EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

KIRGIZiSTAN HABERLERİ

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İSLÂM DÜNYAS!
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Çrş Nis 07, 2010 7:59 pm    Mesaj konusu: KIRGIZiSTAN HABERLERİ Alıntıyla Cevap Gönder

Atambayev: ABD, Orta Asya ülkelerini birbirine düşürmeye çalıştı
25.07.2017



Kırgızistan Devlet Başkanı Almazbek Atambayev, Bişkek’teki Manas uluslararası havalimanına ABD askeri üssünün yerleşmesi yüzünden füze saldırısı tehdidi aldıklarını belirtti.
Issık Gölü kıyısındaki Çolpon Ata şehrinde gazetecilerle buluşan Atambayev, 2011'de Manas uluslararası havalimanına yerleştirilen ve 2014'te çıkarılan ABD askeri üssüyle ilgili çarpıcı açıklamada bulundu.

Atambayev, "Rusya ve Çin'in sakin ve barışçıl Kırgızistan'a ihtiyaç var. Ama bazı ülkeler farklı şeyler peşinde. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın demokratlar döneminde yürüttüğü politikaya yönelik kesinlikle sıcak duygular beslemiyorum. 2014'te, bazı ülkeler, eğer gerekirse, ABD uçaklarını füzeyle vuracaklarını ve insanlarımızın zarar göreceğini açık biçimde dile getirdi" dedi.
ABD'yi bölge ülkelerinin iç işlerine karışmakla suçlayan Atambayev, eski Özbekistan Devlet Başkanı İslam Kerimov'un su yüzünden Orta Asya'da savaş çıkabileceği yönündeki sözlerini hatırlatarak, "Bu açıklamanın hemen ardından Amerikalılar Özbekistan'a her biri 1 milyon dolardan 328 zırhlı araç sattı. İşte onların demokrasinin bedeli. Onlar, iki kardeş halk Kırgız ve Özbekleri birbirine düşürmeye çalıştı" ifadelerini kullandı.
Sputnik

Ruhani: "Kırgızistan'ın ABD'nin Manar'daki üssünü kapatması bağımsızlık göstergesidir"
05.09.2015



Sputnik News'in haberine göre; Kırgız mevkidaşı Atambayev ile bir araya gelen İran Cumhurbaşkanı Ruhani, 8 anlaşmaya imza attıklarını ve İran'ın Şanghay İşbirliği Örgütü'ne (ŞİÖ) üye olmasının önündeki engellerin kalktığını söyledi. Ruhani, Kırgizistan'ın ABD'nin Manar'daki üssünü kapatmasından duyduğu memnuniyeti de dile getirdi.

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Kırgız mevkidaşı Almazbek Atambayev'i Sadabat Sarayı'nda kabul etti. İki liderin basına kapalı toplantısının ardından çeşitli alanlarda işbirliği protokollerinin imzalanması törenine geçildi. Törende İki ülke heyetleri arasında ziraat, ticaret, hava ve kara taşımacılığı ve turizm gibi konularda 8 mutabakat zabtı imzalandı.

İmza törenin ardından konuşan Ruhani, "İran'ın ŞİÖ'ye üye olmasının önündeki engeller kalkmıştır. Diğer üyeler de bu konuya sıcak bakmaktadır" dedi. İran'ın ŞİÖ'nün daimi üyesi olması için çaba sarf edeceklerini söylediğini aktaran Ruhani, bölgedeki güvenlik koşullarına bakıldığında İran'ın ŞİÖ'ye üye olmasının her iki tarafın faydasına olacağını dile getirdi.

ABD ÜSSÜNÜN KAPATILMASI BİR GÖSTERGE
Ruhani şöyle devam etti:

"Kırgızistan yeni hükümetinin bağımsızlık göstergesi olarak ABD'nin Manas üssünü kapatması bizlerin ne kadar yakın fikirlere sahip olduğumuzu ve uluslararası alanda işbirliklerimizi artırabileceğimizin göstergesidir. İki ülke arasında kalkınmaya yönelik ilişkiler için 10 yıllık bir program yapma kararı aldık. Kırgızistan ekonomik ve ticari yönden güneydeki uluslararası denizlere ulaşmaya ihtiyaç duymaktadır. İran'ın güneyindeki Çabahar ve Bender Abbas limanları Orta Asya ülkeleri ve Kırgızistan'ı uluslararası sulara ulaştırabilir."

Kırgızistan Cumhurbaşkanı Atambayev'in İran'daki resmi temaslarının üç gün süreceği belirtiliyor.
Haber 93

Kırgızistan'daki ABD Askeri Hava Üssü Boşaltılmaya Başlandı
26 Şubat 2014



Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te 2001'den bu yana faaliyet gösteren ABD askeri hava üssünün 10 Temmuz 2014 tarihine kadar tamamen boşaltılması beklenirken, üssün bünyesinde faaliyet gösteren İşbirliği ve Güvenlik Bölümü'nün kapandığı bildirildi.

Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te 2001'den bu yana faaliyet gösteren ABD askeri hava üssünün 10 Temmuz 2014 tarihine kadar tamamen boşaltılması beklenirken, üssün bünyesinde faaliyet gösteren İşbirliği ve Güvenlik Bölümü'nün kapandığı bildirildi.
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, ABD'nin Transit Sevkıyat Merkezi'ndeki İşbirliği ve Güvenlik Bölümü'nün (askeri hava üssü) kapanması dolayısıyla merkezde tören düzenlendi. Merkez ile yerel halkı yanısıra devlet, kamu ve özel kurum ve kuruluşlarıyla yakın teması sağladığı ve merkez için hayati önem taşıyan İşbirliği ve Güvenlik Bölümü'nün bugün itibarıyla kapandığı belirtildi.
Transit Sevkıyat Merkezi Basın Sözcüsü Maks Dispeyn, kapanış törende yaptığı açıklamada, İşbirliği ve Güvenlik Bölümü'nün kapanmasıyla yakıt ikmali misyonunun da tamamlandığını ifade ederek, 2001-2014 yılları arasında yakıt ikmali yapan uçaklarımız, 33 bin 500 kez havanlandığını ve 135 bin kez uçaklara havada yakıt ikmali gerçekleştirdiğini kaydetti.
Sözcü Dispeyn, ABD ordusuna ait Stratotanker KC-135 tipi ikmal uçakların Bişkek'ten Afganistan'a 12 milyar 200 milyon galon (1 galon=3.78 litre) jet yakıtı taşıdığını sözlerine ekledi. Bişkek Manas Uluslararası Havaalanı'ndaki Transit Sevkıyat Merkezi'nde bugün itibarıyla sadece kargo uçakların faaliyetlerinin kaldığını hatırlatan Dispeyn, "Kargo uçakların merkezin tamamen boşaltılmasına kadar kalacağını" söyledi.
Kırgız bakanların ve devlet kurumların yöneticileri yanısıra ABD'nin Bişkek Büyükelçisi Pamela Splatlen'in de katıldığı kapanış töreninde ABD askerlerinin, 2005'ten bu yana çeşitli sosyal program çerçevesinde yaklaşık 8 milyon dolar tutarında 39 projeyi hayata geçirildiği anımsatıldı. ABD askerleri ile Kırgızistan askerleri tecrübe paylaşımı için 223 defa bir araya geldiği belirtildi.
ABD ve NATO birliklerinin Afganistan'daki operasyonları için kullandığı Manas üssü, 2001'deki 11 Eylül saldırılarının ardından aralık ayında kurulmuştu. Yaklaşık bin 500 askerin görev yaptığı üste 700 kişilik yerli sözleşmeli personel çalışıyordu.
Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev daha önce ABD ve İran arasında olası savaş durumunda Bişkek'teki askeri üssün İran füzelerinin hedefi olabileceği yönündeki endişesini dile getirmiş, ABD askeri hava üssünün 2014'te sona erecek kira anlaşmasının uzatılmayacağını belirtmişti. - Kırgızistan
Kaynak: www.sondakika.com

Altın madeni protestosu Kırgızıstan'ı karıştırdı
31 MAYIS 2013



Kırgızistan'da polisin, bir altın madeni önünde toplanan göstericilere müdahale etmesiyle çatışmalar yaşandı ve madenin etrafında olağanüstü hal ilan edildi.

Başbakan Zantoro Satibaldiyev, polisin Kumtor altın madenine giden yolu kapatan göstericilere müdahale ederek 92 kişiyi tutukladığını bildirdi.

Birkaç saat sonra da göz yaşartıcı gaz kullanan polisle göstericiler arasında çatışma çıktığı yolunda haberler alındı.

Hükümet ve Centerra Gold grubuna bağlı Kumtor Gold şirketi ise yaklaşık 1000 kişinin yaptığı gösterinin sürmesi halinde madendeki üretimin aksayacağı uyarısında bulundu.

BBC Kırgızca'nın olay yerindeki muhabiri, çatışmalarda her iki taraftan da yaralananlar olduğunu ve 1000'den fazla kişinin başkente giden yolu kapattığını bildirdi.

Madenin elektriğini kesmeye çalışanlar hakkında da cezai işlemler başlatıldı.
Göstericiler madenin elektriğini kesmek için bir elektrik santralına girmişlerdi.
Ülkenin kuzeyinde deniz seviyesinden 4000 metre yukarıda, Issık Göl eyaletinde yer alan olan Kumtor, dünyanın en yüksekte bulunan altın madenlerinden biri.
BBC

Atambayev: “Geçmişe tabanca ile ateş edersen, gelecek sana top ile ateş eder”
13.09.2012
“Geçmişe tabanca ile ateş edersen, gelecek sana top ile ateş eder” diyen Kırgızistan Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev, geçmişin korunması gerektiğini ifade etti.Kırgız askerlerinin, kuşatma sırasında İznik şehrinin kapılarını hiç kimseye açmadığını belirten Atambayev, “Orhan Gazi'nin onbinlerce askeri şehit düşmüştü ancak Orhan Gazi sadece Kırgız askerleri için türbe inşa ettirmişti, Büyük bir komutandı” dedi. Atambayev, düşman orduları 1919'da Anadolu'yu işgal ettiğinde başta Kırgızlar olmak üzere diğer Orta Asya halklarının yardım ettiklerini ve 10 milyon altın topladıklarını bildirdi.

Atambayev, “Bu altın bugünün parasıyla milyarlarca dolar olurdu. Ancak dostluğu ve sevgiyi parayla ölçmek olmaz. Türkiye, Kırgızlar için gökyüzünde uzakta parlayan bir yıldızdır. Gökyüzü kapalı olsa bile bulutların arkasında bir yıldızın parladığını biliyoruz, bu yıldız kardeşimiz, ağbimiz, arkadaşımız Türkiye'dir” diye konuştu.

Atambayev, Kırgızistan'ın yeni cumhurbaşkanı
31 EKİM 2011

Kırgızistan'daki cumhurbaşkanlığı seçimlerini Başbakan Almazbek Atambayev kazandı.
Kırgız Merkezi Seçim Komisyonu'ndan yapılan açıklamada, oyların yüzde 95'inin sayıldığı ve Atambayev'in oyların yüzde 63'ünü aldığı için ikinci tura gerek kalmadığı belirtildi.

Atambayev'in rakipleri Kamçıbek Taşiyev ve Adakhan Madumarov'un oyların yüzde 15'er civarında olduğu belirtiliyor.
Taşiyev ve Madumarov seçime hile karıştırıldığını öne sürmüştü.

Seçim Komisyonu Başkanı Tuigünali Abdraimovon, bazı bölgelerde usülsüzlükler tespit edilmesine karşın bunların sonucu etkileyecek düzeyde olmadığını söyledi.
Refah ve istikrar sözü
5,3 milyon nüfuslu ülkede seçimlere toplam 16 aday katıldı.

Ülkenin en büyük işadamlarından biri olan 55 yaşındaki Atambayev, ülkesine refah ve istikrar getirme sözü verdi.

Atambayev geçen aya kadar başbakanlık yapması nedeniyle diğer adaylardan daha fazla biliniyordu ve pahalı bir seçim kampanyası yürüttü.

Nisan 2010'da eski Devlet Başkanı Kurmanbek Bakiyev, 90 kişinin öldüğü bir ayaklanmayla devrilmişti.

Ayaklanma sonrasındaki haftalarda ülkenin güneyinde Kırgızlar ve Özbekler arasında çıkan çatışmalarda 400'den fazla kişi hayatını kaybetmişti.

Bakiyev'in yerine gelen Roza Otunbayeva seçimlerde aday olmamıştı.
BBC

ALİ OSMAN BEYİMİZ
Dilmurat

Ali Osman Bey 2009’dan beri, yaklaşık iki buçuk yılı aşan bir süredir burada bizim misafirimiz.
Şu an ise 2 Mayıs günü sabaha karşı evine yapılan bir operasyondan sonra, hala tutuklu.
Evine, kapıyı açmadan baktığında görmüş. 4 araba dolusu sivil kişiler ellerinde operasyonel silahlarla gelmişler. Önceden konuşulduğu üzere Ali Osman Bey, hemen Sabur Beyi aramış. Çünkü hiçbir zaman tanımadıklarına kapıyı açmaz. Sabur Beye durumu söylemiş ve haberdar etmiş.
O günlerde güney bölgelerindeydim. Aynı gün sabah saat 7’de benim de haberim oldu. Normalde telefonların çekmediği bölgelerde işlerimiz olmasına rağmen haberdar olmam çok iyi oldu. Hemen bütün ilgililere haber verdik. Barat Ali Bey’e ulaşamadığım için ona durumu anlatan bir mektup gönderdim.
Taktayim Ümitaiyeva Hanım’a da haber vereyim dedim. Ama o çoktan haberdar olmuş. Ve hemen Bişkek’teki İstihbarat binasına gitmiş. Taktayim Hanımla yaptığımız röportajda da Baran Dergisine yazdığım gibi, “Ümitaliyeva, ilk olarak Ali Osman Bey'in dikkatini çekti ve bana, “Bu hanıma dikkat etmek gerekir, çok cesur ve samimi birisi” demişti. İstihbarat Binası’nda öyle şeyler yapmış ki, Sabur Bey ve orada bulunan bütün gönüldaşlar hayran kalmış. Açık açık tehdit de etmiş Amerikancıları.
Sabur Bey, ilk saatten beri sürekli heyetler oluşturup görüşmeler yapıyor ve basının yalan haberlerine karşı yetkililere doğruları teke tek söylüyor. Toktayım Hanım Devlet Parlomentosu, Çalışma ve Mülteci Başkanlığı, Bişkek Başsavcılığı arasında gidip geliyor.
TAZA DİN ve GAZİ VAKFI herkesle görüştü bu süreçte.
Ali Osman Bey hakkında Kırgız İstihbaratından hiçbir bilginin sızmadığı bu günlerde yapılan görüşmeler çok etkili oldu.
11 Mayıs günü bu sefer yepyeni bir güne uyandık. Bir gazeteci arkadaş aradı ve:
- “Haberleri aç. Ali Osman beye iftira atıyorlar!” dedi.
Açtım ve uzun uzun Ali Osman beyin 2005’te Türkiye’de ve dünyada çeşitli televizyon kanallarına, radyo programlarına ve gazete haberlerine verdiği röportajların verildiğini gördüm.
O dönemde de Türkiye’de olduğum için gösterilen röportajları zaten biliyordum. Dikkatimi videoların çevirisinin kesik ve yanlış tercüme ile verilmesi çekti. Zaten altta verilen haber bandında da, “ El-Kaide üyesi Ali Osman Zor Bişkek’te yakalandı” yazısı vardı.
Belli ki, yürütülen görüşmeleri etkisizleştirmek ve Ali Osman Bey hakkındaki girişimlerimizi böyle bir iftarayla içinden çıkılmaza sürüklemek istiyorlardı. Hemen Toktayım Hanım’a ve bir kaç TAZA DİN subayına ulaştım. Onların da haberi olmuştu. Ama, benim canımı çok sıkan bu durum onlardaki cesareti daha da arttırmış ve çok daha sinirlendirmişti. Hepsi avcı Kırgız Kartalları gibi, kaçan avını yakalamak için daha da hırslanmıştı. Çünkü bu meseleyi Kırgızistan’ın onuru sayıyor ve Ali Osman Beyin her zaman söylediği bu Kırgız düşmanlarına karşı karşı karşıya gelmenin önemli bir savaşı görüyorduk.
Ali Osman Bey’in BARAN Dergisi’ne gönderdiği yazılar onun buradaki etkisini gösterir şekildeydi. Kırgızistan ve Özbekistan, Tacikistan ve Kazakistan’ın olduğu bölgedeki Türk Cumhuriyetler ve Orta Asya hakkında anı anına değerlendirmeler yapmaktaydı.
En önemlisi Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu’nun burada yaptıkları görüşmelerin, Türkiye’ye yansımayan, Amerika için yürüttükleri görüşmeleri yerinden yazıyordu. Fergana Vadisi’ni anlattığı yazıları ve Türkiye’den Türkistan’a Kıta Çapında Cepheler yazıları çok iyiydi. Belli ki yazıları Türkiye’yi rahatsız etmişti.

AZ KAYGIYI AŞ BASTIRIR, ÇOK KAYGIYI DOST BASTIRIR
Ali Osman Bey ile ilgili söyleyebileceğim ilk şey, onun geldiği günden beri gördüğüm heyecanıydı. Türkiye’de kaldığım zamanda da kendisini tanımış ve bu özelliğini, İBDA hareketini nasıl temsil ettiğini görmüştüm. Bütün İbdacıları heyecanlandıran bir adam olduğunu görmüş, hayranlığım, gıyabında duyduklarımdan sonra hayal edilmeyecek kadar artmıştı.
Daha sonra ben buraya geldim ve Fazıl Beyle ve diğer gönüldaşlarla görüşmeye devam ettim. Tabi, başta Ali Osman Bey ve Fazıl Bey olmak üzere, gönüldaşlarımdan öğrendiklerimi, Kırgızistan’da görüştüğüm insanlara anlattım. Hep Kumandan’ı ve Ali Osman Beyi anlattım. Alınan kararla Barat Ali Bey, tanışmak için 2008 Kurban Bayramı arefesinde Türkiye’ye gitmişti.
Bizde “Yüz dost az, bir düşman çok” derler. Belki dostluk duygularımız o kadar ezilmiş ki, Kırgız atamızın ağzından bu doğru söz kaçmış. Ama hiç unutmam, Fazıl Beyin “Ali Osman Bey’in mahkemelerinden ceza gelecek galiba” diye verdiği bilgiyi büyüklerimizle toplandığımız toplantıda söylemem üzerine Cumay Bey’in heyecanla söylediği Kırgız Ata sözü bütün Kırgız milletinin kalbini vermişti:
“Az kaygıyı aş bastırır, çok kaygıyı dost bastırır!”
İşte biz o dostu bulduk ve Cumay Bey’in “Bismillah! Ali Osman Bey’i davet edelim!” demesi üzerine hemen Kırgızistan’a davet ettik.

ZOR KIRGIZİSTAN
Ali Osman Bey daha önceden buradaki durumu ve karışıklığı biliyordu. Amerika, Rusya ve Çin başta olmak üzere bütün güçler burada rahatlardı. Kırgızları kendi haline bırakmıyorlardı. Sokaklar karışıktı ve cinayetler çok oluyordu. Gelen hükümetler, koalisyonlar, birbirini suçlayan partilerin de hemen hemen tamamı yolsuzluk içindeydi ve dertleri para idi. Kırgızları düşünen yoktu.
Fazıl Beye durumu anlattım ve davetimizi iletmesini rica ettim. Bana pek tahmin etmediğini, Avrupa’dan gönüldaşların oraya davet ettiğini söyledi. Biz de üzüldük. Düşünüp hayal ettiğimiz olmayınca çok üzüldük.
Üç gün sonra Fazıl Bey aradı. Kırgızistanla ilgili çok soru sordu. Daha önce misafirimiz olan arkadaşlar buradaki durumu az çok biliyorlardı. Güvenli bir yer olmadığını açık söyledim. Ama, Cumay Bey’in ellerinden geleceklerini yapacaklarını söyledim. Akşam arayacağım dedi, kapattı. Akşam Ali Osman Bey aradı. “Dün iki gazeteci sokakta ölü bulunmuş, doğru mu.” dedi. Cevap veremedim. Güldü ve başka bazı şeyleri daha söyledikten sonra “geliyorum. Hazırlığınızı yapın” dedi.
Kırgızistan’da Türkiye’de olduğu gibi değil, ajanlar açık açık iş bitiriyorlar. Onun için bu riskleri hem Fazı Beye ve hem de Ali Osman Beye söylemiştik. Sadece o da değil, maddi zorluklar da vardı. Tabi, Cumay Bey ve TAZA DİN Hareketi de kendilerine güveniyorlardı. Ve Halife Kumandan Mirzabeyoğlu’nun Türk Liderine ellerinden gelen imkanları sağlayacaklarını söylemişlerdi.

TOPLANMA
“Atına saygı gösteren yaya gitmez” deriz. At, Ali Osman Beyin dediği gibi yerine göre vasıta araç fikir. Ama o geldikten sonra gördüm ki, yerine göre de kadro, hareket.
Ali Osman Beyin getirdiği heyecan ve neşe çok bereket getirdi. Görüştürdüğümüz herkezi ya onu sevdi, ya da korktu. Korkan saydı, seven onu severek bizi daha çok sevdi. Kırgızistan’ı gezdi ve gittiği yerlerde önceden ayarlanan tanışmaların gerçekleştiği bir aydan sonra Bişkek’te yerleşti.
Ben, bana söyledikleri çerçevesinde sürekli gezdim. Son üç senede söyleyebilirim ki, Kırgızistan’da Ai Osman Bey’i ve onun sayesinde TAZA DİN Hareketi’ni tanımayan kalmamıştır.
7 Nisan Devrimi gerçekleştiği günlerde Ali Osman Bey’e ulaşmak istemeyen parti lideri yoktu. Hatta şimdiki Başbakan Atambayev, o günlerde tamamıyla GAZİ VAKFI subaylarının koruması altındaydı. Devrim bilenlerin bildiği gibi TAZA DİN olmasa olmazdı. Medya’da Kırgız-Özbek içsavaş diye verilen olaylarda Özbek general TAZA DİN Hareketinin bölgedeki tavrından dolayı çıkmaza giren durumu çözebilmek ve çözüm aramak için rica ile onunla görüştü. Kırgız Milleti adına öyle şeyler söylemiş ki, general ezilmiş ve kendisiyle tekrar görüşmek istediğini söylemiş. Kırgız onurunu da savunması herkesi hayran bıraktı. Sonra Aksakallarımız meseleyi çözdü...
Medyanın burada çokluğu Kırgız olmadığından TAZA DİN ve GAZİ VAKFI örtüldü hep. Ama üst düzeyde herkes Ali Osman Beyi bilir.
Geçen sene de bir toplantıdan sonra Cumay Bey ve Barat Ali Beyin de bulundukları arabaları silahlarla taradılar. Barat Ali Bey, ağır yaralandı. 5 ay tedavi edildi. 13 gönüldaş da çeşitli yaralar aldılar. Cumay bey o zaman kaybolduğu için kaçırıldığını düşündük ve bu saldırının hedefi o olduğu için gösteriler yaptık, basın toplantıları düzenledik ve başka bazı faliyetler de yapıldı. Düşman Taza Din’den çok korktu, onun için sadırdı. Cumay beyin on gün sonra iyi olduğu haberi geldi.
Artık TAZA DİN’e açık saldırılar başlamıştı.
Ali Osman Beyi Kırgızistan’a fikir getirdi ve Amerika 5 senedir İBDA Hareketiyle ilişkiye girmiş ve Kumandan’I Halife demiş, Amerika’nın Manas Üssünü 2 sene kapattırmış hareketi Ali Osman Beyi buradan uzaklaştırmak için onu gözaltına aldı.

TÜRKİYE’YE TESLİM EDİLEMEZ
Şu an burası çok karışık.
Kısaca gelişmeleri şöyle oldu:
Ali Osman Bey’e operasyon yapan GKNB Kırgız İstihbaratı operasyonu Türkiye hükümetinin talebi doğrultusunda gerçekleştirmiş.
Gözaltından 9 gün sonra “El Kaide ideologu” olarak servis edilen haberlerden sonra, gelen tepkiler üzerine buradaki Türkiye Elçiliği Kırgız istihbaratına yeni CDler vermişler. Ali Osman Bey’in İBDA-C Örgütü’nün aktif üyesi olduğunu söylemişler.
Bu bilgileri Kırgız İstihbaratı 2 gün önce Sabur Bey ve arkadaşlarının yaptıkları basın toplantısı üzerine verdiler. “Bir takım kuruluşların yaptıkları basın toplantısından sonra, aşağıdaki bilgiyi kamuoyuyla paylaşma gereği duyulmuştur” diyerek.
Demek ki, Ali Osman Bey’in gözaltı sebebi “El-Kaide ideologu” olması değil. Bunu itiraf ettiler. Ali Osman Bey zaten yaklaşık bir buçuk sene önce Kırgız makamlarına siyasi iltica talebinde bulunmuş ve gerekçe olarak Türkiye’nin iddia ettiği şeyleri söylemişti. Bu gelişmeler Ali Osman Bey’in iade edilmemesini gerektirdiği için bizi sevindirdi. Ama ilk günden beri Ali Osman Beyin tutulduğu İstihbaratın binasına Türkiye’den gelen istihbarat ve elçilik görevlileri yanında ayrıca yabancı Amerikalıların girip çıktığını düşününce hiçbir zaman rahatlayıp, bu işin normal bir hukuk seyri işlemeyeceğini bildiğimizden baskılarımızı arttırdık.
Bu süreçte Ali Osman Bey’in avukatı Güven Bey ile sürekli görüşüyoruz. Ali Osman Beyin hukuk durumunu en iyi bilenlerden biri olduğu için çok yardımcı oluyor.
Burada ifade edebileceğim medyadaki yansımalar, önceden Güven Beye söylediklerim olacak.
Kırgız Delo Gazetesi 12 Mayısta manşetten duyurdu. “Zor, Rus Büyükelçisi’nin Hayatını Kurtardı” Ali Osman Bey’in daha önce 2010’da gözaltına alınması ve gözaltındayken Türkiye Elçiliği’nden gelen kişilerin kendisine “Rus Büyükelçisi’ni öldür, senin için af çıkaralım teklifi” ve kendisinin bu tertibi deşifre etmesi konu edileren bir haber.
24 adlı internet sitesi Kırgızistan’ın resmi İnsan Hakları Kuruluşu olan “Adalet”in başkanı Sayın Cholpon Cakupova’nın açıklamaları yer alıyor: Ali Osman Zor’un Türkiye’ye iadesi Kırgız hukukuna aykırıdır ve yasalarımızı çiğnemektir.”
Kırgızistan Çalışma ve Mülteci Başkanlığı’nın resmi açıklaması: “Ali Osman Zor iade edilemez. Kendisinin bakanlığımızda kayıtlı bir başvurusu vardır. O terörist değildir ve hakkındaki iddialar asılsızdır.”
Ben de gazetecilerle görüştüm ve bana sorulan soruları cevap verdim. Gazetelerde ve sitelerde çıktı. “Türkiye’deki Baran Dergisi’nin Kırgız temsilcisi Dilmurat’ın açıklamaları” verdikleri haberde “Ali Osman Zor’un El-Kaide örgüt üyesi olarak tanıtılmasının Kırgızları aldatmaya yönelik bir manipulasyon olduğu vurgulanıyor.
“Vesti” gazetesinde de yer alan haberde, Kırgızistan Eski İstihbarat Bakan Yardımcısı Tuğgeneral Niyazov Miraslav’ın açıklamaları çıktı: "Ali Osman Bey’in iadesi söz konusu olamaz. El-Kaide üyesi gibi iddialar boş suçlamalar. Ali Osman Zor’un iadesi demek, Kırgızistan hükümetinin namus ve haysiyetinin olmadığı manasına gelir. Hangi ülke bize Bakıyev’i veya Akayev’i iade etti ki.”
Vesti’deki diğer haber, Dilmurat Yvasev’in de açıklamaları olarak verildi; Ali Osman Zor’un Türkiye’de çıkardığı Kaide Dergisi’nin “El-Kaide” olarak burada makamlara sunulmasının gözboyayıcı bir iş.
Kırgız basınında açıklamaları yer alan Gazi Vakfı Başkanı Saburbey Mambetov ise, Ali Osman Zor ile olan kişisel tanışıklığına vurgu yaparak onun siyasi mülteci statüsünde değerlendirilmesi gerektiğini dile getirdi ve Kırgız hukukunun çiğnenmesi demek olacak bir yaklaşımın doğuracağı sonuçlara dikkat çekti.
Kırgız basınında konuyla ilgili en çok adı geçen kişi ise Yaşasın Kırgızistan Partisi Lideri Toktayim Ümitaliyeva. Ümitaliyeva hanım geçtiğimiz aylarda Baran Dergisi’nde yayınlanan röportajda da yazdığım gibi “Eylem hazırlığındaki 3 El-Kaide üyesi ölü ele geçirildi” haberleri üzerine katledilen kişilerin bedensel engelli 3 Kırgız genci olduğunu ve Cumhurbaşkanı Özel Kalemi Kaptagaev ile bağlantıları olduklarını ve tamamıyla masum bu gençler katledilerek birilerinin “operasyon yapıyoruz” görüntüsüyle ABD’den “para yardımı” almaya çalıştıklarını deşifre etmiş ve konu Kırgızistan’da büyük bir tepki doğurmuştu. Toktayim Ümitaliyeva da Ali Osman Bey ile olan görüşmelerini ve Kırgız dostu olduğuna en ufak şüphesi bulunmadığını ifade ettiği Ali Osman Beye karşı yapılan bu saldırının kabul edilemeyeceğini ifade ettiği açıklamalarında, “Kırgızlar olarak iltica talebinde bulunmuş ve Antiemperyalist duruşu sebebiyle ABD ve Türkiye makamları tarafından içimizdeki ajanlarla ortak operasyona maruz kalmış Ali Osman beyin iadesine kesinlikle izin vermeyeceğiz ve serbest kalması için elimizden geleni yapacağız” dediği kaydedildi.
Ayrıca geçtiğimiz gün bütün ilgili makamların gündemine bomba gibi düşen iki haber geldi. Biz de yetkililerden öğrendik. Güneyde iki silahlı grup bulundukları gittikleri şehrin resmi makamlarına girerek yazılı bir not bırakmışlar ve geldikleri gibi çıkıp gitmişler. Notta bize söylendiği kadar şu yazıyormuş:
“Kırgız istihbaratı ellerinde bulunan kişiyi bıraksın!”
Arkadaşlara söylenen sadece bu. Haberlere de yansıtılmamış bu hadise. Ama makamlar notta yazanları ısrarlara karşı arkadaşlarımıza söylememişler. Heyecanla bu bilgiyi ilettiğim bazı gönüldaşların bekledikleri bir habermiş gibi tepki vermeleriyle meseleyi daha iyi kavradım.
Durum ciddi.
Türkiye’deki gönüldaşlarımızın da teyakkuz halinde olduklarını tahmin ediyorum.
Allah hepimizin yardımcısı olsun.
Kumandanımıza selâm olsun. Dualarına ihtiyacımız var.
Allah Ali Osman Beyimizi Kırgızlardan da ayırmasın.
Baran

Otubayeva: Lütfen iki kardeşi barıştırın
9 Haziran 2011
Kırgızistan Cumhurbaşkanı Roza Otunbayeva, resmi ziyaret için bulunduğu Avusturya'nın başkenti Viyana'da, "Kırgız ve Özbek kardeş halklarının barışmasına yardımcı olunuz" dedi.

Kırgız Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamaya göre, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Daimi Konseyi;nin özel toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Roza Otunbayeva, ülkenin güneyinde geçen yıl yaşanan etnik çatışmalara ve ardından yürütülen barış çabalarına değindi.

Otunbayeva, güneydeki trajik olayları araştıran AGİT Parlamenter Komisyonu Özel Temsilcisi Kimmo Kiljunen;in hazırladığı rapordaki tavsiyelerin yerine getirilmesi için desteğe ihtiyaç duyduklarını ifade etti.

Kırgızistan;da, "milliyetçilik" ve "hoşgörüsüzlük" seviyesinin yüksek olduğuna dikkat çeken Otunbayeva, uluslararası komisyonun hazırladığı raporda belirtilen, çatışma sonrası dönemde insan hakları alanında ciddi sorunların varlığını açıkça kabul ettiklerini hatırlattı.

Otunbayeva, hükümet olayların başladığı 10 Haziran'ı "anma günü" ilan ettiğini anımsatarak, Viyana;dan Oş;a gideceğini anımsattı.

-MECLİS ARAŞTIRMA KOMİSYONUNUN RAPORU-

Bu arada, Kırgızistan meclisi, ülkenin güneyinde geçen yıl Kırgızlar ile Özbekler arasında yaşanan trajik olaylarla ilgili 25 milletvekilinden oluşan araştırma komisyonun hazırladığı raporu onayladı.

Mecliste iki hafta süren görüşmelerden sonra oy birliğiyle kabul edilen raporda, güneydeki trajik olaylarda "soykırım", "askeri suç" ile "insanlığa karşı suç" işlenmediğine vurgu yapıldı.

Kırgızlar ile Özbekleri bölgedeki bazı özbek liderlerin birbirine düşürdüğü belirtilen raporda, bu liderlerden Kadırcan Batırov;a ait Kırgız Özbek Üniversitesi'nin kapatılması gerektiği ifade edildi.

Başsavcılıktan etnik kavgayı durduramayan dönemin geçici hükümetinin 14 üyesi hakkında hukuki inceleme yapması istenen raporda, başsavcılığın ayrıca kamuoyunda ve medya aracılığıyla etnik kavgalara neden olabilecek her türlü bilgi ve haberleri gözetlemesi istendi.

Raporda, etnik gerilimlerin yaşanmaması için güvenlik birimlerinin reforme edilmesine devam edilmesi ve Kırgız dilinin öğretilmesine büyük önem verilmesi istendi. haber10

Taza Din Lideri Albay Cumay Suyunaliyev Kaçırıldı mı?



19.10.2010
Kendisinden yaklaşık 1 haftadır haber alınamayan Kırgızistan'daki Taza Din Hareketi Lideri Albay Cumay Suyunaliyev için endişeli bekleyiş sürüyor...

Suyunaliyevin bir an önce bulunması için Türkiye'de de çeşitli eylem ve açıklamalar yapılıyor...

