EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

İbretlik Mahkeme Kararları

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> MAHKEME KARARLARI
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Cmt Nis 03, 2010 12:57 am    Mesaj konusu: İbretlik Mahkeme Kararları Alıntıyla Cevap Gönder

30 Madencinin Öldüğü Davada 5-10 Yıllık Ceza Verildi
31 Ekim 2014



Zonguldak’ta 2010'da 30 işçinin öldüğü maden cinayetinde beş kişiye 5 ila 10 yıla arasında ceza verildi

17 Mayıs 2010'de Türkiye Taş Kömürü Kurumu (TTK) Karadon Müessesesi maden ocağında meydana gelen grizu patlamasında 30 kişinin öldüğü dava sonuçlandı.

Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 16. duruşmada, tutuksuz yargılanan 28 sanıktan taşeron forma Yapı-Tek ortağı Halim Köse ile Yapı-Tek Proje Sorumlusu Kadir İpek'e 10'ar, dönemin Karadon Müessese Müdürü şu anki TTK Genel Müdür Yardımcısı İsmail Güner'e 6 yıl 3 ay, Karadon Müessese Müdür Yardımcısı Yusuf Ünlütürk ile TTK İnşaat Emlak Daire Başkanı Mustafa Küçük'e de 5'er yıl hapis cezası verildi.

Mahkeme, hapis cezası alan beş sanığa yurt dışına çıkma yasağı getirirken, adli kontrol şartı uygulanmasını kararlaştırdı. Diğer sanıkların ise beraatlerine karar verildi.
Bianet

Melih Gökçek'e yumurtaya ceza yağdı: 5 yıl, 2 ay, 20 gün
30 Ekim 2014



Cumhuriyet'in haberine göre; Ankara 24. Adliye Mahkemesi görülen davada karar bu sabah çıktı. Sanıklara 2 yıl hapis cezası verildi. Mahkeme Nebiye Merttürk ve Neslihan Uyanık'a Melih Gökçek'e yumurta atma nedeniyle;

hakaret suçundan 11 ay, 20 gün.

Tehdit suçundan ise; 1 yıl, 8 ay hapis cezası verdi.

Mahkeme ayrıca sanıkların attığı yumurtanın Gökçek'in ceketine geldiğini söyleyerek 'mala zarar vermek' suçundan 500 TL para cezasına çarptırdı.
haber 93

Çeşme'de çevrecilere matbu dilekçe şoku
12/10/2014



Çeşme'de rüzgar santralleriyle ilgili davada 'reddi hakim' isteyen çevrecilere bu talebi matbu dilekçeyle ilettikleri için 5'er bin lira para cezası kesildi!

İzmir’in Çeşme İlçesi'nde, rüzgar enerjisi santrali (RES) kurulması amacıyla verilen 'acele kamulaştırma' kararının iptali için mahkemeye başvuran 5 çevreci ve arazi sahibi, aynı mahkemedeki 2 kadın hakim için 'objektif olmadıkları' iddiasıyla 'reddi hakim' talebinde bulundu.
Ancak davalara bakan iki hakim, çevrecilerin bu talebi matbu dilekçeyle yapmasını 'kötü niyetli davranış' olarak değerlendirip, bu suçtan en yüksek tutar olan 5'er bin lira cezaya çarptırdı.

Cezayı temyiz eden çevreciler, "Biz ne yaptık da en yüksekten ceza verdiler. Biz kanunu bilmediğimiz için öyle dilekçe verdik. Ama onların kararları da matbu. Onlar da mı bilmiyor hukuku?" diye tepki gösterdi.

RES’LER İLÇENİN İÇİNE KADAR GİRİNCE TEPKİ TOPLADI

Türkiye 'nin en önemli tatil beldelerinden Çeşme'de, son yıllarda çevreciler ile rüzgar enerjisi santrali kurmak için EPDK'dan yetki alıp çalışma yapan şirketler sık sık karşı karşıya geldi. Üç projenin hayata geçtiği Çeşme'de toplam 12 RES projesinin faaliyete geçmesi için çalışmaların sürmesi, çevrecileri harekete geçirdi.

