ve Milli Sağlık Sistemi'ne ait acil yardım hatlarına başvuran ve psikolojik sıkıntıları bulunduğunu belirten herkes, en kısa süre içinde ücretsiz psikolojik danışmanlık hizmeti alacak.
Hükümet 3 bin 600 terapistin eğitilmesi, yüzlerce uzman hemşirenin görevlendirilmesi ve bütün kliniklerde psikoterapi merkezleri açılması için karar aldı. İngiltere'de akıl ve ruh sağlığı alanındaki çalışmaların hızlandırılması için hükümet bütçeye 173 milyon sterlinlik (389 milyon TL) bir fon koydu.
netgazete

Araplar Londra'yı satın alıyor!

Emlak fiyatları ve İngiliz Sterlininde yaşanan tarihi düşüş, Arapların Londra'ya ilgisini daha da artırıyor.14 Şubat 2009 17:50


Birleşik Arap Emirlikleri'nde yayınlanan The Nation adlı gazetenin haberine göre her zaman Araplar için en gözde kent olan Londra'da ev ve emlak alan Arapların sayısında büyük bir patlama yaşanıyor.

İngiliz Knight Frank adlı acentenin araştırmasına göre Londra'da emlak alan yabancıların sayısında yüzde 35 artış yaşanırken, bu Araplar arasında yüzde 52'yi buluyor.

Gazeteye göre 2008 yılında zirve yapan Londra'daki emlak fiyatları şu anda yüzde 22 ile 35 daha ucuza seyrediyor. Araplar için en gözde semtler ise Londra'nın zengin bölgeleri olarak adlandırılan Knightsbridge, Mayfair ve Belgravia.

Artan hızlı talep üzerine İngiliz emlak acentelerinin Körfez ülkelerinde ofisler açmaya başladığı da vurgulanıyor. Arapların mortgage yerine peşin para sistemiyle çalıştıklarını söyleyen emlak danışmanları, ayrıca yatırımlarının uzun süreli olmasının da cazip olduğunu vurguluyor.

haber7

Her gün 53 İngiliz çocuk, cinsel suçlara bulaşıyor
03:30 - İngiltere'de çocuklara yönelik taciz ve kötü muameleyle mücadele eden kuruluşun elindeki veriler, ülkede her gün 53 çocuğun cinsel suçların hedefi olduğunu gösterdi. Ulusal Çocuklara Yönelik Kötü Muameleyi Önleme Cemiyeti (NSPCC), kurbanların bebeklerden çocuklara ve gençlere çeşitli yaş gruplarını, cinsel suçların da tacizden tecavüze bir çeşitlilik içerdiğini açıkladı. 20.01.2009 LONDRA netgazete


İngiltere'de ekonomik kriz, suç olaylarını arttırdı

18 Ocak 2009 İngiltere'de ekonomik krizin suç olaylarını artırdığı bildirildi. Ülkenin çeşitli bölgelerindeki 31 emniyet müdürlüğü verilerine göre, ekonomik kriz bir suç dalgası yarattı.
Özellikle gasp, soygun, yankesicilik gibi suçlarda ciddi bir artış olduğu, bazı bölgelerde bu suçların iki katına çıktığı belirtildi.
43 emniyet müdürlüğünün bulunduğu İngiltere'de 31'inin "artıyor" dediği soygun, gasp, yankesicilik gibi suçların 2008 yılının son dört ayında tırmanışa geçtiğine dikkat çeken güvenlik güçleri, 31 emniyet müdürlüğünü n görev alanında geçen yılın son üç-dört ayında bir önceki yıla oranla 5 bin 572 fazla vaka yaşandığı bildirildi.
Manchester, Suffolk, Gloucestershire ve Cumbria gibi bölgelerin emniyet müdürlükleri, bölgelerindeki suç olaylarının artışının yüzde 20 ile 50 arasında bulunduğunu belirtirken, Lincolnshire emniyet müdürlüğü, kendi bölgelerinde 2008'in son aylarında yüzde 97'lik bir artış olduğunu açıkladı.
Bu artışın İngiltere İçişleri Bakanlığının önümüzdeki hafta açıklanacak suç oranlarına da yansıması bekleniyor.
netgazete



Chelsea tasarrufu abarttı
04.01.2009 - 16:23

Rus dolar milyarderi Roman Abramovich'in takımı Chelsea'de kemerler iyice sıkıldı.

Observer gazetesi, global ekonomik krizden etkilenen Abramovich ve Chelsea'nin sıkı tasarruf politikaları izlediğini belirtirken futbolcuların da bundan nasibini aldığını vurguladı.

Gazete, Chelseali futbolculara maçlar için verilen bedava biletlerde bile kısıntıya gidildiğini yazdı. Daha önceki dönemde her maçta yakınları için 8 bilet hakkı olan oyuncular artık sadece 4 adet ücretsiz bilet alabilecek.

İngiliz mobilya devi kepenk kapattı

İngiltere'de zor durumdaki mobilya mağazaları zinciri MFI 111 mağazasını kapatınca 1,400 kişi işsiz kaldı.
20 Aralık 2008 23:58


Zor duruma düşmesiyle geçen ay MFI'ye kayyum atanan MCR'nin sözcüsü Richard Merrin, MFI'yı satın alacak kimseyi bulamadıkları için şirketin 111 mağazasının kapanmak zorunda kaldığını açıkladı.

Şirket çökmeden önce sipariş veren müşterilerin paralarının geri ödeneceğini söyleyen Merrin, işini kaybeden çalışanların alacaklarının ne olacağına ilişkin bilgi vermedi. Firma kapanmadan sipariş verenlerin sayısının 30 bin kadar olduğu sanılıyor.

Bir zamanlar İngiltere'nin en büyük mağazalar zinciri olan ve 1964 yılında kurulan MFI'nın satışları, son yıllarda Ikea, B&Q ve Homebase gibi firmalarla rekabet etmekte zorlandığı için gerilemiş, siparişlerdeki gecikme ve yanlışlıklar firmanın imajına darbe vurmuştu.

MFI, 26 Kasımda yaptığı açıklamada, piyasadaki genel kötüleşme sonucu ''ciddi nakit akışı'' sıkıntısı çektiğini bildirmiş ve kayyuma devredilmişti.

İngiltere'nin en büyük mağaza zincirlerinden biri olan Woolworths da geçen ay yönetim kurulunun aldığı kararla yönetimini kayyuma devretmişti.

Ekonews




İngiltere ekonomisinden kötü haber

İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mervyn King, İngiltere ekonomisinin görünümünün son haftalarda kötüleştiğini belirterek, önümüzdeki yıl enflasyonun yüzde 1'in altına inme riski olduğunu kaydetti.
16 Aralık 2008 16:41


King, Merkez Bankasının yüzde 2 olan enflasyon hedefine karşın İngiltere'de Kasım ayında enflasyonun yüzde 4,1 olarak açıklanmasının ardından hükümete bir mektup sundu.

Mektupta Mervyn King, vergi indirimleri, emtia fiyatlarındaki düşüş ve zayıf ekonominin enflasyonun ileride keskin şekilde düşmesine neden olacağını, bu durumda ileride enflasyonun neden bu kadar hedefin altına düştüğünü açıklamak durumunda kalacağını belirtti.

İngiltere ekonomisinin görünümünün son haftalarda kötüleştiğini belirten King, önümüzdeki yıl enflasyonun yüzde 1'in altına inme riski olduğunu ifade etti.King'in açıklamaları, İngiltere Merkez Bankası'nın daha agresif faiz indirimleri yapabileceği beklentilerini destekledi.
haber7

İngiltere'de Heathrow Havalimanı'nda kaos sürüyor! Sadece dün 15 bin bagaj kayboldu


30 Mart 2008 Pazar 12:00

LONDRA -AA- İngiltere'nin başkenti Londra'da Heathrow havaalanının, geçen perşembe Kraliçe Elizabeth'in katıldığı törenle açılan yeni terminalinde kaos sürüyor.
British Airways'in (BA) imajını "yerle bir ettiği" yorumları yapılan 5 numaralı terminalde özellikle bagaj işlemlerinin gereğince yapılamadığı ve 15 bin bavulun "kayıp" olduğu belirtiliyor.
Terminalin işletmesini üstlenen BA'in sözcüsü, kayıp bagajların bulunup sahiplerine ulaştırılmasının bir hafta alacağını belirtti.
Havaalanındaki hizmetin yetersizliği yüzünden iptal edilen uçak seferlerinin sayısı da her geçen gün artıyor. Dün 330 uçağın kalkması gereken Heathrow havaalanı 5. terminalinde 67 uçuşun iptal edildiği bildirildi.
4.3 milyar sterline mal olan yeni terminalde açılıştan bu yana büyük çoğunluğu da bagaj işlemlerindeki aksamalardan dolayı iptal edilen sefer sayısının 200'ü bulduğu bildirildi.
BA'in kayıp bagajların yolculara ulaştırılması için mümkün olan en kısa yolu kullanacağı, bir sonraki uçakla göndermenin mümkün olmaması halinde bagajların sahiplerine gemi, kurye gibi yollarla ulaştırılmasına çalışılacağı bildirildi.
Heathrow havaalanında 5 numaralı terminalin hizmete girdiği perşembe gününden bu yana seferlerin iptal edilmesinden etkilenen yolcu sayısının da 24 bin olduğu açıklandı.
Bu arada yolcularına karşı taahhütlerini yerine getirmeyen ve tazminat ödemelerinde Avrupa'da uygulanan uluslararası kuralları uygulamamak için yolcuları yanılttığı öne sürülen BA'in bundan dolayı yolcu başına 5 bin sterline varan cezalar ödemesinin de söz konusu olduğu belirtildi.

netgazete


İngiltere Kraliçesi, 60. evlilik yıldönümü partisini, kriz beklentisi sebebiyle iptal etti

30 Mart 2008 Pazar 16:30

LONDRA -AA- İngiltere Kraliçesi Elizabeth'in evliliğinin 60. yıldönümü nedeniyle yapmaya hazırlandığı büyük kutlamayı, ülkesindeki ekonomik kriz beklentisi nedeniyle iptal ettiği bildirildi.
Kraliçenin, "pırlanta yıldönümü" olarak kabul edilen 60. evlilik yıldönümü partisini, "ülke bir krizin eşiğindeyken böylesine büyük ve lüks bir kutlama yapmak uygunsuz olur" diyerek iptal ettiği kaydedildi.
Gelecek hafta sonu Londra'daki ünlü Ritz otelde yapılması planlanan partide konuklara kristal karaflarda şampanya ikram edileceği, masaların renkli kristallerle süsleneceği belirtiliyordu.
Ancak Kraliçenin halkının giderek yükselen faturalar ve konut fiyatları karşısında yaşadığı güçlükleri dikkate alarak böyle bir kutlama yapması halinde bunun "hassasiyetten uzak bir tutum olarak" değerlendirileceğini düşündüğü ve kararını iptal yönünde aldığı belirtildi.
Kraliçe ve Edinburgh Dükü eşi Prens Philip'in 60. evlilik yıldönümü partisine aile üyelerinin yanı sıra aileye çok yakın 60 davetli katılacaktı.

netgazete

İngiltere prensesi olmaya hazırlanan Sophie Winkleman'ın porno film görüntüleri, Ada'yı karıştırdı

28 Nisan 2009 İngiltere prensesi olmaya hazırlanan Sophie Winkleman'ın porno film görüntüleri ortaya çıktı. Kent Prensi ve Prensesi'nin oğlu Freddie Windsor ile evlenmeye hazırlanan Winkleman'ın (28) görüntülerinin "Love Live Long" adlı filmden alındığı kaydedildi.
netgazete

BİR ÖĞRENCİ GÖZALTINDA...

2 Mayıs 2009 15:00
Bir okulun bazı kadın öğretmen ve kız öğrencilerinin portre fotoğraflarının porno sitesinde yayınlanmasıyla ilgili bir erkek öğrenci gözaltına alındı.
İngiltere'ye bağlı Isle of Wight adasındaki Cowes High School adlı lisesinin bazı kadın öğretmen ve kız öğrencilerinin portre şeklindeki fotoğraflarının, bir porno sitesinde yer alması şok etkisi yarattı.

Derhal harekete geçen polis, fotoğrafların hangi bilgisayar üzerinden siteye geçildiğini anlamak için geniş kapsamlı bir araştırma başlattı.

Porno sitesinde portre şeklinde yer alan öğretmen ve kız öğrencilerinin fotoğraflarının bir cep telefonuyla çekildiği anlaşıldı.

Polis olayla ilgili 16 yaşındaki bir erkek öğrenciyi gözaltına aldı. Öğrencinin sorgusu devam ediyor. Neden böyle bir harekette bulunduğunu anlamak için ise sorgu, psikologlar eşliğinde yapılıyor.

milliyet

S&P, İngiltere'nin görünümünü negatife çevirdi

21 Mayıs 2009 görünümünü "durağan"dan "negatif"e çevirdi.
Kuruluş, İngiltere'nin, "AAA" olan uzun dönemli ve "A-1" olan kısa dönemli kredi notlarını da teyit etti.
S and P, görünümün negatife indirilmesine neden olarak, kamu borç yükünün, milli gelirin yüzde 100'üne yaklaşabileceği kaygısının etkili olduğunu bildirdi. netgazete

Kendisine içki satmayan marketi arabasıyla dağıttı

22 Mayıs 2009 İngiltere'nin Hampshire kentindeki bir süpermarkete giden 50 yaşındaki adam, içki satılmadığını öğrenince çılgına döndü. Öfkeli bir şekilde dükkandan çıkıp Rolls-Royce marka otomobiline atlayan adam, geri geri gittikten sonra hızlanarak içeriye arabasıyla daldı. İlk denemesinde başarısız olan çılgın adam, çalışanların korku dolu bakışları arasında ikinci denemesini yaptı ve markete girdi. Camları tuzla buz olan ve kasaları parçalanan mağaza, adeta savaş alanına döndü.
Olayda ciddi bir yaralanma meydana gelmezken, 6 kadın çalışan ufak kesikler ve yaralanmalar nedeniyle hastaneye kaldırıldı. Yaralananlar arasında hamile bir kadının bulunduğu da belirtildi. Polis gelene kadar aracında kalan adam, daha sonra içkili araç kullanma ve cinayete teşebbüs suçlamalarıyla tutuklandı.
Adamın içki almak istediği ancak zaten çok sarhoş olduğu için çalışanların kendisine içki satmayı reddettiği kaydedildi.

netgazete

Altı çocuk annesi 36 yaşındaki kadın, oğlunun 18 yaşındaki arkadaşıyla kaçtı

11 Haziran 2009 6 çocuk annesi 36 yaşıdaki Debbie Mallinson, çocuklarını terk edip 15 yaşındaki oğlunun en iyi arkadaşıyla kaçtı. Çocuklarını şok eden açıklamayı ise "Aşık oldum gitmek zorundayım" diyerek yaptı. Şu anda 10 ve 15 yaşlarındaki iki oğlu akrabalarıyla yaşıyor. 8, 6, 5 ve 3 yaşlarındaki diğer 4 küçük çocuk ise sosyal servisin bakımı altında. İngiliz The Sun gazetesinin haberine göre Mallison'I eski partnerlerinden biri 'çok sık aşık olur ve doğurur' diye tarif ediyor.

4 FARKLI ERKEKTEN 6 ÇOCUĞU VAR

Kadının 15 yaşındaki büyük oğlu daha önce de annesini, en yakın arkadışına telefonda ilanı aşk ederken yakalamıştı. 4 farklı erkekle birlikteliğiden 6 çocuğu olan Mallinson, şu anda bebek yüzlü sevgilisinin kız kardeşinin evinde yaşıyor. Eski partnerlerinden birinin 'anneliğe kesinlikle uygun değil' dediği Mallinson, evden ayrılmadan önce sosyal servis yetkililerini arayarak, sevgilisi ile gideceğini bildirmiş.

HEM ANNESİNİ HEM ARKADAŞINI KAYBETTİ

Mallinson'un 15 yaşındaki oğlu bu işten en fazla zarar görenlerin başında geliyor. Büyükannesi ve dedesiyle yaşayan genç, hem en iyi arkadaşını hem de annesini kaybetti. Şu anda ülkenin başka bir bölümünde yaşayan genç hayatının bir anda tamamen değişmesinin rahatsızlığını yaşıyor.

netgazete

İngiltere'nin çocuk anne-babalarla başı dertte!
Hükümet, 12 milyon dolarlık önlem projesi yaptı


09 Temmuz 2009 Lucy Lanelly sadece 19 yaşında ama şu ana kadar tam dört kez çocuk aldırdı. İngiltere Kuzey Yorkshire’da yaşayan kadın ilk iki hamileliğini sadece 12 yaşında yaşadı. 15 yaşında 3’üncü 19 yaşında 4’üncü kez hamile kalan kadın, dört hamileliğinde de yaşı küçük olduğu gerekçesiyle bebeğini aldırdı. Lucy kürtajları hakkında ise şöyle konuştu: “Kürtaj olmak zorunda kaldım çünkü çok gençtim. Ama garip bir şekilde takrar tekrar hamile kaldım. Kürtaj olmak da beni hem manevi hem maddi yıprattı. Hamile olmayı da önleyemiyorum. O yüzden cinsel ilişkiye girmeme kararı aldım. Yeterince olgunlaştığımı hissedinceye kadar bir daha erkek arkadaşım olmayacak.
Kızın başına gelenler ise çocuk anne babalarla başı dertte olan İngiltere'yi ayağa kaldırdı. Hükümet yeni uyguladığı bir programla çocuk hamileleri önleme kararı aldı. Yaklaşık 12 milyon dolarlık bir projeyle ergenlik dönemindeki kızları bilinçlendirme çabaları başladı.
Sağlık Bakanlığı, genç kızlara erken yaşta cinsel ilişkiye girmeme, girildiği zamanlarda önlem alma seminerleri veriyor. netgazete

The Guardian’ın yerine pazar günleri çıkan The Observer gazetesi de krize kurban gitti

04 Ağustos 2009İngiltere’nin saygın gazetelerinden The Guardian’ın yerine pazar günleri çıkan The Observer gazetesi de krizden etkilendi. Başka bir İngiliz gazetesi olan The Sunday Times, Observer’ın bağlı olduğu Guardian Medya Grubu’nun (GMG) Observer’ı kapatmayı düşündüklerini yazdı. Hürriyet gazetesinin haberine göre; GMG’nin de sahibi olan Scott Trust isimli vakıf son iki aydır gazetenin akıbetini belirlemek için toplantılar yapıyor.
Vakıf, gazete yerine perşembe günleri yayınlanacak bir dergi çıkarmayı tartışıyor. GMG yetkilileri de gazetenin yerine başka bir alternatif düşündüklerini ve bunun yüzde 50 ihtimalle aynı adlı bir dergi olacağını doğruladı. netgazete

Elektronik devi İngiliz Electro World, Polonya pazarından da çıkmaya hazırlanıyor

12 Ağustos 2009 Dünyanın en büyük elektronik devleri arasında yerini alan İngiliz Electro World, Macaristan'dan sonra Polonya pazarından da çıkmaya hazırlanıyor. netgazete

15 yaşındaki öğrencisiyle lezbiyen ilişki yaşayan öğretmen, 14 yıl hapis istemiyle yargılanacak

20 Ağustos 2009 İngiltere'nin önde gelen eğitim kurumlarından ve yıllık ücreti 21 bin dolar olan London City Koleji’nde müzik öğretmenliği yapan 26 yaşındaki Helen Goddard’ın 15 yaşındaki kız öğrencisiyle lezbiyen ilişki yaşadığı ortaya çıktı. “Bayan Caz” olarak adlandırılan öğretmenin kendisinden 11 yaş küçük olan öğrencisiyle olan ilişkisi bir gece öğrencinin öğretmenin evinde kaldığı sırada tesadüf eseri sosyal hizmet görevlilerinin küçük kızın evine gelmesiyle ortaya çıktı. Vatan gazetesinin haberine göre; öğretmenin evinde yapılan aramalarda cinsellikle ilgili malzemeler bulununca 26 yaşındaki öğretmen tutuklandı. Mahkemeye çıkartılan öğretmen öğrencisiyle lezbiyen ilişkiye girdiğini kabul etti.

netgazete

Facebook profiline bekar yazınca, sevgilisi öldürdü

04 Eylül 2009 İngiltere’de bir adam birlikte yaşadığı kız arkadaşını facebook’taki profiline “bekar” yazdığı gerekçesiyle öldürdü. Telegraph Gazetesi’nin haberine göre, Brian Lewis ve Hayley Jones çifti uzun yıllardır birlikteydi, dört çocukları vardı ama evli değildiler. netgazete

İngiltere'de içki reklamlarına yasak istemi

Britanya'da doktorlar, yerleşik içki kültürünün değiştirilmesi amacıyla tüm alkollü içecek ilanlarının yasaklanması çağrısı yaptı.

09 09 2009 03:14

Britanya Tabipler Birliği tarafından hazırlanan raporda, ülkedeki genç nüfus arasında alkol tüketiminin son yıllarda hızla arttığı belirtilerek, bu artışta ''ustaca hazırlanmış'' alkollü içecek reklamlarının da etkili olduğu kaydedildi.

Raporda, alkollü içeceklerle ilgili reklamların yasaklanmasının durumun normale dönmesine yardımcı olacağı ifade edildi.

Birliğin ''bilim ve etik bölümü'' başkanı Dr.Vivienne Nathanson, konuya ilişkin açıklamasında, ''Toplumumuz, alkollü içecek reklam ve pazarlamasına boğazına kadar gömülmüş durumda. Gençlerin ve genel olarak toplumun geleceğine dikkat etmeliyiz'' dedi.

Konuya ilişkin geçen yıl yayınlanan rapora göre, Britanya Avrupa'da en çok alkol tüketilen ülkeler arasında yer alıyor. Ülkede, 1991'de yüzbinde 6,9 kişi olan doğrudan alkol kaynaklı ölümler, 2005'te iki katına çıkarak 12,9'a yükseldi.

Britanya'daki doktorlardan üçte ikisinden fazlasının üyesi olduğu Tabipler Birliği raporu, tüm alkollü içecek ilanlarının radyo, televizyon, gazete ve topluma açık ilan yerlerinde yasaklanması çağrısının yanı sıra, bu alkollü içecek markalarının spor etkinliklerine sponsor olmalarına son verilmesi gerektiği de ifade edildi.

haber7

İngiltere'de 4 günde 2 Türk öldürüldü
07 Ekim 2009
İngiltere'nin başkenti Londra'da, 4 gün arayla 2 Türk genci öldürüldü. İngiliz televizyon kanalı SKY, 2 cinayetin birbiriyle ilgisi olduğuna dikkati çekerken, polis yetkililerinden henüz konuya ilişkin bir açıklama gelmedi.
Oktay Erbaşlı (23) isimli gencin cuma akşamı otomobiliyle trafik ışıklarında beklediği sırada kimliği belirlenemeyen motosikletli bir kişi tarafından öldürülmesinin ardından, pazartesi gecesi de Cem Düzgün (21) isimli genç silahla vuruldu. Düzgün, olayın ardından yakındaki hastaneden gelen sağlık görevlilerinin müdahalesine karşın kurtarılamadı.

Son 2 gündür İngiliz medyasında geniş yer bulan Erbaşlı'nın ölümü, ''Türk uyuşturucu mafyasının anlaşmazlığı'' olarak değerlendirilirken, karşıt sokak çetelerinden misilleme yapılacağı yönünde kaygı verici yorumlar da haberlerde yer aldı. Oktay Erbaşlı'nın öldürülmesinden 4 gün sonra, yine bir Türk gencinin öldürülmesi, Londra'daki Türk toplumu arasındaki kaygıyı da artırdı.

Erbaşlı, Türk bölgelerinden olan Tottenham'da, Cem Düzgün ise yine Türkler'in yoğun olarak yaşadığı bölgelerden biri olan Hackney'de silahla ateş edilerek öldürüldü.
haber7

3 yaşındaki kıza sigara içirdi, 18 ay hapis aldı
01:15 - İngiltere'de, 3 yaşındaki kıza sigara içiren bir adam 18 ay hapis cezasına çarptırıldı. Greame Conroy adlı adamın yakılmış bir sigarayı kız çocuğuna verdiği ve içine çekmesini istediği, 14 yaşındaki bir çocuğun da cep telefonu kamerasıyla olayı filme almasını istediği belirtildi. Conroy, 16 yaşındaki bir görgü tanığının olayı polise bildirmesi üzerine tutuklandı 16.10.2009 LONDRA netgazete

'İngiltere, Avrupa'nın hasta adamı'
14.11.2009

Avrupa ülkelerinin Eurostat tarafından açıklanan ekonomik verilerini değerlendiren The Independent gazetesi, İngiltere'yi 'Avrupa'nın hasta adamı' olarak gösterdi.
İngiltere'de ekonomik daralmanın hala devam ettiğini yazan gazete, 'Eurozone' şeklinde tabir edilen 16 Avrupa Birliğin üyesi içerisinde İngiltere'nin dibe vurduğunu yazdı.

Eurostat'ın verilerine göre AB ekonomisi üçüncü çeyrekte toplamda yüzde 0.4 oranında büyüdü. İngiltere ve bazı Doğu Avrupa ülkeleri ise bu büyümeyi olumsuz etkileyen ülkeler arasında yer alıyor.

Avrupa'nın büyük ekonomileri arasında sadece İspanya ve İngiltere'de daralma devam ederken, İspanya ekonomisinde yer yer iyileşmelerin görüldüğü belirtildi.
Sabah

Komandonun eşi İngiliz vekille basıldı
14.11.2009
İNGİLTERE siyasi çevreleri dün bir yasak aşkı konuştu. Evli bir milletvekilinin ülkenin kahramanlıklarını kitaplaştıran ünlü bir SAS komandosunun eşiyle kaçamak ilişki yaşadığı ortaya çıktı. Liberal Demokrat Parti'nin 48 yaşındaki milletvekili Paul Keetch ile veteran SAS komandosu Cameron Spence'in 10 yıllık eşi Irene Spence'in sokakta öpüşürken yakalandı.
Sabah

İngiliz piyadeler, savaşamayacak durumda
13 Ocak 2010, 10:12
Anadolu Haber

İngiliz piyadelerin 5 bininin (yüzde 20'si), ön cephede savaşmaya uygun olmadığı ortaya çıktı.

Savunma Bakanlığı verilerine göre, 5 bin kadar piyade askeri ve subayı, fizik ve ruh sağlıklarının uygun olmaması, formda bulunmamaları veya tıbbi olmayan nedenlerden ön cephede muharip asker olarak görev yapmaya uygun değil.

Bunların küçük bir kısmını da 18 yaşın altındakiler ve hamile askerler oluşturuyor.

Bakanlık ise, tıbbi olarak konuşlandırılamaz durumda olanların çoğunun silahlı kuvvetlere katkı yapabilecek kapasitede bulunduğunu belirtti.

19 taburda tam anlamıyla görevlendirilebilecek 500'den az asker bulunuyor.

Muhafazakar milletvekili Bernard Jenkin, bunun çok şaşırtıcı bir bilgi olduğunu söyledi.

Gölge Savunma Bakanı Dr. Liam Fox da, piyadenin "konvansiyonel orduda mızrağın ucu olduğunu" belirterek, bunun İşçi Partisi'nin on senedir silahlı kuvvetleri ihmal etmesinin sonucu olduğunu söyledi.

Tümgeneral Patrick Cordingley, butablodan "çok endişeli" olduğunu ve zor kararlar verilmesi gerektiğini vurguladı.

Afganistan ve Irak'ta yaralanan askerler konusunda "er ya da geç" bir karar verileceğini ifade eden Cordingley, "Ya bu askerlerin ordudan ayrılmasını isteyip yerine yeni kişiler alacağız ya da ordudaki asker sayısını artıracağız." diye konuştu.

Albay Richard Kemp ise asker sayısını artırmak için paraya ihtiyaç olduğunu vurguladı.

1,5 milyon dolarlık evde karısını vurup canına kıydı
02:45 - İngiltere'de bir iş adamı 1,5 milyon dolarlık malikanesinde önce karısını vurdu, ardından da kendi canına kıydı. Paul Laithwaite,adlı 64 yaşındaki adam ve 65 yaşındaki karısı evlerinde silahla vurulmuş şekilde ölü bulundu.

DÜNYA DEVİ İFLAS MI EDİYOR

15 Haziran 2010
ABD Başkanı Barack Obama'nın da bu hafta BP yöneticileriyle yapmayı planladığı görüşmede, kazadan etkilenenlere tazminat ödemeleri için şirketin özel hesap oluşturması yönünde baskı yapacağı belirtildi.
BP de körfeze daha fazla sızıntı olmaması için ek bir mekanizmanın uygulamaya konulacağını açıkladı.

OBAMA'DAN SÖZ

Obama, British Petrol'ün (BP) anlaşmalı olduğu petrol platformunun 20 Nisan'da infilak etmesinden sonra 1500 metre deniz dibinde petrol akmaya başlamasıyla meydana gelen büyük çaplı çevre kirliliği ve bu konudaki çalışmaları yerinde görmek amacıyla gittiği Alabama eyaletinde yaptığı açıklamada, "Hükümetimizin tüm kaynakları bu felaketle mücadele için harekete geçerildi. Bazıları sabırsızlanacak, hatta kızacak da. Ancak söz veriyorum, her şey normale dönecek" dedi.

Olaydan sorumlu görülen BP şirketi üst düzey yetkilileriyle Çarşamba günü görüşeceğini belirten Obama, Körfez'deki petrol sızıntısından kaynaklanan zararın karşılanması amaçlı hazırlık görüşmelerine başladıklarını, Çarşamba gününe kadar bununla ilgili sistemin belirlenmesinde gelişme elde edileceğini ümit ettiğini söyledi.

Petrol sızıntısının yol açtığı çevre felaketi nedeniyle insanların zararlarının tazmin edilmesi konusunda BP yönetimine baskı yapacağını ifade eden Obama, bu konuda bir şey söylemek için erken olduğunu, ancak olumlu sonuç alınacağına inandığını kaydetti.

Öte yandan, Meksika Körfezi'ndeki petrol sızıntısının nedenleri ve gelecekte denizlerde petrol kuyusu açılması faaliyetleriyle ilgili olarak ABD yönetimi için öneriler hazırlayacak komisyon üyeleri belli oldu.

Obama'nın konuya ilişkin yazılı açıklamasında, komisyonun, Körfez'deki çevre felaketinin nedeninin belirlenmesi, çevrenin korunması ve güvenlik önlemleri konularına daha fazla önem verilmesi, ayrıca gelecekte bu tür felaketlerin bir daha meydana gelmemesi için neler yapılması gerektiği konularında çalışacağı kaydedildi.

Akademisyen ve çevre uzmanlarının bulunduğu komisyon 5 kişiden oluşuyor. Sözkonusu komisyona daha sonra iki kişinin daha katılması bekleniyor.

"11 EYLÜL..."

Bu arada, Obama, çevre felaketini 11 Eylül saldırılarına benzetti.

Barack Obama, tıpkı 11 Eylül saldırılarının Amerikan dış siyasetini belirlediği gibi bu çevre felaketinin de ABD'yi çevre ve enerji siyaseti hakkında yeniden düşünmeye iteceğini söyledi.

Obama, kıyıları etkileyen çevre felaketinin artık yeni enerji kaynaklarına doğru geçiş yapmanın zamanının geldiğini gösterdiğini de ifade etti.