Yeni Devir Hukukçular Derneği bu konuda aşağıdaki açıklamayı yaptı:



YENİ DEVİR HUKUKÇULAR DERNEĞİ
BASIN AÇIKLAMASI

Kamuoyuna;
Dost ve kardeş ülke Kırgızistan’ın en önemli ve millî bir dinamiği olan TAZA
Din Hareketi’nin lideri ve değerli meslektaşımız Av. Cumay Suyunaliyev’den 19 Ekim 2010 itibariyle tam 7 gündür haber alınamamaktadır.
Değerli meslektaşımızın Kırgızistan devletinin içine yuvalanan ve adetâ bir
çete gibi faaliyet gösteren SNB tarafından kaçırılmış olması kuvvetle
muhtemeldir.
Bişkek Başsavcısı tarafından da “yasadışı bir örgüt olarak” tavsif edilen ve
yaptığı icraatlarla Kırgızistan'daki bütün iç karışıklıkların müsebbibi olarak
gösterilen SNB'nin Cumay Suyunaliyev’i kaçırmasına mukabil ilgili mercilerin
değerli meslektaşımızı hürriyetine kavuşturmak ve sorumluları yargılamak
hususunda hiçbirşey yapmaması, hem Türkiye'de ve hem de Kırgızistan'da büyük
bir hayret ve kaygıyla izlenmektedir.
Bütün bir Türkistan coğrafyasında üyesi bulunan, bu coğrafyada çok derin
bir nüfuzu ve etkinliği olan Gazi Vakfı Başkan Yardımcısı ve Afgan Gazileri ve
Gençler Partisi Genel Başkanı Sabur Bey de, C. Suyunaliyev'den haber
alınamamasının 3. gününde (15.10.2010) Bişkek'te yaptığı bir basın toplantısında;
“SNB tarafından (Kırgızistan İstihbaratı) yasadışı bir şekilde gözaltına
alındığına inandığımız Taza Din Lideri Cumay Suyunaliyev'in kılına bir zarar
geldiği anda bütün güçlerimizle bu yasadışı organizasyona karşı
savaşacağımızı bütün Kırgısiztan kamuoyuna duyururuz.”
sözleriyle ilgilileri ivedilikle göreve çağırmış, sürecin gecikmesi hâlinde yaşanacak
muhtemel süreci açık bir şekilde ifade etmiştir.
“Türkiye'nin dostu; dostumuz, düşmanı da düşmanımızdır.” diyerek
Atayurt'tan Anayurt'a desteklerini ileten TAZA Din Hareketi Lideri Av. Cumay
Suyunaliyev'in bulunması ve ilgililerin kanun önünde hesap vermesi hem
Kırgızistan, hem Türkiye ve hem de bütün bir Türkistan'ın menfaati icabıdır.
Kırgız ve Türk hükümetlerinin meslektaşımız Av. Cumay Suyunaliyev’in
hürriyetine kavuşturulması ve sorumluların cezalandırılması hususunda azami
gayret ve hassasiyeti göstermesini bekliyor, bu konunun her mahfilde sonuna
kadar takipçisi olacağımızın bilinmesini istiyoruz.
Saygıyla duyrulur.

Av. Ali Rıza YAMAN
(Yeni Devir Hukukçular Dernegi Genel Başkanı)
Av. Güven YILMAZ
(Yeni Devir Hukukçular Dernegi İstanbul Şube Temsilcisi)
Av. Ahmet ARSLAN
(Yeni Devir Hukukçular Dernegi Adana Şube Temsilcisi)
Av. Mehmet TIĞLI
(Yeni Devir Hukukçular Derneği Antalya Şube Temsilcisi)
Av. Ahmet CENGİZ
(Yeni Devir Hukukçular Derneği Gaziantep Şube Temsilcisi)
Av. Halil BİNGÖL
İsmail BULUT
(Yeni Devir Hukukçular Derneği Konya Şube Temsilcisi)
Av. Çağrı CENGİZ
Av. Halil KILIÇ
Av. Halil İbrahim YILMAZ
Av. Hasan ÖLÇER
Av. Hasan SOLAK
Av. Harun YÜKSEL
Av. Mehmet SARI
Av. Zafer ŞAHİN
Av. Zeliha KILIÇPARLAR

Bugün İstanbul'da Kırgızistan Başkonsolosluğu önünde toplanan bir grup da basın açıklaması yaparak kırgiziztan devletinden Suyunaliyev'in bir an önca sağ salim bulunmasını istedi.

Kaynak: http://millibirlikruhu.blogspot.com/

Taza Din Lideri Albay Cumay Suyunaliyev'den bugün itibariyle (15 10 2010 Cuma) üç günden bu yana haber alınamıyor.

Bu ayın 10'unda yapılan seçimlerden önce, Amerikan desteğiyle Taza Din'in üzerine gidileceğinin emareleri gözükmüştü.

Kırgızistan'ın Güneyindeki hareketliliğin müsebbibi olarak görülen Taza Din, seçimlerle alakalı olarak daha önce yaptığı basın toplantılarında ve yayınladığı deklarasyonda, sahte demokrasi oyununu kabul etmeyeceğini açıklamıştı. Şu an fiili olarak Kuzey ve Güney diye bölünmüş olan Kırgızistan'ın en önemli iç dinamiği olan Taza Din'in, bölgede oyun oynamak isteyen iri güçleri ne kadar rahatsız ettiği seçim sürecinde aşikar oldu.

Seçimden önce Kırgısiztan'ın güneyinde farklı farklı grupların da dahil olduğu hazırlık sürecini bilmeyen yok. Bu hazırlık sürecinde toparlayıcı merkez olarak görülen Taza Din, hiçbir şekilde, Kırgızistan'la ilgili Amerika ve Avrupa kaynaklı dayatmalara boyun eğmeyeceğini, birçok kez çeştli vesilelerle dile getirdi. Bu dayatmalara karşı, her türlü mücadeleye de hazırlıklı olduğunu da deklare etmişti.

Seçimden hemen sonra, Güney Kırgızistan'ın dağlarında başlayan hareketlilik son iki günde çatışmaya dönüşmüş durumda.

Yasadışı yollardan bölgeye getirilen AGİT'den (Avrupa Polisi), bu çatışmaları durdurması umut ediliyor. Ancak daha hiçbir resmi statüsü olmayan bu yasadışı gücün, şu saate kadar herhangi bir çatışmaya katıldığı da tesbit edilemedi. Diğer yandan Kırgızistan güvenlik güçlerinin neredeyse yüzde doksanı, şu saat itibariyle Güney Kırgızistan'da bulunmakta. Yine bizim aldığımız haberlere göre özellikle Batkent dağlarında, yani sınır bölgesinde, 5 bin ila 7 bin arasındaki bir militan milis güç abluka altına alınmaya çalışılmakta. Bunun yanında son bir buçuk-iki aydan beri Tacikistan'da süren çatışmalar, Kırgızistan ve Özbekistan sınırında devam etmektre. İslamcı militanlarla Tacik yönetimi arasında süren bu çatışmalardan Özbekistan oldukça rahatsız olduğundan dolayı, yine neredeyse bütün silahlı gücünü Kırgızistan ve Tacikistan sınırına yığmış durumda.

10 Ekim'de yapılan seçimlerden sonra AtaMeken Sosyalist Parti ve Cumhuriyet Partisi şu an Atacurt ve Ar Namıs Partisine karşı koalisyon hükümeti kurabilecek sayıya ulaşmış gözüküyorlar. Bu demektir ki, 7 Nisan'da Atacurt Partisi'nin ikidarını devirenler, yani geçici hükümeti oluşturanlar tekrar koalisyon hükümeti kurabilirler. Hükümetin bu şekilde oluşacağını zannneden devlet içinde bu partilere yakın bir klik, seçimin bu neticesinden cesaret alatrak, Taza Din Lideri Albay Suyunaliyev'i gözaltına almış olabilir.
Bişkek ve Kırgısiztan genelindeki Taza Din mensupları, Albay Suyunaliyev'den yaklaşık üç günden beri haber alınamamasından SNB'yi (Kırgız İstihbaratı) sorumlu tutmaktadır.

Cumay Suyunaliyev'den haber alınamaması hadisesi, son iki gündür duyulduğu her yerde çatışmalara sebep oldu. Özellikle Güney'de (dün -14 10 2010 Perşembe- itibariyle) belli başlı bölgelerde yoğun çatışmalar yaşandı.
Abay Cumay Suyunaliyev'den haber alınamamasının 3. gününde (15 10 2010 Cuma) Bişkek'de Gazi Vakfı Başkan Yardımcısı ve Afgan Gazileri ve Gençler Partisi Genel Başkanı Sabur Bey'in önderliğinde, Aki Press Haber Ajansı'nda bir basın toplantısı yapıldı.

Toplantıda basına dağıtılan bildiride şu ifadelere yer verildi:

“Meydan okuyoruz!

SNB tarafında yasadışı bir şekilde gözaltınaa alındığına inandığımız Taza Din Lideri Cumay Suyunaliyev'in kılına bir zarar geldiğ anda bütün güçlerimizle bu yasadışı organizasyona karşı savaşacağımızı bütün Kırgısiztan kamuoyuna duyururuz.

İki gün içinde Albay Cumay Suyunaliyev'den herhangi bir haber alamazsak, bütün güçlerimizle harekete geçeceğiz.

Yasadışı örgüt SNB, bir savaş istiyorsa, ona, istediği savaşı vereceğiz.”

Yaklaşık bir haftadan beri Bişkek başsavcısı SNB'nin yasadışı bir örgüt olduğunu kamuoyuna duyurmakta ve Kırgızistan'daki bütün devrimler ve karışıklıkların müsebbibi olarak da SNB'nin icraatlarını göstermekte.

Taza Din'e mensup gönüldaşların bayraklarla gerçekleşen basın toplantısında şaşkınlığı gözlerinden okunan basın mensuplarının tek bir soru soramaması ve etrafta bulunan yasadışı örgüt mensuplarının hareket bile edememesi oldukça dikkat çekiciydi.

Gazi Vakfı üyelerinin ne derece ciddi olduğunu ve söyledikleri sözü söyledikleri yerde bırakmadığını bilenler, bu basın toplatısının ne manaya geldiğini de anladılar.

Yine bu gün, Emekli Polis Subayları Derneği'ne mensup subaylar da -ki Sayın Suyunaliyev bu derneğin başkan yardımcısı- Bişkek'de toplanma kararı aldılar.

Yine basın toplantısında Sabur Bey, “Bu işte kimlerin parağı olduğunu tek tek biliyoruz” açıklamasını yaptıktan sonra, “Önümüzdeki süreç artık bunlarla hesaplaşma süreci” dedi. Son olarak, Sabur Bey, basın toplantısını, “Hiç kimse arkasında duramayacağı sözü söylememeli, altından kalkamayacağı harekete de girişmemeli” diyerek bitirdi.

Şu an Kırgızistan'da 7 Nisan süreci farklı bir safhaya girmiş durumda. Kararlar verildi, kılıçlar çekildi. Toprağın altında kimin neyi varsa hepsi şu an toprağın üstünde.
http://www.ordumillet.com/Content.aspx?haberID=651&B=albay-cumay-suyunaliyevden-3-gundur-haber-alinamiyor

Etiketler : TAZA DİN, Albay Cumay Suyunaliyev, Kırgızistan

İBDACI KOMUTAN NEREYE KAYBOLDU
18.10.2010

Türkiye'de İBDA hareketine yakınlığı ile bilinen, Kırgızistan'da geçtiğimiz aylarda gerçekleşen ayaklanmanın içinde yer alan Kırgızistan TAZA DİN Hareketi lideri Albay Cumay Suyunaliyev kayboldu. 13 Ekim tarihinden itibaren haber alınamayan Suyunaliyev'in Kırgızistan'da siyasi bir operasyona uğramış olabileceği konusunda endişeler var.

Kırgızistan'da yaşanan ayaklanmada etkili olan Afgan Gazileri Vakfı Başkan Yardımcısı Sabur Mambetov basına şöyle bir açıklamada bulundu: "SNB tarafında yasadışı bir şekilde gözaltınaa alındığına inandığımız Taza Din Lideri Cumay Suyunaliyev'in kılına bir zarar geldiği anda bütün güçlerimizle bu yasadışı organizasyona karşı savaşacağımızı bütün Kırgızistanztan kamuoyuna duyururuz.
İki gün içinde Albay Cumay Suyunaliyev'den herhangi bir haber alamazsak, bütün güçlerimizle harekete geçeceğiz.
Yasadışı örgüt SNB, bir savaş istiyorsa, ona, istediği savaşı vereceğiz".

Suyunaliyev Türkiye'ye ziyarete gelmiş, İBDA-C lideri Salih Mirzabeyoğlu'nu ziyaret etmişti.
Odatv.com

Kırgızistan’da sular durulmadı…
20 Nisan 2010
Kırgızistan, büyük bir alt üst oluş yaşadı.

İktidara karşı başlayan ayaklanma başarıyla sonuçlandı. Ancak Kazakistan’da sular durulmadı. Kazakistan’da neler oluyor, bundan sonra nelere gebe?

İşte bu ve Kazakistan’a ilişkin bilmek istediklerinizi TAZA Din Hareketi Lideri Albay Cumay Suyunaliyev ile görüştük. Suyunaliyev’in söyleşisi gerek Kazakistan’da yaşananlar ve gerekse de bölgede bundan sonra meydana gelecek gelişmelere ışık tutacak.

Söyleşide katkıları olan Avukat Ali Rıza Yaman’a teşekkürlerimizi sunuyoruz…

İki hafta önce yaşanan Kırgızistan olaylarını ve bugünkü Kırgızistan’ın durumunu AVAZTÜRK için değerlendirir misiniz Sayın Başkan?..

6,7,8 Nisan olayları ile bildiğiniz gibi Bakıyev hükümeti devrildi ve yerine “geçici hükümet” diye adlandırılan Kurultay geldi. “Kurultay”, bütün muhalefetin birleşerek oluşturduğu bir güç birliğinin adı. Şu ân iş başındalar ama, bugün dahi Kırgızistan’da işlerin düzelmesinden ziyâde ayrılıklar derinleşerek devam ediyor. Geçici hükümetin önceden birbiriyle de muhalif durumda olan insanlardan oluştuğunu düşünürseniz, şu ân içinde bulundukları durumun onlar için ne denli zor olduğunu anlayabilirsiniz. Meselâ Atanbayev geçtiğimiz günlerde Türkiye’deki açıklamasında “biz Türkiye’deki sistemi alacağız” şeklinde sözler sarfetti. Bu da gösteriyor ki, geçici hükümet, aslında ne yapacağını bilmeyen bir hükümet! Dolayısıyla adı üstünde bu bir “geçici” hükümet; kalıcı değil. Şu ân itibariyle gelişmelere vakıf değiller.

Kırgızistan’ın iç şartlarını göz önüne alırsanız, geçici hükümetin Kırgızistan’ın geneline hâkim olamayacağını da anlarsınız. Meselâ şu ân Kırgızistan’ın Güneyi’nde Özbekler durumu fırsat bilip ayrı telden çalarken, Kırgızlar da muhalefet olarak birbirleri içerisinde çekişmekteler. Kuzey’e döndüğünüzde ise, hükümeti oluşturan partiler görev paylaşımında, görev alımında birbirleriyle çekişme içerisindeler. Misâl vermek gerekirse; Gümrük Bakanlığı, diğer bir ifâdeyle gümrük işlerinden sorumlu müdürlük, şu âna kadar dört farklı parti arasında el değiştirdi bile. Buradaki yetkililerin dün itibariyle söyledikleri şuydu; “şu ân için sadece Roza Otunbayeva’nın adamları gelmedi”, biz şimdi de onu bekliyoruz. Yani sabah erken kalkan “görev alma” derdinde. Aynı durumu belediyelerde de görebilirsiniz. Belediyelerde de “senin adamın olmayacak, benim adamım olacak” çekişmeleri mevcut.

Ayrıca daha iki gün önce Bişkek’e yakın Sokulu şehrinde gösteriler oldu. Bişkek içinde gösteriler oldu. Meselâ burada “40 Aşiret” diye adlandırılan bir kesim var, burada toplantılar yaptılar ve onlar da iktidardan pay istiyorlar.

İktidarın devrilmesine sebep olan kitleler doğan bu neticeden memnun değiller. Zira, devrik iktidarın yerine gelen bu insanlar da, öncesinin devrik iktidarlarının üyeleriydi. Öncesinin devrik iktidar mensupları tekrar hükümete yerleşmiş oldu. Özetle burada halkın genel olarak dillendirdiği soru şu: 2.5 milyon nüfusa sahip Kırgız’ın, bir günde 100 ölü vermesine değdi mi?.. Yığınların verdiği cevap, değmediği yönünde… Bu sebeple hoşnutsuzluk, memnuniyetsizlik artarak devam ediyor Kırgızistan’da. Yani devlet adına, sistem adına, kurum adına Kırgızistan’da oturmuş herhangi bir şey yok.

Bunun yanında söz konusu ayaklanma sonrasında Kırgızistan’da farklı muhalefet anlayışı oluşmaya başladı. Daha önce resmi bir tabela altında kendisini ifade etmeyen, fakat Kırgızistan’ın gerçek muhalefetini temsil eden insanlar, bugün toplum önüne çıkmaya başladılar. Bunlardan en önemlisi TAZA DİN Hareketi.

TAZA DİN Hareketi Güney’de de, Kuzey’de de oldukça güçlü bir hareket. Dün itibariyle (17 Nisan 2010) TAZA DİN Hareketi, Afgan Gazileri Vakfı ile birleşerek kendi aralarında bir protokol imzaladılar. Ve şu ân siyasî bir parti adı altında da mücadelelerine devam edeceklerini açıkladılar. Bunu da ilk olarak size ve sizin vesilenizle Türk Kamuoyuna haber vermiş olayım. Önümüzdeki bu altı aylık geçici hükümet süreci içerisinde şunu açıkça söyleyebiliriz: Şu ân herkes gömülü olan silahlarını çıkarmış durumda ve ellerindeki bıçaklarını da bileylemekle meşgul. Yani devrim devam ediyor ve gerçek devrim daha neticelenmedi. Şu ân mevcut olan hükümetin yaptığı, önceki hükümeti devirmekten ibaretti. Ancak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, eğer böyle giderse Kırgızistan, devirenleri devirecek bir devrime gebe! Eğer bu gerçek bir devrim olursa, devrim, Kırgızistan’dan başlayarak bütün Orta Asya ülkelerini etkileyecek bir keyfiyet arz edecektir. Şu ân için bile, Kazakistan, ülkesindeki Kırgızları toplayıp Kırgızistan’a gönderiyor. Özbekistan’da da hakeza. Kendi ülkelerinde de bir devrim sürecini başlatacak ayaklanmalardan korkuyorlar. “2005 Devrimi”nden çok kısa bir süre sonra Özbekistan’da Andican Olayları yaşanmıştı. Bu olaylarda yaklaşık 8 bin kişi ölmüştü. Özbekistan tekrar böyle bir olay yaşanmasından korkuyor. Diğer, bölgedeki ufak ve iri ülkeler, bu son devrim sürecinden dolayı bölgedeki İslâmcı hareketlerin güçleneceği kaygısı içerisindeler. Fakat, şunu açıkça ve net olarak ifâde etmek lâzım; Kırgızistan’daki TAZA DİN Hareketi şahsında Kırgız İslâmcı hareketi bölgedeki hiçbir İslâmcı harekete benzememektedir. Görünürde dahi böyle bir benzerlik bulamazsınız. Bu hareket tamamen Kırgızistan’ın iç dinamiği; lideriyle, üyeleriyle, insanlarıyla, fikriyle, maddi manevî gücüyle, tamamen yerli bir hareket. Bu özelliğinden dolayı iri devletler tarafından da dikkate alınan bir hareket. Hâliyle, önümüzdeki süreç içerisinde bu hareketin, TAZA DİN Hareketi’nin nasıl bir tavır içerisine gireceği, Kırgızistan açısından ve bölge açısından en önemli unsur olacak.

Bölgedeki hiçbir İslâmcı harekete benzemediğinizi ifâde ettiniz. Bu çerçevede hareketinizin karakteristiğini nasıl tanımlarsınız?

TAZA DİN Hareketi’nin en önemli karakteristiği, özelliği, bölgeyi gelinen tarih süreci içerisinde değerlendirmek. Meselâ bölgeyi doğrudan doğruya Türkistan adı altında değerlendirmek. Bütün bölgedeki insanları aynı ruh etrafında, Kırgızistan’dan başlayarak birleştirme ideali. Tabiî bunu da İslâm kardeşliği etrafında örgütleme kaygısı içerisinde. Bu sözlerimi, şu hakikat etrafında değerlendirmelisiniz: Buradaki TAZA DİN etrafındaki kadrolar, Türkiye’deki insanlardan daha fazla kendisini “Türk” hisseden insanlar. Ve “Türklük”ü de, katı, veya dar kalıplar içerisinde ırkî bir mevhum olmaktan ziyâde tarih boyunca İslâm’ın bayraktarlığını yapan ve yapmış ırk hüviyetinde görmekte. Yine aynı şekilde ve bu anlayış çerçevesi içerisinde Orta Doğu’ya bakışı da şekillenmekte bu hareketin.

Hareketimizin en önemli özelliği ideolojik bir muhtevâ belirtmesi. Yani bir Dünya Görüşü çerçevesinde hareket etmemiz. Bu da Türkiye’deki İBDA Hareketi’nden mülhem bir ideolojik hüviyet belirtmekte. Bunu da Türk kamuoyu gözden kaçırmamalı. Yani hareketimizin Türkiye ile stratejik ilişkisi İBDA Hareketi. Bu çerçevede de İBDA Hareketi lideri Salih Mirzabeyoğlu’nu da, bütün liderliklerimizin üstünde, Üst Lider olarak görmekteyiz, böyle kabul ediyoruz. Bununla ilgili deklarasyonlarımızı da hem Kırgızistan’da ve hem de Türkiye’de yayınladık zaten. Ve bu dünya medyasında da geniş yankı bulan bir deklarasyon idi. Bu hareketin dikkate alınmasının en önemli sebebi budur diyebilirim: Bir dünya görüşü ile, bir teklif ile hareket etmesi. Bu sebepledir ki buradaki en güçlü hareket olduğumuzun şuurundayız.

Geçen ayaklanmada bu hareket, -söylemekte mahsur yok- iktidarı geçici hükümete vermiştir. İktidarı alma noktasında kapıdan dönmüştür TAZA DİN. Kendisine göre bir takım sebeplerden dolayı TAZA DİN iktidarı almamıştır. Geçen süre ardından bugüne baktığımızda, hareketimizin iktidarı almamasında ne kadar haklı olduğu görülüyor zaten. Zira, geçmiş iktidarda yaşanan sorunların ve şu anki geçici iktidar sürecinde yaşanan sorunlar, eğer iktidarı almış olsaydık, bu hareketin üzerine kalacaktı. Ve muhalefet de TAZA DİN Hareketi’nin karşısında olma kolaycılığına kaçacaktı. Bu değerlendirmelerden dolayı iktidarı almadık ve bu geçici zamanın nasıl tezahür edeceğini bekleme kararı aldık.

Şu ân, diğer muhalif hareketlerin yaptığı gibi TAZA DİN Hareketi de, kendi “iç oluş”una ait eksikliklerini giderme ve tamamlamak ile meşgul. Bu sebepledir ki çok hummalı bir çalışma süreci içerisindeyiz. Burada kendisi muhalif hissen veya mevcut geçici iktidarın murada uygun olmadığını düşünen herkes bir takım yeni arayışlar içerisinde. Bu bazen ittifak oluyor, bazen cepheleşme tarzında oluyor, bazen zımnî destekler oluyor. Fakat kesin olan şu ki, geçen hükümet zamanında muhalif olan bütün partiler bugün iktidarda. Ancak yine bugün muhalefette farklı aktörler var. Ve bunlar, bugüne kadarki Kırgızistan siyasetinde pek alışık olmadığımız insanlar ve alışık olmadığımız söylemler içerisinde hareket ediyorlar. Bu da burada en dikkat çekici durum.

Yaşanan ayaklanma sürecinde TAZA DİN Hareketi’nin ne gibi bir rolü olmuştur?

Daha öncesine dönersek; üç-dört ay öncesinde Birleşik Halk Kurultayı toplanma kararı aldığında TAZA DİN Hareketi’ne de teklif yapmışlardı. TAZA DİN Hareketi, önceki iktidarda yer alan ve yine yolsuzluklarla anılan bu muhalefet gruplarıyla aynı kadrajda görünmemek için bu teklifi kabul etmedi. Ama, mevcut düzene, mevcut iktidara karşı zımnî destek vereceğini söylemişti. Birleşik Halk Kurultayı, TAZA DİN Hareketi’nin gücünün farkında. Tabi diğer yandan GAZİ VAKFI üzerindeki TAZA DİN Hareketi’nin etkisini de biliyorlar. Daha önce TAZA DİN Hareketi ile GAZİ VAKFI ortak bir deklarasyon yayınlamışlardı. Söz konusu deklarasyonla birlikte artık beraber hareket edeceklerini bildirmişlerdi. Kırgız medyasında da geniş yankı bulmuştu bu toplantı. GAZİ VAKFI bildiğiniz üzere, Kırgızistan’daki -ve bütün eski Sovyet ülkelerindeki- tek ve en büyük askerî örgütlenme. Bu çerçeveden baktığınızda bir çok şeyin anlaşılabileceğini düşünüyorum.

Bu kısa izahtan sonra 6-7-8 Nisan olaylarına gelecek olursak; iktidarın devrildiği ve çatışmaların en yoğun olduğu gün olan 7 Nisan’da Hükümet binalarından halka karşı silah kullanılması üzerine, hükümete mukavemet eden halkın önünde yer alan örgütlü güçler TAZA DİN Hareketi güçleriydi. Devrimin kırılma ânında görevlendirilen gönüldaşlarımızdan ikisi şehid oldu. Ağır yaralılarımız da var ve ikisinin durumu ciddi. Hatırlayacaksınız; Başkanlık Sarayı olan Beyaz Saray’a halkın girmesinin engellendiği sıralarda bir Panzer ve bir de kamyon sarayı çevreleyen bahçenin kapısına dayanmış ve kapıyı kırmışlardı. Kapıyı ilk kıran Panzer’deki gönüldaşımız Celil Murgeziyev ilk şehidimizdir. Kamyonu kullanan gönüldaşımız da ağır yaralı. Hükümet binasını çevreleyen parmaklıklarda yanan panzer ve kamyonu ve onlara açılan ateş görüntülerini hatırlarsınız. Açılan yoğun ateşe ânında karşılık veren silahlı militanlarımızdan Kanatbeg Çındışıf da o sıralarda şehid oldu. Bu gönüldaşlarımızın da içinde bulunduğu silahlı gruplarımız, hükümetin mukavemetini kıran tek güçtü. Bunları şu ân iktidara yerleşen Birleşik Halk Kurultayı’nı oluşturanlar da biliyorlar hâliyle. Örgütlü olarak kitleye önderlik eden militanlarımızdı. Hükümet Sarayına giren, Parlamentoyu ele geçiren, hükümet televizyonlarına ve merkezî belediye binasına ilk giren TAZA DİN Hareketi militanlarıydı. Bütün bunların ardından daha sonra, ayaklanmadan sonra, bugüne kadar devam eden, etmekte olan en kritik görevi yine GAZİ VAKFI ile beraber TAZA DİN Hareketi üslenmiştir: Şehir eşkıyalarına karşı sokaklarda ve caddelerde güvenliği Bişkek başta olmak üzere bir çok bölgede TAZA DİN Hareketi’ne bağı militanlar yerine getirmiştir.

Az önce ifâde ettiğim “iktidarın kapısından döndük” sözünü tekrar edeyim. Adetâ kendi hareket kabiliyetini ve gücünü test etmeye de fırsat veren olaylardan sonra TAZA DİN Hareketi merkeze girmeyi ertelemiştir, ama, muhiti de terk etmemiştir, kuşatmıştır. Şu ân, Kırgızistan genelinde, özellikle belediyeler, valilikler ve polis teşkilâtı olarak baktığınızda TAZA DİN ve GAZİ VAKFI üyeleri bir çok yerde şu ân görev başındadırlar. Ve kendi “iç oluş”larını, kendi eksikliklerini hareket içerisinde gidermeye çalışmaktalar.

Yani, şunu açıkça söyleyebilirim: TAZA DİN Militanları’nın gösterdiği pervasızlık, cesaret ve kararlılık olmasaydı, bu ayaklanma neticelenemezdi! Kaldı ki, karşı taraf adına, hükümet için mukavemette direnen silahlı güçleri en son olarak etkisizleştiren de TAZA DİN Militanlarıdır. Onlarla görüşme sağlayarak, bir anlaşma zemini kurarak, TAZA DİN Hareketi militanlarının kontrolünde oluşturulan güvenli bir koridorla Devlet Başkanlığı sarayını terk etmişlerdir. Ve Devlet Başkanlığı Sarayı’na ilk girenler de böylelikle Afgan Gazileri Vakfı ile TAZA DİN Militanları olmuştur.

TAZA DİN Hareketi olarak muhalefet gruplarına bakışınız nedir? İsim sayacak olursak Atanbayev, Otunbayeva, Sarıyev, İshakov… Kendileriyle bir temasınız var mı?

Tabiî, tabiî… Ancak, daha önce, kurultay oluşumu süreci için söylediğim gibi, TAZA DİN, bu insanlar daha önce devlette görev aldığından dolayı zaten bilinen şahıslar ve içlerinden bazıları benzer bir ayaklanma ile iktidardan uzaklaştırılmış şahıslar. Dolayısıyla bu insanlar “yeni” insanlar değil. Ve yeni bir şey getirecek keyfiyette de değiller. Haliyle halk da biliyor bu insanların ne olduğunu. Fakat, mevcut sistem içerisinde halkın başka bir alternatifi yok. Bugün içinse bu anlaşılmıştır artık. Artık alternatifi var halkın. TAZA DİN’in bakışını belirleyen unsur bu oldu. Yani, halkın bildiği, sabıkalı insanlarla yan yana görünmekten imtinâ ediyoruz. Mevcut iktidarı aşan olumsuzluklar gördüğümüzden destek vereceğimizi söyledik ve desteğimizi verdik de. Şu ân itibariyle ise, sistem aynı olduktan sonra, şahısların birinin gidip diğerinin gelmesi TAZA DİN için çok birşey fark etmiyor. Çünkü TAZA DİN bu ortamda topyekun bir sistem ve rejim mücadelesi vermekte. Yani mevcut sisteme karşı alternatifiyle bir mücadele yürütmekte. Yani şahısların değişmesine bağlı değil TAZA DİN Hareketi. TAZA DİN’in anladığı devrim, “filânca şahıs gitti, falânca şahıs geldi” gibi bir anlayışla gerçekleşen “devrim” değil. Biz bir Fikir Hareketiyiz. İdeolojik keyfiyeti olan bir hareketiz. Düzene karşı da alternatifi olan bir hareket. TAZA DİN Hareketi’ni değerlendirirken böyle değerlendirmek lâzım. Dolayısıyla şahısların “iyi”liği veya “kötü”lüğü değildir sözkonusu olan; şahısların ne getirip ne getirdiğidir önemli olan. Bu açıdan bakıldığında, bugün iktidara gelen insanların, -iyi niyetli de olsalar- devrilen Bakıyev hükümetinden farklı bir şey getirebilecekleri bir pozisyonları yok. Bakıyev hükümeti de sağa-sola elini açıyordu “bize yardım edin” diye, sizin de takip ettiğiniz gibi mevcut yeni hükümet de elini açıyor. Yani “devrim”den anladıkları bu. Dün Bakıyev Türkiye’den para istiyordu, bugün de Atambayev istiyor. Dün Bakıyev Amerika’dan istiyordu, bugün de Otanbayeva isteyecek. Yani, TAZA DİN’in muhalefete bakışı bu çerçevede.

TAZA DİN Hareketi’nin Amerika ve Rusya’ya bakışı?

TAZA DİN, akl-ı selimin icab ettirdiği gibi, bölge ülkeleriyle yürütülecek ve yürütülen işbirliği çerçevesinde meseleye yaklaşmakta. Şunu hangi mantık kabul edebilir? 10.000 kilometre öteden gelen kişiyi dost belleyip, hemen yanıbaşınızdaki arkadaşınızını da düşman belleyeceksiniz? Bu mümkün değil! Yani TAZA DİN, uluslar arası ilişkilerde tabiî ki dengeleri gözeterek ve ülkenin menfaatlerini ön plâna alarak bir bakış açısı geliştirme ve bu doğrultuda hareket etme düşüncesinde. Ama şu bir gerçek ki, TAZA DİN, İslâm kardeşliği içerisinde bütün dünya Müslümanlarına bakarken, herhangi bir İslâm ülkesinin Kırgızistan üzerinden yerle bir edilmesine de sessiz kalamaz, izin vermez! Amerika’yla ilişkilerde şahsiyetli bir ilişki tercih edilmekle beraber, Amerika’ya, Afganistan veya diğer bir başka İslâm ülkesini Kırgızistan’ı kullanarak vurdurulmasını zaten hiç düşünmemektedir. Sorunuzu bu çerçevede soruyorsanız eğer, TAZA DİN, ülkesi kullanılarak özellikle İslâm ülkelerine saldırma niyetlisi düşman bir güce bu fırsatı tanımayacaktır! “İlişkiler”i de bu seviyede algılamıyor. TAZA DİN’in düşündüğü ve tatbik ettiği ilişki anlayışı, her ülke ile şahsiyetli bir ilişkidir, eşit seviyede bir ilişkidir. Çünkü bizim nüfusumuz az ama, önemli bir ülke. Ve kendi kaynaklarımız da oldukça fazla. Bizim yer altı-yerüstü kaynaklarımız zengin. Ülkemizin tarım alanları ve diğer kaynakları, ülkemiz gibi on ülkeyi besleyecek seviyede. Eğer ülke doğru bir sistem ve doğru bir rejim ile idare edilirse. Şunu söylemekte fayda var; tabiî ki bizim partner olarak menfaatimiz açısından seçeceğimiz ilk ülke Rusya’dır. Onun dışında komşularımız Kazakistan, Özbekistan, din ve ırk birliği içerisinde olduğumuz kardeşlerimizdir. Ve bu kardeş ülkelerle olan sun’i düşmanlıkların, sun’i kırgınlıkların hemen bir günde giderilebileceğini ve kardeşlik anlayışı ve hukuku çerçevesinde kalıcı ve sağlam ilişkiler kurulabileceği inancı içerisindeyiz. Kesinlikle bu ilişkiler kurulacaktır da!

Kırgızistan hakkında söylediğiniz bir çok hususu Türkiye’nin içinde bulunduğu durumla benzerleştirmek mümkün; stratejik konumu, yer altı ve yerüstü kaynaklarının zenginliği ve komşularıyla ilişkileri. Aynı zamanda Türkiye ile doğrudan ilişkisi olan tek muhalif hareketsiniz… Bu benzerliklerden yola çıkarak Türkiye Cumhuriyeti’nin mevcut hükümetinin Kırgızistan’daki olaylar karşısındaki tutumu hakkında neler düşünüyorsunuz?

