EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Osmanlı eserleri dimdik ayakta; cumhuriyet yapıları pert

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İMAR, MİMARÎ ve ŞEHİRCİLİK
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Sal Mar 30, 2010 1:20 am    Mesaj konusu: Osmanlı eserleri dimdik ayakta; cumhuriyet yapıları pert Alıntıyla Cevap Gönder

Vatan gazetesi yazarı Selahattin Duman'dan deprem eleştirisi:
"Osmanlı'dan kalma yapılar dimdik ayakta; cumhuriyet yapıları yerle bir"

10 Mart 2010 Çarşamba 14:00

İSTANBUL - - Elazığ'ı vuran deprem sonrası yine büyük bir afete ne kadar hazırlıklı olduğumuz tartışılıyor. 51 kişinin hayatını kaybettiği depremde suçlu kerpiç evler oldu. Vatan gazetesi yazarı Selahattin Duman, bugünkü köşesinde bu konuya değindi ve Osmanlı dönemiyle Cumhuriyet sonrası inşa edilen yapıları karşılaştırdı. İşte o yazının ilgili bölümü...

Yazı yazmanın can sıktığı günlerdeyiz

Kabahat “kerpicin” oldu..

Anadolu'da dokuz yüz senedir meskûn yaşıyoruz.. Evlerin yüzde sekseni de kerpiçti..

Altımızda yer sallandı, üstümüze nice damlar çöktü, bugünlere geldik..

Osmanlı sefildi, perişandı hani.. Onca sarsıntıdan, yerin şiddetinden ayakta kalanlara bakıyoruz.. Tamamı Osmanlı'dan kalma yapı..

Adapazarı, Gölcük, Erzincan.. Tepemize çökenler hep cumhuriyet yapıları.. Bunun da bir hikmeti olmalı..

Elimin altında “Tarihi hastaneler” başlığı ile hazırlanmış bir albüm var.. Osmanlı döneminde yapılan ilk sivil hastaneleri anlatıyor..

NASIL OLUYOR?

Yirmi üç sivil hastane.. Birini Sultan Aziz yaptırmış, diğerlerini Sultan Hamid- i Sani..

Yirmi üçü de üzerinden yüz sene geçmesine rağmen taş gibi ayakta.. Üstelik estetik açıdan çok güzel yapılar..

Anadolu'dan balkanlara gidin.. Osmanlı'nın geçtiği yerdeki şehir merkezlerinin tamamında bir saat kulesi vardır..

Hepsini Sultan Abdülhamid yaptırmış.. Osmanlı'nın Avrupa ile sıkı fıkı olmasından sonra alaturka saat ile alafranga saat arasındaki farkı gidermek için..

İzmir'in Konak Meydanı'ndaki saat de onca depreme rağmen yerinde duruyor, Manastır'ın türküde söylendiği gibi ortasında duran havuza yakın saat kulesi de..

Onlar da yerli yerinde.. Koca Sinan'ın beş yüz yıl önce diktiği binalar, yaptığı camiler, köprüler de yerli yerinde..

Bunları da mı görmüyor gözlerimiz?

Konut meselesine hâlâ “tek parti propagandası” nın etkisiyle bakıyoruz ki cümlesinin temeli “Osmanlı perişandı, cumhuriyet olmasaydı..” tezine dayanır..

O kadar da değildi abiler.. Aha cumhuriyetin yapıları da ortada..

Bir cumhuriyetin diktiği “çay kutusundan esinlenme” devlet hastaneleri adı altındaki çirkin binalara bakın..

Bir de Abdülhamid devrinde yapılan birbirinden güzel, şık hastane binalarına..

***

Hele hele hükümet adamlarının idaresindeki kuruluşların “tek tip bina projeleri..”

Birbirinden iğrenç, birbirinden sefil binalar.. Adam hayır sahibi.. İlkokul yapacak.. Eline hazır proje veriliyor.. “Böyle yapılsın..” deniliyor..

Bir de garip badanaları var.. “Yeşil bağla ala karşı, yakışmazsa öldür beni..” tarzında..

Doğada mevcut olmayan renkleri bulup, sıva üzerine yaymak bizim marifetimiz.. Artık depremden korkmuyorum.. Belki hayırlara bile vesile olur..

İnsana zarar vermeyen türden bir belâ gelse, bütün bu çirkinlikleri silip süpürse oturduğum tek evi bile kaybetmeye razıyım..

Çadırda yaşarım.. Yeter ki bu çirkinliği görmesin gözüm.. Tövbe tövbe.. Dellettiler beni.

Van Depreminde Apartmanlar Yıkıldı Ama; Sinan'ın 444 Yıllık Hüsrev Paşa Camii (*) Dimdik Ayakta
24.11.2011



Bu konuda bir twitter mesajı şöyle:

"koraypekozkay Koray Peközkay
Leyla_Ipekci tarafından
Katil müteahhit; Bütün ülke seferber olup ceset ararken, 444 yıllık Hüsrev Paşa Camii'nde herhangi bir hasar meydana gelmemiş..."