Cnnturk

KADIN ÖĞRETMENDEN DUŞ TACİZİ!
5 Kasım 2010
İngiltere'de kız öğrencilerini taciz ettiği ortaya çıkan kadın öğretmenin baş derde girdi.

İngiltere'de kız öğrencilerini taciz ettiği ortaya çıkan kadın öğretmenin baş derde girdi. Okulunda müzik öğretmenliği yapan 36 yaşındaki Debbie Lloyd-Jones'un evine davet ettiği ve duşa soktuğu kız öğrencilere 'sizi seviyorum' dediği öğrenildi.

 Öğreniclerini taciz ettiği iddiasıyla hakkında soruşturma açılacak Jones'un büyük ihtimalle meslekten ihraç edilebileceği kaydedildi.
habertaraf

Londra'da 12 polis memuru-43 protestocu yaralı

23:00 - İngiliz parlamentosunun üniversite harçlarını artırma kararını protesto eden binlerce kişi, başkent Londra'daki çok sayıda binaya, heykele ve mağazaya zarar verdi. Polisle protestocular arasında kimi zaman çatışmalar çıkarken, olaylarda 12 polis memuru ve 43 protestocu yaralandı, 34 kişi de gözaltına alındı. 10.12.2010 LONDRA netgazete

İngiltere'de hapishane ayaklanması
1 OCAK 2011
[img]http://wscdn.bbc.co.uk/worldservice/assets/images/2011/01/01/110101165021_prison_304x171_reuters_nocredit.jpg [/img]
Ayaklanma çıktığında hapishanede iki gardiyan ve dört yardımcı görev yapıyordu
İngiltere'nin Batı Sussex bölgesindeki bir hapishanede çıkan ayaklanma özel güvenlik birimlerinin müdahelesiyle bastırıldı.
Yarı açık Ford hapishanesinde geceyarısı civarında 40 kadar mahkum pencere camlarını kırarak, yangın çıkardı.
Arundel yakınlarındaki hapishaneye itfaiye ve 140 ekstra güvenlik görevlisi gönderildi.
200 mahkumun bulunduğu hapisanedeki yangın yerel saatle 15 civarında söndürüldü.
Gardiyanlar Derneği'nden yapılan açıklamada, ayaklanmanın bir gardiyanın mahkumlardan birine alkol muayenesi yapmak istemesi üzerine başladığı belirtildi.
Dernekten yapılan açıklamaya göre, ayaklanma başladığı sırada hapishanede iki gardiyan ve dört destek görevlisi görev yapmaktaydı.
Ayaklanmaya katılanların kimliklerini saklı tutmak için kar maskeleri taktığı belirtiliyor.
Ayaklanmada hasar gören birimler arasında postahane, jimnastik salonu ve 10 yeni bilardo masasının yerleştirildiği bilardo odası da var. BBC

BBC Dünya Servisi'nde dev kesinti

26 OCAK 2011

BBC Dünya Servisi, çalışanlarının dörtte birini işten çıkartıyor. 5 dil servisi tamamen kapatılırken, Türkçe Bölümü radyo yayınlarından vazgeçerek, televizyon ve internet ile yola devam edecek.

BBC Türkçe Bölümü Müdürü Hüseyin Sükan, bölümün NTV ekranlarında yayınlanan Dünya Gündemi programının ve bbcturkce.com adresindeki internet sitesinin de yayına devam edeceğini açıkladı.

Sükan, Türkçe radyo yayınlarının durdurulacağının açıklanmasına rağmen bazı radyo programlarının devam edebilmesi için çalışmalar yürüteceklerini de ekledi.
Kesinti kararının BBC Dünya Servisi'nin 2400 çalışanından yaklaşık 650'sinin, yani dörtte birinin işini kaybetmesi anlamına geleceği anlaşılıyor.
Bu karara göre beş dil servisi, Makedonca, Arnavutça, Sırpça, Karayipler için İngilizce ve Afrika için Portekizce servisleri kapatılacak. Türkçe dahil, yedi dil servisinin ise sadece radyo yayınları durdurulacak. Peter Horrocks Türkçe Servisi’nin NTV’de yayınlanan TV programının başka dil servisleri için bir model oluşturmasını umduklarını söyledi.
Horrocks İngiltere hükümetinin devlet bütçesinde yapacağı dev kesintiler nedeniyle BBC Dünya Servisi'nin Dışişleri Bakanlığı'ndan hibe adıyla aldığı fonlar yüzde yirmi oranında azalacağı için geniş kapsamlı kararlar almak zorunda olduklarını belirtti.

1932'den bugüne

Dünya Servisi, 1932 yılında yayına başlamıştı. Bir dönem dil servisi sayısı 70'e yaklaşan BBC Dünya Servisi zaman içinde yayın yaptığı dil sayısını 32'ye düşürdü. 2006 yılında da BBC Arapça televizyonun kurulmasına kaynak yaratmak için büyük bölümünü Balkan ve Doğu Avrupa dillerinin oluşturduğu 10 bölüm kapatılmıştı.
2008 yılında Romence servisinin yayınına son verilirken, bugün açıklanan kesinti planlarıyla beş bölüm daha kapatılmış oldu.
Dışişleri Bakanlığı, kurulduğundan bu yana BBC Dünya Servisi'nin bütçesini sağlıyor. Bu nedenle alınacak stratejik kararlarda söz sahibi. Ancak bakanlığın Dünya Servisi'nin yayın politikasına müdahale etme yetkisi yok.
Hükümetle BBC yönetimi arasında ekim ayında varılan anlaşmayla Dünya Servisi'nin bütçesi Dışişleri Bakanlığı'ndan alınarak televizyon ruhsatlarıyla oluşturulan ana BBC bütçesinin kapsamına aktarılmıştı. Bu uygulama üç yıl sonra başlayacak.
BBC, kesintilerin hükümetin kamu harcamalarını azaltma planlarının bir parçası olduğunu savunurken, sendikalar planı ''vahşi kesintiler'' olarak niteledi.
NUJ Genel Sekreteri Jeremy Dear, Parlamento Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Richard Ottoway ve Kültür, Medya ve Spor Komitesi Başkanı John Whittingdale'e birer mektup göndererek planların gözden geçirilmesi çağrısında bulundu.
Sendika, ''Bu derin kesintiler İngiltere'nin ulusal çıkarlarına zarar verecektir'' uyarısında bulundu.
Dear, ''Bu değerli ulusal hizmeti hedef alan vahşi kesintilerin sorumlusu, uyguladığı politikalarla İngiltere'de kaliteli kamu hizmetini yerle bir etmekte olan hükümettir'' dedi.
BBC yönetimi, 272 milyon sterlin bütçesinde 46 milyon sterlin tasarruf yapmak zorunda olduğunu savunuyor.
Dünya Servisi'nin 32 dilde yayın yaptığı internet, televizyon ve radyo platformlarında dünya genelindeki dinleyici, izleyici ve okuyucu sayısı toplam 240 milyonun üzerinde.
Basından tepkiler
Times gazetesi, planlar arasında BBC'nin Çin ve Rusya'da kısa dalga radyo yayınlarının sona erdirilmesinin de bulunduğunu kaydederken, kesintiler ve küçülme nedeniyle kurumun haftalık dinleyici sayısının yüzde 20 azalacağı tahminlerini aktardı.
Financial Times'ta kesintileri değerlendiren Westminster Üniversitesi'nden Prof. Steven Barnett, kesintilerin İngiltere'nin küresel etkinliğine darbe vuracağı uyarısında bulundu.
Barnett, ''Bu vahşi kesintiler, Dünya Servisi'nin yarattığı dev yumuşak gücün dikkate alınmadığını ortaya koyuyor. Önemli bölgelere yayın yapan dil servislerinin kapatılması sadece dinleyicilerin değer verdikleri bir hizmetten mahrum bırakılması anlamına gelmemekte, aynı zamanda İngiltere'nin kendi çıkarlarıyla da çelişmektedir'' görüşünü dile getirdi.
Guardian'da ise adı açıklanmayan bir BBC Dünya Servisi çalışanının ''Olup bitenleri şok olmuş bir halde izliyoruz. Dünya Servisi'nin en kara günü, bugünkü haliyle bildiğimiz Dünya Servisi bir kaç ay sonra yok olacak'' sözleri aktarıldı. BBC

İngiltere'de işsizlik yeniden artış sergiliyor
16 ŞUBAT 2011

İngiltere'deki işsizlerin sayısı, geçen yılın son çeyreğinde 44 bin artarak 2,5 milyona ulaştı.

Ulusal İstatistik Bürosu ONS'nin verilerine göre genç yaştaki işsizlerin sayısı ise rekor düzeyde artış sergileyerek 66 binden 965 bine çıktı; buna göre 16 ila 24 yaşlarındaki her beş gençten biri işsiz.

İngiltere'de işsizlik oranları yüzde 7,9 düzeyinde seyrederken genç işsizlerin oranı yüzde 20,5'i buluyor.

İşsizlik maaşı bağlanması için başvuruda bulunanlara geçen ay 2400 kişi daha eklendi, bu rakam 1 milyon 460 bine ulaştı.

1992'den bu yana bir başka yüksek düzey de tam zamanlı iş bulamadıkları için yarı zamanlı çalışanlarda gözlendi.

Bu durumdaki insanların sayısı ise 44 bin artarak 1 milyon 190 bine çıktı.
İngiltere hükümetine göre bu son veriler işsizliğin belli bir denge tutturmaya başladığına işaret ediyor.

İstihdamdan sorumlu bakan yardımcısı Chris Grayling, "Önümüzde uzun bir yol var, bu verilerin düşmeye başladığını görmek istiyorum ama son bir kaç ayda durumun yatıştığına dair kanıtlar ortada, bir önceki çeyrekte gördüğümüz artışlar da yok" diye konuştu.

Geçen yılın son çeyreğinde 40 bin istihdam olanağı oluşmuştu. Bu genellikle, ekonomide iyileşmeye ve özel sektörün istihdam yaratmaya başladığına işaret ediyor.

Muhalefetteki İşçi Partisi'nin istihdamdan sorumlu gölge bakanı Liam Byrne ise rakamlara bakıldığında, hükümetin istihdam yaratma konusunda özel sektöre güvenemeyeceğini savundu.

Yüksek enflasyon oranları

Ancak Ulusal İstatistik Bürosu ONS, bunların büyük bölümünün geçici işler olduğuna, sadece 8 binin yeni pozisyon olduğuna işaret etti.
Bir çok uzman, kamu sektöründeki işten çıkarmalar nedeniyle bu yıl işsizlik oranlarının artabileceği tahmininde bulunuyor.
Uzmanlar, işsizlik oranlarının düşebilmesi için, ekonominin yıllık yüzde 2 oranında büyümesi gerektiğinde birleşiyor.
İngiltere ekonomisinin 2010'un son çeyreğinde binde beş oranında küçüldüğü açıklanmıştı.
İktisatçılar, bu yılın ilk çeyreğinde büyüme rakamlarının artmasını bekleseler de, bu yıl gayrı safi milli hasılada artışın yüzde 2'ye ulaşmasını bekleyen pek yok.
İngiltere'de Ocak ayında yıllık enflasyon da yüzde 4'e çıktı. Aralık'ta bu oran 3,7 idi. BBC

İngiltere'nin Libya 'fiyaskosu'

7 MART 2011

İngiltere basınında, Libya'da muhaliflerin denetimindeki Bingazi kentinde ikisi İngiliz dış istihbarat servisi MI6 görevlisi, altısı da İngiltere'nin dünyaca ünlü SAS komandolarına mensup sekiz kişinin yakalanması ülke adına utanç verici olarak nitelendiriliyor.
Guardian, fiyaskoyla sonuçlanan gizli operasyonla ilgili habere, yaşananlarla dalga geçen bir başlık atmış.
İlgili Konular
İngiltere
Gazete, SAS komandolarının amblemindeki 'Cesaret eden kazanır' sloganına atfen 'Cesaret eden Libyalı çiftlik bekçileri tarafından derdest edilir' demiş.
Haberde, yedi kişilik bir ekibin Libyalı muhaliflerle iletişim kurmak için helikopterle bölgeye gönderildiği ve birkaç aydır çiftlikte çalışan Tom adlı İngiliz ajanıyla buluştuğu belirtiliyor.
Komandoları ve MI6 görevlilierini bir buğday tarlasında nöbet tutan bekçilerin yakaladığı ve çantalarında silah, cephane ve farklı ülkelere ait pasaportlar bulunduğu kaydediliyor.
'Büyük utanç'
İngiliz ajan ve SAS komandolarının, Kaddafi rejimine çalışan paralı askerler olduğundan şüphelenen muhalif liderler tarafından sorgulandıktan sonra serbest bırakıldığı ifade ediliyor.
Gazete, grubun bu şekilde gözaltına alınmasının İngiliz hükümeti açısından büyük bir utanç olduğunu söylüyor.
Haberde ayrıca yaşananların, muhaliflerin Libya'daki devrimin tamamen iç kaynaklı olduğu iddiasına zarar verebileceği söyleniyor.
Haberde sözlerine yer verilen Bingazi'deki muhalif liderlerden Essam Geyrani, 'Yeni düşmanlar edinmek istemiyoruz ama, çok sayıda silah, pasaport ve casuslara özgü malzemelerle gelip iletişim kurulmaz ki. " diye yakınıyor.
'Çöldeki beceriksizlik'
Guardian, başyazılarından birini de bu konuya ayırmış ve bu makaleye de, 'İngiltere ve Libya: Çöldeki beceriksizlik' başlığını atmış. Dikkat çeken satırlar şöyle;
''Libyalı isyancıların ahlaki gücü ve siyasi anlamda halkın gerçek sesini temsil ettikleri iddiası kısmen, Mısırlılar ve Tunuslular gibi buraya kadar tek başlarına gelmelerinden kaynaklanıyor. Bu onların ayaklanması ve kimsenin maşası da değiller. Yeni efendiler aramak için değil, zorba bir yönetime son vermek için mücadele ediyorlar. Kaddafi'nin güçleri isyancıların ilerlemesini durdurmayı başarsa da, içsavaş giderek uzasa da, sonunda Kaddafi rejiminin yok edilmesini sağlayan isyanın bu ulusal kimliği olacak.'' BBC

İngiltere'de kamu kesintilerine protesto
26 MART 2011

İngiltere'de koalisyon hükümetinin kamu sektöründe geniş çaplı kesintiye gitme planları protesto edildi.

Sendika yetkililerine göre Londra'da bugün yapılan gösteriye katılım 250 bin kişinin üzerinde.

Ana mitingden ayrı davranan bir grup, kentin alışveriş caddelerinden biri olan Oxford Street'te bazı mağazalara saldırdı.

Muhafazakar-Liberal Demokrat koalisyonunun yeni bütçe taslağı geçtiğimiz günlerde Avam Kamarası'na sunuldu.

İngiltere'de hükümet yeni bütçesini açıklarken, büyüme tahminlerini aşağıya çekti.

Muhalefete göre bunun başlıca nedeni hükümetin kesinti programının ekonominin büyüme kapasitesini boğmuş olması.

Protestoya destek veren ana muhalefet İşçi Partisi'nin Genel Başkanı Ed Miliband, Hyde Park'ta protestoculara seslendi.

İngiltere'de geçen yıl göreve gelen Muhafazakar-Liberal Demokrat koalisyon hükümeti, birçok alanda kesintilere gitmiş ve bazı vergileri artırmıştı.
Ekonomiyi iyileştirmek ve bütçe açığını gidermek için bu önlemleri aldığını savunan hükümete, özellikle sendikalar tepki gösteriyor.
İşten çıkarmaları da beraberinde getiren kesintileri, muhalefetteki İşçi Partisi de eleştiriyor. BBC

İngiliz Ordusunu Soydular!

İngiltere Savunma Bakanlığı'ndan 10 ay içinde 1 milyon dolarlık malzeme çalındığı ortaya çıktı.

27.03.2011

BBC’nin haberine göre çalınan malzemeler arasında "uçak gövdesi" bile var.
Bir İngiliz milletvekilinin soru önergesi sonucu yapılan araştırma çok büyük çapta bir hırsızlığı ortaya çıkardı.

Sözkonusu milletvekili Cameron hükümetinin işbaşına geldiği Mayıs 2010’dan bu yana çalınan ve değeri 160 doların üzerinde olan malzemelerin dökümünün açıklanması istedi.

Araştırma sonucu çalınan malzemelerin toplam miktarı 1 milyon doların üzerinde çıktı.

Çalınanlar arasında bir uçak gövdesi, eğitimlerde kullanılan bir seyyar köprü, bir gemi çıpası ve bir klarnet de var.

Listenin en pahalı malzemesi ise 80 bin dolarlık helikopter parçası.

Bu parçanın Kasım ayında çalındığı belirtiliyor.

Çalınanlar arasında nakit para, madalyalar ve tören kılıçları da bulunuyor. Listede 34 dizüstü bilgisayar ve 42 Blackberry telefon da var.

Araştırma henüz İngiltere dışında çalınan ya da kaybolan malzemeleri kapsamıyor. Bu durumda, hırsızlık bilançosunun kat be kat artabileceği dile getiriliyor. TRT

İngiliz ordusundan işsizler ordusuna
4 NİSAN 2011
İngiltere'de silahlı kuvvetler, bütçe kesintileri kapsamında küçülme planlarını açıklamaya hazırlanıyor.
Times kapatılacak 2.100 subay kadrosunun çoğunun binbaşı-albay rütbelerinden olacağını yazıyor. Silahlı kuvvetler 2015'e dek 17 bin personelinin istihdamına son verecek.
İngiltere Genelkurmay başkanı Orgeneral David Richards, gazetedeki makalesinde "bu üzücü bir gün" diyor ve Libya'dan Irak'a görev yapmış askerlerin şimdi iş aramaya başlayacağını kaydediyor. Ancak yapılacak değişikliklerin devlet güvenliğini riske atmayacağını savunuyor.
Guardian, Hava Kuvvetleri komutanı Orgeneral Stephen Dalton ile yaptığı özel mülakatı manşetine çekmiş. Gazete, "Libya'da görev altı ay sürebilir; bu da bütçe planları açısından kaygı verici" diyor.
"Hava kuvvetleri komutanı, hükümetin istediği türden operasyonlar yapılacaksa, önümüzdeki yıllarda bütçelerinde gerçek artışlara gereksinim olacağını belirtiyor. Hava kuvvetleri kapasitesinin sınırlarına dek zorlanıyor diyen Orgeneral, Savunma Bakanlığı bütçesindeki yüzde 8'lik kesintilerin de morali etkilediğini kabul ediyor.
Dalton, hava kuvvetlerine 'pahalı' diyenlerin ise, bu olanaktan yoksun olmanın bedelini düşünmesini salık veriyor. BBC


BBC, Karayipler'deki İngilizce yayınına son verdi

27 Mart 2011 İngiliz yayın kuruluşu BBC, Karayipler için yaptığı İngilizce yayınlarına 70 yılın ardından bugün son verdiğini açıkladı. Gazeteciler.com'a göre, BBC yönetimi, ocak ayı sonunda çalışanlarının dörtte birini, yani yaklaşık 2 bin 400 çalışanından 650'sini işten çıkaracağını açıklamış, bu kesintiden dil bölümleri de etkilenmişti.

Karayipler için İngilizce Servisi, 1939 yılında, İkinci Dünya Savaşı sırasında bu bölgedeki adalardan gelip Britanya ordusu için savaşan askerlerin ailelerine yazdıkları mektupların okunması için kurulmuştu. BBC yönetimi, 272 milyon sterlinlik bütçesinde 46 milyon sterlin tasarruf yapmak zorunda olduğunu savunuyor. Dünya Servisi'nin 32 dilde yayın yaptığı internet, televizyon ve radyo platformlarında, dünya genelindeki dinleyici, izleyici ve okuyucu sayısı toplam 240 milyonun üzerindeydi.

Kesintiler çerçevesinde beş dil servisi, Makedonca, Arnavutça, Sırpça ve Afrika için Portekizce bölümlerinin, geçen ay içerisinde yayınlarına son verirken, 1946 yılında başlatılan Rusça radyo yayınları da yarın son bulacak.

Çincenin en çok konuşulan lehçesi Mandarince ile Ukrayna, Azeri, Kırgız, Nepal, Endonezya, Svahili ve Vietnam dillerinde yapılan radyo yayınlarına da bu hafta sonu son veriliyor.

İNGİLİZCE YAYINLAR DA ETKİLENİYOR

BBC Dünya Servisi'nin İngilizce yayınları da kesintilerden etkilenirken, "Europe Today" programı bugün son kez yayınlanacak. "Politics UK", "The Interview", "The World Of Music" programlarının yayın hayatları da bu hafta sonu bitecek.
netgazete

İngilizler'i korkutan doğum rakamları!

İngiltere'deki bir NHS hastanesinde (Ulusal Sağlık Hizmeti) doğan bebeklerin yüzde 80'inin annesinin yabancı olduğu açıklandı. Bebeklerden 537'sini Hintli anneler doğururken, bunu 289 ile Polonyalılar, 270 ile Sri Lankalılar, 260 ile Somalililer, 200 ile Afganlar ve 208 ile Pakistanlılar takip ediyor. 02.05.2011 LONDRA netgazete

İngiltere'de enflasyon Türkiye'yi solladı
18 Mayıs 2011
Geçen ay Türkiye’dekiyle eşitlenen İngiltere’nin enflasyonu, nisanda Türkiye’yi de geride bıraktı ve son 2.5 yılın zirvesi olan yüzde 4.5’i gördü.

İngiltere’de nisan ayında tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) son 2.5 yılın en yüksek seviyesine yükselerek yüzde 4.5 oldu. İngiltere’de TÜFE’nin ulaştığı seviyenin Türkiye açısından da önemi var.

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı mart ayında, “Bizdeki enflasyon yüzde 4, İngiltere’deki de 4 bu ömrümde ilk defa gördüğüm bir şey” demişti. İngiltere’nin nisan ayı enflasyonu ise Türkiye’dekini geride bıraktı. TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre Türkiye’de TÜFE nisan ayında yüzde 4.26 seviyesinde gerçekleşti.

İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mervyn King, enflasyondaki hızlı artışa ani tepki vermenin ekonomiye zarar verebileceği uyarısını yaparken, yıl sonuna kadar yüzde 5 seviyesinin görülmesini beklediğini de ekledi.

İngiltere Merkez Bankası’nın enflasyon hedefi yüzde 2. İngiltere 2008 Eylül’ünde yüzde 5.2 ile rekor enflasyonu görmüştü. O ay Türkiye’deki enflasyon da yüzde 11.13 olmuştu. Türkiye’de Merkez Bankası enflasyonun yıl sonunda yüzde 6.9’a yükseleceğini tahmin ediyor. Yıl sonu enflasyon hedefi ise yüzde 5.5.

Çekirdek de yükseldi

İngiltere’de tüketici fiyatlarındaki sert yükselişte özellikle petrol fiyatlarındaki çıkış ve Paskalya Tatili’nde seyahatlerin artmasına bağlı ulaşım maliyetleri ve alkollü içki ve tütüne uygulanan vergiler etkili oldu.

Ancak gıda ve enerjiyi dışarıda bırakan çekirdek enflasyonda da hatırı sayılır bir yükseliş olması kaygıları artırıyor. İngiltere’nin çekirdek enflasyonu nisanda yüzde 3.7 seviyesinde gerçekleşti. Aylık bazda İngiltere’de tüketici fiyatlarındaki artış yüzde 1 seviyesinde gerçekleşti.

Enflasyon verisinin açıklanmasının ardından yatırımcıların para politikasında bazı sıkılaştırmalar olabileceği beklentisiyle sterlin yükseldi. Sterlin, dolar karşısında yüzde 0.5 değer kazanarak 1.63 seviyesine çıktı. Euro/sterlin paritesi ise yedi haftanın en düşük seviyesi olan 86.8 pence’e geriledi.

Artırım öne çekilebilir

İngiltere Merkez Bankası’nın yıl sonunda faiz artırımına gideceği bir süredir piyasalarda fiyatlanıyordu. Ancak son enflasyon verisi artırımın daha öne çekilebileceği beklentisini kuvvetlendirdi. İngiltere Merkez Bankası, kriz döneminden bu yana gösterge faiz oranını rekor düşük seviye olan yüzde 0.5’te tutuyor.

Öte yandan bazı ekonomistler, İngiltere’nin makroekonomik eğilimler açısından öncü bir ülke olduğuna dikkat çekiyor ve bu ülkedeki gelişmelerin zaman içinde diğer ülkelere de sirayet edebileceğini vurguluyor.

Deutsche Bank, veriden sonra yayımladığı notta, “Hem kriz öncesi, hem de sonrasında İngiltere’nin öncü ülke olduğu görüşündeyiz. Bu nedenle İngiltere’de başlayan gelişmeler çoğunlukla gelişmiş diğer ülkelerde yaşanacak gelişmelerin ön habercisi olabilir. Yakından takip edilmeli” dedi.
haber10

İngiltere'de 85 yılın en büyük grevi
30 HAZİRAN 2011

İngiltere'de yaklaşık 750 bin kamu çalışanı emeklilik haklarındaki kesintileri protesto etmek için grevde.
Ülkede 1926'dan bu yana yaşanan en geniş kapsamlı grev, üyeleri ülkedeki kamu çalışanlarının yaklaşık beşte birini temsil eden 4 sendikanın çağrısıyla düzenlendi.

Hükümetin uygulamaya geçirdiği emeklilik reformu ile birlikte, emeklilik primi ödemelerinde yüzde üçe yakın bir artışın yaşanması bekleniyor.
Sendikalar, çalışanların maaşlarından kesilen katkıdaki artışa rağmen, emeklilik maaşlarının düşeceğini söylüyor.
Hükümet ise, emeklilik reformunun "vergi mükellefleri ve kamu sektörü" için adil olduğunu savunuyor.

Polisler de grevde

İngiltere ve Galler'deki devlet okullarının yaklaşık yarısı grevden etkilenirken, havaalanlarındaki pasaport kontrollerinden mahkemelere kadar birçok sektörde memurlar iş bıraktı.

Londra Emniyeti'nden yapılan açıklamaya göre, telefon çağrı merkezinde çalışan polislerin yüzde doksanının işe gelmemesi sebebiyle, hizmetlerde aksamalar yaşanıyor.

Gümrük memurlarının da greve katılımı nedeniyle İngiltere'nin havaalanlarında uzun kuyruklar oluşabileceği belirtiiliyordu; ancak Londra'nın iki büyük havaalanından gelen bilgiler ciddi bir beklemenin yaşanmadığı yönünde.

Parlamentoya yürüyüş

Kamu ve Ticari Hizmetler Sendikası (PCS) ve üç öğretmen sendikasının düzenlediği grevin yanısıra Londra'da büyük bir gösteri yürüyüşü yapılıyor.
BBC

İngiliz bakandan 'yabancıya iş vermeyin' çağrısı
1 TEMMUZ 2011

İngiltere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Iain Duncan Smith İngiliz firmalarından, yabancı işçilerden çok İngilizler'i işe almalarını isteyecek.
Bakan Smith, İspanya'da bugün yapacağı bir konuşmada hükümetin İngiltere'deki işsizliği azaltma yönündeki çabalarına şirketlerden de işsiz İngilizler'e öncelik tanıyarak destek vermelerini isteyecek.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan aksi halde ülkedeki işsizlerin gelecek korkusunun ve bağımılılıklarının artacağı endişesine dikkat çekecek.
İstatistikler İngiltere'de geçen sene yaratılan 400.000 kişilik istihdamın yüzde doksanının İngiliz olmayan çalışanlar tarafından dolduruluduğunu ortaya koydu.

"Adil iş fırsatı"

İngiltere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı bugün Madrid'deki Toplumsal Çalışmalar Vakfı'nda yapacağı konuşmada hükümet olarak hedeflerinin İngiliz işsiz ve genç nüfusa adil koşullarda iş bulabilme fırsatı sağlayacak bir göçmenlik sistemi geliştirmek olduğunu söyleyecek.
Bu çabanın hükümetin girişimleriyle sınırlı kalamayacağını söyleyecek Bakan, işverenlerin de yurtdışından gelen çalışanlara dayalı istihdamdan vazgeçmeleri çağrısında bulunacak.
BBC siyaset muhabiri Iain Watson, çalışma bakanının mesajının İngiliz işverenleri, iktidar ortağı Liberal Demokrat Parti'yi ve önceki iktidar partisi olan İşçi Partisi'ni hedef aldığını söyledi.
İşçi Partisi döneminde uygulanan "gevşek" göçmenlik sistemi sebebiyle işverenlerin yabancı çalışanlara yöneldiği eleştirisinde buluncak bakan Smith, yabancı işçilerin yaptıkları işlerin bir kısmını İngiliz işsizlerin de yapabileceğini savunacak.
"En iyi adaylar tercih ediliyor"
BBC'ye konuşan İngiltere Ticaret Odası başkanı David Frost, işvrenlerin ülkedeki gençler arasında yaygın işsizlikten haberdar olduklarını ancak "en iyi" adayları çalıştırmayı tercih ettiklerini söyledi.
Frost, işverenlerin çalıştırmak istedikleri kişilerde aradıkları temel özelliklerin doğu Avrupa ülkelerinden gelen gençlerde bulunması sebebiyle, bu kişilerin tercih edildiğini ekledi.
BBC

İngiltere'de evsiz sayısında patlama
4 Temmuz 2011

Guardian İngiltere'de mali kriz sonrası iyice derinleşen ve hükümetin kemer sıkma politikalarının daha da ağırlaştırması beklenen evsizlik sorununu ele alıyor.
Gazetenin toplum, sağlık ve eğitimden sorumlu yazarı Patrick Butler ülkenin bu alanda bir krizle karşı karşıya olduğu kanısında.
Bu yılın ilk üç ayında belediyelere evsiz oldukları için başvuruda bulunanların sayısının, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 23 arttığını belirten Guardian yazarı, bazı belediyelere yapılan başvurularda yıllık artışın yüzde 80 ila 99 olduğunu kaydediyor.
Yazara göre, bu manzara hükümetin 1 Nisan'da başlattığı kamu harcamalarında kesinti politikasının etkilerini yansıtmıyor bile.
Evsizlikteki keskin artışın büyük ölçüde, 2008 mali krizinin yansıması olduğu, son kesintilerin etkisinin ise 2012 başında gözler önüne serileceği kanısında.
BBC

168 Yıllık Gazeteyi 'Telekulak' Yıktı
07 Temmuz 2011
Kanun dışı telefon dinleme ile gündeme glene İngiltere'nin en çok satan pazar gazetesi News of the World, pazar günü son sayısını çıkaracak.
İngiltere'de, kaybolduktan 9 yıl sonra cesedi bulunan 13 yaşındaki Milly Dowler'ın yakınları başta olmak üzere, bazı kişilerin telefonlarını dinlediği ortaya çıkan Rupert Murdoch'ın gazetesi News of the World kapanıyor.


Suçlamalar, 9 yıl önce kaybolan ve daha sonra cesedi bulunan 13 yaşındaki Milly Dowler'ın, 7 Temmuz 2005 Londra terör saldırıları kurbanlarının ve Irak ile Afganistan'da ölen İngiliz askerlerinin yakınlarının telefonlarını dinlemesi...

Bu iddialar nedeniyle İngiltere'de tartışmalara ve tepkilere neden olan News of the World gazetesi kapanıyor.