Şunu açıkça ifâde etmeliyim ki, Türk Hükümeti’nin Kırgızistan’daki partnerleri yanlış insanlardır! Türkiye Hükümeti’nin buradaki partnerleri, Türkiye’nin menfaatini değil de, daha çok Amerika menfaatine çalışan insanlar. Oradan nasıl görünüyor bilemiyorum ama, buradaki aydınlar, siyasetçiler ve şahsiyetli Kırgızlar, Türkiye’nin buradaki partnerlerini aslında pek sevmiyorlar. Fakat, bugüne kadar alınacak bir tavrın, sanki Türkiye’ye ve Türk insanına karşıymış gibi algılanacağından, böyle görüneceğinden dolayı bu insanlara büyük tepkiler göstermediler. Ama, şunu size rahatlıkla söyleyebilirim ki, bundan sonra Türk Hükümeti’nin buradaki partnerleri, özellikle Fetullahçılar, artık rahat edemeyecekler! Çünkü yeni hükümet ve yeni hükümet içerisindeki genç kadrolar -“yeni hükümet” derken, hükümeti oluşturan partilerden bahsetmiyorum aslında- bu genç kadrolar, vatansever-inanan kadrolar, bugün bu tehlikenin farkındadırlar. Siz de önümüzdeki günler içerisinde bunu duyacaksınız, artık bu yanlış partnerler daha sıkı takip edilecekler bu kadrolar tarafından. Burada TAZA DİN Hareketi olarak da bizim istediğimiz, Türkiye’ye, gerçekten Türkiye’ye dost olan ve Türkiye’nin dostluğunu isteyen, Türkiye’nin dostluğunu önemseyen insanların Türk Hükümeti’nin partneri olmasıdır. Türkiye’nin ifâde ettiği potansiyel çok büyük! Buradaki etkinliği de çok fazla. Ama bu etkinlik maalesef Türkiye’nin lehine yontulan bir menfaat değil, başka iri devletlere yontulan bir menfaat olarak karşımıza çıkmakta. Türkiye bence bir ân önce bu meseleyi ele alıp hassasiyetle konunun üzerinde durmalıdır.

Kırgızistan’daki ayaklanma ve yaşanan devrim, tam da sizinle röportaj gerçekleştirdiğimiz Türkiye ziyaretinizin ardından geldi. Türkiye’de bağlısı olduğunuzu ifâde ettiğiniz Salih Mirzabeyoğlu’nu ziyaretiniz ve Çakal Carlos ile olan görüşmeniz yanında çeşitli mahfiller ile görüştüğünüzü ifâde etmiştiniz. Bu görüşmelerin ardından böyle bir sürecin yaşanması tesadüf mü?

Böylesi bir devrim sürecinin tetikleneceğini, yaşanacağını aylardan beri kollayan bir düşünce ile Türkiye’ye geldik. Ziyaretimizin asıl sebebi buydu. Özellikle Salih Mirzabeyoğlu’nu cezaevinde ziyaret edişimizin ardından elde ettiğimiz yeni değerlendirmeler ufkumuzu açtı. “İktidarın kapısından döndük” diye ifâde ettiğim olay da budur. Salih Mirzabeyoğlu ile görüşmelerimizin, Carlos ile görüşmelerimizin, oradaki gönüldaşlarımızla yaptığımız görüşmelerin neticesinde; devrimin devirmekten ibaret olmayıp, asıl önemli olanın devrim sürecinin hemen ardından yaşanacak sürecin hakkını vermek yönünde çalışma karar aldık TAZA DİN olarak. Bu ziyaretin ardından Kırgızistan’a döndükten sonra, iktidarı ele aldıktan sonra yapılması gerekenlerin üzerine hummalı bir çalışma içerisine girdik. Kadrolarımızı yeniden gözden geçirmeye başladık, kadrolarımızı yeniden ikmal etmeye başladık. Hangi noktada ne gibi ihtiyaçlarımız olacağının tespitine başladık. “Devlet” nedir? “İktidar” nedir? “Sistem” nedir? Salih Mirzabeyoğlu’nun müstakil eser olarak ortaya koyduğu “Başyücelik” ideali nedir? “Yüceler Kurultayı” sistemi nedir? Bunlar üzerinde yoğunlaşmaya başladık. Akademisyenlerimiz ve uzmanlarımız bunun üzerinde çalışmaktadırlar. İBDA’nın bu devlet ve sistem teklifi doğrudan mı alınacak yoksa Kırgızistan’ın şartlarına uygun bir şekilde mi uygulanacak, bunun üzerinde çalışmaktayız. Bu çalışmalarımızı bir rapor hâline getirmekteyiz. Bu hafta içerisinde bu tekliflerimizi çeşitli kesimlere sunmaya da başladık. Bunu çeşitli etkili kanallar üzerinden hükümete de sunmaya başladık. Çünkü şu ân Kırgızistan yeni bir rejim, yeni bir sistem arayışı içerisinde. Bakıyev zamanında da böyleydi ve onun da bu yönde çalışmaları vardı. Ona da Salih Mirzabeyoğlu’nun İngilizce yayınlanan “Başyücelik Devleti” adlı eserini ulaştırmıştık. İşte bizim de üzerinde durduğumuz ve şekillendirmeye çalıştığımız asıl gündem budur.

Ayrıca bilindiği üzere Salih Mirzabeyoğlu’nun Başyücelik ideali, “Aydınlar Sınıfı”nın temsil ettiği, “Aydınlar Sınıfı”nın taşıyıcısı olduğu bir ideal. Bu noktada ülkemizin aydınları ile münevverleriyle, sanatçı, siyasetçi, ilim adamları, her meslek grubundan insanlarla görüşüyoruz; onların düşüncelerini alıyoruz, onlarla müzakerelerde bulunuyoruz, uzun verimli sohbetler gerçekleştiriyoruz. Bu, bütün Kırgızistan genelinde, Güney’inden Kuzey’ine kadar Kırgız halkıyla, gönüldaşlarımızla, aydınlarımızla görüşüyoruz. Onların bizim davacısı olduğumuz sistemi ve rejim teklifini anlamalarına yardımcı olmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla içinde bulunduğumuz dönem bizlerin yapı olarak kendi “iç oluş”umuzu tamamlama kararı doğrultusundaki bu çalışmalardır. Bunda belirleyici olan bizim Türkiye ziyaretimizdir. Biz Türkiye’ye gelmeden önce TAZA DİN olarak en önemli sorunumuz olan “iktidarı almak” problemi önümüzde dururken, bugün artık o bizim için sorun olmaktan çıkmış, “iktidar alındıktan sonra ne yapılacağı” asıl üzerinde durduğumuz nokta olarak kendisini dayatmıştır. Türkiye ziyaretimiz, ufkumuzun açılması açısından en büyük önemi bu olmuştur. Bütün bu çalışmalarımız yanında, Salih Mirzabeyoğlu’nun “Başyücelik Devleti” adlı eserini Rusça’ya çevirmeye başladık. Gönüldaşlarmız çok kısa bir süre içerisinde bu çalışmalarını da tamamlayacaklar.

Teşekkür ederiz Cumay Bey verdiğiniz bilgiler için…

Ben teşekkür ederim ve değerli çalışmalarınızda başarılar dilerim.
Kaynak: Avaztürk

Kırgızistan konsolosluğu önünde eylem
19 EKİM 2010
Kırgızistan'daki Taza Din Hareketi Lideri Albay Cumay Suyunaliyev'den 13 Ekim 2010 tarihinden bu yana haber alınamadığını belirten bir grup, Kırgızistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu önünde eylem yaptı.

Konsolosluk önünde tekbir getiren grup, kayıp lider Suyunaliyev'in bir an önce bulunması ve kendilerine bilgi verilmesini istedi. Grup adına basın açıklamasını yapan Aydın Alkan, "Geçtiğimiz 10 Ekim'de Kırgızistan'da yapılan seçim öncesinde yaşanan süreçte Taza Din hiçbir şekilde Kırgızistan ile ilgili Amerika veya Avrupa kaynaklı dayatmalara boyun eğmeyeceğini çeşitli vesilelerle dile getirmiş ve bu dayatmalara karşı her türlü mücadeleye de hazırlıklı olduğunu deklare etmişti. Taza Din liderliğinin ortaya koyduğu bu antiemperyalist duruş, Amerikan desteğiyle Taza Din hareketinin üzerine gidileceğinin emarelerini göstermeye başlamıştı ki Cumay Bey'den haber alınamadığı bilgisi geldi" dedi.

'Türkiye'nin gerçek dostları bizim de dostumuzdur, düşmanları ise düşmanlarımızdır' diyen Suyunaliyev'in akıbetini sormak için konsolosluk önünde toplandıklarını anlatan Alkan, "Bişkek ve Kırgızistan genelindeki Tazadin mensupları, Albay Suyunaliyev'in kaybolmasından Kırgız istihbaratı SNB'yi sorumlu tutmaktadır. Albay Suyunaliyev'in kaybolduğunun duyulduğu bütün Kırgız şehirlerinde çatışmalar yaşanmaktadır. İki gün içinde Albay Suyunaliyev'den herhangi bir haber alamazsak bütün güçlerimizle harekete geçeceğiz. Yasadışı örgüt SNB savaş istiyorsa ona istediği savaşı vereceğiz. Gazi Vakfı Başkan Yardımcısı, Afgan Gazileri ve Gençler Partisi Genel Başkanı Sabur Mambetov ve arkadaşlarının toplantıda yayınladıkları bildirinin altına Türk halkı adına biz de imzamızı atıyoruz. Toplanan bu imzaları konsolosluğa veriyoruz" şeklinde konuştu. Millî Gazete

ABD Kırgızistan Elçiliği Tedirgin!
Alper DOĞU
22 Ekim 2010
13 Ekim tarihinden beri kendisinden haber alınamayan Kırgızistan'ın TAZA DİN Temiz Din- Hareketi'nin Lideri Albay Cumay Suyunaliyev, son bir haftadır yanlızca Kırgızistan değil, başta Özbekistan ve Kazakistan olmak üzere Türkistan Coğrafyasında gündem olmaya devam ediyor.

Büyük kısmı emekli ve muvazzaf subaylardan oluşan TAZA DİN Hareketi’nin, Cumay Suyunaliyev'le geçmişte aynı okullarda okumuş olan ve Sovyet Birliği döneminden bu yana Özbekistan ve Kazakistan'da bulunan subay ve akademisyen mensupları da Cumay Suyunaliyev’in akıbetini sorgulayıcı girişimlerde bulunuyorlar.

Bu çerçevede Özbekistan ve Kazakistan’daki TAZA DİN ve Afgan Gazileri Vakfı (*) mensuplarının resmi ve gayrıresmi kanallardan Kırgızistan Hükümeti’nden Albay Cumay Suyunaliyev ile ilgili bilgi istedikleri ve hükümeti sıkıştırdıkları da gelen bilgiler arasında.

BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİNİN EN BİLİNEN İSMİ
Kırgızistan’ın bağımsızlığının ilanından sonra siyasi mücadeleye devam eden Cumay Suyunaliyev, TAZA DİN hareketiyle birlikte "Manas İşgal Üssü'nü istemiyoruz" ve “Kırgızistan topraklarından Afganistan'a hava saldırıları düzenlenmesini reddediyoruz!” kampanyaları yürütmüş ve bu kampanyalar sonucunda hükümet tarafından Şubat 2009 yılında "Manas Üssü"nün kapatılması kararı alınmıştı. Ayrıca, kendisi de bir hukukçu olan ve "Amerikan askerlerinin Kırgız vatandaşlarına yönelik saldırgan davranışlarının kabul edilemeyeceği" şeklinde açıklamalar yapan Cumay Suyunaliyev, bir Amerikalı askerin sanık olarak yargılandığı cinayet davasının daha fazla uzatılmadan bir an evvel sonuçlanması için yaptığı çıkışlarla da tanınıyor…

AMERİKA ŞÜPHELERİN KENDİ ÜZERİNDEN ODAKLANMASINDAN RAHATSIZ
Amerika, TAZA DİN Liderinin kaybolmasıyla ilgili sorumlu tutulmasından kaygılı… Alınan bilgilere göre Bişkek’teki Amerikan Büyükelçiliği’nden bazı gayrı resmi unsurlar, TAZA DİN Hareketi yetkililerine Cumay Suyunaliyev’in kaybolması ile ilgilerinin olmadığını ısrarla belirtmişler...

(*) Afgan Gazileri Vakfı, SSCB'nin Afganistan'ı işgali yıllarında Kızıl Ordu saflarında, Afganistan'da, Afgan mücahidlere karşı savaşan Kızıl Ordu subayları tarafından oluşturulan ve eski SSCB coğrafyasına yayılmış bir teşekkül. Vakıfın yöneticisi pozisyonunda bulunan Kırgız üyeler (başta Vakfın Başkanı Sabur bey olmak üzere) Kırgızistan'daki faaliyetlerini, aynı zamanda, Taza Din hareketi ile birlikte kurdukları Afgan gazileri ve Gençler Partisi çatısı altında da devam ettirmekte.
ordumillet

Etiketler : Kırgızistan, SNB, TAZA DİN Hareketi, Cumay Suyunaliyev

Kırgızistan Parlamento binası mescidi açıldı
25 Haziran 2011

Uzun süredir açılması için girişimlerde bulunulan Kırgızistan Parlamento binası mescidi nihayet açıldı.

Mescidin açılışını Meclis Başkanı Ahmet Keldibekov ve Kırgızistan Müftüsü Cubak Haci Calilov yaptı.

Mescid, Ar Namus Partisi'nin girişimleri sonucu açıldı. Partinin 30 milletvekili var.

Kırgızistan seçimlerinde “hile” ayaklanması
01.11.2011
Kırgıstan’da 30 Ekim 2011 Tarihinde gerçekleştirilen ve mevcut Başbakan Atambayev’in şüpheli bir şekilde, ilk turda yüzde 68 oy aldığı Cumhurbaşkanlığı seçimleri, muhalafetin sokaklara dökülmesine yolaçtı. İlk turda kimsenin yüzde 50 oy barajını aşacağının beklemediği seçimde, Atambayev’in yüzde 68 gibi bir sonuçla Cumhurbaşkanlığı seçimini kazandığının ilanı halkı öfkelendirdi. Atambayev, bölgede ABD yanlısı olmasıyla tanınan ve bu çerçevede AKP ile yakın ilişkileri olan, – halkın sokağa dökülmesinden de görüleceği üzere- sevilmeyen bir lider. Atambayev’in müslüman Kırgız halkına karşı yürüttü


En son Ekim tarafından Cmt Hzr 01, 2013 9:52 pm tarihinde değiştirildi, toplam 3 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Prş Nis 15, 2010 10:54 pm    Mesaj konusu: Kırgızistan'da yeni sistem Alıntıyla Cevap Gönder

Kırgızistan'da benzin krizi çıktı
20 Temmuz 2011
Kırgızistan Başbakan Almazbek Atambayev, ülke genelinde dün başlayan benzin krizini çözmek için Rusya'nın başkenti Moskova'ya gitti.

Başbakanlıktan yapılan açıklamada, Başbakan Almazbek Atambayev'in benzin ithaline izin verilmesi için Moskova'ya gittiği belirtildi.

Petrol Sendikası'ndan yapılan açıklamada, Rusya'dan ithal edilen benzin hacminde 1 Temmuz itibariyle büyük oranda azalma olması nedeniyle iç piyasanın ihtiyacının karşılanamadığı ifade edildi.

Ülkede faaliyet gösteren Rus Gazprom benzin istasyonları, bir depoya 10 litreden fazla benzin vermezken, yerli benzin istasyonları da benzin fiyatını iki günde 32 somdan (75 sent) 43 soma (95 sent) çıkardı.

Benzin sıkıntısı çeken otomobil sahipleri, otomobil deposuna getirilen kısıtlama yüzünden benzin istasyonların önünde uzun kuyruklar oluşturdu.haber10

Bişkek'te, Meclis önünde yeniden gösteri başladı
12 Mayıs 2010
Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te 7 nisanda kanlı çatışmalara sahne olan parlamento binasının önünde bugün yeniden gösteriler yapılıyor.
Eski Belediye Başkanı Nariman Tüleyev'in yandaşlarının düzenlediği gösteride protestocular, Tüleyev'in yeniden görevine dönmesini talep etti.
Bu arada, 7 nisandaki olaylarda hayatını kaybedenler için düzenlenen anma törenine katılanlar da parlamentonun önündeki alanda toplanmaya başladı.
Alanda kurulan sahnede yapılan konuşmalarda, zaman zaman geçici hükümet eleştiriliyor ve talepler dile getiriliyor.
Polis göstericilere müdahale etmiyor.

KIRGIZİSTAN'DA KOMÜNİST PARTİ LİDERİ MASALİYEV GÖZALTINA ALINDI
Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te Komünist Parti lideri İshak Masaliyev gözaltına alındı.
Edinilen bilgiye göre, Masaliyev, Manas havaalanında gözaltına alındıktan sonra Devlet Milli Güvenlik Komitesine getirildi.
Masaliyev, bir süre sonra avukatıyla birlikte komite binasından ayrıldı.
Başsavcılıktan yapılan açıklamada, Masaliyev'in 7 Nisan olayları ile ilgili ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldığı kaydedildi.
Masaliyev'in partisi, feshedilen mecliste 7 sandalyeye sahipti. netgazete

'ABD üssüne izin Rusya'yı kızdırdı'
23.04.2010
Kırgızistan devrik lideri Kurmanbek Bakiyev, Minsk'te yaptığı açıklamada 7-8 Nisan'da gerçekleşen ayaklanmalarla ilgili Rusya'yı suçladı.

Manas'ta bulunan Amerikan üssü ile ilgili yeni anlaşma sağlanmasının Moskova'yı kızdırdığını savunan Bakiyev, bunun ülkede gerçekleşen ayaklanmalarda etkili olduğunu iddia etti.

İstifa kararını baskı altında aldığını, ülkede yasal boşluk olmaması için istifa etmediğini açıkladığını kaydeden Bakiyev, Kırgızistan'a cumhurbaşkanı olarak da dönme niyetinde olmadığını söyledi. Rusya Başbakanı Vladimir Putin'le ülkeden ayrılmadan önce bir telefon görüşmesi yaptığını, onun tavsiyeleri üzerine ülkeyi terk ettiğini ifade eden Bakiyev, sürgünde alternatif bir hükümet kurmayacağını söyledi. Devrik Kırgız lider, istifası ile ilgili kararda da parlamentonun söz sahibi olduğunu, onun alacağı karara uyacağını belirtti.

Rus istihbarat teşkilatının doğrudan ayaklanmalarda müdahalesi olduğunu söyleyemeyeceğini kaydeden Bakiyev, Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev ve Putin'in ABD askeri üssün süresinin uzatılması kararından memnun olmadıklarını kendisine ilettiklerini belirtti.

Bakiyev Rus liderlerin kendisine, "Manas üssünü hala neden tutuyorsun? Bu bizi üzüyor ve hoşumuza gitmiyor..." dediğini söyledi. Bakiyev'e göre Rusya yönetimi bölgede Amerikan üssünün bulunmasından rahatsızdı. Bu da yaşanan olaylarda belirleyici bir rol oynadı. "Biz bağımsız kendi dış politika anlayışımızı geliştirmek istiyorduk. Ancak bu Rusya'yı rahatsız etti..." ifadelerini kullanan Kırgız devrik lider, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü ülkelerinden sadece Belarus'un kendilerine destek verdiğini, bunun Kırgız halkına da bir saygı anlamına geldiğini söyledi.

Rusya ve ABD'nin Orta Asya'nın stratejik ülkesi Kırgızistan'da askeri üsleri bulunuyor. Uzun süredir Rusya ve Çin gibi Şanghay İşbirliği Örgütü ülkelerinin Bişkek'ten Amerikan üssünü kapatmasını istedikleri biliniyordu. Son olarak Bakiyev'in Moskova'dan aldığı 2 milyar dolarlık kredi karşılığında üssü kapatacağı iddia edilmişti. Ancak Bakiyev, Washington'un Afganistan operasyonlarında yoğun bir şekilde kullandığı üsle ilgili son anda anlaşma sağlayarak, Moskova'yı hayal kırıklığına uğratmıştı.
Tımeturk

Kırgızistan'da yeni sistem
15 Nisan 2010
Atambayev: Bundan sonra başkanlık sistemi olmayacak
Kırgızistan'da kurulan geçici hükumetin Başbakan Birinci Yardımcısı Almazbek Atambayev, "Bundan sonra başkanlık sistemi olmayacak, parlamenter sisteme geçilecek. Türkiye'de olduğu gibi, her yerde milletin kontrolü olacak. Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar millete çalışacak, kul olacak. Temiz bir idare olursa, en zengin ülke oluruz" dedi.

Stratejik Düşünce Enstitüsünde Kırgızistan'da meydana gelen olaylara ilişkin basın toplantısı düzenleyen Atambayev, "Zamanında söz veren adam, beş yıl içinde şeytan oldu. Sonucunda da cezasını aldı" diyerek, Bakiyev rejiminin son senelerde Kırgızistan halkının geleceğini çaldığını belirtti.

Bakiyev yönetimindeki Kırgızistan'da yolsuzlukların arttığını ifade eden Atambayev, bu durumu dile getirenlerin çeşitli baskıları maruz kaldığını söyledi. Atambayev, Kazakistan'ın Almatı kentinde öldürülen Kırgızistan'ın muhalif gazetecisi Gennadi Pavlyuk'un ölüm emrinin, Bakiyev'in oğlu Marat Bakiyev tarafından verildiğini iddia etti.

Kırgısiztan'da yapılan Cumhurbaşkanı seçiminde kendisinin de aday olduğunu ve seçimleri kazandığını savunan Atambayev, "oyları sayanların karşı taraf olması nedeniyle" sonuçlara hile karıştırdıklarını ve sonuçlara itiraz edenlerin de tutuklanarak cezaevine gönderildiğini kaydetti.

"Kırgızistan'da yönetime gelen bir Kırgız bir sene sonra kendisini han, padişah, sultan olarak görüyor" diyen Atambayev, "Bundan sonra başkanlık sistemi olmayacak, parlamenter sisteme geçilecek. Türkiye'de olduğu gibi, her yerde milletin kontrolü olacak. Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar millete çalışacak, kul olacak. Temiz bir idare olursa, en zengin ülke oluruz" diye konuştu.

Ankara'ya neden geldiğinin sorulması üzerine Atambayev, aslında şu anda yapılması gereken çok işin olduğunu, bu nedenle de Kırgızistan'ın geçici Başbakanı Roza Otunbayeva'ın 'Türkiye'ye gitmesen olmaz mı' diye rica ettiğini, ancak kendisinin olmaz dediğini söyledi. Atambayev, "Türkiye kardeş ülke. Kırgızistan Türklerin atavatanı. Türkiye anavatanı. Buraya gelmesek ayıp olurdu" dedi.

Bakiyev'i öldürmek istemediklerini söyleyen Atambayev, "Bakiyev şimdi ölse kolay ölüm olurdu" diye konuştu. "İstesek bir saatte tutuklamayı yaparız" diyen Atambayev, sözlerini, "Kan dökülmesin. Biz katil değiliz. Bakiyev anlamıyor ne yaptığını. Eğer ömrü olursa, çocukları, torunları soyadlarını değiştirecek. Bundan büyük ceza yoktur. Gelecekte Bakiyev mahkemeye çıkmalı, Kırgız milletine cevap vermeli" diye sürdürdü.

Kırgızistan Anayasası için iki yıldır çalışıldığını ve bitmek üzere olduğunu belirten Atambayev, anayasalarının başka bir ülkenin anayasasının kopyası olmayacağını ifade etti.

Ankara'daki görüşmele hakkında da bilgi veren Atambayev, Kırgızistan'a yardım için neler yapılabileceğini ele aldıklarını söyledi. Atambayev, "Hiçbir talebim yok. Kardeş ülke talepsiz anlar. Biz dilenci değiliz" diye konuştu.

Bakiyev'in Türkiye'ye gelme ihtimaline yönelik soru üzerine, bunun Türkiye'nin kararı olacağını, ancak Türkiye'nin bir katilin gelmesine sevinip sevinmeyeceğinin ya da kabul edip etmeyeceğinin önemli olduğunu vurguladı.

Kırgızistan'da bir iç savaş çıkması ihtimalinin ne olduğunun sorulması üzerine Atambayev, Bakiyev'in halk tarafından desteklenmediğini, az bir kitle tarafından desteklendiğini, bu gün gittiği Oş kentinde de halk tarafından taş ve sopalarla kovulduğunu belirterek, iç savaşın çıkmayacağını söyledi.

Atabayev, Kırgızistan'daki ABD üssünün kapatılıp kapatılmayacağına ilişkin sorusuna, her şeyin uluslararası hukuk ve anlaşmalar çerçevesinde değerlendirileceğini, Kırgızistan'daki geçici hükumetin ve sonraki hükumetlerin bu kurallara uyacaklarını kaydetti. Atambayev, ABD'yi ima ederek, demokrasiyi savunan bazı ülkelerin Kırgızistan'da meydana gelen tutuklamalara ve baskılara ses çıkartmadıklarını, çifte standart uyguladıklarını savundu.

Edinilen bilgiye göre, Atambayev'in bu ziyareti, Ankara'nın Kırgızistan'daki geçici hükümet ile ilk resmi teması olması ve Atambayev'in ikinci yurt dışı seyahatini Türkiye'ye yapması açısından önem taşıyor.

Kırgızistan'da istikrar ve refahın önemli olduğunu düşünen Ankara, Atambayev'e, geçici hükümetten bu konularda sağduyulu davranmasının beklendiğini iletti.
Hürhaber

Rusya'nın Yeniden Dirilişi
Lauren Goodrich
Stratfor

Kırgızistan’da Bakiyev’in devrilmesi sonucu bölgede Rusya’nın rolü yeniden tartışılmaya başlandı.

Rus yanlısı güçlerin Kırgızistan’da kontrolü ellerine aldıkları geçen hafta, Rusya’nın eski Sovyet topraklarında yeniden dirilişi doğrultusunda bir başka kilit başarıya şahitlik etti. Kırgız devrimi çabuk ve çetindi. Aylardan beri kaynamakta olan protestolar 24 saat içerisinde ülke çapında ayaklanmaya dönüştü, başkan kaçtı ve geçici hükümet kuruldu. Bir hükümetin diğeriyle yer değiştirmesi için gerekli olan her bir parça öylesine kısa bir sürede yerli yerine oturdu ki bunun, “tatmin edicilikten uzak ekonomik şartlara tepki olarak halkın kendiliğinden ayaklanması” olduğu savını gözden düşürmektedir. Önceden tertiplenmiş bir devrimdir bu.

Önceden hazırlanmış bir devrim

Kırgızistan’daki muhalefet güçleri, 2005 yılında yapılan ve devrik cumhurbaşkanı Bakiyev’i iktidara taşıyan Lale Devrimi’nden bu yana protesto gösterileri düzenliyorlardı. Ancak hiçbir muhalefet grubu bir devrimi sonuçlandırabilecek güce sahip değildi ta ki Rusya’nın dahli olana dek.

Kırgız muhalefetinin ileri gelenleri, devrimden önceki haftalarda Moskova’yı ziyaret etmiş ve Başbakan Vladimir Putin’le görüşmüşlerdi. Kırgızistan’daki Stratfor kaynakları, Rusya Fedaral Güvenlik Servisi’nin kriz süresince olay yerinde yaygın ve fark edilir bir varlık gösterdiklerini, Moskova’nın devrimden sonra Kırgizstan’daki Rus üslerine 150 seçkin Rus paraşütçü gönderdiğini kaydettiler. Toz bulutu dağılmaya başladığında, Rusya kurulmakta olan hükümeti onayladı.

Rusya’nın kendi sınırlarından yaklaşık 1.000 km (başkent’ten başkente yaklaşık 3.000 km) uzaklıktaki bir ülkeyi hedef alması için birkaç neden var her ne kadar bizâtihi Kırgızistan ödülün kendisi değilse de. Ülkenin bahse değer bir ekonomisi veya stratejik kaynakları yok, gıda ve enerji bakımından çevresindeki tüm komşularına aşırı bağımlı. Fakat değerli bir coğrafi konumu var.

Orta Asya, bir milyon kilometre kareden büyük bir bozkır alandan oluşmaktadır, ki bölgenin işgal edilmesini kolaylaştıran bir etmendir. Bozkırların dışında bölgenin önemli bir coğrafi niteliği Orta Asya’yı Güney Asya ve Çin’den ayıran Tanrı Dağları’dır. Bu dağların arasında ise tarıma elverişli toprakları ve dağların sağladığı koruma sayesinde Orta Asya nüfusunun büyük bir kesiminin yaşadığı Fergana Vâdisi bulunur. Fergana Vâdisi, Orta Asya’nın merkezidir.

Sovyetler, bu merkezin pekişerek bölgenin güç merkezi olmasının önüne geçmek amacıyla Fergana’yı üç ülkeye dağıttı.

Özbekistan, bu vâdinin aşağı kesimini, Tacikistan girişini, Kırgızistan ise yukarı kesimlerini tutmuştur. Kırgızistan, vâdinin ekonomik bakımdan değerli kesimlerinden yoksundur fakat vâdiyi çevrelemenin faydalarını devşirmektedir. Kırgızistan kontrolü, Fergana Vâdisi’nin dolayısıyla da Orta Asya’nın kontrolüne eştir.

Dahası, Kırgızistan’ın başkenti Bişkek, Kazakistan’ın en büyük şehri (tarihi ve ekonomik başkenti) Almatı’ya sadece 200 km mesafededir. Kırgızistan’ın Tanrı Dağları’ndaki konumu ona bölgede Çin hareketini izleme imkanı sunmaktadır.

Yüksek kesimler, Sincan Özerk Bölgesi’nin devamı olan ve Çin’e bağlı Tarım Havzasına da nâzırdır.

Stratejik konumuna bakınca, Kırgızistan’ın kontrolü, Kazakistan’a, Özbekistan ve Tacikistan’a ve de Çin’e baskı imkanı sunmaktadır. Dolayısıyla Kırgızistan, Rusya’nın eski Sovyet sahasında yeniden dirilme planı çerçevesinde can alıcı bir parçadır.

Rusya’nın yeniden dirilişi

Rusya’nın dirilişi, coğrafi savunmasızlığın bir fonksiyonudur.

Rusya, kendisi ve diğer bölgesel güçler arasında tanımlanabilir coğrafi engellerden mahrumdur. Rusya’nın merkezi, Moskova’dan Volga bölgesine kadar uzanan kuşaktır. Ortaçağlarda bu alana Muskovi denilirdi. Sınırlarını çizen nehir, okyanus veya dağlar yoktur. Sahici tek savunması, misafir sevmeyen havası ve sık ormanlardır. Moğol sürülerinden Töton Şövalyelerine ve Nazilere kadar sonu gelmeyen işgal ve talan tarihine yol açmıştır bu.

Rusya, bu tabiî savunmasızlığı dengelemek amacıyla genişleme ilkesini benimsemiştir.

Tarihte Rusya işte bu yüzden tanımlanabilir bir coğrafi engele – mesela dağ silsilesi - demir atana dek veya kendisi ile bölgesel güçler arasında tampon bir bölge oluşturmaya yetecek kadar genişlemenin yoluna bakmıştır.

Bu genişleme gâyesi, Rusya ulusal güvenliğinin ve ulusal bekâsının kilididir. Her bir Rus lider bunu iyice anlamıştır. Korkunç İvan, güneybatıya, Ukrayna bataklıklarına doğru, Büyük Katerina Orta Asya bozkırlarına ve Tanrı Dağlarına doğru, Sovyetler Birliği ise Doğu ve Doğu Avrupa’ya doğru genişlemiştir.

Rusya’nın genişlemesi, dört stratejik yöne doğrudur.

Birincisi, Ural Dağları’nın sağladığı koruma adına kuzey ve kuzeydoğu yönüne. Bu strateji, ne olur ne olmaz diye girişilmiş bir genişlemeden daha fazlasıdır. Moskova’nın düşmesi durumunda Rusya Urallara sığınsın ve gelecekteki diriliş için hazırlansın diyedir. Stalin II. Dünya Savaşı sırasında bu stratejiyi uyguladı; Nazi işgalinden korumak amacıyla Rusya’nın birçok sanayi şehri, Ural topraklarına taşınmıştı.

İkincisi, batıya, Karpat Dağlarına ve Kuzey Avrupa ovalarına doğrudur. Karpatlara kadar olan topraklar – Ukrayna, Moldova ve bir de Romanya’nın bazı kesimleri - Rusya’yı güneybatıdan koruyabileceği Avrupa’daki çapalardı. Bu arada, Kuzey Avrupa ovaları, Rusya’ya doğru uzanan en savunmasız güzergâhtır ve Rusya’ya hiçbir tampon sunmamıştır. Rusya’nın amacı bu ovaya alabildiğince derin nüfuz etmek, potansiyel işgalcilerin Rusya’ya doğru alacakları mesafeyi göz korkutucu bir düzeye taşımaktı.


Üçüncüsü, güneye, Kafkaslara doğrudur. Rusya ile Türkiye ve İran gibi bölgesel güçler arasında çetin bir coğrafi engel yaratmak amacıyla Küçük ve Büyük Kafkas Sıradağlarını kontrol etmeyi de içermektedir. Rusya’nın Müslüman bölgelerini (Çeçenya, İnguşetya ve Dağıstan), Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan’ı kontrol etmek anlamını da taşır bu.

Dördüncüsü, doğuya, güneydoğu’ya, Sibirya ve Orta Asya içlerine doğrudur. Rusya’nın merkezi ve Asya arasındaki tek coğrafi engel, Tanrı Dağları’dır; Orta Asya bozkırları, adından da anlaşılacağı üzere düzdür ve Kırgızistan’ın dağlarına kadar uzanmaktadır.

Kuzey Avrupa ovaları müstesna, Rusya’nın genişleme stratejisi, coğrafi engel olarak dağların önemine odaklanır (Karpat Dağları, Kafkasya Sıradağları ve Tanrı Dağları). Bu tanımlanabilir engellere kadar olan toprakların kontrol altında tutulması, Rusya stratejisinin bir parçasıdır, ki onlar olmaksızın Rusya tehdide açık ve zayıftır.

Sovyet dönemi Rusyası bu amaçlara ulaşmıştı. Dağ engellerine ulaşmış, Batı Almanya sınırına kadar Kuzey Avrupa düzlüklerine varmıştı. Fakat Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle birlikte bu çapalarla bağları sarsıldı.

Bu çöküş, Moskova, Sovyetlerin diğer ondört cumhuriyetinde kontrolü kaybettiğinde başlamıştı. Sovyet çözülüşü, Rusya’nın bir başka şekilde yeniden ortaya çıkmayacağını elbette ki garantilememişti. Batı – bilhassa da ABD – Soğuk Savaş’ın bitişini Rusya’nın bir daha asla Avrasya hegemonu olarak ortaya çıkmamasını sağlama alma fırsatı olarak gördü.

ABD, bu amaç doğrultusunda ve en nihayet Rus nüfuzunu Rusya havzası sınırlarına hapsedecek bir süreç dâhilinde, Rusya ve coğrafi engeller arasında kalan devletleri avlamaya başladı.

Washington, nüfuzunu Rusya’yı çevreleyen ülkelere genişletmeye baktı. Amerikan askeri klubünün, yani NATO’nun 2004’te Baltık devletlerine genişlemesiyle başladı bu, ki Rusya’nın Kuzey Avrupa ovalarındaki en zayıf noktalarından biri üzerinde Batının kelimesi kelimesine Rusya’nın eşiğine dayanması demekti (Baltıkların en yakın noktası, St.Petersburg’a 160 km uzaklıktadır).