Rüzgar türbinlerinin kent içine kadar girmesine tepki gösteren ilçe halkı, arazileri için 'acele kamulaştırma' kararı alınması üzerine de hukuk mücadelesi başlattı. 5 çevreci ve arazi sahibi ilk olarak Danıştay'a başvurup, acele kamulaştırma kararı için yürütmenin durdurulmasını talep etti. Bu talepleri Danıştay'da olumlu karşılanan arazi sahipleri, ardından da Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açtıkları aynı çerçevedeki davalar için, 'bekletici hükmün' uygulanmasını istedi.

REDDİ HAKİM TALEBİ

Ancak hem çevrecilerin hem de arazi sahiplerinin bu yöndeki talepleri, dava dosyalarına tek ve çift numaralara göre ayırıp bakan iki kadın Asliye Hukuk Mahkemesi hakimi tarafından reddedildi. Bunun üzerine davacılar, iki hakim için 'reddi hakim' aynı ifadelerin yer aldığı dilekçelerle talebinde bulundu. Çevrecilerin bu taleplerini içeren dilekçelerinde şunlar yer aldı:
"'Yukarıda dosya numarası yazılı davanın bugüne kadarki yargılama aşamasında, İdare Mahkemesi'ndeki kamulaştırmanın iptali davasının bekletici mesele yapılması konusundaki talebimiz hakkında olumlu olumsuz bir karar vermemiş olmanız, şu anda adli tatil olması, avukatımızın şehir dışında bulunması ve bu durumu mahkemenize iletmiş olmasına rağmen, ısrarla bir gün sonrasına duruşma günü vermiş olmanız, mahkemenizin tarafsızlığından şüpheye düşmemize neden olmuştur. Bu nedenle Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereğince ret hakkımızı kullanıyor, hakimi reddediyoruz."

GEREKÇE: KÖTÜ NİYETLİ DAVRANIŞ, EN ÜST SINIRDAN CEZA

RES'lere karşı mücadele eden davacıların reddi hakim taleplerini inceleyen 2 hakim, başvuru dilekçesi 'matbu' olduğu gerekçesiyle, bunu 'kötü niyetli davranış' olarak değerlendirdi. Bu gerekçeyle de dilekçeyi veren Gülay Kabadayı, Makbule Tarhan, Ümit Soykan, Nuran Karaburun ve Nurhan Vurmaz için, 500 TL ile 5 bin TL arasında ceza gerektiren bu suçtan, en üst seviye olan 5'er bin TL ödemeye mahkum etti.
Bu cezaya itiraz eden davacılar, kararı temyize götürdü. 5 kişi temyiz başvurularında da şu görüşlere yer verdi:
"Hakimin tarafsızlığı demek yargılama yaparken yan tutmaması, taraflara karşı objektif olması ve kişiliğinden sıyrılabilmesidir. Hukuk devleti ilkesinin bir gereği de tarafsız hakim tarafından davaya bakılmasıdır. Aynı davada taraflar başka, kişiler başka, hakim başka olsa da, eğer aynı karar verilecekse, tarafsızlık söz konusu demektir. Bize karşı açılan bedel tespit ve tescil davalarında, topraklarımız haksız acele kamulaştırmalarla ve kamu yararı güdülmeksizin, bazı firmalar üzerine yangından mal kaçırırcasına tescil edilmek istenmektedir."

HAKİMLERİN KARARLARI DA MATBU

Para cezasına çarptırılan çevreciler ile arazi sahipleri, Yargıtay'a yaptıkları temyiz başvurularında, kendilerini 'matbu' dilekçe kullandıkları için 'kötü niyetli' oldukları gerekçesiyle cezalandıran hakimlerin de, sadece isimlerle belli bölümlerini değiştirdikleri mahkeme kararlarının da matbu olduğunu ileri sürdü. Ceza alan çevrecilerden Gülay Kabadayı şunları söyledi:
"Biz Türk yargısına en başından beri güvendik. Sadece yasal haklarımızı, anayasal haklarımızı aradık. Önünde sonunda da haklı çıkacağımızı biliyoruz. Hakkımızı aradığımız sırada bu şekilde en üst seviyeden para cezasıyla cezalandırılmamızı anlayamadık. Bizler ne yaptık da bu cezayı aldık. Biz kanunu bilmediğimiz için öyle dilekçe verdik. Ama onların kararları da matbu. Onlar da mı bilmiyor hukuku. Hakimlerin kişiliğine, şahsına yönelik bir tavrımızı yoktur. Verdikleri kararlarda objektif olmadıklarına inandığımız için bu tepkiyi gösterdik."
Radikal