Medya patronu Rupert Murdoch'ın oğlu, gazetenin yönetim kurulu başkanı James Murdoch yaptığı açıklamada, son sayının Pazar günü yayımlanacağını açıkladı.

İngiltere Başbakanlığı, gazetenin kapanma kararında etkisi olmadığını açıklarken, Başbakan David Cameron'ın sözcüsü konuya ilişkin bağımsız bir soruşturmanın yine de yürütüleceğini söyledi.

İngiltere'nin en çok satan tabloid gazetesi News of the World, ülkede 168 yıldır basılıyor. Gazete son yıllarda kraliyet ailesinin yakınları başta olmak üzere çok sayıda kişinin telefonlarını dinlediği gerekçesiyle eleştiriliyordu.

Rupert Murdoch'ın sahibi olduğu News Corporation şirketi İngiltere'de, The Sun, The News of the World, The Times gazeteleri ile Sky kanalının yüzde 39'unun sahibi.

Bu arada telefon dinleme skandalı nedeniyle, Murdoch'ın İngiltere'deki dijital uydu kanalı BSkyB'nin tamamını satın almasıyla ilgili ihalenin Eylül ayına kadar ertelendiği bildiriliyor. aktifhaber

İngiltere'de telefon dinleme skandalı büyüyor
8 TEMMUZ 2011

İngiltere'de telefon dinleme skandalı ardından kapatılacağı açıklanan News of The World gazetesinin eski yayın yönetmeni ve Başbakan David Cameron'ın eski iletişim danışmanı Andy Coulson gözaltına alındı.
Daily Star adlı bir başka gazeteye de telefon dinleme iddialarıyla ilgili olarak baskın düzenlendi.

Bu arada Başbakan skandalla ilgili olarak polis soruşturması başlatılacağını açıkladı. Cameron ayrıca, basınla ilgili yapılacak yeni düzenlemeler konusunda tavsiyelerde bulunacak bağımsız bir komisyon oluşturulacağını bildirdi.
Rupert Murdoch'a ait 168 yıllık gazetenin, yıllar boyunca kraliyet ailesi üyeleri, siyasetçiler ve sporcular dahil en az dört bin kişinin telefonlarını dinlediği tahmin ediliyor.
2003-2007 yılları arasında gazetenin genel yayın yönetmeni olan Coulson, skandalın patlak vermesi ardından Ocak ayında istifa etmişti.
Londra'daki evinde gözaltına alındığı belirtilen Coulson, yöneticiliği sırasında, muhabirlerin telefon dinlediğinden haberi olmadığını savundu.

David Cameron, bugün düzenlediği basın toplantısında uyarılmasına rağmen Coulson'ı neden danışman yaptığı konusunda ısrarlı sorulara hedef oldu ve tüm sorumluluğu üstlendiğini söyledi.

Alternatif formatta oynat
Anamuhalefetteki İşçi Partisi'nin lideri Ed Milliaband, bu "şok edici muhakeme hatası" nedeniyle Başbakan'ın halktan özür dilemesi gerektiğini belirtti.

Gazetenin 'karanlık' mazisi

Bu pazar son kez yayımlanacağı açıklanan haftalık News of the World gazetesiyle ilgili telekulak skandalı ilk kez beş yıl önce gündeme gelmişti.
Ancak 3 milyona yakın tirajıyla İngiltere'nin en çok satan gazesi olan News of the World'ün Afganistan'da ölen askerler ve Londra'da 2005'te tren ve otobüslere düzenlenen saldırılarda hayatını kaybedenlerin yakınlarının da telefonlarını dinlediği öne sürülüyor.
Gazetenin öldürülen bir kız çocuğunun, kaçırıldığı sırada cep telefonuna gelen sesli mesajlara da sızması öfkeyi artırdı.
News of the World, 2002'de öldürülen Milly Dowler adlı bir genç kız henüz kayıpken cep telefonundaki mesajlara ulaşıp gizlice dinlemekle suçlanıyor.

Öldürüldüğünde 13 yaşında olan kızın mesaj kutusu dolunca bazı mesajları silerek yeni mesaj gelmesini sağlayan News of the World, Milly Dowler'ın ailesine, kızlarının halen sağ olduğu yönünde boş umutlar vermekle itham ediliyor.
2007'de gazetenin kraliyet muhabiri ve yardım aldığı bir özel dedektif, kraliyet üyelerinin yardımcılarının sesli mesajlarını dinlemeye çalıştıkları gerekçesiyle hapse atılmıştı.
Murdoch'un genişleme planları tehlikede?
Skandal Ruport Murdoch'un sahibi olduğu dev medya grubu News Corporation'ın İngiltere'de genişleme planlarını tehlikeye soktu.
Murdoch, ülkenin en büyük dijital yayın platformu BSkyB'nin hisselerinin tamamını satın almak istiyor. Şu anda News Corporation BSkyB'nin yüzde 39'una sahip.
Daha önce satışa yeşil ışık yakan İngiliz hükümetinin nihai kararını sonbahara bırakabileceği konuşuluyor.
Televizyon yayınlarıyla ilgili düzenleme kurulu Ofcom'un da bu konuda kaygıları olduğu belirtiliyor.
İngiltere'de düzenlenen protestolarda halk Başbakan Cameron'ı "kararını çok geç olmadan değiştirmeye" çağırmıştı.
BSkyB'nin News Corporation'a satılması durumunda, grup İngiltere'de BBC dahil diğer tüm medya kuruluşlarını gelir açısından gölgede bırakan bir dev haline dönüşecek.
Basın Şikayetleri Komisyonu kaldırılıyor
Başbakan Cameron açıklamasında yayın kuruluşlarıyla ilgili şikayetleri değerlendiren Basın Şikayetleri Komisyonu'nun kaldırılacağını belirterek "Tamamen yeni bir sisteme ihtiyacımız var" dedi. Cameron, "Basının özgür olması, yasaların üzerinde olması demek değildir" diye konuştu.
BBC

BBC çalışanları grevde
15 TEMMUZ 2011

Ulusal Gazeteciler Sendikası'nın aldığı karar doğrultusunda BBC çalışanları bugün 15 Temmuz'da 24 saat grev yapıyor.
Sendika üyeleri, BBC Dünya Servisi'nde ve BBC'nin dış yayınları takip eden BBC Monitioring hizmetinde çalışan bir grup BBC personelinin işten çıkarılma biçimini protesto amacıyla grev kararı aldı.

Greve BBC Türkçe ekibinden de iştirak olduğu için Türkçe internet sayfasında güncellemenin yavaşlaması ya da durması bekleniyor.
Ulusal Gazeteciler Sendikası, BBC'nin açıkladığı kesintiler çerçevesinde, gönüllü olarak kıdem tazminatını alıp işini bırakmak isteyenler dururken, işten ayrılmaya zorlananlar olduğunu söylüyor.
Sendikaya göre, seçenekler sunmadan çalışanları işten ayrılmaya zorlayan BBC, bu planı ileride daha çok sayıda çalışana genişletmeye hazırlanıyor.
Gazeteciler sendikası, kesintilere hedef olan departmanlarda çalışanların başka departmanlara aktarılması konusunda da BBC'nin sendikanın taleplerini dinlemediğini söylüyor.
Sendika, işten çıkarılmaları sözkonusu olan personelin son çalışma günlerinin daha ileri bir tarihe ertelenerek pazarlıkları sürdürme çağrısına, BBC yönetiminin olumsuz yanıt verdiğini açıkladı. BBC

İngiltere'de Öldüren Serum Şoku!
17 Temmuz 2011
İngiltere'de serum bağlanan kişilerin teker teker ölmeye başlaması ile ortaya bir sağlık skandalı çıktı.
İngiltere, Manchester kentinde öldüren serum skandalının şokunu yaşıyor.

Stepping Hill hastanesinde kendilerine serum bağlanan üç kişi hayatını kaybetti, 11 hasta ise kurtarılmaya çalışılıyor.

Önce serum bağlanan hastaların kan şekerinde ani düşüşler görülmesiyle fark edilen olay sonradan açıklığa kavuştu, 36 seruma insülin karışmıştı.

İngilizler, güvenliğin nası ihlal edilebilmiş olduğunu sorguluyor:

“Hastanedeki ilaçların yanına dışarıdan birilerinin yaklaşabilmiş olması bile inanılmaz. Ben ilaçların özel yerlerde kilit altında tutulduğunu sanırdım.”

“Bu olayı haberlerde duyduğumda hayatımın şokunu yaşadım.”

İnsülinin serumların içine kasten zerkedildiğini düşünen polis, hastanede daha önce gerçekleşen ölümlerin de bu serumlarla bağlantılı olabileceğinden şüpheleniyor.

Öldüren serumların en genç kurbanı 44 yaşındaki Tracey Arden oldu. Çoklu Skleros (MS) hastası olan Tracey’nin ailesi onu ziyaretten eve dönerken ölüm haberini aldıklarını bleirtiyor:

“İngiliz Ulusal Sağlık Servisi’ni bağımsız olarak birkaç kişinin kendi planlayarak yaptığı bu olay sebebiyle bir kurum olarak suçlamıyorum. Aile olarak bunu düşünmüyoruz.”

İnsülinli serumun diğer kurbanları da 71 ve 84 yaşında iki erkek hasta oldu. aktifhaber



Telekulak skandalının kilit tanığı ölü bulundu
19 TEMMUZ 2011
[img]http://wscdn.bbc.co.uk/worldservice/assets/images/2011/07/18/110718200410_sean_hoare_304x171_bbc_nocredit.jpg [/img]
İngiltere'de giderek büyüyen telekulak skandalının kilit tanıklarından, kapatılan News of the World gazetesinin eski muhabiri Sean Hoare ölü bulundu.

Polis, Sean Hoare'nin ölüm nedeninin henüz belirlenemediğini, ancak olayın şüpheli bir ölüm olarak görülmediğini söylüyor.
Hoare, önce New York Times'a ardından da BBC'ye yasadışı telefon dinleme uygulamalarının gazetede çok yaygın olduğunu ve eski genel yayın yönetmeni Andy Coulson'ın çalışanları şöhretli isimlerin telefonlarını dinlemeye teşvik ettiğini söylem
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Prş Tem 21, 2011 12:40 am    Mesaj konusu: İşsiz İngiliz yol kenarında CV'siyle iş arıyor Alıntıyla Cevap Gönder

Tunuslu kibriti çaktı, Tottenham tutuştu
Nihal Bengisu Karaca
12 Ağustos 2011



LONDRA AYAKLANMASINA YAKINDAN BAKMAK

Londra'nın kuzeyindeki Tottenham semtinde başlayan ayaklanmayı, İngiliz polisinin bir genci (Mark Duggan) öldürmesinin tetiklediği söyleniyor. Polisin söylediğine göre Mark Duggan polisle girdiği bir çatışma sonucu ölmüş. Fakat Bağımsız Polis Şikayetleri Komisyonu'nun yürüttüğü soruşturmanın sonucunda ateşlenen iki merminin de polisin silahından çıktığı söylenirken, tanıklara göre, Duggan vurulduğunda silahı hala çorabında duruyordu. Silah üzerindeki incelemelerin sonuçları henüz belli değil. İlk etapta söylenenin aksine, burda ibreler polis şiddetini gösteriyor.

Burdan sonrasını adım adım takip edelim. İlk tepkiler cumartesi günü geliyor. Duggan'ın ailesi, yakınları ve arkadaşlarından oluşan yaklaşık 300 kişilik kalabalık bir grup Tottenham Polis Karakolu'nun önüne geliyor. Protesto gösterisi esnasında atılan sloganlar, ve ailenin olaydan beri dile getirdiği talepler son derece net; Duggan'ın ölümünün adil ve tarafsız bir biçimde soruşturulması ve ailenin bu süreçten haberdar edilmesi. Buna ailenin çocuklarının ölümünü gazeteden duymalarını, bu tür olaylarda standart uygulama olduğu gibi polis tarafından haberdar edilip olaya dair bilgilendirilmedikleri gerçeğini de ekleyelim.

Gösteri esnasında polise yaklaşıp bazı sorular soran 16 yaşındaki genç bir kızın da bir düzineden fazla polis tarafından coplarla dövülmesi barışçıl başlayan gösterileri ateşleyip kolay yoldan şiddet sarmalına teslim eden ikinci hareket oluyor. Bunlar görünür ve anlık tetikleyiciler. Bir de işin arka planında adaletsiz sistemin yıllardan beri biriktirdiği haksızlıklar var. Tottenham bu anlamda çok sembolik bir bölge, genellikle azınlıklar, göçmenler ve siyah vatandaşların yaşadığı bir yer.

Tottenham'da vücut bulan bu kesimlerin medyada ve ortalama vatandaşın aklında uyuşturucu ve çete sarmalıyla bütünleşmiş bir temsili var. Bu temsile, ortalama siyahın zaten çalışmayı sevmediği önyargısını da ekleyince ortaya nahoş bir tablo çıkıyor. Bu önyargıları doğrular nitelikte örneklerin olabileceği bir gerçek, ancak bu örneklerin akıllarda bir temsil ve devamında ayrımcılık yarattığı da bir gerçek.

Burda gözlerden kaçırılmaması gereken nokta Tottenham kesimlerinin maruz kaldığı ekonomik sorunların kemikleşmiş olması. Bu kesimler İngiltere ekonomisinin derinlerine nüfuz etmiş yapısal bir işsizlikten muzdaripler. Bu yoksulluk, orta sınıfların faydalanabildiği hak ve ayrıcalıklardan mahrum olmayı ifade ediyor. Göçmen ve azınlık kesimlerin maruz kaldığı kurumsal ayrımcılığı da göz önünde bulundurmak lazım. Polis , bu ayrımcılığın ve ayrımcılıktan neşet eden ırkçı uygulamaların vücut bulduğu sembolik bir kurum haline gelmiş vaziyette. Duggan'ın ölümüne benzer olaylar İngiltere tarihinde bir ilk değil. Irkçılık ve gözaltında ölümler İngiltere'de önceden beri protesto edilen sorunlar.

Tüm bu arka plan göz önünde bulundurulunca birikmiş öfkenin temellerini anlamak mümkün. Buna bir de kapitalizmin son krizini ekleyin. Tottenham olaylarının esas olarak bütçe kesintilerinden kaynaklandığı da söylenenler arasında. Hükümetin finansal kriz karşısında kamu harcamalarında kesintiye gitmesinin faturası uzun bir süredir yoksul kesimlere, öğrencilere ve çalışanlara çıkıyor.

İlk etaptaki barışçıl gösteriler işte bu yüzden kısa sürede şiddet yüklü bir yangına dönüştü. Şehrin başka noktalarına da yayılan gösteriler bir ayaklanma şeklinde seyrediyor. Bu kesimlerin nicedir süren yoksulluğunu düşünecek olursak ayaklanmaların neden mala mülke yöneldiğini kestirmek güç değil. Bu şekilde birçok bina ve araba ateşe verilirken sayısız mağaza da yağmalanıyor. Bu noktada Türk ve Kürt göçmenlerin polisten ümidi kesip yaşadıkları mahallelerin güvenlik ihtiyacını bizzat karşılamaları medyada yer almış olgulardan biri.

Londra'daki gösterilerde göze çarpan ilk şey, yüksek dozda yağma ve vandalizm olabilir. Bunlara neden olan öfkenin temelinde ise çok daha derin ekonomik, sosyal ve kültürel yaralar var. Öfkeyi anlamak mümkün, şiddeti onaylamak asla. Biz anlama çabamızı sürdürelim.

Londra ayaklanmasını başlatan, Duggan'ın ailesi ve çevresinin haklı taleplerini unutmayalım. Amacımız polisle çatışmaya girme potansiyeli taşıyan Duggan'ı aklamak değil. Eğer polisin Duggan’ın ailesinin oğullarının ölümünden bihaber kalmasına neden olan sorumsuzluğu kurumsallaşmış bir ayrımcılığın dışavurumu ise, bunun hesabı verilmeli. Ayrıca, Londra ayaklanmasının, kronolojik olarak, sene başındaki öğrenci hareketlerinin devamı olabileceği ihtimalini de unutmamak lazım. Burada protesto edilen şey spesifik olarak bütçe kesintileri, genel olarak ise krizin faturasının kime çıktığı. Bu ayaklanmanın kazanındaki ateşte, birikmiş öfke kadar bu haklı talepler de var. Bu haklı talepler ve ardındaki adaletsizlikler bir gerçek, ayaklanmaya hakim olan genel vandalizm başka bir gerçek. (..)

habertürk

Londra'nın doğusu yine karıştı
8 AĞUSTOS 2011



İngiltere'de Londra'nın doğusunda göstericiler ile güvenlik güçleri arasında çatışma çıktı.

İngiltere yayın kuruluşu BBC'nin haberine göre, polisin yolda bir adamı durdurarak üstünü aramak istemesi üzerine göstericiler ile güvenlik güçleri arasında çatışma çıktı. Bu durum Londra'da şiddetin 3. gecede de devam edeceği yolunda endişelerin doğmasına yol açtı.



Londra'ya gerginlik hakim

Bazı göstericilerin mağazaların camlarını kırdığı, çöpleri, süpermarket arabalarını polislerin üzerilerine fırlattıkları ifade edilen haberde, güvenlik güçlerinin Hackney Merkez İstasyonu bölgesini kordon altına almaya çalıştığı kaydedildi.
İngiltere'nin başkenti Londra'da 29 yaşındaki bir siyahın polis tarafından öldürülmesinden sonra başlayan yağmalama ve kundaklama olayları ardından kentte gerginlik hakim.
Cumartesi gecesi başlayan olaylar dün gece de devam etti.

Kentin farklı noktalarında çok sayıda araçla bazı binaların ateşe verildiği dükkanların yağmalandığı olaylar sırasında toplam 35 polis memuru yaralandı.

100'den fazla kişi gözaltına alındı.

Londra polisi olaylar nedeniyle alarmda. İçişleri Bakanı Theresa May, tatilini yarıda keserek Londra'ya döndü.

Cumartesi gecesi yaklaşık 300 kişilik bir grup, Perşembe günü dört çocuk babası Mark Duggen'ın öldürülmesini protesto için Tottenham semtinde karakol önünde eylem yaptı.

Daha önceden suça karıştığı öne sürülen Duggen, polis operasyonu sırasında öldürüldü. Ancak nasıl öldürüldüğü konusunda soru işaretleri var. yetkililer, bu kişinin polise ateş açtığını ve bir memurun yaralandığını söylüyor. Ancak ailesi bunu reddediyor.

Görgü tanıklarına göre, karakol önündeki gösteri 16 yaşındaki bir kızçoğunun darp edilmesinden sonra kontrolden çıktı. Protestocular, polise molotof kokteyl attılar. Bir anda alevler içinde kalan bölge hala kordon altında.

Bölgede bu gece Duggan'ı anma etkinliği düzenleneceği belirtiliyor.
İşsizlik ve yoksulluk

Tottenham Londra'nın en yoksul bölgelerinden biri. Suç oranları ve işsizlik çok yüksek.

Burada açılan her iş için ortalama 54 kişinin başvuruda bulunduğu belirtiliyor. Burası aynı zamanda, hükümetin bütçe açığını kapamak için yürürlüğe koyduğu kemer sıkma programından en fazla etkilenen bölgelerden biri.

Bazı uzmanlar olayları ekonomik belirsizlikten kaynaklanan gerginliğin bir yansıması olarak değerlendiriyor.

Türkiye'den göçmenlerin de yoğun olarak yaşadığı bölgedeki gençler polisin kendilerine önyargılı davrandığını ve sürekli tacize uğradıklarını öne sürüyor.

Londra gelecek yıl olimpiyatlara ev sahipliği yapacak.

Olayların kentin imajına darbe vuracağı belirtiliyor.
BBC/Haber10

İngiltere gazetelerinde ayaklanmalar
9 AĞUSTOS 2011



''Orman kanunu.'

İngiltere gazeteleri son üç gündür yaşanan yağma ve kundaklama olaylarını bu başlıkla duyuruyor okurlarına.
Independent, ''Londra alevler altındayken'' polisin ve siyasetçilerin acz içinde olduklarını, isyanların da yayıldığını kaydediyor, Times ise ''polis sokaklara teslim oldu'' diyor.
Gazete, ''Londra yanıyor'' başlıklı başyazında da, cumartesi günü polise karşı bir siyasi protesto olarak başlayan olayların fırsatçıların kundaklama ve maddi kazancına dönüştüğünü belirterek, ''Haber kanallarını izleyenler, Londra'nın, çetelerin sıkıcı bir yaz akşamı geçirmek yerine daha eğlenceli olacağını düşündükleri eylemleriyle bir bilgisayar oyununa dönüştüğünü farkedeceklerdir'' diyor.
Times, polisin üç gündür sokakları hırsızlara teslim ettiği görüntüsü verdiğini kaydederek, ''polisin kent sokaklarını geri alma zamanının geldiğini'' yazıyor.
Daily Telegraph, ''çetelerin sonraki hedefinin ne olacağını kimsenin bilmediği bir gerilla savaşı''na benzetiyor ayaklanma ve yağma olaylarını.
Independent yazarı Paul Wallely, 1980'lerde yine Londra'da Brixton semtiyle, Livepool ve Birmingham kentlerinde yaşanan siyahların isyan hareketleriyle son olaylar arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları irdeliyor.
Brixton'da 1981'de polisin bıçakla yaralanmış bir genci durdurması, çevredekiler tarafından gencin polis şiddetinin mağduru olduğu biçiminde algılanmıştı.
Liverpool'da ise, polisin masum bir genci tutuklamasına karşı çıkan bir başka genci gözaltına alması olayların fitilini ateşlemişti.
1985'te Tottenham'da da polisin baskın düzenlediği bir evde bulunan kadının kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmesi yöre halkını sokağa dökmüş, şiddet olayları yaşanmıştı.
Wallely, siyah bir gencin polis tarafından öldürülmesiyle başlayan son olaylarla geçmişte yaşanan ayaklanmaların özünde polisin siyahlara yönelik tavrına ilişkin algılamaların bulunduğunu kaydederken, ''polisin aşırı güç kullanarak olayları kışkırttığı ve olaylara hazırlıksız yakalandığı'' eleştirilerine hedef olduğunu anımsatıyor.
''Ayaklanmaların çoğunlukla kentlerin yoksul kesimlerinde, sosyal yabancılaşmanın, işsizliğin özellikle gençler arasında yaygın olduğu yerlerde yaşandığını'' kaydeden Independent yazarı, bugün yaşananlarla geçmişteki ayaklanmalar arasındaki farkı ise şöyle özetliyor:
''Bugünkü olaylar, fırsatçıların günümüzün manasız tüketim çılgınlığına uyan bir ölçüde yağmalamalarıyla tanımlanıyor. Yağmacıların girdikleri dükkanlarda kendi beden ölçülerine uyan ürünleri aldıkları, istedikleri markaları bulabilmek için raflar arasında gezindikleri de göze çarpıyor. Bu, yağmayla alışverişin buluştuğu nokta. Bir görgü tanığının tarif ettiği gibi, yoksul mahallelerin derinliklerinden gelen bir çığlıktan çok, yeni bir çift spor ayakkabıya sahip olma fırsatı.''
BBC

İşsiz İngiliz yol kenarında CV'siyle iş arıyor

21:00 - İngiltere'de yaklaşık 100 yere iş bavurusunda bulunan Ian Millington adlı bir kişi, artık yol kenarında iş başvurusunda bulunuyor! Sunderland'da oldukça işlek otoban kenarına çıkan Ian, hazırladığı CV'siyle netgazeteyoldan geçenlerin dikkatini çekmeye çalışıyor. 20.07.2011 SUNDERLAND netgazete

Hastane cinayetleri: İki hasta daha öldü
21 TEMMUZ 2011

İngiltere'nin Manchester kentinde tuz çözeltisi şişelerine insülin katıldığının anlaşıldığı hastanede bu sebepten ölen hastaların sayısı beşe yükseldi.
Polis kaynakları, 83 yaşındaki bir erkekle 84 yaşındaki bir kadın hastanın bu sabah öldüğünü duyurdu.
İlgili Konular
İngiltere, Yaşam, Sağlık
41 yaşındaki bir erkek hastanın durumunun da ağır olduğu açıklandı.
27 yaşındaki hemşire Rebecca Leighton Stepping Hill hastanesinde 71 ve 84 yaşlarında iki erkekle 44 yaşında bir kadın hastanın ölmesi üzerine gözaltına alınmıştı.
Polis, hastalara verilen tuz çözeltisi şişelerine insülin katıldığını düşündüklerini açıklamıştı.
Polis yetkilisi Ian Hopkins, soruşturma kapsamında 7 Temmuz'dan bu yana yaşanan beş ölümün ele alındığını, ancak gerekli görülürse bu tarihten önceki ölümlerin de incelenebileceğini belirtti.
Soruşturma kapsamında 60'dan fazla dedektif görev yapıyor.
Çarşamba sabahı evinde gözaltına alınan Leighton'a ait altı torba eşya ve bir bilgisayara da polis tarafından el kondu.
Hemşire ve Ebeler Konseyi, soruşturma devam ederken Leighton'un hemşirelik lisansının askıya alınması için işlemlere başlandığını ifade etti.
Polis yaptığı incelemede hastanede insülin içeren 36 şişe çözelti buldu.
Hastanede ise güvenlik artırıldı ve çalışanlara hastalara ilaç verilmesi sırasında çiftler halinde çalışmaları söylendi.
İnsülinin kilitli dolaplarda bulundurulduğu hastanede artık tuz çözeltileri de artık kilit altında tutulacak.
Polis soruşturması hastanede 7 Haziran'dan bu yana tedavi gören 14 kişiyi içeriyor. BBC

BBC çalışanları grevde
01 AĞUSTOS 2011

Ulusal Gazeteciler Sendikası'nın aldığı karar doğrultusunda BBC çalışanları bugün 1 Ağustos'ta 24 saat grev yapıyor.
Sendika üyeleri, BBC Dünya Servisi'nde ve BBC'nin dış yayınları takip eden BBC Monitoring hizmetinde çalışan bir grup BBC personelinin kesintiler çerçevesinde işten çıkarılma ve BBC'nin başka kısımlarına açılan pozisyonlar çerçevesinde yeniden istihdam edilmemesini protesto amacıyla grev kararı aldı.

Greve BBC Türkçe ekibinden de iştirak olduğu için Türkçe internet sayfasında güncellemenin yavaşlaması ya da durması bekleniyor.
Ulusal Gazeteciler Sendikası, BBC'nin açıkladığı kesintiler çerçevesinde, gönüllü olarak kıdem tazminatını alıp işini bırakmak isteyenler varken, işten ayrılmaya zorlananlar olduğunu söylüyor.
Sendikaya göre, seçenekler sunmadan çalışanları işten ayrılmaya zorlayan BBC, bu planı ileride daha çok sayıda çalışana genişletmeye hazırlanıyor.
Gazeteciler sendikası, kesintilere hedef olan departmanlarda çalışanların başka departmanlara aktarılması konusunda da BBC'nin sendikanın taleplerini dinlemediğini söylüyor.
BBC

Ultra zenginler ve Hyde Park

Times gazetesi, "Goldman Sachs gelirlerinin ve kârının düştüğü bir yıl geçirdi ama, nasılsa, Amerikan yatırım bankacılığı devinde, çalışanların ortalama maaşı 430 bin Amerikan dolarını buluyor." diye yazıyor.

Times manşetten yer verdiği haberinde, "İngiltere'de konut piyasası kan ağlarken, başkentin seçkin semtlerinde ultra zenginler için emlak patlaması yaşanıyor" yorumunu yapıyor. Bu yorumun sebebi ise Londra'nın meşhur parklarından Hyde Park'a nazır 1 milyar sterlinlik bir apartman dairesinin açılmış olması.

Harrods mağazasına iki adım mesafede, sosyetenin kalbinin attığı Knightsbridge'deki Numara 1, Hyde Park, dünyada en çok arzulanan adreslerden biri haline gelmiş durumda. Gazeteye göre Rusya ve Körfez ülkelerinden gelen milyarderler, apartmanın açılışını kutlamak için dün Londra'daydı.

Apartmanda tek odalı bir dairenin fiyatı 6,5 milyon sterlin. Times gazetesi, İngiltere'de ortalama 26 bin sterlin maaş kazanan bir kişinin, bu apartman dairelerinde ancak kahve makinesinin kapladığı kadar yeri satın alabileceğini yazıyor.

Sağlık hizmetlerinde reform

İngiltere'de altmış yılı aşkın süredir var olan ulusal sağlık hizmetleri NHS, ihtiyacı olan herkese parasız sağlık hizmeti verilmesini öngörüyor ve sağlık sisteminin bütçesi vergilerle karşılanıyor.

Fakat her geçen gün sistemin maliyeti yükseliyor. Bir yandan da bir biri ardına özel sağlık sigortalarının açılmasıyla sağlık açısından zenginlerle yoksullar arasındaki uçurum da giderek derinleşiyor

Muhafazakâr parti liderliğindeki koalisyon hükümeti, bir süredir ulusal sağlık hizmeti NHS'i reformdan geçirme planları yapıyordu. İşte bu planlar dün 350 sayfa halinde ilan edildi.

İngiltere gazeteleri, yapılacak değişiklikleri sorguluyor. Independent gazetesi "Cameron'un NHS'le oynadığı dev kumar bizi nasıl etkileyecek?" diye soruyor.

İngiltere sağlık hizmetlerinde bugüne kadarki en büyük radikal değişikliğe gidiliyor. Aile doktorları, sağlık bütçesinin yüzde 80'inin denetiminden sorumlu olacak, özel sağlık kurumlarının NHS hastaneleriyle rekabet etmelerine izin verilecek ve 24 bin çalışan işinden olacak.

Sağlıktan sorumlu bakan Andrew Lansley, önerilerin önümüzdeki 10 yıl içinde vergi mükelleflerinin sırtından 10 milyar sterlinlik bir yükü kaldıracağını savundu. Bu önerilere kuşkuyla bakanlar ise reformların gereksiz olduğunu ve mevcut ekonomik kriz ortamında sağlık hizmetlerinin 20 milyar sterlin tasarruf yapması beklenirken işleri daha da zorlaştıracağını savundu.

Financial Times gazetesi de, sağlık sendikası UNISON'ın "Titanik kazasında olduğu gibi, hesaplamaların yanlış yapıldığı" yorumunu aktarıyor. BBC

İngiltere ekonomisi 'düşünülenden kötü'
25 ŞUBAT 2011
İngiltere ekonomisi 2010 yılının son çeyreğinde tahmin edilenden daha da fazla küçüldü.
Ulusal İstatistik Bürosu'ndan (ONS) yapılan açıklamaya göre, ekonomi 2010 yılının son çeyreğinde önceki çeyreğe göre yüzde 0,6 oranında daraldı.