Washington bir sonraki adımda eski Sovyet cumhuriyetleri’ndeki Amerikan yanlısı, batı yanlısı demokratik hareketleri yüreklendirmeye başladı. 2003 yılında Gürcistan’da başlayan, 2004’te Ukrayna’ya, 2005’te de Kırgızistan’a ulaşan “renkli devrimlerdi” bunlar. Rusya’nın üç dağlık bölgeyle, çapayla, bağlarını kesmişti.

Ama ne ki Ukrayna’da yapılan Turuncu Devrim, ABD-Rusya ilişkilerinde kırılma noktası oldu. Moskova bu noktada ABD’nin Rusya’yı kalıcı olarak sakatlamak istediğini kabul etti. Rusya turuncu renge büründükten sonra Rusya vereceği bir cevabı örgütlemeye başlamıştı.

Fırsat penceresi

Rusya, Amerika’nın Afganistan, Irak savaşları ve İran krizi sayesinde eski Sovyet cumhuriyetleri’nde Amerikan nüfuzunu geri geri sürmek ve bölgeyi yeniden tanımlamak için altın bir fırsat yakalamış oldu.

İslam dünyasına odaklanması, Washington’ın eski Sovyet sahasında koşturma veya Rusya’nın batı nüfuzuna verdiği tepkiyi dengeleme yeteneklerini sınırladı. Moskova biliyor ki Washington’ın İslam dünyası üzerinden çekilme vakti çok uzak değildir. Bu yüzden de batının eski Sovyet sahasındaki nüfuzunu tersine çevirme ve Rusya ulusal güvenliğini sağlama alma gayretlerini artırdı.

Rusya, son birkaç yıldır eski Sovyet sahasındaki batı nüfuzunu ülke ülke geri püskürtmek için çalışıyor.

Moskova 2010’da bir dizi büyük başarılara imza attı. Rusya’yı ekonomik olarak Kazakistan ve Belarus’la yeniden bütünleştirmek amacıyla Ocak ayında gümrük birliği anlaşması imzaladı.

Yine Ocak ayında, Ukrayna’da Rus yanlısı bir hükümet iktidara geldi. Şimdi de Kırgızistan’da Rus yanlısı bir hükümet iktidarda.

Rusya ile sınırı olmadığına bakınca, Kırgızistan, Moskova nezdinde önemli bir kilometre taşı ve Moskova’nın Rusya merkezinden Orta Asya bozkırlarına kadar uzanan toprakların kontrolünü sağlama aldığına işaret eder.

Rusya, Batı nüfuzunu geri püskürtmeye bakarken, her bir eski Sovyet cumhuriyetinde bir dizi araçları da test etti.

Bunların arasında siyasi baskı, sosyal istikrarsızlık, ekonomik ağırlık, enerji bağlantıları, güvenlik hizmetleri ve doğrudan askeri müdahale var.

İçlerinden en kullanışlı olanı, Ukrayna ve Litvanya örneklerinde görüldüğü üzere, enerji bağlantılarıdır. Rusya, bu ülkeleri incitmek ve Avrupa’nın bu devletlere tepki vermesini sağlamak için arz kesintilerini kullandı.

Doğrudan askeri müdahale, Gürcistan’da görüldüğü üzere, başarılı oldu ve Rusya şu an bu ülke topraklarının üçte birini kontrolü altında tutuyor.

Belarus ve Kazakistan üzerinde tesis edilen siyasi baskı, bu ülkeleri demin bahsettiğimiz gümrük birliği anlaşmasını imzalamaya sevketti. Şimdi de Kırgızistan örneğinde görüldüğü üzere, Amerikan senaryo metninden bir yaprak almaya ve batı yanlısı renkli devrimlerin yanı sıra bir devrim ateşlemeye istekli olduğunu gösterdi.

Rus stratejisi her bir ülkeye özel hazırlanıyor yani onları Moskova’nın cebine indirmek yahut en azından Rusya’ya karşı daha pragmatik olmalarını sağlamak için farklılıklarını nazar-ı itibara alıyor.

Rusya, her ne kadar Kuzey Avrupa ovalarını henüz kontrolü altına almadıysa da, dağlık çapalarına her yönde hani neredeyse ulaşmış durumda. Dolayısıyla da Amerika bakışlarını Avrasya’ya çevirdiğinde mücadele edeceği daha güçlü bir Rusya ile karşılaşacak.

(Çeviri : M. Alpaslan Balcı / Dünya Bülteni)

Fikret Ertan
Kırgızistan ve Çin

Kırgızistan'da meydana gelen son kargaşa ve istikrarsız durumdan endişe duyan ülkelerden birisi de Çin.

Nitekim, kargaşanın başladığı ilk günlerde Çin Dışişleri Bakanlığı Kırgızistan'daki durumdan 'derin endişe' duyduğunu açıkça belirterek ülkede barış ve istikrarın yeniden tesisini beklediğini bildirmişti.

Olayları ve kargaşayı takiben de Çin Komünist Partisi üst düzey yetkilileri alelacele Çin'in Şincan, bizim de Doğu Türkistan dediğimiz Uygur Türklerinin yaşadığı otonom bölgeye koşuşmuşlardı. Bu koşuşturmaya bölge Komünist Partisi genel sekreteri de dâhildi. Başka mülahazalar bir yana, endişe açıklaması ve Komünist liderlerin Doğu Türkistan'a koşuşturması Çin'in Kırgızistan'daki duruma ne kadar duyarlı olduğunu bize ve dünyaya açıkça gösteriyor şüphesiz.

Çin, Kırgızistan konusunda gerçekten çok duyarlı, bu ülkede gelişmelerin kendisini çeşitli şekillerde etkilemesinden endişe ediyor. Bunun belli başlı sebepleri şöyle:

1. Kırgızistan Çin'e bitişik komşu. Çin ile yaklaşık 1100 kilometrelik engebeli, kontrolü çok zor, izinsiz giriş-çıkışlara son derece müsait uzun bir sınıra sahip. Bu sınır İrkestan ve Torugart sınır geçiş noktalarıyla Doğu Türkistan'a açılıyor. Ticari, insani ve diğer bakımlardan sınır iki ülke bakımından çok önemli sayılır.

2. Kırgızistan ile Çin önemli ticari ilişkilere sahipler. Bu ilişkiler de en çok Doğu Türkistan bölgesini ilgilendiriyor. Çeşitli kaynaklara göre, iki ülke arasındaki ticaret hacmi son yıllarda giderek artıyor. Bu çerçevede mesela 1992 yılında sadece 335 milyon dolar olan ticaret hacmi 2008 yılında 9,3 milyar dolara ulaşmıştı. 2009'un da bu miktardan az olmadığı söylenebilir. Bu gelişen ve artan ticari hacimde Doğu Türkistan bölgesinden Kırgızistan'a yapılan ihracat miktarı 3 milyar dolar civarındaydı. Bu rakamla Doğu Türkistan'ın Kırgızistan'a ihracatı Kazakistan'a yaptığı ihracatı geçmişti.

3. Kırgızistan önemli bir Doğu Türkistanlı nüfusu barındırıyor. Ülkede bugün bazı tahminlere göre 50, bazılarına göre de 250 bin civarında Doğu Türkistanlı yaşıyor. Çin, bu nüfusun her zaman kendi Doğu Türkistan bölgesini etkilemesinden çekiniyor. Bu bakımdan da Kırgızistan'ı, burada meydana gelen olayları yakından takip ediyor.

4. Çin'in Kırgızistan'daki yatırımları ve bunların geleceği konusunda duyulan endişeler. Bu konuda her ne kadar tam ve sağlıklı rakamlar olmasa da Çin'in son yıllarda Kırgızistan'a önemli yatırımlar yaptığı, bunları artırmayı düşündüğü biliniyor. Bu yatırımların arasında enerji ve madencilik alanındakiler önde gelirken perakende mağazacılık, alışveriş merkezleri gibi olanlar da var. Son olaylarda Çinlilere ait bir mağazanın yağmalandığı, zararın 4 milyon dolar civarında olduğu söyleniyor mesela.

5. Kırgızistan'daki Çin nüfusu. Çin resmi devlet istatistiklerine göre, bugün Kırgızistan'da 30 bin civarında Çinli yaşıyor. Gayri resmi istatistikler bu sayının 100 bin civarında olduğunu belirtiyorlar. Bu nüfus da şüphesiz, ticaret erbabı, işçi ve başkalarından meydana geliyor. Sayı gerçekten 100 bin civarında ise bu 5,3 milyonluk bir Kırgız nüfus bakımından oldukça anlamlı ve önemli görünüyor.

6. Kırgızistan, Çin'in Orta Asya'ya açılma ve yayılma genel stratejisinde çok belirleyici ve kilit öneme ve role sahip bir ülke. Çin, Kırgızistan yoluyla diğer Orta Asya ülkelerine kolaylıkla açılabilme imkânına sahip oluyor. Bu yüzden de bu ülkeye çok önem veriyor, bu ülkedeki her türlü gelişmeyi yakından takip ediyor. Ayrıca, Orta Asya'dan gelen enerji hatlarının Çin'e ulaştığı bir ülke olması Kırgızistan'ı Çin bakımından vazgeçilmesi çok zor olan bir ülke de yapıyor.

6. Kırgızistan'da Rusya ve Amerika arasında yaşanmakta olan nüfuz mücadelesi. Çin bu mücadeleden kimin üstün çıkacağını, bunun kendi hesaplarını nasıl etkileyeceğini mutlaka öğrenmek ve buna göre tedbir almak zorunda bulunuyor. Bu da Kırgızistan'ı kimin yöneteceğini, bu yönetimin kime yakın duracağını bilebilme ile başlıyor.

Kırgızistan ve bu ülkedeki gelişmeler Çin bakımından işte bu kadar önemli velhasıl.
Zaman

KIRGIZ HALKI CEMAATİ DE DEVİRDİ

Kırgızistan'da yaşanan halk ayaklanması ABD'ye yakın Bakiyev iktidarını devirdi. Ancak olaylarda zarar görenlerden biri şüphesiz Gülen Cemaati idi.
Eski yönetimle ilişkileri oldukça iyi olan cemaatin Kırgızistan'da pekçok lise ve üniversitesi bulunuyor. Bu okullarda ülkenin elitlerine eğitim veren cemaat okullarını ABD'nin desteklediği sıkça dile getirilen bir iddiaydı.

Ayaklanmaya bakılırsa tahip edilen pekçok şirketin cemaate yakınlığı dikkat çekiyor. Başbakan Erdoğan ile yakın ilişkisi ile sık sık gündeme gelen Remzi Gür'ün alışveriş merkezi de ayaklanmada talan edildi.

Yeni yönetimin cemaatin faaliyetlerinden rahatsız olduğu biliniyor. Eğer Kırgız Devrimi, geri adım atmazsa cemaatin Kırgızistan'da uzun süre daha kalamayacağı konuşuluyor.
Odatv.com

Lale Devri ve Lale Devriminin sonu
Mustafa Özcan
11 Nisan 2010

Doğrusu Kırgızistanla alakalı olarak ilk yazdığım Kırgızistan'da Patrona Halil Ayaklanması yazısını yazarken 5 yıl önceki devrimin veya darbenin Lale Devrimi olarak anıldığını hatırlamıyordum. Ertesinde haberlerle birlikte, 2005 yılındaki ayaklanmanın getirdiği siyasi değişimin Lale Devrimi olarak anıldığını hatırladım. Bu defa geçen yazım daha bir anlam kazandı. Zira, Osmanlı'da Lale Devri'ni bitiren Patrona Halil Ayaklanması olmuştur. Kırgızistan'da da Lale Devrimi'ni bitiren işte bu yeni kalkışma ve ayaklanma olmuştur ki ben de buna Kırgızistan tarzı Patrona Halil Ayaklanması dedim. İlginçtir, yer kabuğu depremlerle birlikte çatlarken ve sallanırken ülkeler de ekonomik deprem, kriz ve yıkımlarla sallanıyor. Bundan dolayı 'sırada hangi Kırgızistan var?' sorusu, gündemin merkezinde yerini korumaktadır. Açık toplum nazariyesi ve George Soros'un dünyada tetiklediği renkli devrimler; piyasa gerçeğinin halk gerçeğiyle uyuşmadığı ortamlarda birer ikişer sönüyor ve ortadan kalkıyor. Ukrayna gibi ülkelerde renkli devrimler sona erdiği gibi Kırgızistan'da da daha kanlı bir biçimde nihayet bulmuştur. Halkın ve toplumların gerçeği, aldatma üzerine kurulu kurgu ve sahte gerçekleri yıkıyor. Musa Aleyhisselam'ın yedi beyza'sının ve asasının sihirbazların araçlarını yutması gibi. İlginçtir, küreselleşmenin merkezleri bile son dalga krizlerle birlikte zarar gördüler. ABD ile birlikte bütün dünya ekonomik olarak sallanırken hiç sarsılmayacağını umut ettiğimiz Dubai büyük bir krizden geçiyor. Bazı AB ülkeleri ise ekonomik kriz içinde deniz dalgaları arasındaki kayık gibi sallanıyor. Yunanistan, Portekiz ve İspanya gibi ülkeler buhran denizinin ortasında bir kurtarıcı bekliyorlar.

Kırgızistan'da zamlar ve Bakiyev'in oğlunu Mübarek gibi veliaht ilan etmesi söylentileri Lale Devrimi'nin sonunu getirmiştir. Maalesef Arap alemiyle Türk dünyası mali ve siyasi yolsuzluklar bakımından birbiriyle yarışmaktadır. Yemen Lideri Ali Abdullah Salih oğlu Ahmed'i, Mübarek Camal'i ve Kaddafi, Seyfülislam'ı veliaht yapmak istiyor ve bu yöndeki gayretleri biliniyor. Orta Asya'da da böyle bir durum var. Bu yönde en istikrarlı olanı Kazakistan. Kazak Lider de damadı ile siyasi imajı arasında tercih yapmak durumunda kalmıştı. İstihbaratın başında olan damadı başına buyruk hareket ediyor ve hoşuna giden yerlere el koyuyordu. En azından böyle söylentiler bulunuyordu. Özbekistan'da da İslam Kerimov'un kızıyla alakalı böyle söylentiler var. Daha 5 yıl önce iktidara gelen Bakiyev ise daha iktidar balayı bitmeden bütün hızıyla yerini oğluna teslim etmeye hazırlanıyor görüntüsü verince iş işten geçmiş ve zamlara da öfkelenen halk tavanı başına yıkmıştır. Bu gerçek bir Patrona Halil Ayaklanması'dır. Aile arasında devleti paylaşmaya hazırlanırlarken şimdi yeni gelen rejim Bakiyev'in oğulları ve kardeşini cinayet ve yolsuzluklarla suçluyor. Rus basınının edindiği bilgiye göre, geçici hükümetin İçişleri Bakanı Bolot Şerniyazov, Bakiyev'in kardeşi ve iki oğlu Şanibek, Marat ve Maksim Bakiyev hakkında ateşli silahların yas dışı kullanımı ve birden fazla insanı kasten öldürmek suçlarından dava açıldığını duyurdu. Şerniyazov, bu üç kişinin güvenlik güçlerinin ateş etmesi yönünde emir verdiği konusunda ellerinde somut deliller olduğunu söyledi. Bişkek belediye başkanı ve diğer yetkililerle ilgili de benzer yönde davaların açılacağı gelen haberler arasında.

Türkiye de inşallah bu gelişmelerden ders alır. Zira 8 yıllık AKP iktidarını Lale Devri'ne benzetenler çok. İstanbul da Lale Devri'ndeki gibi lalelerle anılıyor. Her lale diken lale devri ile birlikte anılmaz. Lakin israf ve kayırma yapılıyor ve halk bir takım yapmacık estetik çalışmalarla iğfal ediliyorsa veya iktidar mensupları Fransız kraliçelerinden birisinin dediği gibi 'ekmek bulamıyorsanız pasta yesinler' anlayışını temsil ediyorsa orada potansiyel olarak bir veya birden fazla Patrona Halil müsveddesi vardır. Şartlar oluşursa kendisi hazır olur. Lale Devrimi'nin ve Nevşehirli İbrahim Paşa'nın en önemli yöntemlerinden birisi halk goygoyculuğu veya popülizmidir. Burada siyasi popülizmden maksat, halkı oyalamak ve eğlence ile gerçeklerden koparmaktır. İşte bundan dolayı 'krizle gelen krizle veya popülizmle gelen popülizmle gider' demişlerdir. Halk bir yere kadar aldatılır sonunda ya uyanır ve ifakat gösterir ya da Firavun ve avanesiyle birlikte denize batar. Firavun'un denize Karun'un da toprağa batması ilginçtir ve bize 'el cezau min cinsil'l amel/mükafat ve mücazat işin türüne göre değişir' kaidesini hatırlatmaktadır. Kur'an-ı Kerim Firavun'a kanarak onunla birlikte batanları şöyle tasvir etmektedir: Fe estehaffe kavmehu fe atauhu. Firavun halkını kandırdı halkı da ona boyun eğdi. Allah'tan, Firavun adayları ve aldattığı benzer kavimler için ivedi intibah ve ifakat(uyanma) niyaz ederiz.
anadoluhaber

Devrik lider Bakıyev taraftarları gösteriye başladı
Kırgızistan'da devrik Devlet Başkanı Kurmanbek Bakıyev'in taraftarlarının Celalabad kentinde gösteri yaptığı bildirildi. Celalabad meydanındaki gösteriye binlerce kişinin katıldığı, Bakıyev'in kardeşlerinin kalabalık içinde olduğu, kendisinin de bir süre sonra gösteriye katılmasının beklendiği belirtildi. 13.04.2010 CELALABAD netgazete

3 Nisan 2010
Bakiyev İstifa Şartını Açıkladı!
Bakiyev: Benim ve ailemin can güvenliği sağlanırsa istifa ederim.
aktifhaber

Kırgızistan'a petrol desteği
Cuma 23.04.2010
Kazakistan, komşusu Kırgızistan'da yaşanan olayların ardından bu ülkeye petrol yardımında bulundu.Astana tarım araçlarında kullanılması için bu ülkeye, 3 bin 500 ton yakıt gönderdi.

Kırgızistan'ın geçici hükumeti Başbakan yardımcısı Almazbek Atambayev, Kazakistan'dan Kırgızistan'a tarım alanında kullanılmak amacı ile yakıt yardımı yapıldığı ifade edildi.

Atambayev, yakıtın çiftçilere özel indirim fiyatı ile satılacağını kaydetti. Atambayev Kazakistan Başbakanı Karim Masimov ile görüşmesinin ardından böyle bir karar aldıklarını aktardı. Atambayev söz konusu yakıtın Kırgızistan'a sevkıyatının başladığını söyledi.

Diğer yandan ülke genelinde benzin fiyatlarına zam yapıldı.
haber7

Etiketler: Kazakistan Kırgızistan petrol

Kırgızistan'da gerginlik yeniden alevlendi
05.13.2010
Geçen ay devrilen devlet başkanı Kurmanbek Bakiyev'in taraftarları ülkenin güneyindeki üç kentte hükümet binalarını işgal etti.

Geçen ay devrilen devlet başkanı Kurmanbek Bakiyev'in taraftarları ülkenin güneyindeki üç kentte hükümet binalarını işgal etti.

Oş, Celalabad ve Batken kentlerinde toplanan yüzlerce protestocu, geçici hükümetin görevden aldığı valilerin göreve iadesini istedi.

Bakiyev'in devrilmesiyle göreve gelen geçici hükümet, dün de başkent Bişkek'te protesto edilmişti.

Ancak ülkenin başka yerlerinde de gerginlik tırmandı.

Valilik binasının kapıları kırıldı
Yüzlerce protestocu ülkenin en büyük ikinci kenti olan Oş'taki valiliğe yürüdü. Burada görevlilerle yaşanan kısa arbede ardından eylemciler cam kapıları indirerek içeri girdi.

Ancak polisin duruma müdahale etmediği bildiriliyor.

Protestocular bunun öncesinde de kentin ana meydanında yaklaşık bin kişinin katıldığı bir gösteri düzenledi.

Güney Kırgızistan'ın başlıca kenti olan Oş, devrik lider Kurmanbek Bakiyev'e desteğin yüksek olduğu bir yer.

Eylemciler Bakiyev'in devrilmesi ardından görevden alınan vali Memsadık Bekirov'un görevine dönmesini istiyor.

Bekirov, "Bizi halk destekliyor. İnsanlar geçici hükümete ve kaos yaratan değişikliklerine karşı" dedi.

İlerleyen saatlerde de Bakiyev'in memleketi Celalabad'da da 100 kadar kişinin hükümet binalarını işgal ettiği haber verildi.

Bunu Batken'deki benzer eylemler izledi.

Eski dışişleri bakanı Roza Otunbayeva liderliğindeki hükümetin bir süredir, ülkenin birçok noktasında otoritesini sağlamakta zorlandığı belirtiliyor.

Ekim'de seçim sözü
Yaklaşık 80 kişinin hayatını kaybettiği isyan hareketinin ardından Bakiyev'i deviren muhalefet parlamentoyu feshetmiş ve ülkeyi Ekim ayında seçime götüreceğini ilan etmişti.

Bakiyev ise önce komşu Kazakistan'a buradan ise Belarus'a kaçmıştı.

Geçici yönetim eski devlet başkanının yargılanmak üzere iadesini talep ediyor.

Hakkında dava açılan Bakiyev, güvenlik güçlerine 7 Nisan'da sokaklara dökülen muhalefet taraftarlarına ateş açma talimatı vermekle suçlanıyor.

Bu arada Belarus ise, Kırgızistan'daki elçisini geri çağırdı.
BBC Türkçe

Kırgızistan yine karıştı
Kentteki göstericilere güvenlik güçleri müdahale etti, ülkenin güneyindeki Oş kentinde olağanüstü hal ilan edildi
11 Haziran 2010
Kırgızistan'da güvenlik güçlerinin, yerel saatle 23.00 sıralarında Oş kenti meydanında ellerinde demirler ve değneklerle toplanan kalabalığa müdahale ettiği öğrenildi.

Kırgızistan'daki Geçici Hükümet Sözcüsü Ferid Niyazov, ''Hükümetin Oş'daki karışıklık nedeniyle olağanüstü hal ilan etme kararı aldığını,sorunun çözülmesi için bunun gerekli olduğunu'' söyledi.

Bir görgü tanığı AA muhabirine yaşananlarla ilgili olarak telefonda şunları anlattı:

''Bugün şehir çok sakindi. Akşam saatlerinde bir grup ortalığı karıştırmak istemiş. Polis ve askerler şehrin meydanında konser salonu önünde ve Süleyman Dağı yakınlarında toplanan kalabalıklara müdahale etti. Biz o sırada müstakil bir evdeydik. Yaklaşık iki saat süreyle silah sesleri duyduk. Galiba polis havaya ateş etti. Kalabalığı uyardı. Daha sonra çok sayıda genç evimizin önünden öksürerek kaçmaya çalıştı, sanırım polisler gaz bombası da kullandı. Şu anda durum sakinleşti gibi görünüyor. Havada yanan lastik kokusu var. Araçlar ateşe verilmiş olabilir. Bizden yaklaşık 700 metre ileride yoğun duman yükseliyor.''

Başka bir görgü tanığı da şehirde çok sayıda askeri aracın görüldüğünü, bazı ev ve dükkanların camlarının kırıldığını söyledi.

Bu arada, yerel ''diesel.kg'' adlı sosyal paylaşım sitesinde yazılan yorumlarda, güvenlik güçlerinin Kırgızlar ile Özbekler arasında çıkması olası bir çatışmayı önlemek için müdahale ettiği ileri sürülüyor. aktifhaber

Kırgızistan'da Ölü Sayısı 45'e Yükseldi
11 Haziran 2010
Kırgızlar ve Özbekler arasındaki etnik çatışmanın şiddeti artıyor, ölü ve yaralı sayısı her geçen an artıyor.
Kırgızistan'ın güneyinde Kırgızlar ile Özbekler arasında çıkan ve hala devam eden çatışmalarda 45 kişinin öldüğü 632 kişinin hastanelere başvurduğu bildirildi.

Sağlık Bakanlığı'nın Basın Sözcüsü Elena Bayalinova, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yerel saatle 23.20 itibariyle 45 kişinin öldüğünü, 632 kişinin yaralandığını belirtti.

Bayalinova, yaralıların büyük çoğunluğunun durumunun çok ağır olduğunu ve bir çoğunun silahla yaralandığını ifade etti. Bayalinova, Bişkek'ten bugün 27 doktorun bölgeye gönderildiğini hatırlattı.

Oş eyaletinde ambulansların ve sağlık ekiplerin taşlı sopalı saldırıya uğradığını anımsatan Bayalinova, karanlığın çökmesiyle sağlık ekiplerinin imdat çağrılarına can güvenliği nedeniyle çıkmama kararı aldığını kaydetti.

Bayalinova, Nisan ayında Türkiye'den gelen tıbbı yardımın bir kısmını bugün Oş'taki hastanelere verilmek üzere gönderildiğini anımsattı.

Kırgızistan'ın Oş eyaletinde çıkan çatışmayı kontrol etmek için geçici hükümet bugün, bölgede olağanüstü hal ilan etmiş, 18.00-06.00 saatleri arasında sokağa çıkma yasağı başlatılmıştı. aktifhaber

TRT Muhabirine Saldırı
11 Haziran 2010
Kırgızistan'ın güneyinde silahlı çatışmalar sürerken, TRT'nin Bişkek muhabiri Uğur Özen'in, başkent Bişkek'te saldırıya uğradığı öğrenildi.
Ülkenin güneyinde Kırgızlar ile Özbekler arasında süren çatışmaları sözde engellemek için meclis binasının önünden hükümetten Oş'a gitmek için otobüsler isteyen bir kalabalık, ülkenin güneyine seslenmek için devlet televizyon binasının bulunduğu mevkiye yürüdü.

Binanın önünde toplanan kalabalıktan onlarca kişi, bu sırada kendilerini görüntüleyen TRT muhabiri Uğur Özen'e saldırıda bulundu. Sağlık durumunun normal olduğu öğrenilen Uğur Özen'i Kırgız meslektaşları olay yerinden alarak güvenliğe götürdü. Özen'in yanında çalışan ve olay sırasında ofiste bulunan Asel Duyşebayeva, AA muhabirine telefonla yaptığı açıklamada, "Uğur Özen'in sağlık durumu iyi. Ancak kamarası kırıldı, cep telefonu ile özel eşyaları çalındı" dedi. Bu arada, Türkiye'nin Bişkek Büyükelçiliği'nden bir güvenlik ekibi, Özen'i televizyon binasından almak için gitmeye hazırlanıyor. Kırgızistan'ın güneyinde bugün Kırgızlar ile Özbekler arasında sokağa çıkma yasağına rağmen süren çatışmalarda 41 kişinin öldüğü, 500'den fazla kişinin yaralandığı bildirildi.

Bişkek'te gençlerden oluşan kalabalık, meclis binası önünde hükümeti protesto ederken, bir grup da devlet televizyon binasının önünde gösteri düzenliyor. aktifhaber

KIRGIZ-ÖZBEK ÜNİVERSİTESİ'Nİ YAKTILAR

12 Haziran 2010
Kırgızistan'ın güneyindeki Oş kentinde dün geceden beri süren çatışmalar, kentin kuzeyinde 100 kilometre mesafede bulunan Celalabad kentine sıçradı.
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Celalabad'da karanlığın çökmesiyle kentteki Kırgız-Özbek Üniversitesi binası ateşe verildi.

Akipress Ajansı, kentte Özbeklerin yoğun yaşadığı bir yerleşim biriminden siyah dumanların yükseldiğini duyurdu.

Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada, Celalabad kentinde 32 kişinin acil servislere başvurduğu, 6 kişinin hayatını kaybettiği bildirildi.

Oş kentindeki çatışmalarda 69 kişi öldü, 945 kişi yaralandı.

Geçici hükümet, Oş kentinin ardından Celalabad'da da olağanüstü hal ilan etmişti. haber10
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Pts Tem 12, 2010 1:33 am    Mesaj konusu: TARİH, DEVRİM VE REFERANDUM Alıntıyla Cevap Gönder

TARİH, DEVRİM VE REFERANDUM
A. Dilmurat Yvasev
12.07.2010

27 Haziran’da Kırgızistan’da tahihî bir referandum yapıldı. Bu referandum neticesinde Kırgızistan parlamenter bir rejime geçmeye çalışacak. Eğer bu hedef gerçekleşirse, eski Sovyetler Birliği’ne mensub Türkî Cumhuriyetler içerisinde ilk defa Kırgızistan parlamenter sisteme geçmiş olacak. Dışarıdan rejim ithal eden ülkeler listesine Kırgızistan da katılmış olacak.

Ali Osman bey, hemen hemen her toplantıda, TAZA DİN yönetiminin dikkatini, Gazi Vakfının barındırdığı güç potansiyeline çekmeğe çalışırken, bu potansiyelin bir ân önce doğru bir şeklide kullanılmasına davet ediyor. Zaten TAZA DİN ile GAZİ VAKFI da birleşmiş durumda.

Referandum günü, yani 27 Haziran’da, başkan Suyunaliyev ve Barat Ali bey yurt dışında olduklarından dolayı, Ali Osman bey mecburen iş başında.
Saat 14:00’te Sabur bey, ben ve Ali Osman bey, hem referandumun nasıl geçtiğini görmek ve hem de GAZİ VAKFI’nın sorumlusu olduğu bölgelerde GAZİ VAKFI’nı iş üstünde görmek için, Bişkek’teki yerleşim noktalarını görmeye gidiyoruz.

Herkes bilir ki asker her yerde askerdir. Dünyanın neresinde olursa olsun ayrı bir tarzları ve farklı davranış kalıpları vardır. Ali Osman bey, GAZİ VAKFI üyelerini severek onlar için “Salon Adamları” diyerek espri yapıyor. İlk ziyareti Binbaşı Çolpanbey’in nöbet yerine gerçekleştiriyoruz. Çolpanbey, Ali Osman beyi görür görmez sevinerek yanımıza geliyor ve rapor halinde şu “önemli” haberi veriyor: Türk Büyükelçiliği’nden gözlemciler geldi. Ama benim dikkatimi sarışın Kırgız tercüman bayan çekti. Ben de onun fotoğrafını çektim. Çolpanbey çektiği fotoğrafı gösterirken araya bir de fıkra sıkıştırınca ciddiyetten bir şey kalmadı.

İkinci gittiğimiz yer ise emekli binbaşı Kasım beyin sorumluluğundaki seçim bölgesi. Kasım bey bizi görür görmez Kırgızca “gözlerim yolda kaldı!” diyor. Ali
Osman beyi görünce, ilk hatırladığı Türkçe kelimeleri sıralıyor: “Galatasaray”, “Ankaragücü”, “teşekür ederim”… Kasım beyin bu tarihî günde çok “önemli” bir problemi var; Kırgızca-Türkçe karışık bir şekilde bu problemini Ali Osman beye anlatmaya çalışıyor: “Çolpanbey’in fotoğrafı mı daha büyük olacak, kendisinin fotoğrafı mı?” Çolpanbey’in fotoğrafı kendi fotoğrafından daha küçük olursa, oldukça sevineceğini söylüyor. Arkasında ekliyor; “o şiman ve jurnalde çok yer kaplar. Ben ise zayıfım. Onun yerine manşete benim yüzümü koyun. Böylece de ondan intikam almış olurum.”

Çolpanbey ile Kasım beyin çok iyi dost olduklarını ifade edeyim.
Daha sonra GAZİ VAKFI’nın Komuta Merkezi, Bişkek Şehir Belediyesi’ne gidiyoruz. Merkezin farklılığı hemen kendisini gösteriyor. Buradaki askerî disiplin ve gerçek ciddiyet, her şeyiyle kendisini hissettiriyor. Gruplar halinde şehirde göreve çıkacaklar, göreve çıkmadan önce içtimâ hâlindeler. Öğleden önce görev yerlerine gönderilen polis ve milislerin ardından, denk geldiğimiz bu ânda Emil Bey, GAZİ VAKFI çatısında gençlerden oluşturulan bu milis kuvvete son talimatlarını veriyor. Gençlerin çoğu Ali Osman beyi tanıdıklarından, onu görünce çok sevindiler. Ali Osman bey de onlara bir jest yaparak, milis gibi içtimâya katılıyor.

27 Haziran günü şehirde GAZİ VAKFI üyelerinden ve onların oluşturduğu milis kuvvetlerinden başka hiçbir güvenlik gücü yok. Ali Osman Bey, Sabur Bey ve Emil Beyin bu duruma dikkatlerini çekiyor. Diyor ki; “burada devleti temsilen, devlet adına hiçbir resmi temsilci yok. Şehrin genelinde de durum aynı. Şu ân için gerçek güç sizsiniz. Bunun şuuruna varıp anlamanız gerekir: Herkes şu ân evinde otururken, siz görev başındasınız. Gerçek vatansever de sizsiniz! Bunun şuuruna varmak ve bunun ne demek olduğunu anlamak lâzım.”

Sabur Bey, sinsi sinsi cevap veriyor; “biliyorsunuz ki, devrim süreci devam ediyor. Referandum, parlamento, hükümet… bunlar hep göstermelik. Biz, bu süreçte, gördüğümüz eksikleri tamamlıyor ve güçleniyoruz. Firavunun sarayındaki Musa gibi. Tokatı atacağımız zamanı iyi ayarlamamız lâzım.
Emil Bey, bir komutana yakışır şekilde milislere son emirleri verdikten sonra herkes görev yerlerine dağılıyor.
Saat 15:00 civarında Çolpan ve Kasım Beylerden aldığımız bilgilere göre Bişkek’te referanduma katılım oranı % 30 civarındaydı. Oş şehrinde ise bu oran daha da düşüktü; % 20. Referandum bittikten sonra hükümet, ülke genelinde katılım oranının % 80’e ulaştığını açıkladı.

Önümüzdeki günlerde zannedersem meşruiyet tartışmaları kendisini gösterecek. Şu ân herkes biliyor ki, bölgenin ve ülke içi aktörlerin hepsi toprağın altından çıkardıkları baltalarını bileylemekle meşgul.

http://buyukasya.net/Content.aspx?haberID=255

15 Nisan 2010
Bakiyev Kırgızistan'ı Terketti

Kırgızistan Devlet Başkanı Kurmanbek Bakiyev, askeri uçakla memleketi Kırgızistan'ı TSİ 16.20 terk ettiği bildildi.

CA-NEWS haberine göre, Kurmanbek Bakiyev'in ülkeyi terk ettiği bildirilirken, ancak hangi yöne gittiği belirtilmedi. Rus RİA haber ajansı ise Bakiyev'in Kazakistan'a gittiğini haber verdi.

Kırgızistan'da devrik lider Kurmanbek Bakiyev yanlılarının Oş'ta düzenlediği gösteride ateş açıldığı bildirildi.

Görgü tanıkları, silah seslerinin ardından yaklaşık bin Bakiyev yandaşının katıldığı gösterinin sona erdiğini söyledi.

Silah ateşinin başladığı sıra Bakiyev'in konuşma yaptığı, ardından Kırgız liderinin konvoyunun bölgeden ayrıldığı belirtildi.

Bazı kaynakların katılımcı sayısını 5 bin olarak verdikleri gösteride ölen ya da yaralanan olup olmadığı bilinmiyor.