Bir Türkiye manzarası: 'İşgüzar' demek hakaret, 'köpek' demek serbest!
Emre AKÖZ

Gelin bugün Sabah yazarı Nazlı Ilıcak'a verilen cezayı konuşalım. Olay özetle şöyle...

Sincan Birinci Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz, "basın yoluyla hakarete uğradığı" iddiasıyla Nazlı Ilıcak'a dava açtı.

25 Mayıs 2009 tarihli "Cumhurbaşkanının Dokunulmazlığı" başlıklı yazıda Nazlı Ilıcak, Osman Kaçmaz'ın, Cumhurbaşkanı Gül hakkında verdiği kararı ele alıyor.

Yazıda yargılama sürecine ilişkin 'teknik' bölümler var. Onları geçelim ve "hakaret" içerdiği "saptanan" cümleye bakalım:

Kararı değerlendirirken, Kaçmaz'ın "işgüzarlık yaptığını" söylemiş Ilıcak.
Sonuç: Yargıç Osman Kaçmaz'a "işgüzarlık yaptı" demek hakaret kabul ediliyor ve Nazlı Ilıcak 11 ay 20 gün ceza alıyor.

Türk Dil Kurumu Sözlüğü'nde, "İşgüzarlık" kelimesinin karşısına şunlar yazılı: "1. Gereği yokken, genellikle kendini göstermek için işe karışan (kimse). 2. esk. Eli işe yatkın, becerikli (kimse)."

İşte olay bu: X kişisi, Y kişisine "İşgüzar" dediği için 11 ay 20 gün ceza...

* * *

Şimdi... Eğer "işgüzar" hakaret ise, şu sözler hangi sınıfa girer?

A'nın, B'ye "Buna Türkiyeli demek, Türkiyeli yılanlara, kurbağalara, çakallara haksızlık oluyor" demesi.

C'nin, B'ye "Köpek gibi, bir kemikle susuyor" demesi.

D'nin, B'ye "Çanağına yal konulunca ve etli kemik vaadini duyunca yaltaklanan, kuyruk sallayan kaniş, uyanık geçinen şapşal, salak, tescilli hain, zavallı" demesi. (Yal: Köpek ve sığırlar için hazırlanan unlu ve kepekli yiyecek.)

E'nin, B'ye "Satın alınmış" demesi...

F'nin, B'ye "Zibidi" demesi.

* * *

Yukarıdaki sözlerin hepsi Prof. Baskın Oran'a söylendi... Oran dava açtı... En sonunda Yargıtay bu sözleri hakaret saymadı.

Lütfen o sözleri "işgüzar" ile kıyaslayın.

Hem sözlükteki düz anlamlarıyla, hem de toplumsal yaşamdaki mecazi ve yan anlamlarıyla, Baskın Oran'a söylenenler, "işgüzarın" yanında, "hakaret kere hakaret" değil mi?

Ya da tersine: Eğer Baskın Oran'a söylenenler hakaret değilse (ki değilmiş), 'işgüzar'ı hakaret yapan nedir?

* * *

Hukuk devletinde, A'nın ve B'nin kimliği değil, eylemleri önemlidir, diye biliriz. Ama anladığım kadarıyla bu tip davalarda kimliğe bakılıyor.

Eğer bir yargıca "işgüzar" dersen ceza alıyorsun; hem de hapis cezası...

Öte yandan resmi ideolojiyi benimsemeyen birisine "köpek" demek hakaret sayılmıyor, ceza almıyorsun.