* Hüsrev Paşa Külliyesi

Eski Van Şehri’nde yer alan külliyenin, çekirdeğini Hüsrev Paşa Camii oluşturmaktadır. Mimar Sinan’ın eseri olan Cami, 1567 tarihlidir. Yaklaşık kare planlı olan harim mekanının üzeri tromp geçişli bir kubbe ile örtülüdür. Beş gözlü son cemaat yeri yıkılmıştır. Kuzeybatıda minare yer alır. Kapı üzerinde kitabesi bulunmaktadır. İç mekan, beden duvarları ile kubbe kasnağında yer alan çok sayıdaki pencere ile aydınlatılmıştır.

haber1001


BEYAZIT CAMİİ'NİN SIRRI ÇÖZÜLEMEDİ
10 Nisan 2010
Birinci derecede deprem bölgesinde bulunan beş asırlık Beyazıt Camisi'nin zemininde, geçirdiği beş yıkıcı, 20'yi aşkın şiddetli depreme rağmen kayma bile olmadı.
Vakıflar Genel Müdürlüğü, 1500-1506 yılları arasında yapılan ve İstanbul'un fethinden sonra ilk inşa edilen camiler arasında yer alan Beyazıt Camisi'nin restorasyonu için çalışma başlattı.

İlk kez restorasyon görecek caminin mevcut durumunun tespiti için yapı ve zemin deformasyonları izlenerek, rapor hazırlandı. Caminin birinci derecede deprem bölgesinde yer aldığı belirtilen zemin raporunda, yer altı yaşının görülmesi, temel derinliğinin belirlenmesi ve zeminden numune alınabilmesi için üç adet 20'şer metre olmak üzere toplam 60 metre temel sondaj yapıldığı belirtildi.

Yapılan gözlemler sonucunda zeminde kayma, kabarma, göçme hareketlerine ve yer altı suyuna rastlanmazken laboratuvar deneyleri de zeminde sıvılaşma riskinin bulunmadığını, oturma tehlikesinin beklenmediğini ortaya koydu.

Olası şişmelerin engellenmesi için yüzeysel suların sağlıklı bir şekilde tahliye edileceği belirtilen raporda, alanın kayma, heyelan, akma gibi kitlesel hareket tehlikesi ile su baskını, çökme, kaya düşmesi ve çığ gibi doğal afet riski de taşımadığı kaydedildi.

Sultan II. Beyazıt tarafından Mimar Yakup Şah'a yaptırılan ve T planlı camiler arasında yer alan Beyazıt Camisi, ilk olarak 10 Eylül 1509'da meydana gelen ve "Kıyamet-i Sugra" yani "Küçük Kıyamet" olarak adlandırılan depremi yaşadı.

Bu deprem en büyük hasarı camilere verirken 109 cami tamamen yıkıldı, ayakta kalanların tümünün minaresi tahrip oldu. Ayasofya'nın fetihten sonra yapılan minaresinin yıkıldığı depremde, Beyazıt Camisi ayakta kaldı, bazı kaynaklara göre yalnızca kubbesi hafif çapta zarar gördü.

Fatih Camisi'nin tamamen harap olduğu, Topkapı Sarayı, Eski Saray ve surların etkilendiği, Yerebatan sarnıcının desteklerinden birinin çökmesi sonucu İstanbul'un sular altında kaldığı 1766 Depremi de Beyazıt Camisi'ni etkilemedi.

Kapalıçarşı'nın bir kısmının yıkıldığı, Ayasofya'nın büyük zarar gördüğü 1894 Depremi ile yaklaşık 20'ye yakın şiddetli deprem de Beyazıt Camisi'ne zarar veremedi.
haber10