Bu arada Rus İnterfaks haber ajansı, Bakiyev'in korumalarının havaya ateş açtığını, bunun da paniğe sebep olduğunu duyurdu.

Bakiyev'in memleketi Celalabad'a döndüğü ve Oş'taki durumun sakin olduğu bildirildi.

Öte yandan Bakiyev'in, Rusya Başbakanı Vladimir Putin ile telefonda görüştüğü bildirildi. Rus İnterfaks haber ajansı, Bakiyev'in girişimiyle dün akşam yapılan telefon görüşmesinin içeriği hakkında bilgi vermedi.

Rusya Maliye Bakanlığı, ayaklanmadan sonra kurulan geçici hükümetin "hazinede para kalmadığı" açıklamasının ardından, Putin'in emriyle Kırgızistan'a 50 milyon dolar yardım yapma kararı almıştı.

Bakiyev, 7 Nisan'daki ayaklanmanın ardından güçlü olduğu ülkenin güneyine kaçmıştı.

Kırgızistan Devrik Cumhurbaşkanı Kurmanbek Bakiyev’in Kazakistan’a gidişinden önce resmi istifa dilekçesini hazırladığı belirtildi. Rus haber ajanslarının geçici hükümet kaynaklarından edindiği bilgiye göre, Bakiyev istifa dilekçesini imzaladı. Ancak geçici hükümet istifa bilgisini henüz resmen doğrulamadı. Kırgızistan’da 7-8 Nisan tarihinde gerçekleşen ayaklanmanın ardından Cumhurbaşkanı Bakiyev, ülkenin güneyine geçerek Celalabad kentine yerleşmişti. Celalabad ve Oş’ta mitingler düzenleyerek direnmeye çalışan Bakiyev, Oş mitinginde muhalefetin taşlı sopalı saldırısının ardından Kırgızistan’ı terk etti. Bakiyev, taraftarlarına kendi haklı davasını anlatmak için Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’le görüşeceğini ve Celalabad’a tekrar döneceğini söyledi. Bakiyev’in ülkeden ayrılışı konusunda uzlaşı sağlandığı belirtilirken, ülkenin bir iç savaşın eşiğinden döndüğüne dikkat çekiliyor.

BAKIYEV’İN UÇUŞ GÜVENLİĞİNİ RUSYA SAĞLADI

Kazakistan Dışişleri Bakanlığı, Bakiyev’in içinde olduğu uçağın ülkenin Taraz kentine indiğini doğruladı. Rusya Devlet Başkanlığı Basın Sözcüsü Natalya Timakov, Bakiyev’in uçağının Kazakistan’a uçuşu sırasında güvenliğinin Rus güvenlik güçleri tarafından sağlandığını belirtti. Kırgızistan’daki geçici hükümetin lideri Roza Otunbayeva, çıkan ayaklanmalarda halkın üzerine ateş açılması ve 80′den fazla kişinin ölmesine neden olmakla suçladığı Bakiyev’i yargılayacaklarını söylemişti. Geçici hükümetten yapılan açıklamada, eski Cumhurbaşkanı’nın ülkeyi terk etmesine kendi güvenliği açısından izin verildiği kaydedildi. Geçici Hükümet Başkanı Otunbayeva, “Ülkenin güneyinde kendi geleneksel bağlarını kullanarak istikrarsız ortam oluşturuyordu. Mevcut öfke karşısında Bakiyev’in güvenliğini sağlamak imkansız hale gelebilirdi. Kırgızistan’ın imajını düşündük ve ortaçağdan kalma bir cezalandırmaya izin vermedik” değerlendirmesinde bulundu. Uluslararası toplumun ve dünya liderlerinin eski Cumhurbaşkanı’na karşı herhangi bir linç girişimine izin verilmemesi konusunda talepte bulunduklarını hatırlatan Otunbayeva, “Bakiyev’in ailesinden ve taraftarlarından hiçbir kimsenin ülkeden ayrılmasına izin vermedik. Suç işleyenler sonunda tutuklanacak ve yargılanacak” dedi.

ESKİ SAVUNMA BAKANI CELALABAD’DA TUTUKLANDI

Rus Ria Novosti haber ajansının edindiği bilgiye göre, Bakiyev’le birlikte hareket eden Savunma Eski Bakanı Baktibek Kaliyev, Celalabad’da tutuklandı. Bakan, göstericilere ateş edilmesini emrini vermekle suçlanıyor. Bakiyev’in kardeşleri ve oğullarının ise tutuklanmak için arandığı kaydediliyor. Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev, geçici hükümetle tam bir ilişki kurulmasının, geçici yönetimin sosyal ve ekonomik kapasitesi, düzeni sağlaması ve halktan tam destek alması ile bağlantılı olacağını söyledi. Rusya Başbakanı Vladimir Putin de Bakiyev’i nepotizm ve ülkenin kasasını boşaltmakla suçlarken, yeni hükümete gerekli desteğin sağlanacağı sözünü verdi. İlk aşamada Moskova 50 milyon dolarlık bir mali yardım ayırdı. ABD’nin de maddi destek sözü verdiği ifade ediliyor. Bakiyev’in ayrılmasının ardından Putin’in Otunbayeva ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiği açıklandı.

BM YENİ HÜKÜMETLE DİYALOGA HAZIR

Birleşmiş Milletler (BM)’den yeni hükümetle diyaloga hazır olunduğu yönünde açıklama geldi. BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un, kurumun internet sayfasında yayınlanan açıklamasında, geçici hükümetle Bakiyev arasında ülkeyi terk etmesi yönünde sağlanan uzlaşıdan memnuniyet duyulduğu belirtildi. BM Genel Sekreteri, Kırgız halkının yararına olacak şekilde Bişkek yönetimi ile diyaloga hazır olduklarını ifade etti
Kaynak: Türk Yurdu-aktifhaber

Kırgızistan Kararı
Kırgızistan’da halk ayaklanmasının ardından geçici hükümet ipleri eline aldı.
0 Nisan 2010
Kırgızistan Devlet Başkanı Kurmanbek Bakiyev, 70’i aşkın kişinin öldüğü olayların ardından, kendisinin ateş açılmasına yönelik bir emir vermediğini söyledi. İstifa etmesi için bir neden görmediğini de yineleyen Bakiyev, "Ben ateş edin emrini vermedim. Kendimi bu konuda sorumlu tutmuyorum" dedi. İstifayı reddeden devrik lider Kurmanbek Bakiyev, geçici hükümetle görüşebileceğini açıkladı. Kırgızistan'da hükümet değişikliğiyle sonuçlanan olaylarda resmi açıklamaya göre 75, muhalefetin iddiasına göreyse 100 kadar gösterici ölmüş, yüzlerce kişi de yaralanmıştı.

İLK GÖRÜŞME RUSYA’YLA

Kanlı olayların ardından kurulan geçici hükümet ipleri eline aldı. İçişleri Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Dairesi, önceki gece asker, polis ve gönüllü korumalar tarafından yapılan ortak çalışmalar sonucunda Bişkek'in gece yarısından sonra yağmacılardan temizlendiğini duyururken, bu çerçevede yapılan operasyonda birkaç gencin yakalandığını bildirdi. Geçici hükümet ilk yurtdışı temasını ise Rusya ile yapacak. Geçici hükümetin ekonomi ve maliyeden sorumlu Başbakan Yardımcısı Almazbek Atambayev, Rusya yönetimiyle görüşmek üzere Moskova'ya gitti. Atambayev'in Rusya'daki temaslarında, ülkeye mali yardım yapılması konularının gündeme gelmesi bekleniyor.

DEMOKRASİ VURGUSU

Rusya yönetimi, Kırgızistan'da yeni iktidarı desteklediğini ve her türlü yardım ve desteği sağlamaya hazır olduğunu açıklarken ABD yönetimi ise ise geçici hükümete sıcak değil. Washington, geçici hükümetin Başbakanı Roza Otunbayeva'yı ülkenin yöneticisi olarak tanımadıklarını açıkladı. Beyaz Saray, "Kırgızistan'da demokrasi yoluna dönüşü sabırsızlıkla bekliyoruz" açıklaması yaptı.

OĞUL MAKSİM ABD’DE

Bu arada, Bakiyev'in 33 yaşındaki oğlu Maksim Bakiyev'in ABD'de bulunduğu belirtilirken, ülkedeki tüm güvenlik birimlerini kontrol eden Maksim'in ağabeyi Canıbek Bakiyev'in nerede olduğu ise bilinmiyor. Geçici hükümet Başsavcısı Azimbek Beknazarov, Canıbek Bakiyev'in arandığını açıkladı. aktifhaber

Kırgızistan'daki isyanın sonucu: "ABD kaybetti, Rusya kazandı"
09 Nisan 2010
Kırgızistan'daki sıcak gelişmeleri analiz eden ABD'nin Kolombiya Üniversitesi'nden Prof. Dr. Alexander Cooley, ABD ve AB'nin Kırgızistan'da "kaybeden taraf" olduğunu ileri sürdü. Cooley, "Hem ABD hem de AB istikrarı koruma gerekçesiyle Bakıyev'in yozlaşmış hükümetine eleştirel yaklaşım sergilemedi" dedi.

'MOSKOVA MUTLU OLACAK'

Sabah gazetesinin haberine göre; geçici hükümetin ABD ile ilişkilerde ani değişiklikler yapmayacağını belirten Cooley, Moskova'yla ilişkiler ısındıkça üs operasyonlarına dair pek çok sözleşme için yeniden masaya oturulmasını ise "muhtemel" olarak niteledi. Düşünce kuruluşu Moscow Carnegie Merkezi'nden Aleksi Malaşenko da Kremlin'in Bakıyev'in devrilmesinde rol oynamasa da Moskova'nın, Rusya Başbakanı Putin'le ilişkileri iyi olan yeni lider Roza Otunbayeva'yla temas kurmaktan mutlu olacağını söyledi. Malaşenko, Rusya'nın Kırgız muhalefetini tanıdığını da hatırlatıp, "Otunbayeva ve arkadaşları, geçen ay başkent Moskova'yı ziyaret etmişti" diye konuştu. Kırgızistan, Rusya'nın 1991'de feshedilen Varşova Paktı'nın ardından kurduğu Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü ile Çin ve Rusya'nın öncülüğünde kurulan Şanghay İşbirliği Örgütü'nün de üyesi. netgazete

TABUREYE TEKMEYİ RUSYA ATTI


09.04.2010
Kırgızistan’da 6 Nisan günü halk kitlelerinin başlattığı ayaklanmanın devrimle sonuçlanması, ülkemizde olduğu kadar dünya kamu kanaatinde de ilgi ve heyecanla karşılandı. Mart 2005’te sponsorlu bir halk gösterisiyle kurulan Lale Darbesi hükümetinin, silahlı halk ayaklanmasıyla devrilmiş olması kendi başına çarpıcıdır; bununla birlikte, olayların ardında düvel-i muazzamanın hesaplaşması, tüm belirginliğiyle göze çarpıyor.

Son Kırgızistan olayları, Bush döneminde finans oligarklarının desteğiyle eski Sovyet kuşağında kurulan bir dizi “renkli” rejimin çöküş zinciri içinde yer alıyor. Ülkemizde ve tüm dünyadaki basının hararetli alkışlarla karşıladığı bu renkli darbeler, onuncu yıllarını tamamlayamadan, Gürcistan’dan başlayarak bir bir çökmeye başladı; Sakaşvili’nin ezilmesi üzerine, Ukrayna’da iki “renkli darbe” liderinden Yulya Tımoşenko, öbür lider Yuşçenko’nun Rusya’yı kınayan çıkışına katılmayarak, Ukrayna’daki renkli koalisyonun bitişine de işaret ediyordu; bundan sonra, Tımoşenko, Rusya’yla ilişkileri yenilemenin yollarını aramaya koyulacaktı. Geçen yıl, Rusya yanlısı Moldova’da son bir gayretle yeni bir renkli darbe denenmişse de, darbe ABD’den destek alamadı, akamete uğradı.

Kırgızistan’da da renkli darbe yönetimi, aslında uzun süredir uluslararası destekten yoksun kalmış, tüccar siyasetle yeni ittifaklar arıyordu. Basında da yer etti; Rusya’nın yaklaşık iki milyar dolarlık ekonomik yardım paketi önermesine karşılık, renkli rejim yöneticisi Bakiyev, ülkedeki Amerikan üssünün kapatılacağını duyurmuştu. Ama Bakiyev, ABD’den Mart ayında gelen beş buçuk milyar dolarlık daha yüksek teklif karşısında üssü kapatmamayı tercih etmişti.

Kleptokrasi

Bişkek rejiminin “tüccar siyasetindeki” bu fütursuzluğuna şaşmamalıdır. Sovyetler’in çökmesiyle Orta Asya’da bir bir kurulan ülkelerin hepsinde ilginç bir tür yönetim biçimi ortaya çıktı; Sovyet sonrası coğrafyanın genelinde olduğu gibi, Kırgızistan’da da “demokrasi” adı altında Kleptokrasi, yani Soyguncu Yönetimi yaşanıyordu. Bunu, “sürekli bir yolsuzluk yönetimi” olarak özetleyebiliriz; Sorumluluktan bağışık ve hesap verebilir olmaktan çıkacak denli “demokratikleşmiş” hükümet kadrolarının keyfi yönetimidir.

Kleptokrasi, ideolojisizdi. Rejimin resmi ideolojiden arındırılması, “demokratikleşme” olarak sunuluyor, aslında her türlü omurgadan, kişilikten, ilkeden uzak kadroların iktidarına olanak veriyordu. Bu kadrolar, iktidarlarını “uluslararası dengelere” borçlu olup ekonomisini geniş halk yığınlarının ağır sömürüsüne dayandırmıştı. Dolayısıyla, olağan durumda pek “sivil” görünen bir kleptokratik yönetim, ciddi muhalefet karşısında kolayca zorbalaşabiliyordu.

İdeolojisiz kadroların kendi başlarına devlet siyaseti çizebilmesi, herhangi bir biçimde bağımsız davranabilmeleri beklenemez. Siyaset olmayınca, halk tabanını “siyasal” saiklerle kazanmaları da mümkün değildir. Bu rejimler de halk tabanını, modern siyasetle değil, “babacan” siyasetle, rüşvet ağları ve aşiretler aracılığıyla sağlıyordu.

Kırgızistan’da şimdiki halk hareketini örgütleyenlerin, başta Roza Otunbayeva olmak üzere, aslında Lale Devrimi’nin kadroları olması bununla tutarlıdır. Sovyet sonrası dönemde, “kırkların ülkesi” anlamına gelen adına layık biçimde Kırgızistan yeniden aşiret sultası üzerinden kitlesel güç toplayan çeşitli liderlerin çekişmelerine sahne oluyordu. Gerek 2005’teki renkli darbede, gerek son olaylarda bir liderin çağrısıyla bu kadar kolay kitle toplanabilmesinde, kitlesel rüşvetin bu kadar kolay dağıtılabilmesinde, bu sosyolojik yapının etkisi bulunmaktadır.

Putin’in 1 Nisan Şakası

Hiç kuşku yok, son gelişmeler Rusya tarafından tetiklendi. Başka deyişle Rusya, zaten darağacına çıkmış olan rejimin altındaki tabureye tekme attı. Şimdi ülkenin güneyinde güç toplamaya çalışan Bakiyev’i bir zamanlar onu destekleyen Batı ipten alacak mı, henüz belli değildir.

Öte yandan, o duruma gelmiş Kırgızistan rejimini devirmenin çok zor olmadığını düşünmek mümkündür. Birincisi, bir zamanlar renkli darbeleri yapmış kadrolar, tam da ideolojisizlikleri nedeniyle, yeterli çıkar vaadi karşılığında tam ters istikamette davranmaya yatkındır. Rusya’nın bunu değerlendirdiğini kabul etmek durumundayız.

İkincisi, bu tür soyguncu yönetimleri, ekonomilerini denetleyebilecek yeteneğe sahip olmadığından, rahatlıkla sarsılabilir. Nitekim, Putin de çok net iki hamleyle, ayaklanacak muhalefete gerekçe ve hatta kitle desteği sağlamış oldu. Putin, 1 Nisan günü Kırgızistan’ın yararlandığı, benzin ve dizel yakıtta gümrük ayrıcalığını kaldırdığını duyuruyordu. Bunun yerine, Temmuz’da, Rusya, Kazakistan ve Beyaz Rusya arasında yeni bir gümrük birliği rejimini uygulayacağını söylüyordu.

Bu, ekonomiyi kökten dinamitleyen, çok belirleyici bir hamledir. Nitekim, 6 Nisan’da ülkenin merkezi bölgelerinde ayaklanma işareti verildiğinde, ısınma ve enerji fiyatlarının yükseleceği haberleri kitlelerin öfkesini körüklemişti. 1 Nisan’dan itibaren, ülkede tam da Rusya’nın gümrük hamlesi nedeniyle, enflasyonun artacağı değerlendirmeleri yapılıyordu. Rejimin ekonomik temeli hemen çökertilmişti.
ABD mi İsrail mi?

Son olarak; Rusya’nın attığı bu tekmenin zamanlaması da düşündürücüdür. Renkli rejim, içeride 2005’ten beri uyguladığı zorba siyasayla, dışarıda ABD’nin desteğinin çekilmesiyle, zaten önemli payandalarından yoksundu. Nitekim Washington, Kırgızistan yönetiminin devrilmesinden büyük bir rahatsızlık duymadığı gibi, yeni hükümet de tartışmalı ABD üssünün kapatılmayacağı işaretlerini veriyor.

ABD’yi tümüyle dışarıda bırakmak mümkün değilse de, Rusya, Kırgızistan rejiminin ipini çekmek için, Kuzey Kafkasya’da terörün hortladığı, Avrupa Birliği ve İsrail’in Kafkasya ile Orta Asya’da dengeleri yeniden zorladığı bir dönemi seçti.

Daha önce Odatv’deki çeşitli yazılarımızda da belirtmiştik; İsrail’in 90’lı yıllardan itibaren, Kafkasya ve Orta Asya bölgesine bir özel ilgisi bulunuyor. Bölgelerdeki renkli darbelerde etkin biçimde yer almıştı ve bu nedenle, Gürcistan Savaşı’nda İsrail ile Rusya arasında ciddi gerilimler yaşanmıştı. Son dönemde de en son koyu siyonist Lieberman’ın yönetimindeki İsrail dış siyaseti ise Türkiye’yi bırakıp Orta Asya’daki Müslüman ülkelerle ittifak arayışlarını doktrin bellemişti. Son dönemde, İsrail’in Özbekistan, Türkmenistan başta olmak üzere, bölgede ciddi diplomatik hamleler yaptığını biliyoruz. Şimdi de Kırgızistan’dan yayın yapan Rus kaynaklarına göre, sokaktaki genç kitlelerin “Ruslar’ı seviyoruz, ama bütün Yahudiler öldürülmeli!” yollu konuşması, bölgedeki siyasal gerilimler açısından öğreticidir. (1)

Bununla birlikte, bu anti-semitist ruh halinin yeni rejime yansıyacağını söylemek gene de güçtür. Bu ayaklanmaya şimdilik yön veren saikler ve liderlerden, bu arada Rusya’dan bir “radikal” dönüş beklemek abartılı olacaktır. Yeni kleptokratlar iktidara gelmiş, Rusya yaşadığı “terör dalgası sonrası” şiddetli bir yanıt vermiş oldu.

Geçen yazımda, Kuzey Kafkasya terörü hakkında, Rusya’nın “yumuşak” ve uzlaşmacı bir dış siyasetle bu terör dalgasından kurtulamayacağını vurgulamıştık. Rusya, Kırgız halkının zorbalara karşı isyanını, bir gözdağına dönüştürmeyi başarmış görünüyor.

Barış Zeren
Odatv.com
(1) www.gazeta.ru, “Bezhozniy Bişkek,” 08.04.2010.

KIRGIZİSTAN’DA YAŞANANLARIN ASIL ADI NE?

08.04.2010

Kırgızistan durulmuyor...
Asya’nın sürekli kaynayan ülkesi olan Kırgızistan hem Rusya hem Çin hem de ABD için hayati önem taşıyor.
ABD, Afganistan’daki “işgalinin” kontrolünü, Bişkek’e yakın askeri üsleri konusunda endişe taşıyor. Muhalefet lideri ve eski dış işleri bakanlarından Roza Otunbayeva, ABD üsleri için herhangi bir tehlike bulunmadıağını ancak, üslerin konumu ve görevleriyle ilgili bazı görüşmelerin gerekli olduğunu açıkladı
Kırgızistan’da iki gün önce başlayan ve Bişkek’in çevresine de taşan muhalefetin giişimlei, Devlet Başkanı Kumanbek Bakiyev’in güneye, kedisine yakın güçlerin bulunduğu Jababa’ya sığındığı sanılıyor.
Bakiyev’den şu ana kadar herhangi resmi bir açıklama gelmiş değil. Belli ki Bakiyev, ülkenin güneyinde kendisine yakın güçlerle bir durum değerlendirmesi yapacak. Belki de bu gelişmelerden rahatsız olan Çin ile bir ittifak kurmayı deneyecektir.
Roza Otunbayeva ise, muhalefet gurubunun tamamen hükümetin kontrolünü ele geçirdiklerini açıklamış durumda.
BBC'nin haberine göre; ülkede yağmanın devam ettiği, yağmaların yakın kentler olan Talas ve Narin kentlerine de sıçradığı belirtiliyor.
Bilindiği gibi Bakiyev, beş yıl önce iktidara gelmişti ve muhalefet, ülkenin kötü yönetildiği konusunda sürekli Bakiyev’e uyarılarda bulunmaktaydı.
Fergana haber ajansı, Bakiyev’in istifasını hazırlamak üzere Jababad kentine geçtiği iddiasında bulunmakla birlikte, henüz Bakiyev’den ses çıkmaması konunun pek de öyle gelişmeyeceği iddalarını da birlikte getiriyor.
Zira, yönetimi ele geçiren Bayan Otunbayeva, yaptığı basın toplantısında ülkenin tamamen kendi kontrollerine geçtiğini, ancak Bakiyev’in Jelalabad’da geçerek, ülkenin güneyinde kendine destek sağlamaya çalıştığını belirtti.
Otunbayeva’ya göre, Cumhurbaşkanı Bakiyev’in “işi bitmiş” durumda. Bu nedenle de “istifasının beklendiğini” söylüyor.
Kırgızistan’ın bu kadar çabuk durulmayacağı konusunda endişelerini dile getiren ABD, Rusya ve Çin çeşitli önlemler alıyorlar.
Rusya Başbakanı Putin’in, Otunbayeva ile bir telefon görüşmesi yaptığı, başbakanlık sözcüsü Dimitry Peskov tarafından açıklandı.
Otunbayeva, “bu harekete ister devrim deyin, ister halk isyanı deyin, her iki durumda da bu bizim hak ve adalet arayışımız,” şeklinde cevap vermesi, kararlılığını gösteriyor.
Rusların, Kırgızistan’daki güçlerine ek olarak 150 paraşüt birliğinin daha Rusya’nın Bişkek yakınlarındaki Kant askeri üssüne ülkede bulunan Rus personelin güvenliği için gönderildiği belirtidi.
BBC'nin haberine göre Çin, olaydan “derin endişe” duyduğunu açıkladı, ABD hukukun üstünlüğüne saygı çağrısında bulundu. Yağmaların sürdüğü de gelen haberler arasında…

Odatv.com

İbrahim Karagül
Kırgızistan'da 'Karşı Devrim', CIA'nın Kadife Devrimi çöktü

Kırgızistan beş yıl sonra bir kez daha karıştı. 2005 yılında, "Kadife Devrim" projelerinden birine sahne olan ülkede halk sokaklara döküldü, yerleşim birimlerini ele geçirdi, devlet binalarını işgal etti. Binlerce asker şimdi bu yeni kitlesel dalgayı durdurmaya çalışıyor. Durdurabilir mi? Çok zor ve durum gerçekten ciddi!

Talas şehrini ele geçiren muhalefet yanlılarının başkent Bişkek'i de ele geçirmeye çalıştığı, çatışmalarda çok sayıda insanın öldüğü ve yaralandığı, İçişleri Bakanı Moldomusa Kongantiyev'i döverek öldürdüğü, Başbakan Birinci Yardımcısı Akılbek Caparov'u rehin aldığı gelen ilk haberler arasında. Su, gaz ve gıda ürünleri gibi temel ihtiyaç maddelerine yapılan zammı protesto etme gerekçesiyle önceki gün başlayan gösteriler dün isyana dönüştü. Mart 2005'te, CIA destekli "Lale Devrimi" isyanının aynısı bugün "karşı devrim" olarak gerçekleşiyor sanki.

Dünyanın en talihsiz ülkelerinden biri Kırgızistan. Gerilimlerle boğuşan birçok ülkeden farklı olarak doğal gaz ya da petrolü yok. Ama belki bunlardan çok daha önemli bir değeri var. 21. yüzyılın Avrasya'sına şekil verecek güçte bir değer bu. ABD, Rusya ve Çin'in etkinlik mücadelesinin kesiştiği yerde ve tam anlamıyla bir cephe ülkesi. Bu yüzden de iç gerilimlerin sonu gelmiyor, gelmeyecek de.

Özellikle dünkü gelişmeler, olayların kolay kontrol altına alınamayacağını, Kırgızistan yönetimi için yolun sonuna gelindiğini gösteriyor. Eski Başbakan ve Sosyal Demokrat Parti lideri Almazbek Atambayev dahil bütün muhalefet liderlerinin gözaltına alınması krizi daha da önlenemez hale getirdi ve ülkede olağanüstü hal ilan edildi. ABD ve Rus askeri üslerine ev sahipliği yapan Kırgızistan'da beş yıl önceki renkli devrim harekatının çöktüğünü söylemek mümkün.

Peki, 2005 yılında ne olmuştu Kırgızistan'da? Ukrayna'da başlayıp, Gürcistan'da devam eden, Lübnan'da bile denenen renkli devrimlerden biri de Orta Asya'nın uzak ülkesi Kırgızistan'da uygulandı. Ülkede bulunan Türk vatandaşlarına yönelik saldırıları, ev, iş yeri ve fabrikalarına yönelik yağmayı, yaşanan korkuyu bir çoğumuz hatırlıyor. Projenin ayrıntılarını, 26 Mart 2005 tarihli notlardan hatırlayalım:

Devrim ayaklanmasından tam bir yıl önce, 8 Şubat 2004'te Kırgızistan muhalefetini temsilen bazı isimler Amerika'ya çağrıldı. 14 Mart'a kadar Washington'da ağırlandılar. Bir anlamda "eğitim" çalışmalarına tâbi tutuldular. Muhalefet temsilcileri Kırgızistan'da yapılacak genel seçimlerden devlet başkanlığı seçimlerinde nasıl bir yol izleyeceklerine kadar bir dizi konuda "bilgilendirildiler". 2005'in Şubat ayında yapılacak genel seçimler ve Haziran'da yapılacak devlet başkanlığı seçimi için ellerine bir "yol haritası" tutuşturuldu. Dönemin Dışişleri Bakanı Colin Powell'a yakın isim olarak gösterilen Linn Pasko, muhalefet temsilcileriyle görüşmesinden sonra; "Kırgızistan'da yönetim değişmeli" açıklaması yaptı.

Orta Asya'nın en ılımlı yönetimi için "rejim değişikliği" istenmesi o zamanlar şaşkınlıkla karşılanmıştı. Çünkü, eğer Orta Asya'da demokrasinin yerleştirilmesine yönelik adımlar atılacaksa bu, bölgenin en katı yönetimi olan Özbekistan'dan başlamalıydı. Üstelik Özbekistan'da güçlü bir muhalefet vardı. Ama tam tersi oldu, hareket, bölgenin kısmen ılımlı yönetimi ile başlatıldı.

Washington'daki "eğitim" seminerlerine katılanlardan bazılarının ismi şöyle: Kırgızistan'ın önde gelen siyasetçilerinden ve eski Başbakanlardan Kurmanbek Bakiyev ve Amangeldi Muraliyev. Anavatan Partisi lideri Ömürbek Tekebayev, Arnamus Partisi Başkan Yardımcısı Emil Aliyev ve Dışişleri eski Bakanı Muratbek İmanaliyev...

Kurmanbek Bakiyev, darbeden sonra Devlet Başkan Vekili ve Başbakan ilan edildi. 2007 seçimlerini kazandı. Amangeldi Muraliyev ise Bakiyev'in on kişilik Bakanlar Kurulu'nda yer aldı. Çünkü Washington'daki bilgilendirme seminerlerine katılanların hepsinin yeni yönetimdeki yerleri o toplantılarda belirlenmişti.

Ne gariptir ki, o günlerde 'halk hareketi'ne öncülük eden liderlerin birçoğu, daha önce halkın iradesine silahla karşılık vermişlerdi. Mesela Feliks Kulov, İçişleri Bakan Vekili iken, Sovyetler'in son günlerinde Kırgızistan'ın güneyindeki gösteri yapan ve bir polis merkezine yürüyen insanlara silahla karşılık vermiş birçok insanın ölümüne neden olmuştu. Kırgızistan'ın liderliğine getirilen Kurmanbek Bakiyev, 2002'de bir milletvekilinin tutuklanmasını protesto etmek için ülkenin güneyinde harekete geçen birkaç bin kişiye silahla cevap vermiş, 5 kişinin ölümüne neden olmuştu. Bu kişiler daha sonra özgürlük sembolleri haline getirildi ve ABD adına, USAID adına, ABD-Rusya-Çin arasındaki Kırgızistan savaşında Amerika'yı bir adım öne geçirmek adına ülke yönetimini ele geçirdiler.

Devrilen Askar Akayev yönetimindeki Kırgızistan, ABD'nin Irak işgaline destek vermedi. Hatta Kırgız Parlamentosu, bizim 1 Mart Tezkeresi'ne benzer bir tavır aldı ve Irak işgalini eleştirdi. Kırgız yönetimi ile ABD arasında AWACS uçakları krizi yaşandı. ABD Bişkek yakınlarındaki askeri üssüne AWACS erken uyarı uçakları konuşlandırmak, üssü bu çerçevede bütün bölge için merkezi bir konuma getirmek istedi. ABD planına göre bu üs, hem Rusya hem de Çin'e karşı geniş anlamda kullanılacak, Orta Asya'daki Amerikan nüfuzunun güvencesi haline getirilecekti. Akayev yönetimi bu talebi reddetti.

Dönemin Dışişleri Bakanı Aksar Aytmatov, açıkça ABD'nin talebinin kabul edilmeyeceğini duyurdu. Bununla da kalmayıp Rusya'ya gitti. ABD'nin Genci askeri üssünün yakınlarında bulunan Rus Kant üssüne daha fazla silah nakledilmesi konusunda anlaşma yaptı. Bişkek yönetimi, ülkedeki ABD varlığını Ruslarla dengelemeye çalıştı. Akayev yönetiminin politikası; ülkedeki Rus-Çin nüfuzuna karşı ABD'yi bir denge unsuru olarak kullanmaktı. Yoksa ülkenin tamamen ABD nüfuzuna geçmesini istemiyordu.

ABD, Orta Asya'daki Rusya ve Çin'in nüfuzunun kırılması için Kırgız yönetimini tam anlamıyla kontrol altına alamamıştı. Akayev ve beraberindeki kadrolar iktidardayken de bunun mümkün olamayacağını biliyordu. Bu nedenle bir yıl boyunca, renkli devrimin hazırlığını yaptı. Şubat-Mart aylarında yapılan genel seçimlerin sonuçları fırsat olarak kullanıldı ve devlet başkanlığı seçimi tarihi gelmeden düğmeye basıldı.

Ancak, renkli devrimlerin planlanıp uygulandığı ülkelerin hiçbirinin yüzü gülmedi. Ukrayna'da güçler mücadelesi hâlâ devam ediyor ve proje başarısız oldu. Gürcistan Rusya tarafından ezilirken projenin mimarları onu koruyamadı bile. Son olarak Kırgızistan'da renkli devrimin iktidara getirdiği kişiler şimdi halkın büyük öfkesini kurşunla durdurmaya çalışıyor. Aslında çöken renkli devrimler değil, çöken ABD ve Batı'nın yeni Avrasya Projesi. Kırgız yönetimi için tek seçenek kaldı, ülkeyi terk etmek...

Yenişafak

Kırgızistan'da geçici hükümet kuruldu ama çatışmalar sürüyor
07.04.2010


Halkın sokaklara döküldüğü ve çatışmaların yaşandığı ülkede, muhalefet hükümeti devirdi ve 4 bakandan oluşan geçici hükümet kuruldu. Kırgız lider Bakiyev'in ülkeyi terk ettiği, yağmalamaların sürdüğü haberleri geliyor.

21:06 YAĞMALANAN BETA STORE'DA TÜRKLER REHİN KALDI

Humalif göstericilerin mevcut yönetime karşı ayaklandığı Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te yağmalama olaylarının yaşandığı bildirildi. Kentte bulunan Beta Stores, Vefa Center, Goin AVM gibi büyük alışveriş merkezlerinde ve şehir merkezinde bulunan bazı mağazalarda, restoranlarda ve kafelerde yağmalama olayları yaşandığı belirtiliyor. Sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş olmasına rağmen, halkın polisle çatıştığı sokaklarda ufak çaplı yangınlr da yaşanıyor.

Göstericilerin ele geçirdiği devlet televizyonu KTR'nin binasında da ufak çaplı yangın çıktığı bildirildi.

Kırgızistan'daki Türk vatandaşları da yaşananlar olaylardan etkilenirken, birçok Türk işletmecinin kentte iş merkezi ve ofis gibi çalışma yerleri veya restoran tarzında işletmeleri bulunuyor. Yağmalanan Beta Store mağazasında da bazı Türklerin rehin kaldığı kaydedildi.

Meclis binası ve cumhurbaşkanının bulunduğu Beyaz Saray etrafında çatışmaların sürdüğü aktarılıyor.

Bu arada muhalif liderlerden biri olan Rosa Otunbayeva, hükümeti tamamen ele geçirdiklerini iddia etti.


20:53 ESKİ SAVUNMA BAKANI CEZAEVİNDEN ÇIKARILDI

Kırgızistan'da hükümeti deviren muhalefet, 8 yıla mahkum edilmiş olan eski savunma bakanını cezaevinden çıkardı. Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te 12 saat süren polis ile gösterici çatışması sonrasında Başbakan Daniyar Üsenov hükümeti istifa etmek zorunda kaldı.

Hükümeti deviren muhalefetin, geçtiğimiz aylarda yolsuzluktan 8 yıla mahkum edilen eski Savunma Bakanı İsmail İsakov'u cezaevinden çıkardığı öğrenildi.

Ayrıca, bir grup gösterici, liderleriyle birlikte, başkent cezaevine geçen yıl konan ve yargılanması süren Yeşiller Partisi lideri Erkin Bülekbayev ile muhalif Sapar Argınbayev'i çıkarmak için meydandan ayrıldı.

Geçici hükümetin lideri Roza Otunbayeva, Daniyar Üsenov'un başbakanlık görevinden istifa ettiğini doğruladı.

Bu arada, edinilen bilgiye göre, Talas kentinde İçişleri Bakanı Moldomusa Kongantiyev'in rehin alındığı polis karakolu ateşe verildi.