Peki, o zaman niye Anayasa'da, Türkiye'nin hukuk devleti olduğu, yani kanunların herkese eşit uygulanacağı yazılı?

Şık durduğu için mi?

2 Nisan 2010 Sabah

06 Mayıs 2010
Vakit Gazetesi'ne Şok Ceza
''Onbaşı bile olamayacakların general olduğu ülke'' başlıklı köşe yazısı nedeniyle Vakit Gazetesi'ne rekor ceza geldi.

Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen davanın karar duruşmasına, davacı generallerin avukatı Bilgin Yazıcıoğlu ile davalı Nuri Aykon'un avukatı Hacı Ali Özhan ve eski RTÜK üyesi Mehmet Doğan'ın avukatı Eda Değirmenci katıldı.

Yargıç Adem Albayrak, avukat Yazıcıoğlu'nun, Türk Telekom yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunulması talebiyle mahkemeye dilekçe sunduğunu kaydetti.

Avukat Yazıcıoğlu, dilekçesindeki hususların dikkate alınması gerektiğini belirterek, ayrıca Nuri Aykon'un avukatı Özhan'ın mahkemeye sunduğu dilekçenin de gerçeği yansıtmadığını ileri sürdü.

Avukat Özhan ise, ''2. Ergenekon davasının iddianamesinde, Vakit Gazetesi'ne karşı alınacak tedbirler başlığıyla hazırlanan bir takım hususların yer aldığını'' ifade ederek, bu konunun şu anda mahkemede görülmekte olan davayı etkileyecek bir konu olduğunu öne sürdü.

Özhan, ''Davacıların emir komuta zinciri içinde ve üst makamların emirleriyle dava açtıklarını'' iddia ederek, ''Kişi, bir başkasının isteğiyle dava açarsa davanın reddi gerekir'' dedi.

Avukat Özhan, aynı konudaki Bakırköy 16. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen ceza dosyasının da beklenmesi gerektiğini belirtti.

Yargıç Albayrak, ara kararında, avukat Özhan'ın dilekçesinde talep ettiği hususların reddini ve avukat Yazıcıoğlu'nun, Türk Telekom yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunulması şeklindeki talebi konusunda da karar verilmesine yer olmadığını kararlaştırdı.

Avukat Yazıcıoğlu, daha önceki beyanlarını tekrarlayarak, davanın kabulüne karar verilmesini istedi.

Avukat Özhan da dava konusu yazının, bir eleştiri yazısı olduğunu, hakaret kabul edilse bile Aytaç Yalman ve Çetin Doğan ile ilgili bir yazı olduğu belirterek, diğer davacıların aktif husumet ehliyetlerinin bulunmadığını kaydetti. Özhan, davanın reddine karar verilmesini talep etti.

Avukat Değirmenci ise müvekkili Mehmet Doğan yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etti.

Yargıç Adem Albayrak, Mehmet Doğan yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verildiğini açıkladı.

Albayrak, diğer davalılar Harun Aksoy ve Nuri Aykon yönünden davanın kabul edildiğini belirterek, her bir davacı için 2 bin TL olmak üzere toplam 624 bin TL manevi tazminatın, 25 Ağustos 2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verdi.

-DAVA KONUSU-

Eski Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman, eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek ve eski Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Şener Eruygur'un da aralarında bulunduğu 312 general, Asım Yenihaber imzasıyla yayımlanan ''Onbaşı bile olamayacakların general olduğu ülke'' başlıklı köşe yazısında kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu iddiasıyla Anadolu'da Vakit Gazetesi ve eski RTÜK üyesi Mehmet Doğan aleyhinde 624 bin TL'lik manevi tazminat davası açmıştı.

Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesi, her bir davacı için 2 bin TL olmak üzere toplam 624 bin TL'nin, Nuri Aykon, Harun Aksoy ve Mehmet Doğan'dan (Asım Yenihaber) müştereken tahsiline karar vermişti.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi ise yerel mahkemenin bu kararını, eksik inceleme gerekçesiyle bozmuştu.
aktifhaber

Ankara 5. İdare Mahkemesi 3 ay önce yapılan atamalar için yürütmeyi durdurma kararı verildi...
21 Temmuz 2010
22 Nisan’daki hakimlik sınavlarında başarısız olan bir adayın açtığı davayı karara bağlayan Ankara 5. İdare Mahkemesi 300 adli hakimin ataması işlemi için yürütmeyi durdurdu. Adalet Bakanlığı’nın 1 ay içinde görevlerine son vermesi gereken hakimlerin verdiği kararlar da tartışma konusu oldu

Yargıdan bu kez idari yargıyı kaosa sokacak bir karar çıktı. Aralarında Danıştay, Yargıtay ve Adalet Bakanlığı’nda Genel Müdürlük yapan ve birinci sınıf hakimlerden oluşan heyetin 5-22 Nisan 2010 tarihinde yaptığı mülakat sınavlarının yürütmesi durduruldu. Şimdi Adalet Bakanlığı’nın mülakatta başarılı olarak ataması yapılan 300 adli yargı hakiminin hakimin görevine son vermesi gerekiyor. 300 hakimin bu süre içinde vermiş olduğu kararların geçerli olup olmadığı da ayrı bir kaos doğuracak.

KAYIT ALINMADI GEREKÇESİ 

Mülakatlarda başarısız olan adli yargı hakim adayı Adnan Özcanan’ın yürütmeyi durdurma ve işlemin iptali için açtığı davaya bakan Ankara 5. İdare Mahkemesi 23 Haziran 2010’da aldığı kararla, 300 hakimin atamasına ilişkin işlemin yürütmesini durdurdu. Oybirliği ile alınan kararın gerekçesinde “Mülakata giren davacıya sorulan sorular ile davacının sorulara verdiği yanıtların kayıt altına alınmaması nedeniyle davacı iddiaları ile dava konusu işlemin hukuka uygun olup olmadığı yolundaki denetim yapılamadığı” denildi. Kararda, “İşlemin uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğacağından 2577 sayılı kanunun 27. maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütülmesinin durdurulmasına oybirliği ile karar verildi” ifadesi kullanıldı.

SADECE BİLGİ ÖLÇÜLMÜYOR

Mülakat sınavları, Danıştay, Yargıtay ve Adalet Bakanlığı’nda Genel Müdürlük yapan ve birinci sınıf hakimlerden oluşan heyet tarafından gerçekleştiriliyor. Sınavlarda hakim adayının sadece bilgisi ölçülmüyor. Mülakat sınavlarında hakim adayı; muhakeme gücü, bir konuyu kavrayıp özetleme ve ifade yeteneği, genel ve fiziki görünümü, davranış ve tepkilerinin mesleğe uygunluğu, yetenek ve kültürü, çağdaş bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıklığı gibi konularda değerlendirmeye tabi tutuluyor.

300 KİŞİ MAĞDUR EDİLDİ

Öte yandan sınavlarda başarı göstererek atamaları yapılan 300 hakimin atamalarının iptal edilmesi anlamına gelen karar, söz konusu hakimler için kazanılmış hakların geri alınması anlamına da geliyor.

ESASI ÇÖZECEK KARAR

İdare Mahkemesi’nin, bir kişinin yaptığı başvuru üzerine ataması HSYK tarafından yapılan 300 hakimin görevlendirmelerinin yürütmesini durdurması tartışma yarattı. İdare Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma kararı verirken davanın esasını çözecek tarzda karar veremeyeceği, açılan iptal davalarında sadece davacıyı ilgilendiren kısmın iptali için başvuru yapılabilirken tüm atamalar için karar alınması, mahkemelerin kendini idarenin yerine koyarak karar alamayacağı eleştirileri yapıldı.