Daha önce bu daralma oranı yüzde 0,5 olarak açıklanmıştı.
Ulusal İstatistik Bürosu yapılan revizyonun çok da büyük olmadığını belirtti.
Bu veriler, faiz oranlarındaki artışın düşünüldüğü kadar çabuk gelmeyebileceğini gösteriyor.
İngiltere'de Ocak ayında yıllık enflasyon da yüzde 4'e çıktı. Aralık'ta bu oran 3,7 idi.
Tüketici fiyatları endeksindeki bu yükseliş, yeni yılla birlikte Katma Değer Vergisi'nin yüzde 17,5'tan yüzde 20'ye çıkarılmasıyla, petrol fiyatlarındaki artışa bağlanıyor.
Ekonomi uzmanlarına göre enflasyonun Kasım 2008'den sonraki en yüksek seviyeye ulaşması, gösterge faiz oranlarını yükseltmesi için Merkez Bankası üzerindeki baskıyı artıracak.
İşçi Partisi Katma Değer Vergisi'nin artırılmasını eleştirirken, hükümetin kamu harcamalarında kapsamlı bir kesintiye gitme planlarını da ekonominin hassasiyetini gerekçe göstererek kınadı. BBC

İngiltere'de işsizlik son 17 yılın doruğunda
16 MART 2011

İngiltere'de işsizlik rakamları son 17 yılın en yüksek seviyesine tırmandı.
Ocak sonu itibariyle 2 milyon 530 bin kişi olan işsiz sayısı, 1994 yılından bu yana kaydedilen en yüksek seviyede.

İngiltere Ulusal İstatistik Dairesi işsiz oranını yüzde 8 olarak açıkladı.
Son veriler, 16-24 yaş arasındaki gençlerde işsizliğin rekor bir oran olan yüzde 20,6'ya yükseldiğini gösteriyor.
18-24 yaş arasındaki işsizlik de rekor kırarak yüzde 18,3 olarak belirlendi.
Muhafazakar-Liberal koalisyonun kamu sektöründe hedeflediği kesintiler daha henüz tam anlamıyla etkisini göstermemiş olsa dahi, kamuda şimdiden istihdamın daraldığı görülüyor. 2010 yılının son çeyreğinde 45 bin kamu çalışanı işini kaybetti. BBC

İngiltere'de tutuklananların sayısı 1500'ü geçti
12 AĞUSTOS 2011

İngiltere polisi, yağma ve kundaklama olaylarıyla ilgili olarak şimdiye kadar 1500'ü aşkın kişinin tutuklandığını açıkladı.
İlgili Konular
İngiltere
Zanlıların üçte ikisi başkent Londra'da yakalandı.
Üst düzey emniyet yetkilisi Stephen Kavanagh, sokaklardaki şiddet ve asayişsizliğe karışanları aramaya devam ettiklerini ve tutuklananların toplam sayısının 2500 kişiyi aşmasına şaşırmayacağını söyledi.
Mahkemeler 24 saat boyunca aralıksız çalışırken, çok sayıda kişinin normalde beklenenden daha ağır cezalara çarptırıldığı görülüyor.
Bir dükkandan yaklaşık beş dolar değerinde şişe su çalan bir adama altı ayın üzerinde hapis cezası verildi.
Yağmalama olaylarında toplumun farklı kesimlerinden insanların yer aldığı anlaşılıyor. Tutuklananlar arasında 11 yaşında bir oğlan çocuğu, genç bir balerin ve yağmalanan bir elektronik dükkanından televizyon çaldığını itiraf eden 24 yaşında bir üniversite mezunu var.
Londra'da kundaklanan bir dükkandaki yangını söndürmeye çalışırken dayak yiyen emekli bir adamın kaldırıldığı hastanede öldüğü açıklandı.
Polis, olayla ilgili olarak 22 yaşında bir adamın cinayet zannıyla tutuklandığını belirtiyor.
Dört gece boyunca süren olaylar esnasında ölenlerin sayısı beşe yükseldi.
Bundan önce Birmingham kentinde arabayla ezilen üç genç ve Londra'da başından vurulan bir kişi ölmüştü.
BBC

İngiltere'de enflasyon yükselişte
22 MART 2011

İngiltere'de enflasyon Şubat ayında da artmaya devam etti.
Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) Ocak'taki yılda yüzde 4'lük artış oranından yüzde 4,4'e yükseldi.

Artış gıda, yakıt ve giyim sektörlerindeki fiyatların yükselmesine bağlanıyor.
Kaydedilen bu oran son iki yılın en yüksek enflasyon oranı.
Konut kredilerinin faiz ödemelerini de kapsayan Toptan Eşya Fiyatları Endeksi (TEFE) ise son 20 yılın en yüksek düzeyine çıktı.
Şubat ayında yıllık artış, yüzde 5,1'den yüzde 5,5'e yükseldi.
İngiltere'de TÜFE 15 aydır merkez bankasının 'sağlıklı bir ekonomi' için hedeflediği yüzde 2 oranının üzerinde seyrediyor.
Kaydedilen artış ise beklentilerin üzerinde.
İngiltere'de enflasyon en son 2008 Ekim ayında bu düzeyi görmüştü; bu durumun Merkez Bankası üzerinde faizleri artırma baskısı yaratması bekleniyor.
Bu beklenti sterlinin de dolar karşısında değer kazanarak son bir yılı aşkın zamandır en yüksek değerleri görmesine yol açtı.
Sterlin 1,639 dolar ve 1,154 euro düzeyinden işlem görüyor.
Borç beklenenin neredeyse iki katı

İngiltere'de sokağa bu kez Türkler çıktı

İngiltere'nin başkenti Londra'da yaşanan yağmalama, kundaklama ve şiddet olaylarının ardından, çok sayıda Türk vatandaşının yaşadığı Londra'nın kuzeyindeki protesto yürüyüşü düzenlendi.

14 Austos 2011
Anadolu Haber
Yaklaşık 2 bin kişinin katıldığı yürüyüşte İngiliz polisinin olaylar karşısındaki tutumu ve hükümetin kesinti paketleri protesto edildi.

Dalston'da semtinde başlayan yürüyüş, olayların ilk olarak yaşandığı Tottenham High Caddesi'ndeki karakol yakınlarında bitti.
Protestocular ellerinde "Hükümeti suçlayın, çocuklarımızı değil", "Polis ırkçılığına hayır" yazılı çeşitli pankartlar taşıdı.

Yürüyüşe katılan, doktora öğrencisi Türk vatandaşı Besim Can, A.A muhabirine yaptığı açıklamada, yürüyüşün amacının "son 1 haftadır Londra'da yaşanan olaylara farklı bir açıdan da bakılabileceğini göstermek" olduğunu söyledi. 5 yıldır Londra'da yaşayan Can, şöyle konuştu:

"Gerek İngiliz medyasında, gerekse de dünyanın bakış açısında şöyle bir ikilik oldu; bir yanda sokaklarda gereksiz yere yağma yapan gençler, diğer tarafta da mahallesini korumaya çalışan insanlar. Fakat hadise bu kadar basit değil. Sokakta olan gençlerle, mahallelerinde dükkanlarını koruyan insanlar da aynı şeylerden mustaripler."

Yürüyüşün buna dikkat çekmek ve gerginliğin asıl kaynağının son bir yılda İngiltere'de yaşanan ekonomik kriz ve kesintiler olduğunu söylemek için düzenlendiğini ifade eden Can, "katılım yeterli mi" sorusuna, "Londra'da yaşayan insanları bu kadar yakından ilgilendiren bir olay olduğunu düşündüğümüzde yine de biraz daha fazla katılım olmasını beklerdim" yanıtını verdi.

Bu arada yürüyüşten tedirgin olan bazı dükkan sahiplerinin kapıları kitleyerek camlardan endişeli gözlerle yürüyüşü izledikleri gözlendi.

Öte yandan Londra genelinde olaylara katılan şüphelilerin evlerine polis baskınları sürüyor. Başkentte şimdiye kadar 1200'den fazla kişi gözaltına alındı, 700'den fazla kişi de tutuklandı.

İngiltere'de Cezaevlerinde Yer Kalmadı
19 Ağustos 2011
İngiltere'de yaşanan yağmalama, kundaklama ve şiddet olayları nedeniyle günde 100'den fazla kişi cezaevlerine konuluyor.

İçişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, İngiltere ve Galler'de hapishanelerde bulunan kişi sayısının 86 bin 654'e yükseldiği kaydedildi.
Cezaevleri Yönetim Birliği, bu şekilde tutuklamalar sürerse cezaevlerinde yer kalmayacağı uyarısında bulundu. Cezaevleri Servisinden bir sözcü, hapishanelerin kapasitelerini artırmak için yöntemler aradıklarını da ifade etti.
İngiltere Adalet Bakanlığı geçen yıl, cezaevlerindeki suçlu sayısının 3 bin kişi azalacağını düşündüklerini açıklamıştı. Ancak son olaylarla, cezaevlerinin kapasitelerinin dolmak üzere olduğu uyarısı yapılıyor.
Başkent Londra'da başlayan ve İngiltere geneline kısa sürede yayılan olaylarda, şimdiye kadar binden fazla kişi tutuklandı.
TRT

Londra'da gökyüzünü kara bulut kapladı! 2012 Olimpiyatları'na ayrılan bölge yanıyor

12 Kasım 2007
Londra İtfaiyesi, Stratford'da bir sanayi bölgesinde yangın çıktığını bildirdi.
İtfaiye tarafından yayınlanan açıklamada, Londra'nın doğusundaki Stratford'da bulunan bir sanayi bölgesindeki yangına ekiplerin müdahale etmeye başladığı kaydedildi.
Stratford'da siyah bir duman tabakasının yükselmesi üzerine ilk haberler, bölgede patlama olduğu şeklinde yansıtılmıştı.
İngiliz polis sözcüsü de, yangının Stratford'da bulunan eski bir otobüs deposunda çıktığını, hiçbir patlamanın tespit edilmediğini belirtti.

TERÖR SALDIRISINA BENZEMİYOR
Londra’da 2012 olimpiyatlarının yapılacağı alanda sabah saatlerinde başlayan yangın, dev duman bulutu nedeniyle İngilizlere ikinci bir terör saldırı korkusu yaşattı. Onlarca itfaiye aracının müdahale ettiği yangın kontrol altına alınamadı. İngiliz polisi ortada terör saldırısı olduğuna dair bir kanıt bulunmadığını açıkladı.
Londra itfaiyesi yangına onlarca araçla müdahale ederken İngiliz polisi de olay yerini kordon altına aldı ve yangın bölgesi etrafında oluşturduğu halkayı sürekli genişleterek bölgede bulunanları tahliye etti.
Polis yetkilileri olayda şu ana kadar herhangi bir terör bulgusuna rastlanmadığını bildirirken, sağlık görevlileri de ilk etapta herhangi bir yaralı olmadığını duyurdu.

-KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI OLAY YERİNİN YAKININDAYDI
İngiltere’ye ikinci bir 7 Temmuz saldırısı korkusu yaşatan yangın başladığı sırada Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay da yangının başladığı noktaya birkaç kilometre uzakta bulunan turizm fuarında Türkiye standını geziyordu.

- LONDRA'DAKİ YANGIN, İNGİLTERE'Yİ PANİĞE SEVK ETTİ
Doğu Londra'da 2012 Olimpiyatları için hazırlanan kullanımda olmayan bir otobüs garajında çıkan yangın, ülkede paniğe yol açtı.
Dünya Turizm Fuarı'nın açılışının yapıldığı saatlerde meydana gelen yangın nedeniyle fuarın bulunduğu alanı dumanlar sardı. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın Türk basın mensupları ile görüştüğü sıralarda duyulan yangın haberi, Türk heyeti arasında da heyecana neden oldu.
Türkiye saati ile 14.06'da meydana gelen olayın ardından, sanayi alanı olan bölge polis tarafından güvenlik çemberine alınarak kapatıldı.
BBC haber sitesinde yer alan bilgiye göre, Meteoroloji uzmanları dumanların 20-27 kilometrelik bir alanı kapladığı yönünde açıklamalarda bulundu.
75 itfaiye görevlisi ile çok sayıda polisin bölgede çalıştığı açıklanırken, yangın nedeniyle Stratford'daki sanayi bölgesi içinde 8 ayrı patlamanın meydana geldiği ifade edildi.
netgazete


TRT Haber KanalıCanlı İzle : 07.10.2011 TRT Haber 12.00 Haber Bülteni HaberSporİşitme Engelliler07 Ekim 2011 CumaBursa 26°C Az Bulutlu

"İngiltere'de Yaşanan En Ağır Mali Kriz"
07 Ekim 2011

İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mervyn King, ülkenin belki de tarih boyunca yaşanan en ciddi mali kriz ile karşı karşıya olduğunu söyledi.

King'in bu açıklaması, Merkez Bankası'nın dün mali sisteme 75 milyar sterlin (165 milyar dolar) daha pompalama kararını izliyor.
Merkez Bankası Başkanı, "Bu en büyüğü değilse bile en azından 1930'lardan sonra karşı karşıya olduğumuz en ciddi mali kriz" dedi.
Banka şimdiye dek hükümet tahvili gibi varlıkları satın alarak piyasaya nakit akışını artırma, bu şekilde de bankaların birbirine borç vermesini teşvik etmek için ekonomiye 200 milyar sterlin tutarında para pompaladı.
Bu kararla, 2009'da başvurulan nicel gevşetme siyasetine iki yıl aradan sonra geri dönüldü.
Maliye Bakanı George Osborne, geçmişte nicel gevşetme politikasını eleştirmesine karşın, şimdi bunun yapılacak en iyi şey olduğunu söyledi.

Osborne, krizin ağır olması nedeniyle King'in kararını onayladığını belirtti.

Merkez Bankası'nın Para Politikası Kurulu üyeleri arasında ekonominin nasıl canlandırılacağı konusunda görüş ayrılığı vardı.

Nicel gevşetme, faizleri yükseleterek halen yüzde 4,5 düzeyinde olan enflasyonu kontrol altına alma ve hiç müdahalede bulunmama gibi seçenekler tartışılıyordu.
Merkez Bankası faiz oranlarını taban değer olan yüzde 0,5 oranında tutmaya devam ediyor.

TRT

Savaş Karşıtlarından Londra'da Eylem...
2011.10.09
Çok SAYIDA GÖSTERİCİ BAŞBAKANLIK BİNASI ÖNÜNE YÜRÜDÜ.
Çok SAYIDA GÖSTERİCİ BAŞBAKANLIK BİNASI ÖNÜNE YÜRÜDÜ.

GÜVENLİK GÜÇLERİYLE EYLEMCİLER ARASINDA YAŞANAN GERGİNLİK SIRASINDA ÇOK SAYIDA KİŞİ GÖZALTINA ALINDI.

Londra'nın ünlü Trafalgar Meydanı'nda toplanan binlerce savaş karşıtı gösteri düzenledi. Aralarında Wikileaks'in kurucusu Julian Assange ve milletvekillerinin de bulunduğu çok sayıda kişi konuşmacı olarak katıldı.

Savaş karşıtları, buradaki gösterinin ardından Başbakanlık binasına doğru yürüyüşe geçti.

Sayıları binleri bulan protestocular, "Savaşı durdur", "Emperyalist savaşlara son", "Filistin'e özgürlük", "Caremon git", " Afganistan'dan çık" yazılı döviz ve pankartlar taşıyor.

Polisin yoğun güvenlik önlemleri aldığı gösteri sırasında protestocular, başbakanlık binası önünde polis tarafından durduruldu.

Çıkan olaylarda çok sayıda kişi gözaltına alındı.

Savaş karşıtları başbakanlık önünde oturma eylemlerini sürdürüyor
http://www.son-dakika.gen.tr/

İngiltere Savunma Bakanı Liam Fox istifa etti
14 EKİM 2011

İngiltere Savunma Bakanı Liam Fox danışmanlarından Adam Werrity ile ilişkileri dolayısıyla günlerdir devam eden tartışmalardan sonra görevinden istifa etti.

Muhafazakar Partili Savunma Bakanı Liam Fox, Başbakan David Cameron'a gönderdiği istifa mektubunda "hatalı bir şekilde, kişisel çıkarlarıyla hükümet içindeki faaliyetleri arasındaki çizginin bulanık hale gelmesine izin verdiğini" belirtti.
"Bu davranışının sonuçlarının son günlerde daha açık bir şekilde ortaya çıktığını" belirten Liam Fox, bu durumdan büyük üzüntü duyduğunu söyledi.
Liam Fox, "Ulusal çıkarların kişisel çıkarlardan önce gelmesi gerektiğini daha önce de defalarca söyledim. Şimdi kendi ilkelerim çerçevesinde hareket etmem gerekiyor. Dolayısıyla, büyük bir esef duyarak, Savunma Bakanı olarak görevimden istifa ediyorum." dedi.
BBC'nin siyasi editörü Nick Robinson, Başbakan Cameron'un, Fox'un Savunma Bakanlığı görevini daha fazla sürdüremeyeceğine kanaat getirdiğini belirtiyor.
Fox'un yakın arkadaşı Adam Werritty'nin, resmi hiçbir ünvanı olmamasına karşın, bakanın 18 dış gezisine katılmış olduğunun anlaşılması, İngiltere'de bir süredir yoğun tartşmalara yol açmıştı.
Kendisini Savunma Bakanı Fox'un danışmanı gibi göstererek kartvizit bastıran Adam Werritty'nin, Dubai'de, savunma sanayiinden bir grup iş adamıyla bir araya gelinmesini sağladığı ortaya çıkmıştı.
Bunun yanısıra, Bakan Fox'un Sri Lanka'ya yaptığı ziyarete de eşlik eden Adam Werritty'nin, Sri Lanka Cumhurbaşkanı ile yapılan görüşmede hazır bulunduğu öğrenilmişti.
34 yaşındaki Adam Werritty, Liam Fox'un eski ev arkadaşıydı ve 2005 yılında da bakanın düğününde, sağdıcı olmuştu.
BBC

İngiltere'de enflasyon yine tavan yaptı
18 EKİM 2011

İngiltere'de Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) Eylül ayında yüzde 5,2 artışla yeniden rekor düzeye ulaştı.
Bu oranda bir artış, 1997'de TÜFE sistemi ile hesaplamaya geçilmesinden bu yana sadece 2008 Eylül ayında gerçekleşti.

İngiltere'de geçen ay ise enflasyon yüzde 4,5 olmuştu.
Artış özellikle enerji fiyatlarının yükselmesine bağlanıyor. Ülkenin altı büyük enerji şirketi de doğal gaz ve elektrik fiyatlarına kayda değer oranda zam yapmıştı.
Ulusal İstatistik İdaresi verilerine göre ülkede ortalama haftalık hane geliri, son bir yılda sadece yüzde 1,8 artarken, elektrik faturaları yüzde 7,5, doğal gaz faturaları yüzde 13 yükseldi.
Konut kredisi ödemelerinin de dahil olduğu Perakende Fiyat Endeksi ise yüzde 5,2'den yüzde 5,6'ya yükseldi.
Bu rakam da söz konusu endekste 1991'den bu yana kaydedilen en yüksek oran.
Yüzde 5'i aşan enflasyon, Merkez Bankası'nın yüzde 2'lik hedefini bir hayli geride bırakmış durumda. Merkez Bankası üst üste 22 aydır, bu hedefi tutturamıyor.

Ülkede işsizlik de son 17 yılın en yüksek seviyesinde; krizden zarar gören pek çok aile de devlet yardımlarına yöneliyor.
tıklayın Eurostat verilerine göre, İngiltere açıklanan bu oranla 27 üyeli Avrupa Birliği'nde en yüksek enflasyon oranına sahip ülke konumuna geldi.
İngiltere'nin dahil olmadığı Euro bölgesinde Eylül ayı enflasyonu bir önceki yıla göre yüzde 3 olarak kaydedilirken, Avrupa'nın en büyük ekonomisi Alşmanya'da ise TÜFE Eylül ayında geçen yıla göre yüzde 2,9 arttı.
Ay bazındaki değişimlere bakıldığında ise Euro bölgesinde artış oranı yüzde 0,8, Almanya'da ise yüzde 0,2 oldu.
BBC

İngiltere'de Harç Protestosu
09 Kasım 2011

İngiltere'nin başkenti Londra'da binlerce öğrenci üniversite harçlarındaki artışı protesto etmek için yürüyüş düzenledi. Geniş güvenlik tedbirleri alınan gösteri için 4 bin polis görevlendirildi.

Londra sokakları üniversite harçlarına getirilen artışı protesto eden öğrencilerin sloganlarıyla yankılandı.
Parasız eğitim talebini dile getiren öğrenciler silahlanma ve cezaevi yapımı yerine eğitime kaynak ayrılmasını istedi.
Binlerce öğrencinin katıldığı gösteri dolayısıyla polis geniş güvenlik tedbiri aldı.
Gösteri için 4 bin polis görev yaptı.
Yürüyüş güzergahı boyunca öğrencilere eşlik eden polis taşkınlık yapanların derhal gözaltına alınacağı uyarısında bulundu.
Polis, yürüyüş sırasında öğrencilerin Trafalgar meydanına çadır kurmasını engelledi.
TRT

Mervyn King: "Küresel ekonomik durum tahmin edilenden daha kötü"
16 KASIM 2011



BBC'nin haberi:

İngiltere ekonomisi kaygı uyandırıyor

İngiltere Merkez Bankası Başkanı ülke ekonomisinin geleceğine ilişkin karamsar açıklamalar yaptı.

Başkan Mervyn King ekonomide durgunluğun önümüzdeki yıl ortalarına kadar sürebileceğini söyledi.

King Euro Bölgesi borç krizinin İngiltere ekonomisine yönelik 'en büyük risk uunsuru' olduğunu kaydetti.

Merkez Bankası, 2011-2012 ekonomik büyümeye ilişkin tahminlerini yüzde 1'e çekerek, küresel ekonomik durumun tahmin edilenden daha kötü durumda olduğunu bildirdi.

İngiliz ekonomisi geçen yıl resesyondan çıksa da, ülkedeki ekonomik büyüme hızı yüzde 0,5 civarında seyrediyor.

King'in değerlendirmesi İngiltere'de son işsizlik verilerinin açıklanmasını takip ediyor.

Ülkede işsiz sayısının temmuz-eylül döneminde 129 bin kişi artarak, 2 milyon 620 bin kişiye ulaştığı açıklandı.

İşsizlik oranı yüzde 8,3 olarak açıklanırken, ülkede işsizlik yardımı alanların sayısı 5 bin 300 kişi artarak, ekim ayında 1 milyon 600 bin kişiye ulaştı.

2 milyon 620 bin işsiz sayısının, ülkede 1996 yılından bu yana görülen en yüksek oran olduğuna dikkat çekildi.

Ülkenin Ulusal İstatistik Kurumu'ndan yapılan açıklamaya göre, 16-24 yaş grubunda işsiz olan gençlerin sayısı ise 1,02 milyon kişi oldu.

İngiltere genç nüfustaki yüzde 21,2'lik işsizlik oranıyla, Avrupa'da İspanya, Yunanistan ve İtalya gibi ülkelerin gerisinde, Fransa ve Almanya'nın ise önünde yer alıyor.

İngiltere'de 19. yüzyılı andıran 'maaş eşitsizliği'
22 KASIM 2011



İngiltere'de yayınlanan bir raporda, ülkedeki şirketlerde çalışan üst düzey yöneticilerin maaşlarıyla diğer çalışanların maaşları arasında büyümekte olan farka dikkat çekildi.

İngiltere Yüksek Maaş Komisyonu isimli bağımsız araştırma kurulu tarafından hazırlanan raporda ülkedeki üst düzey yöneticilerin maaşlarının 1980 yılındaki maaşlarına göre kırk kat artmış olduğu ortaya kondu.

Rapora göre, kimi yöneticiler için maaş artışı daha da yüksek oranda gerçekleşti.

Örneğin, dünyanın önde gelen bankalarından Barclays Bank'te 1980 yılında genel müdür maaşı, ülkedeki tüm çalışanların maaş ortalamasının 13 katıyken, aynı bankadaki genel müdürün bugünkü maaşı İngilizlerin ortalama maaşının 169 katı.

Raporu hazırlayan komisyonun başkanlığını yürüten Deborah Hargreaves maaşlar arasında artan dengesizliğin dünyanın dört bir yanında bu konuyla ilgili rahatsızlığa ve tartışmalara yol açtığını belirtiyor.

Hargreaves'e göre yaşanmakta olan mali krizle birlikte "daha sorumlu şekilde işleyen bir kapitalizm" talebinin giderek artan sayıda insan tarafından paylaşıldığını söylüyor ve bu konuda yapılan eylemlere dikkat çekiyor.

"19. yüzyıl kadar adaletsiz"

İngiltere'deki gelir dağılımı adaletsizliği konusunda faaliyet yürüten örgütler ülkedeki durumu, kapitalizmin en sert toplumsal etkilerinin yaşandığı 19. yüzyıldan bu yana karşılaşılan en büyük toplumsal eşitsizlik olarak tanımlıyorlar.

Küresel alanda rekabet eden şirketler piyasadaki en iyi yöneticilere ihtiyaç duyduklarını ve bu sebeple kendilerine yüksek maaşlar ödenmesinin kaçınılmaz olduğunu söylüyorlar.

Ancak uzmanlar, mali tasarruf paketleriyle zor günler geçiren İngiliz kamuoyunun büyük çoğunluğunun adalet duygusunun zedelendiğini ve bu durumun göz ardı edilmemesi gerektiğine dikkat çekiyor.
BBC

İngiltere'de son yüzyılın en büyük grevi
30 KASIM 2011



BBC'nin haberi:

İngiltere'de iki milyon kişi grevde

İngiltere'de kamu çalışanlarının bağlı olduğu sendikalar emeklilik haklarını savunmak amacıyla geniş katılımlı greve çıktı.

Sendikalar, greve ülke genelinde yaklaşık iki milyon çalışanın katılmasının beklendiğini açıkladı.

Bu katılım 1920'lerden bu yana ülkede düzenlenen büyük grevlerden birinin yaşanacağı anlamına geliyor.

Kamu çalışanları grevi kapsamında ülkedeki okullar, hastaneler, limanlar ve devlet kurumlarındaki hizmetler ciddi kesintiye uğrayacak.

Greve giden öğretmenler sebebiyle İngiltere'deki okulların yüzde doksanının kapalı kalması bekleniyor.

Öte yandan, İngiltere genelinde binden fazla gösteri ve yürüyüş çağrısı yapıldı.

Hükümet kanadından yapılan açıklamada "grevle hiçbir şey elde edilmeyecektir" denilirken, sendikalar, üyelerinin emeklilik haklarını savunmak amacında olduklarını söylüyorlar.

Muhalefetteki İşçi Partisi ise grevi desteklemese de kamu çalışanlarının taleplerini anlayışla karşıladığını bildirdi.

'Hükümetten çalışanlara bir darbe daha'

Bu arada Maliye Bakanı George Osborne tarafından dün açıklanan kamu çalışanlarını etkileyecek yeni düzenlemeler, greve giden sendikalar tarafından sert bir şekilde eleştirildi.

Çalışanların maaşlarının iki sene boyunca yüzde 1'den fazla artmayacak olması ve emeklilik yaşının 66'dan 67'ye çıkarılacak olması, sendikalar tarafından "hükümetin yeni bir darbesi" olarak değerlendirildi.

Grev kararı alan sendikalar hükümetin gündeme getirdiği emeklilik reformuyla kamu çalışanlarından daha fazla katkıda bulunup daha uzun süre çalışmalarının talep edildiğini, ancak karşılığında daha az emeklilik maaşı alacaklarını söylüyor.

Thomas Cook 200 şubesini kapatıyor
14 ARALIK 2011

Seyahat acentası Thomas Cook, gelecek 2 yıl içinde uygulanacak yenilenme planı çerçevesinde İngiltere'deki 1300 şubesinden 200'ünü kapatacağını açıkladı.

115 Şubede çalışan personele işlerine son verileceği bugün bildiriliyor. Plan çerçevesinde Thomas Cook'ta çalışan 661 kişi işini kaybedecek.

Şirket Haberleri, Küresel Mali Kriz, İngiltere, Avrupa
Thomas Cook, Eylül'e kadar olan yıllık zararının 398 milyon sterlin olduğunu açıklamıştı.

Kasım ayında Thomas Cook hisseleri bir günde yüzde 75 değer kaybetmişti.

Thomas Cook, uğradığı zarara Mısır ve Tunus'taki ayaklanmalarla Tayland'daki sellerin neden olduğunu belirtmişti.

İngiltere'de kış aylarında yapılan rezervasyonlarda yüzde 11'lik azalma oldu.

Thomas Cook'un hisseleri Mart ayından bu yana yüzde 90 değer kaybetti.

Şirket, borçlarını azaltma çabasıyla, dün İspanya'daki otel zinciri Hotels Y Clubs De Vacaciones'i (ICV) 72,2 milyon euroya, Grupo Iberostar'a sattı.

Thomas Cook ayrıca elindeki uçak sayısını 41'den 35'e düşürmeyi, tatil için önerdiği 500 otelden de vazgeçmeyi tasarlıyor.
BBC

İngiltere'de Öğrenciler okul harcını karşılamak için fuhuş bataklığına düşüyor
15 ARALIK 2011



BBC'nin haberi:

İngiltere'nin en büyük öğrenci örgütlenmesi, üniversite ve lise son sınıf çağındaki öğrenciler arasında eğitim masraflarını karşılayabilmek için para karşılığı fuhuş vakalarının yaygınlaştığını bildirdi.

İngiltere'de 600 üniversitenin öğrenci örgütlenmelerini temsil eden Ulusal Öğrenci Birliği (NUS) geçim maliyetinin yükselmesinin ve eğitim ödeneklerinde kesintiye gidilmesinin özellikle düşük gelir düzeyindeki öğrenciler için büyük dezavantaj yarattığı uyarısında bulundu.

Birliğin tahminlerine göre kucak dansı yapılan kulüplere çalışan kadınların yüzde 20'si öğrencilerden oluşuyor.

Bu iddiaları fuhuş sektöründe çalışanlara destek veren İngiliz Fuhuş Çalışanları Birliği de dile getiriyor. Kuruluşa göre, Londra'daki yardım hatlarına öğrencilerden gelen telefonlar son bir yılda ikiye katlandı.

İngiliz hükümeti bu eğitim yılının başında üniversite eğitimi için harçların 9000 sterline (26 bin TL) yükseleceğini duyurmuştu. Pek çok öğrenci bu tutarı eğitim kredisi ile ödeyip, işe başlayınca geri ödüyor. Ailelerin bu masrafları bütünüyle yüklenmesi ise çok olağan bir durum değil.

Öğrencilerin gözünden

Independent gazetesine kimliğinin gizli kalması şartıyla konuşan 18 yaşındaki bir öğrenci, eğitim ödeneğinin kesilmesi riski olduğunu öğrenince eskortluk yapmaya başladığını anlatıyor.

Kız öğrenci sadece okula gidip gelmek için aylık ulaşım masrafının 70 sterlin (200 TL) olduğunu, ödenek olmazsa bunu karşılayamayacağını söylüyor.

"Ama şimdi başladığım zaman göre çok başka biri oldum. Hem kendime hem insanlara güvenimi yitirdim" diyerek öğrencilere burs olanaklarını daha iyi araştırmalarını salık veriyor.

BBC'ye kendisini Clare olarak tanıtan bir öğrenci ise, lise sondayken üniversite parası biriktirmek için bu kararı nasıl aldığını "dükkanlarda tezgahtarlık yapan arkadaşlarım derslere giremeyip okulu bıraktı. Barlarda çalışsam, saatler çok geçti, ders çalışamazdım" diye anlattı.

Bir ajansın temsilcileri ile tanıştığında ise daha iyi para kazanabileceği, saatleri kendisinin seçeceği, kiminle ne zaman görüşeceğine kendisinin karar vereceği anlatılmış. "Böylesi başkasının bana mesai saatleri dayatmasından daha iyi geldi" diyor.