20:49 DEVLET BAŞKANI BAŞKENTİ TERK ETTİ

Kırgızistan muhalefeti, hükümetin istifa ettiğini ve Devlet Başkanı Kurmanbek Bakıyev'in başkenti terk ettiğini ileri sürdü.

Muhalefet lideri Temir Sarıyev, Rusya'nın RIA haber ajansına yaptığı açıklamada, muhalefetin hükümet binasına girdiğini belirterek, Kırgızistan Başbakanı Daniyar Usenov'un bir istifa açıklaması imzaladığını ileri sürdü.

Sarıyev, 'Devlet Başkanı Bakıyev, (Devlet Başkanlığı konutu olan) Beyaz Saray'ı terk etti. Artık Bişkek'de değil' dedi.

Daha önce başka kaynaklar da Devlet Başkanı'nın kaçmış olabileceğini bildirmişti.

Kırgızistan'da hükümet yetkililerine ulaşılamadığı için, bu iddiaları doğrulamak ya da yalanlamak mümkün olmuyor.

20:44 CUMHURBAŞKANLIĞI BİNASI ETRAFINDA ÇATIŞMA

Bugün protesto gösterilerinin yaşandığı Kırgızistan'da hükümetin istifa ettiği bildirildi. Rus Ria Novasti ajansı ve AP, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Kurmanek Bakiyev'in de Bişkek'ten ayrıldığını duyurdu. Muhalefet liderlerinden Temir Sariyev, göstericilerin Bişkek'teki hükümet binasını ele geçirdiğini ve Başbakan Daniyar usenov'un bir istifa mektubu yazdığını söyledi. Sariyev ayrıca "Bakiyev Beyaz Saray'dan ayrıldı, artık Bişkek'te değil" dedi. Sariyev, yeni Başbakan, İçişleri Bakanı ve Güvenlik Şefi konusunda anlaşma sağlandığını kaydetti.

Başkent'te Bişkek'te göstericiler hükümet binası dahil bazı devlet binalarını ele geçirirken, cumhurbaşkanının bulunduğu Beyaz Saray'da ise çatışmaların sürdüğü belirtiliyor. Göstericilerle Beyaz Saray'ı koruyan güvenlik güçleri arasında sert çatışmaların meydana geldi, binayı ayrıca keskin nişancıların koruduğu aktarılıyor.

Bin kadar göstericinin ise başsavcılık binasını bastığı ve ateşe verdiği belirtiliyor. Muhalif göstericilerin ayrıca devlet televizyonu KTR'nin binasını ele geçirdiği de gelen bilgiler arasında.

Öte yandan muhalefet, gösterilerde ölenlerin sayısını 100 olarak açıklarken, İçişleri Bakanlığı kaynakları ise ölü sayısını 40 olarak duyurdu.

19:50 KIRGIZİSTAN'DA GEÇİCİ HÜKÜMET KURULDU

Muhalefet temsilcilerinin yaklaşık 3 saatlik görüşmesinin ardından basına yapılan açıklamada, kurulan geçici hükümetin dört bakandan oluştuğu belirtildi.

Geçici bakanlar, görevlerini yapmak üzere çalışmalara başladı.

Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te polis ile göstericiler arasında çatışmalar sürerken, muhalefet liderleri halkı sakinleştirmeye çalışıyor.

Ata Meken Partisi lideri Ömürbek Tekebayev, Ala Too meydanına gelerek, vatandaşları sakinleştirmeye çalıştı. Ancak, meydanın yanında bulunan ve yaklaşık 4 saat alev alev yanan Başsavcılık binasından, göstericiler dosyaları ve teknik malzemeleri götürmeye devam ediyor.

Devlet başkanlığı binası içine girmek için iki kamyonu Ala Too meydanına getiren göstericilerin, ana kapılardan binaya girmeye hazırlandıkları bildirildi.

Bu arada, Devlet Başkanlığı ve Ala Too meydanı çevresindeki dükkanların yağmalanması devam ediyor.

Ayrıca, meydanda göstericilerin silah taşıdığı ve Devlet Başkanlığı binasına doğru ateş edildiği görüldü.

Meclis Başkanı Zaynidin Kurmanov, meclis binasının yağmalandığını açıklarken, bina önünde milletvekilleri dosyaları araçlara yüklüyor.

Öte yandan, Devlet Başkanı Kurmanbek Bakiyev'in evinin yağmalandığı iddiası basında yer aldı. Tımetürk

Kırgızistan'da olaylar büyüyor: 17 ölü!
Eylemler başkentin her tarafında sürüyor. Issık Kulsk eyaleti muhalefetin elinde, İçişleri Bakanı'nın öldürüldüğü söyleniyor.
07 Nisan 2010


Dünya Bülteni / Haber Merkezi

Kırgızistan'ın Talas kentinden sonra bugün başkent Bişkek ve Narın kentinde de toplanan muhalefet yanlılarına, polis müdahalesinde en az 17 kişi öldü. Kırgız Haber Ajansı en az 150 yaralı olduğunu duyurdu. Devlet Başkanlığı binasının önünde başlayan çatışma ise giderek yayılıyor. Ülkenin doğusundaki Issık Kulsk eyaletinde yönetim muhaliflere geçti. Kaynaklar, Talas kentinde rehin alınan ve dövülen İçişleri Bakanı Moldomusa Kongantiyev'in öldüğünü duyuruyorlar. Ama bu iddia resmi olarak doğrulanmadı.

Kırgızistan ile vizeler kalktı
26.04.2011
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Türkiye ile Kırgızistan arasında sınırlı olan 30 gün, 90 gün gibi süreler kaldırılmış oluyor. Böylece gerek Kırgızistan vatandaşları gerekse de Türk vatandaşları istediği zaman pasaportuyla beraber vizesiz seyahatini yapabilecek'' dedi.
Sabah

Kırgızistan'da 5 parti meclise girdi
12 Ekim 2010
Kırgızistan Merkez Seçim Komisyonu, dün yapılan genel seçimlerle ilgili olarak, ülke genelinde tüm sandıklardaki oy sayımının tamamladığını ve 5 partinin meclise girdiğini bildirdi.
Komisyonun son verilerine göre, kayıtlı 2 milyon 856 bin 751 kişiden 1 milyon 614 bin 427 seçmenin oy kullandığı dünkü seçimlerde, meclise 5 partinin girebildiği ve hiçbir partinin tek başına iktidar olamadığı belirtildi.
Seçim sonuçlarına göre, devrik lider Kurmanbek Bakiyev'in yandaş partisi Ata Jurt (Ata Yurt) Partisi yüzde 8,85 yani 265 bin 112 oyla ilk sıradaki yerini korurken, Sosyal Demokrat Parti yüzde 8,05 (241 bin 173 oy) ile ikinci sırada yer aldı. Ar-Namıs Partisi yüzde 7,76 ile üçüncü, Cumhuriyet Partisi yüzde 7,25 ile dördüncü ve Ata-Meken Partisi yüzde 5,61 ile meclise giren beşinci parti oldu. Bütün Kırgızistan Partisi ise yüzde 5 barajını geçemediği için meclise giremedi.
Kesin olmayan sonuçlara göre, 120 sandalyeli mecliste Ata Jurt Partisi 28, Sosyal Demokrat Parti 26, Ar-Namıs Partisi 25, Cumhuriyet Partisi 23 ve Ata Meken Sosyalist Partisi 18 sandalye aldı.
netgazete

TAZA (TEMİZ)DİN HAREKETİ İSLAM BİRLİĞİ ÇAĞRISI YAPTI!
22 Ocak 2009


TAZA DİN(Temiz Din): ‘Öncelikli Hedefimiz Müslümanların Birlik Şuurunu Oluşturmak’

Haftalık olarak yayınlanan Baran dergisi 105. sayısında Kırgızistan da ki İslam temelli anti emperyalist görüşleri ile Dünya Medyasında yer alan Taza(temiz) din hareketine gerçekleştirdikleri ziyarete ve Taza Din Hareketinin İslam birliğine dair yaptığı açıklamalarına yer verdi...

Büyük Doğu-Asya coğrafyasıyla olan tarihî bağlarımız giderek kuvvetlenirken, uzun bir süredir irtibat hâlinde olduğumuz Kırgızistan merkezli TAZA DİN (Taze Din) Hareketi’nin faaliyetlerini yerinde müşahade etmek üzere heyet olarak iade-i ziyaretimizi gerçekleştirdik.

BARAN Dergisi yazar kadrosundan Sayın Hasan Kapar’ın temsilciliğini ve sözcülüğünü yaptığı heyetimiz, büyük bir alakâyla karşılandı.

Sayın Hasan Kapar’ın aynı zamanda işadamı kimliğiyle gerçekleşmesine öncülük ettiği bu ziyaretin önemi, bu süreçte daha iyi anlaşılacaktır.

Dünya basınında büyük yankı yapan verdiği mesajlar arasında en çok dikkati çeken, “Salih Mirzabeyoğlu İslâm Âleminin Beklenen Lideri, Halifesidir” ifadesiyle İBDA Mimarı’na sahip çıkıcı, dolayısıyla İslâm’a sahip çıkıcı ilk ses olan TAZA DİN, Büyük Doğu- Asya için umut vaadetmektedir.

Bu itibarla Sayın Kapar’ın bu ziyaret hakkında edindiği intibaları tarihe geçecek, önemli notlar olarak okuyabilirsiniz...

Sayın Kapar, yatırım yapılacak bir ülkedeki mevcut sosyo-ekonomik durum hakkında bilgilendirilmek iş dünyası gelenekleri arasında yer almaktadır, bu sebeple biz de, Kırgızistan hakkında bir ön etüdle bilgilendirildik ifadesini kullanırken, “ülkede en çok dikkatini çeken siyasî olgunun, Baran dergisinden tanıdığımız “TAZA DİN- Temiz

Din” hareketinin ülke siyasetindeki tesirinin açıkça görülmesidir” dedi. Sayın Kapar, “TAZA DİN” hareketinin, Kırgızistan’ın ordu ve bürokraside geniş bir tesire sahip olduğuna bizzat şahit olduğunu, bu hareketin ülkenin geleceğinde belirleyici bir unusr olarak yerini aldığını ifade etti.

Baran Dergisi Orta Asya temsilcisi Sayın Dil Murat Abdibaki Yvasev’in katkılarıyla düzenledikleri uluslar arası basın toplantılarıyla, “K. Salih Mirzabeyoğlu için özgürlük talep eden ve O’nun İslâm Dünyasının beklediği halife olduğunu bütün dünyaya ilan eden” TAZA DİN hareketi yetkilileri tarafından misafir edilen Sayın Hasan Kapar,okuyacağınız Kırgızistan notlarıyla, bu ülkedeki son siyasî ve sosyal durumu gözler önüne sererken, bir son dakika haberi olaraktan, “Taza Din” hareketinin öncülüğünde başlatılan ve dergimiz BARAN’da da defalarca okuduğunuz gibi, “ABD üssüne hayır” kampanyası neticeye ulaştı ve ülkedeki ABD işgal üssünün Kırgızistan Hükümeti tarafından kapatılacağı haberi, önce ABD’yi sonra da işbirlikçilerini panikletti. Ve ABD, karizmayı daha fazla çizdirmemek için, “Kırgızistan bizi kovmuyor, biz kendimiz gidiyoruz(!)” açıklamasında bulundu.

Kırgızistan’da Sosyo-Ekonomik Durum

Kırgızistan bir taraftan ABD diğer yandan Rusya ve komşusu Çin’in nüfuz sahası olarak deyim yerindeyse kıstırılmış, bu ülkelerin kontrol altına almaya çalıştığı ama tam olarak da kontrol edemediği açık 5 milyonluk nüfusuyla oldukça küçük, fakat stratejik öneme sahip büyük bir ülke. Emperyalist ülkelerin çatışma sahası olan Kırgızistan’ın bu çatışmalardan dolaylı olarak tecrit altında kaldığı bir gerçek. Sovyet döneminde Orta Asya ülkelerinin lojistik merkezi olan Kırgızistan, bu çerçevede tarım ve sanayi ürünleri ihracatçısı durumundayken, günümüzde tarım ve sanayide ithalatçı bir pozisyonunda ve ekonomik olarak sıkıntılı bir süreçten geçmektedir. Sovyet döneminin devasa tesisleri ya kapanmış, yahut işletilemez duruma gelmiştir. Hafif sanayi ürünleri de dahil, gıda ve benzeri tüm ihtiyaçlarında dışa bağımlı, yer altı zenginliklerini de yabancı sermaye aracılığıyla işletebilme çabası, ülkenin içinde bulunduğu çıkmazın bir başka göstergesi. Bu yoklukların tabi bir sonucu olarak, fakirlik ve kayıt dışı ekonominin yaygınlaştığını görmek mümkün. En sıradan işlerin dahi rüşvetle hâlledildiği vakaî adîden. Yolda yürürken bir emniyet mensubunun sizi tacizi ve konuyu çay parasına getirip bağlaması şaşırtıcı değil. Akşam saatlerinden sonra asayişin kaosa dönüştüğünü de ayrıca kaydetmeliyim. Savaşçı bir ordu düşünülmemiş. Genelkurmay’a bağlı ordu gücü 5 bin civarında. Buna karşı iç güvenliğe dair kaygılardan olsa gerek, İçişlerine bağlı ordu gücü 17 bin civarında.

* **

Bişkek Havalimanı’na indiğimizde saat sabahın altısını gösteriyordu. BARAN Dergisi Orta Asya Temsilci Sayın Dilmurat Bey ile birlikte, Sayın Uluğbey Surmanaliyev’in rehberliğinde Bişkek’e gideceğimiz aracın başına yürürken, ilk dikkatimizi çeken şey her tarafı kaplamış, buz tabakası oldu. İlk sorum hava sıcaklığı oldu: “-19 derece!” Hissetmediğimi söyleyince Dilmurat: “Birazdan anlarsın” dedi. Araca binmeden bir sigara molası esnasında soğuğu anladım. Keskin ama çok da acıtmayan, muhtemelen nem oranının düşüklüğünden dolayı, -19 derece sıcaklık söylendiği kadar üşütücüdeğildi.

Bürokraside Taza Din Etkisi

Uluğbey Surmanaliyev, İçişlerine bağlı kuvvetlerde Yarbay rütbesiyle emekli olmuş, halen Orta Asya politika uzmanı olarak İçişlerine rapor ve analizler veren TAZ DİN Hareketi’nin aktif öncü kadrosu ve TAZ DİN Hareketi kurmaylarından Albay Suyunaliyev’in Özel Kalem’i olarak görev yapmakta. Daha sonraki görüşmelerimiz ve ziyaretlerimizde sayın Suyunaliyev, Uluğbey’i yanımıza mihmandar ve koruma olarak verdi. Bişkek sokaklarında yürürken, polis çevirmesinde, işin “çay parasına” yahut olmadı “merkeze götürme”ye varacağı kesin bir karşılaşmayı, Uluğbey’in kimliği sayesinde selâm durularak yolcu edilişimizi ayrıca notlarımın arasında aktarmalıyım… Rüşvetin vardığı bu derece yaygınlaşmasını başka bir açıdan, yabancı sermayeyi korkutan ve dizginleyen bir rahmet diyebilir miyiz, bilemem? Albay Suyunaliyev’in, Kırgızistan’da yılbaşı tatili olmasına rağmen, ülkenin ticarî ve kamusal profili açısından ufkumuza alternatif görüşmeleri kolayca organize etmiş olduğunu müşahede ettik. Bakıyev iktidarı yılbaşı tatilini bir haftaya çıkarmış olması, zaten işi gücü olmayan Kırgız halkına bir hediyeden çok evlerinde katmerli tembellik olmuş. Sokaklarda çok fazla insan göremedik.

Kırgızistan Yatırımları Koruma Dairesi bu ülke ekonomisi için stratejik kıymete haiz direkt Cumhurbaşkanlığı’na bağlı bir kurum olarak 24 saat esasına göre çalışmakta. TAZA DiN Hareketi’nin organizasyonuyla tanışma ve görüş alışverişinde bulunma fırsatı bulduğumuz Daire’nin Başkanı, şehir dışında olduğu için Başkanvekilleri Edilbek B.Nuruev ve Zamirbek D. Sharshenaliev bizlere eşlik ettiler. TAZA DİN Hareketi’nin gerek halk, gerekse bürokrasi üzerindeki pozitif etkisini burada da gözlemlediğimizi ifade etmek isterim. Kırgızistan Yatırımları Koruma Dairesi Başkanvekilleriyle özelleştirme aşamasında olan Isık Gölü Oteli’nde yaptığımız incelemelerden sonra, ülkenin ve bölgenin en büyük tekstil tesislerinden AKH Tekstil’de iki saati aşan brifing alarak ülkenin ekonomik profili hakkında bilgilendirildik.

KIRGIZİSTAN'DA İÇ SİYASET

Turuncu darbe ile iktidarı ele geçiren Bakıyev’in, bu darbe sürecindeki en yakın arkadaşı Temir Sarıyev şu günlerde iktidarın en sert muhalifi olarak görünmektedir. Muhalif lider Temir Sarıyev’in kaleme almış olduğu ‘Şah Kırgızkoy Demokrasitiyi” (Kırgız Demokrasisinin Şahı) isimli kitap, Kırgız iç politikasında bugünlerde en çok konuşulan söylemlere malzeme vermekte. Bakıyev’in AKJOL (Akyol) Partisi iktidarına karşı ileri sürülen ithamların başında, seçimlere hile karıştırdığı, rüşveti engellemediği, ekonomi sahasındaki yetersizliği ve bu yönde politikalar geliştiremediği, bunun sonucu olarak da halkın fakirleştiği, devrimden sonra kurulan AKJOL iktidarının bir önceki Akayev bürokrasisiyle çalışmaya devam ettiği gibi konular gelmekte.

Bakıyev’in Cumhurbaşkanlığı yetkilerini azaltarak Parlamentoya daha geniş haklar vaadini tutmayışı da ayrı bir ihtilaf konusu. Sariyev tüm bu iddialarını ileri sürerek, Bakayev’e ilkbahar aylarına kadar süre verdiği bilinmekte. İlkbahar aylarına kadar iktidarın bu konularda ilerleme kaydetmemesi ve daha mühimi “Turuncu Darbeci”lerin sonuç alamayışından ötürü Bakayev’in istifasını vermemesi halinde kitlesel eylemlerle bir başka (Turuncu) Darbe sürecinin başlatılacağı konuşulmakta. Halk arasında yaygınlaşan bu söylemler yabancıları da tedirgin etmekte ve bu sebeble ülkeyi terk edenlere rastlanmaktadır. İlkbahar aylarında başlatılacağı öngörülen eylemler için Sarıyev’in yılbaşı öncesi ABD’de görüşmeler yaptığı ve 400 bin dolar kadar para aldığını da notlarımız arasında kaydedelim.

Sarıyev’in destek veren General Kuluyev ve Sosyal Demokrat Muhalif Lider Atanbayev yakın zamanda Sarıyev’i terk etmiş olması da ilkbahar aylarındaki muhtemel kargaşayı muğlaklaştırmış olması, bir başka bilgi notu… Bakıyev’in AKJOL iktidarının esen rüzgâra karşı pozisyon alması, bu iktidar hakkında net bilgi sahibi olmamızı engellemekte. ABD yanlısı bir propaganda olarak Kırgız basınında yakın zamana kadar çıkan Rusya’nın Kırgızlara kötü muamelesini içeren haberler yoğunluktaydı.

Moskova’da, muhtemelen adlî vakıalar olarak nitelendirebileceğimiz hadiseler Kırgız basınında, Rusların Kırgız düşmanlığı olarak hemen her gün yer alırken, hatta Kırgız hükümetinin Moskova’yı kınayan açıklamalarına sıkça rastlanırken, bu tarz haberlerin ve açıklamaların yakın zamanda kesilmesi Moskova’nın Kırgız Hükümeti neznindeki müdahalesi ve nüfuzu olarak değerlendirilmektedir.

Bütün bunlar AKJOL hükümetinin kafasının karışık olduğuna dair emareler olarak ifade edilmekte(Not: Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, Kırgız Hükümeti, ABD üssünü kapatma kararı almış durumda-Baran)… Belki de bu sebeple ABD bölgede yeni bir müttefik arayışı içinde Sarıyev’i tercih etmiş olması ve bahar olaylarına çanak tutuyor olması söylenebilir.

Milletle Bütünleşmiş Bir Subaylar Hareketi Olarak “TAZA DİN” ve Stratejisi

TAZA DİN Hareketi, bu gelişmeleri çok yakından takib etmekte. Partileşme sürecini bahar aylarındaki gelişmelere göre şekillendirmeyi plânlamaktadır.

Hali hazırda AKJOL Hükümeti’nden çok Cumhurbaşkanı Bakiyev’den umudunu kesmeyerek, ince bir politika izlemeyi tercih etmekte. Vatansever, anti-amerikancı, anti-emperyalist, Ehl-i Sünnet bağlısı Subayların öncülük ettiği bir hareket olan TAZA DİN Hareketi, ülkedeki İslâm temelli tek hareket. En belirgin özelliği olarak antiemperyalist tutumunu ön plâna çıkarmak suretiyle ülkedeki birlik ve beraberlik ihtiyacını İslâm merkezli olarak, muhalefet üstü bir konumda tutmaya özellikle dikkat etmektedir. Ülkenin tamamında taraftar kitlesine sahip olan TAZ DİN Hareketi özellikle Güney Kırgızistan’daki halk desteğiyle iktidar için ürkütücü olması, iktidarı TAZA DİN Hareketi’yle sıcak ilişki kurmaya zorlamaktadır.

İç güvenlikten sorumlu askerî bürokrasinin TAZA DİN Kurmaylarınca eğitilmiş olması, “Turuncu Kafalı” iktidar için bir başka handikap…

Toplum derinliğindeki çok ciddi taraftar kadrosu, TAZA DİN Hareketi’nin alacağı pozisyonu beklemektedir. Bahar aylarındaki olası hareketliliğin varacağı noktayı TAZA DİN Hareketinin tercihlerinin belirleyeceği hemen herkes tarafında bilinir ve kabul edilir bir gerçek…

Şu durumda Sarıyev dışındaki muhalefeti şerefsizlikle suçlayan TAZA DİN Hareketi mensupları Sarıyev hakkındaki değerlendirmelerini saklı tutmakta, buna karşın Bakıyev’i de AKJOL Hükümeti’nden ayrı değerlendirmeye tabi tutmaktadır.

“TAZA DİN” hareketinin lideri Albay Suyunaliyev BARAN Dergisini büyük bir alâka ile inceledi. Derginin Türkiye ve dünyadaki tesiri üzerine bilgiler aldı.

Albay Kurban Aliyev Bolatbek: (Kırgız Polis Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi. Hukukçu yönü de olan Albay Bolatbek, TAZA DİN Hareketi’nin kurmaylarından… 2006 yılında Kırgız Hükümeti’ne karşı açmış olduğu 17 bin subayın özlük haklarının iadesiyle ilgili davayı kazanması sonucu ordu mensublarına 3 milyon dolarlık tazminat ödemesini sağlamış. Ortalama ücretin 150 dolar civarında olduğu Kırgızistan şartlarında bu rakamın dikkat çekici olduğu kuşkusuz. Mahkemenin uzun süre kabul etmediği tazminat davasını Sayın Bolatbek’in ısrarlı, inatçı ve cesur çıkışları sonucu kabul etmek zorunda kalışı ve davanın kazanılması, ordu mensupları arasında efsane olarak konuşulmakta. Kırgızistan, iç güvenliğini bizim (Polis) olarak ifade ettiğimiz İçişleri Bakanlığı’na bağlı ordu kuvvetiyle sağlamaktadır. 17 bin asker ve subaydan oluşan bu kuvvete karşın, Genelkurmay’a bağlı askerî gücü 5 bin civarındadır. Bolatbek kazanmış olduğu davayı yetersiz olarak görmekte ve önümüzdeki günlerde subayların haklarını korumak için yeni bir dava açmaya hazırlanmaktadır.)

TAZA DİN İslâm Birliği Çağrısı

Hareketin kurmaylarından Albay Kurban Aliyev Bolatbek “Müslümanların bulundukları zelil durumdan kurtulmaları için birleşmelerinden başka çareleri yoktur.” diyerek birlik içinde olmanın önemini bir kez daha belirtmiş oldu

Sayın Albay Bolatbek şunları ilave etti: “Dünya Müslümanlarının durumunu yakından takib etmekteyiz. Birlikte hareket etme şuurundan uzak oldukları için, düşman karşısında çaresiz ve zelil bir görüntü, İslâm Alemi’nin hak ettiği bir görüntü değildir. Batıcı hayat tarzı Müslümanların yaşantısında iyice nüfuz etmiş ve Müslümanları inançlarından uzaklaştırmıştır. TAZA DİN Hareketi olarak, kaybedilmiş İslâmî hasletlerinin yeniden ihyası ve dünya Müslümanlarının birlikte hareket etme şuurunu oluşturabilmek öncelikli hedefimizdir.”

Albay Suyunaliyev de sohbetimizde “Gazze’de Siyonist İsrail saldırılarına karşı kahramanca çarpışan Müslüman kardeşlerimizin yanlarında olduğumuzun bilinmesini isteriz.” dedi.

Sayın Suyunaliyev, “İsrail, Müslüman kardeşlerimize karşı yürüttüğü katliama bir an önce son vermeli. Bu davanın takipçisi olduğumuzdan kimsenin şüphesi olmasın!” diyerek, taa 12 bin km. öteden Müslüman kardeşlerinin çektiği acılara dair hissiyatını ifade etti.

Gezimiz esnasında Albay Suyunaliyev Bişkek ziyaretimiz boyunca bizleri yalnız bırakmayarak nezaketini ve alâkasını hissettirdi.

Orta Asya BARAN Dergisi Temsilcimiz Sayın Dilmurat Bey, Bişkek gezisi sırasında sürekli yanımızdaydı. Kendilerine BARAN Dergisi aracılığıyla bir kez daha, teşekkür ediyorum.

kaynak:Baran

TSK'dan Kırgız Ordusuna Yardım
01 Temmuz 2009
Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kırgızistan Silahlı Kuvvetlerine askeri malzeme yardımı için tören düzenlendi.

Türkiye'nin Bişkek Büyükelçisi Serpil Alpman, Türkiye ile Kırgızistan arasındaki askeri işbirliğinin hiçbir ülkeye karşı olmadığını söyledi.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kırgızistan Silahlı Kuvvetlerine askeri malzeme yardımının teslimi için düzenlenen törende konuşan Büyükelçi Alpman, iki ülke silahlı kuvvetleri arasındaki işbirliğinin her geçen gün artığına dikkati çekerek, bu askeri yardımların bölgenin barış ve istikrarına yönelik olduğunu vurguladı.

TSK'nın gönderdiği malzemenin hayırlı olmasını dileyen Büyükelçi Alpman, teslim törenine katılmaktan mutluluk duyduğunu ifade ederek, "Kırgızistan Silahlı Kuvvetlerine uzun yıllar hizmet vereceğini değerlendirdiğimiz bu malzemeler, her türlü arazi ve iklim koşullarda görev yapabilecek, üstün teknoloji ve performansa sahip ve TSK'nın yaygın olarak kullandığı NATO standartlarında malzemelerdir" diye konuştu.

Büyükelçi Alpman, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Türkiye ile Kırgızistan arasında yapılan yıllık lojistik uygulama protokolleri çerçevesinde yardım yaptığını söyledi.

Alpman, iki ülke arasında gelişen işbirliğinin bölgede barışı ve istikrarı hedeflediğini vurguladı.

Alpman, Kırgızistan Savunma Bakanlığı, Milli Muhafız Birliği Komutanlığı, Hudut Muhafız Birliği ile İç Kuvvetler Komutanlığına teslim edilen askeri malzemenin değerinin 1 milyon 370 bin dolar olduğunu bildirdi.

Büyükelçi Alpman, TSK'nın gönderdiği malzeme arasında 11 adet araç, el, araç ve sabit merkez telsiz cihazları ile telsiz rölesi, telefon santrali, alarm cihazları, şarj aletleri, batarya blokları, güç kaynakları ile megafonlar, gece görüş cihazları, lazer hedef noktalayıcıları ve el dürbünleri, işaret tabancaları, aküler, jeneratör, üst arama detektörleri, benmari, tabldot takımı, karyola ve ayakkabı gibi malzemelerin bulunduğunu belirtti.

Savunma Bakanı Birinci Yardımcısı Albay Marat Kenjesariyev de Bakanlığı adına TSK;ya ve Türk hükümetine teşekkür ederek, Kırgızistan ile Türkiye arasında ilişkilerin her alanda çok yakın olduğunu belirtti.

Türkiye;nin Kırgızistan Silahlı Kuvvetlerine teknik malzeme yardımına büyük önem verdiklerini kaydeden Kenjesariyev, TSK'nın verdiği malzemelerin, Nisan ayında Betken eyaletinde yapılan "Güvenlik-2009" eğitim tatbikatında kalite kontrolünü geçtiğini ifade etti.

Milli Muhafız Birliği Komutanı Tuğgeneral Asanbek Alımkojoyev ise iki ülke arasındaki askeri işbirliğini her alanda çok başarılı geliştiğini ifade etti. Alımkojoyev, Kırgız askerlerine eğitim veren Türk subayların diğer ülkelere nazaran en başarılı subaylar olduğunu gördüğünü söyledi.

İç Kuvvetler Komutanı Albay Abılmajın Şadıbekov da kardeş ve dost ülke Türkiye'nin Silahlı Kuvvetlerinden yapılan yardımın kendilerini çok mutlu ettiğini söyledi. Şadıbekov, TSK'da ve Türk Jandarmasında eğitim alan Kırgız askerlerinin çok başarılı olduklarını vurguladı.
aktifhaber

Kırgızistan'da Müslümanlara yargısız infaz: 8 Şehid
28 Haziran 2009
Kırgızistan'da özel timlerin Calalabad eyaleti Özgen ilçesindeki bir eve düzenledikleri operasyonda müslüman gruplara mensup 3 militan katledildi.

Akipress ajansı, Milli Devlet Güvenlik Komitesi (GKNB) Alfa özel timlerinin baskınının, güvenlik güçlerinin 23 Haziran günü Calalabad kentinin Suzakskiy ilçesinde Özbekistan İslam Hareketi üyelerine yönelik başlattığı operasyonunun devamı olduğunu belirtti.

Suzakskiy ilçesinde polisin baskın düzenlediği evde bulunan ve teslim olmayan 5 militan katledilirken, çatışma sırasında bir polisin öldüğü, birinin de ağır yaralandığı bildirilmişti.
hqaber101

Kırgızistan'da medya mensuplarına saldırı
Kırgızistan'da geçen hafta bıçaklı saldırıya uğrayan köşe yazarı Sırg Abdıldayev'in ardından bugün de Oş televizyonu (OŞTV) baş kameramanı feci şekilde dövüldü. Kameramanın durumu ciddi.09 Mart 2009 10:16


OŞTV'den yapılan açıklamada, baş kameraman Bahadir Kenjebayev'in kimliği belirlenemeyen kişiler tarafından dövüldüğü bildirildi.

Oş İl Hastanesi Travmatoloji Bölümünde yoğun bakıma alınan Kenjebayev'ın sağlık durumunun ciddi olduğu belirtildi.

Ülkenin güney bölgesinde yayın yapan OŞTV, olayı kınayarak, saldırının, basın mensuplarını ve medya yöneticilerini korkutmak amacıyla yapıldığını savundu.

OŞTV çalışanları ülkedeki tüm medya temsilcilerini, gazetecilere yönelik saldırılara sessiz kalmamaya ve tepki göstermeye çağırdı.

Reporter gazetesi köşe yazarı Abdıldayev geçen hafta 30 yerinden bıçaklanmıştı.
haber7

Kırgızistan Amerikan üssünü kapatma kararı aldı
04 Şubat 2009 01:15

Moskova'da temaslarda bulunan Kırgızistan Cumhurbaşkanı Kurmanbek Bakiyev, Afganistan operasyonlarında ABD ve NATO birliklerinin yoğun bir şekilde kullandığı Manas Amerikan hava üssünü kapatacaklarını açıkladı.

Rusya ve Çin'in öncülüğünde Avrasya coğrafyasında faaliyette bulunan Şangay İşbirliği Örgütü, Bişkek'ten 2005 yılından bu yana Amerikan üssünün kapatılmasını istiyordu. Binden fazla Amerikan askerinin görev yaptığı üsle ilgili Washington yönetimi sürekli genişletme talebinde bulunuyordu.

Bakiyev, Moskova'da yaptığı açıklamada kararın ekonomik ve insani nedenlerden alındığını açıkladı. Bakiyev, "Afganistan'da uluslar arası terörle mücadeleye destek sağlamak amacı ile Bişkek bugüne kadar üssü kapatmadı. Son bir iki yıldır konuyu gündeme taşıdık. Üssün kira bedeli ile ilgili çok defa ABD tarafından talepte bulunduk. Ancak biz yeterince anlaşılamadık" dedi.

Kırgız Cumhurbaşkanı, 2006 yılında Amerikalı askerin bir Kırgız'ı öldürmesi nedeni ile halkın üsse sıcak bakmadığını söyledi.

Bakiyev, Rusya ve Kırgızistan'ın Afganistan'da devam eden operasyonlarda üssün kapatılmasından sonra da destek vermeye devam edeceklerini belirtti.

Bakiyev'in açıklamalarından sonra değerlendirmede bulunan Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev de, "Ülkelerimiz bölgede devam eden operasyonlara destek verecek. Biz koordineli bir şekilde çalışmaya hazırız. Bölgenin istikrara kavuşması önemli." ifadelerini kullandı.

Moskova'da temaslarda bulunan Bakiyev, 180 milyon dolarlık borcun silinmesi, 2 milyar dolarlık düşük faizli kredi ve 150 milyon dolarlık mali yardım konusunda Rus yetkililerle uzlaşı sağladı. Medvedev de açıklamasında anlaşma ile ilgili bilgileri doğrulayarak, "Rusya Kırgızistan'a 2 milyar dolar kredi ve 150 milyon dolarlık mali yardım verecek. Kambaratinsk hidroelektrik santrali ile ilgili de ayrı bir anlaşma imzalandı." dedi. Hidroelektrik santral projesinin 1,7 milyar dolara mal olması bekleniyor.

Kırgızistan'ın Manas şehrinde bulunan Amerikan üssü, 2001 yılından bu yana aktif. Savaş bölgesine 90 dakikalık uçuş mesafesinde bulunan üs, insan ve lojistik destek açısından büyük önem arz ediyor. Yeni ABD Başkanı Barack Obama'nın Afganistan operasyonlarına ağırlık vereceğini açıklamasının ardından bölgede bulunan üssün kapatılmasının, Washington'da endişe ile karşılanacağı kaydediliyor. Özbekistan da daha önce Hanabad Amerikan üssünü Andican olaylarını mazeret göstererek kapatmıştı.