Kaynak: Star

Muğla 75. Yıl Fen Lisesi'nin yatılı öğrencilerinin içki içmesine izin verdiği ve birlikte içkili mekânlara gittiği için görevden alınan Okul Müdürü Kamil Arslan, Danıştay 2. Dairesi tarafından görevine iade edildi. Muğla 1. İdare ve Aydın Bölge İdare mahkemelerinin ret kararına rağmen Danıştay, 2'ye karşı 3 oyla yürütmeyi durdurdu. Müdür Arslan'ın, önümüzdeki günlerde yeniden göreve başlayacağı haberi tepkiyle karşılandı. Okul Müdürü Arslan, 14 Haziran 2007'de şiir dinletisinden sonra gece yarısı öğrencileri bara götürerek beraber içki içtiği, okul pansiyonunda öğrencilerin içki içmesine göz yumduğu ve derslere girmediği için Milli Eğitim Bakanlığı'na şikâyet edilmişti.

Bakanlık müfettişlerinin incelemesi sonucu Arslan, yöneticilik görevinden alınarak Muğla Ticaret Meslek Lisesi'ne öğretmen olarak atandı. Muğla 1. İdare Mahkemesi'ne başvuran Arslan, göreve iade talebinde bulundu. 12 Mart 2009 tarihinde görüşülen davada mahkeme, görevden almada hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığını göz önünde bulundurarak talebi reddetti.

Bunun üzerine Arslan, yürütmenin durdurulması için Danıştay 2. Dairesi'ne başvurdu. 19 Mart 2010 tarihinde görüşülen davada, 3'e karşı 2 oy çoğunluğuyla şu karar verildi: "Olayda davacı tarafından okul dışında içki kullandığını gördüğü öğrencilerin ÖSS'ye girecekleri ve psikolojik durumları dikkate alınarak disiplin işlemlerinin yapılmadığı anlaşılmıştır. Kamil Arslan'ın başka bir okula öğretmen olarak atanmasına ilişkin dava konusu işlemlerde hukuka uygunluk görülmemiştir." aktifhaber

Sakarya’da Hukuk Skandalı
20 Ağustos 2010
Sakarya’da mahkemenin verdiği 2 farklı karar hukuk skandalına yol açtı
İbrahim Murad AKBAŞ’ın babası İzzeddin AKBAŞ 13 Aralık 2009 tarihinde yaşamını kaybettik den sonra, babasının hastanede ihmal yüzünden öldüğünü öne süren Akbaş, sorumlular hakkında dava açmak istedi.

Cumhuriyet Savcılığı, suçlanan Yenikent Devlet Hastanesi yetkilileri ve suçlanan doktorlar hakkında Adapazarı Kaymakamlığı’ndan soruşturma izni istedi. Adapazarı Kaymakamlığı da soruşturma için aralarında suçlanan hastanenin Başhekim yardımcısını MUHAKKİK(Araştırma raportörü) olarak atadı.

Muhakkik de kendine şikayet edilen hastanenin doktorlarından 3 kişiyi BİLİRKİŞİ yapmış, doktorlardan bir tanesi TEDAVİ EDEN doktor. Bu doktorların hazırladıkları raporda ihmal olmadığını belirttiler. Rapor üzerine Adapazarı Kaymakamlığı ölümde ihmalleri olduğu öne sürülen 5 DOKTOR (3’ü Bilirkişi 1’i bilgisine başvurulan doktor) hakkında soruşturma izni vermedi. Kaymakamlık Bilirkişiyi suçlanan doktorlar zannedip soruşturma izni vermedi.

İtiraz davası açtı

Bunun üzerine İbrahim Murad AKBAŞ Sakarya Bölge İdare Mahkemesi’ne başvurarak Adapazarı Kaymakamlığı’nın kararına itiraz etti. Bölge İdare Mahkemesi, 23 Mart’taki değerlendirmede başkan Yılmaz ENGÜR, hakim üyeler Necla ALTINÖZ ve Hasan KABADAYI aldığı karar ile Adapazarı Kaymakamlığı’nın 5 doktorun yargılanması yönünde aldığı kararını oy birliğiyle bozdu. Bölge İdare Mahkemesi “Merkez ilçede görevli olan ve inceleme yapılanlar hakkında ön inceleme raporu hazırlanarak bir karar verilmesi Sakarya Valiliğine ait olduğundan kararın bozulması gerekir” dedi.