Osmanlı'nın Deprem Formülü
25 Ekim 2011



Ben Osmanlı Torunuyum tarafından eklendi

Osmanlı İmparatorluğu tarihinde ilk kez 2. Beyazıd'ın hükümdarlığı döneminde 1509'da depremle sarsılan İstanbul, 1556, 1766 ve 1894 depremlerinde de büyük hasar gördü.
Araştırmacı-yazar Talha Uğurluel, 2. Beyazıd'ın, depreme karşı önlem olarak, yerin altında biriken gazı yerin üstüne vermek amacıyla, şehrin muhtelif yerlerine 2 bin deprem kuyusu açtırdığını belirterek, ''Osmanlı'da ahşap ev, fay hattı üzerinde bulunan İstanbul için bilerek tercih edilmiş. Osmanlı'nın ahşap eve yönelmesi gelenek ve görenekten değil, depremdendir'' dedi.
Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet'in 1453'te İstanbul'un fethinden sonra meydana gelen iki büyük deprem, 2. Bayazıd'ın hükümdarlığı dönemine denk geldi. Kentte 10 Eylül 1509 günü, gece saat 04.00'te meydana gelen deprem, İstanbul için çok yıkıcı oldu. ''Kıyamet-i Sugra'' yani ''Küçük Kıyamet'' olarak adlandırılan depremden sonra padişah Edirne'ye gitti.
Osmanlı hakimiyeti altındaki İstanbul'da 1509'dan sonra ikinci büyük deprem, 22 Mayıs 1766'da yaşandı. Kurban Bayramı'nın üçüncü gününe denk gelen deprem sırasında korkunç gürültüler işitildi ve bu gürültüleri yaklaşık 2 dakika süren bir sarsıntı takip etti. Bundan sonra 4 dakika kadar süren düşük şiddetli deprem oldu. Bu depremin artçısı olan sarsıntılar 8 ay devam etti. Depremde yaklaşık 4 bin kişi öldü, çok sayıda kişi de yaralandı.
İstanbul'u tarih boyunca etkileyen büyük depremlerden biri de 10 Temmuz 1894'te yaşandı. Deprem yaklaşık 18 saniye sürdü ve birbirini takip eden 3 dalga halinde etkisini hissettirdi.Tahminlere göre, bu depremde 280 kişi öldü, 298 kişi de yaralandı.

Kaynak:http://www.facebook.com/notes/ben-osmanl%C4%B1-torunuyum/osmanl%C4%B1n%C4%B1n-deprem-form%C3%BCl%C3%BC/251847891533439

İşte Müteahhitlerin Marifetleri!

28 Ekim 2011
Van’daki deprem, kalitesiz ve denetimsiz yapıların yarattığı acı sonuçları bir kez daha ortaya koydu.
Yüzlerce hayat yıkıntıların altında sona erdi. Enkazdan kimi zaman mucizeler, kimi zaman yarım kalan öyküler çıktı. Bir de hayat solduran binaların eksiklerini gösteren ipuçları.

Malatya İtfaiyesi kurtarma ekibinden bir görevli, betonun kalitesizliğine işaret ediyor. İlk bakışta fotoğrafta beton parçasının içindeki iri iri çakıl taşları dikkat çekiyor. Bir de kullanılan demirin olması gereken özellikte olmadığı.

Eksik saymakla bitmiyor

Deprem ve yapı denildiğinde Türkiye’nin en önemli uzman kurumu olan İstanbul Teknik Üniversitesi Yapı ve Deprem Mühendisliği Laboratuvarı ise eksikleri saymakla bitiremiyor.

İşte o kurumun başında bulunan, depreme dayanıklı bina konusunda yetkin isimlerden Prof. Dr. Alper İlki’nin kolon olduğunu tahmin ettiği yapı kesitiyle ilgili değerlendirmeleri:

“Beton çok kötü. Çimentonun az olduğu hemen göze çarpıyor. Boyuna donatı (demir) çapları küçük. Kolon kesiti küçük. Enine donatı (etriye) kancaları 90 derece bükülmüş, normalde 135 derece olması lazım. Etriyeler dışarı doğru açılmış, normalde böyle olmamalı. İçindeki betonu tutamadığı için böyle yapıldığı anlaşılıyor. Beton kesitinde, sıva içinde olması gereken elektrik boruları bırakılmış. Orada demirin olması gerekiyor. Yeterli beton örtüsü (pas payı) kalınlığı bırakılmamış. Herhalde eski bina olmalı. Yeni bina olsa düz yüzeyli donatı (demir) yerine nervürlü (çıkıntılı) donatı kullanılmalıydı. ”

Bu da bölgeden gelen rapor

Bölgede inceleme yapan İstanbul Üniversitesi Doğal Afetler Arama Kurtarma Ekibi’nin teknik raporunda da benzer eksiklikler göze çarpıyor. İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Erdem Damcı, Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü araştırma görevlisi Dr. Gebrail Bekdaş, Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü araştırma görevlisi Rasim Temur ile Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanlığı’ndan Dr. Barış Sayın’ın hazırladığı teknik raporda, şu ifadeler var:
“Hasarlı binaların genelinde beton kalitesinin düşük, betonarme donatı detaylarının hatalı ve işçilik kalitesinin kötü olduğu görülmüştür. Özellikle betonarme elemanlarda elenmemiş dere kumu kullanıldığı ve kullanılan agreganın nizami olmadığı tespit edilmiştir.

Malzeme içerisindeki agrega boyutlarının 10 santimetreye ulaştığı ve kabul edilen sınırının çok üzerinde olduğu görülmüştür.”
aktifhaber
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İMAR, MİMARÎ ve ŞEHİRCİLİK Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com