Rusya'nın 2003 yılında Kırgızistan'da açtığı askeri üs ise çalışmalarına devam edecek. Medvedev, ABD ile koordineli bir şekilde mümkün olan tüm desteği sağlayabileceğini belirtti. Bişkek'ten 20 km uzaklıkta Kant'ta bulunan Rus üssü ile ilgili 15 yıllık anlaşma bulunuyor. Rus üssü ile ilgili anlaşmada her beş yılda bir kontratın ele alınması öngörülüyor.
aktifhaber

12 Ocak 2009
Kırgızistan ABD üssünü kapatıyor

Kırgızistan Rusya'nın mali desteğine karşılık ABD üssünü kapatmaya hazırlanıyor...

Rusya'nın Vremya Novostey gazetesi, Kırgızistan Devlet Başkanı Kurmanbek Bakiyev'in hafta sonu gerçekleşmesi planlanan Moskova ziyareti öncesinde Kremlin'e bir sürpriz yapmayı planladığını yazdı. Habere göre, Bakiyev Rusya'dan almayı planladığı 2 milyar dolar karşılığında Kırgızistan'daki Gansi Amerikan hava üssünün 6 ay zarfında boşaltılmasını talep edecek.

Gazete, Bakiyev'in bu hafta sonu Moskova'ya yapacağı ziyaret öncesinde üssün boşaltılmasına ilişkin kararnameyi imzalayacağını da duyurdu. Vremya Novostey iddiasında şöyle dedi: "Kırgızistan'dan edindiğimiz bilgiye göre ülkedeki Amerikan üssü 6 ay içinde boşaltılacak. Kırgız lider Bakiyev, bu hafta sonu Moskova'ya yapacağı ziyaretten önce söz konusu kararnameyi imzalayacak. Washington'la askeri anlaşmayı iptal etmeye hazırlanan Kırgızistan Rusya'dan 2 milyar dolar mali yardım almayı hedefliyor."

Rusya Başbakanı Vladimir Putin, Kırgız meslektaşı İgor Çudinov'la aralık ayında baş başa yaptığı görüşmede Rusya'nın Bişkek'e mali yardım yapacağını vaat etmişti. Rusya Kırgızistan'a 300 milyon dolarlık kredi vermeyi ve 1,7 milyar dolarlık da yatırım yapmayı planlıyor. Gazete, 300 milyon dolarlık Rus kredisinin Kırgız ekonomisine ilaç gibi geleceği yorumunda bulundu. Rus kredisi bütçe açığının kapatılması ve Özbekistan'dan alınan doğalgazın ödemesinin yapılmasında kullanılacak. Rusya'nın yapacağı 1,7 milyar dolarlık yatırım ise Kırgızistan'daki enerji santrallerinin yeniden yapılandırılması projelerini kapsıyor.

Rus gazetesine göre, bazı Kırgız muhalifler Amerikan üssünün kapatılmasına soğuk bakıyor. 2001 yılından bu yana faaliyet gösteren Gansi Amerikan hava üssünü kapatmakla Kırgız yönetiminin ülkede faaliyet gösteren Batılı yatırımcıların güvenini kaybedeceği ifade ediliyor. Haberde, bu kararla Kırgızistan'da yabancı yatırım sayısının düşeceğine dikkat çekildi. Diğer taraftan gazete Amerikan askeri varlığının Kırgızistan'da bulunduğu 7 yıl içinde ülke vatandaşlarının refah düzeyinin artacağı ve Amerika'dan çok sayıda para yardımı geleceğiyle ilgili umutların da gerçekleşmediğine vurgu yaptı.

Üs nedeni ile Kırgızistan'da Amerikan karşıtlığının da ortaya çıktığının kaydeden gazete, "Amerikan askerlerinin çıkarmış olduğu bazı olaylar da Kırgızlarda Amerikan karşıtlığı görüşünün ortaya çıkmasına ve daha sonra yayılmasına da yol açtı. Dolayısıyla Bakiyev'in bu kararı ülkede ciddi bir karşı koyma oluşturmayacak." değerlendirmesine yer verdi. Bazı Kırgız siyasi uzmanlara göre de ülkede 2005 Mart ayında gerçekleşen devrim nedeni ile geleneksel hale gelen protesto gösterilerine karşı Bakiyev kendi koltuğunu sağlama almak için Moskova ile yakınlaşıyor.
anadoluhaber

Kırgızistan'da, 'ABD hava üssünün kapatılması' tartışmaları yeniden alevlendi

12 Haziran 2009 Kırgızistan'da ABD hava üssünün kapatılmasına ilişkin tartışmalar yeniden alevlendi.
ABD yönetiminin üssün kapatılmaması için Bişkek'e bir heyet göndereceği bildirilirken, komünist parti, hükümeti, üssün kapatılması kararını uygulamaya çağırdı.
Kırgızistan Komünist Partisi lideri İshak Masaliyev, Meclis genel kurulda yaptığı konuşmada, ABD hava üssünün kapatılmasıyla ilgili olarak Meclisin ald ığı kararın gereğinin yapılmasını istedi.
Meclisin üssü kapatma kararını yıl başında aldığını anımsatan Masaliyev, "Kapatılma kararı alınan üs faaliyetlerini eskisi gibi sürdürüyor. Onlar gitmeyi düşünmüyor" diye konuştu.
Devlet Başkanlığı ve hükümete seslenen Masaliyev, "Kanunları yerine getirmek bizim görevimizdir. Biz üssü kapatmak mecburiyetindeyiz" dedi.
Bu arada, ABD Başkanı Barack Obama, üssün kapatılmaması iç in Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'e bir heyet gönderiyor.
Devlet Başkanı Kurmanbek Bakiyev'in bugün görüştüğü Dışişleri Bakanı Kadırbek Sarbayev, Obama'dan Bakiyev'e bir mesaj geldiğini söyledi.
Sarbayev, Obama'nın mesajında, Afganistan'da istikrarın sa
_________________
Bir varmış bir yokmuş...


En son Alemdar tarafından Prş Hzr 09, 2011 8:49 pm tarihinde değiştirildi, toplam 1 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Prş Hzr 09, 2011 8:34 pm    Mesaj konusu: TAZA DİN nedir? Alıntıyla Cevap Gönder

31 Mart 2010
TAZA DİN nedir?

Cumay Suyunaliyev, Kırgızistan ordusunun “Kartal” adlı Özel Tim eski komutanı ve Yüksek Polis Okulu Öğretim üyeliği yaptı. Suyunaliyev, TAZA DİN Hareketi ve Kırgız’daki gelişmeleri Avazturk.com’a anlattı.

Öncelikle sizleri tanıyalım Sayın Suyunaliev… TAZA DİN ismi çerçevesinde anılan hareketinizin yürüttüğü faaliyetler ve bu faaliyetlerinize temel oluşturan fikirleriniz elerdir?

Cumay Suyunaliyev: Öncelikle röportaj teklifiniz üzerine Türkiye’deki gönüldaşlarımıza AVAZTÜRK sitesini ve sizleri sorduğumu, onların “vatansever inanan-millî ve samimi insanların güdücülüğündeki bir site” sözleri üzerine zevkle konuşacağımı söylediğimin okuyucularınızca bilinmesini isterim. Ve farklı, değişik bilgilerle…

Sorunuza gelirsem: Kırgızistan ordusunun “Kartal” adlı Özel Tim eski komutanı ve Yüksek Polis Okulu Öğretim Üyeliği yaptım. Bizde polis dediğimiz birim de askerîdir. Bu çerçevede türlü görevlerde bulunduğumu söyleyebilirim…

TAZA DİN Hareketi –Kırgızca’da, bizim dilimizde Temiz Din demek- aslında Türkistan Coğrafyasında yüz yıldır olan bir boşluğu, ihtiyacı doldurma teşebbüsüdür. Belki, kendi altyapımız ve tecrübelerimiz böylesi bir iddiayı ortaya atmak için yetersiz olarak karşılanabilirdi. Fakat Çarlık Rusya’sı zamanından başlayarak, Sovyet Komünizmi ile –kendi kendimizi inkâra zorlayan- asimilasyon şeklindeki politikalar ve son yirmi yıldır Amerikan emperyalizminin artık insanlığımızdan çıkararak, bizi, menfaat insanına çeviren sinsiliğini yaşadığımızı düşünürseniz, bu ihtiyacı hissetmemizin bile ne büyük bir hamle olduğunu takdir edersiniz. Yaşadık, yaşıyoruz, ama çözüm noktasında “nasıl” yapmamız gerektiğini bir türlü sıhhatle teşhis edemiyoruz. Türkiye’deki gönüldaşlarımdan da öğrendiğim kadarıyla burada da durum farklı değilmiş. Biz TAZA DİN Hareketi’ni 2008 yılında yayınladığımız manifestoyla Dünyaya ilan edene kadar on-onbeş senedir durumumuzu bütün vatansever subay arkadaşlarımızla ve Kırgız aşiret liderlerimizle ve aydınlarımızla tartıştık durduk. Hastalık teşhisimiz belli; Kanser olmuşuz! Ama, bunun şifâsını bulamıyoruz. Biz bu süreçte çözüme, gerçek çözüme ulaşabildiğimizi söyleyemeyiz. Tâ ki Türkiye’deki gönüldaşlarımızdan haberdar olana kadar.

Özellikle son 150 yıldır hâlimizi bilen bir tek Allah’tır. Kırgız olmayan bilmez desem, inanır mısınız? İşte böyle. Bu misâli daha önce Türk arkadaşlarıma da vermiştim:

Diyelim 6 Kırgız olarak aramızda sohbet ediyoruz, o sohbete bir Rus dahil oldu mu, hepimiz Rusça konuşuruz… Bu hâl nedir?.. İçinde bulunduğumuz durumu anlamamız yıllarımızı aldı.

Bütün Türkistan Coğrafyası benzer süreçten geçti bu dönemde.

Cumay Suyunaliyev: Tabi! İstisnasız bütün Türkistan Coğrafyası yaşadı bunu… Bizim şöyle bir şansımız oldu. Söyledim, hastalık belli gerçek bir çözüm yok. Yoksa çözüm diye halkımıza Amerikan Emperyalizmi ile işbirliğini dayatan zihniyetlerin “çözüm”ünden bahsetmiyorum. “Gerçek Çözüm” diye vurguladığım ve yine arkadaşlarımdan duyduğum, duyunca da bizi ağlatan hadise:

Türk Büyüğü ve kendisiyle yürüdüğümüz ve Türkistan’da da yürüttüğümüz ideolojinin mimarı Salih Mirzabeyoğlu’nun Üstadı, Necip Fazıl Kısakürek… Üstad Necip Fazıl’a Afganistan’dan bir heyet geliyor. Bu heyetin başındaki kişiler, Afgan-Rus Savaşını yürüten Mücahid komutanlar. Üstad'ın Türkiye’deki büyük tesirini biliyorlar ve kendisinden maddi yardım talep ediyorlar. Necip Fazıl Kısakürek’in cevabı şu oluyor: “Size en büyük yardımım İdeolocya Örgüsü adlı eserimi dilinize çevirmenizdir”. Fikir her şeyin başı… Biz fikrimizi bulmanın devâsıyla TAZA DİN Hamlesini yaptık.

Neden bir İran değil, Arabistan değil, Türkistan değil, Azarbeycan değil ve Rusya değil de Türkiye?

Cumay Suyunaliyev: İran, dünyada artık bir danışıklı dövüş, tiyatro havasına dönen Antiemperyalist duruşunu bir gerçekliğe-samimiliğe kavuşturdukça beraber olmak istediğimiz bir ülkedir; tabiî Irak ve Afganistan’da yürüttükleri politikaları menfilik olarak not düşeyim… Arabistan, Fars politikası ile beraber değerlendirildiğinde birbirinin antitezi olmak dışında farklı değil ve bahsettiğim ihtiyacı karşılamaktan uzak… Türkî Cumhuriyetlerin hiçbiri bir çözüm üretebilmiş şahsiyeti gösteremediği için ve sıkıntılarımız ortak olduğu için çözüm merkezi değil… Rusya, Amerika’ya nispetle bizi daha iyi bilen olmak dışında bize şahsiyet üfleyecek ortak değerlerimize uzak.

Yani, Büyük Politika… Büyük Misyon… Tarihi Misyon… Bunları yan yana getirdiğimizde dünyada tek cevap Türkiye oluyor bizim için. Herkes için bu böyle: Türkistan için böyle, Araplar için böyle, Rusya için böyle ve hattâ bütün Batılı emperyalistler için böyle…

Biz TAZA DİN Hareketi olarak, bu basit gerçeği yıllardır görüyoruz. Hükümetiniz ise şimdi şimdi dillendiriyor, “tarihi misyon”dan bahsediyor.

Sanırım sizin bahsettiğiniz “misyon” ile hükümetin anladığı farklı muhtevaya sahip?

Cumay Suyunaliyev: Yapılan icraatlar öyle… Buradan hükümetinizin bu misyonu istismar ettiği ortaya çıkar… Abdullah Gül bey Kırgızistan’a geldiğinde, bizim TAZA DİN Hareketi olarak başlattığımız kampanya neticesinde Cumhurbaşkanı Bakiyev’in kapattığı Manas üssünün tekrar açılması için Amerika lehine arabuluculuk yapmıştı. Bu Kırgız halkı olarak bizi üzen bir şey. Ve kabul edilemez. Biz Kırgızlar, içişlerimize bu şekilde yaklaşan, Amerika namı hesabına arabulucu olan bir Türkiye istemiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan’dan buna dikkat etmelerini rica ediyoruz.

Bu yönde resmi kanallarla irtibatınız oldu mu?

Cumay Suyunaliyev: Bu konuda izninizle detaylı açıklama yapamayacağım. Ancak Kırgız hükümeti ve şu ân muvazzaf olan arkadaşlarımızla gerekli mercîlere düşüncelerimizi iletiyoruz.

Buradan yola çıkarak TAZA DİN Hareketi’nin Kırgızistan üzerindeki tesirini sorsak?

Cumay Suyunaliyev: TAZA DİN’in büyük çoğunluğu askerdir, subaydır… Misâl, geçtiğimiz gün ziyaret ettiğim bir Türk Gazetesinin yöneticisi bana şöyle bir soru sordu: Malumunuz Türkiye’de Ergenekon adı altında bir çok subay-astsubay gözaltına alınıyor ve tutuklanıyor. Siz de vatansever bir hareket olduğunuza göre böyle bir operasyona maruz kalma ihtimâlini göz ardı ediyor musunuz?”… Cevabımızı aynen vereyim: “Kırgız Ordusu 17.000 kişidir. Polis diye ayrı bir kurum yoktur ve onların da çoğu talebelerimizdir. TAZA DİN büyük çoğunluğu subay, 10.000 kişidir!”… Birde burası ile orası arasındaki tepki farkını da hesap etmeniz gerekir.

TAZA DİN Hareketi’nin hedefleri nelerdir? Pratik hedefleri?

Cumay Suyunaliyev: Tek cümle ile: Türkistan ve Arap Âlemini birleştirmek. Yani İslâm Birliği... Pratik olarak biz Türkistan’daki bütün komşularımızla görüşüyoruz. Çoğu zaten Kızılordu zamanından beri yakın arkadaşlığımız olan subaylardır. Türkistan’ın Birliğini sağlamak için çalışıyoruz.

Ancak sorunuzdan işin şu yönüne dikkatinizi çekmek isterim: Biz her türlü pratik görevleri icra edebilecek kabiliyette bir hareket olarak, az önce izah etmeye çalıştığım “hangi hedef ve nasıl?” sorusunun cevabından daha önemli bir “pratik görev” görmüyoruz. Bu sebeple asıl olarak “doğru fikir”de gözümüz. Bu çerçevede;

20. yüzyılın ikinci yarısından günümüze kadar geçen sosyal ve siyasi hadiselere baktığımızda, Birleşmiş Milletler denen Amerikan emperyalizminin maşası örgüt ve Kuzey Atlantik Paktı olarak kurulup da daha Afganistan’da, Somali’de ne işi olduğunun hesabını veremeyen NATO adlı yasa dışı terör örgütlerine karşı dünyanın bütün ezilen milletlerinin haklarını savunabilecek bir devlet istiyoruz. Ve bütün dünyaya da Türkiye’nin merkez oluşunu ilan ederek, bayrağın düştüğü yerden kalkacağını söylüyoruz. Ve teklifimiz, Bütün Türkistan ve İslâm âleminin liderliğinin hakkını verebilecek tek hareket olarak gördüğümüz İBDA ve “Başyücelik Devleti” modelidir. Ve tabiî geçtiğimiz hafta aynı zamanda bir hukukçu olmam dolayısıyla kendisiyle görüşme şerefine erdiğim, Bolu F Tipi Cezaevi’nde yatan Salih Mirzabeyoğlu’dur. Bu mânâda Kumandan Mirzabeyoğlu’nu, Büyük Doğu-İBDA’yı içinde erimemiz gereken kap olarak görüyoruz.

Son olarak eklemek istediğiniz bir husus var mı Cumay Bey?

Cumay Suyunaliyev: Sizlere ve şahsınızda bütün vatansever inanan kardeşlerimize saygı ve sevgilerimizi iletiyorum. Tüm Kırgız halkının selamlarını iletiyorum. Teşekkür ediyorum.
Avaztürk

Taza Dinin (Temiz Din)lideri Cumay Suyunaliyev: 'ABD İran'ı vurursa, İran Bişkek'i vurur'
Fazıl Duygun'un Röportajı

Kırgızistanın En Etkin İslâmî Hareketleri'nden Taza Dinin (Temiz Din)lideri Cumay Suyunaliyev TIMETÜRK'e konuştu. İşte Taza Din Lideri Cumay Suyunaliyev'in Fazıl Duygun'un sorularına verdiği yanıtlar:

Sayın Cumay Suyunaliyev TAZA DİN HAREKETİni niçin kurdunuz?

Hareketimizi kurmaktaki asıl amacımız; Kırgızistan ve tüm dünya Müslümanları için, İslâmı doğru bir şekilde teslim etmektir.

Peki, TAZA DİN HARAKETnin kurulması Kırgızistan ve bölgede nasıl bir tesir gösterdi?

Hareketimiz, Kırgız Müslüman Türk halkında sevgiyle karşılandı. Haklatan, özellikle de,dinî temele dayalı müesseselerden büyük bir heyecan oluştu. Nitekim, AB ve ABD destekli oluşumların etkisini kıracak şekilde, özellikle dinlerarası diyalog projesi içinde yürütülen misyonerlik faaliyetlerine karşı büyük bir ilgi topladı. Hareketimiz şu ânda genellikle, vatansever, millî-İslâmî veya anti- emperyalist askerlerin öncülüğünde müesseseleşmiştir.. Bundan sonraki hedefimiz ise siyasi bir parti kurarak, hareketimizi tüm dünyaya tanıtmak



Peki Hareketinizin üyeleri içinde Kırgızlardan başka, Kazak, Türkmen, -zbek veya diğer Türk Cumhuriyetlerinden de asker veya sivil üyeler var mı?

Şu anda saydığınız ülkelerle irtibatımız var. Kazakistan ve -zbekistanla sürekli irtibat hâlindeyiz. Türkiyeyle de irtibat hâlindeyiz. Bu bağlantıları daha da ileri götürüp, başka ülkelerle de irtibatlarımızı sürdürme kararlılığındayız.

TAZA DİN HAREKETİ özellikle Rusya, Fransa, Ermenistan ve diğer birçok ülkenin medya organlarında şöyle yankı buldu: TAZA DİN HAREKETİ Kırgızistandaki Amerikan Üslerinin kaldırılması için kampanya başlattı. Bu kampanyayı niye başlattınız ve şu ânda oradaki Amerikan Üslerinin durumu nedir?

2008 senesinde vermiş olduğumuz bir konferansta bu konuyla ilgili uzun uzun açıklamalar yapmıştık... Amerika orada diplomatik hakları arkasına alarak birçok haksız harekette bulunuyor. Mesela, bir seferinde arabayla Kırgız kadınlarına çarptılar. Başka bir seferde de bir şoförümüzü vurdular. Bunlar gibi birçok olay yaşandı. Fakat bütün bunlara rağmen Amerikan askerleri hiçbir cezaya çarptırılmadı. Bütün bunların dışında orada bulunarak, Irak ve İran ve Afganistan gibi diğer İslâm ülkelerine saldırıyorlar. Biz de Kırgızistandaki Müslümanlar olarak, tabiî olarak bu saldırılara karşı çıkıyoruz.

Tabii başka sebepler de var Mesela İranla bir savaş çıkar da Amerika İrana saldırırsa, İranda Amerikaya karşılık verir. Bu karşılıklardan biri de büyük ihtimalle Bişkekdeki Hava Üssü olur Bu sırada Kırgızistandaki Müslüman sivil halk büyük zarar görebilir.

Kırgızistan, Amerika için niye bu kadar önemli?

Aslında Amerika tüm dünyada etkili olmak istiyor. -zellikle Kırgızistana eğilmesinin sebebi ise, Türkiyenin Avrupa ve Asyaya köprü olan stratejik bir konumda olması gibi, Kırgızistanın da stratejik bir coğrafyada bulunması Kırgızistan Orta Asyada bulunduğu için, oradan Çin veya Rusya gibi birçok ülkeye tesir edebilirim düşüncesinin üzerinde duruluyor.

Kırgızistandaki Amerikan Üsleri bir ara kapatılacaktı ama bir şeyler oldu ve kapatılamadı. Niçin kapatılamadı, neler oldu? Son gelişmeler nedir?

Kırgızistandaki yöneticilerimiz Amerikan Üslerini kapatma fikirleri için Rusyaya gittiler. Bu görüşmelerde Rusyadan destek geldi. Ruslar bu destek için önce 400 milyon dolar, sonra 2 milyar dolar teklif ettiler. Kırgızistana dönüldükten sonra, Amerikan güçleriyle karşı karşıya gelindi. Bu karşılaşmada Amerika, üssün amacını ve ismini değiştirmeyi teklif ederek, daha önce vermiş olduğu 17 milyon dolarlık kira bedelini yükselttiler. Bu rakam daha da arttırılacağı söylendi. Bunun yanında, Batı tarafında yeni bir üs açılacaktı ve bunu da Rusyaya vereceklerdi. Onu da şimdi Amerikaya veriyorlar. Bunlardan dolayı da Kırgızistan-Rusya ilişkileri biraz soğudu.

Peki, Kırgızistanın politikalarına karşı Çin nasıl bir tavır gösteriyor?

Çin, bu konular hakkında hiçbir açıklama yapmadı. Belki bunu küçük bir şey olarak görüyorlardır, belki de başka bir plânları vardır

Müslüman Kırgız Türk Halkının bu Amerikan işgaline karşı tepkisi nedir?

Müslüman Kırgız halkı Amerikanın işgallerine elbette karşı geliyor ve Amerikayı Müslüman topraklarda istemiyor.

TAZA DİN HAREKETİ Sayın Salih Mirzabeyoğlunu niçin İslâm Dünyasının Lideri olarak görüyor?

Bilindiği gibi Salih Mirzabeyoğlunun birçok eseri var. Fakat şu ânda hapiste Mirzabeyoğlu, 55 eseri olan ve İslâm dünyasına, bir devlet ve medeniyet model ve projesi sunan, bir mütefekkir, bir medeniyet kurucudur. Yani, bugün konuştuğumuz ve hayatı anlamlandırdığımız, Batılı dile karşı, ehl-i Sünnet kaynaklı bir dünya görüşü oluşturup, hayatı Müslümanca anlamlandırmamızı sağlayan bir dil, bir dünya görüşü oluşturmuştur. Bu çok önemlidir. Yani bir hadiseye, Müslüman şuuruyla mı bakacağız yoksa, Batının bize empoze ettiği, güyâ Müslüman şuuruymuş gibi lanse ettiği, Batı tarafından şekillendirilmiş bir şuurla mı bakacağız. İşte Sayın Mirzabeyoğlu, bizim önce zihnimi bize kazandırıyor. Bugün dünyanın bir çok yerindeki Müslümanlara karşı girişilen işgali neredeyse haklı bulan ama samimi olan Müslümanlar var. Bunların zihinleri, Batılı dille şekillendirildiği için, Müslüman olmalarına rağmen, Batılı dili savunur hâle gelmişlerdir, maalesef. Salih Mirzabeyoğlu bize İslâm dilini tekrar kazandırıyor. İslâm dünyasını temsil eden en büyük güç Osmanlı idi. En son Hilafet Osmanlıda olmuştu. Salih Mirzabeyoğlu da bir Osmanlı torunu ve Biz de İslâm için bunca mücadele veren Salih Mirzabeyoğlunu lider olarak görüyoruz.

Peki, Çakal Carlosu niçin destekliyorsunuz?

Çünkü Ilıch Ramirez Sanchez Carlos Filistinde tek başına emperyalistlere karşı büyük bir mücadele vererek, Filistin Müslümanlarının direnişini bütün dünyaya duyurdu. Bunun için Ona karşı büyük bir saygı ve sevgi besleyerek kendisini sonuna kadar destekliyoruz. Carlos, taa Venezuelladan, dünyanın bir ucundan, Siyonist emperyalizme karşı, Filistinli müslümanları savunmak için gelmiş ve savaşmıştır. Gelirken birçok Latin Amerikalı savaşçıyı da beraberinde getirmiş, saygın bir savaşçı, bir devrimcidir. Carlos hayatını, belki de Venezuelladan daha çok sevdiği Kudüs için fedâ etmiştir, zaten hayatının büyük bir bölümü Filistinde savaşarak geçmiştir. Siz olsanız, Mescid-î Aksa için hayatını fedâ eden, defalarca ölüme koşan birini sevmez misiniz? Siyonist emperyalizm, niçin hâlâ ondan korkuyor? Çünkü, bütün dünyada büyük bir saygınlığı ve tesiri var.

Doğu Türkistan meselesi Kırgızistanı nasıl etkiliyor?

Biz Kırgızistanlı Türkler olarak, Doğu Türkistanın tam bağımsızlığa kavuşmasını istiyoruz. Şu anda yaşadığımız dünya, büyük ve güçlü ülkelerin, küçük ve güçsüz ülkelere sahip çıktığı bir dünya değil. Bizim özlemini çektiğimiz en büyük şeylerden biri de, bütün dünyada Hak ve Adalet üzerine bir anlayışın hakîm olması

Aslında bunu hâlihazırda yapması gereken Birleşmiş Milletler Ama bilindiği gibi BM, Amerika gibi ülkelere daha fazla yakın duruyor. Bununla da kalmayıp onların menfaatlerine çalışma yürütüyorlar.

Mesela bugün İrana nükleer çalışmalarına izin vermiyorlar. Fakat adil ve eşit güç olması için bütün ülkeler böyle tesislere sahip olabilmeli. İran ve benzeri ülkelerin gelişmesine izin vermiyorlar.

İsrailin son zamanlarda uyguladığı politikaları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bilindiği gibi 1942de alınan karara göre iki tarafı Birleşmiş Milletler yönetecekti. Yerleşim alanlarının belirlenmesinden sonra İsrail, Amerikanın desteği ile Filistini işgal etmeye başladı. Birleşmiş Milletler de buna suskun kalarak onay verdi. 1967 senesi itibariyle de Filistin tamamıyla işgal edilmiş oldu.

BMnin esas amacı yapılan savaşlardaki haksızlıkları gidermektir. Bu bağlamda biz de hareketimiz olarak Birleşmiş Milletlere başvurarak Filistin topraklarının eski haline getirilmesini isteyeceğiz. Eğerbunu yapmazlarsa orada niye durdukları resmî olarak da açığa çıkmış olacak.

Amerika kendisini "haklı" bularak istediği Müslüman ülkesine saldırıyor. Buna karşın bir Müslüman kendi vatanını, namusunu korumak için bir mermi atınca onu "terörist" olarak kabul ediyor. 2003'te Amerika Irak'a saldırdı. Niçin? MOSSSAD Amerika'ya "Irak'ta atom bombası var" diye "haber sızdırıyor." Amerika'da aldığı bu "istihbarat"tan dolayı Irak'a savaş açıyor. Daha sonra bir de bakıyorlar; "atom bombası yokmuş!" Amerika'nın bu haksız saldırılarına BM niçin sessiz kalıyor? Bütün dünyanın gözünün önünde orada sayısız kadın, çocuk, sivil halk yaşamını yitirdi!..

Geçtiğimiz sene "TAZA DİN HAREKETİ" olarak "Ermeni Soykırımı" iddialarına karşı bir miting düzenlediniz. Orada dediniz ki ;"Biz de Fransa'nın Cezayir'e uyguladığı soykırımı tanıyalım!" Bu eylem, Ermenistan ve Fransa medyasında "flaş haber" olarak verildi. Ondan sonra Fransa ve Ermenistan'ın "TAZA DİN HAREKETİ"ne yönelik bir tepkisi oldu mu?

Biz o mitingte bunu resmî olarak değil de, milletin bir ifadesi olarak yaptığımız için hareketimize yönelik bir tepki gelmedi. Eğer bu eylemde anlatılanlar devletin resmî bir söylemi olsaydı o zaman karşılık gelirdi.
Bu noktada Ermeni meselesinden ziyade Amerika'nın yaptığı haksızlıklar üzerinde durmak istiyorum... Ermeni olayların aslını anlamak için Boston'daki arşivlerin açılması gerekirdi. Amerika'nın Kızılderililere yaptıkları şeyler ortada!.. Vietnam, Irak... Amerika başkalarının suçlarını aramadan önce dönüp kendisine bir baksın!
Bir de şunu eklemek istiyorum ki, İsviçre'de tüm Tatarlara zulüm ederek sınır dışı ettiler. Dediğim gibi, Batı önce kendi yaptıklarına bakmalı!..

Kırgızistan Halkı oradan bakınca Türkiye'yi nasıl görüyor? Türkiye'nin misyonu nedir ve bunu yerine getirebiliyor mu sizce?

Her ülkede iki yönlü bir anlayış var; biri devletin anlayışı, diğeri halkın... Bizim isteğimiz tek bir anlayış altında, tüm Türklerin devlet ve millet olarak birleşmesi... Türkiye'nin bütün İslâm dünyasına kendisini lider olarak tanıtmasını ve kendisini bu konuda yetiştirmesini istiyoruz. Bundan sonra da tüm dünyadaki Müslüman ülkeleri kendi çatısında toplamasını bekliyoruz.

Son olarak eklemek istediğiniz şeyler var mı?

Ben isterdim ki bütün dünyada Müslümanlar birleşsin. Biz halkın içinden çıkmış insanlarız. Yani bizim söylediklerimiz, halkın istedikleridir. Avrupa'daki devletler birleşmişler, kendi problemlerini çözüyorlar. Biz de bütün dünya Müslümanlarının birleşip, kendilerinin ve dünyanın problemlerini çözmelerini istiyoruz. Bütün Müslümanlar birleşsin ve kendi haklarını korusunlar.
Timeturk

Çakal Carlos ile Suyunaliyev telefonla görüştü

28.03.2010

Geçtiğimiz günlerde İBDA düşüncesine yakın Baran Dergisi’nin ilginç bir ziyaretçisi vardı. Kırgızistan’da eski bir Kızılordu Albay’ı olan Cumay Suyunaliyev dergiyi ziyaret etti. Kırgızistan’da bir “Taza Din Hareketi” adıyla bir İslamcı harekete öncülük eden Suyunaliyev, burada telefon aracılığıyla ünlü eylemci Çakal Carlos ile bağlantı kurdu.

İkilinin görüşmeleri bu hafta Baran Dergisi’nde yayınlandı. Carlos’un sözleri ise okuyanları şaşırttı. Kendisinin tüm eğitimini Komünist Parti’den aldığını söyleyen Carlos, “benim babam KGB’dir” dedi.
Dergi’nin kayda aldığı Çakal Carlos ile Suyunaliyev’in konuşmalarından bazı bölümler şöyleydi:
“Cumay Suyunaliyev: Evet, evet!.. Biz, birbirimizi görmesek de tanışıyoruz ve dostuz. Sizin sesinizi duyduğuma çok sevindim! Ümid ederim yakında, inşallah yüzyüze de görüşeceğiz. Devrimci çalışmalarınıza hayranız!
Carlos: Evet, evet, inşallah Venezuela’da görüşeceğiz! Ben de sesinizi duyduğuma çok sevindim. Kızılordu’yu çok severim! KGB benim babamdır. Kızılordu’nun hepsi kahramandır!
Cumay Suyunaliyev: Sağolun, çok teşekkür ederim!
Carlos: Yok, yok! Bu bir gerçek! Doğruyu söylüyorum; Kızılordu çok güçlüydü!
Cumay Suyunaliyev: Fakat biz asker olarak sizin gibi devrimcilerden öğrenmeliyiz; uyanıklık, her türlü şartta hayatta kalma, yön tayini, yön bulma, irade gücü… Sizin bütün operasyonlarınızda gerçek Asker’in bütün vasıflarını görüyoruz! Bundan dolayı dünyanın en güçlü istihbarat teşkilatları sizin karşınızda yok sayıldılar, güçsüz kaldılar.
Carlos: Ben bütün eğitimimi Komünist Parti’de gördüm, onun için “Kızıl Ordu güçlüydü” diyorum.
Cumay Suyunaliyev: Evet, evet. Ben eski bir komünist olarak zaten yaptıklarınızı anlıyor ve destekliyorum! İnşallah duâ ediyorum; yakın günlerde siz hürriyetinize kavuşacaksınız ve biz çok daha başarılı görüşmeler yapacağız.
Carlos: İnşallah gerçek bir İslâm Devleti kuracağız!
Cumay Suyunaliev: Evet, inşallah! Kendi devrimimizde sizi örnek alıyoruz. Siz, ilham kaynaklarımızdan birisiniz. İnşallah, Allah izin verirse, siz özgürlüğünüze kavuştuğunuzda sizin tecrübelerinizi kendi devrimimizde kullanacağız!
Carlos: Komünistlerin en büyük hataları dine karşı çıkmalarıydı. Çarlık Rusyası’na karşı savaşırken, dine karşı da savaştılar. Tamam, Rusya’nın dini Hıristiyanlıktı. Ama, Komünistler savaş açarken Hıristiyanlığa karşı değil de, Allah’a karşı savaş açtılar. Lenin çok büyük devrimciydi! Avrupalı aydınlardan biriydi. Ama Bolşevikler onun fikrini yanlış yere götürdüler!
………………
Carlos: Kırgızistan’daki bütün gönüldaşlara, özellikle Kızıl Ordu subaylarına benden benden çok selâm söyleyiniz.
Cumay Suyunaliev: Çok teşekkür ederim!
Carlos: Eski komünistler olarak, önceki hatâları yapmadan bu işi Allah ile yapmamız lâzım! Bizler artık müslümanız!
Cumay Suyunaliev: Şüphesiz doğru! Bizim adaletli bir devlet kurmamız şarttır! Emperyalizme karşı duracak ve onun zulmünden diğer milletleri
koruyacak bir devlet.
Carlos: Tabiî ki! Eski hatâları yapmamamız gerekir. Artık bizim dinimiz, inancımız
İslâm!
Cumay Suyunaliev: Şüphesiz doğru!
Carlos: Lâilâheillallah Muhammederresûlullah!
Cumay Suyunaliev: Lâilâheillallah Muhammederresûlullah!”

Kaynak: Odatv.com


Batılı tarzda demokrasi idaresi Kırgızistan'a uymaz'
24 Mart 2010,

Orta Asya ülkelerinden Kırgızistan'da Devlet Başkanı Kurmanbek Bakiyev 'Batılı tarzda demokrasi'nin ülkeye uymadığını savundu.