İki farklı karar

Sakarya Bölge İdare Mahkemesi’nin bu kararına Adapazarı Kaymakamlığı 29 Nisan’da gönderdiği yazı ile itiraz etti. Bu itiraz üzerine Sakarya Bölge İdare Mahkemesi 22 Haziran’da aynı dava için toplandı ve 3 ay önce aldığı kararı “Mahkememiz 23 Mart günü kararı ile kamu görevlileri hakkında, Sakarya Valiliği’nce ön inceleme yaptırıp karar verileceğini belirtmişse de Adapazarı İlçesine Kaymakam atanmak suretiyle merkez ilçe olmaktan çıktığı için bu durumda Kaymakam’ın ön inceleme yaptırıp karar verme yetkisi bulunduğu anlaşıldığından anılan mahkememizin kararının kaldırılmasına karar verildi” denildi.

Karşı oy kullanıldı

Başkanlığını Yılmaz ENGÜR, hakim üyeliklerini Hasan KABADAYI ile Merih ÖZGÜVEN’in yaptığı Bölge İdare Mahkemesi’nin kararına hakim üye Merih ÖZGÜVEN “4483 sayılı yasa uyarınca yetkili merci kararlarına yapılan itiraz üzerine Bölge İdare Mahkemesi’nce verilen kararlar kesin olduğundan anılan kanunun 9 maddesi uyarınca bu kararların yeniden incelenmesine olanak bulunmadığından itirazın incelenmeksizin reddi gerektiği görüşü ile itirazı kabul ederek esasına giren çoğunluğun kararına katılmıyorum” diyerek karşı oy kullandı.

HSYK’ya şikayet etti

Yaşanan durum üzerine mahkemenin iki farklı karar vermesinden dolayı İbrahim Murad AKBAŞ, Sakarya Bölge İdare Mahkemesi Başkanı Yılmaz ENGÜR ile hakim üye Hasan KABADAYI’yı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na şikayet etti. aktifhaber

ALDATILAN KOCAYI BİTİREN KARAR
30 Aralık 2010
Hem karısı tarafından bir albayla aldatıldı, hem hapse mahkum edildi, hem de aldatan eşe nafaka ödeyecek. Aldatan değil aldatılan mahkum edildi... İşte bu kadar da olmaz dedirten haber:
Karara itiraz edince 5 gün de hapse atıldı

“Eşlerin özel ve gizli alanları vardır” diyen mahkeme, aldatma görüntülerini delil saymadı. Hakim, çocuğun velayetini aldatan anneye verdi, baba karara itiraz edince hapse girdi

5 yıldızlı otel aşçısı S.Ö, kendisini Genelkurmay Başsavcılığı eski savcılarından emekli Albay Zekeriya Duran ile 3 yıl boyunca aldatan ve görüntüleri halen internette olan eşi Ş.Ö’den sonunda boşandı. Yaklaşık bir buçuk yıl süren davada S.Ö’nün başına gelmeyen kalmadı. Ankara 8. Aile Mahkemesi, dava “zina” kapsamında açılmasına rağmen çifti “şiddetli geçimsizlik” ve “aile birliğinin temelden sarsılması” kapsamında boşadı.

‘EŞLERİN GİZLİ ÖZEL ALANI VARDIR’

Mahkeme buna gerekçe olarak da “Eşlerin sadakat yükümlülüğü kapsamındaki evliliğin yasal yükümlülükler alanı, diğer eş için dokunulmaz değildir” dedi. Bu nedenle internet görüntülerinin delil olarak kullanılamayacağını belirten Mahkeme “Eş olsalar bile bireylerin birlerine karşı da bağımsız, özel ve gizli alanları vardır. Eş olmak tıpkı vücut bütünlüğünde olduğu gibi, manevi dünyada da özel olandan, sadece kişiye ait olandan vazgeçmek anlamına gelmez” değerlendirmesi yaptı.