Kazandığı para çok daha yüksekmiş ancak bir süre sonra fahişeliğe dayanamayacağını anlayıp bırakmış. Clare "10-20 yıl sonra çok genç yaşta bunları yaşadığımı düşüneceğim. Sırf eğitim alacağım diye bunu yaşamamalıydım" diyor.

Kingston Üniversitesi'nde geçen yıl yapılan bir araştırma da son 10 yılda öğrenciler arasında seks sektörüne girenlerin sayısında sürekli bir artış olduğunu ortaya koymuştu.

Araştırmayı yapan Doktor Ron Roberts, sohbet hatları, internette porno, kucak dansı gibi seçeneklere yönelenlerin sayısındaki artışa rağmen üniversitelerin öğrencileri arasında bu vakaları araştırmamasının "başlarını kuma gömmek" anlamına geldiğini savunmuştu.
BBC

Nişanlısını Canlı Canlı Gömmüş
19 Aralık 2011


İngiltere'de jüri, nişanlısı Michelina Lewandowska'yı canlı canlı toprağa gömen Marchin Kasprzak'ı cinayete teşebbüsten suçlu buldu.

Mahkeme, 25 yaşındaki Kasprzak ile ilgili cezanın Ocak ayında açıklanacağını kaydetti.
Polonya asıllı 27 yaşındaki Lewandowska, ay başında mahkemede verdiği ifadede, evdeyken nişanlısının kendisine şok tabancasıyla saldırdığını, daha sonra ellerini ve ayaklarını bantlayarak bir karton kutuya koyduğunu söylemişti.
Kutunun içinde canlı canlı toprak altına gömülen Lewandowska, bacaklarını ve vücudunu saran bantları nişan yüzüğüyle kesmiş ve yaklaşık 10 santimetre toprak altına gömülen kutudan çıkmayı başarmıştı.
TRT

Çalınanlar Listesi Hayret Uyandırdı
02 Ocak 2012
'Karakoldan çalınanlar' listesi hayret uyandırdı. Beş yıl içerisinde polis merkezlerinden çalınanlar arasında kelepçeler, polis üniformaları, köpekler ve denetim araçları var.
İngiltere'deki polis karakollarından, yüz binlerce sterlin değerinde hırsızlık yapıldığı ortaya çıktı. İngiltere Basın Derneği'nin talebi üzerine açıklanan "karakollardan çalınanlar" listesinde küçük boy buzdolabından, güvenlik kamerası kayıtlarına yüzlerce kalem bulunuyor.

Hırsızlıklardan en çok zarar gören polis merkezinin 10 bin sterlin değerinde bir devriye aracının ve 30 bin sterlin değerinde bir aracın çalındığı Manchester Emniyet Müdürlüğü olduğu belirtildi.

Manchester Emniyeti adına değerlendirmede bulunan komiser yardımcısı Lynne Potts söz konusu raporun üzerine gidileceğini ve karakola kayıtlı eşyaların güvenliği için önlemler alındığını belirtti.

VERGİ MÜKELLEFLERİNİN CEBİNDEN ÇIKAN PARAYLA ALINIYOR

Kamu harcamalarının denetimi konusunda faaliyet yürüten Vergi Mükellefleri Derneği'nden söz konusu listenin “inanılmaz” olduğu yorumu yapıldı. Dernekten yapılan açıklamada "suçu önleme konusunda topluma tavsiyelerde bulunan emniyet teşkilatının kendisinin soyulmasının kaygı uyandırıcı olduğu" söylendi.

Dernek ayrıca polis karakollarından çalınan malların vergi mükelleflerinin cebinden çıkan parayla alındığına dikkat çekerek bu konuda önlem alınmasını talep etti.

BBC

Etnik savaş için silahlanan İngilizler
Mart 15, 2012



Hem Guardian hem de Channel4′de yayınlanan bir habere göre, Notthingham ve Salford üniversiteleri bir araştırma yapmışlar, çoğunluğu EDL(İngiliz Müdafaa derneği) üyesi olan aşırı-sağ eğilimli gençler arasında, çıkan sonuçlara göre bu gruplar “silahlandıklarını” itiraf etmişler.

EDL üyeleri ülke genelinde her türlü cami, mescit vandalizm yapan bir topluluk ve üyeleri genellikle, Arap ve Afrika ülkelerinden gelen göçmenler ile uğraşıyor. Geçen yıl bu hareketin 17 üyesi tutuklanarak hapse atılmış.

Burada asıl sorun, kendi iç siyasetlerini çok iyi dizayn etmeyi başarmış İngilizlerin BNP hakkında ellerinin kollarının bağlı olması. “Demokrasi” gereği, bu British National Parti’ye” izin verdiler, ve bu partinin oyları her geçen gün artıyor. Yapılan araştırmada, bu hareketlere gönül veren ve aynı zamanda bu partiyi destekleyenler, eninde sonunda İngiltere’nin “etnik köken üzerinden bir iç savaşa sürükleneceğinini” düşündüklerinden, üyelerinin her an silahlı çatışmaya hazır olmaya çağırıyorlar.

Geçen yaz meydana gelen Londra olaylarında, belki de kasıtlı olarak, İngiliz polisi olaylara müdahale edememişti.

Araştırmayı yapan akademisyenler, böylesi bir şiddete kapı aralayan sosyal eğilimlerin, İngiliz toplumunun İslama ve kendi ekonomik krizlerine olan bakış açısı ile yakından ilgili olduğunu belirtmişler.

Bu gençlerin ortak noktalarının Norveç katili Breivik’i bir kahraman olarak görmeleri.

Kaynak: http://haricihaber.com/


İngiltere'de 2 milyon 670 bin kişi işsiz

İngiltere'de işsiz sayısı 28 bin kişi artarak, 2 milyon 670 bin kişiye ulaştı.
14 Mart 2012
Kaynak: ntvmsnbc
Arkadaşına Gönder Yorum Ekle Yazdır

Ülkenin Ulusal İstatistik Kurumu'ndan (ONS) yapılan açıklamada, Kasım-Ocak döneminde ülkede işsizlik oranının yüzde 8,4 olduğu belirtildi.

1995 yılından beri ülkedeki en yüksek işsizlik oranı yaşanırken, 16-24 yaş grubunda ise 1 milyon 42 bin gencin işsiz olduğu ve bu grupta işsizlik oranının yüzde 22,5 olduğu kaydedildi.

Bu arada, işsizlik yardımı alanların sayısının Şubat ayında 7200 kişi artarak, 1 milyon 610 bin kişiye ulaştığı bildirildi.

Geçen ay ONS, İngiltere'de Ekim-Aralık dönemindeki işsizlik oranının yine yüzde 8,4 olduğunu açıklamıştı.

Önceki yıl resesyondan çıkan İngiliz ekonomisinin geçen yıl büyüme hızı yüzde 0,5'i geçememişti.

İngiltere'de resesyon derinleşti
8 AĞUSTOS 2012



İngiltere'den gelen son veriler, resesyonun derinleştiğine işaret ediyor.

İngiltere Merkez Bankası, bu yılki büyüme tahminlerini, geçen yılki yüzde 2'den sıfıra çekti.

Büyüme tahminleri Mayıs ayında yüzde 0,8'i gösteriyordu.
İngiltere'nin kilit önem taşıyan faiz oranları halihazırda tüm zamanların en düşük seviyesi olan yüzde 0,5 düzeyinde seyrediyor.
Ancak son haberler, ekonomiyi canlandırmak amacıyla faiz oranlarının daha da kesileceği yolundaki spekülasyonları güçlendirdi.
Ancak Merkez Bankası Başkanı Sir Mervyn King yakın gelecekte böyle bir kesinti olasılığının bulunmadığını belirtti.
İngiltere Ulusal İstatistik Kurumu (ONS), Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın Nisan-Haziran döneminde yüzde 0,7 küçüldüğünü kaydetti.
Daralmanın beklentilerden fazla olduğu bildirildi.

İngiliz ekonomisi, büyük ölçüde inşaat, imalat ve servis sektörleri gibi sektörlerdeki küçülmeye bağlı olarak yılın ilk çeyreğinde yüzde 0,3 daralmıştı.
BBCT

İngiltere'de dış ticaret açığı büyüyor
9 AĞUSTOS 2012



İngiltere'nin dış ticaret açığı Haziran'da son 15 yılın en yüksek seviyesine çıktı.

Bir önceki aya göre ithal edilen mal ve hizmetlerin değeri, ihracattan 4,3 milyar sterlin (6,7 milyar dolar) fazla oldu. Mayıs'ta açık 2,7 milyar sterlin (4,2 milyar dolar) olmuştu.

Açığın büyümesinin ana nedeni İngiltere'nin Euro bölgesi ve Avrupa Birliği üyesi olmayan ülkelere ihracatının yüzde 4,6 oranında düşmesi.

İngiltere'nin AB üyesi olmayan ülkelerle açığı 3,9 milyar sterlinden (6 milyar dolar) 5,2 milyar sterline (8,1 milyar dolar) yükseldi.

Uzmanlar, rakamların İngiltere ekonomisi adına endişe verici olduğunu söylüyor.

BNP Paribas uzmanlarından David Tinsley, düşüşte Haziran'da resmi tatiller nedeniyle çalışma günlerinin az olmasının da etkisi olduğunu belirtti.

Capital Economics'ten Vicky Redwood ise rakamları "korkunç" olarak niteledi ve sonucun çalışma günlerinin az olmasıyla açıklanamayacağını söyledi.

Uzmanlar, ihracatın azalmasının resesyonda olan ekonomi için daha kötü günlerin habercisi olabileceğini vurguladı.

İngiltere Merkez Bankası dün 2012 için büyüme tahminini yüzde sıfıra çekmişti.
BBCT

S&P'DEN İNGİLTERE'YE NOT DARBESİ
13 Aralık 2012

Kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor's, İngiltere'nin kredi notu görünümünü durağandan negatife çevirdi.

Kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor's, İngiltere'nin kredi notunu AAA'da bırakırken, görünümü durağandan negatife çevirdi.

S&P, İngiltere'nin mali yapısının beklenenden daha kötü bozulması durumunda AAA notunu da kaybedeceğini belirtti.

S&P, "Negatif görünüm, iki yıl içinde ülkenin ekonomisi ve mali performansı beklentimizin ötesinde zayıflarsa kredi notunun düşürülebileceğini gösteriyor" dedi.
aktifhaber

Londra'da Türk genç cep telefonu için bıçaklandı
01.01.2013
Telegraph gazetesi, Londra'nın Peckham bölgesinde 17 yaşındaki Türk kökenli Doğan İsmail'in cep telefonunu çalmaya çalışan dört kişi tarafından bıçaklandığını yazıyor. Gazete, İsmail'in kan kaybından öldüğünü, olaya ilişkin soruşturmanın devam ettiğini ekliyor.
BBC

İngiltere'de işsiz gençler bunalımda
2 OCAK 2013



İngiltere'de her 10 gençten birinin gündelik hayatla baş edemediği ve eğitim, staj ya da çalışma hayatı dışında kalan gençler arasında bu oranın iki kat fazla olduğu açıklandı.

Prens Charles tarafından gençlere destek sağlamak üzere oluşturulmuş olan Vakıf tarafından hazırlanan yıllık Gençlik Endeksi için 16-25 yaş grubunda 2136 gencin görüşleri alındı.

Katılımcıların % 27'si her zaman ya da sık sık keyifsiz veya bunalımda olduklarını söyledi. Eğitim, staj ve çalışma hayatı dışında olan gençler arasındaysa bu duyguları dile getirenlerin oranı % 48.

Gençlerin % 22'si de sorunlarını anlatacak kimse bulamadıklarını söyledi.
2012 raporu eğitim, staj ya da çalışma hayatı dışında kalan gençlerin % 52'sinin genellikle ya da her zaman kendilerini bunalımda hissettiklerini ortaya koydu.

Beşincisi yayımlanan gençlik endeksi, aile hayatından, fiziksel ve ruhsal sağlığa dek uzanan geniş bir yelpaze kapsamında gençlerin mutluluk düzeyini değerlendiriyor.
BBC'nin sosyal konularda uzman muhabiri Alison Holt, birçok gencin yüz yüze olduğu baskılara rağmen gençlerin genel güven ve mutluluk duygularında pek fazla değişiklik görülmediğini kaydediyor.
Prens Vakfı genel başkanı Martina Milburn "İşsizler arasında ürkütücü sayıda genç, hayatla baş edemez halde. Destek görmeyenlerin durumu da özellikle zor. Vakıf olarak, en korumasız haldeki gençlarin çalışma hayatının dışında kaldığının farkındayız. Bu gençler için hayat, dibe doğru uzanan bunalımlı bir sarmala dönüşebiliyor. Zor geçen bir çocukluk dönemini genellikle işsiz geçirilen yetişkinlik yılları izliyor. Ama doğru destek vererek bu gençlerin hayatlarını yeniden rayına oturtmalarına yardımcı olabiliriz." dedi.
BBCT

İngiltere ekonomisinde daralma
25 OCAK 2013



İngiltere ekonomisi 2012'nin son çeyreğinde binde 3 oranında daraldı.
Son rakam, ekonominin yeniden durgunluğa gireceği endişesini artırdı.

Ulusal İstatistik Dairesi, üretimdeki düşüşün madencilik ve taş ocağı işletmelerindeki faaliyet gerilemesinden kaynaklandığını açıkladı.
Gerilemenin asıl unsunu olarak, İngiltere'nini Kuzey Denizi'ndeki en büyük petrol alanındaki bakım-onarım çalışmasının tamamlanamaması gösterildi.
İngiltere ekonomisi, Londra'daki olimpiyat oyunlarının da katkısıyla, bir önceki çeyrekte binde 9 oranında büyümüştü.
2012 geneline bakıldığında büyümenin sıfır seviyesinde olduğu görülüyor.
İstatistik Dairesi, inişli çıkışlı ekonomik faaliyetlerin ağır aksak bir eğim sergilediğini, imalatın yüzde 1,5 oranında gerilediğini, hizmet sektöründe “0” seviyesinde değişim olduğunu, inşaatçılıkta ise binde 3'lük artış olduğunu belirtti.
İmalat sektöründe madencilik ve taş ocaklarında üretim yüzde 10,2 oranında düştü. Bunun bu alanda 1997'den bu yana görülen en büyük düşüş olduğu belirtiliyor.
Ulusal İstatistik Dairesi'ne göre, petrol ve gaz üretiminin dahil edilmediği hesaplamayla gayri safi yurt içi hasıla geçen yıl sadece binde bir küçüldü.
Maliye Bakanı George Osborne bu rakamların İngiltere ekonomisinin zorlu bir dönemden geçtiğine işaret ettiğini söyledi.
Osborne, "Geçen yıl özellikle zorluydu. Bu hem içeride yıllarca borç birikmesinden hem de Euro bölgesindeki sorunlardan kaynaklanıyor. Büyük oranda ihracat yaptığımız Euro bölgesi derin bir resesyonda" dedi.
BBCT

[img]İngiltere'de helal gıda dağıtımı yapan bir firmanın ürünlerinde domuz eti çıktı[/img]
03 Şubat 2013
Yaklaşık 3 milyon Müslümanın yaşadığı İngiltere, helal gıda skandalı ile çalkalanıyor.

İngiltere'de cezaevlerinde yemek servisi veren bir şirketin 'helal' sertifikalı ürünleri arasında domuz etine rastlandı.

Söz konusu firmanın sözleşmesi askıya alındı.

Olay helal gıda sertifikalarının güvenilirliğini tartışmaya açtı.

İngiliz yetkililer, konunun ciddi bir şekilde soruşturulacağını açıkladı.

Tarım ve Gıda Bakanı David Heath Müslümanların yedikleri ürünlerin helal gıda olduğundan emin olma hakkına sahip olduklarını vurgulayarak, "Tedarikçi ve perakendeci şirketlerle en kısa sürede bir araya geleceğim ve bu kabul edilemez olayı en ince ayrıntılarına kadar soruşturacağız." şeklinde konuştu.

İngiltere Adalet Bakanı Jeremy Wright da olay hakkında acil soruşturma başlatıldığını belirtti.

İngiltere merkezli İslami İnsan Hakları Komisyonu, helal gıda sertifikası dağıtımının suistimale açık olduğunu vurguluyor

Dünya genelinde helal ürün pazarının büyüklüğü 2 trilyon doları aştı. Gıdanın yanı sıra ilaç, kozmetik, tekstil ve temizlik gibi sektörler de helal ürün pazarına dahil oldu. TRT

İngiltere'de gıda krizi: Lazanyada dana eti yerine at eti
8 ŞUBAT 2013

İngiltere'de bazı süpermarketlerde satılan hazır gıdalarda dana eti yerine at eti kullanıldığı ortaya çıktı.
Gıda Standartları Enstitüsü, bütün gıda perakendecilerine bütün ''işlenmiş dana et ürünlerinin'' testten geçirilmesi talimatı verdi.
Findus marka hazır gıda üreticisi firmanın hazırladığı lazanyaların bazılarının yüzde 100 at etinden yapıldığının anlaşılmasının ardından bu marka büyün ürünlerini süpermaktlerden çektiğini açıkladı.
Tüketicilerden özür dileyen şirket, sözkonusu lazanyaların üretildiği etlerin Fransa'da bir taşeron şirketten tedarik edildiğini duyurdu.
Gıda Standartları Enstitüsü Başkanı Catherine Brown BBC'nin sorularını yanıtlarken, son dönemde benzer olaylara sıkça tanık olunduğunu hatırlatırken, ''Bu da, bu olaylarda suç işlenmiş, sahtecilik yapılmış olmasının yüksek ihtimal olduğuna işaret ediyor. Gıda sektörünün burger, köfte ve lazanya gibi et ürünleriyle ilgili testlerini yapıp sonuçlarını hızla bize bildirmelerini istedik'' dedi.
Geçen ay da, süpermarket zincirleri Tesco ve Iceland ve Lidle'de satılan dana eti ürünlerinde at eti tespit edilmişti.
İki hafta sonra da müslüman mahkumların bulunduğu bir cezaevinde ''helal gıda'' olarak sunulan bazı ürünlerde ''domuz dna''sı tespit edilince kriz büyümüştü.
BBCT

BBC çalışanları grevde
18 ŞUBAT 2013



BBC çalışanları işten çıkarmalara karşı uyarı amacıyla 18 Şubat Pazartesi günü bir günlük grev yapıyor.

Ulusal Gazeteciler Sendikası NUJ, BBC yönetiminin işten çıkarmaları sona erdirmemesi ve kadroları kapatılanlara başka birimlerde iş olanağı yaratılmaması durumunda ülke genelinde iş bırakılacağını duyurmuş; taraflar arasında anlaşmazlık nedeniyle Cuma günü iş yavaşlatma eylemi yapılmıştı.

"NUJ'in böyle bir eyleme başvurmayı seçmesinin hayal kırıklığı yarattığını" söyleyen BBC yönetimi, haber programlarında yaşanacak aksaklıklar konusunda tahminde bulunulmayacağını belirtti.

30 civarında çalışan listede

BBC, "kaliteye öncelik verilmesini öngördüğünü" söylediği Delivering Quality First (DQF) programı çerçevesinde 2017 yılına kadar 2 bin kadroyu kapatıyor.

NUJ çalışanları da Noel tatilinden önce, DQF programıyla ilgili bir grev oylaması yapılmış; 'grev' ve 'iş yavaşlatma' eylemleri ezici çoğunlukla destek bulmuştu.

Sendika, BBC'nin İskoçya, Asian Network, Dünya Servisi ve İngiltere bürolarındaki birimlerde bazı kadroların kapatılacağını söylüyor.

NUJ Genel Sekreteri Michelle Stanistreet, BBC yönetimini "kadroları kapatılanlara başka birimlerde iş olanağı yaratmak yerine gereksiz yere işten çıkarılanlara tazminat ödemeye hazırlandığını" söyledi.

BBC sözcüsü ise "işten çıkarmaların ne kadar moral bozucu ve insanların hayatlarını zorlaştırdığını anladıklarını" belirterek şu ifadeleri kullandı:
"Çalışanlara mümkün olduğunca yeni iş olanakları sağlamak için elimizden geleni yapıyoruz. Üyelerine gerekli desteğin sağlanması için sendikalarla birlikte çalışmaya devam edeceğiz."

'Tatsız uyarı'

BBC Medya Muhabiri Torin Douglas'a göre, NUJ grevi BBC'nin yeni genel müdürü Tony Hall için Nisan ayında başlayacağı görevin önemli gündem maddeleri arasında bütçe ve personel kesintilerinin de olduğunu hatırlatacak tatsız bir uyarı niteliğinde.

Bir önceki yönetimin BBC'yi yeniden yapılandırmayı öngören stratejisi Nisan 2017'ye kadar dört yıl içinde harcamaların yüzde 20 kesilmesini öngörüyor.

Hükümetle varılan anlaşma gereği BBC'nin bütçesini oluşturan ve İngiltere'de televizyona sahip olan her hane halkından tahsil edilen televizyon ruhsat tutarında 2017'ye kadar herhangi bir artışa gidilemeyecek.

Ayrıca hükümet 2011'deki bütçe anlaşmasında BBC Dünya Servisi'nin bütçesinin Dışişleri Bakanlığı'ndan sağlanması uygulamasına son verilerek, bu kaynağın BBC'nin kendi bütçesi içinden ayrılmasını BBC yönetimine kabul ettirmişti. Bu uygulamaya 2014 yılında geçilecek.

Kurulduğu günden bu yana BBC Dünya Servisi'nin bütçesini sağlayan Dışişleri Bakanlığı'nın yayın politikasına müdahale etme yetkisi yok.

Bugünkü greve katılmayan ancak destek veren BECTU sendikası da, yeni genel müdüre gönderdiği mektupta, eski yönetimin yeniden yapılandırma stratejisi konusunda kendi değerlendirmesini tamamlayana kadar zorunlu işten çıkarma kararlarını dondurma çağrısında bulunmuştu.

BBC Medya Muhabiri Torin Douglas'a göre, müstakbel genel müdür Tony Hall'un bu mektuba yanıtı, şimdiki BBC yönetimi ile NUJ sendikası arasındaki uzlaşmazlıkların derinleştiği bir dönemde, BBC'nin gelecekteki personel politikası konusunda da ipuçları verecek.
BBCT

BBC çalışanları grevde
28 MART 2013



BBC'de örgütlü Ulusal Gazeteciler Sendikası NUJ ve BECTU sendikalar kurumdaki işten çıkarmalar, ağırlaşan iş yükü ve artan stres düzeyi ve işyerinde taciz olaylarına karşı 12 saatlik greve çıktı.

BBC Türkçe çalışanlarının da destek verdiği, Türkiye saatiyle 14:00'te başlayıp, 02:00'de sona erecek grev nedeniyle, tıklayın BBC Türkçe internet sayfası da bugün güncellenmeyecek.
İlgili Haberler

BBC Türkçe'nin NTV'deki 'Dünya Gündemi' ve Cnbc-e kanalındaki 'Dünya Ekonomisi' programları da bugün yayınlanmayacak.

BBC, "kaliteye öncelik verilmesini öngördüğünü" söylediği yeniden yapılanma stratejisi Delivering Quality First (DQF) programı çerçevesinde 2017 yılına kadar 2 bin kadroyu kapatmayı planlıyor.

Ulusal Gazeteciler Sendikası NUJ, BBC'deki işten çıkarmaların, aynı yoğunluktaki iş yükünü, geride kalan daha az sayıdaki çalışanın omuzlarına yüklediğini söylüyor.

NUJ ayrıca, bu artan iş yükü sonucunda işyerinde taciz olaylarından mağdur olan çalışan sayısında 'şoke edici" bir artış yaşandığını vurguluyor.

NUJ ve BECTU, işten çıkarmaların etkisinin değerlendirilebilmesi için DQF kapsamındaki altı aylık moratoryum ilan edilmesini talep ediyordu.
Ancak sendikalar, BBC'nin bu önerilerini reddettiğini belirtiyor.

'BBC'nin çalışanlarını dinlemesi gerek'

BECTU Genel Sekreteri Gerry Morrisey grev öncesindeki açıklamasında "BBC, çalışanlarının durumunu dikkate almakla görevli ve şu anda bu görevi yerine getirmiyor. Üst düzey yöneticilerin bu sorunları ciddiye alması için greve gitmek zorunda kalmamız çok yazık" dedi.

NUJ Genel Sekreteri Michelle Stanistreet de, "Üyelerimiz, BBC'ye şu açık mesajı vermek için grevde; BBC'nin çal
_________________
Bir varmış bir yokmuş...


En son Alemdar tarafından Prş Mar 28, 2013 8:39 pm tarihinde değiştirildi, toplam 8 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Pts Oca 16, 2012 7:15 pm    Mesaj konusu: Re: İşsiz İngiliz yol kenarında CV'siyle iş arıyor Alıntıyla Cevap Gönder

Tunuslu kibriti çaktı, Tottenham tutuştu
Nihal Bengisu Karaca
12 Ağustos 2011



LONDRA AYAKLANMASINA YAKINDAN BAKMAK

Londra'nın kuzeyindeki Tottenham semtinde başlayan ayaklanmayı, İngiliz polisinin bir genci (Mark Duggan) öldürmesinin tetiklediği söyleniyor. Polisin söylediğine göre Mark Duggan polisle girdiği bir çatışma sonucu ölmüş. Fakat Bağımsız Polis Şikayetleri Komisyonu'nun yürüttüğü soruşturmanın sonucunda ateşlenen iki merminin de polisin silahından çıktığı söylenirken, tanıklara göre, Duggan vurulduğunda silahı hala çorabında duruyordu. Silah üzerindeki incelemelerin sonuçları henüz belli değil. İlk etapta söylenenin aksine, burda ibreler polis şiddetini gösteriyor.

Burdan sonrasını adım adım takip edelim. İlk tepkiler cumartesi günü geliyor. Duggan'ın ailesi, yakınları ve arkadaşlarından oluşan yaklaşık 300 kişilik kalabalık bir grup Tottenham Polis Karakolu'nun önüne geliyor. Protesto gösterisi esnasında atılan sloganlar, ve ailenin olaydan beri dile getirdiği talepler son derece net; Duggan'ın ölümünün adil ve tarafsız bir biçimde soruşturulması ve ailenin bu süreçten haberdar edilmesi. Buna ailenin çocuklarının ölümünü gazeteden duymalarını, bu tür olaylarda standart uygulama olduğu gibi polis tarafından haberdar edilip olaya dair bilgilendirilmedikleri gerçeğini de ekleyelim.

Gösteri esnasında polise yaklaşıp bazı sorular soran 16 yaşındaki genç bir kızın da bir düzineden fazla polis tarafından coplarla dövülmesi barışçıl başlayan gösterileri ateşleyip kolay yoldan şiddet sarmalına teslim eden ikinci hareket oluyor. Bunlar görünür ve anlık tetikleyiciler. Bir de işin arka planında adaletsiz sistemin yıllardan beri biriktirdiği haksızlıklar var. Tottenham bu anlamda çok sembolik bir bölge, genellikle azınlıklar, göçmenler ve siyah vatandaşların yaşadığı bir yer.

Tottenham'da vücut bulan bu kesimlerin medyada ve ortalama vatandaşın aklında uyuşturucu ve çete sarmalıyla bütünleşmiş bir temsili var. Bu temsile, ortalama siyahın zaten çalışmayı sevmediği önyargısını da ekleyince ortaya nahoş bir tablo çıkıyor. Bu önyargıları doğrular nitelikte örneklerin olabileceği bir gerçek, ancak bu örneklerin akıllarda bir temsil ve devamında ayrımcılık yarattığı da bir gerçek.

Burda gözlerden kaçırılmaması gereken nokta Tottenham kesimlerinin maruz kaldığı ekonomik sorunların kemikleşmiş olması. Bu kesimler İngiltere ekonomisinin derinlerine nüfuz etmiş yapısal bir işsizlikten muzdaripler. Bu yoksulluk, orta sınıfların faydalanabildiği hak ve ayrıcalıklardan mahrum olmayı ifade ediyor. Göçmen ve azınlık kesimlerin maruz kaldığı kurumsal ayrımcılığı da göz önünde bulundurmak lazım. Polis , bu ayrımcılığın ve ayrımcılıktan neşet eden ırkçı uygulamaların vücut bulduğu sembolik bir kurum haline gelmiş vaziyette. Duggan'ın ölümüne benzer olaylar İngiltere tarihinde bir ilk değil. Irkçılık ve gözaltında ölümler İngiltere'de önceden beri protesto edilen sorunlar.

Tüm bu arka plan göz önünde bulundurulunca birikmiş öfkenin temellerini anlamak mümkün. Buna bir de kapitalizmin son krizini ekleyin. Tottenham olaylarının esas olarak bütçe kesintilerinden kaynaklandığı da söylenenler arasında. Hükümetin finansal kriz karşısında kamu harcamalarında kesintiye gitmesinin faturası uzun bir süredir yoksul kesimlere, öğrencilere ve çalışanlara çıkıyor.

İlk etaptaki barışçıl gösteriler işte bu yüzden kısa sürede şiddet yüklü bir yangına dönüştü. Şehrin başka noktalarına da yayılan gösteriler bir ayaklanma şeklinde seyrediyor. Bu kesimlerin nicedir süren yoksulluğunu düşünecek olursak ayaklanmaların neden mala mülke yöneldiğini kestirmek güç değil. Bu şekilde birçok bina ve araba ateşe verilirken sayısız mağaza da yağmalanıyor. Bu noktada Türk ve Kürt göçmenlerin polisten ümidi kesip yaşadıkları mahallelerin güvenlik ihtiyacını bizzat karşılamaları medyada yer almış olgulardan biri.

Londra'daki gösterilerde göze çarpan ilk şey, yüksek dozda yağma ve vandalizm olabilir. Bunlara neden olan öfkenin temelinde ise çok daha derin ekonomik, sosyal ve kültürel yaralar var. Öfkeyi anlamak mümkün, şiddeti onaylamak asla. Biz anlama çabamızı sürdürelim.

Londra ayaklanmasını başlatan, Duggan'ın ailesi ve çevresinin haklı taleplerini unutmayalım. Amacımız polisle çatışmaya girme potansiyeli taşıyan Duggan'ı aklamak değil. Eğer polisin Duggan’ın ailesinin oğullarının ölümünden bihaber kalmasına neden olan sorumsuzluğu kurumsallaşmış bir ayrımcılığın dışavurumu ise, bunun hesabı verilmeli. Ayrıca, Londra ayaklanmasının, kronolojik olarak, sene başındaki öğrenci hareketlerinin devamı olabileceği ihtimalini de unutmamak lazım. Burada protesto edilen şey spesifik olarak bütçe kesintileri, genel olarak ise krizin faturasının kime çıktığı. Bu ayaklanmanın kazanındaki ateşte, birikmiş öfke kadar bu haklı talepler de var. Bu haklı talepler ve ardındaki adaletsizlikler bir gerçek, ayaklanmaya hakim olan genel vandalizm başka bir gerçek. (..)

habertürk

Londra'nın doğusu yine karıştı
8 AĞUSTOS 2011



İngiltere'de Londra'nın doğusunda göstericiler ile güvenlik güçleri arasında çatışma çıktı.

İngiltere yayın kuruluşu BBC'nin haberine göre, polisin yolda bir adamı durdurarak üstünü aramak istemesi üzerine göstericiler ile güvenlik güçleri arasında çatışma çıktı. Bu durum Londra'da şiddetin 3. gecede de devam edeceği yolunda endişelerin doğmasına yol açtı.