Meclise hitabında “Seçim demokrasisi ve bireysel insan hakları Kırgızistan’a göre değil” diyen Bakıyev, toplumsal gruplarla diyalog halinde yürütülecek ‘istişari demokrasi’nin ülke geleneklerine daha uygun olduğunu savundu. Temel insan hakları kavramının da ‘ahlaki çöküntü’ye neden olup, insanları bencil yaptığını iddia eden Kırgız lider, “Kırgız toplumu, müşterek yaşam ve sorumluluk üzerine kurulmuştur” dedi.
Radikal

Almazbek Atambayev:Beni öldürmek istiyorlar
25 Mayıs 2010, 11:48Anadolu Haber
Almazbek Atambayev Kırgızistan'da geçici hükümetin ekonomi konularından sorumlu Başbakan Birinci Yardımcısı Almazbek Atambayev, kendisiyle ilgili bir suikast planının bulunduğunu belirterek, "Beni öldürmek istiyorlar" dedi.:

Kırgızistan'da geçici hükümetin ekonomi konularından sorumlu Başbakan Birinci Yardımcısı Almazbek Atambayev, kendisiyle ilgili bir suikast planının bulunduğunu belirterek, "Beni öldürmek istiyorlar" dedi.

Atambayev, Bişkek'te düzenlediği basın toplantıda, kendisine yönelik bir suikast planının ihbar edildiğini ifade ederek, "Evime yine bir kişi girmeye çalıştı. Tutuklanan bu şahsın emniyette ifadesi alındı" dedi.

Atambayev, devrik lider Kurmanbek Bakiyev'in iktidarı döneminde Başbakan görevindeyken, çalışma odasında içtiği sudan zehirlenmiş, Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde (GATA) tedavi görmüştü.

Sosyal Demokrat Parti (SDP) lideri Atambayev, 2007 yılında muhalefetin gösterilerinden sonra başbakanlık görevine getirilmiş, 8 ay sonra istifa etmişti.

Atambayev, Kırgızistan'da iktidarın devrilmesinin ardından Moskova'da Rus yönetimiyle görüştükten sonra 15 Nisanda Türkiye'ye gelmiş ve temaslarda bulunmuştu.

Oş kenti, çatışmalardan harabeye döndü
07:25 - Kırgızistan'ın güneyinde silahlı çatışmalara sahne olan Oş kenti harabeye döndü. Kırgızlar ile Özbekler arasında 11 Haziran gecesi patlak veren ve 5 gün süren silahlı çatışmalarından ardından birçok mahalle, iş yeri, alışveriş merkezi ve kamu binası yakılırken, Oş'taki havaalanı ile kent merkezi arasında kara yolu üzerinde evlerin tamamen yanmış halde bulunduğu göze çarpıyor. 20.06.2010 BİŞKEK netgazete

KIRGIZİSTAN'DA YAŞANANLARIN PERDE ARKASI
Burç Aka
18.06.2010

Independent’ın köşe yazarı Mary Dejevsky 29 Mart 2005 tarihli bir değerlendirmesinde Kırgızistan’da lale devrimine neden olan halk ayaklanmasının kendiliğinden mi yoksa bir yönlendirmeyle mi meydana geldiği sorusuna yer veriyor, protestoculara üniforma hissi veren tek tip tişört ve bandanaların dağıtılmasının dikkatini çektiğini belirtiyordu.

Şimdi burada biran duralım ve Kırgızistan hakkında analizimize yardımcı olacak bazı bilgileri hatırlatmakta yarar var.

1- Kırgızistan, Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında bağımsızlığını kazanan diğer Orta Asya devletleri gibi enerji kaynaklarına sahip değildir. Su kaynaklarının fazla olmasından dolayı dağlık bir ülke olan Kırgızistan’da -yatırım yapıldığı takdirde- hidro elektrik santrallerin potansiyelini önemseyenler de yok değil.

2- Kırgızistan siyasal sistemi ülkedeki dört beş büyük aşiretin etkisindedir. Aşiretler arasında ülkedeki ekonomik ve siyasi rantın paylaşım kavgası vardır. Bundan ötürü Kırgızistan için aşiret devlet tanımı yapabiliriz.

3- Rusya ve Çin arasında tampon bir devlet olan Kırgızistan’da gerek ABD’nin ve gerekse Rusya’nın askeri üstleri bulunmaktadır. Örneğin Manas’taki askeri üs Afganistan’da yürütülen operasyonlar kapsamında ABD için büyük önem arz etmektedir.

Dejevsky’nin dikkatini çeken detayın üzerinde durmak gerekir. O protestolar sırasında dağıtılan benzer tişört ve bandanalar güney aşiretlerine mensup kişiler arasında ortaklık yaratan bir semboldü çünkü lale devrimi göreceli olarak daha fakir ve tutucu güney aşiretlerinin (göreceli olarak daha zengin ve liberal kuzey aşiretlerinin desteklediği) merkezi hükümete karşı organize bir ayaklanmasıyla gerçekleşti. Sanılanın aksine Kırgızistan’da lale devrimi turuncu devrimler türü bir devrim değildi.

Güneydeki aşiretlerinin ön ayak olduğu 2005 yılı darbesi veya devrimi meşruiyetini ekonomik refahın adil dağıtılmaması, yolsuzlukların yapılması ve yakın akraba kayırmacılığının yapılmasından alıyordu. Ne gariptir bundan beş sene sonra 6-7 Nisan olaylarında aynı gerekçelerle Kuzey aşiretleri Güneyli Bakivey’i devirdi.

Şimdi bazı soruları sorma zamanı.

Neden etnik çatışmalar derinleşti? 10 Haziran 2010’dan bu yana Kırgızistan’da etnik çatışmaların trajediye döndüğü coğrafya ülkenin güney bölümü. Hatırlanacağı gibi güney eyaleti Oş’ta 1990 ve 2002 yıllarında etnik çatışma meydana gelmişti. Etnik çatışmaların en olduğu yer çünkü Özbekler ticaretler uğraşırken Kırgızlar tarım ve hayvancılıkla geçimlerini sağlıyorlar. Özbekler lehine gelişen ekonomik refah aslında güneyde yaşayan Kırgızları ötenden beri rahatsız ediyor. Güneyli aşiretler etnik çatışmaları alevlendirmek suretiyle ülkeyi derin bir kaosa sürüklemek niyetindeler.

Bu insanlık trajedisi neden Haziran’da yaşanıyor? Geçici hükümet anayasa mahkemesini ve meclisi fesh etmişti. 27 Haziran’da yapılacak anayasa referandumu büyük önem taşıyor çünkü 10 Ekim’de yapılacak meclis seçimlerinin kaderini de etkileyecek bir referandum. Bakiyev’i destekleyen güney aşiretleri referandumu sekteye uğratmak istiyorlar.

Birleşmiş Milletler neden Kırgızistan’a insani müdahile yapmıyor? İnsani müdahile için şartlar olgunlaşmış durumda. Birincisi, devlet temel işlevlerini yapamıyor, ikincisi etnik gruplar arasında kanlı çatışmalar devam ediyor, üçüncüsü insanların günlük yaşamını sürdürecek temel gıdadan ve sağlık hizmetlerinden yoksun. Fakir ve sisteme sınırlı katkı sunan Kırgızistan’daki olaylara ne ilginçtir Sudan’daki olaylar kadar ilgi çekmiyor!!! Yukarıda bahsettiğimiz üzere Kırgızistan’ın enerji kaynaklarına sahip olmaması nedeniyle gerek BM gerek ABD ve Rusya beyhude yere çözüm önerileri için kafa yormuyor!

Sonuç olarak, Kırgızistan bir aşiret devletinde görülen sancıları yaşıyor. Her ne kadar Kırgızistan’da yaşananların bölgede geniş çaplı bir çatışmanın kıvılcımı olma ihtimalini dillendirenler varsa da (bknz. Firdevs Robinson) bu ihtimal çok ama çok düşük. Kısacası Kırgızistan olaylarının bölgesel bir savaşa neden olmasına ihtimal vermiyorum.

Odatv.com

Odatv okuyucu yorumu
ssemerkuth
Beş yıl boyunca Kırgızistan'da yaşamış biri olarak şunu söyleyebilirim ki Kırgızlarda ne yazık ki devlet geleneği namına bir şey yoktur... Kırgızlar 40 boydan müteşekkildir ve bu boylar da kendi aralarında sağ - sol ve merkez olmak üzere 3'e ayrılır ve dikkat çektiğiniz üzere bakanlıklar; diğer devlet kurumları; devlet memurlukları vs. boylar arasında sürekli olarak çekişme konusu haline getirilir... Ayrıca çok keskin bir kuzeyli - güneyli ayrımı da mevcuttur Kırgızistan'da... Aslında ekonomik temelli olan bu ayrım ne yazık ki daha sonra etnik bir kimliğe bürünmüştür... Ancak bir konuda yanılmaktasınız Kırgızistan'da yer altı zenginlikleri olmadığı bilgisi doğru bir bilgi değildir... Kırgızistan'da yer altı zenginlikleri mevcuttur ancak Kırgızistan'ın bu zenginliklerini çıkarabilmek için gerekli alt yapı ve teknolojisi ve tecrübesi yoktur... Bundan başka Kırgızistan'ın su kayunakları Orta Asya için hayati öneme sahiptir... Orta Asya'da iklim güneyden kuzeye doğru gidildikçe sert karasal iklimden tayga iklimine dönmektedir... Sadece ve sadece nehir boylarında tarım yapılabilmektedir... Bunun sebebi de nehirlerin taşıdığı alüvyondur... Ayrıca coğrafi olarak aslında Özbekistan'ın doğal bir parçası sayılab Fergana Vadisi bölgenin tarım açısından en önemli ve hatta hayati bölgesidir... Bu bölge ise Tanrı Dağları'ndan kaynağını alan iki önemli nehir Seyhun ve Ceyhun nehri vasıtasıyla sulanabilmektedir... Özbekistan'ın tarım faaliyetlerine devam edebilmesi Kırgızistan'ın ve Tacikistan'In "Su Politikaları"na bağlıdır... Ayrıca yine kaynağını Tanrı Dağlarından alan Çu nehri'de Kazakistan için son derece hayati bir önem taşımaktadır... Bütün bunların dışında dağlık coğrafyası sebebiyle doğal bir kale gibidir Kırgızistan... Dağların eğimi oldukça yüksektir... Dağlar çok az yerde geçit verir... Bir bütün olarak coğrafyanın rakımı yüksektir... Bütün bu özellikleriyle Kırgızitan bölgenin kontrolünü rahatlıkla sağlamak için ideal bir bölgedir... Karahanlıların merkezi yani başkenti "Balasagun"un bu coğrafya'da bulunması da oldukça dikkat çekicidir... Bütün bunların dışında Kırgızistan her türlü misyonerlik faaliyetinin yürütüldüğü bir yerdir... Mormonlar bile bu coğrafyada faaliyet gösteriyorsa gerisini siz düşünün... Ayrıca Türkiye'deki birtakım dini cemaat ; oluşum ve tarikatlarla organik bağları olan yaklaşık 70 - 80 dini cemaat; vakıf; tarikat yine Kırgızistan'da faaliyet göstermektedir… Ayrıca Kırgızistan etnik anlamda bölgenin en karmaşık ülkesidir… Aklınıza hayalinize kim gelirse Kırgızistan’da karşıulaşmanız mümkündür: Ruslar, Amerikalılar, İngilizler, İspanyollar, İtalyanlar, Koreliler, Hindular, Çinliler, Pakistanlılar, Gürcüler, Ermeniler vs… Anlayacağınız Kırgızistan’da 72 millet ve her türlü inanaç ve din bir arada yaşamaktadır… Ayrıca Kırgızistan'daki olaylar 29 Mart 2005 tarihinde değil 24 Mart 2005 tarihinde meydana gelmiştir... Olaylara bizzat şahit olan biri olarak söyleyebilirim ki; olaylarda Amerikan etkisi büyüktür... Kırgızistan’da Soros’un – sadece Soros değil Dünya’yı şekillendirmeye çalışan ne kadar sermaye devi varsa - finanse ettiği vakıflar bolca bulunmaktadır… Amerika’nın Kırgısiatan’daki ağırlığını somut bir şekilde anlatabilmek için size şu kadarını söyleyebilirim Kırgız Meclisinin hemen 5 - 10 metre - ön cepheden bakarsanız - sağında “Orta Asya Amerikan Üniversitesi” bulunmaktadır çatısındaki KOSKOCA BİR ÇANAKLA... Siz kalkıp ülke sırlarınızı konuştuğunuz bir binanın yanıbaşına Amerrikan Üniversitesi diktirir miydiniz? Şu andaki duruma Rusya'nın ve Amerika'nın müdahale etmiyor oluşları tek bir şeyle açıklanabilir ki; o da yönetime her iki tarafın da isteklerini reddedecek bir isim geçmek üzeredir... Bu yüzden de ülkeyi kana bulayarak şimdiden çevre ülkelerle dostane ilişkiler içine girmesi önlenmektedir bu ismin... Çünkü Türkiye'den göründüğü gibi değildir bu işler... Kırgızistan'ın doğalgazı Özbekistan'dan gelir karşılığında ise Özbekistan Kırgızistan'dan su temin eder; Kırgızistan Kazakistan'dan petrol alır karşılığında ise Kazakistan'a elektrik verir... Hassas dengeler ve sınırlar üzerine oturtulmuş bir coğrafyadır Orta Asya... Bahsettiğim ülkeler her konuda birbirlerine bahsettiğimden bile daha fazla bağımlıdır... İngilizlerin Ortadoğu’da yaptığını Ruslar Orta Asya’da yapmışlardır… Aslında Kırgızistan’ın Kuzey tarafı tarihte Kazak Hanlığı’na güney tarafı ise Hokand Hanlığı’na bağlıdır… Her iki coğrafya ise daha geride Çağatay Hanlığı’na ve Timur Hanedanı’na bağlıdır… Kronolojik olarak daha da geriye gidildiğinde bu coğrafyada Selçuklu ve Karahanlıları ve de Batı Göktürk Hakanlığını görmekteyiz… Kırgızların bu coğrafyaya gelişleri ise kendilerinin dahi belirttiği üzere en erken 12. – 13. yüzyıldır… Karahanlı çağında dahi bu bölgede Kırgızlar bulunmamaktadır… Kısacası tarihin hiçbir döneminde bugün Kırgızistan olarak anılan coğrafyada bir Kırgız devleti var olmamıştır… Bu suni devlet Ruslar tarafından oluşturulmuştur… Oluşturulma nedeni ise bugün daha da net bir şekilde görülmektedir… Kırgızlar kendi kendilerine yetememektedirler… Ekonomik potansiyelleri sınırlıdır… Hiçbir kalkındırma hamlesi yeterli olmamaktadır… Turizm faaliyetleri açısından potansiyeli yüksek olsa bile ulaşım zorlukları ve uzaklık nedeniyle Dünya’nın diğer bölgelerinde yaşayan insanlar tarafından tercih edilmemektedir… TarIm alanları kısıtlıdır… Ekilir – biçilir arazi tüm ülkenin ancak % 10’udur… Ağır sanayi bir yana küçük sanayisi bile yoktur… Ticaret yollarının kesişiminde olmasına rağmen ticarette istenen seviyeye ulaşılamamaktadır çünkü Kırgızlar tüccar bir toplum değildir… Kırgızistan’da ticaret genellikle Türklerin; Özbeklerin; Uygurların ve kısmen de Kazakların elindedir… Ülkenin potansiyel açıdan yüksek potansiyele sahip olduğu tek bir alan vardır: HAYVANCILIK … Ancak bu konuda da devletin sisitematik bir poitikası yoktur ve bunu da kullanamamaktadır çünkü Orta Asya’dda HAYVANCILIK konusunda uzaman olan bir tek Kırgızlar değildir… Kazaklar ve Özbekler ve Türkmenler de hayvancılıktan fazlasıyla anlamakta oldukları için Kırgızistan’dan et almaya ihtiyaçları yoktur… Bir ara Kırgıizstan’ın bankacılık faaliyetlerinin merkezi haline getirilmesi için çalışmalar başlatılmıştı… Hatta şöyle iddialı bir söylem de ortaya atıldı: KIRGIZİSTAN ORTA ASYA’NIN İSVİÇRESİ OLACAK!!!! Ancak, zaten Sovyet geleneğinden gelen bir ülke olarak Kırgızistan’ın kapitalist sistemi kavraması için çok uzun yıllar geçmesi gerektiği bir yana bankacılık sistemi için hiçbir alt yapısı olmadığından bu proje de sadece ve sadece hayalden ibaret kaldı… Sovyet devlet geleneğinin Rusya da dahil olmak üzere bıraktığı en kötü miras – belki size şaşırtıcı gelecek – içinde bulunduğu çağı kavrayacak ve çağa ayak uyduracak insani; yani bir anlamda düşünen beyin alt yapısının zayıflığıdır… Yetişmiş kalifiye elmanların ise Dünya standartlarında olmayışı apayrı bir sorun hatta kabustur… Sovyet sisteminde üretilen ne varsa Dünya’nın geri kalanıyla uyumsuzdur… Ruslar belki de önlem olsun diye bilerek bu şekilde davranmışaldır ancak kendilerine de bilmeden çok büyük zararları dokunmuştur… Teknolojiniz tamamen milli olabilir ve hatta olmalıdır da ancak artık giderek her şeyin daha fazla iç içe geçtiği bir Dünya’da hiç değilse teknolojinizi bir standarta bağlamak lazımdır… Dünya’yı Rusya üzerinden tanımış Orta Asya toplumlarının en ciddi sorunu Dünya’ya ayak uyduramamaktır… Çünkü Batı’nın değerler sisitemini tanıyamayan Orta Asya Türk halk ve topluluklarının kültürel yozlaşmaya karşı savunma mekanizmaları bulunmamaktadır... Bu ise insanları her türlü propogandaya açık hale getirmektedir… Ayrıca bilimsel anlamda da henüz Batı’yla bütünleşebilmiş değiller…. Hâlâ geçerliliğini yitirmiş ve artık bilimsel anlamda hiçbir değeri kalmamış bilgilerle bilimsel faaliyetler yürütülmekte ve Rusların her şeyin e iyisini bildikleri faz edilmektedir… Ancak Rusların durumu da “Kelin ilacı olsa başına sürermiş” misali vahimdir… Özellikle teknolojik ve bilimsel gelişimin hangi seviyede olduğunu göstermesi bakımından en kolay yöntem bir hastaneye gitmek ve bir doktorla herhangi basit bir hastalık konusunda ayak üstü konuşmaktır… İnanın gördüklerinizden sonra bir daha asla Eski Sovyetler Birliği bünyesindeki herhangi bir ülkede hastaneye gitmeyi geçtim eczaneye gidip ilaç bile almazsınız… Modern Tıp’ta eğer bir hastalık ilaçla tedavi edilemiyorsa hasta ameliyata alınır…. Eski Sovyet Ülkelerinde ise ayakta tedavi edilebilecek son derece basit bir hastalık bile ameliyatla sonuçlanır… Tıp gibi doğrudan doğruya insan yaşamını ilgilendiren bir alanda bilgi seviyesi bu durumda olan bir toplumun diğer alanlarda ne kadar başarılı olacağı ortadadır… Kısacası Orta Asya üzerinde derin tahlilllere girmeden evvel oraları coğrafyasıyla; deresiyle tepesiyle; taşıyla toprağıyla; insanıyla kültürüyle çok ama çok iyi tanımak ve üstüne Orta Asya’daki suni bölünmüşlüğün tarihsel sebeplerini çok iyi anlamak gerekir… Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim… Şu anda Orta Asya Türk devletleri şaşkın ördek misali ne yapacağını bilmez halde bir oyana bir bu yana savrulsa da Dünya’nın kaderi Anadolu’nun ve hatta Orta Asya’nın alacağa kararlara bağlıdır… Ben Anadolu Türklüğünün de Orta Asya Türklüğünn de öyle ya da böyle “Su akar yatağını bulur”misali kendi kimliğini bulacağına ve her türlü bağımlılıktan kurtulacağını düşünüyorum… Bağımlılıklarından kurtulduktan sonra siyasi anlamda nasıl bir tavır takınılacağına ise yine her bir Türk devleti özgürce karar verecektir…
2010-06-18 14:29:39

Kırgızistan'da Anayasa Kabul Edildi

27 Haziran 2010
Kırgızistan'da bugün yapılan anayasa referandumuna halkın yüzde 65'inin katıldığı ve yeni anayasanın kabul edildiği açıklandı.
Kırgızistan halkı, Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri arasında bir ilke imza atarak parlamenter sisteme 'evet' dedi. Hem de beklenenin üzerinde gerçekleşen bir katılımla...

Ülkenin güneyinde etnik çatışmaların verdiği acı ve korkunun gölgesinde sandık başına giden Kırgızistan halkı, tercihini, ülkenin arzulanan istikrarın sağlamasında etkili olacağını umduğu anayasa değişikliği paketinden yana kullandı.

Referandum öncesi ülkenin güneyinde yaşanan şiddet olayları nedeniyle referanduma katılımın çok daha düşük olabileceği konuşuluyordu. Katılımın yüzde 70'ye yakın bir oranda gerçekleşmesi biraz da sürpriz oldu. Ama bugüne dek gelen idari yapılandan çok çeken halkın yeni siyasi arayışı referanduma katılımı olumlu etkiledi.

Bugün yapılan ve yüzde 69.47 katılım oranıyla gerçekleşen referandumda, halk, ülkeyi yeni bir siyasi sistemle tanıştıracak anayasa değişikliği paketine destek çıktı.

İki milyon 767 bin 088 kayıtlı seçmenin olduğu referandumda 1 milyon 922 bin 295 kişi

sandık başına gitti. Çoğunluğun tercihi de anayasa değişikliğine yol açan 'evet' oyu oldu. En son

sapılan sayımda sandıklardan yüzde 89 oranında 'evet' ve yüzde 9 oranında da 'hayır' oyu çıkmıştı.

SIRADA PARLAMENTO SEÇİMLERİ VAR

Referandumda istedikleri 'evet'in çıkacağında emin olan geçici hükümetin Başkanı Roza

Otunbayeva, kesin neticeleri beklemeden yaptığı ilk açıklamada, ülkenin artık yeni bir siyasi

sistemle tanışmak üzere olduğunu dile getirdi.

Otunbayeva, devrik liderler Askar Akayev ve Kurmanbek Bakiyev'i kastederek, "Eski ailevi otoriter rejimlere son nokta konuldu." dedi.

Otunbayeva, yakın bir arada parlamento seçimleri tarihini ilan edeceklerini ve sonbahara kadar

ülkenin arzuladığı yönetime kavuşacağını kaydetti.

KIRIGIZİSTAN, BDT'DE İLK OLDU

Kırgızistan, bugün yapılan referandumla bir ilke imza atarak BDT ülkeleri arasında resmen parlamenter sisteme geçen ilk ülke oldu. Yeni anayasa uyarınca devlet başkanın görevi kısıtlanıyor.

Daha önce devlet başkanında yer alan birçok görev ve yetki hükümet ve Meclis'e veriliyor. Bundan böyle Kırgızistan'da asıl söz sahibi olacak olan parlamento ve siyasi partiler olacak.

Cumhurbaşkanı ise, sadece 6 yıllığında bir defa seçilecek. Hükümetin işlerine artık karışamayacak.

Kırgızistan, bundan böyle demokratik, özgür siyasi rekabet, serbest ekonomi, ifade özgürlüğü ve özgür basın prensiplerine dayalı ülke olmaya çalışacak. Parlamento seçimleri ise her 5 yılda bir yapılacak. Seçimlerde birinci çıkan parti, hükümeti kurmakla görevlendirilecek.

Yeni yapılanmanın son yıllarda siyasi istikrarsızlık içerisinde kıvranan Kırgızistan için arzulanan istikrarın sağlanılması adına bir dönüm noktası olması bekleniyor. aktifhaber


KORKUNÇ İDDİALAR

02.09.2010
Kırgızistan'daki Amerika'ya ait "Manas Askeri Üssü"nde, ismi bizde gizli bir görevliden aldığımız bilgiye göre;
Amerika'nın özgürlük bayramı 4 Temmuz günü, Manas üssüne Afganistan'dan yaralı bir mücahit getirilmiş. Bu yaralı mücahit ilk önce sarhoş Amerikan askerlerinin bir müddet eğlendikleri bir oyuncak olarak kullanılmış. Daha sonra ise, sarhoş Amerikalı askerlerden birisi şu teklifi yapmış;
"4 Temmuz sadece bizim kutladığımız bir gün değil, köpeklerimizin de özgürlük günü, onların da eğlenmeye hakkı var. Onunla (mücahidi kast ederek) birazda onlar eğlensin."
Daha sonra yaralı mücahidi öldürerek, köpeklerin önüne atmışlar.
Adına da "bayram yemeği" demişler.
19. y.y. İngiliz işgal güçleri Afganistan’ı işgal ettiğinde, şehit olan Afgan Mücahitlerinin naaşlarını "cennete gitmesinler" diye domuz derilerine sararak gömüyorlardı.
Şimdi İngiliz sapıklığının yerini Amerikan sapıklığı almış durumda.
Bir iddia ise Kırgızistan’ın Güneyinden geldi.
Batının, diğer ülkelerin iç işlerine müdahale ve ülkeleri işgal edilmeye hazır hâle getirmek için kullandığı postallı sivil toplum örgütlerinden "sınır tanımayan doktorlar" örgütüyle alâkalı bu iddia.
İddiayı dile getirenler de Kırgız doktorlar...
İddiaya göre "Sınır tanımayan doktorlar" örgütüne mensup bazı doktorlar Kırgız doktorlara "bazı Özbek yaralılara kimse sahip çıkmıyor, onların organlarını alalım yabancı ülkelere satalım" diyorlar.
Haddini aşan sınır tanımayan doktorların bu ahlâksız teklifine Kırgız doktorların şiddetle karşı çıkması üzerine, bu ahlâksız örgüt bu sefer dünya komuoyunda "Kırgız doktorların özbek yaralılara bakmadıkları ve onları tedavi etmedikleri" yalanını söylemeye başladılar.
Daha önce Irak ve Somali’de de bu örgütün bulaştığı sayısız organ kaçakçılığı olayları bütün dünyaya yansımıştı.
Hatta organların daha çok İsrailli zengin Yahudilere gittiği ortaya çıkmıştı.
Her iki iddiayı da araştırmaya devam ediyoruz.

http://www.buyukasya.net/Haberler.aspx?haberID=441&B=korkunc-iddialar#axzz0yPEmlsYF

Kırgızistan'da Kritik Seçim

Kırgızistan'da Bakiyev yönetiminin devrilmesinin ardından halk ilk kez sandık başına gitti.
10.10.2010

Kırgızistan’da halk sabahın erken saatlerinden itibaren sadıklara gitti.
Anayasa değişikliği ile parlamentonun yetkilerinin güçlendirilmesinin ardından yapılan ilk seçimde 29 parti yarışıyor.

Partilerin parlamentoda temsil edilebilmeleri için, ülke genelindeki 7 bölge ile Bişkek ve Osh kentlerinde alacakları oyların, yüzde 5’lik ülke barajını geçmesi gerekiyor.

120 sandalye için 3 bin 480 aday yarışıyor.

Büyük bölümü dağlık olan, yerleşim birimleri arasında ulaşımın güçlükle sağlandığı Kırgızistan’da seçime dair ilk sonuçların geceyarısından itibaren alınması bekleniyor. TRT

HRW: Kırgız polisi Özbekleri kaçırıp işkence yapıyor
12 AĞUSTOS 2011

İnsan Hakları İzleme Örgütü Kırgızistan polisini ülkedeki Özbek asıllı kişileri kaçırıp işkence yaparak fidye almakla suçladı.
Bu tür yedi vakayı belgelediklerini açıklayan ABD merkezli örgüt, son hafta içinde bir kişinin polis karakolunda ciddi şekilde dövüldükten sonra hayatını kaybettiğini de açıkladı.
İlgili Konular
Orta Asya ve Kafkaslar
Dava ile ilgili cezai soruşturma başlatıldığını da aktaran insan hakları örgütü, yetkililerin etnik gerilimi yatıştırmak için daha fazla şey yapmaları gerektiğini de belirtti.
Geçen yıl Kırgızistan'daki Oş kentinde Özbeklerle Kırgızlar arasında çıkan çatışmalarda dört yüzden fazla insan hayatını kaybetmişti.
İşkence gören kişinin ölmeden önce eşine, polisin kendisini 2010 yılı Haziran ayındaki etnik şiddet olaylarıyla bağlantılı suçlar isnat etmekle tehdit ettiğini söylemişti.
İşkencede öldürüldüğü iddia edilen Osmonjon Khalmurzaev'in eşi, polisin kocasından altı bin dolar para istediğini söyledi.
Khalmurzaev 7 Ağustos günü evinden tutuklama emri göstermeyen polisler tarafından alınmıştı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, Khalmurzaev'in ailesinin hâlâ tehdit altında olduğunu ve korunmaları gerektiğini de ifade ediyor.
Ailenin avukatı yaptığı açıklamada, Khalmurzaev'i gözaltına aldığı ve işkence yaptığı iddia edilen üç polis memurunun henüz hiçbir şekilde sorgulanmadıklarını belirtmişti.
BBC

Kırgızistan seçimlerinde “hile” ayaklanması
01.11.2011
Kırgıstan’da 30 Ekim 2011 Tarihinde gerçekleştirilen ve mevcut Başbakan Atambayev’in şüpheli bir şekilde, ilk turda yüzde 68 oy aldığı Cumhurbaşkanlığı seçimleri, muhalafetin sokaklara dökülmesine yolaçtı. İlk turda kimsenin yüzde 50 oy barajını aşacağının beklemediği seçimde, Atambayev’in yüzde 68 gibi bir sonuçla Cumhurbaşkanlığı seçimini kazandığının ilanı halkı öfkelendirdi. Atambayev, bölgede ABD yanlısı olmasıyla tanınan ve bu çerçevede AKP ile yakın ilişkileri olan, – halkın sokağa dökülmesinden de görüleceği üzere- sevilmeyen bir lider. Atambayev’in müslüman Kırgız halkına karşı yürüttüğü sindirmeoperasyonlarının sonuncusu, seçimlerin hemen önceki günü
Oş’ta katlettiği İslâmcı muhalefet mensupları ile devam etmişti.Kırgızistan’ın ikinci büyük şehri Celalabad’da da isyanlar başladı. Özellikle muhalefet liderlerinden Kamçıbek Taşhiev taraftarlarının önayak olduğu bu olaylarda polisin şehre giriş ve çıkışları yasakladığı, olaylarla ilgili haber geçilmemesi için de şehirdeki bütün internet dolaşımını kapattığı bildiriliyor. Başta dergimize haber gönderen ve bölgede bulunan Türk Tarihi uzmanı Aysulu Hanım olmak üzere, bir çok kişinin bilgisayarına el koyduğu ve bir çok kişiyi tutukladığı da gelenbilgiler arasında. Kırgız muhalefet liderlerinden ve Yaşasın Partisi lideri Toktayım Ümitaliyeva (Gönüldaşımız Ali Osman Zor, Kırgız isthbaratı içindeki
Amerikancılar tarafından yasadışı bir şekilde kaçırıldığında, istihbarat
teşkilâtını birbirine katan muhalif kadın lider) seçimlerin hemen sonunda
başkent Bişkek’te düzelediği bir basın toplantısında “Seçim sonuçlarını tanımadığını, seçimlere ABD ve işbirlikçileri tarafından büyük bir hile karıştırıldığını, ABD’nin, ülkede bir iç savaş çıkartarak, ülkeyi Kuzey ve Güney diye ikiye bölmek istediğini, bu iktidar yüzünden Kırgızistan’ın tam bir ABD maşası hâline geldiğini” ifâde etti.

KIRGIZİSTAN'DA İÇ KARIŞIKLIK SÜRÜYOR
Alper DOĞU
26.10.2010

7 Nisan'da başlayan süreçte yaşanan halk ayaklanması-iç savaş ile iktidar değişikliği yaşanan Kırgızistan'da, 10 Ekim seçimleri de karışıklıkları önlemeye yetmemiş gözüküyor.
Seçimlerden çıkan netice itibariyle, çok parçalı bir koalisyon hükümeti ancak mümkünken, seçimlerden önce “demokrasi oyunu”nun neticelerini tanımayacağını bildiren Taza Din Hareketi'nin lideri Cumay Suyunaliyev'in 12 Ekim tarihinde kaçırılmasıyla yeni bir sürece girilmiş olundu.

15 Ekim tarihinde bir basın toplantısı düzenleyen Taza Din mensupları, liderlerinin kaçırılmasından Kırgız İstihbaratı SNB'yi mesul tutarken, yaptıkları açıklamada şunları söylemişlerdi:

“Meydan okuyoruz!

SNB tarafında yasadışı bir şekilde gözaltınaa alındığına inandığımız Taza Din Lideri Cumay Suyunaliyev'in kılına bir zarar geldiğ anda bütün güçlerimizle bu yasadışı organizasyona karşı savaşacvağımızı bütün Kırgısiztan kamuoyuna duyururuz.

İki gün içinde Albay Cumay Suyunaliyev'den herhangi bir haber alamazsak, bütün güçlerimizle harekete geçeceğiz.

Yasadışı örgüt SNB, bir savaş istiyorsa, ona, istediği savaşı vereceğiz.”

Bu açıklama ve meydan okumadan sonra ülkedeki diğer liderlere de suikastler yapılmaya başlandı.

Ülkede dolaşan söylentilerin bir kısmına göre, SNB'nin amacı, ülkedeki gerilimin iç savaşa dönüşmesini önlemekken, başka bazı söylentilere göreyse, bir dış gücün hakimiyet sağlaması için uğraşıyor.

24 Ekim 2010 tarihinde gerçekleşen bir suikast teşebbüsünde Ata-curt Partisi Eşbaşkanı Kamçıbek Bey elinden yaralanırken, suikastçi, yaşanan çatışmanın arkasından ele geçirildi ve görüldü ki, SNB kimliği taşımakta.

Bu durumun, saldırıdan SNB'yi sorumlu tutanlarla, SNB arasındaki gerilimi artırabileceğini söyleyen siyasi gözlemciler, "şahsın olay yerine üzerinde onu görevlendiren kuruluşun kimliğiyle gelmesi tuhaflığına" dikkat çekerek, perde gerisinde insanların öfkesini yönlendirerek, bulanık suda balık avlamaya çalışan bir üçüncü gücün, başka bir dış gücün parmağı bulunmasını ihtimalinin göz ardı edilmemesi gerektiğini" belirtiyorlar.

Bu gün (25 Ekim) tarihinde düzenlenen ihtar mitinginde, SNB başkanının 2 gün içinde istifa etmesi istendi. İstifanın gerçekleşmemesi durumunda nelerin olacağı ise tamamen meçhul olmakla birlikte, Kırgızistan iç dinamiklerini bilenler için kanlı bir iç savaş çıkması muhtemel gelişmelerden birisi.

Alper DOĞU
ordu-millet
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İSLÂM DÜNYAS! Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com