ALDATILAN KOCAYI BİTİREN KARAR

8. Aile Mahkemesi’nin verdiği ikinci karar ise aldatılan eş S.Ö.’yü yıktı. Mahkeme, çiftin kızlarının velayetini, aldatma görüntüleri hala internette dolaşan anne Ş.Ö.’ye verdi. Duruşmada bu karara tepki gösteren S.Ö, “Kızımı böyle utanç verici bir şey yaşayan bir insana nasıl verirsiniz” dedi. Hakim Eray Karınca ise S.Ö’yü “mahkeme düzenini bozmaktan 5 gün hapis cezasına” çarptırdı. Daha önce eşini aldattığı ileri sürülen S.Ö’ye ayda 300 TL nafaka verilmesini kararlaştıran mahkeme, karar duruşmasında tedbir nafakasını kaldırdı ancak daha önce ödenmeyen nafaka S.Ö’yü icralık yaptı. S.Ö’nün maaşından yapılan haciz sonucu 2 bin 642 TL tahsil edildi.

‘Çubuklu bana baskı yaptı’

S.Ö. Başbakanlık’a gönderdiği şikayet dilekçesinde, Genelkurmay Adli Müşaviri Hıfzı Çubuklu’nun istediği ile 8 Temmuz 2009’da makamına gittiğini belirterek “Hıfzı Paşa, müstehcen CD’nin kendisine 1 ay önce geldiğini, kadını tanımadıkları için ve şikayetçisi olmadığı için bir şey yapmadıklarını söyledi. Ayrıca zinanın suç olmadığını, kadının iffetli olmasından dolayı İç Hizmet Kanunu, mevzuata göre bir şey yapamayacaklarını söyledi. Bazı yasadışı örgütlerin ve özellikle Fethullahçıların TSK ile uğraştığını, bu olayın da onların komplosu olduğunu, kesinlikle komploculara alet olmamamı, basına bilgi vermememi, TSK’yı yıpratmamamı, kimseyle bu konu hakkında konuşmamamı, askeriyeden başka birileri çağırırsa kesinlikle gitmememi söyledi” dedi.

Beni niye hapse attı?

Aldatılan eş S.Ö., kendisini 5 gün hapis cezasına çarptıran Hakim Eray Kaynarca hakkında Başbakanlığa yaptığı şikayette “Hakim Eray Karınca bana ‘artistlik yapma, kes sesini’ demesi üzerine ben de, ‘porno CD’leri olanları görmezlikten geliyorsunuz, onlara artist demiyorsunuz, bir de bana mı artist diyorsunuz? Ben zina yapmışım gibi davranamazsınız bana’ demem üzerine hakimin emriyle polis tarafından gözaltına alınarak nezarete götürüldüm” dedi.

S.Ö., evliliğini yıktığı gerekçesiyle emekli Albay Zekeriya Duran hakkında Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtı. 17. Asliye, boşanma davasına bakan 8. Aile Mahkemesi’nin delil saymadığı aynı görüntüleri delil olarak kabul etti. Görüntüleri bilirkişiye inceletti, Duran ile Ş.Ö’nün 3 yıllık telefon trafiğini de TİB’den isteyerek dosyaya koydu.
Kaynak: Star

Hıncal Uluç'a, 20 bin TL 'su testisi' cezası
13 Eylül 2011
Hıncal Uluç, Defne Joy Foster'ın ölümünün ardından yazdığı 'Su testisi su yolunda kırılır' yazısı nedeniyle Foster'ın ailesine 20 bin TL tazminat ödemeye mahkûm oldu.
Defne Joy Foster'ın eşi İlker Yasin Solmaz ile annesi Hatice Foster tarafından İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılan manevi tazminat davası sonuçlandı.
Sunucu Defne Joy Foster'in Kerem Altan'ın evinde ölü bulunmasından sonra kaleme aldığı yazıda Foster için "Aldatılan bir koca ve unutulan bir bebek. Ama böyle bir insana öldü diye saygı duymamı kimse benden beklemesin. Defne'nin ölümü tipik bir su testisi su yolunda kırıldı olayıdır" diye yazan Hıncal Uluç, toplam 20 bin TL tazminata mahkûm oldu.
Mahkeme, Hıncal Uluç'un, Foster'ın eşi ve annesine 10'ar bin TL olmak üzere toplam 20 bin TL tazminata çarptırılmasına hükmetti.
netgazete
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> MAHKEME KARARLARI Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com