Londra'ya gerginlik hakim

Bazı göstericilerin mağazaların camlarını kırdığı, çöpleri, süpermarket arabalarını polislerin üzerilerine fırlattıkları ifade edilen haberde, güvenlik güçlerinin Hackney Merkez İstasyonu bölgesini kordon altına almaya çalıştığı kaydedildi.
İngiltere'nin başkenti Londra'da 29 yaşındaki bir siyahın polis tarafından öldürülmesinden sonra başlayan yağmalama ve kundaklama olayları ardından kentte gerginlik hakim.
Cumartesi gecesi başlayan olaylar dün gece de devam etti.

Kentin farklı noktalarında çok sayıda araçla bazı binaların ateşe verildiği dükkanların yağmalandığı olaylar sırasında toplam 35 polis memuru yaralandı.

100'den fazla kişi gözaltına alındı.

Londra polisi olaylar nedeniyle alarmda. İçişleri Bakanı Theresa May, tatilini yarıda keserek Londra'ya döndü.

Cumartesi gecesi yaklaşık 300 kişilik bir grup, Perşembe günü dört çocuk babası Mark Duggen'ın öldürülmesini protesto için Tottenham semtinde karakol önünde eylem yaptı.

Daha önceden suça karıştığı öne sürülen Duggen, polis operasyonu sırasında öldürüldü. Ancak nasıl öldürüldüğü konusunda soru işaretleri var. yetkililer, bu kişinin polise ateş açtığını ve bir memurun yaralandığını söylüyor. Ancak ailesi bunu reddediyor.

Görgü tanıklarına göre, karakol önündeki gösteri 16 yaşındaki bir kızçoğunun darp edilmesinden sonra kontrolden çıktı. Protestocular, polise molotof kokteyl attılar. Bir anda alevler içinde kalan bölge hala kordon altında.

Bölgede bu gece Duggan'ı anma etkinliği düzenleneceği belirtiliyor.
İşsizlik ve yoksulluk

Tottenham Londra'nın en yoksul bölgelerinden biri. Suç oranları ve işsizlik çok yüksek.

Burada açılan her iş için ortalama 54 kişinin başvuruda bulunduğu belirtiliyor. Burası aynı zamanda, hükümetin bütçe açığını kapamak için yürürlüğe koyduğu kemer sıkma programından en fazla etkilenen bölgelerden biri.

Bazı uzmanlar olayları ekonomik belirsizlikten kaynaklanan gerginliğin bir yansıması olarak değerlendiriyor.

Türkiye'den göçmenlerin de yoğun olarak yaşadığı bölgedeki gençler polisin kendilerine önyargılı davrandığını ve sürekli tacize uğradıklarını öne sürüyor.

Londra gelecek yıl olimpiyatlara ev sahipliği yapacak.

Olayların kentin imajına darbe vuracağı belirtiliyor.
BBC/Haber10

İngiltere gazetelerinde ayaklanmalar
9 AĞUSTOS 2011



''Orman kanunu.'

İngiltere gazeteleri son üç gündür yaşanan yağma ve kundaklama olaylarını bu başlıkla duyuruyor okurlarına.
Independent, ''Londra alevler altındayken'' polisin ve siyasetçilerin acz içinde olduklarını, isyanların da yayıldığını kaydediyor, Times ise ''polis sokaklara teslim oldu'' diyor.
Gazete, ''Londra yanıyor'' başlıklı başyazında da, cumartesi günü polise karşı bir siyasi protesto olarak başlayan olayların fırsatçıların kundaklama ve maddi kazancına dönüştüğünü belirterek, ''Haber kanallarını izleyenler, Londra'nın, çetelerin sıkıcı bir yaz akşamı geçirmek yerine daha eğlenceli olacağını düşündükleri eylemleriyle bir bilgisayar oyununa dönüştüğünü farkedeceklerdir'' diyor.
Times, polisin üç gündür sokakları hırsızlara teslim ettiği görüntüsü verdiğini kaydederek, ''polisin kent sokaklarını geri alma zamanının geldiğini'' yazıyor.
Daily Telegraph, ''çetelerin sonraki hedefinin ne olacağını kimsenin bilmediği bir gerilla savaşı''na benzetiyor ayaklanma ve yağma olaylarını.
Independent yazarı Paul Wallely, 1980'lerde yine Londra'da Brixton semtiyle, Livepool ve Birmingham kentlerinde yaşanan siyahların isyan hareketleriyle son olaylar arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları irdeliyor.
Brixton'da 1981'de polisin bıçakla yaralanmış bir genci durdurması, çevredekiler tarafından gencin polis şiddetinin mağduru olduğu biçiminde algılanmıştı.
Liverpool'da ise, polisin masum bir genci tutuklamasına karşı çıkan bir başka genci gözaltına alması olayların fitilini ateşlemişti.
1985'te Tottenham'da da polisin baskın düzenlediği bir evde bulunan kadının kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmesi yöre halkını sokağa dökmüş, şiddet olayları yaşanmıştı.
Wallely, siyah bir gencin polis tarafından öldürülmesiyle başlayan son olaylarla geçmişte yaşanan ayaklanmaların özünde polisin siyahlara yönelik tavrına ilişkin algılamaların bulunduğunu kaydederken, ''polisin aşırı güç kullanarak olayları kışkırttığı ve olaylara hazırlıksız yakalandığı'' eleştirilerine hedef olduğunu anımsatıyor.
''Ayaklanmaların çoğunlukla kentlerin yoksul kesimlerinde, sosyal yabancılaşmanın, işsizliğin özellikle gençler arasında yaygın olduğu yerlerde yaşandığını'' kaydeden Independent yazarı, bugün yaşananlarla geçmişteki ayaklanmalar arasındaki farkı ise şöyle özetliyor:
''Bugünkü olaylar, fırsatçıların günümüzün manasız tüketim çılgınlığına uyan bir ölçüde yağmalamalarıyla tanımlanıyor. Yağmacıların girdikleri dükkanlarda kendi beden ölçülerine uyan ürünleri aldıkları, istedikleri markaları bulabilmek için raflar arasında gezindikleri de göze çarpıyor. Bu, yağmayla alışverişin buluştuğu nokta. Bir görgü tanığının tarif ettiği gibi, yoksul mahallelerin derinliklerinden gelen bir çığlıktan çok, yeni bir çift spor ayakkabıya sahip olma fırsatı.''
BBC

İşsiz İngiliz yol kenarında CV'siyle iş arıyor

21:00 - İngiltere'de yaklaşık 100 yere iş bavurusunda bulunan Ian Millington adlı bir kişi, artık yol kenarında iş başvurusunda bulunuyor! Sunderland'da oldukça işlek otoban kenarına çıkan Ian, hazırladığı CV'siyle netgazeteyoldan geçenlerin dikkatini çekmeye çalışıyor. 20.07.2011 SUNDERLAND netgazete

Hastane cinayetleri: İki hasta daha öldü
21 TEMMUZ 2011

İngiltere'nin Manchester kentinde tuz çözeltisi şişelerine insülin katıldığının anlaşıldığı hastanede bu sebepten ölen hastaların sayısı beşe yükseldi.
Polis kaynakları, 83 yaşındaki bir erkekle 84 yaşındaki bir kadın hastanın bu sabah öldüğünü duyurdu.
İlgili Konular
İngiltere, Yaşam, Sağlık
41 yaşındaki bir erkek hastanın durumunun da ağır olduğu açıklandı.
27 yaşındaki hemşire Rebecca Leighton Stepping Hill hastanesinde 71 ve 84 yaşlarında iki erkekle 44 yaşında bir kadın hastanın ölmesi üzerine gözaltına alınmıştı.
Polis, hastalara verilen tuz çözeltisi şişelerine insülin katıldığını düşündüklerini açıklamıştı.
Polis yetkilisi Ian Hopkins, soruşturma kapsamında 7 Temmuz'dan bu yana yaşanan beş ölümün ele alındığını, ancak gerekli görülürse bu tarihten önceki ölümlerin de incelenebileceğini belirtti.
Soruşturma kapsamında 60'dan fazla dedektif görev yapıyor.
Çarşamba sabahı evinde gözaltına alınan Leighton'a ait altı torba eşya ve bir bilgisayara da polis tarafından el kondu.
Hemşire ve Ebeler Konseyi, soruşturma devam ederken Leighton'un hemşirelik lisansının askıya alınması için işlemlere başlandığını ifade etti.
Polis yaptığı incelemede hastanede insülin içeren 36 şişe çözelti buldu.
Hastanede ise güvenlik artırıldı ve çalışanlara hastalara ilaç verilmesi sırasında çiftler halinde çalışmaları söylendi.
İnsülinin kilitli dolaplarda bulundurulduğu hastanede artık tuz çözeltileri de artık kilit altında tutulacak.
Polis soruşturması hastanede 7 Haziran'dan bu yana tedavi gören 14 kişiyi içeriyor. BBC

BBC çalışanları grevde
01 AĞUSTOS 2011

Ulusal Gazeteciler Sendikası'nın aldığı karar doğrultusunda BBC çalışanları bugün 1 Ağustos'ta 24 saat grev yapıyor.
Sendika üyeleri, BBC Dünya Servisi'nde ve BBC'nin dış yayınları takip eden BBC Monitoring hizmetinde çalışan bir grup BBC personelinin kesintiler çerçevesinde işten çıkarılma ve BBC'nin başka kısımlarına açılan pozisyonlar çerçevesinde yeniden istihdam edilmemesini protesto amacıyla grev kararı aldı.

Greve BBC Türkçe ekibinden de iştirak olduğu için Türkçe internet sayfasında güncellemenin yavaşlaması ya da durması bekleniyor.
Ulusal Gazeteciler Sendikası, BBC'nin açıkladığı kesintiler çerçevesinde, gönüllü olarak kıdem tazminatını alıp işini bırakmak isteyenler varken, işten ayrılmaya zorlananlar olduğunu söylüyor.
Sendikaya göre, seçenekler sunmadan çalışanları işten ayrılmaya zorlayan BBC, bu planı ileride daha çok sayıda çalışana genişletmeye hazırlanıyor.
Gazeteciler sendikası, kesintilere hedef olan departmanlarda çalışanların başka departmanlara aktarılması konusunda da BBC'nin sendikanın taleplerini dinlemediğini söylüyor.
BBC

Ultra zenginler ve Hyde Park

Times gazetesi, "Goldman Sachs gelirlerinin ve kârının düştüğü bir yıl geçirdi ama, nasılsa, Amerikan yatırım bankacılığı devinde, çalışanların ortalama maaşı 430 bin Amerikan dolarını buluyor." diye yazıyor.

Times manşetten yer verdiği haberinde, "İngiltere'de konut piyasası kan ağlarken, başkentin seçkin semtlerinde ultra zenginler için emlak patlaması yaşanıyor" yorumunu yapıyor. Bu yorumun sebebi ise Londra'nın meşhur parklarından Hyde Park'a nazır 1 milyar sterlinlik bir apartman dairesinin açılmış olması.

Harrods mağazasına iki adım mesafede, sosyetenin kalbinin attığı Knightsbridge'deki Numara 1, Hyde Park, dünyada en çok arzulanan adreslerden biri haline gelmiş durumda. Gazeteye göre Rusya ve Körfez ülkelerinden gelen milyarderler, apartmanın açılışını kutlamak için dün Londra'daydı.

Apartmanda tek odalı bir dairenin fiyatı 6,5 milyon sterlin. Times gazetesi, İngiltere'de ortalama 26 bin sterlin maaş kazanan bir kişinin, bu apartman dairelerinde ancak kahve makinesinin kapladığı kadar yeri satın alabileceğini yazıyor.

Sağlık hizmetlerinde reform

İngiltere'de altmış yılı aşkın süredir var olan ulusal sağlık hizmetleri NHS, ihtiyacı olan herkese parasız sağlık hizmeti verilmesini öngörüyor ve sağlık sisteminin bütçesi vergilerle karşılanıyor.

Fakat her geçen gün sistemin maliyeti yükseliyor. Bir yandan da bir biri ardına özel sağlık sigortalarının açılmasıyla sağlık açısından zenginlerle yoksullar arasındaki uçurum da giderek derinleşiyor

Muhafazakâr parti liderliğindeki koalisyon hükümeti, bir süredir ulusal sağlık hizmeti NHS'i reformdan geçirme planları yapıyordu. İşte bu planlar dün 350 sayfa halinde ilan edildi.

İngiltere gazeteleri, yapılacak değişiklikleri sorguluyor. Independent gazetesi "Cameron'un NHS'le oynadığı dev kumar bizi nasıl etkileyecek?" diye soruyor.

İngiltere sağlık hizmetlerinde bugüne kadarki en büyük radikal değişikliğe gidiliyor. Aile doktorları, sağlık bütçesinin yüzde 80'inin denetiminden sorumlu olacak, özel sağlık kurumlarının NHS hastaneleriyle rekabet etmelerine izin verilecek ve 24 bin çalışan işinden olacak.

Sağlıktan sorumlu bakan Andrew Lansley, önerilerin önümüzdeki 10 yıl içinde vergi mükelleflerinin sırtından 10 milyar sterlinlik bir yükü kaldıracağını savundu. Bu önerilere kuşkuyla bakanlar ise reformların gereksiz olduğunu ve mevcut ekonomik kriz ortamında sağlık hizmetlerinin 20 milyar sterlin tasarruf yapması beklenirken işleri daha da zorlaştıracağını savundu.

Financial Times gazetesi de, sağlık sendikası UNISON'ın "Titanik kazasında olduğu gibi, hesaplamaların yanlış yapıldığı" yorumunu aktarıyor. BBC

İngiltere ekonomisi 'düşünülenden kötü'
25 ŞUBAT 2011
İngiltere ekonomisi 2010 yılının son çeyreğinde tahmin edilenden daha da fazla küçüldü.
Ulusal İstatistik Bürosu'ndan (ONS) yapılan açıklamaya göre, ekonomi 2010 yılının son çeyreğinde önceki çeyreğe göre yüzde 0,6 oranında daraldı.

Daha önce bu daralma oranı yüzde 0,5 olarak açıklanmıştı.
Ulusal İstatistik Bürosu yapılan revizyonun çok da büyük olmadığını belirtti.
Bu veriler, faiz oranlarındaki artışın düşünüldüğü kadar çabuk gelmeyebileceğini gösteriyor.
İngiltere'de Ocak ayında yıllık enflasyon da yüzde 4'e çıktı. Aralık'ta bu oran 3,7 idi.
Tüketici fiyatları endeksindeki bu yükseliş, yeni yılla birlikte Katma Değer Vergisi'nin yüzde 17,5'tan yüzde 20'ye çıkarılmasıyla, petrol fiyatlarındaki artışa bağlanıyor.
Ekonomi uzmanlarına göre enflasyonun Kasım 2008'den sonraki en yüksek seviyeye ulaşması, gösterge faiz oranlarını yükseltmesi için Merkez Bankası üzerindeki baskıyı artıracak.
İşçi Partisi Katma Değer Vergisi'nin artırılmasını eleştirirken, hükümetin kamu harcamalarında kapsamlı bir kesintiye gitme planlarını da ekonominin hassasiyetini gerekçe göstererek kınadı. BBC

İngiltere'de işsizlik son 17 yılın doruğunda
16 MART 2011

İngiltere'de işsizlik rakamları son 17 yılın en yüksek seviyesine tırmandı.
Ocak sonu itibariyle 2 milyon 530 bin kişi olan işsiz sayısı, 1994 yılından bu yana kaydedilen en yüksek seviyede.

İngiltere Ulusal İstatistik Dairesi işsiz oranını yüzde 8 olarak açıkladı.
Son veriler, 16-24 yaş arasındaki gençlerde işsizliğin rekor bir oran olan yüzde 20,6'ya yükseldiğini gösteriyor.
18-24 yaş arasındaki işsizlik de rekor kırarak yüzde 18,3 olarak belirlendi.
Muhafazakar-Liberal koalisyonun kamu sektöründe hedeflediği kesintiler daha henüz tam anlamıyla etkisini göstermemiş olsa dahi, kamuda şimdiden istihdamın daraldığı görülüyor. 2010 yılının son çeyreğinde 45 bin kamu çalışanı işini kaybetti. BBC

İngiltere'de tutuklananların sayısı 1500'ü geçti
12 AĞUSTOS 2011

İngiltere polisi, yağma ve kundaklama olaylarıyla ilgili olarak şimdiye kadar 1500'ü aşkın kişinin tutuklandığını açıkladı.
İlgili Konular
İngiltere
Zanlıların üçte ikisi başkent Londra'da yakalandı.
Üst düzey emniyet yetkilisi Stephen Kavanagh, sokaklardaki şiddet ve asayişsizliğe karışanları aramaya devam ettiklerini ve tutuklananların toplam sayısının 2500 kişiyi aşmasına şaşırmayacağını söyledi.
Mahkemeler 24 saat boyunca aralıksız çalışırken, çok sayıda kişinin normalde beklenenden daha ağır cezalara çarptırıldığı görülüyor.
Bir dükkandan yaklaşık beş dolar değerinde şişe su çalan bir adama altı ayın üzerinde hapis cezası verildi.
Yağmalama olaylarında toplumun farklı kesimlerinden insanların yer aldığı anlaşılıyor. Tutuklananlar arasında 11 yaşında bir oğlan çocuğu, genç bir balerin ve yağmalanan bir elektronik dükkanından televizyon çaldığını itiraf eden 24 yaşında bir üniversite mezunu var.
Londra'da kundaklanan bir dükkandaki yangını söndürmeye çalışırken dayak yiyen emekli bir adamın kaldırıldığı hastanede öldüğü açıklandı.
Polis, olayla ilgili olarak 22 yaşında bir adamın cinayet zannıyla tutuklandığını belirtiyor.
Dört gece boyunca süren olaylar esnasında ölenlerin sayısı beşe yükseldi.
Bundan önce Birmingham kentinde arabayla ezilen üç genç ve Londra'da başından vurulan bir kişi ölmüştü.
BBC

İngiltere'de enflasyon yükselişte
22 MART 2011

İngiltere'de enflasyon Şubat ayında da artmaya devam etti.
Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) Ocak'taki yılda yüzde 4'lük artış oranından yüzde 4,4'e yükseldi.

Artış gıda, yakıt ve giyim sektörlerindeki fiyatların yükselmesine bağlanıyor.
Kaydedilen bu oran son iki yılın en yüksek enflasyon oranı.
Konut kredilerinin faiz ödemelerini de kapsayan Toptan Eşya Fiyatları Endeksi (TEFE) ise son 20 yılın en yüksek düzeyine çıktı.
Şubat ayında yıllık artış, yüzde 5,1'den yüzde 5,5'e yükseldi.
İngiltere'de TÜFE 15 aydır merkez bankasının 'sağlıklı bir ekonomi' için hedeflediği yüzde 2 oranının üzerinde seyrediyor.
Kaydedilen artış ise beklentilerin üzerinde.
İngiltere'de enflasyon en son 2008 Ekim ayında bu düzeyi görmüştü; bu durumun Merkez Bankası üzerinde faizleri artırma baskısı yaratması bekleniyor.
Bu beklenti sterlinin de dolar karşısında değer kazanarak son bir yılı aşkın zamandır en yüksek değerleri görmesine yol açtı.
Sterlin 1,639 dolar ve 1,154 euro düzeyinden işlem görüyor.
Borç beklenenin neredeyse iki katı

İngiltere'de sokağa bu kez Türkler çıktı

İngiltere'nin başkenti Londra'da yaşanan yağmalama, kundaklama ve şiddet olaylarının ardından, çok sayıda Türk vatandaşının yaşadığı Londra'nın kuzeyindeki protesto yürüyüşü düzenlendi.

14 Austos 2011
Anadolu Haber
Yaklaşık 2 bin kişinin katıldığı yürüyüşte İngiliz polisinin olaylar karşısındaki tutumu ve hükümetin kesinti paketleri protesto edildi.

Dalston'da semtinde başlayan yürüyüş, olayların ilk olarak yaşandığı Tottenham High Caddesi'ndeki karakol yakınlarında bitti.
Protestocular ellerinde "Hükümeti suçlayın, çocuklarımızı değil", "Polis ırkçılığına hayır" yazılı çeşitli pankartlar taşıdı.

Yürüyüşe katılan, doktora öğrencisi Türk vatandaşı Besim Can, A.A muhabirine yaptığı açıklamada, yürüyüşün amacının "son 1 haftadır Londra'da yaşanan olaylara farklı bir açıdan da bakılabileceğini göstermek" olduğunu söyledi. 5 yıldır Londra'da yaşayan Can, şöyle konuştu:

"Gerek İngiliz medyasında, gerekse de dünyanın bakış açısında şöyle bir ikilik oldu; bir yanda sokaklarda gereksiz yere yağma yapan gençler, diğer tarafta da mahallesini korumaya çalışan insanlar. Fakat hadise bu kadar basit değil. Sokakta olan gençlerle, mahallelerinde dükkanlarını koruyan insanlar da aynı şeylerden mustaripler."

Yürüyüşün buna dikkat çekmek ve gerginliğin asıl kaynağının son bir yılda İngiltere'de yaşanan ekonomik kriz ve kesintiler olduğunu söylemek için düzenlendiğini ifade eden Can, "katılım yeterli mi" sorusuna, "Londra'da yaşayan insanları bu kadar yakından ilgilendiren bir olay olduğunu düşündüğümüzde yine de biraz daha fazla katılım olmasını beklerdim" yanıtını verdi.

Bu arada yürüyüşten tedirgin olan bazı dükkan sahiplerinin kapıları kitleyerek camlardan endişeli gözlerle yürüyüşü izledikleri gözlendi.

Öte yandan Londra genelinde olaylara katılan şüphelilerin evlerine polis baskınları sürüyor. Başkentte şimdiye kadar 1200'den fazla kişi gözaltına alındı, 700'den fazla kişi de tutuklandı.

İngiltere'de Cezaevlerinde Yer Kalmadı
19 Ağustos 2011
İngiltere'de yaşanan yağmalama, kundaklama ve şiddet olayları nedeniyle günde 100'den fazla kişi cezaevlerine konuluyor.

İçişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, İngiltere ve Galler'de hapishanelerde bulunan kişi sayısının 86 bin 654'e yükseldiği kaydedildi.
Cezaevleri Yönetim Birliği, bu şekilde tutuklamalar sürerse cezaevlerinde yer kalmayacağı uyarısında bulundu. Cezaevleri Servisinden bir sözcü, hapishanelerin kapasitelerini artırmak için yöntemler aradıklarını da ifade etti.
İngiltere Adalet Bakanlığı geçen yıl, cezaevlerindeki suçlu sayısının 3 bin kişi azalacağını düşündüklerini açıklamıştı. Ancak son olaylarla, cezaevlerinin kapasitelerinin dolmak üzere olduğu uyarısı yapılıyor.
Başkent Londra'da başlayan ve İngiltere geneline kısa sürede yayılan olaylarda, şimdiye kadar binden fazla kişi tutuklandı.
TRT

Londra'da gökyüzünü kara bulut kapladı! 2012 Olimpiyatları'na ayrılan bölge yanıyor

12 Kasım 2007
Londra İtfaiyesi, Stratford'da bir sanayi bölgesinde yangın çıktığını bildirdi.
İtfaiye tarafından yayınlanan açıklamada, Londra'nın doğusundaki Stratford'da bulunan bir sanayi bölgesindeki yangına ekiplerin müdahale etmeye başladığı kaydedildi.
Stratford'da siyah bir duman tabakasının yükselmesi üzerine ilk haberler, bölgede patlama olduğu şeklinde yansıtılmıştı.
İngiliz polis sözcüsü de, yangının Stratford'da bulunan eski bir otobüs deposunda çıktığını, hiçbir patlamanın tespit edilmediğini belirtti.

TERÖR SALDIRISINA BENZEMİYOR
Londra’da 2012 olimpiyatlarının yapılacağı alanda sabah saatlerinde başlayan yangın, dev duman bulutu nedeniyle İngilizlere ikinci bir terör saldırı korkusu yaşattı. Onlarca itfaiye aracının müdahale ettiği yangın kontrol altına alınamadı. İngiliz polisi ortada terör saldırısı olduğuna dair bir kanıt bulunmadığını açıkladı.
Londra itfaiyesi yangına onlarca araçla müdahale ederken İngiliz polisi de olay yerini kordon altına aldı ve yangın bölgesi etrafında oluşturduğu halkayı sürekli genişleterek bölgede bulunanları tahliye etti.
Polis yetkilileri olayda şu ana kadar herhangi bir terör bulgusuna rastlanmadığını bildirirken, sağlık görevlileri de ilk etapta herhangi bir yaralı olmadığını duyurdu.

-KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI OLAY YERİNİN YAKININDAYDI
İngiltere’ye ikinci bir 7 Temmuz saldırısı korkusu yaşatan yangın başladığı sırada Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay da yangının başladığı noktaya birkaç kilometre uzakta bulunan turizm fuarında Türkiye standını geziyordu.

- LONDRA'DAKİ YANGIN, İNGİLTERE'Yİ PANİĞE SEVK ETTİ
Doğu Londra'da 2012 Olimpiyatları için hazırlanan kullanımda olmayan bir otobüs garajında çıkan yangın, ülkede paniğe yol açtı.
Dünya Turizm Fuarı'nın açılışının yapıldığı saatlerde meydana gelen yangın nedeniyle fuarın bulunduğu alanı dumanlar sardı. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın Türk basın mensupları ile görüştüğü sıralarda duyulan yangın haberi, Türk heyeti arasında da heyecana neden oldu.
Türkiye saati ile 14.06'da meydana gelen olayın ardından, sanayi alanı olan bölge polis tarafından güvenlik çemberine alınarak kapatıldı.
BBC haber sitesinde yer alan bilgiye göre, Meteoroloji uzmanları dumanların 20-27 kilometrelik bir alanı kapladığı yönünde açıklamalarda bulundu.
75 itfaiye görevlisi ile çok sayıda polisin bölgede çalıştığı açıklanırken, yangın nedeniyle Stratford'daki sanayi bölgesi içinde 8 ayrı patlamanın meydana geldiği ifade edildi.
netgazete


TRT Haber KanalıCanlı İzle : 07.10.2011 TRT Haber 12.00 Haber Bülteni HaberSporİşitme Engelliler07 Ekim 2011 CumaBursa 26°C Az Bulutlu

"İngiltere'de Yaşanan En Ağır Mali Kriz"
07 Ekim 2011

İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mervyn King, ülkenin belki de tarih boyunca yaşanan en ciddi mali kriz ile karşı karşıya olduğunu söyledi.

King'in bu açıklaması, Merkez Bankası'nın dün mali sisteme 75 milyar sterlin (165 milyar dolar) daha pompalama kararını izliyor.
Merkez Bankası Başkanı, "Bu en büyüğü değilse bile en azından 1930'lardan sonra karşı karşıya olduğumuz en ciddi mali kriz" dedi.
Banka şimdiye dek hükümet tahvili gibi varlıkları satın alarak piyasaya nakit akışını artırma, bu şekilde de bankaların birbirine borç vermesini teşvik etmek için ekonomiye 200 milyar sterlin tutarında para pompaladı.
Bu kararla, 2009'da başvurulan nicel gevşetme siyasetine iki yıl aradan sonra geri dönüldü.
Maliye Bakanı George Osborne, geçmişte nicel gevşetme politikasını eleştirmesine karşın, şimdi bunun yapılacak en iyi şey olduğunu söyledi.

Osborne, krizin ağır olması nedeniyle King'in kararını onayladığını belirtti.

Merkez Bankası'nın Para Politikası Kurulu üyeleri arasında ekonominin nasıl canlandırılacağı konusunda görüş ayrılığı vardı.

Nicel gevşetme, faizleri yükseleterek halen yüzde 4,5 düzeyinde olan enflasyonu kontrol altına alma ve hiç müdahalede bulunmama gibi seçenekler tartışılıyordu.
Merkez Bankası faiz oranlarını taban değer olan yüzde 0,5 oranında tutmaya devam ediyor.

TRT

Savaş Karşıtlarından Londra'da Eylem...
2011.10.09
Çok SAYIDA GÖSTERİCİ BAŞBAKANLIK BİNASI ÖNÜNE YÜRÜDÜ.
Çok SAYIDA GÖSTERİCİ BAŞBAKANLIK BİNASI ÖNÜNE YÜRÜDÜ.

GÜVENLİK GÜÇLERİYLE EYLEMCİLER ARASINDA YAŞANAN GERGİNLİK SIRASINDA ÇOK SAYIDA KİŞİ GÖZALTINA ALINDI.

Londra'nın ünlü Trafalgar Meydanı'nda toplanan binlerce savaş karşıtı gösteri düzenledi. Aralarında Wikileaks'in kurucusu Julian Assange ve milletvekillerinin de bulunduğu çok sayıda kişi konuşmacı olarak katıldı.

Savaş karşıtları, buradaki gösterinin ardından Başbakanlık binasına doğru yürüyüşe geçti.

Sayıları binleri bulan protestocular, "Savaşı durdur", "Emperyalist savaşlara son", "Filistin'e özgürlük", "Caremon git", " Afganistan'dan çık" yazılı döviz ve pankartlar taşıyor.

Polisin yoğun güvenlik önlemleri aldığı gösteri sırasında protestocular, başbakanlık binası önünde polis tarafından durduruldu.

Çıkan olaylarda çok sayıda kişi gözaltına alındı.

Savaş karşıtları başbakanlık önünde oturma eylemlerini sürdürüyor
http://www.son-dakika.gen.tr/

İngiltere Savunma Bakanı Liam Fox istifa etti
14 EKİM 2011

İngiltere Savunma Bakanı Liam Fox danışmanlarından Adam Werrity ile ilişkileri dolayısıyla günlerdir devam eden tartışmalardan sonra görevinden istifa etti.

Muhafazakar Partili Savunma Bakanı Liam Fox, Başbakan David Cameron'a gönderdiği istifa mektubunda "hatalı bir şekilde, kişisel çıkarlarıyla hükümet içindeki faaliyetleri arasındaki çizginin bulanık hale gelmesine izin verdiğini" belirtti.
"Bu davranışının sonuçlarının son günlerde daha açık bir şekilde ortaya çıktığını" belirten Liam Fox, bu durumdan büyük üzüntü duyduğunu söyledi.
Liam Fox, "Ulusal çıkarların kişisel çıkarlardan önce gelmesi gerektiğini daha önce de defalarca söyledim. Şimdi kendi ilkelerim çerçevesinde hareket etmem gerekiyor. Dolayısıyla, büyük bir esef duyarak, Savunma Bakanı olarak görevimden istifa ediyorum." dedi.
BBC'nin siyasi editörü Nick Robinson, Başbakan Cameron'un, Fox'un Savunma Bakanlığı görevini daha fazla sürdüremeyeceğine kanaat getirdiğini belirtiyor.
Fox'un yakın arkadaşı Adam Werritty'nin, resmi hiçbir ünvanı olmamasına karşın, bakanın 18 dış gezisine katılmış olduğunun anlaşılması, İngiltere'de bir süredir yoğun tartşmalara yol açmıştı.
Kendisini Savunma Bakanı Fox'un danışmanı gibi göstererek kartvizit bastıran Adam Werritty'nin, Dubai'de, savunma sanayiinden bir grup iş adamıyla bir araya gelinmesini sağladığı ortaya çıkmıştı.
Bunun yanısıra, Bakan Fox'un Sri Lanka'ya yaptığı ziyarete de eşlik eden Adam Werritty'nin, Sri Lanka Cumhurbaşkanı ile yapılan görüşmede hazır bulunduğu öğrenilmişti.
34 yaşındaki Adam Werritty, Liam Fox'un eski ev arkadaşıydı ve 2005 yılında da bakanın düğününde, sağdıcı olmuştu.
BBC

İngiltere'de enflasyon yine tavan yaptı
18 EKİM 2011

İngiltere'de Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) Eylül ayında yüzde 5,2 artışla yeniden rekor düzeye ulaştı.
Bu oranda bir artış, 1997'de TÜFE sistemi ile hesaplamaya geçilmesinden bu yana sadece 2008 Eylül ayında gerçekleşti.

İngiltere'de geçen ay ise enflasyon yüzde 4,5 olmuştu.
Artış özellikle enerji fiyatlarının yükselmesine bağlanıyor. Ülkenin altı büyük enerji şirketi de doğal gaz ve elektrik fiyatlarına kayda değer oranda zam yapmıştı.
Ulusal İstatistik İdaresi verilerine göre ülkede ortalama haftalık hane geliri, son bir yılda sadece yüzde 1,8 artarken, elektrik faturaları yüzde 7,5, doğal gaz faturaları yüzde 13 yükseldi.
Konut kredisi ödemelerinin de dahil olduğu Perakende Fiyat Endeksi ise yüzde 5,2'den yüzde 5,6'ya yükseldi.
Bu rakam da söz konusu endekste 1991'den bu yana kaydedilen en yüksek oran.
Yüzde 5'i aşan enflasyon, Merkez Bankası'nın yüzde 2'lik hedefini bir hayli geride bırakmış durumda. Merkez Bankası üst üste 22 aydır, bu hedefi tutturamıyor.

Ülkede işsizlik de son 17 yılın en yüksek seviyesinde; krizden zarar gören pek çok aile de devlet yardımlarına yöneliyor.
tıklayın Eurostat verilerine göre, İngiltere açıklanan bu oranla 27 üyeli Avrupa Birliği'nde en yüksek enflasyon oranına sahip ülke konumuna geldi.
İngiltere'nin dahil olmadığı Euro bölgesinde Eylül ayı enflasyonu bir önceki yıla göre yüzde 3 olarak kaydedilirken, Avrupa'nın en büyük ekonomisi Alşmanya'da ise TÜFE Eylül ayında geçen yıla göre yüzde 2,9 arttı.
Ay bazındaki değişimlere bakıldığında ise Euro bölgesinde artış oranı yüzde 0,8, Almanya'da ise yüzde 0,2 oldu.
BBC

İngiltere'de Harç Protestosu
09 Kasım 2011

İngiltere'nin başkenti Londra'da binlerce öğrenci üniversite harçlarındaki artışı protesto etmek için yürüyüş düzenledi. Geniş güvenlik tedbirleri alınan gösteri için 4 bin polis görevlendirildi.

Londra sokakları üniversite harçlarına getirilen artışı protesto eden öğrencilerin sloganlarıyla yankılandı.
Parasız eğitim talebini dile getiren öğrenciler silahlanma ve cezaevi yapımı yerine eğitime kaynak ayrılmasını istedi.
Binlerce öğrencinin katıldığı gösteri dolayısıyla polis geniş güvenlik tedbiri aldı.
Gösteri için 4 bin polis görev yaptı.
Yürüyüş güzergahı boyunca öğrencilere eşlik eden polis taşkınlık yapanların derhal gözaltına alınacağı uyarısında bulundu.
Polis, yürüyüş sırasında öğrencilerin Trafalgar meydanına çadır kurmasını engelledi.
TRT

Mervyn King: "Küresel ekonomik durum tahmin edilenden daha kötü"
16 KASIM 2011



BBC'nin haberi:

İngiltere ekonomisi kaygı uyandırıyor

İngiltere Merkez Bankası Başkanı ülke ekonomisinin geleceğine ilişkin karamsar açıklamalar yaptı.

Başkan Mervyn King ekonomide durgunluğun önümüzdeki yıl ortalarına kadar sürebileceğini söyledi.

King Euro Bölgesi borç krizinin İngiltere ekonomisine yönelik 'en büyük risk uunsuru' olduğunu kaydetti.

Merkez Bankası, 2011-2012 ekonomik büyümeye ilişkin tahminlerini yüzde 1'e çekerek, küresel ekonomik durumun tahmin edilenden daha kötü durumda olduğunu bildirdi.

İngiliz ekonomisi geçen yıl resesyondan çıksa da, ülkedeki ekonomik büyüme hızı yüzde 0,5 civarında seyrediyor.

King'in değerlendirmesi İngiltere'de son işsizlik verilerinin açıklanmasını takip ediyor.

Ülkede işsiz sayısının temmuz-eylül döneminde 129 bin kişi artarak, 2 milyon 620 bin kişiye ulaştığı açıklandı.

İşsizlik oranı yüzde 8,3 olarak açıklanırken, ülkede işsizlik yardımı alanların sayısı 5 bin 300 kişi artarak, ekim ayında 1 milyon 600 bin kişiye ulaştı.

2 milyon 620 bin işsiz sayısının, ülkede 1996 yılından bu yana görülen en yüksek oran olduğuna dikkat çekildi.

Ülkenin Ulusal İstatistik Kurumu'ndan yapılan açıklamaya göre, 16-24 yaş grubunda işsiz olan gençlerin sayısı ise 1,02 milyon kişi oldu.

İngiltere genç nüfustaki yüzde 21,2'lik işsizlik oranıyla, Avrupa'da İspanya, Yunanistan ve İtalya gibi ülkelerin gerisinde, Fransa ve Almanya'nın ise önünde yer alıyor.

İngiltere'de 19. yüzyılı andıran 'maaş eşitsizliği'
22 KASIM 2011



İngiltere'de yayınlanan bir raporda, ülkedeki şirketlerde çalışan üst düzey yöneticilerin maaşlarıyla diğer çalışanların maaşları arasında büyümekte olan farka dikkat çekildi.

İngiltere Yüksek Maaş Komisyonu isimli bağımsız araştırma kurulu tarafından hazırlanan raporda ülkedeki üst düzey yöneticilerin maaşlarının 1980 yılındaki maaşlarına göre kırk kat artmış olduğu ortaya kondu.

Rapora göre, kimi yöneticiler için maaş artışı daha da yüksek oranda gerçekleşti.

Örneğin, dünyanın önde gelen bankalarından Barclays Bank'te 1980 yılında genel müdür maaşı, ülkedeki tüm çalışanların maaş ortalamasının 13 katıyken, aynı bankadaki genel müdürün bugünkü maaşı İngilizlerin ortalama maaşının 169 katı.

Raporu hazırlayan komisyonun başkanlığını yürüten Deborah Hargreaves maaşlar arasında artan dengesizliğin dünyanın dört bir yanında bu konuyla ilgili rahatsızlığa ve tartışmalara yol açtığını belirtiyor.

Hargreaves'e göre yaşanmakta olan mali krizle birlikte "daha sorumlu şekilde işleyen bir kapitalizm" talebinin giderek artan sayıda insan tarafından paylaşıldığını söylüyor ve bu konuda yapılan eylemlere dikkat çekiyor.

"19. yüzyıl kadar adaletsiz"

İngiltere'deki gelir dağılımı adaletsizliği konusunda faaliyet yürüten örgütler ülkedeki durumu, kapitalizmin en sert toplumsal etkilerinin yaşandığı 19. yüzyıldan bu yana karşılaşılan en büyük toplumsal eşitsizlik olarak tanımlıyorlar.

Küresel alanda rekabet eden şirketler piyasadaki en iyi yöneticilere ihtiyaç duyduklarını ve bu sebeple kendilerine yüksek maaşlar ödenmesinin kaçınılmaz olduğunu söylüyorlar.

Ancak uzmanlar, mali tasarruf paketleriyle zor günler geçiren İngiliz kamuoyunun büyük çoğunluğunun adalet duygusunun zedelendiğini ve bu durumun göz ardı edilmemesi gerektiğine dikkat çekiyor.
BBC

İngiltere'de son yüzyılın en büyük grevi
30 KASIM 2011



BBC'nin haberi:

İngiltere'de iki milyon kişi grevde

İngiltere'de kamu çalışanlarının bağlı olduğu sendikalar emeklilik haklarını savunmak amacıyla geniş katılımlı greve çıktı.

Sendikalar, greve ülke genelinde yaklaşık iki milyon çalışanın katılmasının beklendiğini açıkladı.

Bu katılım 1920'lerden bu yana ülkede düzenlenen büyük grevlerden birinin yaşanacağı anlamına geliyor.

Kamu çalışanları grevi kapsamında ülkedeki okullar, hastaneler, limanlar ve devlet kurumlarındaki hizmetler ciddi kesintiye uğrayacak.

Greve giden öğretmenler sebebiyle İngiltere'deki okulların yüzde doksanının kapalı kalması bekleniyor.

Öte yandan, İngiltere genelinde binden fazla gösteri ve yürüyüş çağrısı yapıldı.

Hükümet kanadından yapılan açıklamada "grevle hiçbir şey elde edilmeyecektir" denilirken, sendikalar, üyelerinin emeklilik haklarını savunmak amacında olduklarını söylüyorlar.

Muhalefetteki İşçi Partisi ise grevi desteklemese de kamu çalışanlarının taleplerini anlayışla karşıladığını bildirdi.

'Hükümetten çalışanlara bir darbe daha'

Bu arada Maliye Bakanı George Osborne tarafından dün açıklanan kamu çalışanlarını etkileyecek yeni düzenlemeler, greve giden sendikalar tarafından sert bir şekilde eleştirildi.

Çalışanların maaşlarının iki sene boyunca yüzde 1'den fazla artmayacak olması ve emeklilik yaşının 66'dan 67'ye çıkarılacak olması, sendikalar tarafından "hükümetin yeni bir darbesi" olarak değerlendirildi.

Grev kararı alan sendikalar hükümetin gündeme getirdiği emeklilik reformuyla kamu çalışanlarından daha fazla katkıda bulunup daha uzun süre çalışmalarının talep edildiğini, ancak karşılığında daha az emeklilik maaşı alacaklarını söylüyor.

Thomas Cook 200 şubesini kapatıyor
14 ARALIK 2011

Seyahat acentası Thomas Cook, gelecek 2 yıl içinde uygulanacak yenilenme planı çerçevesinde İngiltere'deki 1300 şubesinden 200'ünü kapatacağını açıkladı.

115 Şubede çalışan personele işlerine son verileceği bugün bildiriliyor. Plan çerçevesinde Thomas Cook'ta çalışan 661 kişi işini kaybedecek.

Şirket Haberleri, Küresel Mali Kriz, İngiltere, Avrupa
Thomas Cook, Eylül'e kadar olan yıllık zararının 398 milyon sterlin olduğunu açıklamıştı.

Kasım ayında Thomas Cook hisseleri bir günde yüzde 75 değer kaybetmişti.

Thomas Cook, uğradığı zarara Mısır ve Tunus'taki ayaklanmalarla Tayland'daki sellerin neden olduğunu belirtmişti.

İngiltere'de kış aylarında yapılan rezervasyonlarda yüzde 11'lik azalma oldu.

Thomas Cook'un hisseleri Mart ayından bu yana yüzde 90 değer kaybetti.

Şirket, borçlarını azaltma çabasıyla, dün İspanya'daki otel zinciri Hotels Y Clubs De Vacaciones'i (ICV) 72,2 milyon euroya, Grupo Iberostar'a sattı.

Thomas Cook ayrıca elindeki uçak sayısını 41'den 35'e düşürmeyi, tatil için önerdiği 500 otelden de vazgeçmeyi tasarlıyor.
BBC

İngiltere'de Öğrenciler okul harcını karşılamak için fuhuş bataklığına düşüyor
15 ARALIK 2011



BBC'nin haberi:

İngiltere'nin en büyük öğrenci örgütlenmesi, üniversite ve lise son sınıf çağındaki öğrenciler arasında eğitim masraflarını karşılayabilmek için para karşılığı fuhuş vakalarının yaygınlaştığını bildirdi.

İngiltere'de 600 üniversitenin öğrenci örgütlenmelerini temsil eden Ulusal Öğrenci Birliği (NUS) geçim maliyetinin yükselmesinin ve eğitim ödeneklerinde kesintiye gidilmesinin özellikle düşük gelir düzeyindeki öğrenciler için büyük dezavantaj yarattığı uyarısında bulundu.

Birliğin tahminlerine göre kucak dansı yapılan kulüplere çalışan kadınların yüzde 20'si öğrencilerden oluşuyor.

Bu iddiaları fuhuş sektöründe çalışanlara destek veren İngiliz Fuhuş Çalışanları Birliği de dile getiriyor. Kuruluşa göre, Londra'daki yardım hatlarına öğrencilerden gelen telefonlar son bir yılda ikiye katlandı.

İngiliz hükümeti bu eğitim yılının başında üniversite eğitimi için harçların 9000 sterline (26 bin TL) yükseleceğini duyurmuştu. Pek çok öğrenci bu tutarı eğitim kredisi ile ödeyip, işe başlayınca geri ödüyor. Ailelerin bu masrafları bütünüyle yüklenmesi ise çok olağan bir durum değil.

Öğrencilerin gözünden

Independent gazetesine kimliğinin gizli kalması şartıyla konuşan 18 yaşındaki bir öğrenci, eğitim ödeneğinin kesilmesi riski olduğunu öğrenince eskortluk yapmaya başladığını anlatıyor.

Kız öğrenci sadece okula gidip gelmek için aylık ulaşım masrafının 70 sterlin (200 TL) olduğunu, ödenek olmazsa bunu karşılayamayacağını söylüyor.

"Ama şimdi başladığım zaman göre çok başka biri oldum. Hem kendime hem insanlara güvenimi yitirdim" diyerek öğrencilere burs olanaklarını daha iyi araştırmalarını salık veriyor.

BBC'ye kendisini Clare olarak tanıtan bir öğrenci ise, lise sondayken üniversite parası biriktirmek için bu kararı nasıl aldığını "dükkanlarda tezgahtarlık yapan arkadaşlarım derslere giremeyip okulu bıraktı. Barlarda çalışsam, saatler çok geçti, ders çalışamazdım" diye anlattı.

Bir ajansın temsilcileri ile tanıştığında ise daha iyi para kazanabileceği, saatleri kendisinin seçeceği, kiminle ne zaman görüşeceğine kendisinin karar vereceği anlatılmış. "Böylesi başkasının bana mesai saatleri dayatmasından daha iyi geldi" diyor.

Kazandığı para çok daha yüksekmiş ancak bir süre sonra fahişeliğe dayanamayacağını anlayıp bırakmış. Clare "10-20 yıl sonra çok genç yaşta bunları yaşadığımı düşüneceğim. Sırf eğitim alacağım diye bunu yaşamamalıydım" diyor.

Kingston Üniversitesi'nde geçen yıl yapılan bir araştırma da son 10 yılda öğrenciler arasında seks sektörüne girenlerin sayısında sürekli bir artış olduğunu ortaya koymuştu.

Araştırmayı yapan Doktor Ron Roberts, sohbet hatları, internette porno, kucak dansı gibi seçeneklere yönelenlerin sayısındaki artışa rağmen üniversitelerin öğrencileri arasında bu vakaları araştırmamasının "başlarını kuma gömmek" anlamına geldiğini savunmuştu.
BBC

Nişanlısını Canlı Canlı Gömmüş
19 Aralık 2011


İngiltere'de jüri, nişanlısı Michelina Lewandowska'yı canlı canlı toprağa gömen Marchin Kasprzak'ı cinayete teşebbüsten suçlu buldu.

Mahkeme, 25 yaşındaki Kasprzak ile ilgili cezanın Ocak ayında açıklanacağını kaydetti.
Polonya asıllı 27 yaşındaki Lewandowska, ay başında mahkemede verdiği ifadede, evdeyken nişanlısının kendisine şok tabancasıyla saldırdığını, daha sonra ellerini ve ayaklarını bantlayarak bir karton kutuya koyduğunu söylemişti.
Kutunun içinde canlı canlı toprak altına gömülen Lewandowska, bacaklarını ve vücudunu saran bantları nişan yüzüğüyle kesmiş ve yaklaşık 10 santimetre toprak altına gömülen kutudan çıkmayı başarmıştı.
TRT

Çalınanlar Listesi Hayret Uyandırdı
02 Ocak 2012
'Karakoldan çalınanlar' listesi hayret uyandırdı. Beş yıl içerisinde polis merkezlerinden çalınanlar arasında kelepçeler, polis üniformaları, köpekler ve denetim araçları var.
İngiltere'deki polis karakollarından, yüz binlerce sterlin değerinde hırsızlık yapıldığı ortaya çıktı. İngiltere Basın Derneği'nin talebi üzerine açıklanan "karakollardan çalınanlar" listesinde küçük boy buzdolabından, güvenlik kamerası kayıtlarına yüzlerce kalem bulunuyor.

Hırsızlıklardan en çok zarar gören polis merkezinin 10 bin sterlin değerinde bir devriye aracının ve 30 bin sterlin değerinde bir aracın çalındığı Manchester Emniyet Müdürlüğü olduğu belirtildi.

Manchester Emniyeti adına değerlendirmede bulunan komiser yardımcısı Lynne Potts söz konusu raporun üzerine gidileceğini ve karakola kayıtlı eşyaların güvenliği için önlemler alındığını belirtti.

VERGİ MÜKELLEFLERİNİN CEBİNDEN ÇIKAN PARAYLA ALINIYOR

Kamu harcamalarının denetimi konusunda faaliyet yürüten Vergi Mükellefleri Derneği'nden söz konusu listenin “inanılmaz” olduğu yorumu yapıldı. Dernekten yapılan açıklamada "suçu önleme konusunda topluma tavsiyelerde bulunan emniyet teşkilatının kendisinin soyulmasının kaygı uyandırıcı olduğu" söylendi.

Dernek ayrıca polis karakollarından çalınan malların vergi mükelleflerinin cebinden çıkan parayla alındığına dikkat çekerek bu konuda önlem alınmasını talep etti.

BBC

İngiltere resesyona girdi
16 OCAK 2012



BBC'nin haberi:

Ekonomi danışmanları: İngiltere resesyona girdi

Ekonomi alanında faaliyet gösteren düşünce kuruluşu Item Club, İngiltere'nin yeniden resesyona girdiği uyarısında bulundu.

Kuruluş bugün açıkladığı tahminlere göre ekonominin yılın son çeyreğinde küçüldüğünü, bu yılın ilk üç ayında da yeniden gerileyeceğini belirtiyor.

Resesyon, Gayrı Safi Yurtiçi Hasılanın üst üste iki çeyrek küçülmesi şeklinde tanımlanıyor.

Item Club, İngiltere’nin dışında olduğu euro bölgesinde sorunlar çözülse bile İngiliz ekonomisinin yılın tamamında ancak yüzde 0,2 büyüyebileceğini düşünüyor.

BBC'ye açıklama yapan Item Club ekonomi başdanışmanı Peter Spencer, "Muhtemelen teknik olara resesyona girmiş bulunuyoruz” dedi.

Spencer, "Tüketim geçen yıl enflasyonun artmasından büyük darbe aldı; euro krizinin de etkisiyle işyeri yatırımları felç oldu, işe alımlar donduruldu. Maalesef (İngiltere için) ihracata baktığımızda aslan payının Avrupa'ya ait olduğunu görüyoruz." dedi.

Euro krizi yeni yatırımları baltaladığından Item Club ekonominin 2014'e dek normal büyüme düzeylerine dönemeyeceğine inanıyor.

Avrupa'da krize bir çözüm bulunsa bile İngiliz ekonomisi bu tahminlere göre 2013'te ancak yüzde 1,75 oranında, 2014'te yüzde 2,8 oranında büyüyebilir.

Kuruluş çözüm önerisi olarak, ülkeye ihracat için Avrupa'ya bel bağlamak yerine kendisine yeni pazarlar bulma çağrısı yaptı.

İşsizlik uyarıları

Kuruluşa göre yıl içinde işsizlik de 300 bin kişi artışla 3 milyona yükselecek.
Personel ve Gelişim Enstitüsü adlı kuruluş da en erken 2016'ya dek işsizliğin 2,5 milyon düzeyinin üzerinde seyredeceğini, gelecek yıl ise 2,9 milyon ile tavan yapacağını bildirdi.

Kuruluşun ekonomi başdanışmanı John Philpott, gelecek yılın sonu itibariyle işsizlik oranının yüzde 8,8 olacağını belirtiyor.
BBC

İngiltere Bu Skandalı Konuşuyor
26 Mart 2012

Gizli çekimle ortaya çıkan skandalda Başbakan Cameron'un ismi geçiyor.

İngiltere Başbakanı David Cameron ile 250 bin sterlin bağış karşılığında görüşme ayarlayabileceğini söyleyen Muhafazakar Parti'nin mali işler başkan yardımcısı Peter Cruddas görevinden istifa etti.

Gizli Çekimle Ortaya Çıktı

"Bağış karşılığı görüşme ayarlama" skandalı, Sunday Times gazetesinin yaptığı gizli çekimle ortaya çıktı.

Gizli görüntüde Cruddas, lobi faaliyeti yapan bir kişi ile yurtdışından gelen iki müşterisine 250 bin sterlin bağış karşılığı, işlerini güçlendirmek için Cameron ile görüşme ayarlayabileceği taahhüdünde bulunuyor.

Başbakan Cameron: "Cruddas'ın İddiaları Kesinlikle Kabul Edilemez"
Cameron, skandalın ortaya çıkmasının ardından yaptığı açıklamada, "Cruddas'ın iddialarının kesinlikle kabul edilemez olduğu"nu söyledi.

İngiltere Başbakanı, konuya ilişkin genel başkanı olduğu Muhafazakar Parti içinde soruşturma açılacağını da kaydetti.

İşçi Partisi "Soruşturulsun" Diyor

Muhalefetteki İşçi Partisi ise skandala ilişkin, bağımsız bir soruşturma yürütülmesi gerektiğini savunuyor.

Gizli çekimde Peter Cruddas, "250 bin sterlin bağışın Başbakan David Cameron ve Maliye Bakanı George Osborne'un katılacağı özel akşam yemeklerine 'premier ligi' girişi sağlayacağı"nı söylüyor.

Cruddas ile görüşen ve lobi faaliyeti yapan kişi ile yanındaki iki kişinin, kimliklerini gizleyen Sunday Times muhabirleri olduğu bildirildi. Sunday Times gazetesi, skandalı manşetinden duyurdu.
TRT

İngiltere'de yakıt paniği devam ediyor
30 Mart 2012

İngiliz gazetelerinin manşetlerinde, ülkede yakıt tankeri sürücülerinin grev tehdidi üzerine, hükümet yetkililerinin otomobil sahiplerine depolarını doldurmayı tavsiye etmesiyle başlayan yakıt krizi var.
Times gazetesinin mesajı, yakıt krizinin hükümet tarafından yaratıldığı... Daily Telegraph "Yakıt rezaletinde panik büyürken bakanlar suçlanıyor," diyor. Guardian ise, petrol pompaları boşalırken hükümet içinde herkes birbirini suçluyor" diyor.

Independent gazetesi, benzin istasyonları önünde oluşan kuyruk ve paniği kontrol altına almak için polisin harekete geçtiğini öne çıkarıyor.

Kriz, bir bakanlık yetkilisinin sürücülere garajlarında bir reçel kavanozu kadar da olsa petrol depolamalarını tavsiye etmesi üzerine başlamıştı.

İngiltere'de yakıt paniği devam ediyor

Enerji Bakanı Ed Davey ise dün, "İnsanlar mantıklı olanı yapmalı, depolarının yarısını doldurmak yerine, tamamını doldurmalı" demişti.

Daily Telegraph gazetesi, benzin istasyonları önünde uzun kuyruklar oluşması ile büyüyen krizin, yakıt tankeri sürücülerinin en azından 11 gün içinde greve gitme gibi bir ihtimalleri bulunmaması ve grev yapılacağının yedi gün öncesinden bildirilecek olmasına rağmen başladığını belirtiyor.

Yakıt krizini, hafta içinde hükümet cephesinde ortaya çıkan başka sorunlarla birlikte ele alan Times yazarı Roland Watson, son iki hafta içinde iktidardaki Muhafazakâr Parti'nin üst yönetiminin yönünü kaybetmiş olduğu görüşünde.

Times yazarı, kesinti bütçesinin açıklanmasının ve iktidar partisine bağış karşılığında Başbakan David Cameron ve Maliye Bakanı George Osborne'la görüşme hakkı elde edildiği iddiaları üzerine patlak veren skandalın ardından hükümetin kendi kendisine çıkardığı yakıt krizinin, güven sarsıcı olduğunu belirtiyor.

"Yakıt krizi bütçeyi ve bağış skandalını unutturuyor"

Yazara göre, bu krizler Başbakan Cameron'ın ağır kesinti paketini hayatta tutabilmesini sağlayan politik kıvraklığına da gölge düşürüyor.
Ancak Daily Telegraph’ın duyurduğu İşçi Partisi açıklamasına göre, Başbakan Cameron, yakıt krizi sayesinde bütçenin ve bağış skandalının yarattığı havayı dağıtabilmeyi umuyor.
Guardian yazarı Joe Moran ise, sürücülerin hükümetten gelen yersiz bir açıklama ile istasyonlarda uzun kuyruklar oluşturmalarının arkasında, 2000 yılı Eylül ayında yakıt tankeri sürücülerinin grevi üzerine başlayan krizin hafızalardaki yerinin taze olmasının yer aldığını söylüyor.
BBCT

'İngiltere'de bu yaz 100 bin işsiz daha'
9 NİSAN 2012



İngiltere ekonomisi hakkında yeni bir rapora göre yaz sonuna kadar ülkede 100 bin kişi daha işsiz kalacak.

IPPR adlı düşünce kuruluşu işsizlik rakamlarının Eylül ayına kadar yükselmeye devam edeceğini, işsizlerin sayısındaki ilk düşüşler için 18 ay beklemek bile gerekebileceğini tahmin ediyor.

Raporda işsizlik rakamlarındaki en büyük artışların ülkenin kuzey-batı ve doğusunda, Londra, Yorkshire ve Humberside'da görüleceği de düşünülüyor.

Sol eğilimli bir düşünce kuruluşu olan IPPR kamu sektöründe tensikat devam ederken yıl sonuna kadar 50 bin erkek ve 50 bin kadının daha işinden olabileceğini kaydediyor.

'Kişisel trajedi'

Rapora göre bu yıl içinde işini kaybetmesi olası 100 bin kişiden 40 bini muhtemelen 25 yaşın altında olacak.

IPPR'ın kıdemli araştırmacılarından Kayte Lawton "Ekonomik canlanmanın yavaşlığının kişisel düzeyde yol açtığı trajedi bu. Büyüme başlasa bile işsizlik önümüzdeki yıl da büyümeye devam edecek" diyor.

Lawton "Bu İngiltere'nin yaşadığı en uzun ekonomik durgunluk ve durgunluktan en yavaş çıkış süreci" diye sürdürüyor "1980'lerde olduğu gibi yüksek işsizlik ülke ekonomisinin sürekli bir unsuru haline gelmesi tehlikesiyle karşı karşıyayız".

Bu ayın sonuna doğru yayınlanacak işsizlik rakamlarında yine artış bekleniyor.

Ulusal İstatistik Dairesi tarafından yayınlanan son veriler Ocak ayına kadarki üç ay içinde, yani 2011 yılının son çeyreğinde işsiz sayısının 28 bin artış ile 2,67 milyona çıktığını gösteriyor.
İngiltere'de işsizlik oranı ise yüzde 8,4.
BBCT

'Kemer sıkma programı büyümeyi engelliyor'
4 MAYIS 2012
Guardian ekonomi sayfalarında da İngiltere'nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Ulusal Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü'nün 'Kemer sıkma önlemleri büyümeyi boğuyor' uyarısına yer veriyor. Kuruluşa göre, hükümetin mevcut planlarında değişiklik yapılmazsa İngiltere ekonomisi bu yıl hiç büyümeyecek ve işsizlik oranı yüzde 9'a çıkacak.
Ulusal Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü'nün raporunda Maliye Bakanı'na, belirlediği bütçe hedeflerinden sapmadan geçici altyapı yatırımlarıyla ekonomiyi canlandırabileceği tavsiyesi yapılıyor.
BBCT

"Avrupa ve İngiltere'nin 2,Dünya Savaşı'ndan bu yana görülen en büyük ekonomik krizle karşı karşıya"
15 HAZİRAN 2012



Guardian gazetesi, İngiltere Maliye Bakanı George Osborne'un, Avrupa ve İngiltere'nin İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana görülen en büyük ekonomik krizle karşı karşıya olduğu yönündeki açıklamasına dikkat çekiyor.

İngiliz banklarına ayda 5 milyar sterline yakın sağlanacak fonun, birkaç gün içinde hayata geçireleceği belirtilen haberde, açıklamanın Yunanistan'daki genel seçim öncesi piyasalarda güven yaratma amacıyla geldiği yorumu yapılıyor.

"Merkez Bankası Başkanı alarm tuşuna bastı"

Independent gazetesi, bankalara sağlanacak acil fonu manşetine "Merkez Bankası Başkanı alarm tuşuna bastı" başlığıyla taşırken, ülkede artan evsizlerin sayısına dikkat çekiyor.

Ekonomik kriz tehdidi altındaki ülkede son bir yılda evsizlerin sayısında yüzde 14'lük artış kaydedildiğini belirten gazete, devletin sağladığı konaklamadan faydalananların oranının da yüzde 44 arttığını yazıyor.
Haber1001

BBC'de Jimmy Savile krizi
28 EKİM 2012

Sunday Times gazetesinin baş sayfasında son günlerde BBC'yi sarsan Jimmy Savile krizine ilişkin bir haber göze çarpıyor.

Habere göre BBC'nin eski genel müdürü Mark Thopmson Jimmy Savile hakkındaki taciz iddiaları konusunda en az iki defa bilgilendirilmişti.

Gazetenin yaptığı bir kamuoyu yoklamasına katılanların yüzde 48'i Thompson'un konu ile ilgili dürüst açıklamalarda bulunmadığını ve dörtte üçü konuyla ilgili daha önce bir soruşturma açması gerektiğini düşünüyor.

Geçen sene hayatını kaybeden eski BBC sunucusu ve TV yıldızı Jimmy Savile'in çok sayıda çocuğa ve kadına cinsel tacizde bulunduğu iddia ediliyor. Thompson'un BBC'in Newsnight programının konu ile ilgili yapacağı ancak daha sonra yayından kaldırılan programla ilgili bilgilendirilmediğini söylediğini aktaran gazete aksine en az iki kez bilgilendirildiğini öne sürüyor.

Gazete iç sayfalarında da geniş yer ayırdığı haberde, Newsnight sunucuları ve muhabirlerinin soruşturma nedeniyle görevinden uzaklaştırılan program editörü Peter Rippon'a karşı tepkili oldukları aktarılıyor. Gazete, konunun BBC'nin üst düzey yetkilileri arasında yavaş yavaş çatlaklar oluşturmaya başladığını belirtiyor.

'İngiltere'de çetelerle mücadele başarısız'

The Observer gazetesinde geçen sene Londra'da Mark Duggan'ın polis tarafından vurulması üzerine başlayan ayaklanmalar ardından hükümetin aldığı önlemlerin çete şiddetini daha da artırdığı aktarılıyor.

'Cameron'un çete kültürüne karşı savaşı geri tepti' başlıklı haberde Toplumsal Adalet Merkezi'nin bir raporuna göre çetelerle ilgili alınan önlemlerin başarısız olduğu ve küçük yaşta çok sayıda çocuğun çetelere girmeye başladığı belirtiliyor. Rapora göre çete liderleri tutuklanırken, geri kalanlarla ilgili birşey yapılmaması boşluklara yol açtı ve daha fazla şiddeti beraberinde getirdi.

Savile krizi ardından sosyal hizmet alanında değişim çağrısı

Independent gazetesi de Savile krizinin ardından İngiltere'de çocukları korumak için atılması planlanan adımlara yer vermiş sayfalarında.

Eğitim Bakanı Michael Gove'un onay verdiği programa göre sosyal hizmet eğitiminin öncesinde lise mezunlarına iki yıllık staj eğitimi verilecek. Bu programda meslek için gerekli liderlik, şefkat, özgüven ve yetkiyi kullanabilme gibi niteliklerin kazandırılması amaçlanacak.

Jimmy Savile krizi ardından İngiltere'de çocukların korunması ile ilgili ve sosyal hizmet alanında yeterince önlem alınmadığını belirten gazete, sosyal hizmet görevlilerinin çoğunlukla zor vakalarda sert adımlar atamadığını belirtiyor.

Fazla çalışma saatleri, bütçelerdeki kesintiler gibi etkenlerin de mesleği giderek güçlerştirdiğini belirten gazete mesleğin önemine rağmen kalifiye bir işgücünün oluşturulamadığını belirten bir rapordaki görüşlere yer veriyor.

Gazete başyazısında da bu çok önemli işin prestijinin artırılması ve bunu sağlayacak bu yeni eğitim programının başlatılması için kampanya yürüttüğünü aktarıyor.
BBCT

İngiltere’de gıda krizi
19 Kasım 2012
Ekonomideki resesyonun derinleştiği İngiltere’de birçok hanede taze sebze ve meyve tüketiminin azaldığına dikkat çekiliyor.
Guardian gazetesinin haberine göre, ekonomik krizin başgösterdiği 2007’den beri gıda fiyatları ortalama yüzde 4,9 oranında arttı.
Aynı dönemde, en düşük gelirli yüzde 10’luk kesimlerin gıda alışverişinde yüzde 11’lik düşüş görüldü. Bu kesimin satın aldığı et miktarı yüzde 26, sebze miktarı ise yüzde 15 düştü.

"At eti ürün çektirdi"
7 Şubat 2013
İngiltere'nin en büyük market zincirlerinden birinin raflarında da satılan bir dondurulmuş gıda ile ilgili haber Independent ve Daily Telegraph'ın ilk sayfasında.
Dana eti yerine at etli olduğu belirlenen lazanyanın 180 bin kutusunun raflardan çekildiğini bildiriyor Daily Telegraph.
BBCT

"Beni kürtaja zorladı"
7 Şubat 2013
Independent da olduğu gibi Daily Telegraph'ın da ilk sayfasında bir kadının fotoğrafı dikkat çekiyor.
Daily Telegraph, eski enerji bakanı Chris Huhne'ın eski karısının "evliyken beni kürtaja zorladı" sözlerini öne çıkarıyor.
Eski enerji bakanının karısının sayfalara böyle yansımasının nedeni süren bir dava.
Davanın merkezinde bakanın bir trafik suçuyla bağlantılı olarak yalan beyan vermesi bulunuyor; Huhne bu nedenle parlamento üyeliğinden istifa ettiğini hafta başında açıklamıştı.
BBCT

İngiltere'nin AAA kredi notunu kaybetmesi tartışılıyor
25 ŞUBAT 2013
Financial Times gazetesi, Moody's kredi derecelendirme kuruluşunun İngiltere'nin kredi notunu düşürmesini manşete taşıyor. Kredi notunun düşürülmesinin koalisyon ortakları arasında görüş ayrılığına yol açtığını yazan gazete, Maliye Bakanı George Osbourne'un hükümetin ekonomik planını değiştirmesi yönünde baskı altına alındığını belirtiyor. Financial Times, "İngiltere'nin AAA kredi notunu kaybetmesi meslektaşlarının Osbourne'un yeteneklerini sorgulamasına yol açtı" diyor ve habere şöyle devam ediyor: "Muhafazakâr Parti'nin güçlü milletvekilleri kredi notunun düşürülmesini gelecek ayın bütçesinde vergi ve harcama kesintilerine gidilmesi yönünde bir koz olarak kullanacak. Bu milletvekilleri ekonominin ancak bu şekilde canlandırılabileceğine inanıyor. Ama Osbourne bunun tam tersini yapması yönünde de koalisyon ortağı Liberal Demokratlar tarafından baskı altına. Liberal Demokratlar kesintiler yerine harcamaların arttırılmasını istiyor."
Aynı konuda Independent Gazetesi, eski Maliye Bakanı Kenneth Clarke'ın İngiltere'nin yeniden AAA kredi notuna yükselmesinin yıllar alacağını söylediğini aktarıyor. Independent, Clarke'ın sözlerinin koalisyonu bekleyen görevin ne kadar büyük olduğuna işaret ettiğini okuyucularıyla paylaşıyor.
BBCT

Liverpool'da cinayetle sonuçlanan iddia
15 NİSAN 2013



İngiltere'nin Liverpool kentinde, ikisi 14, biri 17 yaşındaki üç genç evsiz bir adamı iddia üzerine döverek öldürmeleri nedeniyle hapis cezasına çarptırıldı.

Geçen yıl, 17 Ağustos'ta yaşanan olayda dövülen 53 yaşındaki evsiz Kevin Benett, altı gün komada kaldıktan sonra ölmüştü.

17 yaşındaki Connor Doran, 14 yaşındaki erkek kardeşi Brandon Doran ve yine 14 yaşındaki Simon Evans sabaha karşı, bir süpermarketin arkasında uyuyan Bennet'e saldırdı.

Saldırıdan önce, Connor Doran'ın Evans'a 'Bahse girerim bunu yapamazsın' diyerek iddialaştığı, Evans'ın da saldırıdan sona, "Tekmelemeye başladım ve öldü" dediği belirtildi.

Brandon Doran'ın ise saldırı sırasında gözcülük yaptığı açıklandı.
Cinayet suçlamasını reddeden üç genç, bir ay süren yargılamadan sonra suçlu bulunmuştu.

Bugünkü ceza duruşmasında Connor Doran en az 12 yıl, Evans sekiz yıl, Brandon Doran ise altı yıl ceza aldı.

Çocuklarının olay sırasında başka bir yerde olduğunu söyleyen Doran kardeşlerin annesi Linda Doran ise, mahkemeyi yanıltmaya çalışmaktan 30 ay hapis cezası aldı.

Linda Doran'ın 23 yaşındaki büyük oğlu Ryan Doran'ın da, geçen Ekim'de cinayetten ömür boyu hapse çarptırıldığı belirtiliyor.
BBCT
_________________
Bir varmış bir yokmuş...


En son Alemdar tarafından Pts Nis 15, 2013 9:24 pm tarihinde değiştirildi, toplam 1 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Prş Nis 04, 2013 8:07 pm    Mesaj konusu: İngiltere: Altı çocuğunu 'öldüren' babaya müebbet Alıntıyla Cevap Gönder

Londra'da asker cinayeti: Karşılıklı gösteriler düzenleniyor
26 MAYIS 2013



BBC'nin haberine göre; İngiltere'de bir askerin öldürülmesi üzerine, karşılıklı olarak radikal İslamcılık ve ırkçılık karşıtı gösteriler düzenleniyor.

Newcastle'da düzenlenen gösteride, asker Lee Rigby'nin Çarşamba günü Londra'nın güneydoğusundaki Woolwich'te radikal İslamcı gruplarla bağlantılı olduğu söylenen kişilerce öldürülmesi protesto edildi.

Polise göre, İngiliz Savunma Birliği (EDL) tarafından düzenlenen gösteriye 1500-2000 kişi katıldı.

Aynı sırada, EDL'yi yabancı düşmanlığı ve ırkçılıkla suçlayan 400 kişi de eylemdeydi.

Polis, iki grubun yaklaşık 100 metreden fazla yaklaşmasını önledi.

Yapılan açıklamada, sosyal paylaşım sitesi Twitter'da ırkçı mesajlar yayımlayan 3 kişinin gösteriden önce tutuklandığı belirtildi.

Gösteri çağrıları

EDL'nin internet sitesinde, Pazartesi günü Başbakanlık önünde bir gösteri yapılacağı belirtiliyor.

Çağrıda, "Radikal İslam savaş ilan etti ama hükümetimiz bunu görmeyi reddediyor, üstelik askerlerimizi Irak ve Afganistan'da İslamcı militanlarla savaşmaya gönderirken bile" deniliyor.

Açıklamada, İngiltere Başbakanı David Cameron'ın Woolwich'teki cinayeti "İslama ihanet" diye tanımlaması eleştirilerek, İngiltere'deki Müslümanlar arasında çok sayıda kişinin bu tür köktenci eylemleri desteklediği veya mazur gördüğü öne sürülüyor.

Faşizme Karşı Birleş (UAF) adlı bir grup ise EDL eylemine karşı gösteri çağrısı yapıyor.

"Faşist örgütler" diye tanımladığı EDL ve İngiliz Milli Partisi'ni (BNP) Lee Rigby'nin katledilmesini istismar etmekle suçlayan UAF, İslamofobiye karşı harekete geçilmesi isteniyor.

Camilere yönelik saldırılara dikkat çekilen çağrı metninde, bütün Müsülmanlara karşı nefret yöneltilmesine karşı eyleme, farklı toplum kesimlerinden ve dini gruplardan temsilcilerle sendikacıların katılacağı belirtiliyor.

9 kişi tutuklandı

Cinayetin failleri olan Michael Adebolajo ve Michael Adebowale'nin yakalanmasına rağmen İngiliz polisi cinayeti bahane ederek Müslüman avı başlattı. Londra civarında cinayetle ilgili olduğu iddiasıyla tutuklanan Müslümanların sayısı 9'a çıktı.
Haber1001

İngiltere: Altı çocuğunu 'öldüren' babaya müebbet
4 NİSAN 2013



İngiltere'de geçen sene 6 çocuğun ölümüyle sonuçlanan yangınla ilgili davada çocukların babası, anneleri ve bir diğer sanık ağır hapis cezalarına çarptırıldı.

Ülkenin orta kesimindeki Nottingham'da 11 Mayıs 2012'de çıkan yangında yaşları 5'le 13 arasında değişen 6 çocuk ölmüştü.

5'inin öz, 1'inin üvey babası olan Mick Philpott, ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.

Duruşmalar sırasında yapılan açıklamalarda Philpott çifti ile Mick Philpott'un sevgilisi olan Lisa Willis'in aynı evi çocukları ile paylaştığı ifade edilmişti.
Çocukları için de sosyal yardım alan Mick Philpott'un, yangını, Lisa Willis'i suçlu gösterip birlikte sahip oldukları 5 çocuğun velayetini üstlenmek için Mairead Philpott ve üçüncü bir sanıkla birlikte tasarladığı iddia edildi.

Lisa Willis'in yangından üç ay önce çocukları ile birlikte 3 odalı ortak evlerini terk ettiği biliniyor.

"Sizin ahlak pusulanız bozulmuş"

Yargıç Bayan Thirlwall, "Bu tehlikeli girişimin itici gücünün Mick Philpott olduğunu" söyledi.

Yargıç, "Sizin ahlak pusulanız bozulmuş. Tek amacınız 'Mick Philpott'un istediğini yapması oldu." dedi.

"Öl, Mick, öl"

Mick Philpott'un kardeşi Dawn Bestwick izleyicilerin arasından "Öl, Mick, öl" diye seslendi.
Sanığın arkadaşı Paul Mosley de suça iştirakten suçlu bulundu.

"Adalet yerini buldu"

Bestwick "Adalet yerini buldu, çocuklar artık huzur içinde yatacak." dedi.
İlgili polis biriminin bir yöneticisi, Philpott'lar ile Paul Mosley'in (Mick Philpott'un arkadaşı) soruşturma sırasında hep yalan ifade verdiklerini söyledi.

56 yaşındaki Philpott'un en az 15 yıl cezaevinde kalması bekleniyor; çocukların annesi ile Paul Mosley'in 8 yıl kadar...
BBCT

İngiltere'de 5 yıl içinde, 350 bin kişi issiz kalabilir
16 Haziran 2009
İngiltere'de gelecek beş yıl boyunca kamu sektöründe 350 bin kişinin işini kaybedebileceği tahmininde bulunuluyor.
"Chartered Institute of Personnel and Development (CIPD)" adlı kuruluş tarafından hazırlanan raporda, ekonomik durgunluğun, kamu sektöründeki işvereni, çalışanlarını kurban etmeye zorlayabileceği ifade edilirken, kurumun baş ekonomisti John Philpot da "sektörde bir kan banyosuna tanık olabiliriz" uyarısında bulundu.
Philpot, bu durumun işyerlerinde bir gerilla savaşına da yol açabileceğini belirtti ve zincirleme grevlerin gündeme gelmesi tehlikesine işaret etti.
netgazete

İngiltere'nin en büyük bankalarından Lloyds de battı
Lloyds Banking Gruptan yapılan açıklamada, Banka bünyesinde bulunan 260 milyar sterlin (650 milyar lira) tutarındaki riskli varlıkları devletin üzerine alarak Llyod Bank'ın en büyük hissedarı konumuna geldiği belirtildi. İngiltere'de bugün yapılan açıklamaya göre, varılan anlaşma uyarınca devletin bankadaki hissesi yüzde 43,5'den yüzde 65'e çıkacak. 07.03.2009 LONDRA netgazete

İngiltere Başbakanı'nın yolsuzlukları basına sızdı
İngiltere'de bu kez de kabine üyelerinin bu harcamalarda yaptığı hatalar basına sızdı. The Daily Telegraph gazetesi, başta Başbakan Gordon Brown olmak üzere bazı kabine üyelerinin yaptığı,harcamaların bulunduğu belgeleri yayımladı. Daha önce İçişleri Bakanı Jacqui Smith'in eşinin ödemeli kanallardan izlediği porno filmlerin faturalarını, devlete sunulan "harcamalar" arasına koyduğunun ortaya çıkmasıyla zor durumda kalan İngiliz kabinesi, bu kez de Başbakan Gordon Brown'ın Londra'daki iki dairesinin iki yıllık temizlik masrafları için bir enerji firmasında yönetici olan kardeşi Andrew Brown'a 6577 sterlin ödediğinin ortaya çıkmasıyla sarsıldı. 08.05.2009 LONDRA netgazete

İngiltere, 315 yıl sonra faizi yüzde 1'e çekiyor
İngiltere Merkez Bankası'nın gelecek haftaki toplantısında faiz oranlarını tarihinin en düşük seviyesine, yüzde 2'nin altına çekmesi bekleniyor. Bu durumun tasarruf sahiplerini tasarrufları için hiç faiz almama noktasına getireceğine dikkat çeken uzmanlar, 315 yıllık tarihinde ilk kez böyle üst üste faiz oranlarını düşürmek zorunda kalan Merkez Bankası'nın bu kez oranları yüzde 1'e indirmesinin beklendiğine işaret etti. İngiltere'de bir buçuk yıl öncesine kadar bir tasarruf hesabında yatan paraya verilen ortalama faiz yüzde 6 civarındaydı. netgazete

Batı medyası krize direnemiyor! İngiliz televizyon kanalı ITV, 600 kişinin iş akdine son verileceğini duyurdu
04 Mart 2009
İngiliz televizyon kanalı ITV, 600 kişinin iş akdine son verileceğini duyurdu. ITV'den yapılan açıklamada, 600 kişinin işten çıkarılmasının yanı sıra önemli tasarruf önlemlerinin de alınacağı kaydedildi. Açıkgazete sitesinde yer alan habere göre; şirket, önemli oranda varlık silmeye gitmesinin ardından 2008 yılında 2.7 milyar İngiliz sterlini zarar açıkladı. İşten çıkarılanların 150'sinin Leeds şehrinde, diğerlerinin ise Londra'da olacağı bildirildi.
Reklamcılık gelirlerinde büyük düşüş yaşayan ITV, sosyal ağ sitesi “Friends Reunited”ı satmayı planladığını da duyurdu. ITV, 2009 yılının ilk çeyreğinde net reklamcılık gelirlerinin geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 17 gerilemesini bekliyor. netgazete

İngiltere'de batan batana! 376 mağazası olan
çocuk giyim satıcısı Adams da iflasını istedi

28 Aralık 2008
İngiliz çocuk giyim satıcısı Adams da ülkede birbiri ardına kayyuma giden şirketlere eklendi.
İngiltere'de 260 adet, denizaşırı ülkelerde ise 116 adet mağazası olan ve 2000 kişinin çalıştığı Adams'ın Üst Yöneticisi David Carter Johnson, Sunday Times gazetesindeki "Adams'ın bu hafta Price Waterhouse Coopers'ı kayyum olarak atayacağı" haberlerini doğruladı.
Adams'dan önce İngiltere'de tanınmış müzik, oyun ve DVD perakende zinciri Zavvi, en büyük mağaza zincirlerinden Woolworths, çay ve kahve zinciri Whittard ve erkek giyim grubu The Officer's Club da kayyuma devredilmişti netgazete

BROWN SÖMÜRGE VALİSİ GİBİ
3 Kasım 2008
Batı krizin bedelini tüm dünyaya ödetmeye oldukça kararlı. Katar kabul etti, Suudi Arabistan ve Çin ise sırasını bekliyor!
Dünya Bülteni/

İngiltere Başbakanı Gordon Brown, Suudi Arabistan'ın Uluslararası Para Fonu'na (IMF) para aktarmasını beklediğini söyledi.

Petrol zengini Körfez ülkeleri turuna çıkan Brown, krizin atlatılabilmesi için IMF'ye para desteğinin sağlanması gerektiğini söyleyerek "Suudiler katkıda bulunursa, büyük bir fona sahip oluruz. Son yıllarda petrol satışlarından 1 trilyon dolardan fazla kazanan petrol üreten ülkeler katkıda bulunabilecek bir pozisyonda" dedi.

Brown, Suudi Arabistan'dan önce Kuveyt ve Katar'ı ziyaret etti. Katar'da, "Çok paranız var, eğer yardım etmezseniz, sonunda kaybeden siz olursunuz, kriz sizi de vurur' diyerek para isteyen Brown'a, Katar "Aynı dünyayı paylaşıyoruz, dolayısıyla birlikte çalışmak isteriz" cevabını vermişti. Katar'ın IMF'ye ne kadar para aktaracağı önümüzdeki günlerde belli olacak. Suudilerin ise Brown'a ne cevap verdiği bilinmiyor.

Brown, IMF'nin zorda olan ülkeleri yeniden yapılandırması için yüz milyarlarca dolara ihtiyacı olduğu gerekçesiyle, Körfez ülkelerinden ve Çin'den büyük miktarlarda takviye istiyor.

Brown, Körfez turundan sonra, 15 Kasım'da Washington'da yapılacak dünya liderleri zirvesine katılacak. Zirvede küresel mali sistemin yeniden düzenlenmesi konusu ele alınacak.

Son 80 yılın en kötü küresel mali krizinde, ABD'de emlak piyasasının çökmesinin ardından Asya ve Güney Amerika'da hızlı gelişmekte olan ekonomilerin durgunluğa gireceği ileri sürülüyor ve IMF'nin bu duruma el atması bekleniyor.

Finans kuruluşlarının zararı 2,8 trilyon dolara ulaştı! Kriz, vergi mükelleflerine 7,7 trilyon dolara mâl oldu
28 Ekim 2008
Küresel finansal kriz nedeniyle finans kuruluşlarının kaybı 2,8 trilyon doları buldu.
İngiltere Merkez Bankası'nın yılda iki kez yayımlanan "Finansal İstikrar" raporuna göre, devam eden kredi krizi nedeniyle dünyadaki finans kuruluşlarının zararı 2,8 trilyon dolara ulaştı.
İngiliz bankalarının mevcut kredi krizinin tekrarından korunmak için şimdi sıkı önlemlerle karşı karşıya kalabileceğine dikkat çekilen raporda, "sistemsel riske karşı nasıl korunulacağı konusunda esaslı bir yeniden düşünmeye ihtiyaç olabileceği" ifade edildi.
Raporda, konut fiyatlarının son zamanlardaki hızlı düşüşü sü rerse İngiltere'de 1,2 milyon ev sahibinin varlığının değerinin eksiye düşmesiyle karşılaşabileceği uyarısında da bulunuldu.
Gelişen piyasa ekonomilerinde olumsuz gelişmelerin gelişmiş ülkelerdeki finansal sistem üzerinde yeni sıkıntılar yaratabileceğine dikkat çekilen raporda, gelişmiş ekonomilerde uluslararası faaliyetlerde bulunan büyük bankaların önemli kredi kayıplarına maruz kalabileceği belirtildi.
Küresel kriz sırasında üç büyük bankası kamulaşt ırılan İzlanda'daki krizin, dış kaynağa fazla bağımlılığın tehlikelerini gösterdiği vurgulanan raporda, yine uluslararası piyasaların kaynağına ve yabancı bankalarla ortaklığa bağlı orta ve doğu Avrupa'daki bankacılık sisteminin durumunun ise İzlanda'daki gibi olmadığı kaydedildi.
Bu arada BBC ekonomi editörü Robert Peston'a göre, küresel çapta şimdiye kadar bankalara harcanan para vergi mükelleflerine 7,78 trilyon dolara mal oldu. netgazete

Londra'da 'cop yiyen' öğrenciler ne diyor?
10 ARALIK 2010


Dünkü gösteriye katılan Mike, sürekli polis kalkanıyla yüzüne vurulduğunu söylüyor.

İngiltere'de dün Avam Kamarası'nda onaylanan eğitim harçlarını üç katına çıkaran yasa, ülkede son yıllarda görülen en ciddi öğrenci eylemlerini tetikledi.
Dün Londra sokaklarını dolduran, Parlemento'nun önünde seslerini duyurmaya çalışan öğrenciler son bir buçuk ay içinde dördüncü kez sokaklardaydılar.

Taleplerinin dikkate alınmasını isteyen öğrenciler, muhattap bulamamaktan dolayı öfkeliydiler.
Öfkeleri zaman zaman polisle çatışmalarını doğurdu, çok sayıda protestocu ve polis yaralandı.
Middlesex Üniversitesi Felsefe bölümü öğrencilerinden Alfie Meadows başına aldığı cop darbesi sebebiyle beyin kanaması geçirdi.
Alfie'nin üç saat süren bir ameliyat sonunda hastanede müşahade altında olduğu bildirildi.
Bağımsız Polis Şikayet Komisyonu IPCC, iddialar üzerine soruşturma başlattı.
Apolitik gençliğin sonu mu?

Öğrencilerle polis sık sık karşıya geldiler.
Devam eden öğrenci protestoları, yıllardır gençlerin ve öğrencilerin apolitik olduğuna dair genel kanıyı da sarsıyor.
Acaba bu gördüklerimiz 1968'lerin öğrenci aktivizmine bir geri dönüşü mü ifade ediyor, yoksa o dönemin büyük prensiplerinin yerine, sorun bireysel ekonomik kaygılar mı?
Protestolara katılan London School of Economics (LSE) öğrencisi Isla Woodcock'a sorduk:
Woodcock: Orada yalnızca kendi ekonomik kaygılarımız için bulunduğumuz doğru değil.
Çünkü yeni uygulamalardan gerçekten etkilenecek olan öğrenciler aslında biz değiliz.
Etkilenecek olan yeni nesil tabi ki bizim kardeşlerimiz ama biz kişisel olarak etkilenmeyeceğiz.
Ama bundan doğrudan etkilenen kişilerin de protestoda olması ve kızgın olmaları son derece doğal.
Ancak sorun bundan çok daha büyük ve kesinlikle kişisel ekonomik kaygılarla sınırlı değil.
Bu sosyal kaygılar ve eğitimimizin ticarileşmesiyle ilgili bir hareket.
Ve herkes haklı olarak bu konuda çok kızgın.

Dünkü oylama sırasında binlerce protestocu Parlamento Meydanı'nda toplandı
BBC: Fakat gene 68 kuşağına dönecek olursak, onların kaygıları dünyanın başka bir ucunda yapılan savaşlardı. Bununla karşılaştırınca gene de çok kişisel olduğunu düşünmüyor musunuz?
Woodcock: Bence insanlar başkalarını düşünen öğrencilerden çok korkuyor.
Bununla nasıl baş edeceklerini bilemedikleri için de, olayları kişisel çıkar üzerinden gelişiyormuş gibi göstermeyi tercih ediyorlar.
Herkes bu meseleleri kompartmanlar halinde görmeyi tercih ediyor, bir protestonun yalnızca okul harçlarıyla ilgili olduğunu, bir diğerinin bütçe kesintileriyle ilgili olduğunu söylüyorlar.
Ancak bunların hepsi aynı mücadelenin bir parçası.
Söz konusu olan mevcut hükümetin her şeyi değiştirmek için verdiği ideolojik savaş.
BBC: Ancak sizin mücadeleniz daha çok İngiltere ile ilgili, dünyanın başka yerlerinde olanlarla ilgilenmiyorsunuz. Mesela neden küresel çatışmalara dair protesto düzenlemiyorsunuz?
Woodcock: Bence öğrenci aktivizmi yükselişte, ve bu sadece son birkaç haftada değil, son birkaç yılda olan bir şey.
Benim katıldığım ilk büyük protesto, Irak savaşına karşıydı örneğin.
Ve kesinlikle uluslararası bir boyut var.
İnsanlar noktaları birleştirmeye, eğitim için para yoksa, nasıl Irak ve Afganistan savaşları için var demeye başlıyor.
Paramızı nasıl ve nerede harcadığımız çok ideolojik ve bu da öğrencilerin yalnızca kendilerini düşünmediğini gösteriyor.
BBC

Ultra zenginler ve Hyde Park

Times gazetesi, "Goldman Sachs gelirlerinin ve kârının düştüğü bir yıl geçirdi ama, nasılsa, Amerikan yatırım bankacılığı devinde, çalışanların ortalama maaşı 430 bin Amerikan dolarını buluyor." diye yazıyor.

Times manşetten yer verdiği haberinde, "İngiltere'de konut piyasası kan ağlarken, başkentin seçkin semtlerinde ultra zenginler için emlak patlaması yaşanıyor" yorumunu yapıyor. Bu yorumun sebebi ise Londra'nın meşhur parklarından Hyde Park'a nazır 1 milyar sterlinlik bir apartman dairesinin açılmış olması.

Harrods mağazasına iki adım mesafede, sosyetenin kalbinin attığı Knightsbridge'deki Numara 1, Hyde Park, dünyada en çok arzulanan adreslerden biri haline gelmiş durumda. Gazeteye göre Rusya ve Körfez ülkelerinden gelen milyarderler, apartmanın açılışını kutlamak için dün Londra'daydı.

Apartmanda tek odalı bir dairenin fiyatı 6,5 milyon sterlin. Times gazetesi, İngiltere'de ortalama 26 bin sterlin maaş kazanan bir kişinin, bu apartman dairelerinde ancak kahve makinesinin kapladığı kadar yeri satın alabileceğini yazıyor.

Sağlık hizmetlerinde reform

İngiltere'de altmış yılı aşkın süredir var olan ulusal sağlık hizmetleri NHS, ihtiyacı olan herkese parasız sağlık hizmeti verilmesini öngörüyor ve sağlık sisteminin bütçesi vergilerle karşılanıyor.

Fakat her geçen gün sistemin maliyeti yükseliyor. Bir yandan da bir biri ardına özel sağlık sigortalarının açılmasıyla sağlık açısından zenginlerle yoksullar arasındaki uçurum da giderek derinleşiyor

Muhafazakâr parti liderliğindeki koalisyon hükümeti, bir süredir ulusal sağlık hizmeti NHS'i reformdan geçirme planları yapıyordu. İşte bu planlar dün 350 sayfa halinde ilan edildi.

İngiltere gazeteleri, yapılacak değişiklikleri sorguluyor. Independent gazetesi "Cameron'un NHS'le oynadığı dev kumar bizi nasıl etkileyecek?" diye soruyor.

İngiltere sağlık hizmetlerinde bugüne kadarki en büyük radikal değişikliğe gidiliyor. Aile doktorları, sağlık bütçesinin yüzde 80'inin denetiminden sorumlu olacak, özel sağlık kurumlarının NHS hastaneleriyle rekabet etmelerine izin verilecek ve 24 bin çalışan işinden olacak.

Sağlıktan sorumlu bakan Andrew Lansley, önerilerin önümüzdeki 10 yıl içinde vergi mükelleflerinin sırtından 10 milyar sterlinlik bir yükü kaldıracağını savundu. Bu önerilere kuşkuyla bakanlar ise reformların gereksiz olduğunu ve mevcut ekonomik kriz ortamında sağlık hizmetlerinin 20 milyar sterlin tasarruf yapması beklenirken işleri daha da zorlaştıracağını savundu.

Financial Times gazetesi de, sağlık sendikası UNISON'ın "Titanik kazasında olduğu gibi, hesaplamaların yanlış yapıldığı" yorumunu aktarıyor. BBC

Grip salgını korkusu
2 OCAK 2011
İndependent on Sunday ise, bir sağlık uyarısına geniş yer veriyor bugünkü sayısında.
Okulların bu hafta açılacağını anımsatan gazete, halihazırda neredeyse bir salgına dönüşmüş olan grip hastalığının daha da yayılmasından endişe duyulduğunu kaydediyor.
Ekim ayından bu yana 39 kişi grip ve griple ilgili hastalıklar nedeniyle hayatını kaybederken, hastalık nedeniyle yoğun bakımda bulunanların sayısının ise geçen yıldan dört kat daha fazla olduğu bildiriliyor.
İndependent on Sunday, İşçi Partisi'nin, hükümeti sorunun boyutlarını ve risklerini gerektiği kadar ciddiye almamakla suçladı.
Hükümetin, grip aşısı kampanyası için ayrılan kaynaklarda kesintiye gitmesi yoğun eleştirilere neden oldu.
Koalisyon hükümeti, cumartesi günü bu kararından geri adım atarak kampanyaları yeniden gündeme taşıyacağını açıkladı. BBC

İngiltere'de Eski Vekile 18 Ay Hapis
07 Ocak 2011
İngiltere'de İşçi Partisinin eski milletvekili David Chaytor, harcamalarında usulsüzlük yaptığı gerekçesiyle 18 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Ülkede 2009 yılında bazı milletvekillerinin harcamaları konusunda yanlış beyanda bulundukları ortaya çıkmıştı. Londra'da bugün görülen davada yargıç, "Bu yanlış beyanlar halkın güveninin sarsılmasına neden olmuştur. Milletvekilleri toplumda güçlü ve önemli bir yere sahip. Davranışlarında dürüst olmaları çok önemlidir" dedi.

Chaytor, harcamalarında usulsüzlük yaptığı gerekçesiyle hakkında ceza verilen ilk milletvekili olurken, geçen yıl yapılan seçimlerde milletvekilliği için adaylığını koymaktan men edilmişti.

İşçi Partisi Sözcüsü, konuya ilişkin olarak, "David Chaytor, partiden uzaklaştırılmıştı, hapis cezası kararının ardından da partiden çıkartılmıştır" açıklamasını yaptı. aktifhaber
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> BATI DÜNYASI Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com